AT aA e e S L S Sahife 6 Akşam » v NU 13 Teşrinievel 1929 ARADA SIRADA Feminizma Dün gelen “Le Ouotidicn, in baş makalesini okuduk . Hülâsası ga: Erkeklerle kadınların #ında, müvazeneli bir iştirak mev- eut olmalıdır. Makale muharriri madam Annet Comin, kadınlar mühim bir kuvvettir, onların işti- rakinden —mahrum kalınmaması fikrini ortaya - belki yüz bininci kere olarak - bir kere daha atıyor. Fransız muharririnin fikrini cerh değil, bilâkis tastik edeceğiz. Kadının, hayatta mühim bir yar- dimci olduğuna kani olanlardan biriyiz. Ancak bu kuvvetin, her işte âmil olabileceğine henüz inana- miyorüz. şte kadın, aşkta kadın, evde ve sokakta kadın bahislerini ilmi ve ietimai, safhalarından çıka- mp, malına reklâm yapan esnaf ibi, acayip propagandalara ka- Fkdi Bd işekkaldımi “de aleyhindeyiz. Kadınlar, ictimai hadiselerin doğurdüğü — zarüretle işe atıldı- dıktan sonra, ellerini manikür- den başka yere uzatımıyan zümre, kendilerine bir şöhret temin etmek maksadiyle, velveleye başlamıştır . Bu itibarla biz, bilhassa oizdeki| feminizma cereyanlarına elebaşılık, eder gibi görünen kadın teşek- küllerini hayli manasız görüyoruz. Feminizma - cereyanlarını sevk ve idare etmek, kadın kuvvetinin propagandasını yapmak iddiasile teşekkül eden kadın. birliş bilfül, içtimai hayata yardımı do- kunan muhtelif. kadın zümreleri ile, bugüne kadar, maddi ve ma> nevi bir alâkası, rabıtası olduğunu | görmedik. Kadınlar birliginin, tabit ve faal azaları olmaları lâzım » fabrikada amelelik eden , dairede yazı makinesi ba- şında çalışan - hamm, kasadarlık veznedarlık eden kız bu teşek- külü, bu cemniyetin, bu birliğin mevcudiyetinden bile haberdar. değildir. Şu halde, bizim kadınlar birliğimiz acaba ne yapar?, Sene- de bir kongre, bir tenezzüh, ara- da sı da balo yaptığını, göya türk kadınlığının ef- kârına tercüman oluyormuş gibi, — kâh vatman, kâh mebus ve kâh polis olmak istediklerini biliyoruz. Fakat şuurlu olarak ne yapıyorlar?. Avrupada bol para, kaybedil. cek boş zaman ve hiç bir işe yara- maması nimet sayılan kadınlar vardır. Vakit geçirmek için, ayrı ayrı teşekküller yapmışlardır ve hiç olmazsa birbirlerile kavga ederler ve bu kavgadan, senede bir iki tane, müsmir fikir çıkar. Bizim ne bol paramız, ne de “kaybedecek boş zamamımız var. Kadınlar birliğinde boş yere vakit eçiren banımlarımızı, — bilfiil iş L iyoruz. Ka- dınlar, — ihmal riye q:ek bir kuvvettir, kadınlar birliği, idare heyeti âzalarının — malâyani ile meşkul olmalarına razı olamayız. Onlardan iş istiyoruz, lâf değil. Çocuk hastalıkları | Difteri azaldı, kabakulak devam ediyor Son günlerde çocuklar arasın- da difteri vukuatı azalmıştır. Yak miz kabakulak hastalığı devam ediyor. Kabakulakla “musap olan kasta çocuklar en ziyade Şişli ve Fatih semtlerindedir. Mekteplerin açı- < dığı böyle bir zamanda ço- cuk hastalıklarının daha - ziya- de tevessü etmemesi için mek- teplerde de icab eden — tedbir- ler alınmıştır. Bu tedbirlerden başlıcası — hastahıklı — çocukların İamıştır. Sergide dün- ,sergiyi büyük bir mektebe bir müddet olsun kabul / yağbet etmemi | kendisine zorla yiyecek verilmiştir. Pariste büyük bir otomobil sergisi Otomobilcilik nasıl bşladı, bugü kü mevkie nasıl vasıl oldu? İlk buharlı araba saatte 5 kilometre gidiyordu, bugün 100 kilometre otomobiller için vasati sürattır Geçen hafta Pa- riste büyük bir oto- mobil sergisi açı- yanın muhtelif mem- leketlerdeki - oto- mobil / fabrikaları- 'nin en son model- leri teşhir edilmı de hakikaten çok zarif olanları var- Otomobillerin şekilleri her sene deği İ içil mobil — meraklıları merakla gezmekte, her otamobilin önün- de- uzun müddet durarak çizgilerini alâka ile seyret- mektedirler. Paris gazeteleri bu — münasebetle otomobillerin tari- bine, bugünkü te- rakkıyatına, muh- telif memleketler- deki ” otomobillere dair şayamı dikkat malümat veriyorlar. Bu malümata na- zaran — otomobil, — İ yeni bir şeydir, — - fakat — arabaları hayvan yerine makine vasıt: hareket ettirmek fikri eskidir. 1769 senesinde Jozef Cunya isminde biri ilk defa olarak bu fikri tatbik etmeğe — müvaffak olmuş, büyük kazanlı, buharla hareket eden bir araba imal et- miştir. Bu araba saatte dört lometre süratle gidiyordu. Buharlı arabalar epice terakki risin sokaklarından birinde Otomoblil aKını etmiş ve 1845 tarihinde âstik tekerlek icat edilmiştir. 1868 de buhar yerine petrolla bareket eden araba yapılmasına teşebbüs edilmiştir. Bu arabalar 1873 te 18 kilometre süratle ilerilemeğe başlamış ve bir harika. addedi. miştir. 1880 de sürat 45 kilomet- reye çıkmıştır. 1883 te kont Alber de Dion, Buton isminde bir mühendisle bir- leşerek meşhur Dion Buton fabri- kasının eşasını kur- muştur î”" 1887 de sürat 60 kilometreye çıkmış, 1896 dan - sonra motörler - bilhassa tekâmül - etmiştir. 1900 den itibaren otomobiller gittikçe teraakki etmiş, bil- bassa Amerika işe karışarak seri halin- de otomobil inşa> sına başlamıştır. den Bundan sonra sirası Almanya, İtalya gelir. Bu memle- ketlerin 1928' sene sine ait istihsalâtı şudür Amerika 4,601,000 Fransa — 223,600 İngiltere — 204,000 Almanya - 150,000 İtalya —— 55,000 pilan hesaplara göre Ameri- kada 5 kişiye, Kanadada 11, Avusturalyada 16, İngilterede 37, Fransada 41, Danimarkada 42, ma, Berlindi Açlık grevi yapan buyuk bir yılan! O S zarfında anlaşılmayan bir sebepden kızmış ve açlık . Baytarlar yılama: Basta “Olma çren Si böyük yılanlardan yapmağa başlmıştır. Yılan en sevdi larından, resmimizde göl jli n ler ll vecbile ile Fransa, İngiltere, MEMLEKET HABERLER! Efeler diyarı Ödemiş ( Hususi ) — Ödemiş, bu efeler diyarı Anadolunun gün batısında konuklayan zengin ve | sirin memleketlerden. birincisidir, | Küçük menderes — havrasının suladığı ve yarım asırlık bir tari- he malik kazamız 5,850 kilomet- re murabbama - sahip çiliçi ve bağban diyarıdır. her karış top- rağında bin bir macera saklayan her bir ağacın gölgesinde bin bir karanlık destanı gizleyen bu ülke her cihetten tetkik ve tetebbua şayandı Ödemişin zirai, iktisadi terakki yolunda sayini karilerime arzet mezden evel efeler diyarının binazir bir yaylasından bahsetmek ve şirin rüzgar- larına asırdide göğsünü germiş tej cikler arasında ve 1,040 rakımını düz ve geniş bir saha.. Dört bir tarafı ceviz, kestane, elma ve muhtelif meyya ağaçları ile muhat on, on beş kilemetre muhite malik bir göl.. Kristal bir bardağı anide buğulandıran buz gibi kaynak sular... - Öteye beriye serpilmiş birer kelebeği andıran Köşller.. Mükemmel bir otel.. İşte Gölcük yaylâsı... Sevgili İstanbul yanar kavrulurken bura- da pardesüsüz gezilemez. Meyva ağaçlarını gün görmiyen sayele- rinde gezerken şuradan bir elma, beriden bir ceviz, öteden mayhoş bir erik kopararak eğlenenler başlarını semaya kaldırsalar kub- bei cihamı görmezler. Burada her şey son turfanda yinir. Kayısı, erik, salatalık ve bu gibi yemişler şimdi olmuştur. Elma, ceviz, kestane hemen olmak üzeredirler. Bazı zevki selim sa- biplerinin — bahçelerinde — çehre- lere tebessüm' eden çilekler nefis rayihalariyle —ağız “ sulandırırlar. ea e sey bulunur; Yalınız kuş si Temiz ve saf havasıyla; buz gibi halif ve berrak suları, binazir bir gözelliği ile kalpleri - teshir eden Gölcük, cıhanın cemnet ayinci — mücellâ parıldayan göl, esen hafif bir füzgârın neşi- deleri altında uyuyan- güzel bir kıza benzer. ,Gölcük, bütün letafetile büt ile her göreni teshir bir şosa üzerinde tarihi “Birgi, yi geçerek Bozdağ. özerinde dönc, İöne bir saat bir çeyrekte buraya gelir ve buraya gelenlerin avdet Saatını düşündükçe - çehrelerinin ekşidiği görülür. Gölcük istikbalde Türkiyenin en | çok rağbet edilen bir sayfiyesi Gözünüzü açınız! “Akşaıı'ı., için abone yazan memurumuz yokturl Galatada Arapyan hanında Mahmut Saim namında bir şahsın gerek Akşam ve gerek fransızca nushamız “Lakşam, 'namına öteye beriye telefonla müracaat ederek öbone kay- detmekte — olduğunu — heber alıyoruz. İstanbulda gazetemizin abone kaydeden böyle bir. memuru yoktur; abone için idarehane- Mize müraccat edilir. “Akşam, n ismini kulla- 'nan ve kendisine memurumuz süsünü veren bu şahs aleyhin- de müteaddit şahit iraesile dava ikame ettik. Mamafi karilerimizin te! rar nazarı dikkatini celbederiz.