Hediye Hediye almaktan hoşlanır mısı- nız? Ben, hic hoşlanmam. Zira, bir ahpaptan hediye alınca, ona mutlaka mukabele lâzımdır. Hem de, aşağı yukarı aym fiatta bir şeyle mukabelel... O haldecee: Meselâ birinden on Jiralık bir hediye aldınız; ve ona gene on liralık bir hediye ile karşılık ver- | diniz mi, — neticetünnetice, ken- dinize, gönül rizasile seçemedi- ğiniz on liralık bir eşya almış; ve karşınızdakine de, bilmukabele, | aynı şarait tahtında, ihtimal lü- zumsuz eşye aldırmış oluyorsunuz. — İkiniz de, onar liranızla, beğen- diğiniz şeyi kendinize alsaydınız daha isabet buyurmaz mıydınız?? Hediyenin, şimdiki hayatımızda manası kalmamış gibidir. Hediye, kurunu ulâ ve vüstada iktisadi bir rol oynamakta idi. Bir hükümdar, yahut bir derebeyi kendi memleke- tinde yetişen mahsullerden bir ker- van yapar ; komşu hükümdara gön- derirdi. Komşu, ona, aynı tarz- da mukabele ederdi. Şayet bir taraf, öbür tarafı, kaymet okta- sından aldatırsa, arada hır çıkar- dı. Hattğ, muharebe bile ederler- di. Hediyenin menşei, işte böyle, iptidai mübadeledir. Bu mahiyetini kaybettiği tarih- tenberi, ediye, bizdeki komik şeklini almıştır. Evet, komik şekill | Halkımızın, birbirine, nasıl bediye verdiğine dikkat ettiniz mi? Evvelemirde, verilen hediyeler, hemen bilâ istisna şunlardır: Mahfaza derununda, altın yuna batmış iki adet tatlı kaşı; Mahfaza derumunda, altın su- yuna, batmış bir adet kupa; Mah, der. , alt. suy. batm. bir adet kaşık ma' bıçak,” ma' çatal; M. d., a, s. b. üç adet pasta bıçağı, 'i Ldgar cinsten bir adet hokku takımı; Mavili yeşilli beneklerle dolu, istimale gayri salih, bir sürahile | iki bardak; Gene aynı şayanı hayret sücaci Fabrika mamulatından yanmaz cins iki-petrol lâmbası ma' iki karpuz. l Dikkat buyuruluyorya: bütün bu / vuumum kimsenin — işine | Hiçbiri, yeni hediyelik eşyz yaramaz şeylerdi olarak — sokaktan alınmaz. Ma- mafih, hepimizin evinde, köşede bucakta — emsaline — rastgelinir. Bunları, kim getirmiş? Şüphesiz, ya benim evlendiğim, ya mahdu- mun doğduğu, ya hemşiremin doğurduğu, ya biraderin sünnet olduğu sene, amcam, halam ve ya dayım, teyzem tarafından hediye gelmişlerdir. - Dolaplarda, ayna önlerinde, tavan aralarında kala- balık ederler; sanki, gene min, amcamın, - teyzemin — yahut halamın — evinde, — düyün — ve doğum olsa da azıcık dolaşmağa çıksak diye nöbet beklerler . Bu. hediyeler, - kim — bilir. kaç senedenberi, - belki de, yarım | | kendi | komşu çocuğunkinde gitmi Vilâyet, emanet İki daire ne suretle tevhit edilecek Yeni belediye kanunu hakkında tetkikatta bulunmak üzere Muhid- din beyin riyasetinde bir komis- yon teşkil edildiği yazılmıştı. Bu komisyon ilk içtimamı bugün öğ- leden sonra vilâyette yapacaktır. İçtimada tetkik edilecek olan nokta, vilâyetle emanetin tevli- dine ait maddeden ibarettir. Belediye kanunu B. M. meclisi- 'nin bu seneki içtimaında kanuni- yet kespedecektir. Bu kanunun esasları hazırlanmıştır. Yalnız İstanbul şehremaneti ile ilâyetinin tevkidine dair kanuna ilâve edilecek maddelere dair vekâlet emanetin noktai nazarını sormuştur. Komison bu hususta bir poroje hazırlayacaktır. Vilâyet meclisile cemiyeti belediyenin tevhidi, yet ve emanet icra kuvvetlerinin tevhidi bu maddele-'- zikredile- cektir. İkmal imtihanları Mekteplerde yeni sene hazırlığı başladı Mektep mevsimi — yaklaşıyor. Lise ve orta mekteplerin kayt ve kabul müamelâtına 15 eylül- den itibaren başlanacaktır. Âyni zamanda geçen imtihanda ikmâle kaları talebenin imtihanları da 15 eylülden — itibaren başlayacak ve sam-edecektir. Maarif — vekâleti bu — seritden itibaren Arapça ve Acemce ders- leri kaldırdığı için bu derslerden ikmale — kalan talebe — imtihan edilmeyecek ve bunlar, başka derslerdan ikmâle kalmadıkları takdirde sınıf geçeceklerdi. Bazı âli mekteplerinin de ik- mal imtihanlarına şimdiden baş- mıştı asırdan, hattâ- bir; bir. Bu, asırdan beri, tedavöl halinde leri Rahmetli dayim, bir M d., & b. kupaya nişan” koymuş: sünnetliğinde gelm kü çükbiraderininkinde gelmiş; am- cazadesininkinde gitmiş ; düj nünde gelmiş; teyzesinin gelin- liğinde gitmiş; oğlunun sünnetinde geli itmiş gelmiş; ... - gitmiş; bu. hali aldıktan Hediyeler , gerçi iktisadi olmak cihetinden tehlikeleri yok ... sonra, bir yıkım Fakat manaları?... Manaları varsa, söyleyin Allah aşkına, (V -Nü) Sirkeci istasyonu önünde, bil- hassa trenin geldiği saatlerde sıra ile otomobiller ” diziliyor. Bunlar bazen yolu kapayarak piyadelerin geçmesine mani oluyorlar. İstas- yon önünde otomobillere bir yer hsis edilmesi ve bu karışıklığın önüne geçilmesi lâzımdır. Köprünün Haliç Körünün Haliç ciheti manlarda pek kalabalık olmakta- dır. Bundan bilhassa büyük bir son za- ham —mmrarı dikkate çarpmaktadır. Bu civar ayni za- manda bir pszar manzarasını arz- etmektedir. Hamallardan mada burada sey- yar et ve saire satan bir çok satıcılar peyda olmuştur. Bu ci- var pek harap bir halde olduğun- dan bu Yıhtım ve sokaklar bir an evel tamir edilmelidir. Japunyadan İstanbula doğru seferler yapılacak Japonya ile daha sık münasebet tesisi için Japonyadan İlmanımıza döğrü / vapur. sefçrleri. başlıya- caktır. Bu seferler - Japonyamı '©n büyük vapur kumpanyası olan Nikleyin kumpanyası tarafından derühde edilmiştir. Nık Jeyin limanımıza senede 8 vapur gönderecektir. Bugün ÇOCUK DÜNYASI Sahifemizde başladığımız CÜCELERİN SEYAHATI Tefrikasını okuyunuz! Resimli ve çok eğlenceli bir hikâyedir. Şehirde avcılık Tavşan diye Hacı 2fendinin köpeğini öldürmüşler Dün sabah Erenköyde Muhid- din efendi mahallesinin halkı bir takım gürültüler, telâşlı seslerle uyandılar; — Ayol mahalle içinde avcılık olur mu? Bu ne rezalettir... — Ne bilelim biz.. Kabahat senin köpeğinde.. Mübarek hay- vanı uzaktan fark etmenin imkânı yök ki., — Hele şunlara da bakın hem kel hem fodul. Her şeyi yaptır lar, ettiler, bir de kürek kadar Odil.. Durün ben sizi polise teslim edeyim de görün... | — Vaz geç efendi baba vaz zararını öderiz.. Kaça nların fiati.. — Ah ne diyeyim bilmem ki,.. Köpeği 25 liraya aldım.. İki ta- vuk ta ikişer liradan dört lira eder.. 29 lira ister — Amma da yaptın ha. Pencerelerinden başlarını dışa- mıya uzatıp bakanlar şu - gariş FRSEEL e Pür silâh iki avcı.. Yanlarında yana yakıla bağırıp çağıran bir iyar.. Yerde de ölü bir köpek, tavuk... Meseleyi merak edip de vaka mahalline gidenler hadiseyi öğ- rendiler: Meğer iki avcr yanlışlık- la ve tavşan zannile Hacı Nuri efendinin köpeğine ateş etmişler ve zavallı hayvanla beraber iki tavuğuda vurmuşlar. — Hası efendi tir tir teş — Verin efendim liramı... Şehir içinde avcılık olur mu biç? Ben sizden 29 lira isti- . H: maneviyeleri kalkışsam. Avcılar bir türlü Vizvgan bi görülea 3 meseleye müdahale x etti. avcılar hakkında tahkikat başladı. Buğday tohumu | Adanadan 11 cins | tohum gönderildi Adana zıraat istasyonu Ticaret | borsasına buğday numunesi gön- | derilmiştir. Bu numuneler bor- | sanım kimyanesinde tahlil edilecek- | tır. Bu numünelerden en kiymetli olanlar köylüye tavsiye edilecektir. | Adana - istasyonu Kıbrıstan iyi | bir bugday numunesi getirtmiştir. Kıbris. buğdayları erken yetiş- mektedir. Bundan başka — Kıbrıs buğdaylarına — sunne haşeresinin bir zarar vermemektetir. Kıbrıs buğdayları Adana zurramma tavsiye edilecektir. Şeytanlar aptallaştı Şeytanlar dehşetli aptallaştı, hem öyle bir aptallaştı ki sorma- yın. İyi saatte olsunlara bir salak hk çöktü, cinlere, perilere, ecin- nilere, ervahı habiseye bir ahe maklık geldi.. Eskiden şeytan, cın, peri, iyi saatte olsunlar, ervahı habise, ecinni korkusu büyük bir kor- kuydu... Hiç unutmam bir akşam üstü bir arkadaşım mahalledeki harap yalağın önünde düşmüştü.. Çocu- gun feryadı üzerine bütün konu komşu ayağa kalktı.. İyi saatte olsunların ağızları tatlılansın diye arkadaşının düştüğü yere şerbet- ler dökül ; Sonra, bir kere de evden eve taşınmıştık.. Yeni evde derhal bir mutfakta faaliyetidir. başladı. Tencere tencere helvalar pişti. Ve gene iyi saatte olsunların ağzının tadı. için tavan araların- dan, bodurumlardan, bahçenin en kuytu köşelerine kadar bu helvadan birer parça serpiştirildi. Evelden kalem yontulurken bile şeytan, cin, peri, ecinni, Sanlar . aala et a itibare alınırdı... Bir gün amucam kamış kalemini açıyordu. Kalemi yonttuktan sonra yazı yazacak / tarafını değil de öteki tarafını yani tepesini kemali ina ile sivriltti.. Sebebini sor- am : —E, dedi, sivriltmesem, yazı yazarken kalemin tepesine şeytan oturur.. Elime ağırlık bastırır. Sonra yazamam... — Sivriltirsen oturmaz mı? — Nasıl oturur ?.. Oturdu muydu sivri yer kaba etlerine batarz. Rahat edemez.. - Eğer düşünürseniz kamış ka- lemlerin tepesinin sipsivri incetil diğini hatırlarsınız. İşte o sivrilt- menin sebebi de budur.. Amucamın — sözlerinden — fena halde kuşkulanmıştım - ve şeytan oturmasın diye kurşün kalemle- rin tepelerini bile sivriltmeğe başladım. Şimdi öyle mi?.. Şeytanların, cinlerin, ervahı — habisenin, — iyi saatte olsunların eski korkunçluğu, eski dehşeti nerede?.. iyorum ya şeytanlar, cinler, | periler ve avenesi dehşetli avanak- daştı, eski heybetleri kalmadı.. Hikmet Feridun AKŞAM Yeyni, Siyan” yazet, İDAREHANE, — Tamuslak solağı Telgraf adresi £ “Akşam, istanbul, Telefon £ yazı işleri içim fatı 1636 Telefon 1 dar, sahibine e edilmes. ABONE ÜCRETLERİ ye için Senlizi 9, üç aylı 00, ait Sölkuruş. Benebi' eneliği. 2000; alla Aylığı 1600;. Üç aylığı 990 Kuruştar. < BİRAY SonRA SÜYÜK BİR SEYAHATE ÇıkL YORUM ANCA BEY .. DÜNYANIN HER TARAFINI DOLAŞACAĞIN WER KÖŞESİNİ GEZECEĞİM LERİNİ <.. AFRİKA , ANERİKA ORMANLARININ EN KORKUNÇ MANLÜKLARLA DOLU VER. ÖRECEĞİM L — BEYHUDE ARZU AZİZİM... ORALARA| ADAR ZAHMET EDECEĞİNE BİR GİDİVER, İSTEDİĞİNİ — BULURSUN!