Sahife 6 7 Eylül 1929 Tetrika numarası: M ABDÜLHAMİT VE AFRODİT HOK DKT RE A MN «Hatırlar mısın? Bana bir gü Yazan: İskender Fahreddin «Dünyada en ziyade merak ettigim şeylerden hiri de AZRAİLdir..!» demiştin. işte çok merak ettigin şey şimdi karşında duruyorll!» Nuri, yaver Kâzım beyin Melâhat taratından öldürüldügünü zannediyordu. Genç kızdan intikam almağa gelmişti. Karıyolanın altında heyacan- dan tıkanacak gipi soluyan ha- rem ağasının keyif me neşes den eser kalmamıştı. - Vaziyetin vahametini kavramış, ve yapaca- ğanı şaşırıp kalmıştı. Melâhat için tek bir. kurtuluş çaresi vardı: hava almak baha- nesile pencerenin yanına gidip, icabında hemen bahçöye — atla mak... Melâhat, Nuriyi dinlerken zihnen de bu pilânı çizmekle meşguldü. Nuri gittikce köpüriyor , gi tikce coşıyordu.. Oturduğu yer- den kalktı. genç kızın yanma gitti.. sağ elini tuttu. — Her zaman sana korkma !, derdim. Şim: na; “Benden kork !, diye hitap edeceğim .. çünki bu gece bur raya, senin 0 güzel ' vücudünü soğutmağa geldim ... sen, hatırlar mısın? Bana bir akşam: “Dünyada biri merak n — şeylerden de Azraildir! , demiştin .. çok merak ettiyin © Azrail şi karşında, canımı almağa mühey- ya bir halde duruyor.. Fakat, senin — canını ben- kolay alma- yacağım, Melâhat! Evelâ yaver Kâzım beyin sonra da karde- şi doktor Fikretin intikamını ala- cağım.. Söyle bakayım, o zavallıyı, gece yarısı yatağında — yatarken nasıl boğdun? Gafer ağa karyolanın — altında kendi kendine söylendi — Aman yarebbi, neler ol- muş ta haberimiz yok.. Halbuki ben Kâzım beyi, Selâniğe gider- ken ölmüş zannediyordum.. Y et ksekBaytarMektebine Melâhat elini çekerek bir adım geriledi. — Böyle- iftiralara tahammül edemem. Gene eski deliliği ele salma, rica ederiml Nuri bir adım ileriledi: — Göriyorsun ki üzerimde de- lilikten eser yok. Mantığım, mu- hakemem.. Hele hafızam o kadar yerinde ki... Yaptığın bütün cina- yetlerin tafsilâtını aynen tesçil ve tespit etmiştir... Söyle bakayım, zavallı Kâzımı neden ve nasıl boğdun? — Sen çıldırmışsın! Yaver zım beyin Selâniğe giderken öl- düğünü kâinat hattâ annesi bile biliyor. Nuri, adam öldürmeğe hazır- lanmış bir katil huşunetile: — Sus, yalancı köpek! Yüzüme karşı olsun yalan söyleme! Mese- leyi daha üç gün evel Fehim paşanın ağzından dinledim.. Padi- şahın ayaklarına kapanarak ken- dini affettirdiğini herkes gibi ben de öğrendim! Bu feci cinayet kar- şısında hâlâ kendini utanmadan müdafaa etmek istiyorsun, değil mi? Melâhat hiddetinden çıldıracak- tı. Yaver KÂZİM beyin nasıl ve nerede öldüğünü annesinden iyice öğrenmişti. Zaten o, yıldızda Kâzım ülmüş diye işitmemişti. Anla- şılıyordu ki, ölümü esasen esrar- enğiz bir mahiyet almış olan Kâ - zım beyi Melâhat öldürmüş diye işaa etmek Fehim paşa için bir vazife olmuştu. (Mabadı. var) talebe kayt ve kabuli Yüksek Baytar mektebine meccani ve leyli talebe kayt ve kabuline başlanmıştır. Resmi ve hususi lise mezunu olan taliplerin İ teşrini evel 929 tari- hine kadar İstanbulda Selmiyede mektep rektörlüğüne bir istida ile müracaat etmeleri lâzımdır. Devlet Demir yolları ve Limanları Umumi idaresinden: Haydarpaşa ve Konya işletmeleri memur ve “müstahdemlerine ait resmi yazlık ve kışlık elbise palto ve serpuş kapalı zarfla münakasaya konmuştur. Münakasa 16 Eylül 192 Pazartesi günü saat 16 da Ankarada Devlet Demir yolları idaresinde yapılacaktır. Münakasaya - iştirak edeceklerin teklif mektuplarını ve muvakkat teminatlarını ayni günde saat 15,30 kadar Umumi müdüurlük kale- mine vermeleri lâzımdır, Talipler münakasa / şartlarını iki lira mukabi le Ankarada, Mal- zeme dairesinden, İstanbulda Haydarpaşa mağazasından tedarik edebilirler. Kız ve Erkek Ameli hayat Mektepleri müdürlüklerinden Yeni talebe kayt ve kabüline başlanmıştır. Kayt günleri Cumar- tesi, Pazarlesi, perşembe saat 10 dan 12 ye, 13 den 17 ye kadar- dır. Talebe kadrosu mahtuttur. zemanında müracaat edilmesi lazımdır ukşduıîeşin ..'ı:uy;z ıî:î n l.(19 zuncu gününe kadar kaytlarını yenilemeleri mecburidir. Aksi takdirde yerlerine yeni - fır. Birinci smfa ilk mektep mezunları alnır yukarı suflara ginmek isteyen lise ve orta mektep muadil sınıf talebesi gireceği sınıfın daki sınıf derslerinden imtihan olunur. Kız Amelihayat mektebi. Sa- Taçhane başında Münür Paşa konağında Telefon, İstanbul: 2731 Erkek Ameli hayat mektebi Cağaloğlunda Tel, Istanbul: 3630 L ÜGÖ — — < ai Deniz yarışları Her şeyden evel hakem heyeti- nin temamile bitaraf olması, yarışlara iştirak edenlerin pro- fesyonel olmaması (âzımdır. Gelecek hafta Beykozda kayık yarışları / yapılacaktır. Yarışların ciddiyeti ve intizamı için, mael- esef daima tekerrür. eden bazı noktalar hakkında tertip heyeti- nazarı dikkatini şimdiden celb etmek isteriz. Haksızlığa meydan verilmemek için her yarışta pek tabü olarak tatbik edilen usulle- rin bizde de tatbiki zaruridir. Evela hakem heyeti. Bizim bil- iğimiz, dünyanın her yerinde hakem heyeti bitaraf olur. Yani spor kulüplerine — mensup h se hakem heyetinde bulunmaz. Halbuki, bazen, yarışa — iştirak eden kulüplere mensup insanları hakem mevkünde görüyoruz. Gelecek yarışlarda, hakem he- yeti arasında, kulüplere mensup | zevatın - bulunmaması — elzemdir. | Hakem heyeti, mesela bahriyeye mensup genç zabitler arasından, Heybeliada mektebi muallimlerin- den intihap edilebilir. Nazarı dikkate almacak ikinci nokta, lisans meselesidir. Mıntıka heyetinde, sporculara lisana, ayni iştirak müsadesi veren zevat bir kulübe mensup oluyor ( netekim şimdi öyledir ) Bu zat, kendi kulübüne — mensup — insanların profesyonel olup — olmadığını tet- kika lüzum görmüyor. Bu suretle, yarışlara — profesyonel / kayıkcılar, jamatör sporcularla birlikte iştirak ediyor. Diğer - taraftan, — rakip kulüplerin amatör — sporcularına lisan verilmiyor. Binaenaleyh yarış- lardan evel, bitaraf bir- heyet | toplamalı, yarışlara iştirak edecek olanların İisanlarını yeniden ve ciddi surette tetkik etmelidir. | -e sam Halk sütunu iş arıyorum Ölelenberi “ hastsi — ticarethanelerde Kilabet ve umürü mübasebede - balun: düm. Ciddi üsülü İnezaafaya vakılım. İler hangi bir tcarethanede ve müsase- Salı maliyede çalışmak arrısunda oldu igtmdan lözümü olanların ( Unkapanında holvacı Şukrü efendi vasıtasiyle Ziya ) adresine mektapla — müracsatları rica olunur. Zayi Fatih IHafızpaşa ve Nişanca caddeleri arasında bir torbâ dorununda Pati şube sinden almakta olluğumuz. maaş. cüz danı ve nüfüs tezkereleri ve berat cüze danları ve mühürlerimiz zayi olmuştur. Bulanlar adresimize getirdiği. takdirde memnune diecektir, aksi fakdirde ye- misi çıkanlacağından hükmü yüktur. Adres : Fatih Nişinca karakolu ittisa- Tinde bakkal İsmail efendi vasıtasiyle İnsan ve Seyfi Zayi Fatih nüfüs memurlüğundan aldığım tezkeremi “zayi ettim. - Yenisini çıka, cağmndan eskisinin hükmsl yoktur, Mebmet Orhan Barlar hakkında. man Nafiz boye — nSİ olarak, ait olduğu makamın v dikkati celbodilmiştir. Bir:'kariimize cevap .. M Ali boye — Hektubmmnzu aynen neşretmek im- Kâmı yöktür. Mamafih, icap edenlerin vazarı dikkali celbedilmiştir. |duk yapıyordu. “Ertesi hafta zar- Her akşam birbiküye  Remzi -Bey, © akşam, e mutattan evel döndüğü za- man, karısı Azize Hanım, pen- cere önünde oturmuş; dikiş dik- mekle meşgüldü. Kocasının ha- linde bir fevkalâdelik sezindi. Yüreği hop etti. Ne olmuştu? Ah bu Feritl.. Azize'nin dediğini dinliyerek - şirketlerden — birine , dolgunca maaşla bir müdür filân olsaydı da, hayatları emniyete, intizama girseydi ; ne kazan- dıkların , ne - sarfedeceklerini bilselerdi... Halbuki, Ferit, büyük projeler peşindeydi. Komisyoncu- fında mutlaka kazanılacak,, —on binlerle liralardan bahsediyordu. Halbuki, henüz metelik kazanma- maştı. Buna — rağmen, ingilizkâri soğukkanlılığı elden bırakamıyor; karısının nasihatlarını hiçe sayı- yordu. Azize Hanımı da çatlatan, patlatan, işte, bu cihetti. Peki amma, bugün, Ferid'e ne olmuştu? Bu fevkalâdeliği neydi ? Kocası, mutat amerikan donuk- Tuğu ile duruyordu. — Nen var, canım, söylesen e, Allah aşkına, Ferit! — Hiç! O kadar bir şey yok. — Şimdi söylel — Hiç, efendim. delerin işi oldu da. Azize H., yerinden fırladı: — Deme... Kaç para komisyon ahyorsun? — Bu işin -komisyonu cüz'idi. 800 ira alacağım. — Elhamdülillah! Kedi ir fare tutabildin hele... — Ne yaparsın; ticaret âlemi böyledir... İşlerin bazısı muvaffa- kiyetle neticelenir. Bazısı, ademi muvaffakiyetle. Azize H.,: “Senin bütün işlerin ademi muvaffakıyetle neticeleni bu, nasılsa tesadüfen böyle ol verdi!, deneğe — hazırlanıyordu. Lâkin, demedi: — Şimdi bu 800 Hirayla 'ne yapacağız bakalım? - diye sordu. — Orası kolay! Yemekte ko- nuşurüz. Ben, hani sana, Açık- başzadelerin — komisyon — bo- nosunun sakla diye vermiştim. Aklımdayken şunu bana iade et de, yarın, onu bankaya gösterip erkenden pafaları alayım! Azize H., bir an, duraladı: — Hangi bono? Evelki gün cüzdanından çıkararak bana gös- terdiğin mi? Çıldıdın mı sen?... O bono niçin bende olsun! — Canım, şakayı bırak! Elbette sende... Benden aldın... Çekmeye koydundu galiba... — Sen bonoyu bana gösterdin; harikulâde beni çatlatacaksın; Açıkbaşza- olalı Terzilik Mektebi Müdürlüğünden: Ferit Bey, cüzdanını çıkardı. Boşalttı. - Yok! Bono yok, kere de, yazı masasının çekmele> rini aradılar. Yokl Evde, kâğıt konabilecek her yere baktılar. Yok! Ferit, bütün soğukkanlılığına rağmen çıldıracak gibi oluyordu. Şayet bonoyu bulmazsa, Sallabaş- zadeler'den 800 lirayı almanın imkânı yoktu. — Bonoyu sana verdiğimi iyice hatırlıyorum, Azize. — Üstüme iyilik - sağlık! Bo- nının içindeki şu yeşil oraya koydumsa ne- reye gitti?. — Nereye gidecek? Başka bir kağıt çıkarırken düşürmüşsündür; yahut, lüzumsuz sanarak- yırtınış- sındır ; yahut da, boş kâğıt diye arkasına müsvedde yapmışsındır.. Yemeğe oturdular. İkisinin de lokmaları boğazlarına dizildi. Ye- dikleri zehir oldu. Azize, vır vır da vır vir, vir vir da vir vir, ko- yiyordu: — İşte sen böylesin. Kırk yıl bekledin, bekledin, ufacık bir iş yaptın; onu da yüzüne gözüne bulaştırdın.. Senin komisyonculuk neyine.. Yemekte bu... Gece yatakta, sabaha kadar b ü Ertesi, daha ertesi günler bu. casının başının eti Azize, 800 lirayı ziyan zateri son derece kocasının dalına büsbütün biniyor- du. gün sonraydı; Azize, kocası gelince, nasıl çıkışacağını hazır- hyordu. Fakat, o esnada, İzmi, deki Aarkadaşı Mediha'dan bi mektup aldı; zarfi yirtti; ökümağa başladı: in kitapları aldım. Mahmut Yesari'nin Çulluğ'u çok çok güzel, Lâkin, içinde bir kâğıt unutmuşun. Belki lâzımdır diye sana yollayorum... Azize, mektubun alt tarafını okuyamadı. İşte, Sallabaşzadelerin bonosu zarfın içinden çıkmı; Ansızın bütün lâvha gözlerinin önünde canlandı: Sahil Ferit ona bonoyu vermişti. O da, sonradan çekmeye saklamak üzere, bonoyu, Çulluğ'un arasına sokmuştu.. Kapının çalındığını duydu. Pen- çereye koştü. - Kocasıydı. - İleri, geri, bir iki adım attı. Hayır, bo- 'noyu ona veremiyecekti. Söyliye- miyecekti. Küçük düşmiyecekti. Ne derece mahcup - kalacağını ini düşündü. Mutfağa koştu. Bir kibrt! Bonoyu yaktı ve küllerini iyice parmaklarila ezdi. Nükili: (Hatice Sürer a) 1 — Mektebe kaydü kabul muamelesine başlanmıştır. 3 — Mektep nihari ve meccanidi saat ondan onbeşe kadar müracaat etmelidir. 4 — Mufassal malümat Mektep müdürlüğünden alınmalıdır. 5 Mektep sultanahmet Dizdariye mahallesinde: Devlet Demiryolları ve limanları ltta kalmamak için | | umumi! idaresinde! Haydarpaşa- Ankara hattı üzerinde Dil iskelesi civarında”54-200 üncü km, de vaki taş ocağından çıkarılacak 6000 M.3 balast ve 4000 M. 3 blok kapalı zarfla münakasaya konmuştur. Münakasa 22 eylül Pazar günü saat 15 de Ankarada Devlet Demiryolları idaresinde yapılacaktır. Münakasaya iştirak edeceklerin teklit mektuplarım ve muvakkat teminatlarını ayni günde saat 14,30 kadar umumi Müdürlük kalemi- 'ne vermeleri lâzımdır. Talipler münakasa şartaamelerini 2 lira mukabilinde Ankarada , muhasebat dairesinden, İstanbulda Haydarpaşa veznesinden tedarik edebilirler.