ga 7 Eyltl 1929 Sahife 3 AKŞAMDAN AKŞAMA Keşfiyatım Evelki akşam yatağa girdim; fakat hiç rahat edemedim: Her gece karyolanın aynı yeri- ne, yani tam ortasına yattığım için, tel somya çukurlaşmış. Bu çukurun - içinde, fırma - sokulmuş gibi yanıp kavruluyorum. “Acaba yeni bir somya mı alsam, yoksa, Şunu tamir ettirebilir miyim?,,diye düşünüp dururken uyuyakalmışım. Bir de sabahliyin uyandım ki, şele dimağımda kendikendili- den ilerlemiş; inkişaf etmiş ve, maşallah, bir keşifte bulun- muşuml Keşfim şu: * Tel somyayı, yekpare yapma- mah... Üzün uzün altı, yahut sekiz parçadan mürekkep yapmalı. Ortadaki — parçalar — çökecek olursa, kenarlara getirmeli; ke- nardakileri de ortaya almalı.. Ne basit, fakat ne dâhiyane fikir, değil mi? Sehli mümteni... Belâya bakın ki, mütemadiyen bu-gibi keşfiyatta bulunurum — neticesi fos çıkar: Bir de öğreni- rim: meyerse, bu icat, senelerce, belki de asırlarca evel başka biri tarafından yapılmışmış. Hattâ, ilim sahasında bile, keş- fiyatım mevcuttur: Meselâ, foto- geceliyin objek- e müteccih olarak açık bırakınca yıldızların hareket istikametini cizgiler balinde zap- binaenaleyh, seyyarelerle Ti yekdiğerinden ayırdet- mek kabil olacağını çocukken — ne dersin, o aklınla — bul- muştum. Fakat, hocamız ne dese beyenirsiniz? “Bu usul, rasathane- lerde zaten kullanılır!, dedi. Tull 'Sakın bu somya keşfim de onlar gibi olmasın!, diye korktu- O ğum için, akşam üstü, şöyle bir, mobilyeci dükkânlarına uğra- dim; satıcıların ağzını yokladım. Böyle şeyden haberleri yok! Mükemmeli.. Bin bir. hülya içinde dün akşam eve döndüm.. Şu keşfimin projesini ve latif neticelerini tasarlamak üzere, kendimi bir de yatağa attım ki, al A, Ortasında çükür. mükür yok! Hemen anneme koştüm: — Yeni somya mı aldınız? benim somyanın orta- çukur ne oldu? — Ne olacak ? Tel somyaların anahtarı vardır. Bu anahtarı çı rince gevşeyen ve çöken yerleri geriliri — t Bir türlü kâşif olamıyorum , vesselâm! (Vâ - Kral Amanullah Kralın ailesi erkânından bir kısmı geliyor Şehrimizin alâkadar mahal den aldığımız malümata göre şim- di İtalyada bulunan Afgan kralı Amanullahın ailesi efradından bir kısmı eylül nihayetinde şehrimize gelecektir. Kral Amanullah kışı geçirmek üzere teşrini evelin ortalarma doğ- ru şehrimize gelecektir. Efganis- tandaki dahili vaziyet kralın av- | detine imkân hazırlayıncaya k: dar kral, şehrimizde — oturmak arzusundadır. Bu maksatla kral için yazın Tarabyada, kışın da Şişlide ikamet etmek üzere birer bina kiralana- caktır. Kral Amanullah, şehrimize mu- vasalatı zamanında havalar müsait giderse Tarabya a: cektir. inaya 1me- | hareket - eden Margarin yağı Emanet müsade etti, yakında fabrika açılıyor emanet kimyahanesi tespit ettiği formülü sıhhye ve- kâleti bazı tadilât ile kabul et- ğ yapılmasına li şehremanetine bildirmiştir. Bu formül iç yağına muayyen mikdarda nebati yağ ilâvesinden ibarettir. Emanet, vekâletin kabul ettiği formül dahilinde margarin yağı imaline müsaade edecektir. Ancak larının üzerinde mar- | garin olduğuna dair bir etiket bu- Tunacaktır. Margarin yağı imalinden sonra tere yağı fiatlarında bir tenezzül olacağı tahmin ediliyor. Köylere telefon Bu sene Beykoz, Şilekaza mer- kezi ile köyler arasındaki telefon tesisatı ikmâl edilmiştir. makinelerin mahallerine vazı ile telefonların — işleyebilmesi — için, kâfi mikdarda tahsisat kalmamış tır. Yeni tahsisat alınıncaya kadar. telefonlar işliyemiyecektir. Dün az buz çıkarıldı Dün sabah kara ağaçtaki soğuk hava deposuyla buz fabrikasında- ki borulardan birinde bir tıkanık- hk vuku bulmuş, fabrika birden bire durmuştur. Bu sebepten do- layı dün mutatdan daha az buz sevkedilmiştir. Haklı bir şikâyet Vapur gişeleri bir parça daha evel açılmalı Büyükada da oturan bir kari- mizden şu mektubu aldık : Üç gün evvel Büyükada dan köprüye ikiyi beş geçe vapuruna binmek üzere iskeleye geldim, benim gibi bir çok halk kapalı olan gişenin önünde birik- miş bilet almak için bekleyip duruyordu. Bilet satan memur mevkiinde olmadığı için vpaurun hareket vaktine kadar boş yere bekledik, fakat bir türlü gişe açılmadı, ni- hayet geç vakit gişe açıldı, fakat bilet almadan halkın büyük kısmı vapura biletsiz binmek ve vapur- da iki misli ücret tediye etmek mecburiyetinde kaldı. Bilet almadan girenlerden ceza alınırsada bu sefer kabahat halkta deyil kişesini vaktinde açmayan memurda olduğuna şüphe yoktur. 12 ve 2 vapurlarında ara tekerrür eden - bu hal geçilmesi için mercünin nazarı dik- rica ve .. , Halkın bu kaklı şikâyetinin nazarı itibare alınacağını ümit ederiz. sıra önüne Ancak | sebze bahalanıyor Piyasada yiyecek Fiatleri nis- beten ucuzdur. " Et gene hafif bir düşkünlük gö mektedir. Şehrin bazi semtle- rinde, meselâ Asma altında et 60 kuruştur. Yağ toptan 160 kuruşa kadar atılmaktadır. Meyva fiatleri git- tikçe ucuzlayor. Üzüm 15 kuruşa kadar satılmaktadır. Sebze fialeri ise bir. haftadan beri yükselmeğe başlamıştır. Mektep kıtapları İki fiat yazılması ihtilâfa sebep oluyor Devlet matbaasında —mektep kitaplarile meşgul bir. komisyon vardır. Bu komisyonun gösterdiği lüzum üzerine maarif idaresi, tapcılara, mektep - kitapları iç bir mecburiyet tahmil etmiştir. Bu mecburiyete göre basılacak her mektep kitabında bir maliyet fiatını bir de - satış fiatını göste- recek,rakamlar bulunacaktır. Bu karar ile kitapçılar büyük müşkilât — içinde — kalmışlardır . Müşteri kitabın üstündeki maliyet iatini nazarı dikkata alarak bu fiat üzerinden kitabı satın almakta israr ediyor. Maarif idaresinin maksadı iht kâra mani liyet fiati kılacak kâr hesap ederek satış fiatini kat'i olarak tesbit etmeli, her kitabın Üzerinde bir tek fiat bulunmalıdır. Bununla kitapçılar da müşkilât- tan kurtulurlar, İstihsâl edilmek istenen gaye de temin edilir. Koyun sürüleri Az kalsın bu yüzden bir vaka çıkıyordu Dün saat on altıda Tophanede iki çobanla bir tramvay vatmanı arasında garip bir kavga olmuş- tur. 92 numaralı tramvay arabası Tophaneden geçerken öyün yük bir sürü koyun çıkmıştır. Vatman çan çalarak ilerlemeğe başlamış bur esnada iki koyunun ayakları raylar arasına sıkışmış hayvanların ezilmesine aramk kal- mıştır. bü- Bunun üzerine sürünün çobanları Kasım ile Nuri tramvaya atlamış- lar ve kavgaya başlamışlardır. Zabita — memurları çobanların elinden vatmanı güç hal ile kur- tarımışlardı Bu gibi vakalar sık sık oluyor. Tramvaylar — Şişhane — karakolu önünde, en tehlikeli yerde ekse- riyetle durmağa mecbur oluyor , Gündüzleri şehrin caddelerinden koyun sürülerinin geçmesi memnu olduğu halde bu memnuiyete neden riayet edilmiyor? Hatlarında | |Paramızın kıymeti Ticaret odası bu hususta bir para hazırladı Ticaret odası kredi meselesi hakkında tetkikat yapmaktadın Kredi raportörü Alaettin Cemil B. bu hususta- bir rapor hazırla- mıştir. Bu raporda İstatıstık müdiri M. Jakarın ihracat istatıstikleri neşriyatı teyit edil- hakkındaki fazla gürünüyor. Para Fiatlarının ticaret açığımızla hiç bir alakası yoktur. Meselâ 1923 de açık 60 milyonken ingliz 758 kuruştu. 1924te açık 34 milyon, ingliz 830 kuruştu. Hasılı tediye — muvazenesinin kambiyo ile hiç bir nisbeti yoktur. © halde paramızın - düşmesinin sebebi nedir? Bunun için banka plançoları tetkik — edilmesi Sebeblerden - biri lâzımdır. | bankalarda kredi enflâsyonu ya- pılmasıdır. Çünkü 1224 de banka | kredisi tedavülü 122 milyon lira yekün 928 de 222 milyona çık- maştır. Bundan başka paranın sukutu- 'na sebep olan gümrükten muaf olarak geçen eşyanın mühim bir yekün teşkil etmesidir. IManganez madeni Fethiye civarındaki made- nin işletilmesine başlanıyor Fethiyede bir Alman grubunun manganez madeni / işleteceğinden evelce bahsetmiştik. Alman — grübü- aylardan beri Fethiyede tesisat yapmakla meş- guldu. Tesisat bundan bir hafta V evel ikmal edilmiştir. Manganez madenler Fethiyeden | altı kilometro uzakta bulunmak- tadır. Grup maden ocaklarından çıkarılacak madenleri limana nak- Tetmek için altı kilometro üzerinde havai hat tesisatı yapmıştır. Şimdi Almanyaya sipariş edilen motör- lerin gelmesine intizar edilmekte- dir. Motörler bir iki hafta sonra gelecektir. Motör- tesisatı ikmal edildik- ten sonra manganez istihsalâtına başlanacaktır. Mangenez ocaklarından her gön BÜ ton manganez- istihsal edile- cektir. Maden ocaklarının yanıbaşında amele için evler ve bir hastane, bir lokanta tesis edilmiştir. Naki bey Ticaret müdürü Naki B. yarın Ankaraya gidecektir. — ÇAR ÇABUK NERDEN ANLADIN AMCA DEY7 BAKSANA BİRADER Kİ SAATTEN BERİ D PİR KELİYE KoNUŞMA - OILAR! H HBir çamppacdcn " Hatip satıcılar Sokak satıcılarının bazıları hi- tabete, konferansa, iyi söz söyle- meeğe pek düşkün oluyorlar... Ama hangi satıcılardan bahs- etmek istiyorum biliyor musunuz? Hani köprü üstünde, büyükposta- hane karşısında bir yandan etra- fındaki kalabalığa konferans verir- ken öbür taraftan leke sabunu kırılan cam ve porselenleri yapı ştirmak için ilâç, kabak, patlıcan kesmeğe mahsus tel, tenekeler lehim satan sokak esnafın- .. Bunların arasında hatiplik cihetinden Demostene, Robespi- yere, Jan Jorese, Troçkiye, Loyt Gorca haydi haydi taş çıkaracak derecede küvvetli çene sahipleri var.. Dün bir arkadaşa davetliydim, köprüden geçerken baktım bir leke sabuncusu.. Adam önüne bir küçük masa koymuş, bar bar bağ- Tıyordu: — Zift, katran, mürekkep, yağlı boya, yemek yağları her nevi lekeyi çıkarıyor efendim.. Yok mu lekesi olan? Alın karasını namus lekesini bile çıkarıyor Herif o kadar güzel o kadar mü- kemmel o kadar mantıki söyleyordu ki bir müddat durup dinlenmeğe karar vardim lâkin tam bu esnada: — Tecrübesi bedava. Diye kurşuni rengindeki elbi- semin yakasını tuttu... Bendeki akla bakın ki hiç de s: karmadım... Adam elindeki ma- vi mürekkep şişesini bir hamle- de yakama boşaltıverdi... Elbisem masmavi oldu... Sabum — Merak etme efeni Diyerek mürekkepler damlayan yakamı, — etraftaki — kalabalıga gösterip haykırdır — Madamlar, mösyöler.. Şu mürekkepli yakayı görüyorsunuz Bir saniye sonra bu yakanın inde mürekkep namında bir şey kalmayacak,.. Herif yakama bir parça leke sabunu sürerek küçük bir diş fırçası ile oğuşturdu: — İşte bakınız ben üç sayın” caca kadar mürekkep çıkacak LâL, oldu ama bizim ya- mürekkep çıkmadı.. Ada- mı hafif bir ter bastı.. Bir daha yakama sabunn adam akıllı sür- dükten sonra tekrar saymağa Leke çıkacağı yerde büsbütün üyüdü, yayıldı... Yüreğime ine- Sabuncu terler, ben terle- İşim de gayet acele, arka- daşımın — evinden — bekleyorlar.. “Adamın bütün uğraşması kan ter içinde kalması boşa gidiyor, leke ikânı yok çıkmıyordu.... Uğraş uğraş bıkmaz, bir türlü çıkmaz... Elrafımızda çoluk çocuk da alaya başlayınca adama yalvarmağa mecbur. oldum. — Allah aşkına şu lekeyi çıkar da gideyim... Herif baktıki olacak gibi değil leke sabunlarından bir tanesini elime vere — Siz alın bunu da evde çı- karırsınız? Bu da üstüne tuzu biberi/ idi. İnsan buna kızmamak için melâ- ike olmalıydı... Lâkin herif o ka- dar mükemmel o kadar mantıki söylediki ağrımı açamadım. ve leke sabununu alarak eve dön- düm.. Şimdi - siz söyleyin hangi hâtip bir insan üzerinde bu ka- dar müessir olmuştur? Hikmet Feridun