ABDÜLHAMİT VE AFRODİT GAŞŞAT N ARTR IDU SST Fiğü «Allahım ! burada adam yok mu? imdat..! imdat..! beni gece yarısı Marmaranın dalğ- | riyorlar. Yazan: İskender Fahreddin vicdan sahibi hbir öldü.- aları arasında kaybolan hir ses işidildi... Melâhat bu esrarengiz mektubu okürken birden, Oda kalpısı yıkılırcasına — vuruli mağa başlamı: Melâhat, henüz sıhhatine itimat ) edemediği bu heyecanlı hadiseyi dinledikten sonra, Zeynebin uzat- tığı mektubu aldı. — Çok garip şey.. Ben nasıl oldu da Kâzım beyin vefatı habe- işidemedim.. Dedi. Dudaklarını bükerek zar- fi açtı. Kadın yazisiyle acele karalanmış olan bu - mektuba Melâhat şöyle bir göz gezdir. Birdenbire tüyleri ürperdi, Zey- nebe bir şey hissettirmemek için: — Zavallı Kâzım bey kazacn ölmüş.. — annesi — Efendimizden * ihsanı şahane , talebediyor... babama söylerim. Bir daha gelir- se Bana haber verirsin! dedi. Kapıyı açtı. — Haydi — Zeynepciğim! — sen odana Ne yapalımı ? Allah rahmet etsin demkten başka eli- mizden bir şey gelmez. Zeynep gitti. Melâöhat —odasının — sürgüsünü tekrar sürdü. Masanın üstündeki mektubu eline aldı ve dikatle okumağa başladı : Esrarengiz bir mektup *... Melâkat hanımefendi *Selânige giderken çok gad. darane bir surette öldürülen Hün- kâr yaveri yüzbaşı Kâzım beyin validesiyim. Dertli bir ananın alelâcele ka- raladığı şu perişan satırları dik- katle okuyacağınızı ümit edi- yorum. Evvelâ şarasını söyliyeyim ki, Közım kazaen ölmemiştir. Zeyne- bin bir şeyden haberi olmadığı için ona meseleyi bu suretle an- Tatmağa mecbur oldum. Zeynebin okuyup yazması ol- madığından , bu — mektubumun kendisi tarafından okunması teh- Tikesi dahi yoktur. Kâzım hak- | kında oldığım malümatı açıkça yazıyorum. Kızım! Oğlamun ölümü çok Jeci olmuştur. Geçen gün, ayni “apurda bulunan gemi tayfa- larından Sürmeneli Ahmet - is- minde bir adam evimize gelerek Kâzımı vapurda nasl öldürdük- lerini anlattı. mak için ve cesaret göremiyorum. Fakat, ev- lât hatırı her şeyden büyük ve kıymetlidir. Şimdi kalbim kadar elim de titrediği kalde, bir daha size mektup gönderecek emin bir vasıta bulamamak endişesile me- tanetimi toplamağa — çalışarak, gemici Ahmedin - söylediklerini aynen size naklediyorum. Bu satırları yaz- kendimde kuvvet Oğlumu — buradan - müreffehen vapuru bindirmişler.. Vapur gece Marmaradan geçerken - Küzimin kamarasına beş altı kişi hücum etmiş.. Bunların hepsi de saraya mensup hafiyelermiş... Aldıkları talimat mucibince kendisini bağ- damışlar ve güverteye çıkarmış- lar. Meydanda hiç kimse, hattâ bir yolcu bile yokmuş. Geminin merdivenlerini kesmişler. Kâzım- cığımın feryadına kimseler gel- memiş. O sıra güvertenin bir köşesinde sinip kalan Sürmeneli Ahmet isminde bir gemici, oğ- dumun bütün dediklerini işitmiş. Közım : imdat.. imdatl Bu vapurda sahibi bir adam yok mu? Beni öldürüyorlar.. denize atıyor- larl Anneciğime bu faciayı anla- tacak tek bir insan yok mu, Allahım?1, yavrumu daha fazla söyletmemişler, agzını da bagla- mmışlar.. ve sonra, bir idam mah- kümunun / bacaklarına —vurulan zencirler gibi, ayaklarına ağır vicde 've büyük demirler bağlığarak el birliğile tutup denize atmış - dar... Kâzımcığım, Marmaranın delgoları arasında derhal kaybo- Tap gitmiş. Bu cinayeti büyük bir soğuk kanlılıkla işliyen ca- navarlar vazifelerini bitirir bitir mez birbirlerini tebrik ederek kamaralarına gidip yatmışlar.. vapur da, kendi sinesinde böyle bir cinayet işlenmemiş gibi yo- duna devam etmiş. İşte Melâhat hanımefendi, size bu derin teessürlerim arasında, oşlumun nasıl şehit edildiğini yazmağa çalıştım. Fakat, bunu size niçin yazıyorum ve bu kara haberi size neden veriyorum, bi: liyormusunuz? Oğlum Selâniğe gideceği gece bana hüsnü niyetle dedi ki: “Anne, ben yıldızda Padişahın gözdelerinden Melâhat hanımı / seviyorum .— Efendimize Selâniğe git gel de sana veririm, dedi. Ben bir aya kadar geleceğim. Sen o vakta kadar dügün hazırlığı yap! Bu kız vastlasıyle belki bizim Fik. reti de affettirir ve Konyadan buraya — getiririz | , — Şimdi yavrum, sana yalvarıyorum! De- niz dibinde balıklara yem olan oğlumun acısını unutmak için, hiç olmazsa Konyadaki Fikret- ciğimin affına delâlet ediniz..., Melâhat bu acıklı mektuba devam edemedi. Oda kapısı y arzettim. kılırcasına vurulmağa - başlamıştı. (Mabadi var) — Emniyet sandığından: Halka her türlü kolaylık göstermeği Sandık vazife bilir. Emlâkini İpotek göstererek Sandıktan para istikraz edecek müşterilerden işlerini bizzat görmiyenlerin dellâl kimselere müracaatla fuzuli masraf ve komisyoncu gibi hariçten bazı ihtiyar etmekte oldukları nazarı itibare alınarak bu kere #andık bu gibi müşterilere kolaylık olmak üzere mahsus ve muvazzaf memurlar tayin etmi . Vergi ve bele- diye ve Tapu idarelerindeki bu İpotek muamelesini bu memurlarımız vasıtasiyle yaptırabilecekler ve kendilerine ücret bir şey vermiyeceklerdir. Alâkadarl keyfiyet olunur. ve aidat namile darın malümu olmak üzere ilâm- Sivas Hapisane Müdürlüğünden: Ö h 8 y vade ve 75 kuruş sarzarmı haftahık sanram Taksitlerle ve her nevi İngliz kumaşları İstanbul Emizönü — Koprübaşı 1516 Karakaş elbise mağazasında u lni “kesip müracant ediniz, İstanbul İcra dairesinden: Şakir beyin Hayriye hanımdazki alacağından dolayı mahcuz bulu- nan bahçekapısında hoca Alâettin mahallesinin tahmis önü cadde- sinde kâin eski 12, yeni 16 No. dükkünm iki yüz kırk sehim iti- barile on sehimi üç yüz lira ve mahalli mezkürda Yenicami avlu- sunda kâin eski 77, yeni 70 No. dükkânın mezkür hissesi iki yüz lira bedel ile talibi uhdesinde olup ihalei kat'iyyeleri iera kaln- mak üzere ve yüzde beş zammile 'on beş gün müddetle müzayedeye vaz olunmuştur, bunlardan 16 yeni No. dükkânın 32 arşın üzerine bina olunmuş — olub altında kârğirdir, zemi duvarları çiçekli çini üst katında bir oda ve elektriği havi olup hudüdü. Yorği, Nikoli ve saire diğer darafı Ali Şamil bey ve saire, arkası Nafia hanı, önü cad- de ile mahduttur. Yeni cami av- lusundaki. dükkân tahminen 29 arşın terbünde kârgir tonoz olup hndudu. bir tarafı Süleyman ef. ve saire, diğer tarafı Safiye Hasan gül hanım ve saire dükkânı arka- sı Mısır çarşısına ait arsa, Yenicami avlusundaki kindir. Kıymeti muhammenesinin tamamı. 16 No. dükkânın tama- mına 11,200 diğerinin tamamıda 4500 lira talip olanlar kıymeti muhamminelerinin hisseye musıp miktarının yüzde onu nisbetinde pey akçelerini alarak 929/3092 dosya numarasile 9/9/29 tarihinde İstanbul icra dairesi dördüncü icra memurluğune saat on dörtten | en altıya kadar bizzat ve ya bil- | vekâle müracaat eylemeleri ilân | olunur. Sivas Hapisane ve tevkıfane- | sinin ihtiyacı olan bir senelik 180,000 yüzseksen bin kilo yeg- | düziye ekmegin bedeli Muham- mini kilosu 12 kuruş 60 santim- den müzayede ve münakasa ka- nunma tevfikan kapalı zarf usu- lile 4/8/929 - tarihinden itibaren yirmi gün müddetle münakasaya konulmuştur. fiât haddi layık gö- rüldüğü surette 24/8/929 tarihine müsadif cumaertesi günü - saat önbeşte - ihalesi icra edilecektir talip olanların müddei umumilik makamında müteşekkil komsiyona yüzde yedi buçuk hesabile temi- 'nat akçesi olan 2268 iki bin iki | yüz altmış - sekiz liralık teminat mektubları yahut teslim vezne ederek makbuzlarile birlikte mi racaatları ve daha fazla malümat almak ve şeraiti bususiyeyi gör- mek arzu edenler cumadan mâda ler de Sivas Hapisane Müdü- e müracaatları lüzumu ilân Çehof, bu Hikâyesile, size, çocukluğu: maze tekrar yaşatmaktadır. - Çoktandı unyituğunuz bir halvüi rubiyoye yeniden kavuşuyorsunuz: Anneleri, kabaları Ve teyzeleri evde | olmıyan 6 ilâ 10 geceliyin, masa çoruk, ander dön İkisi erkektir. Grişa ile ahçının Andrey... Grişa'da behemehal kazamnak ihtirası var, Mali planları (7 mevcut! Andrey, :«Neden bu işe paramı koydum? Ya kaybedersem?> diye mütecssir. Kır dardan Anya, izzetinefs belâsı oynuy Kaybederse, malıçup düşecek. Voksa, para, onca halzi ehemmiyet değil. En küçük kız olan Sonya, gayet iyi yürekli 5 * inci sınıf talebesinden beyleri Vasya, içerde — pineklemekledir. Cansıkıntısından patlıyor. Ahıçının oğlu diyor ki. Neden olacakti | — Neden mi? — Paran yoksa, oymıyamazsın! -dedi. Andrey, ne olur ne olmaz diye, ceplerini bir kere daha karıştırı- yör. Ekmek kırıntılarından, ucu Isırılmış bir kurşun kalemi parça- sından başka - birşey bulamıyor. Dudakları bükülüyor, gözlerin kırpıştırmağa başlıyor.. Dokunsa- lar ağlıyacak... Sonya: — Ben, senin yerine para ko- Tumt- diyor.- Yalnız sonra geri isterim hal Para konüyor; oyun — devam ediyor.. — Duydunuz mu zil çalındı ga- Tibal — Sana öyle gelmiş. — Geceleyin — mezarlıkta — zil çalarlar! — Neden acaba? — Neden olacak? Hırsızlar ki- liseye girmesinler diye.. — Harsızların kilisede ne işi var? Ne işleri olacak?... Bekciyi öldürmek isterler. Herkes susüyor.. Oyuncular, etraflarına — bakmıyorlar... Oyuna devam.. Andrey, kazanıyor.. Fa- kat bu sefer, henedese Gri; — Hile yaptı! mızıkacılık etti! - diye haykırıyor.. — Yalan söyleme ... Mızıkçılık yapmadım !. Andrey, sararıyor, yüzü karışı- yer; ve Grişanın ensesine bir tokat aşkediyor. Grişa, yediği tokadı derhal iadede kusur et- miyor... Birer tokat daha... Baş- hyorlar ikisi birden ağlaşmağa ... Böyle manzaraları görmeğe ta- hammül edilmiyen Sonya da göz yaşlarını salhveriyor... Fakat bü- tün bu işlerden oyun bozuldu zannetmiyin !. Beş dakika geçme- den çocuklar tekrar gülüşüyor- Oyuna devam. çi sınıf talebesinden Vasya, yemek odasına geldi . Cansıkıtısı âdeta burnundan dalamada ... Grişa'nın para dolu cebini ka- ha. Muharriri : Arttöri Çehot — — Rezalet! - diye düşünüyor.> Bu yaşta çocuklara da para veri- lirmiymiş? İşte, daha şimdiden kumara alışıyorlar. Amma ne pedagoji!? Hiç diyecek — yok doğrusu: » Fakat, çocuklar, öyle aşkuşr -ide oynuyorlar ki, dayanamıyor; ta- lüne kendisi de şöyle bir tecitibe etmek istiyor. — Durun - bakalım! oynuyacağım... — Kopiği koy.. — Olur! Ceplerini araştırıyor. — Kopiğim yok.. Fakat, işte bir ruble.. Rubleyi koyuyorum. — Olmaz... Olmazl... Kopik koymak lâzım. — Budala misınız bel. Ruble kopikten daha değerlidir.. Daha fazla eder.. Kim kazanırsa ruble- nin üstünü verir. — Olmaz.. İstemiyoruz ! Git “Başımızdan.. Lisenin S-inci sınıf talebesi, mutfağa bozukluk aramağa gidi- yor... Fakat bulamıyor.. Grisa,ya diyor ki: — Eh... Öyleyse boz bakalım gu rübleyi. Çıkışmıyor. mu.. Ne yapalım?. Bir rubleye on kapik sat bana ÇI) 1 Grişa, Vasya'ya bakıyor : “AL- datacak beni !, diye düşünüyor.. — İstemdn. Satmıyoram.” Sonya, acıyor: — Vasya, ben senin yerine kö- rum.. Otur oynal talebesi, masanın başına geçiyor.. Oyuna devam.. Ben Ce Grişa bağırdır — Çocuklar, bir kopik düşüre düml.. Durun bakalım arayalım şunul Lâmbayı yerinden çıkardı, ma- sanın altına girdi... Masanın ayak- larına çarpıyor, eline ceviz kabuk- ları geçiyor... Fakat kopik yok... Tekrar anyor.. Taaa, Vasya, Tâmbayı elinden âlıp masanın üs- tüne koyuncıya kadar... — Kopik bulundu... Oyuna devam. — Çocuklar, Sonya uyuyı Sonya, kıvırcık saçlı başını dir- seğine dayamış, mişil mişil, tatlı tatlı uyuyor. Anya, Sonya'yı masadan kaldı- rıyor.. — Haydi git annenin yatağına yatl, Hep beraber yatak odasına gidiyorlar .. — Şöyle beş on dakika sonra annenin yatağı garip bir bal almıştır.. Sonya, uyuyor. Onün ayaklarına başını koymuş, Grişa ve Anya dalıp gitmişler... Yatağın ayak ucunda, yerde, ahçının oğlu Andrey kıiv- tılmış... Etraflarında, ikinci bir oyuna kadar, kıymetlerini kaybet- miş kopikler serpili.. Allah rahat- hık versin!. Üi Halbaki , bir ruble Yüz kopiktir. Nafıa vekâletinden: Ssrbest mühendi |-mezun fen memurl, (Hatice Süreyya) Mütercimi : s ve mektepten arına: Şose ve köprüler ve sular umum Müdürlüklerinin merkez ve vila- layetler kadrolarında muhtelif maaş ve ücretlerle kullanılmak üzere €n yüksek dereceden itibarenmuht. | ve Fen memurlarına ihtiyacımız vardır. Ağustos nihayet:sne kadar n cut şartnamelerimiz - dairesinde —kı Arzu edenlerin mektup ve hatta telgrafla mezn oldukları mekteplerle iraca endis kidem ve liyakatta mü aat edecekler tesbit olunarak mev- endilerine | teklifatta — bulunacağız, haiz oldukları vesikalardan bahsederek Nafia vekâleti müsteşarlığına müracaat etmelidirler. Bilahare vesi leri vekâletçe tetkik olunaçaktır. Ayni vazifeler için ecnebilerden şartlarla kabul ve tetkik olunur. ikaların asıl veya musaddak suret- bulacak vuku