6 Ağustos 1929 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

6 Ağustos 1929 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İstikbal Acemi bir hırsız, yakayı ele vermişti. Reis karşsında çekirdekten ye- tişmemiş bir maznun — olduğunu anlayınca sordu: — Evlâdım, bu parayı neden çaldın? netii istikbalini dü- — İstikbalimi düşünmez — olur muyum rcis bey, çaldığım parayı ( derhal Emniyet sandığına yatırdım! Anlatıyordu: Bütün Suriyeyi - dolaştım. Suriyelilerin bir huyu var, katiyen cana kıymazlar. Hattâ en muzır haşeratı bile öldürmiyorlar. Ma- mafi ben de hiç bir hayvan öl- düremem. Meselâ ömrümde pire öldürmüş adam değilim... Ve sonra ilâve etti: — Çünkü ömrümde bir pire yakalamağa muvaffak olamadım. Atma Bir Parisli ile bir Marsilyalı, birbirlerine mubalağalı şeyler an- latıyorlar, birbirlerini mat etmeye çalışıyorlardı. Bir aralık, Marsilyalı dedi ki — Bir gün vapura binmiştim Tam vapur hareket edeceği esna- da, canı sıkılan bir yolcu caketini çıkardı, — kendini balıklama de- | nize attı ve kulaç kulaç yüzmeğe | başladı, bir iki dakika sonra gözden kayboldu. İseter inan, ister inanma, Öbür iskeleye gelip | yanaşlığımız zaman, baktık yüzen | yolcu bizden evel gelmiş, iskeleye | çıkmış kahkahayla gülüyor. İ Parisli yerinden kalktı; Marsi yalmın karşısına dikildi: — Bunu gördüğüne yemin eder misin? — Elbette... Yemin ediyorum iştel. — Allah senden razı olsun azizim. Ben bunu kime anlaltımsa inandıramadım. O yüzen adam bendim!.. Sergide | Fütirist bir vesmin karşısmda ressamla arkadaşı konuşuyorlardı, arkadaşı ressama: — Tablon fena değil, Yalnız küçük bir kusur var: Şu kaz ko- yuna benziyor. — Kaz değil o, köpek. — Affedersin, sözümü geri ab dıdım, mesele yok! — Deniz kıyafetimi nasıl - bu- luyarsun? — Bendeniz zarfın değil, maz- rufun hayran | koyvermeyecek- | bu akşam şöyle | getirip vermez- — Ama kolaj — Geçenler- n İstanbulu gez- dirdim. Paristen yeni " gelmişlerdi.Bu — madiyen etraf- İstanbula ilk İameşgul oluyor, gelişleriydi. kadın düşün: celi ve dalgın duruyordu. 'nasip uzun boylu | boyalı sarı saçlı, boyalı kızıl du- Tısının inadına — burası, — diy kısa ve tıknazdı. — gösterip, sizin Çirkindi, se- —allın boynuz! Nakticeza Numarasız, ay- nasız külbanbey- lerindendi. Klef- teciliği, yankesi- ciliği meşhurdı Bir gün, el kasiyle / karışı bir sustalı çakı çilvesi | yapmış yakayı ele vermişti Birinci cezada, hakimin sına geldi beş İira cezaya mahküm oldu.Hüküm teb- lig edilince: — Rcis bey, dedi, eğer ce: bimde 3 papel- den başka pa- 'Tam varsa anam avradım. olsun Amma , - parayı almadan yakamı ler. Söyleyin ra- hat bıraksınlar, bir Beyoğlu cad- desinde dolaşa- yım, eğer yarın sabah 25 papeli — Seni — şeytan Sem, gene anam - biliyorsun ya... avradım olsun! — Gene bu sene Adaya gidip oturmanı giltikten sonra buldum. bakışla adamın şa kaklarına baktı. Ben o zaman, kadının, arka- sında bir aşık biraktığın an- ladım ... / Ve biraz Sonra , kocasının ber nimle ve etrafla seni. — Acele YA ederek, çanta- sından bir mek- tup çıkardı, bir satır. okudu , sonra gene çantasına koy- du, derin bir ma, kocasi ve âşıkıyle bera- ber üç kişi ge- zerken, burada iki kişi kaldık- larını düşünüp mahzun oluyor- verilecek borçlarım Ayasofyaya geldik, Sultan- kadın otomo- bilden — indi. Taşlara yakin: dan baktı,gene otomobile bim- Ticaret mektebinin sa- ğından saptık. Kadın — gene dalmıştı. Ko cası sordu: iyorum amma şeytan değilim, acele işlere karışmam. olduğunu — Burası neresi? — Üçler! Kadın — bu sözü duyunca irkildi, hemen çantasına sarıl- dı. Ve biraz sonra, bir fır- satını — bulup usulca fısladı — Bıraz evel üçler! diye bir imada bulun dunüz..Çantamı karıştırıp mek- tubu gördünüz muhakkak... Samimiyet — Neden nişan- hmla evlenmedi- Hai saayerür nuz. Anlatayım. Bir gün nişanlı- Öksürdü, Tık- sırdı. Evvelâ kaş- İar çat sonra zet ki, evlendik- ten sonra seninle seyahata çıktık.. Vapurumuz battı. Ben bir tarafa gittim, sen bir Issız. adaya çık- tın. İlk düşüncen 'ne olur ? * Dudak boya- min yanımda: olup| olmadığını ara- İkincisi ? * Pudramın su- dan nemlenip nemlenmediğine | bakmak.. Ayrılmam . için bunu kâli göre düm, mütemadiyen müstakbel damadırı aleyhinde bulunuyordu. Bir gün dedi kiz — Senin damadın bir kabaha- tini daha yakaladım. Poker oyna- — Âlâ! Bundan daha iyi bir şey olur mu? — Olur ya', Damadın - puker oynamasını bilmiyor ama, gene oymuyor! Tefrik Senclerdenberi beraber yaşıyor- lardı, Fakat kadın, adamı katiyen sevmiyordu. Bir gün, kalabalık bir mecliste hanımefendi dedi ki: — Erkekleri ben üç sınıfa tef- rik ederim: Köpekler, kurtlar ve balıklar. Aşıla derhal atıldı: — Ben hangi sınıftanım? — Köpek balığı. Tavsiye Dektor beyin muayenehane- sinde. Hasta içeri girer. Doktor sorar: — Neniz var? —Bende bunu anlamaya geldim efendim. — Sen rahatsızlığını söylemez- senben ne bilirim. — Efendim, bana bir cczacı baktı... — Ecracılar hiç bir şey anla- marlar. Onlar cahildirler. Sözleri- ne itimat edilmez,tavsiyelerine ku- lak asılmaz. Sana ne tavsiye etti? — Kendini size tedavi ettirmemi tavsiye etti efendim. Yarış Ali Muhiddin bey şekere oldu- ğu kadar ata da meraklıdır. Evelki sene, “Uçar,, ismindeki atı yarışa girmişli. Yarış başla- yınca herkes “Uçarl Uçar! Uçar!, | diye haykırmağa başladı. Hayvan en önde gidiyordu. Ali beyin önünden geçerken, Ali bey de dayanamadı: “Uçar! Uçar! Uçar!,, diye bağırdı. Sahibinin sesini ta- nıyan hayyan, yarışı biraktı, he men efendisinin yanına geldi. Yarışı kaybetti ! — Bu hal böyle devam edemez. Ya Ahmedi tercih et ya benis. MA tercih ediyorum.

Bu sayıdan diğer sayfalar: