Sanire « HUYELPAZE Nİ Selâmi İzzet BEŞERREEA AAT Numar — Ne olsa eskisi gibi olamaz. | Sen namuslu, dürüst bir erkeksin bu itibarla olmamalıdır da. Çünkü | dostlügümüzün, — karından — gizli | kalacak tarafları var. — Peki amma, do:t'uğumu da karma feda mı edeyim? — Hayır Kâmil, bana karşı beslediğin muhabbet dostluktan ibaret değil. Beni — seviyorsun. Daha şi dedin. Bunun nasıl olsa karın farkına varır. Mustarip olur, seni mustarip oder. Yazık değil mi? Maziyi unut artık. Önünde yeni istikbal var, başını arkaya çevirme, arkana bakma. — Amma ben hep maziden küvvet alarak — yaşadım. Mazim | seninle dolu. | — Cezanı çek! İnsan maziden kuvvet alp yaşarken , yeni bir istikbal yaratmağa özenmez. Ne mütereddit , kararsız - bir adamsın! En kimi ,sevdiği- Ze farkında değilsin se. . heni- mi seviyorsun, Feyhanı mı? İtiraf İmiyorsun. ne — Bir bildiğim şey varsa, bu- dur işte. Seni seviyorum. — Beni seviyorsun , çünkü || şimdi karşında ben varım, benimle konuşuyorsun. Biraz sonra Fey- banla yalnız kal, onunla konuş. Onu seversin. Artık bu. komediye nihayet verelim. Komedi facıa olmasın. Herhalde bekârken senin metresin olmadım, | evlendiğinden — sonra - olacağını tasavvur etmezsin ya. — Sacide, evimde kaldığın o günlerden sonra ben bambaşka | bir adam oldum. Beni sevmiyor- | dun, senden kurtulmak için Fey- banla evlenmeğe karar verdim.. Bir aralık bana geldin. Bana, seninle yaşamanın ne zevk oldu- ğunu hissettirdin. Çileden çıkardın | beni. Fakat sevdiğini söylemedin, | belli etmedin... Nihayet kocana avdet ettin, ben resmen nişan- dandım, © zaman bana - ilâni aşkettin.. — Yalan, yalan 1.. Ben sevmi - yorum. Hem eger seni sahiden sevseydim, dünyada söylemezdim. — Peki amma Sacide, bunun sonu e olacak? — Hiç. Evleneceksin... Mesut olmanı istiyorum. Saadete layık bir adamsın. Beni unudursun. Hayatını tanzim edersin.. Beni düşünmezsin. Ben alp başımı gi- derim. Herhalde ben, tenenni et, Karaca Ahmedin bir köşesinde olayım. — Sacidet.. — Bağırma ... Ben ölmeyimde, 46 'e yapayım istiyorsun? Sacide gözlerni, gözlerimin içine | dikti. Öyle acı, öyle umitsiz, öyle | perişan * bakti ki, - bakışlarından korktum... Son nefesimde, ölümle karşılaştı zaman, — Ezrailin gözlerini: görürsem, o gözlerde bu aynı bakışları göreceğime eminim. acüle, Safil Hin ehi badümü sesile mırıldandı: — Bana en iyi temenni bun- dan sonra ölümdür. artık taham- mülüm kalmadı: Günlerin ağır ğını çekecek takatim yok, gücüm yok. Ölenler mesut fasanlardır! Bilmezler, duymazlar, bissetmez- lerl İnsan ancak öldükten sonra dinlenir. Bilsen istirahata ne bü- yük bir ihtiyacım var... İliklerime kadar ürperdim. Tam cevap yereceğim esnada prenses Şahende yanımıza/ geldi. idenin yüzüne baktı ve bana Bugün çok - gözeliğin var değil mi? Bakınız gözleri nasıl parlıyor, a Sacide başındaf savmak için teklif etti. — Bir çay içer misiniz? (Bitme TASARRUF KUMBARALARI Buğün artırmayan yarın zahmet çeker. Kumbaralarımızdan istifade ediniz. Türkiye İş Bankası 30 Temmuz 1929 Türkiye İş Bankasının Hamiline ait hisse senetlerinin kayıt müddeti 10 Ağustos 929 tari- ' hinde bitecektir. Hissedarlar bu tarihe kadar Hakkı rüçhanlarından istifade edebilirler. istanbul Tramvay şirketi Otobüs servisi Müdiriyet, Beşiktaşı Maçka ta- Blle. Beyoğlma zapteden - bir Otobüs servisi tesis edildiğini muhterem ahaliye ilân eder. Bu servis Beşiktaş vapur iskelesi va- | sıtasile Beyoğlu ile Üsküdar ve Boğa: vasalayı temin edecektir. HAREKET VAKiTLERİ: Beş köşesi | Şirketihayriye iskel sinden 150 metro mesatededir.) Beyoğlunda: Harbiye meydanı » hareket 10 dakikada bir defa dakika 30 dan saat 21 e kadar. Cuma ve tatil günleri saat 7 dakika 30 dan sabahın 1 ine kadar. Cuma ve tatil günleri hareketler her 7 dakika bir defa vaki ola- caktır. Servis süratli ve rahattır Yeni neşriy: «HMUİT» çıktı Her ay yeni bir tekâmül gös- teren aile L “MUHSI'I'İNW onuncu sa) çıl ştır. e Yazıları arasında bikasta Yakup Kadri beyin “Ergene Kon u ve Mehmet Emin beyin son eserleri tavsiyeye şayandır. Yüzü mütecaviz resimleri arasında Ressam Ali Sami Beyİn (O -Fort) bir tab- dosu, elbise kalıbı ve saire vardır. HUMMAYI MURZAĞİ - ISITMA KANSIZLIK — Zafiyet ve Kuvvetsizlik hatâfında KINYUM L ABARAK Ham hazım, dafli humma ve kuvvet garabıni istimsi edinir. Yemekten evvel ve ya sonra bir Ukör kadehi. Eczanelerde zatllir : Malson L 18, Rue dacot FNERE (€ Vatlant & Olet b PARIS i beyninde en seri mu- | taşta: İhlamur caddesinin | Pmımım B T. PİVER | Yşişli Ahmet Büy sokak No vücude getirmek suretile Fransızca, İngilizce, Almanca, Ekmek fiatı Şehremanetinden: Mah halin otuzuncu Salı gününden itibaren Ekmeğe 17 kuruş ve fırancalaya TALEBELER ve AiİLELERE iLÂN Ecnebi lisanları tederisatında mütehassıs olan BERLİTZ MEKTEBi Bütün yaz açık olup, ve müterakki talebe için yeni kurslar İşbu kurslarlar atideki lisanlarda şimdiden başlamıştır. 15 Ağustusa kadar yaz tarifesi lu İstiklâl caddesi 356 KŞ , İstanbul / Şubesi ” 56 | Tel. Beyoğlu 3044 ğ : tatillerden istifade ettirir ve İtalyanca 15 Hazirandan ika numarası: 12 ÇİNGENELER Muharriri; Konrad Berkovitehy Kili'ye vardığım vakit kulak- larıma yeni küpelerimi taktım. Konçları dizkapaklarımın üzerine, oyluklarıma kadar çıkan yeni gizmeler aldım; — tertemiz, — yep- yeni giyindim; ve, eski dostum Maruf'u ziyarete gittim. Maruf da “Tatar reislerinden biridir. Hareminde, dünyanın dört bir tarafından getirilme cariye- ler vardır. Bunun sebebi, Maruf'un | bir evlât babası olmayı isteme- | seydi. Fakat, tuhaflığa bak ki, | oğul, Allah, ona hep kasır ka- | rılar kısmet ediyor. Cümlece ma- , Rabbin Maruf,a verdiği 29 Temmnz 1929 KAHRAMANI Mütercimiz ( Vâ - Nü ) bir cezadır. Zira, o, kısır kanları, bir başkasına hediye etti miydi, | yahut sattı miydi, - karılar, yeni erkeklerinden doğuru doğuru ve- | riyorlardı. " Maruf, beni, çadırında karşıladı. — Salâmun aleyküm, ipteş (1)! - dedi. - Sefa kellin, sefalar ke- irtin , —Ve aleykümüsselâm arkadaş! - cevabıti verdim - Hoş buldük, — Atamların, atların, karıların eyi mi? - dedi; ve önüme bir çubuk uzattı Ser Maruf'u daha görmemiş- | parlar. oğull Uzun boylu, geniş omuzlu bir erkektir bu... kafası, ufarak bir fıçı kadar kocamandı. Tepesinde - saçları - kalmamıştır; saçları yalız kenarlardadır. Neşeli olduğu zaman, gözleri, körkuyu dibinde kalmış iki elmas gibi Kederli olduğu zaman ise, kızgın kömür parçaları gibi. Maruf'la uzun uzadıya konuüş- mak istemedim; doğrudan doğru- ya sadece dedim... — Bana bir karı lâzmi-dedim. Ağzını kulaklarına vardırarak- tan gülümsedi; ve sordu: — Barayı çok kitirtin mi? — Şayet param yetişmezse, bu, kötülediğime delâlet eder, Marufl Şayet kötüledisem, kadına lâyık değilim, demektir. Biliyordum ki, Maruf'un eli altında gayetle güzel bir parça var; ve Maruf, bundan kâr etmek irmi iki kuruş yirmi para azami t vazedildiği ilân olunur. istiyor. z K — He, he, Marto ... He he,,, he he ... Sinin işlere talma aklın katunlar çok pahalı, çu te altı yüzer tukata ... bir tane yeni altım. mal! Bir yol gör ... Eyer istemez- sen bekle: beş tane taha keleçekl | Çubukları içtik. Eski zamanları yadettik. Sonra, uşak, kapıyı açtı. Gavur cariyenin hazır — Saçlarını tara! - dedi- Saç- larını tara ki, katuna küzel körü- nesin ! Gördüm; — beyendim; hem de nasıl beyendim. Maruf'tan, Katruşa isimli cariyeyi aldım. Tatarın söy- |lediğine bakılırsa çok borçları varmış. Evini haciz allma koymuş- | — — —. larmış. Ecece, böyle işte, oğuli kimi karıyı satar, ev alır; kimi evi satar, karı alır. Benden, katruşka — için, 600 dukat istedi... 600 dukat!., 600 | dukat. Ben, Maruf'a, 600 yerine 700 dukat verdim, Zira, Katruşka'yı gördükten — sonra, — tamahkârlık edemezdim. Hattâ, onun için,büt malımı mülkümü vermiye razı i Maruf, — dedi ki, — kendimin parası - olsaymış da Kıkrnşkıâ | başkasından alsaymış, o da beni gibi yaparmış... Fakat, hilekâr adamın — kurnazlığını, — sonradag, bana anlattılar: Meyerse, Katruşl başkalarından 300 dul stemişmiş de, benim, kendimi gözel karı aradığımı işidince, paâ kurmuşmuş. — Fiati, hemen dukata çıkarmışmış. (Mabadi var)