20 Temmuz 1929 Sahife 3 likodu Takriben: (Kasımpaşa, Beyoğlu'dur!) (Farisi, almancadır!) Zehra isminde bir sütkardeşim ve' Son zar anlarda büyüdü; gü- Zelleşti; serildi; şıklaştı. Sütni- bem, bunu fali hayır saymıyordu. Bilhassa, gençkızın, akşam üstü işten çıkınca, Kasımpaşadaki evi- ne Haliç vapurile gelmiyip de Beyoğlu'ndan doğru inmesini hiç de beyenemiyordu. Birgün, bana: — Kuzum, şu Zehra'ya gözkur Şayet bir. münasebetsiz- ğini görürsen, — Ablasısın! — Kulağıla'bürk edi; Si leki gen biç meraklarına; Akşam Üstü, tünelle Beyoglu' na cııqlaıkm, Zihra'ya rasgeldim. Kendi yaşında iki kızla beraberdi. O, beni görmedi. Usullacık, ar- kalarından yürüdüm. Beyoğlu ta- Tahma çıklıklını Gsakda Yöyle Ko muşuyorlardı: üz A ee nn şizim gibi Beyoğlu'nda oturuyor- vae e pArRr yEN bizden ayrılıyorsun; sonra, geceleri Tn BELŞERDGAE ZĞ Sütkardeşim,çekingen çekingen cevap veriyordu: — Beyoğlu'nda oturmasına Bey- oğlu'nda oturuyorum amma, evde, işim var; hemen gitmem lâzıml AM A —Eve. Zehra , tünelden çıkar çıkmaz, hemen, arkadaşlarından ayrıl * Vay hınzır vayl- diye di düm. - Beyoğlu'nda evi var ha?l Acaba birinin metresi mi oldu? | Yoksa, yoksa, daha fena bir akı- bete mi sörükleniyor?! Dur hele sunu takip edip esrarını anlıyayım. Süllıışıi:ş'!:n önde, ben arka yürüdük. Altıncı dairenin yanıı daki merdivenden aşağıya indi. Halice doğru caddeyi tuttu ... Aasa... Kasımpaşaya - gidiyor Anasının evine girdi... Bu hadise, içime bir merak düsürdüğü için, Zehra'yı, ye gün sırayla takip ettim ! Hep aynı hikâye: İstanbul'dan arka- daşlarile beraber tüncle; tünelden bayır aşağı Kasımpaşa'yal Bu kız Haliç vapuruna binip eve kestirme gidecek yerde, kulağını niçin ters gösteriyordu acaba? İçime merak oldu. Nihayet, dayanamıyıp ken- disini sıkıştırdım: — Amaaaan, — sizde, abla,öfle * dedi - Ne üstüme varıp duruyor- sunuz? Kasımpaşa ile Beyoğlu nun ne farkı var? İkisi de yanyana. Beyoğlu, daha kibar yeri olduğu için arkadaşlarıma Beyoğ- lu'nda oturuyorum demiş bulun- düm işte... Onun için eve vapurla gitmiyorum; — tünelle Aaaahi Öll 4 Hey gidi caka heyl Hey gidi yüksekten atma hey! İnsanları ne gülünç mevkilere sokar! Hatırlı- yorum: Bir Anadolu kasabasına gitmiştim. Orada, yerli hanımlar, dedi ki: gidiyorum , ir tütüncü İrani var. Zev- cesinden illâllah! Meşhedi, ya- nında haltetmiş. Kendi rivayetine bakılırsa on parmağında on ma- rifet varmış! Üstelik bütün ec- mebi lisanları da bilirmiş. Şunu fransızcadan, almancadan, ingiliz- ceden imtihan etseniz e, ne olur sunuz, bakalım, — sahiden biliyor mu ? Tütüncünün karısı rince kendisine sordum: — Parlez-vous français? — Beli! — Sprechen Sie Deutsch? — Belil — You speck English? — Belil — Peki amma, ne sorarsam “beli, cevap- veriyorsunuz! Kömür fiatı Son zamanlarda fiatler mütemadi- yen yükseliyor Kömür Fiatleri gene yükselmek- tedir. Yeni gümrük tarifeleri tat- bik edilince fiatler daha ziyade artacaktır.. O zaman ecnebi kömürlerinin şehrimiz piyasasında 30 liradan aşağı satılamayacağı söyleniyor. kömür kullanan müesseseler yer- li kömürlerin ecnebi kömürlerine yakın bir fiatle satılmasından en- dişe ediyorlar. Bilhassa vapur ida- releri kömür fiatlarının artacağın- dan daha çok endişe etmektedir. Bu meyanda Seyrisefain idaresinin nakliye tarifelerini tezyit edeceği söyleniyor. Kömür kullanan büyük mü- esseseler kömür şirketlerile bir senelik — mukaveleler — yapmak istemektedir. Fakat şirketler bu günkü fiatlar — üzerinden —uzun müddetle mukavele yapmağa razı olmayorlar. Kömür fiatlerinin artması vapur, şimendüfer gibi nakliye ücretlerini tezyit edeceği şuphesizdir. Bundan başka sanayimiz yeni inkişaf etmektedir. Bunun için hü- kümet teşviki sanayi kanunu yap- inkişafını tezyid edecektir. Hükü- metimizin kömür fiatlerinin yük- selmesine karşı tedbirler ittihaz etmesi lüzımdır. T)epol; Yangın tehlikesine karşı tedbir alınıyor Şehrimizin bir çok yerlerinde inşaat ankazı, kömür ve infilâk edecek mevat depoları vardır. Bu depolardan bir çoğu iptidat tarzda inşa edilmişlerdir. Depv- ların bu iptidai vaziyetleri bir çok tehlikeleri mucip olabilir. Şehremaneti badema bu dava- ların şehrin muayyen ve yangın tehlikesinden — uzak yerlerinde bulunmasına — karar — vermiştir. Depolar gayet yüksek duvarla muhat ve içlerinde iptidai itfaiye vesaiti bulunacaktı Temizlenmemiş eşya satılmıyacak Umnmi bazarlarda, terekelerde ve sair bazı yerlerde fenni surette temizlenmemiş eşya satıldığı gö- iyor. Bir çok emrazı sariyenin yanın - satılması / şehrin - sıhhati itibarile — tehlikeli — olduğundan Zabitai belediye memurları bu kabil eşyayı tebhirhaneye sevke- decekler, mülevves eşya satanlar şiddetle tecziye edilecekleri i bilirem, ha... | insan hemmi Farisi , hemmi mader, peder, birader ; nimesçe ( — a ) Mütter , Vater , Bruder Mother, Father, Brother ; fransavi Möre, pöre, fröre... Hele görüpsen ki, farisi bilende"Hemmi dilleri bilirem !, demek caizdi birdi ha. ça nu bir soydığı gibil (Hatice Süreyya) mıştır. Kömür pahalılığı sanayün | Şehrimize gelen rumen darül- fünunluları Taksimdeki cumhuriyet abidesine ay yıldız şeklinde bir çelenk koymuşlardı. Bugün cuma olmak dolayısile bermutat bir çok halk abide önünde toplanarak heykelleri uzun uzadıya - temaşa etmişlerdir Tepebaşı hî.hçoıi Tepebaşı bahçesi bir zamanlar İstanbulun en kibar bir eğlence yeri idi. Bir kaç seneden beri burası kasden ihmal edildi ve bugün adeta bir kır kahvesi ha- Hini aldı. Akşamları burada dadı ve hizmetçilerle çocuklardan baş- | ka kimse görülmüyor. Profösör Hartman Bir müddetten beri memleketi- mizde bulunan Haydelberg darül- fünunu — şarkiyat ” profösörü M. Hartman dün Almanyaya hareket etmiştir. | M. Hartman istasyonda Köprü- lü zade Fuat ve Darülfünun mü- derrisleri - tarafından — teşyi edil- miştir. M.Hartman şehrimizden ziyade Adana havalisinde tetki- katta / bulunmuştu. — Tetkikatına ait bir kitap neşredecel Bu sene Boğazda, Büyükderede vardır. Boğâida deniz banyosu Burada, Avrupa banyolarında olduğu gibi, denize atlamak nize girenlerden bir kısmı sahile yakın den dubanın üzerine çıkarak güneş banyosu yapıyorlar. Yeni mahsul Bu sene hariçten pek az buğday gelecek Bu sene memleketir her yerinde şayanı memnuniyet bir bereket olduğu hakkındaki haber- ler, resmen gelen malümat ile de 1 teeyyüt etmiştir. Şehrimizin resmi — mahafiline gelen malümata göre | ağustostan — itibaren yerli buğday | mevrudatı, / memnuniyeti — celbe- decek derecede — artacaktır. Geçen -hafta ekmek fiatları 20 para tezyit — edilmiştir . Ekmek | fiatlarındaki bu yükselme un pi- | yasasındaki tahavvul eseri olarak telekki ediliyor. Ağustostan sonra yeni mahsul şehrimize gelince fiatler, düşecek- | tir. Salâhiyettar zevat bu sene | hariçtes pek az miktarda un ge- | leceğini söyliyorlar. | Memleketimizin — hariçten ne | mıktarda un ve buğdaya ihtyacı alacağını kat'i olarak tespit et- mek için ağustostan sonra tetki- kat yapılacaktır. Bu sene Anadolu mahsulü mü- kömmel olduğu halde Trakya mahsulü nisbeten iyi değildir. Bu itibarla - Trakyaya zahire sevke Hali acizde bir ticarethane Şehrimizde 250 bin lira ser- Anadoludan | -cektir. | mayeli bir ticarethanin hali acizde olduğu söyleniyor. Alacaklılar bu hususta mahkemeye — müracaat Harbiye ile Beşiktaş ara- sında seferlere başladı Beyazıt ile Eminönü arasında işleyen otobüsler, Kanalizasyonun bu semte de teşı üzerine sefer- lerini tatil etmişlerdi. Şehremaneti ti arasında üzerine otobüsler Har şiktaş arasında ve maçka cadde- sini takiben işlemeğe başlamıştır. Bu hat iki mintakadır.Harbiye- den Maçkaya ve Maçkadan Be- şiktaşa kadar Her mintaka için 5 kuruş ücret alınıyor. Otobüsler dünden itidaren işle- meğe başlamışlardır. yeni deniz banyoları açılmıştır. | in tesisat miş olan Nüüm çazıpadan Şarkılar Her şeyin olduğu söylemenin de bir kaide: erkânı vardır. - değil mi? Haşa min huzur. “Eşeği bile makamla anırtırlar!,, derler.. Lâkin dikkat ediyorum ekseriya şarkılarımızı katiyen zeminü zama- na, halimize göre intihap etmiyoruz.. Meselâ öğle üstü, güneş ta tepenizde, her taraf apaydınlık, hattâ o kadar aydınlık ki bu fazla ışık gözlerimizi rahatsız edi- yor..: İşte” taka bu. esmada” şarkı söyleyen bir ses işitiyorsunuz: *Her yer karanlunul SPür MÜB SS Biraz daha ilerliyorsunuz, güneş erscnizi caşir -cayir yakıyör <- Bü sefer başka bir şarkı : * Aya bak, yıldıza bak! . * Karşıdan gelen kıza baki , Karşımıza güneşten yüzü pancar gibi kızarmış bir adam çıkıyor, alnında, yanaklarında, çenesinde buram buram ter. Fakat bir de gelin söylediği şarkıya akın: *Kar yağar buram buram!.. “Bizim köyün damına ... Bir mahalle kahvesinde sakalı göbeğinde bir ihtiyara rast gelir- siniz, bir yandan şakırdata şakır- data tesbihini çekerken, öbür taraftan da şarkısını mırıldanır : “Ne anam var , ne babam var !, 'Ben yetim kaldım !, “Bu genç yaşımda gurbette kaldım. Sabahleyin... Henüz gün doğ- | omuş... Siz evden çikarken, kom- şunun evlâtliği avaz avaz haylarır: “Akşam oldu gene bastı kareler. kareler!. Hem karalar değil de karelerl.. Edirnekapıda, toz dumana karşı penceresini açan bir adam yıkık kabristanlara bakıp eli ağrının kenarında: “Adalar sahilinde bekleyorum. Şarkısını söyle Gördünüz. mü ne zemine, za- mana ne hale uymayan şarkıları... Belki bilirsiniz, bir şarkı vardır: “Kıyıdan gel kıyıdangel!.. “Ortası çamur. “kıyıdan gel'.. Diye.. İşte yalıız bu şarkı İstanbulda ister yaz, ister kış, ister gece, ister gündüz söylensin her zaman, her yerde zemine, zamana, hale uyuyur : “Kıyıdan gel, kıyıdan!,, “Ortası çamur, , *Kıyıdan gel ., Hikmet Fer meydanı abide 20 güne kadar ikmal edileceğini yazıyor- du. Meydan - ittihaz edilen yerde kesme bir kaya zuhur ettiği için işkülâta tesadüf edilmiştir. Kaya tabak: parçalanarak — kaldırılması uzunca bir müddete ihtiyaç gös- teriyor. Yevmi, Siyat ggee İDARENANE — acımusluk sokağı Telgraf adresl “Akşam, istanbul, T t İşleri çi lti e8 Telefon « İdare İşleri için vi Tei lelosi v Gönderile yenlar, sahibinn dale alilmen ABONE ÜCRETLERİ Türkiye çi Seneliği 1700, elti Aylıkı 900 Üç aylığı 560 kunuş. Ecnebil memleketler için: Seneliği 3000; ait aylığı 16007 Üç aylığı 900 kunuştur.