| Sahife 6 Akşanı 14 Temmuz 1929 — Tetrika numarası: 60 ABDÜLHAMİT VE AFRODİT Yazan: İskender Fahreddin Melâhat, riya perdesi altında Nazikteri O kadar güzel avlamıştı ki, çerkos dilberi zehirli sütü içerken, biraz sonra dünyaya gözlerini kapayacağının fardında değildi Nazikter birdenbire Melâhatin sözlerinden bir şey anlamadı. Mamafi — zındana ve esarete düşen insanlar teselli ve şefkate daha fazla muhtaç olduklarından, Melâhatin sözlerinden ve tavrın- dan mana çıkarmak - fırsatını bu- Tamamıştı. Nazikter, rakibesinin kölundan tutarak yalvardı. — Allah aşkına doğrü söyle, Melâhat! Bu sözlerinde samimi misin? — Sana niçin yalan söyleyim , Nazikter? Ben seni çok M Fakat şimdiye kadar — daima jaramızı bozmak ve bizi birbirimiz- den uzak bulundurmak istiyorlardı. Bu sebeple samimi dost olmamıza imkân bulamamıştık. Akşam senin burada geçirdiğin bu feci hayatı e getirdim ve sana Bu dört duvar ara- sında kaç günden beri nasıl vakit geçiriyorsun Nazikterciğim? Çerkes dilberi içini çekti ve ağlamağa başladı : — Ah Melâhat! Sen saraya yeni intisap etmiş bir kızsın! Ne kadar fazla okumuş, yazmış da olsan gene burada çevrilen fırıldıklara tamamile akıl erdir- emezssin.. Bunun için zaman ve tecrübe ister. Sana şu kadar söyleyim ki ben burada kıskanç- — bk yüzünden yatmıyorum. Çek- fiğim bu ağır c sebebini anlıyacak — olsan cidden acırsı — Ben sana. dalma- acıyorum, kardeşim. Dertlerine ortak olmak isterim.. Söyle bakayım. Bu esnada Cafer ağa, elinde Bir kahvaltı tepsisi olduğu halde Ü — HY Çacaklar, 'f barale lar, 1âfı birak da südünüzü 5b Ah .. fena halde sancılandım. Aman Melâhat üzerime - te: gözlerim k: Melâhat Nazikterden daha evel yerinden fırladı. — Vallahi olmaz... sen rahatsız sın... Yerinde otur... Kahvaltı tep- isini ben kutağımda tutarim... —Hiç iştahim yok.. sen bana bakma Melal Bügün canım hiç bir şey istemiyor. Melâhat süt fincanlarının içine kendi elile şeker koyarak karış- tırdı ve fincanın birini Naziktere- uzatlı — Böyle yerlerde insanın mi- desi boş bulanmağa gelmez. Karnının mümkün olduğu kadar doyurmağa bak.. Sonra büsbütün zaif düşersin... Haydi iç bakayım şu südül Nazikter yudum yudum içmeğe başladı... Padişah - tarafından vrilen bu ağır cezanın sebebini izah ediyordu: — Ben Efendizden gebeyim, Melâhat.. Gebeyim... Anladın mı? Sultan efendimiz - benim Padişah karısı olmamı istemediği için, üç aydanberi sarayın altını üstüne getirdi. Karnımdaki çocuğu dü- şürmek, yok etmek için beni bile öldürmeği düşündüler... Fakat benim gibi — Allahtan başka kimsesi olmayan olmayan kimsesiz bir kızın vücudunu orta- dan kaldıramadılar... Artık, çocuk 'ta büyüdü. Bak şu karnımal Ârs- lan gibi bir çocuk büyütüyorum. Melâhat hissettigi heyecamı belli etmemeğe çalışıyordu. — Sen hiç merak etme - dedi- e yapsalar faydasız.. — İnşallah yakında çok talili bir şehzade | tünyaya getirirsin! ler bu esnada birdenbire ne oldngıınu şaşırmıştı. .- Fena halde sancılandım. Gözlerim kararıyor... Aman Melâ- hat üzerime fenalık geldi !! (Mabadi var) HAKiKAT Müuharriri Emil Zola Tercüme eden Reşat Nuri Forma Forma neşredilen bu büyük Roman kitap halinde çıktı. fiatı 200 kuruştur. ALi CANİP EDEBiİYAT Üçüncü tabı çıktı ti 135 kuruştur. DEVLET MATBAASI handa muvaffak olmak. Misabaka ilin Devlet demiryolları ve Limanlrıa Tasarruf sandığı müdürlüğünden: Şiidiki halde Haydarpaşada ifayı vazife eden tasarruf sandı için iki memur namzedi alınacaktır. İ dask hesap ( tenasüp, faiz, iskonto ) usı Kitabetten imtihan vermeleri lâzımdır. Müracaat müddeti 18/7/929 tarihine kadardır. İmtihan 20/7/929 da saat 14,30 da mezkür sandık müdürlüğünde icra edilecektir. Şerait: 1- Askerlikle alâkası olmamak. 2 - Bulun: ve muteber mahallerden hüsnühal vesikası ibraz etmek. 3 - Orta mektepten mezun olmak. 4 - Malül ve hasta olmamak 5 - İmti- Taliplerin âtideki şeraiti defteri, iğu resmi SICAKTAN KAÇINIZ! Fener Bahçe civarında meşbıff ÇİFTEHAVUZ âile bahçesi açıl- mıştır. Bahçenin MENBA SUYU gayet midevidir, ve MECCANEN verilir. Fiatlar gayet ehvendir. Kadıköyünden OTOBÜS servisi her saat vardır. Satılık otomobil Şöförden başka üç kişilik OPEL smürkali malönbiğdüğlüki aX Gükidi ilmiş bir otomobil satılıktır. Ankara caddesinde Türbe civarında Bizim kahve sahibi Calâl bey mü-| racaat edilmesi. KIRALIK MOBİLYALI APARTMAN Osman bey, Cabi caddesinde 6 odalı, telefonu ve kalöriferi havi mobilyalı bir apartman azimet hasebiyle bir kaç ay veya uzun müddet için acele kiralıktır, Bey- oğlu 4413 numaraya — telefonla müracaat. Satılık köşk Kuzgücukta Nakkaş yokuşu 18 No, iskeleyo 6 dakika mesafede nozareti mükemmeleyi haiz 2 ailaye elverişli 1L oda 8 salon ve hamam> eşcarı müsmire ve çam ağaçları ile muh; ayrı ayri muütbak ceddet bir köşk satılıktır ve terkosu da mevcattuır. kile UNUTMAYINIZ Her gün gideceğiniz yer Moda - Bostancı BANYO ve PLÂJLARIDIR Kadınlar için ayrıca hamamlar irdir nnnnRTaşçıyan Paris Seririyatindan me'zun ve 28 sene tecrübeli - Prehgi, ağrısız ifnelerle belsoukluğu, idrar darlığı ve zaafi cinsiyetin elektrikle kat'i Seri ve ağrisız tedavisi Emin önünde, İzmir sokağı No.4 vasi bahçe . havi mü- Bir kuyusu Derumunda- ahir v Tayyare Piyango mudiriyetinden: Numuneleri veçhile 150,000adet evlenme evrakı tabettirileceğinden tab'a talip olacakların 13 Temmuz cumartesi günü saat on beşt pey |akçalarile birlikte Piyango müdür- ünde müteşekkil Tayyare Mü- bayaat komisyonuna müracaatları. İstsnbul Tera dağresinden ? Yedikmlede Mirahur İlyas bey - mahallesinin - İşkem- besi sokağında küin olup Patmâ Mocbur hamımın tahtı tasarrufunda bulunan atik 've cedit 8 mamaralı hane mumailoyha: 'nın borcundan dolayı on beş gün müd- detle ihalei kat'iye müzayodesine vazo- İanarak haddi Tayıkında — görülemediğin doit bir mah müddetle taodidon müzaye- deye vazolunmuştur. Mududu sağ tarafi Safiye Kanımın - sol tarahı İstilya efem dinin haneleri arkası Vakfa Sit arsa cepesi İşkembeci sokağı ile mahdut olup fahminsn kırk 4 terbündedir müş- temilâtı iki ikloda- sofa iki helâ ve bir Mmütbak bir — balkordan - ilüret — olup elyevm derününda — müstecir — sakindir. Bundan fazla malümat 996 / 10,870 mu: Mmaralı dosyasım mübarrerdir. Müzayo de Ayasofyade Adliye binası dabilinde İstaubul İora dairesi müzayele şube- sinda — 19/8/999 — darihinde — saat on dörtten on altıya kadlar ihalei kat'i. yesi ifâ olunacağından müzayedoye işti tak otmek İsteyenler mahalli mezkürun mühammenesinin yüzde onu niş beş dirayı vüzneyo - teslim muayyen at v ya mu- | saddak vekâletmime ile müracaat olun: Kazanç vergisi bordroları Yeni kanun mucibince ka- zanç vergileri değişti, Matba- amızda satılan bordrolar da yeniden basıldı. Bu defa hem el yazıları için hem de yazı makinaları için iki türlü yapıl- mıştır. İki kuruş fiyetle yalnız matbaamızda - satılır. Matbaa Müşterilerimize meccanen ve- AKŞAM Doktor, anlatıyordu: Sporun, sağlam bünyeli insanlara bir kat daha sıhhat kazandırdığı muhakkaktır. Fakat, bazan, spor, ümitsiz hastaları bile kurtarıyor. Kırk yaşına geldiği zaman, Victor Hugo'ya( “Viktor Hügo'ya)kalbinden muztârip olduğunu söylemişlerdi; “Eğer, fazla faaliyet gösterirsen ölürsün!, demişlerdi. Hugo, aldır- zaman seksenini aşkındı. | Benim de bir müşterimin ba- | şından buna benzer fakat daha harikulâde vaka geçti. | Mecliste hazır. bulunanlardan | biri, geniş ve rahat koltuğundan iyilip kadehine şampanya dol- dardu. Müstehziyane: — Gene bir masal uyduracak- sınız galiba.. - dedi. Doktor. hafifçe gülüp devam ğim —masal de; sene evel, Wil Scott isminde eski bir İngiliz dos- tumla buluştum. Kendisile, Pariste, 'Tıp Fakültesinde beraber okumuş- tuk. Sonra, o, anavatanına döndü. Kendine bir mevki yapmış. Evlen- miş, ve dünyaya beş kızı gelmiş. Lâkin, bunlardan iki tanesi Bri- tanya adalarına has Consomption endemigue'den ölmüşler. Geri kalanlardan ikisi, ikizdiler. Sekizer yaşında iki bıçkın! Bunların analarının - ölümüne Büyük kız on dokuzuna basmak üzereydi. Heyhat ki, #bu kızda da, kardeşleri sürükliyen müthiş hastalı; vardı. Güzeldi: Uzun kirpikli koca- man mavi gözleri cidden hoştu. Teninin tazeliği ve şeffaflığı, insa- 'nı, korkuya düşürecek derecedeydi. İsmi Ada Scott olan bu kız enga- ged, yani nişanlıydı. 23 yaşında spor delisi bir mühendisle yuva kuracaklardı. Bu mühendisin ne mühendisi — oldu; bilemem! Yalnız, onu, biçbir. yerde Scott, iki çocuğuyla karısını kay- bettikten sonra, neşesini de kay- i. Önünde daima viski kadebi, ağzında daima pipo, ömrü- 'nü gazinolarda geçiriyordu. Bir çenç kız, bana geldi: Hd Hünle. geç vakkldak sız ettiğim için beni af buyurun doktor !- dedi - Biliyorsunuz ki, ben, mühendis, John Hevett'le evleneceğin. Kendisi çok güzel, çok sıhhatli bir çocuktur. letle — dolaşmıyı pek . seviyor. Hele son günlerde iki kişilik bir. bisiklet aldı. Buna benim le beraber binmiye - bayılıyor. Fakat, ben, bhasta düşmekten korkuyorum. Ya iki müteveffa hemşiremin akıbetine uğrarsam?.. Hayatlarının | son — senelerinde doktorlar, onları, bisiklete bi Vmekten menetmişti. — Adaleli fazla oynatmak yasaktı. Şayet, benim de sıhhatım bisiklete bin- | mememi intaç edecekse, John'la evlenmiyeyim. Zira, ömrünü kö- şede geçirmeye mahküm, mızmız bir zevce, biçareyi bedbaht eder. Bu meseleye dair babamın fikrir sorarsam, onu o da ziyade mü- kedder edecektim. Siz, bana usta doktor görünüyorsunuz. Kuzum, ne dersiniz ? Ne diyebilirdim?—Arzusunu ye- rine getirip, genç kızı muayene- den geçirdim..— Bu yaştaki kız- ların 45 inde bulunan erkekleri adamdan bile saymıyıcağmı bir kere daha isbat ederek, bana, vücudunun her yerini gösterdi: — Ümit varl - diye neticeyi | bildirdim . - Ciğerlerinizden — bir tanesi, henüz sağlam. Fakat, sıh- batınıza fazla itinalâzım. İyam Mavi gözlerile gözlerimin i baktı: Kirpiklerini kımıldatmadan: —Eyer kendimi tedavi ettirirsem, kardeşlerim gibi genç- yaşımda ölmiyeceğim muhakkak mı?.. Ce- vap vemiyorsunuz... Eyer kendi- mi tedavi ettirir de ölmezsem bisiklete -binebilir miyim? Kürek çekebilir miyim?. Gözbebekleri titremeden gözle- rimin içine hâlâ bakıyordu. Hakikati madı. Uzun seneler yaşamaktansa | saklamak lüzumunu duymadım. az fakat uz yaşamıyı müreccah | Başımı önüme iğdim. Bunun üze- buldu, Yol yörüdü, ata bindi, | rine, genç ku üphane kütüphane kitap yazdı. Yaaal.. - dedi Bir müddet düşündü. Sonra, gene sordu: — Şayet John'la - evlenirsem, kürek çeker, bisiklete binersem muhakkak ölür miyim? — Bir konjestion muhakkaktır. Ani bir syncope'a yakalanırsınız. Bundan kurtulüş imkânı mev- cut değildir. Bir müddet daha düşündü. Uzün parmaklı ve uzün - parlak tırnaklı ellerini uzattı: — Mersil - dedi. - Fakat, sizi ziyaretimden kimseye bahsetme- yinl Sırrımı saklayın. Henüz kendisine - verecek bir cevap hazırlamakla - meşguldum eee n Z laştı, gitti. H Deminki müstehzi adam, gene söze karıştı. — Neticeyi keşfettim! - dedi.- iki kişilik bisiklet yüzünden genç kız, sıhhatten patlama derecesine “geldi. Halbuki John vereme ya- kalandı. Daoktor, gülerek rlr:mm etti: — Hayır, hayır.. Ne mubalâğakâr de; Noel günü, İngiltereden “Merry Christmast 1 am always going it.... yani: “Noel'inizi tebrik ede- rim. Vaziyetim mükemmeldir!, diye bir kart aldım . Genç kiz, mühendisle evlendi- ğini, her gün, iki kişilik bisikletle dolaştığını, kürek çektiğini yazı- yordu. Soluk ve nahif hayalı gözle- rimde canlandı. “Zavallı yavrucak! Son gezin- tilerini yapıyor!, Diye döşündüm. İkinci Noel bayramında, üçün- cüde, — İngiltereden hep —aynı tebrik kartlarını aldım. Lâkin, dördüncü sene, Londra'dan mek- tü çöksün, O gün, akşam üzeri, kapım açıldı. İçeriye bizim Ada Scott, ikletçi kılığı ile, toz toprak içinde girmesin mi? — John, aşağıda, bisikleti bek- liyor '- dedi.- Ben sizi tebrike geldim. Ecce... Beni nasıl bulu- yorsunuz, bakalım ?... — Şaşılacak şey! — Gördünüz mü? Saadet, beni iyileştirdi. Muayene ettim. Hasta ciğer iyileşmemişti. — Fakat, — hastalık terakki de etmiyordu. — Bisikleti o kadar hızlı sürü- yorum ki ölüm bana yetişemi- yer, doktorl.. O aaralık, John da makineyi kapıcıya teslim etmiş, içeri girdi. Eskiden pespembe olan bu çocuk, şimdi, kıpkırmızı kesilmiş, -bence- çirkinleşmişti. Amma, bir de karı- sına sorun bakalım. — Üç çocuğumuz oldu! dediler. Bir az oturduk. Hoş beşten sonra veda ettiler. Pençereden, arkaları şıra baktım. Âhalinin tebessümü arasından, pedala kuv- vet, bir gidiyorlardı ki Ne dersiniz ba işe? Deminki müstehzi adam: — Ne diyeceğim ? - dedi - Muhakkak teşhisi yanlış koymuş- sundur, döktor! Mütercimi: (Hikâyeci)