IIIII FYELFAZEİİNİ selâmi İzzet BEŞEEAARE AMAĞ Numara: 29 | karın zevkiselim sahibi demektir. Ve bir kadın, tuvaletten ibaret olduğuna göre... — Zarfa değil, mazrufa bak... — Sözdür o... İzdivaç, yer yü- zünün cehennemidi — Serseml — Budala!.. Evlen de göri Evelâ en iyi arkadaşlarınla aran açılacak. Meselâ beminle, Sacideyle sık sık görüşmeyeceksin. Yalnız yaşayacaksın... Karısıyla başbaşa kalmak inzivaya çekilmek demektir. Altı ay, karşı karşıya yaşayan iki kişinin, —bir birine — söyleyecek yeni bir şeyleri kahr mı? Derin bir göğüs geçirdi: “Pölff... dedi sonra devam etti: —| — Yersiz yurtsuz — çocuksuz, | gürültüsüz | — yaşamak — imkânı yarken , gae içine atılmak, mantıki hareket etmek midir ?. Sabah karanlığı geldin, keyfimi kaçırdın.. Akşama kadar somur- tacagım — Sahi mi söylüyorsun ? — Tabü sahi söylüyorum. Bir | arkadaşa takılmağa başladım mı, | dalma sahi söylerim. Sende, daha şimdiden koca - zihniyeti — vardır. İyi ile kötüyü tefrike çalışırsın. | Biraz sonra da, ahlâklı insanlarla, ahlâksızların arasında bir fark gözetmeğe başlayacaksın. Sen ahlâki düşüncelere - sahip uatık bir hayvansın. Bana daima bir iş bulüp çalışmamı tavsiye ederdin. Bu zihniyette olanların encamları | fendi Cemalin alaylarına kızıyordum; ve kızdığımı hissettikçe öfkem artıyordu. Ben acaba, dedikleri gibi, sahiden ciddileşmiş miydim ki, böyle şakalara kızıyordum? Fakat o ande, aşkla sarhoştum ve bu dünyada her şey, aşkından maada her şey bana pespaye ve kiymetsiz görünüyordu.. ee a tekrar avime geldim. Ondan sonra Feyhanla buluşmak üzere | SO RNRRAR L ünin çıkmadan evel, bir kere aynaya baktım... | Severek evlenecek olan bir adamın yüzünde, acaba ne baş- | kalık vardı? Dikkatle baktım Yüzümde değişik hiç bir şey | yoktu. | Yalnız şakaklarım biraz ağar- mıştı. Alnım açılmağa başlamıştı. | Bakışlarım munis ve rakikti. Ağzı- min iki yanında uzunca birer kırışık vardı. Kendikendimi pek iyi tanıdım. Bu, kırk yıllık bendim, değişmiş bir şey yoktu. Fakat acaba içim de değişme- miş miydi" Şöyle bir kalbimi yokladım . Binlerce kadın hatırı, kadın mubab- beti, kadın çefkatı, kadın aşkı | vardı. Hepsini de, aynı samimiyetle, aynı mühabbetle sevmiştim. Her zaman ben fedakârlığa katlanmış- 'tım. Değişen bir şey vardı: İzdi- vaç hakkındaki meylim. İşte bu meylim kuüvvet bulmuştu. Fakat evlendikten sonra karımdan başka kimseyi sevmiyecek miydin? Acaba | aşka karşı olan hislerim değişmiş miydi? İşte asıl değişmesi lâzım olan şey buydu... Kendikendime sordum : — Bundan emin misin Kâmi Cevap yok. Topuklarımın — üstünde — şöyle bir döndüm. Münasebetsiz şeyler düşünmeğe Başlamıştım. Cemalin hakkı vardı: Çok makul hareket etmek fena şey.. Şapkamı — giydim, gittim, Feyhana kavuştum. On beş gün, nışanlını daha yakından tetkik ettim ve daha çok beğendim. İntihabımdan dola- yı şayanı tebriktim. Çok yaşamış, çak — görmüş, otuzu aşlan bir erkek için, genç bir kızın ruhuna nufuz etmek çok garip bir şey. bakir bir kalbin bissiyatını, — heyecan içinde öğreniyor. Feyhanla, saatlarca — başbaşa konuşuyorduk. O coşkun anlatı- Samimlere yor, fakat —bu coşkunluğunda bile, safiyetini, samimiyetini kay- betmiyordu. Ferit bey de iyi ve babacan Bir adamdı. Servetinin — kısmı âzamını kumarda batırmıştı. Bu- gün de, gene hülya ile, bir borsa dalaverası çevirip, zengin olmağı kuruyordu. Hafif ateh getirmişti, fakal- tatlı konuştuğu için fazla can sıkmıyordu. Bir gece geç vakit gelip yattım. Fazla yorgundum. Derbal uyumu- şam. Uykumun en tatlı bir anında kapım vuruldu, hizmetçinin sesini | düydüm: — Beyfendi, bir hanım efendi | geldi, sizi görmek istiyor. Bir hanım mı? Bu söz bana | pek manasız geldi, gözlerimi oğuş- turdum. Ruya görmediğime emin olmak istiyordum. — Kim bu hanım? — Tanırmyorum... Çok telâşlı, Sizi derhal uyandırmamı söyledi. — Buraya hiç gelmemiş miydi bu hanım? Bilmiyorum efendim; zaten yüzünü pek iyi görmedim, manto- sunun yakasiyle yüzünü kapıyor. Yerimden kalkmadan — anl mayacaktım. — Peki, geliyorum. ÖR.. Gözümü açacak halim yok. Uykusuzluktan öleceğim, (Mabadi var) * Ubeydullah Ef. eyileşti — Bir müdeettenberi sağlık yurdun- da tahtı tedavide bulunan Ubey- dullah Ef. üstadımızın tamamile kesbettiklerini kemali mem- muniyetle haber aldıl * Reşit Galip B. geldi — Cenevrede toplanacak beynelmilel Himayi etfal ittihadı ve pedagoji kongresine iştirak edecek murah- hasımız — Aydın mebusu — Reşit Galip B. Cenevreye gitmek üzere şehrimize gelmiştir. * Bir otomobil kazası — Geçen gece Bursa - Çekirge yolunda bir otomobil ağaçlara çarparak par- çalanmıştır. Şoförün kafası pat- lamış içinde bulunanlar yaralan- mışlardır. * Ekmek fiati — Narh mesele- sinden dolayı Emanetle ekmekçi- ler arasında- bir ihtilâf çıkmıştır. * Nafia müfettişleri — Yeni yel kanunü hakkında izahat al- mak üzere Ankarada toplanan Nafia müfettişleri, avdet edeceklerdir. * Talebe murahhasları - git ler — Balkan talebe kongresine iştirak eden Bulgar ve Macar murahbasları da dün memleketle- rine avdet etmişlerdir. * Sait molla hapiste — Sait molla Kıbrısta mütevelliliğini iddiz bu | eylediği Abdullah paşa vakfı mü- tevellisi Muhsin zade Fuat bey aleyhine bir dava açmıştı. Davayı kazanamayacağını anlayınca mah- kemeyi tahkir ettiğinden Âli mah- keme huzuruna celbedil iş ve üç aya mahıküm olarak Lefkoşa ha- ricindeki merkezi — hapishaneye gönderilmiştir 4 Üç deniz tenezzühü — Mül- kiye mektebi mezunları dün sabah hususi bir vapurla Boğaziçine gitmişlerdir. Mülkiyeliler Beykoza çıkarak orada bir kır eğlencesi yapmışlardır. İstanbul erkek lisesinin 926 senesi mezunları da ” husüsi bir motörle Büyükdereye gitmişlerdi. Diş tabipleri cemiyeti azası da ayrıca bir deniz tenezzühü yap- anışlardır. Talebe profesörleri imtihan ediyor ! Rus Darülfünunları profesörle- rinin bir müddettenberi talebe tarafından imtihanları icra edil- mektedir. Bu imtihanlar netice- sinde otuz profesörün kadrodan çıkarıldığı haber verilmektedir. TÜRKİYE İŞ BANKASI Heye umumiyenin esasinin 9 uncu adet HAMİLİNE AİT YENİ atiye dairesinde bankanın arzolunmaktadıı MİKDAR: Eski hissedarlarımız, haiz oldukları beher eski dört hisseye mukabil edebilirler. Eski hisseli BEDELİ : Yeni ihraç olunan berveçhi ati gösterildiği (on bir lira yirmi kuruş ) Kiymeti itibariyesi . Resmi Damga » ÜN < Timz Hakkı rüçhanın müddeti istimalı : Eski hissedarlarımız dahil olmaksızın bisselerine dörtte bir nispetinde isabet eden yeni hisseleri iki ay zarfında yani 10 Ağustos 929 akşamına kadar mübayaa ve bedelin aşada izah olunduğu şekilde Bankamıza tevdi ve ya irsâl etmelidirler. ; Bu müddet zarfında hakkı rüçhamını kullanmıyanların yukarıda mezkür müsait şaraitle mübayaa hakları sakıt olur. Hakkı rüçhanın sureti istimal Hissedarlarımız şubelerimize 10 h: itibaren müracaat ederek yeni hisselerin mubayıa pusulasını Hissedarlar bankaca kendilerine gön- imza edebileceklerdir. derilccek olan kayt varakasını merkezine ve ya İstanbul n 11, beher hisser 20 Jira ü şubelerimize tevdi ve ya İstanbul Şubesi ve Ankara merke- zimize irsal edilmelidi Yukarıdaki müddet zarfında bedeli tesviye olunmayan | mübayaa pusulalarının hükmü yoktur. Yeni Hisselerden bir Hissedara eski Hisselerin dörtte bir nispetinden fazla verilmeyeceği kayit varakasında sehven - fazla yazıldığı olursa Bankaca kontrolunda dörtte bire - tenzil Not: edilecektir. Yeni Hisselerin temettülı Umumiyesinin 2/6/929 tarihli kararına tevfikan ve sermayenin 4,000,000 liradan 5,000,000 liraya tezyidi için ihraç olunan beheri 10 lira kıymeti itibariyesinde, 100,000 adet HAMİLİNE AiT YENİ HiSSE SENETLE- RiNE KAYT OLUNMAĞA DAVET 2 haziran 1929 tarihinde içtima eden fevkalâde heyeti maddesine tevfikan, ihracına karar verildiği beheri 10 Türk lirası eski dörde taksiminde çıkması muhte- mel hisse küsuratı muteber değildir. şubesine teahhütlü olarak irsal etmek suretiyle dahi yeni hisselere kayt olunabilirler. Ancak yari kıymette 100,000 HİSSE SENETLERİ şeraiti hisselerine - sahip olanlara bir yeni hisse mübayaa senetlerinin fü ihracı şekilde 11,20 Tiradır. iran 929 tarihinden doldurup imza ve Bankanın ibariyle tamam bedeli dahi Hamilin€ ait olarak ihraç olunan yeni Hisseler - 1929 - senci temettüünün yalnız * ceklerdir. 930 senesinden itibaren yeni hukukan müsavi olacaktır. S aylık kısmına iştirak edebile- isseler dahi eski Hisselerle TÜRKiYE İŞ BANKASI KANSIZLIK :: benizsizlik icin yefine deva kanl ilhya eden Ha mantahip ctibba tarakından terüp edelmiştir. Norın:lliı et ve SIROP DESCHIENS, PARIS Tetrika numarası: 7T d 14 Temmuz 1929 El KoRKuNç Macerli Nakili: ( Ne kadar garip,me kadar hey- 1 canlı konuşuyordu. Her cümlede | nelesi tkanıyordu. Son sözü üze- | D | Madem,grken gitmemi arzu | buyuruyorsamız, hay hay, efen | diml - dedim. Esasen, onun heyecanı bana da sirayet elmişti. Mechul bir sı 'ten dolayı korkuyor, telâşa yordum. Meseleyi tavzin etmek maksadile sordum: — Kuzum, Hanım efendi! Na- sıl bir hal oldu da, eskiden sapa sağlam bulunan dostum, bu gün bu “acınacak hal, e düşmüş bu- lunuyor? Sizinle evlendikten sonra başından ne gibi bir macera geçti? — Hiç, efendim, hiç... Benimle evlendikter sonra başından hiç | kapısı, itildi... ı,., macera filân geçmedi... Ben, zevcimle, bu halinde iken evlen- dim.., Fakat, affinizi rica ederim, efendim... Bana bir dakika müsa- ade buyurun. Gidip kocamın giyinmesine yardı redeyse misafirlerimiz gelecek... Beni yalnız başıma bırakarak gitti.. Âdeta — sersemlemiş bir vaziyette idim: Bu genç, güzel ve harikulâde kadının centilmen kaptanı bu vaziyette almış olma- sına Hü akıl erdiremiyordum. O sırada, sobadan doğru bir gü işittim. Geçen seneki garip gürültü... Tokmaklar taht üzerine — vurarak — çalınan tanbur — gürültüsü... — Gürültüyü | Mmütaakip, — bizim Bir de ne göre- edeyim... Ne- | yim?... Tıpkı centlimen kaptan gibi kolları ve bacakları kesik ve kollarının yerinde ayni neviden çengeller takılmış bir sürü adam. Ben, onlara nasıl hayretle ba- kıyorsam onlar da bana - öyle hayretle bakıyorlardı. Hepsi de, gayet temiz, siyahlar giyinmişlerdi. İçlerinden birinin özlüğü vardı. Bir ihtiyar - kulaktan digeri - bir geçme teneke gözlük takmıştı . Bir üçüncüsü monokllü, dördün- cüsü siyah, sivri sakallı idi. Başka | biri, müstehzi tebessümile yüzüne baktı. Mamafih, gene uazik adan larmış. Beşi birden, çengellerini | havaya kaldırmak süretile beni ( selâmladılar. Sonra, bir tarafa çekilip otur- salonun | dular, Yarabbi! Ne garip adamlardı bunlar ! İçeriye daha başkaları girdi... | İkişer ikişer, Üçer üçer.. | Beni ya hayretle, yahut ümit- sizlik ve ya istihza ile karşılıyor- W lardı. | Kendinizi benim yerime koyun da bu kadar adamın aynı sürette nasıl alil kaldığına şaşmıyın! Şimdi, artık, bir sene evelki muammayı / halletmiş bulunuyor- dum: Yani, o gök gürültüsü ile tambur ortası ses, bu kolsuz ve bacaksız adamların, sofanın tah- | taları üzerinde, kancalarma”basa- | raktan, zıpliya sıçrıya yürü * lerinden — ileri ” geliyordu! de Jamba tutan ev sahibesinin | yalıız başna imiş gibi konuşı l ve kapıların sözde kendi kendilik-| lerinden açılması ve gaipten (?1) | sesler gelmesi de, artık, nazarım- da muamma değildi: — 12 bacak- sız ve kolsuz. adamı, boylarının kisalığı yüzünden, taflar teşkil etmesi sebebile görememişe timl Yalnız seslerini duymuş; ve, hareketlerinin neticesini görmüş: tüm. | Hasılı, geçen seneki " muamma naıınmda.gulşulled”lmîşü | Lâkin, şimdi, yepyeni bir mus —— amma ile karşı karşıya idim: Hangi garip hadise vukua gelmişti de, böyle, onu mütecaviz adam aynı tarzda sakatlanmıştı?.. — Bu muamma, evelkinden de daha zi- yade merakaverdi! Bu korkunç manzaralı ve kol yerleri çengelli adamları buraya topliyan sebep e- olabilirdi? Bunun, bu gece zerfinda, muhak- kak surette halletmeli idim. onlar bana, ben onlara acaip bakışıyorduk. Bu sırada, Centilmen kaptanla zevcesi içeriye girdiler. SNY S Mabadi var)