2 Temmuz 1929 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

2 Temmuz 1929 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Aşkolsun! Mehmet bey zengindi. Bir gün yolda eski arkadaşlarından Ahmet beye rasgeldi. Ahmedin perişan halde olduğunu gördü. — Bu ne hal Ahmet? —-Sorma Mehmet, on parasızım. — Sana biraz yardım edeyim.. f AL şu 200 Hirayı. p Ahmet teşekür edip gitti. Bir sene sonra iki arkadaş gene tesadüf ettiler. Ahmet gene peri- şandı. Mehmet dedi ki; — Sen beceriksiz olmuşsun... Canim sıkılm... AL bakayım şu z 100 lirayı, Bir sene daha ğeçti. Bir sene sonra Mehmedin karşısına, Ahmet daha berbat bir halde çıktı. NT — Sen islâh olmayacaksın, iş | tutamıyorsun... AL elli yim. İira vere- — Teşekkür ederim.. Ama ga- liba senin de işlerin pek iyi git- İ İ miyor. — Bilakis.. Çok kazanıyorum. — Şu halde neden her sene bana / verdiğin paranın — yarısını | veriyorsun? deyim. İlk sene bekâr- dim, ikinci sene evlendim. bu se- ne bir çocuğum oldu. Bu söz üzerine Ahmet fena balde kızdı: ğ — Aşkolsun sanal.. Çocuğunu benim paramla mı büyütüyo.sun? ea 'x n '&îî&;’ı). gğ İA gl DA * M bi A İN İ W—J(Wv &İ n — Aman, dedi, senin ki çok sarhoş, sana da küfredip duruyor, bü gece gözüne görünmesen iyi İçeri girdim. Arkadaşım, sıgara gumanlarına gömülmüş oturuyordu. Beni görünce haykırdı. — Çök bakayım şuraya! ©& Koltuğa iliştim ve bi dedjııhg iliştim iraz sonra — Yahu, beni arkamdan çok zemm n Yerinden top gibi fırladı: — Sana bunu kim söyledi? Gözleri — yerinden oğramıştı. Doğrusunu söylemekten çekindim. — Tamımadığın biri. Arkadaşım — kalın — bastonunu kaptı; kapıyı açtı, çıkacağı zaman sordum: Nereye gidiyorsun? Si a çıkıyorum. Ni — İlk rasgeldiğim tanımadığın birinin kafasını kırmak için! Gedik Bir tacir, üçüncu dafa, billeli iflâs maddesinden iki sene hapse mahküm oldu. Hüküm okunduktan sonra sordu: —Reis bey, tam iki senemidir? Gedikli müşteriniz olduğumdan bıraz iskonto yapmaz mısınız? İş Bey şoförünü çağırdı: — Ali, hizmetçiye aşık olmuş- sun diyorlar. — Bu benim bileceğim iş efen- dim. — Peki ama ya hâmile kalırsa? da benim bileceğim iş efendim. — O zaman nikâh edermisin? — Bu da bizim bileceğimiz iş. — Eğer nikâh etmezsen sana | yel veririm. | — Bu da sizin bileceğiniz iş... Doğru sözli — Her zaman beni düşünü- yer musün? — Dün vadetmiştin, ne çabuk | “ — Her zaman — değil, fakat unuttun... düşündüğüm zaman seni üü Üzülme, gene vadederim! —| rüm. Ders Kız mektebin- de, muallim ha- aım efendi ders veriyor - Diyor ki: — Maddi şey- ler göze görünür, manevi şeyler göze görünmez. Anladınız mı! — Anladık efen- dim, — Zehra, sen bir misal getir bakayım. — Meselâ be- nim elbisem maddi, - sizin iç gamaşırınız ma- | nevidir. | — Güçlüğü yok, tam mevsimindeyiz ! — Hastayım, kalbimde gene | bir zaaf hissediyurum. — Gene kimı Amerikada İçkinin yasak olduğu malüm. Bir, biri, bulut gibi | sarhoş, caddelerde yalpa vurarak dolaşırken, etrafına, alkol koku- sunu alan bir alay halk toplanmış. Nihayet mesele polise intikal et- miş, sarhoşu yakalamışlar, tam | merkeze sevkedecekleri - zaman, ahalinin içinden, o zamana kadar | uzakta kalmış olan biri yaklaşıp, polise rica etmiş; — Musaade edin de, biraz da 'Telefonda bi Bana iki okka, but tarafın- | dan kuzu gönderebilir misiniz? önderemeyiz efendim. — Şu halde iki okka pirzola — Bunun da imkâmı yak. — Bir buçuk okka kebablık da göndermeniz mümkün değil mi ? — Değil efendim. — Ne biçim kasap dükkânı ora: urası kasap dükkânı değil etendim. . — Ya neresi? Marangoz. Öy!eyıle bir tabut yapınız, çünkü merdeyse kocam açlıktan | ölecek. Muhakeme Heyeti hakime salona - girince, maznun — ayağa kalktı, / isticvab edilmesini - bek- ledi. Reis sordu: — Kaç yaşın- dasınız ? — Kemali hör- metle arzedeyim ki efendim, maz- nunun evvelâ — Kaynanan durmadan - söy- leniyor, tevekkeli kaynana zırıltısı dememişler. Ama kaynana zırıltısı daha ismi sorulur. — Sus ve çe vap ver. Maznun mıril. danarak — yerine olurur — Yüz yirmi mahkümiyetim var, biç böyle istic- "ARmedm'oşladana debur'aylk e babaladir ben koklayayım! vap edilmedin. — — Kusura bakılmaz, çocuk ne bilsin|

Bu sayıdan diğer sayfalar: