Tetrika numarası 40 GARTATRT AAA LA M VKDT KA ABDÜLHAMİT VE AFRODİT MEREETE T RAR BAA TAT A RR N ZN Yazan: İskender Fahreddin Melâhat pencereden lambayı gösterir gösterme: yeler bir ande yalıyı basacaklardı NÇ kız, büyük bir vicdan Azabı İçinde dnin fitilini kıstı. Hatiyelere , deniz üstündeki büt ün hafi- iyerek idare lamb: t vereceği sırada, bir az sonra bu mesut allenin göreceği felaketi düşünerek... Metâhat yalının penceresinden işaret yalıyı basmağa ha — Padişahın Kâzım B. isminde böyle genç ve yakışıklı bir yaveri olduğunu işitmiştim... — Aman hanımefendi, kardeşi- min hayat ve mematı hakkında hiç bir şey işitmediniz mi? — Sizin alamadığınız malümâtı ben nerden ve nasıl öğrene- bilirim..?! Doktor Ali B., yaver Kâzıml1) beyin hayatta olduğunu iddia B ER u. — Çocuklar ! -dedi- Siz daha saray entirikalarının iç yüzünü anlıyacak kadar tecrübe sahibi değilsiniz ! size bir az evel de anlattım, Kâzım B. her halde gayet mühim ir vazıfeyle bir yere gönderilmiş olacak... Ve güteı:eluşniiz ki bir kaç gün sonra meydana çıka- caktır! Genç asistan kardeşinin haya- endişe ediyordu.-Bu tesel liler onun kulağına — girmiyor, Yıldıza olan kin ve gayzını fazla izhar etmemek için odanın içinde dolaşıyordu. Melâhat bu gencin haline çok acımıştı. Kâzım beye ait malümatı sara) içinde Kendininden daha iyi biler bir kimse yoktu. Abdülhamidir Kâzım B. çok zeki, namuslu ve terbiyeli bir gençti. Melâhat, Ali beyin 'yalısındaki konuşmalardan sonra; — onunda Jöntürkler te alâka ve münase- beti olduğuna kanaat getirmişti. Oturdukları — odadan — denize işaret vermek imkânı yoktu. Yalının etrafını kim nasıl ihata etmişlerdi?! Fehim paşa da dahil olduğu halde deniz üstünde ve arka sokakta bulunan / bütün hafiyeler bir ân evel yalıyı bas- Üi Erenköyünde M K. ümzali mek: tup sahibine Yuzbaşı KÂZIM bey namı müstearile sahneye çıkardığımız. yaverin yalidesi elyevin hayatladır. Abdülhamidin ken disine silâh çekmiş ve başından yaralar miş olduğunu ve fakat bil'âhara nadim. olarak taltif eylediğini bizzat bu hanıme- Tendinin ağzından dinledi Közun B. bir müddet sonra, kardeşi- fikirlerini makul görmeğe başlamış ve © tarafa iltihak etmiş gayet nammus. w ye yüksek fikirli, bürriyetperver bir ekerdir. Biraz daha saburlu olsaydınız, 1 Kisn bahata hacet kalmadan vukuatı rirken hafiyeler anmışlardı... mak için Melâhatten işaret bek- liyorlardı. Gece yarısı olmuştu. Doktor Ali bey zevcesine: — Hanım, dedi, Selma hanım- efendiyi fazla rahatsız etmiyelim. Odasını — gösterin de — istirahat etsin... Hepsi birden kalktılar ve Me- dâhati selâmlıyarak çekildiler. Melâhate, deniz üstünde ufak bir odada yere temiz bir yatak yapmışlardı. Melâhat bu yatakta yatamıya- caktı.. Pencereden bir az sonra işaret verince, evi basacaklar ve ve vicdan azabı içinde çırpınıyordu. Her halde, kendisine verilen va- zifeyi yapmalıydı. Aksi takdirde babasının mevkii ve bilhassa kem- di hayatı tehlikeye düşebilirdi Melâhat yavaşca odanın kapısını açtı ve ufak idare lamhasını eline alarak, ayni katta bulunan halâya gitti. Halânın içindeki musluğun yanı başında, kismen denize ve kis- men de arka caddeye nazır ufak bir pencere vardı. Melâhat elin- deki lambayı yere bıraktı ve fiti- lini kısarak kendisinin karanlıkta kaldığına emin olduktan sonra başını pencereye götürdü. Denizin üstünde bir çok balıkcı kayığı vardı... Bu kayıklardaki balıkcıların kâffesi saray hafiye- leri idi. Etraftan belli olmasın diye, Boğaziçinde basılması icap eden yerleri evvelâ bu süretle tarassut ederlerdi. Bunlarm ara- sında ihtimal Fehim paşa da Melâhat — Fehim paşanın ne kadar hunhar ve merhametsiz bir adam olduğunu Nuriye yaptığı müuameleden anlamıştı. Şimdi ne yapacaktı? Pencereden lambayı — gösterir Agöstermez bütün hafiyeler evi iki taraftan — basacaklar ve gece yarısı bu nezih ve vatanper- ver aile yuvasını perişan edecek- lerdi... Melâhat eğildi ve lambahın fitilini çıkardı. Beş dakika sonra, yalının içinde ne feci ve heyecanlı manzaralara şahit olacağını düşünerek, elleri ve vücudü titremeğe başlamıştı. (Mabadı var) istanbulda ingiliz he'yetinin yaptığı taharriyat İngiliz akademisinin İstanbula asarı atika taharrisi için gönder- miş olduğu heyetin 1927 sene- | sinde müdürü bulunan M. Tolbat Rice bu taharriyatım neticesine dair mühim bir makale neşretmiştir Makalenin mühim parçalarını naklediyoruz: İlk heyet imperator Severus tarafından tesis olunup muhtelif — Bizans — imperatorları tarafından tevsi olunan muhtelif oyun mahalli olan Hippodromda yani eski at meydamı olan sultan Ahmet meydanında yapılmışt Son heyet 1928 senesinde Hij podrom civarındaki sahada “ Ze- uksippus , hamamları — denilen mühim — binada hafriyat — icra olunmuştur. Bu ayni zamanda bir mektep - vazifesini gördüğünden kadim yunanistanın ve Romanın uıells ve sığıııl'kl nâ heykel- İeriyle tezyin edilmiştir Bu heykel- ler dördüncü asırda Şark hk:ıymh- yan imperatorluğunun paytahtının hamisi Konstantin tarafından top- landığından eskiden burası İstan- bulun adeta müzesi idi Eski asırlarda bimanın har kısmından — ziyade Gimn: yom denilen mektep kısmı tah- zibata uğramıştır.. Yalnız mekte- bin zemin katından 21 kadem irtifa- ındaki duvarlar bir derece mahfuz kalmıştır. Zemin katını bulmak icin 22 kadem — sahninde toprak ve moluz tabakası temizlenmiştir. İlk tabakalarda Türk devrine ait eşya bulunmuştur. Daha aşağı| tabakalarda Bizansa ait kıymettar eşya bulunmuştur. Bunlardan biri namma İstan- bulda iki kilise bulunan Sen Prokopisin mineli reşmini havi bir altın Tavhadır. Bulunan kıy- mettar asardan biri de beşinci /asrı Yunan san'atkârlarına ait muazzam bir heykelin başıdır. | Bu heykelin etrafında bulunan İleenba ve Melysses ile diger bi- rine ait heykellerin kaideleri bu- Junmuş ve buradaki yazılardan binanın ne olduğu anlaşılmıştır. Bu bina 532 senesinde büyük bir yangında harap olmuş ise de ahharen tekrar yapılmıştır. Bu taharriyattan ayrı olarak çaryek mil uzakta Sultan Beyazıt civarında bir handa hafiyat yapıl mıştır. Bu hafriyat büyük - bir '| takı zaferin müzeyyen asarını meydana çıkarmıştr. u takı zafer Theodosios tarafından bina edilmiş ve 750 senesinde bir hareketi arz. esna - sında yere gömülmüştür. On iki asırdanberi yerde medfun kalan bu takızaferin asarına şimdiye kadar hiç bir seyyah ve müdek- kık tesadüf etmemiş idi. takı za- ferin yukarı kısmının asarı baki- yesi cem edilmiştir. Takı zaferin bulunduğu handa yıktırıp taki zaferi meydana çı- karmak yahut hanı muhafaza etmek Türk hükümetinin reyine kalmış bir keyfiyettir. İstanbul, tarihi eserler itibarile taharriyat — yapılmamıştır. Şimdi Türkiye münevver bir hükümetin idaresinde olduğundan erbabı me> taharriyatta - bulunmak her türlü teshilât göstereceği mu- hakkaktır. Bu yolda bir çok müra- caatlar vaki olacağını ümit ederiz. Kafga avcısı şampiyonu! Fransada kargalara karşı açılan mücadelede birinciliği 17 yaşında Li Herbert isminde bir gençka; nmıştır. - Ağaçlar Kirmanan Tzi 30 lara çıkarak yın yavrusu, bir haziranda 349, haziranda 397, yedisinde 160 'on — ikisinde de yavru toplamıştır. Bu iki gün zarfında 1,306 yavru ve 873 yumurta imba etmiştir. Lui, belediye müdürü tarafından tebrik edilmiş, aldığı mükâfat nakdiyeden mada karga avcısı şanpiyonu ilân edilmiştir. | sip edinmişti. İhtiyar ve son derece bırçın bir âlimin karısı olan ve yirmi sekiz yaşında bulunan Madam Lorans kocasına sadık ve namuslu bir kadın olarak kalmıştı. Çok güzel olduğu ve asri bir muhitte yaşadığı halde sadakatı bir pren- Bütün arkadaşlı ain bir aşıkı, hiç olmazsa bir “flirt,i vardı. Madam Soransın bir aşk ve eğlence havası içinde yaşamasına rağmen, kocasına sa- dık kalması cidden şayamı hay- Zihni işinde gücünde, tahatri- yatı alimanesinde — olan hocası, onu, Gündüzleri gibi geceleri de yalnız bırakıyordu. İşte bütün bu halir gösteriyor ki onun sadık kalması fırsat yoksulluğundan da değildi. -Hattâ, genç kadının bir çok perestişkârları — vardı Meselâ, Roje Labrüm — bunların içinde en hararetlisi idi. Hariciye nazaretinde memur olan bu genç şair âşık, Loransin büyük yeşil gözlerini, yumuşak sarı saçlarına, ve şehvetli, kıvrak vücuduna canü gönülden vurul- muştu. Bütün abbap salonlarında, gaylarda Loransin yanına soku: luyordu. Roje, her vakit, ransın evine bütün davetlilerden evel gel '€n sonra giderdi. Rojenin âşikane sözlerini bir tebessümle dinler; ve içinden onu sevimli bulurdu. Fakat, iş el şakalarına başladı a.. Hemen ciddileşirdi. erçı, kalbi, ona karşı pek de dakayt değildi. hatta biraz d: ona karşı muhabbet hissediyordu. İşte bir akşam Rojenin ricala- Tna - asrarlarına ” dayanamıyarak elini öptürmeye razı oldu. Ertesi gün, Roje, bir firsat bularak dudağını Loransin duda- ğile birleştirdi. Kadın bu ateşli ve beklenilme- dik puseden şaşırdı ve utanarak kaçtı. Roje, pişkinliği elden birakma- dı ve işi soğutmadan Madam Loransdan şehrin haricindeki bir köyden kiralayacağı küçuk köş- kü ziyaret edeceğine dair söz aldı. Roje, onu şehir ” haricinde bekleyecek ve yaz gününden bil- istifade yürüyerek köye gidecek- lerdi. * Nihayet Randevu günü gelmişti Madam Lorans, kapalı bir ile randevu mahalline gel arabasını yolladı. Roje, koştu; Loransın elini aldı; kalbine götürdü. kadın mırıldandı — işte size itaat ettim, mem- nn musunuz? Dünyalar benim oldu, sev- gilim! Kol kola tenha yoldan yürüme- ge başladılar. Andre Chairiet'den | , Mayıs ayı, çok dönek ve kalleş Hava ut ğmurlu iken hava birder İşte, o gün de son derece açık olan gökü, birden, kara bulut kapladı; ve iri, seyrek yağmur taneleri âşıkları islatmıya başla- mıştı. Madam Lorans, beyaz ayak iskarpin ye beyaz kostüm giymişti Rujeye sordu: y — Köye daha ne kadar var .? Kalarm saat v zi hizlı yürümeğe başladılar. Fakat gök gürlemeye şimşek çak- mağa bardaktan — boşanırcasına yağmur yağmağa başladı. Bulundukları yerde yağmurdan korunacak hiç bir mahal yoktu. MadamLorans. sinirli bir. tebes sümle; İşte bu çok hoş doğrusul - dekç aü — Roje, mahçup mahçup önü- Bd SST © sırada, bir araba sesi işittiler. Bu, şehirden uzak olan mezarlığa hamulesini götürmüş boş dönü- yordu. Roje, muhatabına müte- reddit bir nazarla baktıktan sonra: — Ne yapalım acaba - dedi. — Ne yapacağız. — Araba müteaddit değil ki içlerinden birini intihap edelim. Filhakika, madam Lorans t peden tırnağa kadar islanmıştı. Roje, —arabayı — durdürdü; — ve, arabacıya ilk menzilde indirilmek ürülmelerini — rica — etti. Arabacı, insaflı bir adammış Papasların - oturmasına — mahsus mahallin kapısını açtı ve iki âşıkın. binmelerine yardım etti; sonra yerine oturdu atları kamçiladı... Selâmeti bulduktan sonra Roje yarım kalan âşıkane muhaverele- Fini tamamlamak - için kadına sarılarak öpmek istedi. Fakat Lorans onu — Deli mi Bütün yol, ölü bir sükütle geçti: Nihayet, bir menzile — geldik- leri zeman Madam Lorans hemen indi; ve Rojanin uzattığı eli sil madan soğuk bir tavurla: —Çok teşekkür ederim, Allaha ismarladık dedi ve Rojenin şaşkın şaşkın bakışı karşısında bir oto mobile atladı; ve gitti. * Ertesi gün yataktan kalkdığı iye memuru şu vakıt genç hari mektupu aldı: Şair bey! Dün — geçirdiği çok düşündürdü. Ölü arabasında dönüşünüz bana büyük bir dersi ibret oldu. Siz ki bir Simbolist şairsiniz tabil, bunu anlarsınız. | iştağartık bu günden itibaren sizinle olan âlâkamı kesiyorum. | Buna çok müteessifim. . Pi Mütercimi z N, Vadlat Devlet demir yolları ve limanları idaresinden: İdaremize lüzumu olan “100,000,, yüz bin ton maden kömürünün münakasası 7 Temmuz 1929 pazar günü saat (16) da Ankarada Umumi İdare binasında icra edilecektir . Münakasaya iştirak edecek- lerin teklif. mektuplarını ve teminatı muvakkatelerini mezkür tarihte saat (15,30)a kadar Umumi idare yazı işleri müdürlüğüne vermeleri lazımdır. Talipler münakasa şartnamelerini (250 ) kuruş mukabilinde Ankarada malzeme dairesinden Haydarpaşada, Haydarpaşa mağaza- sından tedarik edebilirler. Emniyet sandığı müdürlüğünden: Emniyet sandığına Anadolu demir yollar esham ve tahvilâtı terhin ederek lerile atları lüzumu olunur. ra istikraz eden medyonların rehin ilmühabcı irlikte 30 eylül 1929 tarihine kadar Tahmin servisine müraca- ve mühür- Bandırma Belediyesinden: Bandırma elektirik fabrikası motörleri için lüzumu olan 45000 kilo mazot ve 700 kilo silindir yağı ve 300 kilo yatak yağının mübayaası 20 gün müddetle aleni münakasaya vazedilmiştir. i 2 Temuz 929 salı günü saat 16 da ihaleleri icra edileceğinden talip olanların şartaamesi görmek ve ona göre pey vazetmek üzere Bandırma belediye dairesine müracatları ilân olunur.