AŞ Ben Şakire hanımın yanına s0- bu güzel kadını bir ki uhasara ettim, homurdan- dim, güldüm, surat ettim, yarın beni çok bekletmemesi için yal- vardım. Tam bir aşık rolü oyna- | Bu aralık Lutfi bey kapıdan endamını göslerdi. | Ltf bey, Galatasaray sultani- | nden üç kere kovulmuş, boyu- bost sayesinde, ecnebi. bir aluf tenin peşine düşüp Parise gitmiş, Bulvar gazinolarında. dansör ya- maklığı etmiş, vihayet ipliği pa- zara çıkarak hudut harici edilmiş, Montekarlada kâgıt çalmış. İsvi rede dolandırmadık müssise birak- mamış bir züppedir... Bugün bar ve,büyük lokantaların, garsot ve | metrdotelleri için - el çabuk- luğuna getirip çatal, / biçak, tezluk, peçekte aşırdığından, bir afet olan Lutfi, bar kadınları için *“Le beav Loutfi , dir. ve , Şişli salonlarında Lutli beyfendi diye hürmet görür. “Na € ü fail 15 ans'd'Eu- ropt,, diye bi işü, bir 1tr yat fabrikası gibi kokuşu / vardır. | ki, aklı başında bir insanı çile- | sinden — çıkarmak - için - ki Halbuki o, bu övünmesi ve bu binbir kokusuyla Şişli hanımlarını etrafında pervane gibi döndür- mektedir. Ve işin asıl tuhafı ; "ÖR berber çıragı gibi kokuyor!., “Aman, bir Avrupaya / gilmiş, başımızı Avrapayla ağrıtıyor diye, bir çok kişiyi tenkit edip beğenmeyen — hanim — efendiler, Lutfinin, bu beğenmedikleri kix selerin tam timsali, olduğunu anlamamazlıklan, görmemezlikten gelmeleridir. Latli, çok mahrem olarak; an- cak kocalara çekiştirilir. Bu rezil züppeyle, her türlü rezaleti yap- tıktan sonra, kocalarınin en ufak Serzinişine verdikleri cevap şudur: — Aman sen de, ben Lütfi gibi bayağı bir adamın yüzüne bakmağa tenezzül edermiyim? Peki ama hanım efendi, neydi © başbaşa — fisköslar, — meydi o | göğüs köğse dans edişler, neydi a bu suallere veril 1 cevap gülünç ol Şişli salonlarında gi gey yoktur, çünkü © salon toplananlar gülünçlüklerinin farkana| varmazlar, Lutfi bey, dekuz kocadan artan | kahp, görücüye çıkmaktan usan- | mayan bir eski zaman kahpesi | HUZELEPAZE INİ! Sefmi İzret EÜREEÜSYAM AAA Numara : 7 | otelinde gibi, kıvrılıp bükülerek hanımların | bileklerini öptü. Rir, Surir, Lavi: pariziyen meçmualarında okuyup | ezberlediği cümleleri birer kere tekrar etti, sonra Münürüm | yanına sokulüp Sacidenin canını sıkmağa başladı... İsminin “sonu. Tüs madar kapma abajurlardan, odaya gözleri üzen donük aşıklar yayı! tefrişata, kanapelerde lere bakarken aklımdan Sacideyi tenkit etmek geçmiyordu. Garbın - erzasç zevki, sahle vekarı, kibar, geçinen bir kısım aileler içinde müstevli bir hal aldı. - Salonlarımız , - meşhur kokotların huduvarlarını andırıyor; baloda, Mistengetin sahn diği elbise madelle “ofuyla biten bir| ın, Avrupa barlarından ist zevkile süslenmiş de giy- | . giyiyoruz; beğenilen - beyler, çaylarda, Parisin dillerde destan olan” züp- pesi - Moris * Rostanın * karikatürü gibi- dolaşıyorlar. Falan - beydeki ziyafete, fılan hanımdaki çaya, kadın ve erkek değil, tuvalet ve elbise davetlidir. Şişlide hürmet görüp eğlenmek mi istiyorsunuz: Beyninizi boş ve mümkün olduğu kadar, he suretle olursa olsun, cebini dürün. İşte maalesef Sacide de bu Te- fena cereyandan kurtulmamıştı. Ama bundan uydu? Hayır. Fakat hayattan | mişti ki, kendini kaptırdığı bu | akıntıdan kurtulmak için çırpa- mağa mecal bulamıyordu. O gün, Sacidenin solgunluğu içime dert oldu. Yanmdan ayrıl- maman İâzim geldiği halde, git- | mek mecburiyetindeydim. Kalktım. — Gidiyor musun? — Evci, müsade edersi — Ne olur, biraz daha otur. Sesinde elim bir inilti vardı, biraz evelki yapma neşesinden eser kalmamıştı. — Bu Samimlere yeme- Ancak giderim. — Ama ben bu gece yalnızım, beraber yemek yerdik. Samimlere telefon ct. ( Bitmedi ) KINYUM L FENER F&CİA%E CeRdes) Yakat Te EFarelerin FHücumu GÖRTLEELEEBE Nökili: Ve Ni ) PELEETERERERR Evet, cardonların midesine inmiş bulunuyorlardı galiba... Çünkü, tahlisiye sandalları, işte, yerlerin- ge acıl idi.. Hepsi, yerli yerinde Ve Ve, kaptan köprüsünde, küpeş- telerdede, güvertelerde, hattâ yelken iplerinde, direklerde, siyah siyah, mütaharrik mütaharrik nok- talar vardı... Bu noktalar wil ivil kaynaşıyorlardı Anlaşılıyordu : Bunlar, açlıktan kudrmuş fare- derdi... Yiyecek, kemirecek şey ariyerlardı.. Vapur, onları, bize, bütün sür' le getiriyordu. Aman yarabbil.. Bir tek sandalımız bile yoktu ki,, ola da zaman, mevcut değildi ki, fenerin balkonundan aşağıya, Üç İskelet - kayasına inelim, ve. denizde, aksi istika- mete doğru kaçmıya baslıyalım. Hem, köpek balıkları!... Köpek balıkları etrafımızda fır fır dönerlerken denize de açılına- mazdı... Sandalımız. olmamasına sebep de köpekbalıkları i: Daireviyüşşekil balkonda,ne ya- pacağımızı şaşırmış. biri birimize 3000 firalık Beyin senedi çalındı Lİcra ve-iflâs kanunu şerhi YI MURZAĞİ E HUMMA ZAĞ b KANSIZLIK — Zafiyet ve Kuvvetsizlik halâjında İzmirde Karşıyakada Bergama bir hırsızlık — vak' olmuştu. Otelde misafir olan Abdurrah- man oğlu Kasım efendinin duvarda | sinden 3000 asılı duran ceketi c liralık deyin senedi çalınmıştır. Yapılan tahkikat neticesinde hır- sızın Seydi oğlu Şalimisa' namında, bir hırsız olduğu anlaşılmış ve yakalanmıştır. AZİMET Majık — sinemasının — faz imnti ) Fornanıle- Franko ön Nzdeki mevsim için en muntahap söper fümleri elde etmek haro refika iyle birlikle dün Enrise müteveceie eh elmiştir. 2esyü Yrankonun pek raletidane Haft altında Majik Sino iaRĞRİmIT şehflikerin Sömemaları amkitid Ca Tirinei movkli murafadı edece Yeni İstanbul icra reisi Ahmet Refik beyin neşrettiği çok imüfit eseri bütün karilerimize cderiz. Bu sene icra ve iflâs kanunu hakkında vakıfane bir surette yazılan bu şerhi her kes okumalıdır, alış veriş işlerinde bu kanuna vukuf peyda etmiyenler daima zarar ederler. Kanunun metni ile şerhi 200 sahifeye yakm büyük bir & eser halini almıştır, öteden beri böyle mesleki güzel ve müfit | ö eserler neşreden Ahme Refik beyi bu. eserinden dolayı da / tebrik addederiz. SARIYERDE KABİLE FERİHA İHSAN HANIM | Saryerde Türbe sokağında 6 numaralı hanede mükim Feriha İhsan Hanım bu kerre Haydar- paşa Tıbbiye mektebinden aliyül- ilâ derecede şehadetname - almiş ve Türbe sokağındaki hanesinde kabileliğe — başlamıştır vaziyetleri fenni bir şeki eder. İhtiyacı olanlar mektup ve telgrafla davet edebilirler. Hane- gün müracaat olunur. B sine de h * Muallim mekteplei cemiyetinden: Muht 20 haziran perşenbe günü saat “14., te fevkalâde içtimaa teşrif- | mezunları W | | ISITMA İğ * AT EER İKT RERRRTE ABARAK © bakıyorduk. Ne yapacakdık? Akıbetimiz ne olacaktı?... Artık, bu sefer, üç direldi um sefinenin bize carpması geçik- miyeceğine şüphe yoktul Gemi , öteki defalar olduğu gibi, engin- lerde - kaybolmiyacaktı. - Hayır ! Yelkenlerinin bütün şişkinliği ile, 'atinin - bütün kuduzluğu ile, Kayamıza çarpacaktı. Mıknatısın cazibesine kapılmış demir istümüze geliyordu... Düpedüz, amut halinde... Hem de, aksiliğe bakın ki, pek keskin bir kayaya tam ortasından » çarpacaktı! Boğuk, müthiş bir taraka husule geldi |— Geminin teknesi, ceviz kabuğu halinde ikiye bölünüverdi! Direklerin üçü de, yaman ve TÜRKİYE İŞ BANKASI Heyeti Umumiyesinin 2/6/929 tarihli kararına tevfikan ve sermayenin 4,000,000 liradan 5,000,000 liraya tezyidi için ihraç olunan beheri 10 lira kıymeti itibariyesinde 100,000 adet HAMiLiNE AiT YENi HiSSE SENETLE- RiNE KAYT OLUNMAĞA DAVET 2 haziran 1929 tarihinde içtima eden Tevkalâde' heyeti umümiyenin eşasinin 9 uncu maddesine tevfikan, İhracına karar verildiği beheri 10 Türk lirası itibari kıymette 100,000 adet HAMİLİNE AİT YENİ HİSSE SENETLERİ şeraiti atiye dairesinde bankanın eski hisselerine arzolunmaktadır. MİKDAR:- Eski - hissedarlarımız, haiz oldukları beher eski dört “hisseye mukabil , bir. yeni hisse - mübayaa edebilirler. Eski hisselerin dörde taksiminde çıkması mühte-. mel hisse küsuratı muteber değildir. Yeni hraç “olünan hisse berveçki “ati” gösterildiği Sahip olanlara BEDELİ * senetlerinin fi ( İde 11,20 Kiydteti itibariyesi . Resmi Damga # 2 ee elin Piteci &8N0 FEy .e . 10, — Lira srbsimme 2Ü 1 — Lira TL. 20 Hakkı rüçhanın müddeti istimal: Eski hissedarlarımız dahil olmaksızın hisselerine dörtte bir nispetinde isabet eden yeni hisseleri iki ay zarfında yani 10 Ağustos 929 akşamına kadar mübayaa ve bedelin aşada izah olunduğu şekilde Bankamıza tevdi ve ya irsâl etmelidirler. Bu müddet zarfında hakkı rüçhanını kullanmıyanların yukarıda mezkür müszit şaraitle mübayaa hakları sakıt olur. Hakkı rüçhanın sureti istimali : Hissedarlarımız şubelerimize 10 h n 929 tarihinden itibaren müracaat ederek yeni hisselerin mubayıa pusulasını imza edebileceklerdir. Hissedarlar bankaca kendilerine gön- derilecek olan kayt varakasını doldurup imza ve Bankanın merkezine ve ya İstanbul şubesine teahhütlü olarak irsal etmek suretiyle dahi yeni hisselere kayt olunabilirler. Ancak beher hissenin 11, 20 lira itibariyle tamam bedeli dahi şubelerimize tevdi ve ya İstanbul şubesi ve Ankara merke- zimize irsal edilmelidir. Yukarıdaki müddet zarfında be mübayaa pusulalarının kükmü yoktur. Not: Yeni Hisselerden bir Hissedara eski Hi: dörtte bir nispetinden fazla verilmeyece; kayit varakasında sehven fazla yazıldığı olursa Bankaca kontrolunda dörtte bire tenzil edilecektir. Yeni Hisselerin temettüleri : Hamiline ait olarak ihraç olunan yeni F serei temettüünün yalmız * 5,, aylık kısmına ceklerdir. 930 senesinden itibaren yeni Hisseler dahi eski Hisselerle hukukan müsavi olacaktır. TÜRKiYE IŞ BAN: KASI tesviye olunmayan x * 1929 - k edebile- Darül'âcese müdürlüğünden: y z elli kuruş maaşı tahsisatile ücrel olarak verilmek üzere usulü defteri ve muhase- beye vakıf bir kâtip imtihanla alınacaktır. - Taliplerin 23/6/929 cumartesi günü saat 14 de Da- rül'âcezeye müracatları 'namer'i bir oduncunun bir baltada kırdığı ağaçlar gibi, derhah dev- riliverdi. Derken musluk altında surahi- lerin dolacağına yakın çıkardı ları o acayip glüglülü su sesi işi- tildi: Devasa ve ani bir glüglülü! Büyük bir dalga ve köpük bücumu, kiye ayrılan geminin sağ | mısfı sağ tarafta,sol nısfi sol tarafta de mi boğulup ııı(ıkl ettiniz?... Zehi gaflet aınız, münhasıran, cardonların nc müthiş mahlükat olduğunu bilme- diğimizden ileri gelir Ağaçlarda sincaplar (— gelincik denen hayvanlar), denizde balık ne derece atikse, fareler de su İzmir Birinci müstantiklikçe dü- zumu muhakemelerine karar verilen komünistlerin muhakemelerinin 25 haziranda — başlamasi — tahakkuk etmiştir. Evrak, alâkadarlar tara- fından tetkik edilmektedir. içinde öyledirler! Hem, esasen, daha gemi batma- dan, müsademe ettiği ande, gemi deki farelerin yarısı, şimşek gibi münkesir münkesir bir iki sıçra - yışta, ke Üç iskelet in kayası üstür Denize dökülen diğer yarısı ise, suya girmiş olmayı umurlamadı bile! Burunlar havada, kulakları dik, kuyrukları geriye doğru ger- ) - yekdigerini / takiben, sıra halinde - ayaklarını uskur sür'atile İ pi cüpin Yikmciye başbldıla. Bir istilâ ordusu gibi, akın akın kayamıza çıkıyorlardı. Bütün bu vaka esnasında, kı- mıldanmak, tedabir almak fırsatı- m bulmamıştık! Denizin çekilmeği yüzünden üzeri susuz kalmış ka- yamızı baştan başa istilâ eden müthiş mahlüklara korku içinde bakıyordük. (Mabadı var)