Nakıli Şarlo her bedbahtın binlerce dolar koymuş larını kıt kanaat doyuran bü se- filler için Şarlonun dağıttığı pa - ralar mühim birer servet teşkil itlikten sonra Şarlo arkadaşlarını - topliyarak - yoluna devam etmiştir. Cevelân saatlerce devam eder. Yolda arkadaşları kendisine sorarlar: — Londrada gördüğünüz büyük ve en şayanı hayret şey nedir? — Böyle suallere cevap vermek en lüğüm en şayanı hayret şey bir az evet şahidi manzaradır. KLondranın şayanı hayret manzarası Londranın en şayanı ” bayret manzarası, ben ve benim gibiler lüks ve fevkalâde refah ve saa- det içinde yaşarken, bir takım biçarelerin açık havada uyuma- Tarıdır. bu şekildeki ağır yükünü şi etmeksizin taşıyorlar, bunun izti- rabatını mütevekkilâne çekiyorlar. “Lendrada bir kaç gün geçirmek için Bölmüyorsm. Çocuklık zar Fakat hayretle görüyorum ki hakiki çocukluk zamanımda neler gördüm ise şimdi de aymı şeylere Şahit oldum. Aynı sımaları şimdi tekrar gö- rüyorum. Aynı adamlar bu sefilâne hayatı ” mütemadiyen çekip du- Tuyorlar. Üzerine bunlara — bir çok yenileri de iltihak eyle- iştir. Bu sefilâne yaşayış böyle gelmiş böyle devam edüp duru- yor. Ne yapılsa faidesizdir. tün servetimi bunlara teberru edecek olsam sefaleti ortadan âıumymğımdın faidesiz ola- Servetimi kendim için saklasam gene sefaleti izale hususunda fa- İdesiz olacaktır. Hayat seddinin öte tarafında çocuk olduğumuz vakıt tabil boyumuz divare yetiş- mediğinden bir şey göremeyiz. Büluğa erdiğimiz zaman dahi bir şey görmiyoruz. Şarlo bu sözler ile hayat hak- kındaki felsefesini anlatmı Şarlonun girdi şirketler Şarlo 1913 senesinde yani ci- hangirane şöhreti başladıktan bir sene sonra Essanya ve kumpan- üessesesine Tetrika nümerosu:90 EBENİN H cebine | . Karın- | kısmen Şikagoda ve kısmen de Muharrem Feyzi ir. Lâkin, durun! Londrada | SAĞ l olduğumuz. | K Tefrika Nomerasu : 21 Bu müessesenin hesabma Şarlo San Fransiskoda bir haylı film çevirmiştir. 1916 senesinde Şarlo “Mutual Film Corporation,, ismin- deki müessese ile film çevirmek için mukavele yapmıştır. 1918 ta- rihinde Şarlo “First National,, ismindeki gayet büyük film mü- essesesile kontrat aktetmiştir . Şarlo bu müessesede haylı müd- det çalıştır. Şarlonun istikbali 1922 senesinde Şarlo, Douglas Fairbanks, Marı Pikford ve D. Griffit ile birlikte ,Mnited yani mürtehit artistler - ismindeki kendi müessesesini vü- cuda getirmiştir. Bundan sonra | Şarlo filmlerine hem san'at hem de ticaret itibarile müstakillen hâkim olmuştur. Bundan sonra Şarlonun — şöhreti - bütün afakı tutmuştur. Cihanda ismini - bilmi- | yen kalmamıştır. Şarlonun birden bire parlıyarak şöhretin evci balâsına çıkması ve senevi milyonlarca dolar irada malik olması insana hayret veren hadiselerden biridir. Bunun sırra bikmetmi- Şarlonun otrafarda bur lunanlar bile kolay kolay anlıya- Bunlardan biri de Jim Jim, esasen serseriyane gezen bir atlet idi. Bunu kolundan tutup moda gibi şöhrete nail olan mu- harrirlerin derecesine - yükselten Şarlo” olmuştur. Lâkin sonradan iki soğukluk girdiğinden bu il arasında gayet derin münaferet peyda olmuştur. Daha bir birlerine darılmazdan evel Jim Tuliy, hayati meslekiyesinin bütün menzillerini geçtikten sonra, bir gün Şarlo ile görüşür iken şu süali sorar: “Senede bir milyon dolar ka- zanmaka / başladığımız vakit ne düşündünüz ne hissettiniz?, Şarlo yekten şu cevabı verir: “Ben rüya görüyorum diye düşündüm. Hemen kolunu çim- ikledim. kendini nyandırdım., Şarlo Londrada bir şey arıyordu: Lâkin ne aradığım arkadaşları da bilmiyor idi. Şarlo neyi ve kimi dığını bir sırrı mühim olarak gizliyor idi. Şarlo bu sırrı kimseye faş etmiyerek yalnız kendisi için saklıyor idi. adam (Mabadı var ) x(' | Havayı değiştiriniz, sinekleri koğunuz, fazla ısınan mahalleri serinletiniz.. Bütün bu şeyler için vantilâtör kullanınız. SAT İE muhtelif nevilrini VERESİYE OLARAK TAKDiİM EDER Metro Han Tünel meydanı: Beyoğlu - Beyazıt: İstanbul istanbul limanı İstanbul- Liman şirketi umum müdürü Ahmet Hamdi bey (İstanbul Limanı ) namile mühim bir eser ej bi tım sade ibir lisanla izah etmek- tedir. Eserin sonunda liman işile meş- ğul olan resmi ve hususi müesse- selerle alınan rüsum ve ücretler ve liman tarifeleri ve limanımızın faaliyetine air en doğru ve yeni istatistikler mevcuttur. Bu kısım bilhassa liman işleriyle alâkadar her kes için her zaman müracaat edilebilecek — kıymetli malümatı ihtiva etmektedir. Eser bir lira mukabilinde Liman şirketi kişe- lerinde ve belli başlı kütüphane- lerde satılmağa başlamıştır, Alâ- Türk Ocağından: Bayramın ikin- ci salı günü saat 15-17 ye kadar Türk ocağında bayramlaşma me- rasimi yapılacağından bütü: ırkadaşların teşrifleri rica olunur. Hi etfal ce- miyeti anneler birliğinden: Birlik azayi muhteremesinden - bulunan Hanım efendilerin mayısın on do- kuzuncu pazar. günü saat on dörtte Beyazittaki süt damlasını teşrifleri rica olunur. —i yakında neşredilecektir. ** Cevat Paşa Cenevre 'teslihat konferansına askeri mü- şavir olarak iştirak eden Cevat Paşa şehrimize avdet etmiş ve dün akşamki ekspresle Ankara- ya gitmiştir. * İspirto kacakçıları — Evvek- ki gece Boğazda kaçakçılarla müsademe olmuş ve bir motör bir sandal yakalanmıştır. I'AIIIS, LONDRA, BERLİN VE ROMADAN SONRA İSTANBULDA İLK DEFA OLARAK TAKTAN. MÜREKKEP MESHUR VE HAKİKİ — DON KAZAKLARI hey'ti mugamniyesi MELEK SİNEMASINDA 23 ve 24 Mayısta BÜYÜK GALA SUVARESI olarak muhtelif programlı iki konser verecektır. San'at ve musiki bir hadise teşkil eden bu konserlerin tafsilâtı kanl ihya eden n tertip edelmiştir. Nörasteni; zafiyet ve Chlorese SIROP DESCHIENS, PARIS * Âsım ve Sükı paşalar —de Erkânı harbiyei umumiye ikinci reisi Asım Paşa ile Ankara sekis zinci fırka kumandanı Sıtkı Paşa mezuniyetle dün Ankaradan şehi rimize gelmişlerdir. Asım ve Sıtkf Paşalar istasyonda askeri bi kıt'a ile bir çok zevat tarafındam karşılanmışlardır. * Bayram tatili — Yarındari itibaren mektepler bir hafta müds detle bayram tatili yapacaktır 18 Mayıs 1929 RATI Nâkili: (Vâ-Nü) «Şimdi, ekser münevyer hanımlar, evleni içinde tamamile tufeyli, yani parazit bir vaziyet alıyorlar. He | en sonra, aile evin haricinde, ne de dahilinde işe yarıyorlar.» Genç kız, benden, böyle tepe- den'inme bir teklif beklemiyor- muş. İlk önce, ne dediğimi anlı- yamadı bile ... Başını benden uzak- laştırarak yüzüme — Sabi söyliyoruı efendi, benimle evlenir misiniz? Siz de beni gayet iyi tanıyorsunuz, ben de sizi. Münevver kimselerin yapacakları izdi n ziyade esaslı olan, manevi cihettir... Ben, n darımı buluyorum. “N.N.,, kollarımda dans ederek cevap verdi: — Bence de, maddi taraf ikin- ci safta krlır; manevi cihet birin- cidir: Sizde, maddeten aradıkla- Tamın hepsi mevcut — zannederim. Fakat, benim — noktai nazarıma göre manevi olan - cihetler de uyuşabilecek miyiz bakalım? — Meselâ? Benim, bir çok şartlarım vardır. — Sövleyiniz. şartım: Mesleğime devam edeceğim. Mesleğimi hatta sizden daha ziyade seveceğim. , Siz, beni, mesleğimden kı kanmak hakkını haiz bulunmuya- caksınız.. Değil ki, mesleğime mani| olmak. — Çalışan, - ailenin maişetine erkek kadar medar olan münev- ver bir zevce?.. Bunu hangi aklı başında erkeğe sorsanız, fe- nimelmatlup der... — Amma, bilmem, iyi düşünün! — İyi düşünmeye hacet yok. mesele gün gibi meydanda! kabul! “N. N,, hanım, bana bir çok tekliflerde daha bulundu. Bunları da kabul € Hasılı, istihdaf ettiği prensipler, şunlardı : — Aile içinde, kadının da, erkeğin de iktisaden tamamile hür ve müste- kil ve aynı müsavi hukuka sahip bulunmasını istiyordu. Diyordu ki — Bu, iki taraf için de, iyidir. Zira, hiç bir tarafı, öbür. tarafın tahakkümü altında bırakmaz! Ayrılmak istiyen bir taraf * Ben 'ne yaparım? O bana bakmıyınca ne ile geçinirim? ,, diye korkmaz. Miodern ailede, benim - fikrimce iki taraf da müstahsıl olmalı; iki taraf da, eve aynı ekmeği getire- bilmeli... Halbuki, şimdi, hamm- larımızın, ekseriyet itibarile, fikir- leri pek gariptir. Hemen hemen erkekler kadar tahsil ve terbiye görüyorlar; aymı derecedeki lise- leri, aynı darülfünunu bitiriyorlar Sonra?... Sonra, evlendiler mi, gene eski usul, eski kai usulü: Kocalar çalışıyor ; kendi- leri evde âtıl batıl oturüyor.. “kadinne,, usulü dedim... Belki, bunda haksızım! Zira, kadinmel kurdukları evlerde bile, kadının mevkü daha az komik, dah: gayrı mantıki imiş. Yani, rimiz, aile içinde bir taksimi ar iştirak — ederlermiş: O — zaman; erken, evin — haricindeki — işij kadın, dakilindeki işi görürmüşi Halbuki, şimdi, hanımlar, - tahsilğ liyiz, Omür diye, ellerinİ sıcaktar iğa sokmuyorlar; dışari? işlerinden de alâkalarını k»ıiıeğı mi idi, oh, tamam! Âlâ birer pari zit, yani tufeyli olup işin içinded $ çıkıyorlar. Ben, işte buna muarızıt ve teklifimi de bu maksatla yaptırlj biç bir suretle, çalışmama manj olmiyacaksınız; mesleğimi sizden” fazla severim, kıskanmıyacaksınız/ “N.N. ,,, bittabi, bütün bu sözi / leri, böyle, bir solukta ukalâcasına, söylememişti. Lâkin, muhaveremi esnasında, şiirlerinin böyle- oldus günu anlamıştım. (Mabadi var)