PYAZ S Söz arasında Bizler Hemen hayat kimseyi şer bizim Babi âli caddesine, bizim aramıza; bizim dilimize düşürmesin... kişi noksanını bilmek gibi irfan olmaz- miş. Hele Falih Rıfkı bey üsta- dimin Cesur- olalim! tavsiyesin- den sonra, medeni bir cesaret gösterip, bunu itiraf edelir ki, kişiyiz, — birbirimi biliriz de, gene - birbirimizin zünü oymak için fırsat bekleriz.. Ve bir de fırsat düşürdük mü, bineriz kafasına.. Edebiyat hak- kındaki anketimiz, — bunun el bir misali oldu.. — Fazıl Ahmet bey, Nazımı aygıra Ben- zetti... Haydi “teşbihte hata olmaz!,, deyelim. Fakat genç bir. şairir in, muhterem bir edip ve şaiı için öküz demesine ne buyu- rulur?. 'akat işin asıl tuhafı, kabaca ve nüktesiz tahkir edilen kalem | arkadaşlarımızı, mudafaa sadedi de tek kelime söylenmedi de, Hüseyin Suat bey şekispiri zer melli diye protestolar - keşide edildil. İnsaf edelim: Kendimiz mühtacı bimmet bir dede... Böyle devam ederse, dimyata pirince giderken, evdeki bulgur- dan olacağız... Elimizden, eli ka- lem tutanlarımız gidiyor! — x4 - Parazit © Ankarada F.R. beyle N.S. bey, telsiz telefon cihazının başında, bir konser dinleyebilmek için Vi yanayı aramaklala meşgüller. Bey sorar: Ne duyuyorsun N. — Parazitlerin sesi — Bizim münekkitler konuşu- yör desenel. iş başında Usta başı, ameleden birine çıkışır: — Yanındaki arkadaşına bak be.. Senin gördüğün işin on mislini görüyor . — kaç kere böyle enayilik etmemesini tembili ettim, dinle- miyor ! Duyduklarımız Bekir ağa, dük- kânınt — kiraya verecekti. Bunun için, camekânı- na * Kiralık dükkân . diye yazdırmak- iste- di ve bir adam çağırdı. Üsta yazmağa başladı : * Kiralık dükân . Bekir ağa sor- du — Ne o, dük- kânt bir “k. ile mi yazıyor. sun ? İstersen 3 eyle ya: Beheri için elli şer kuruş fazla alırım. Beyfendi, eve tan yok mu? diye haykırıp küç da, karım bana hayran ol- sun / — Nedir o Gece bomaca yakaladı. Ayol o çocuk hastal — Beni yakalayan da pel Sigara ve hiddetini sigara paketinden alır; günde dört paket içer ... Dün arkadaşı : — Müjde, dedi, tütün idaresi fena tütünlü sigaraları imha ede- cekmiş . R. içini çekti: — Desene memleket sigarasız kalacak !... Sağır Bir dostumuz vardır, kolay ko- | lay her şeye inanmaz. Geçen gün de: — Canım diyordu, Cemal be- yin sağır olduğuna inanmayınız. Dün kahvede yanında oturüyor- dum. Bir aralı kendi kendine, hem de usulcacık : “ Ortak git- meli ,, dedi. Ve derhal gitti. — Peki... — Pek âlâ kendi kendine söy- duyuyor ! boynundaki çürük ? ır. büyük değildi. | arkasından: Ne yapsanız, ne kadar oğ- raşsanız, hattâ ağrınızla kuş | tatsanız, gene kendinizi her kese beğendiremezsiniz. Ben, on kişinin müttefiken, bir kişi için akıllı ve zeki dediğini duymadım. Birine, deli ve sersem birini izafe etmek sıfatlarından çok daha basit olmakla beraber, elli kişinin, bir kişi için *ittifakı ile deli ve budala de- i işitmedim. Ben senin için sevemli ola- bilirim, fakat o, benden nefret 'eder. O, berikini - beğenir , | amma öteki, berikini hiç çe- kemez. Bazısı için üstat olan, bazıları için acemidir ve bi- zim acemi telekki ettikleri- mizi, bir çokları usta adde- derler. Size bu hususta bir fıkra nakledeyim : Bir bey, bir dükkâna girdi Bir vazo beğendi ve sordu : — Kaç kuruş bu? — Beş lira. — Pahalı, çok pahalı... — | Dükkânın - satıcısı, — beyin — Sersem herif! Almağa | niyeti yok, boş yere rahatımı bozdu. Dükküna başka Bir - bey | daha girdi. Aynı vazoyu be- | gendi ; Te M F — Beş lira.,. — Pahalı 1 S giz Dört yetmiş beşe vazoyu ( aldı. Satıcı beyin arkasından: — Çingene herif1... 25 ku- | eu aeadlek Gdeyer.r Bir böğ 'daha geldi: — Bu. vazo kaça ?. dira mı? Pekâi Vazoyu alıp gitti beyin arkasından — Ne enayi şeyl.. On para etmez vazoya beş lira verip | aldı!.. Si Dört - vere. Beş | çitti . Satıcı, Çocuk dünyası 10 uncu sahifede Cingözün marifetleri| Vakıt Vapur iskelesinde.. Bir. bey nefes nefese koşarak - gelir, bir Mmüvezzie sorar: — Oğlum “Vakıt,, var mı? Çocuk hemen gazeteyi uzatır. — Var efendim. Ben yürüyüp geçer.. — Vapuru kaçıracağım sandım. Beyhude koşmuşum! Kış Kışın en soğuk - günlerinden birinde N.R. ye rasgeldik . Üstünde incecik bir elbise vardı. Ne palto giymişti hatta 'ne de pardösü. — Yahu, dedik, bu halle, ne oluyorsun? NER. güldü: — Bu da sual mi? dedi, ne olduğumu / görüyorsunuz : Donu- yorum! Komşu Apartımanın üçüncü katından, bir hanım çocüğunu ikinci kata bacaklarından — tutup — sarkıtır. Çocuk pencereden: — Hanım teyze annem bir tencere istiyor! E. — Bu yaz için iki şık var; Moda !... Hangisini tercih edersin ? K. — Tabü iki “ şık 11 v M.IA!M İ Domuz mancası Bir arkadaşımla beraber geçen sene Polonez köyüne gitmiştik. Orada “ Toprak altı, toprak üs- tül , deye bir komedi yazmağa başladık. İkinci perdenin başlanğıcında | sahneye köyün genç bir kızı ge- liyor ve domuzlarına manca ha- zırlıyor... Arkadaşım sordu: — Sen domuz mancası nasıl yapılır bilir misin? — Yoo! — E, ne olacak?.. — Burasını geçelim., Öğle üzeri yemek yerken, bizim oteli kıza sorarız... Malum ola ki, Polonez denen köyde, her köylü evi bir oteldir. 've evin kızıda, otelci... kızlar da güzel şeylerdir hal. Öğle üstü sofraya Kız tabakları önümüze sonra çorbayı getirdi. Bu aralık arkadaşım sordu: — Kız, dömüz. mancasi nasıl yapılır?.. Kız evela kızardı, sonra sarardı. Nihayet kekeledi — Salçaya biraz su kariştır- dim, ama ne yapayım, havuçların dibi tutuyordu... Çorbanız çok mu fena olmuş? * Xx Güneş altında — İki kişi konuşuyorlar : — Eger bu sene de kadınlar ve erkekler çıplak gezerlerse rezalet olur. — Hiç dej oturduk. koydu, Ben erkeklerin | çaketsız, gömlekle dolaşmalarına taraftarım. — Ben bilâkis... Eger böyle devam — ederse, herkese örnek olacak. — Ne iyi. — Çok fenal Caketsiz gezenlere polis müdahale etmelidir — Ne hakla?.. Hem siz neden kızıyorsunuz?.. Necisiniz siz?.. — Terziyim... ya siz? — Ben ğömlekciyim! Moda koyunda.. hava bulutlu ve rüzgarlı. — Karı koca sandalda- dar. Bifaz açıl- dıktan sonra, san- dal devrildi. Ka- ı koca denize yavarlandılar. Kocası, kanlılıkla; — Şimdi artık de ğil, isterse yağ- mur yağıp tufan olsun ! soğuk ursurumda dın aşkından bahsetme. Kadın- lar aşık olmaz. Bir tanesi beni sevdiği - halde, dultu di. — Kiminle? — Benimle ! biri Ada, biri