Maya 1929 Verem tedavisi ve sanatoryomlar "Heybeli ada verem tedavisi ve sana- toryom İçin münasip bir Verem incı izde en çok tahribat yapan haslalıktır. Her sene verem yüzünden binlerce nufus kaybediyoruz. Son 7 larda bu bastalıkla mücadele içi bazı teşebbüsler vuku — bulma; başlamıştır. Bu cörüleden olarak sanatoryomlar açılması düşünülü- yor. Dünyanın en iyi sanatoryomla- m İsviçrede Davostadır. - Uzun müddetten beri Davos sanator- yomlarını tetkik etmekte olan bir karlimiz bize şayamı dıkkat bir mektup göndermiştir. Karüi- miz mektubunda diyor ki: Geçenlerde Cumhuriyet gazete- sinde bir yazı okudum. Bu maka- lede Verem — sanaloryomu / için Heybeli adadaki çarkçı mektebi binasının çok müsait olduğundan bahsediliyordu. Bu ilk bakışta çon muvafık bir fikir.. Lâkin iyice tetkik edilirse bu binanın asri verem ledavi şeraitini katiyen ihtiva etmediği görülür. Verem sanatoryomunun evela rüzgârdan mahfuz bir yerde olması lâzım - dır. Bu bina istirahat balkon - darma bile malik değildi Esasen Heğbeli adanın verem tedavisi için iyi bir yer olduğu bile şüphelidir. Verem sanatoryomu / için bina aranılırken bu işi mütehassıs bir beyyete bırakmak çok Soğru bir hereket olur. yer midir? ] Davosta Türban sanatoryomu Bundan başka veremle müca- dele edebilmek için yalnız sana- toryom ve para kâfidir zannetmek büyük bir batadır. Eğer veremle ciddi surette uğraşacaksak Avru- pada uzun müddet tecrübe gör- , müş verem mütehassıslarına ihti- yacımız vardı Memleketimizde bilharsa İstan- bulda verenle mücadele edilirken biraz Davstan bahsetmek çok faydalı olur zannındayim. 1853 senesinde meşhur alman doktoru Aleksandr Spengler Da- vosa geldiği zaman bu şirin yer, hariçle hiç bir alakası olmayan * bir dağ köyü imiş... Halbuki bu gün Davosta 7100 yataklı 14 hu- susi sanatoryom 2500 yataklı 216 pansiyon 1000 yataklı 8 resmi hastahane vardır. Bundan maada da 1574 yataklı 20 otel mevcuttur. Davosta sanatoryom hayatı şöy- le tarif edilebilir: İstirahat ve sükünet, mebzul bava, iyi gıda muntazam uyku.. Hasta sanatoryoma gelir gelmez yüksek dağ iklimine alışsın diye hemen yatağa yatırılır. Bu müd- det zarfında bhastanın kat'i bir sükün içinde bulunması çok lâ- zımdır. Hasta bir müddet sonra balkona çıkarılır ve bilahara da gezintiler — yapmasına — müsaade editr İyileşen bastalar kar spor- ları yaparlar. Bunların ” sihbatli halini görenler katiyen hasta ol- duklarına inanmazlı Lavrensin arkadaşı Arap kabaili az daha Mısır paşasını öldürüyorlardı Harbi umumide bütün Arabis- tanı ayaklandıran Miralay Lavren- tin sağ eli makamında olup Mısır ardusunda hizmet eylediğinden dolayı kendisine Paşalık unvani werilen (Peake) namındakı İngiliz zabitinin gene Aarapler elinde feci bir surette öldürülmesine ramak kalmıştır. Peake Paşa fevkalâde soğuk kanlılığı ve Türk şoförü Hamdinin cesareti sayesinde vartayı atlat- mıstir. - Harbi umümide Arap “üyonunun kumandanı ve cemiyeti saumiye müdürü olan Peake Paşa bu gün Maverai Erden hü- kâmeti kuvayi askeriyesinin baş kumandanıdır. Peake Paşa, öteden beri âdeti olduğu veçhile gayri müsellâh olarak beraberinde yalnız Türk toför Hamdi olduğu halde Suriye hududu civarında (Umuinu Cemel) havalisinde — ötomebille — dolaşır- ken birden bire karşısına S00 mü- sellâh bedevi çıkmıştır. | Bedeviler İngiliz zabitini tanı- mışlar ve kendisini ve şoförünü indirmişlerdir. Bedeviler İngiliz Zabitini bir hayli dövdükten sonra “Pcake Paşayı öldürelim,, diyerek bağır- mışlardır. Arabın biri tüfeğini Ingiliz zabi- finin göğsüne dayamış. İngiliz zabiti bu vaziyet karşısında telâş etmiyerek güzel teleffüz eylediği arapça ile “Ümit ederim ki beni pek çabuk öldürürsünüz.,, demiş- Bu söz bütün Arapları gül- dürmüş ve halkın gayzı şiddetini kaybetmiştir. Araplar şoför Hamdiyi de öl- dürmek istemişlerdir. 300 bedevi Türk 'şoförün üzerine bücum ey- lemişlerdir. İngiliz gazetelerinin verdiği ma- lümata nazaren Hamdi 300 Ara- bin hücumunu istihkarle karşıla- mıştır. Bu sırada peyda olan ka- bile şeyhi her iki esiri ikurtarmı ve salimen hududa göndermiştir. Pariste ingiliz mekteplileri Avrupada seyahat mevsiminde başlamıştır. Bilbassa İngilirler erkenden tatil yaparak seyahata çıkıyorlar. Son günler zarfında bir çok İngiliz mekteplileri de seyahata çıkmış- lar ve Parise gitmişlerdir. Paris sokakları İngiliz mekteplileri ile dolmuştur. Londrada uyku mektebil!.. Bu mektepte kadınlara zarif surette uyumak talim Geçen hafta Londrada “Uyku namı altında büyük üessese açılmıştır. Bu mektebin sıhhi surette uyumak, uykuyu tane zim etmek gibi hususlarla meşgul olacağı ıptida hatıra gelir. Halbu- ki mektebin küşadının hıfzıssıhha ile hiç bir alâkası yoktur, mektep münhasıran bedil bir — maksatla, daha doğrusu karıların kocalarını kendilerine bağlayabilmelerini te- min için açilmıştır. Mektebin müdürü madam Edit Nikson isminde genç bir kadındır. Bu kadın mektebi ne maksatla açtığını şu süretle anlatıyor: İnsanlar ömürlerinin üçte birini uyku ile geçirirler. Uykunun ha- yatta büyük bir mevkü vardır. Bilhassa kadınlar için uyku çok mühimdir, çünkü bu müddeti ko- caları ile bir arada geçirirler. İşi çok olan, yahut ötede beride gezen kocalar bile uyumak için evlerine gelirler ve karıları ile yan yana yatarlar. Akıllı, zevk sahibi bir kadın bundan istifade ederek kocasını kendisine bağla- yabilir ... Uyku haddi zatında bir şiirdir. zarif bir şekilde uyuyan bir ka- dının görünüşü en tatlı bir lâvha gibidir. İnsan bunun seyrine doy- maz. Halbuki yatağında bir boh- ça gibi toplanarak, yahut kolunu bir tarafa, bacağını bir tarafa edilecekmişl... Uyku mektebi müdürü madam Nikson uzatarak yatan kadınlar kocaları- n iğrendirirler. İşte mektebimizde böyle zarif ve sevimli bir tarzda uyumak talim edilecektir. Bu suretle aile- ler arasındaki talâk vukuatının da önüne geçeceğimizi ümit ediyorum. Fikrimce — boşanma — vakalarının bu kadar çok olmasında iyi bir sürette uyumayı bilmemenin | büyük — bir tesiri - vardırl.. Otomobil hakkında anket Avrupada ilk taksi otomobili kimin tarafından icat edildi? Bu gün dünyanın her tarafında gayet tabii görünen taksi otomo- billerinin kimin tarafından icat edildii bir ingiliz gazetesinin merakını mucip olmuş ve bü hususta bir anket açımıştır. Bu anket neticesinde ilk taksiyi Kral Benz ismindeki bir Alman fabrikatorün yaptığı, ve bunu Berlin, Paris, ve Londra da kul- lanmak Üzere piyasaya çıkardığı anlaşılmıştır. İlk taksi bir fayton arabasına konulan bir beyğirlik bir motör- den ibaret imiş. Berlinde az müd- det görüldükten sonra bu tak: Londraya gönderilmiş, fakat da caddelerden geçmesine müsa- ade edilmemiştir. M. Benzin israrı üzerine, bele- diye taksinin ancak önünde yol açmak üzre, elinde bir karmızı bayraklı adamı görenler taksi geldiğini anlar ve kenara çekilir- lermiş O zamandan beri geçen otuz senelik müddet zarfında taksiler son derece terakki etti. Bu gün Avrupanın — büyük — şehirlerinde taksiler bir kaç sıra olarak oluk gibi akıyorlar. İngilizler bir za- manki / memnuiyeti — hatırladıkça utanıyorlar. İlk zemanlar taksilere bir yere gitmek için değil gezmek maksa- dile binilirdi. Buna sebep sık sık bozülan bu otomobiller yüzünden yolda kalmak endişesi idi. Hatta gezmek için otomobile binmek te cesarete mütevakkıftı. Şurası şayan dikkattır ki oto- mobillerin adedi ve süratı artmakla beraber taksiler şehirlerde elân İlk takse otomobillerinden biri pek yavaş gitmektedirler. otomo- billerin caddelerde 20 kilometro- dan fazla süratle gitmeleri mem- nudur. Her sene ne kadar altın çıkıyor? Cihanda senevi altın isthsalâtı 84,000,000 İngiliz lirasını buluye Dünyanın en büyük altın müs- tahsili İngilteredir. İngiltere se- 'nede 57,000,000 işterlinlik altın çıkarıyor. Bu miktardan 42 milyon Tiralık altın Transuvaldan çıkıyor. İngiltereden sonra 10,000,000 milyon Hralık istihsalatile Amerika, 4 milyon İiralık istihsalâtile Rusya ondan sonra Belçika kongosu, Meksika, Cenubi Amerika geliyor- lar. Şunu da ilâve edelim ki Ru- manya, Avusturya, İspanya ve Fransa az miktarda altın istihsal ediyorlar . —a L — # K