? : t t 27 Nisan 1929 Bu memleket uzaktadır. Ben halâ ayakkaplarımı giyi yorum âli hayat arayan çabuğuma balâ dayanıyorum. Gene daima elimi uzalıyorum ve geç olarak anlıyorum ki kölgem bahtiyarları selâmlıyor. Bayram günü gibi sofra hazır- | hıyorum ve buraya her hangi adamın gelmesini nafile bekliyo- rum,çünkü bana olan yol gayet çetindir. Benim omuzlarımın üze- ir çokları yükseliyor, lâkin ben sormağa cesaret edemiyorum: * Ben nerede dürüyorum? , Aç ve bülâç kaldım, hayatla mücadele ettim ve ellerim, ayak- larım ve bütün mevcudiyetimle uğraştım. Nihayet elem ve ızlırap- larımı kahkahalar boşalttı. Ve şimdi bütün cihan bana gü- lüyor ve beni Clowa (Klavun), | olarak tanıyor. Bereket versin ki | bir çokları hissetmiyorlar ki ne | acı ve mücllim tecrübe ve ser- | gözeştler bu. kahkahalara - şekil vermiştir. İhtimal âlem bundan sonra da gülecek, ve gene handeler ile karışık olarak göz yaşları da ayni menbadan Kopacaktır. Eğer insan güldürmek bir iş ve mari- fet sayılmağa şayan T8& diye bilirim ki ben çok çalıştım. İhtimal ki insanları güldüre gül- düre öleceğim. O zaman halk hücum,, filmindeki yılbaşı aat on ikide olduğu gil rinde yeni bir maska:- tüfenği — boşaltmasiyle Clown ve soytarı Şarlo ebedi surette unudulacaktır. Fakat bundan sonra da hiç ol- maz ise bir kaç insan dünyaya veda edenin mahiyeti yalnız bir soytarı olmadığını bilecek olursa alelâcaip olan ayak - kaplarımı o zaman sevinçle çıkaracağım ve üsületle sıvışacağım. Ademe oğru. Charle Chaplin Niçin Medhal Charlo Chaplinin ehemmiyetini isbat eylemek zait bir şey olmuş- tur. Filmin bu en birinci ve en büyük sanatkârının şahsiyeti ve mahiyeti itibariyle tespit edilmesi Tüzumsuz bir iş olmuştur. Niçin zait ve lüzumsuz olmuştur? | Çünki büyük üstazın ehemmi- yeti okadar aşikârdır ki, o kadar itiraz kabul etmez ki, o kadar Tetrika nümerosu:72 | öildir. müsellemdir ki her türlü isbatlar varestedir; cünki bu nadirei hil- katin ehemmiyetini izah ve tenvir eylemek yalnız kendi - şahsiyetini ve mahiyetini - istihdaf etmiyen diger bir çok maddelere baglıdır. Böyle bir maksada teşebbüs edilecek olsa yirminci asrın yeni sanatı olan filmin kocaman ihini yapmak ve bunun merk: zine üstadi koymak Jlâzım gelir. Daha doğrusu yalnız film tarihini yapmak kifayet etmez. Belki öyle bir tarih yapmalıdır. ki asrı hazırm gördüğümüz azim | | terakkiyatı san'atkâranesinin rinde — inkişaf eylediği - bütün esasatı fikriyeyi keşf - ve teşrih eylemeliyiz. Niçin Şarlo' böyle bir. vasi ve şümullü çerçeveye muhtaçtır? Çünki Şarlo bu gün yalnız film san'atında emsalsiz değildir. Çünki filmin komşusu ve alâkadarı olan diğer san'atlardan hiç biri son asırlarda Şarlo gibi bir harikai tabiatı dünyaya getirmemiştir. ilim aktörü, şimi kadar yetişen filim aktörlerinin üyüğü olduğu gibi cihanın “kamedi 1 en büyük edibi,, dir. Bu harikülâde san'atkâr filimin yeni mevzu ve maddesine o ka- dar mükemmel hakim olmuştur ki sahnenin en büyük edipleri de kelime üzerinde bundan — fazla hakim olamazlar. Şarlo demek san'ata her vecihle hakim olmaktır. Böyle büyük bir simanın azamet ve ehemmiyetini bu küçük kitaba sığdırmağa imkân youtür; lâkin | bu kitaptaki yazılar bu ehemmi- | yel ve azameli nasil / kavramak | lâzim geldiğine vazih bir işaret olmaya kâfidir. Bu küçük hitap, mühim bir “eser,, olmak iddiasında olmak- sızın, Şarlanun - şahsiyeti - san' kâranesi arkasında sade insan Şarloyu keşfeylemeğe ve hayatının | etrafında, bütün — inhinalarında hakikatın civarını muhafaza ey- lemek süretile, bir iz bulmağa çalışacaktır. Bu küçük kitap bir rapor ve | zabıtnameden başka bir şey de- Yetişmek mümkin olan bütün menabiden aldığı hahiki kuyut ve malümatı büyük bir hayatın — zabitnamesini — yapmak üzere toplıyor. ( Mabadı var ) 27 Nisan 1929 BENiİN HATIRATI Nükili — Teyzel Teyzel Teyze!- diye bana doğru koştu. Lâkin, teyzesi olmadığımı anla- yınca, ansızın, olduğu yerde çi lendi kaldı : Teyzesi olmadığımı anlamıştı. " Pek sevimli, pek şirin bir yav: ruydu bu... Şüphesiz ki, “ mevzuu münakaşa,, olan çocuk kendisiydi. Sarı saçlarım okşamaktan, penbe beyaz yanaklarını öpmekten ken- dimi alamadım. O esnada, odanın diğer kapı- sından — içeriye Hüsrev beyle, gözeli, siyah, uzuz kirpildi, siyah uzün gözlü ve ortadan ayrılmış piril piril scün saçlı bir hanım Hüsrev bey: — Sefa — geldiniz, — efendim! -dedi- Size zevcemi tanıtayım: Meliha. Sonra, karısına tafsilât verdi: — Geçen gün. bir agrıdan sikâyet ediyordun da, karıcığım; merak ettim de. şehrimizin en hazik ebelerinden “NN.., hanım efendiyi, buraya kadar yordum. Meliha hanım. muamele. bilir bir kadınmış; bana münasibince, nazik muamele etti. Cigara ikram etti; likör ikram «i 'len — Ne zaman beni müayene | başına Dün muallimler birlğinde bir içtima yapılarak Barem lâyıhası karşısında — muallimlerin vaziyeti görüşülmüştür. Orta mektep ve ilk mektep hocalarmın iştirak ettiği bu içtima neticesinde Ankaraya Hükümet- karar verilmiştir. Hey'et Ankarada şunları temine çahşacaktır: 1 — Barem Jâyıhasında eski mesken bedeli ve makam maaş- larının nazarı itibare alınması. 2 — İlk ve orta mektep hoca- larının kadem zamlarının ibkası Bu temenniyatı bildirmek için | Orta mekteplerden Hakkı Süha ve İlk mekteplerden de Cemal Beylerin murahhas- olarak gönde- | rilmesine karar verilmiştir. * Konservatuvar yapılıyor — Dün Vilâyet umumi meelisi kan- servatuvar binası için Emanete 100,000 lir itasına karar vermiştir. Muhittin Bey azalara ifa ettik- leri hizmetten dolazı teşekkür ederek gelecek içtimamn 15 şubat da aktedileceğini söylemiş ve bu seneki içtimaa nihayet verilmiştir. * Darülfünun bütçesi — Da- rülfünun emini Neşet Ömer beyin riyasetinde bir heyet bu gün Ân- karaya gidecektir. Heyet fakölte reislerinden teşekkül etmektedir. Heyet Ankaraya yeni Darülfünun bütçesini götürmektedir; bir hafta kadar kalacaktır. * Mersin hattı müzakeratı — Framsızlara Mersin hattı etrafın- daki müzakere lâfa bağlan- mak üzeredir. * Ankarada sefaret binaları— Çankaya yolunda inşa -edilecek olan İram sefarethanesinin temel atma merasimi dün yapılmıştır. Merasimde Başvekil İsmet Paşa hazretleriyle hey'eti vekile âzaları süfera hey'etleri hâriciye vekâleti erkânı hazır bulunmuşlardır. * Hakkı şinasi paşa — C.H. F. müfettişi Hakkı Şinasi pş. B. M. M. nde yeni bütçe müzake- ratına iştirak etmek üzere pazar er gön sabalı ve alşem taaletinirden sanra nemii yüzünüz! KREM llki büyük fili RAMON NOVARO - RENE ADORE tarraflarından : modern aşk dramı JAMES MURRAY ve HEu:N KOSTELLO dün akşam MAJR SİNEMASINDA gösterilen MUKADDES yazll filminde pek parlak muvaffa- kiyetleri ihraz etmiştir. Emsak siz ve dehakâr artist DOVİA gayet nefis ve cazip şarkılarile küçük, büyük seyircileri ser- $ mest etmiştir. Hanım efendi Bahtiyar olmak istiyor musunuz?| Lütfen Beyoğlunda İstiklâl caddesinde aa BAKER. mağazalarının 15 eçya dairesini ziyaret elimir.Dn sou model en şik rop ve manter lar üzerindeki hakiki brsatlarıdan istifatle Vetmek çamanima vardır. Bü müstesna | zalış a mhayetine kadar - devam ode ektir. İRTİHAL Merhum beylikçi zade hacı Sadık beyin mahdumu , esbak sadaret ühendisi Ali elektrik Vehap L beyir biraderi Ziver bey Bek genç | yaşında irtihal etmiş ve cenazesi akraba ve dostlarının huzuriyle Merkez Efendideki aile kabris- tanına defnolunmuştur. | Ş Bir damla su Yedi Meşalecilerin nasiri Kenan Hulüsi beyin bu isimde şayanı | (. dikkat bir küçük eseri intişar et- MAT T Ve TeMmİyle yapşlan ola * da SIMÖN OPERA Sinemasında im bir arada KALP HIRSIZI JORJ JESSEL ve PATSİ İRUT MILLER taraflarından HARBE GiDERKEN.. tevkalâde zengin mizansenli MELEK sinemasında gösterilecektir. No 4 ve son ALHAMRA da May bire hazırlanınız!! Rejisörlerin - üstadi: SARI ZANBAĞIN mübdi ALEKSANDR KORDA nn son şaheseri Güzel Helen milyonlara baliğ olan film BARiGİT HELM in son ibdar RUS AŞKI Suvare tam saat 9,5 da başlayacaktır. MELEK sinemasınna film musabakası No 3 ,, deem A eT w ]Kl K[PIMIZİ G[H’ mümesilleri: LiANE HAiD - LA YANA Matineler: 14 15344-171/2- 164i GÜZEL TATİLLER Pake Kumpanyasının İstanbul acenta: T tarafından tertip edilem: FRANSA ZİYARETLERİ jgünü Ankaraya gidecektir. Tavsiye ederiz. Hakkında — mühterem — kartlerimizin NL Mi e TT Gllemti” Tnzürlm Ühnmulyala ee Tim. Pransanın €b güzel yerleri, Marsilya, aris, Versay, Rambaye ve Şato ö la Luan syaret. İngiltereye ihtiyari ziyaret Londra 34 GÜNLÜK SEYAHAT GCREME sikon> Bötün mesarif (Ötel, Yemek, Terck- danar göndügünüz takünda göne hiç bi ahit üü man, Şimenlifer, Otomobil, Kahşiş ve Tz D Güme SS Re gire dahil olmak özee) 29 gün Fran HentağarBenlsrda Çüzümüz parı selalaei " sada ikamet, lcanlan tacehizni mmukalraa ve'çüneçln telrinden İstanbuldan hareketten itibaren İstan- Pariste SIMON KREMI, PUDRASI Tuk avdele kadar Gölürü TI 208 den ve SABUNU. başlıyazak, Hufassal izabat — ve programı el ” etmük isleyeller — Kadiköyde - Lasrenl ——— Hebonl ve Şerikine müracaat, etmeliler | edeceksiniz? -diye- sordu. — Emredersiniz, hattâ hemen şimdi... — Baş üstüne... Fakat, Hüsrev bey, mümanaat gösterdi: — Hayır, şimdi. olmaz!... Hele yemek yiyelim. . Zile bastı. Hizmetciye, yemeğin hazırlanması için emir verdi. — İsterseniz hemen buyurun, efendim. Yemek hazırdır. Yalının ve möbilyesinin ahen- ğine uyacak kadar mükemmel takımlarla dönanmış bir sofra Melila — hanım, kendi — ortasına geçtik beni / kocasile oturttu. Cocukları, karşı tarafa, müreb- biyesi ile birlikte geçti. Onların yanına da, demin, salondan sala- na geçerken bir baş işareti ile selâmlaştığımız delikanlı oturdu. Hüsrev bey, delikanlıyı, yerhek oda: şu süretle taktim etti Halidun — bey, eniştemin, Bu esnada, birden bire irkili- a girdiğimiz esnada, bana | verdim. Ayaklarıma bir ayak dokunu- yordu. Bir büyük ve ağır ayak! î..':dğnd;ı;m Hayır, bir ayak değil; iki ayak.. Bizim enişte, Paristedir... İki büyük ve ağır ayak.. n ü Bu iki- büyük ve ağır ayak, Halidun beyin | . Onu beş a ticarele meşgul.. babası yerindedir bu iki erkek ayagı- benim bir a ” aldılar; ortalarına ve yağımı beri bize emanet bıraktı... sıkmağa başladılar. seneden Delikanlı, Dartlftinena devam —— Derim bir hayre ediyor. Vaziyetin ne- oldu; ire kavrayamadım. Yoksa, beni Melihanın pariste tahsilde bu- İ&.nckâğîjı F HMI:“ :ıy' lananbiraderi “de, ona. mükabi — ea “altndan, “bana içarel 'i Pariste bizim eniştenin evinde | vajrordu? Fakat, hayat Buna | mnisafirdir... Hasıh, — delikanlıları, | İnkân yok! Zira, Hüsrev bey | bu süretle aramızda değiş dokuş | yanımda oturuyor. - Yanımda ettik... Hah, hah, hah,hah... Hal- | oturduğu halde, ayağımı duna öyle alıştık ki, artık onsuz | ayağı ortasına alamaz a.. Bir an edemiyoruz. içinde devam ediveren bu mur Aramızda, bönle, / dereden te -| YARESDR. euaanda Ç RRİMA | peden ipsiz sapsız konuşuyorduk. — S 1 Yemek yemeye başlamıştık. İ deği ağım ayakları ortar fun beyden başkası (Mabadı var) alan, Haliç