— Sahife 6 Akşam 5 Mart 1929 Tefrika nümerosu: 12 Caddeyikebir - denilen Omahşer.. Bir alay yüzü gözü boyalı kadın, erkek- lere göz eder gibi bakıp: — Ben'güzelim! diyorlar — sanki İnsanın canı, şöyle cavap — vermek istiyor: — — Bu kadar boyanın “altından senin güzel olup “olmadığını nasıl anlayım? — İstanbul tarafında 100 kuruşa yediğiniz yemekle, Beyoğlunun büyük lokan- ta ve barlarında 500 ku- imizı, vehin ol.ıı ak ahr- , ve parayı vermeden vade etmezler. D *& stanbul - sayfiyelerinde uran insanlar çok tuhaf- , köp- vapura bindiler mi, niş bir nefes alırları — Ahi derler, istanbulun ültüsünden kurtulduk! Ve evlerine gidip, köşk- inin balkonuna çıktı lat n — Şu 9 n gü Iiğinu bakın! I !,.ı indakilere ünü gös- Fırlanamıyorlar anımlz:ı'ııwıııv. soyun. tafrika numerosı la debdebe ve tantanalı düğün işan gibi merasimin icrasma Lüdendorf muhalefet edi- Yüzbaşı Veller, amirinin tlarını yakından bildigi için, n Madam - Hüzbergdet ederken onunla çoktan beri' di olduğunu söylemişti. ceneral Lüdendorf, çok diği bu cessur Alman zabitine: Seni tabrik ederim Veller! “sabırlı bir gençsin! görülüyor i feragati nefis sahibi bir erkek- bir az daha sabret; yakında muzaffer olacak.. o va- bir ay izin veririm, dü- KÂŞANEMDE ASUS US MEKTEBİ Mis NORA DAVİS in « güzeştleri Bir Selâmi İzzet naklediyor | dukça, giyinmeleri güçle- şiyor! | Bir küçük el arabası, | içinde bir çocuk.. Cadde- nin bir yanından, öbür yanına geçiyor... Otomo- biller, tramvaylar duru- yor, yol veriyor.. Herkes avuç içi kimse bu ço- cuğun babası kendisi mi- / dir, değilmidir bilemez! Şişlide yanak di didikleni, he, tersir , belki v ağı derinlikte bir petrol | kuyusu çıkardı da, zengin olurduk!.. Z Bu sabah, yerleştim. m, teyzemin- de- ği şekilde cereyan etti. ka şaneme yarın Iıumı hımıhı bir an te akkuf edip, planmı ter- tip eden * muzaffer andan gibi, i şesinde -d düm.. 1526 numerolu eve şöyle bir IııLlım bir ek muh- ilebir balkön sı bayağı, Mi de göyya mer ». Delinin biri t Lmerdi gününü yaparsın. Demişti. Yüzbaşı Veller, mutantan - bir düğün yapmak için ceneral Lü- dendorfun ümit ettiği — muz: | riyeti beklemeğe karar vermişti. Vellerin — itikadına — göre aya kadar, bir çok cephelerden birinde, muhakkak - surette bir muzafferiyet temin — edilecekti . Azami iki ay beklemek güç bir iş değildi, esasen sevgilsi de bu müddet zarfında, ölen kocasının matemini ikmal etmiş olacakt Düğünden sonra apartımanları- ni birleştireceklerdi. Madam Hüz- cadı, oturmuş ç: 35 Mart 1929 alıpç mermere bi Köşe başında bi hane yar: Âlem kıraat- hanesi. Ama âlemin ha- beri yok ve olmasa gerek de, çünki in cin top oy- nuyor. Kapının önünde bir tekir kedi, kasap çı- rağını gözlüyor, her dai- reye giden etlere göz atıp, çöp tenekesinden çıkacak olan kemikleri hesaplıyor. Eglencelı macera_ SERERE LATRL SÜMNN ATEDA N TR TT AAAT VMDE DEVRİÂLEM ğ Bir kapıcınin yevmiye ymiye defterinden Etrafta derin bir sessizlik! var. Entrenin solunda bir yafta: Emniyet veznesi 1 inci kattadır Kapıcı odasının kapısım çtim. Odanın tiyar bir Damdan dü - Yeni kapıcı benim, dedim. ihtiyar kadın, dişsiz çe- nesini oynatarak: — Sefa geldin evlat, ben de seni bekliyordum, dedi. - Sefa bulduk... — Gel otür. bakayım. Sana bir sı v vere- yim.. Kaç tersin?. n de ıt bunu bi- e sorsam, hatırıma metli kocam. gelir r haslalığından - öl- Ferikö- orad gönderdim, m. (Devamı yarın) Bu retle nezih uvası kuracaklar- ce yüzbaşı, sevgilisini gelir ve daima bu vadide konuşurlardı. Hududa gidecekleri günün gece- sinde Veller sevgilisine geldi, otur- dular, birlikte bira içtiler ve ye- mek yediler. Hüzbergin uykusu gelmişti. Alman zabiti: —Haydi sen yat, dedi, yarın erken, kalkacağız... sonra uykusuz — ka- lırsın! Gözlerinden öptü.. - sabahlayın buluşmak üzre ayrıldılar. Zabit gidince Madam Hüzberg geniş bir nefes almıştı. Çünkü ertesi gün gidecekleri harp cep- hesindeki köyler a: sine yardım eden bir Hil T l Bir muuaffakıy sizlik ı di kanepesine v Komparti: man-kayanlık dma oldukça ” Uyud çıkarmıyor... Usul usul yerimden - kalktım, elimi eline değdirdim... Oh, ne âlâ, ne saadet... çıkarmıyor... Kolumu beline sardım. Gerinir gibi fbir az teprendi. Fakat, gene ne âlâ, Gene sesini çıkarmadı. İşte, o zaman, dudaklarımı du- daklarına y beri biriken bir ihtiras ve arzu ile genç kadının dudaklarını öptüm. Koynumdaki vücut, birdenbire irkildi. Kanepesinde doğruldu. Ven. Ve, bir an benden geriliyerek, dehşetli bir sille, bi Ses ne saadet. eme Alaca karanlk ıkta farkettimki, genç kadın, bir taraftan öbür tarafa döderek, yattı. Vaziyetimdeki f Vaziyeti nasil tamir edebilirdimi? Pardon! , desem komik... “— Yanlışlık - oldu..... hem Kkomik, hem de manasız. Tasallutta devam eylesem, hem pek terbiyesizce, hem de tehlil bir iş.. Zira, imdat işareti- aksi gibi genç kadının tam da başı desem, Sabahliyin —uyandığım ©, kalkmış, « nmıştı bile Dün gece marifetten nunmuş z kurnaz , evelce Fran- sızların Na ugriyan omahut köy tekrar Almaların eline geç mişlir. Madam Hüzberg ilk vazi- fesini yapacak ve elde — ettigi bu mühim fiırsattan her halde istifa , Oköyde ken otelci vasıtasiyle Parise gönderil- mek üzre ufak bir çamaşır paketi hazırladı. Bu paketin içinde za - hirde bir kaç kadın çamaşırından başka bir sey görülmiyordu. Fakat bu kirli çamaşırların her biri eczalı mürekkeple yazılmış birer harp raporu ve çalınan bir kaç mühim haritadan ibarett Madam Hüzberg bunları tertip ederek kendi / valizinin arasına mahirane bir surette yerleştirmek >| $ çıkarmıyor. Oh, ne âlâ, ne saadet... Ses | ırdım ve geceden | Somurtuyordum. — Ne oldunuz, kuzum. Dün hiç de bö ildiniz. Hiç. dim. — Haydi ben somurtsam gene |neysi Eyvah, açacak... . Ne rüya gördüm. bilmi- yorsunuz. dün geceki “meseleyi Müthiş bir rüya gördüm, evet... Güya kocam beni öpmek istemiş... Ah, ondan da hiç hoş- lanmıyorum... Rüyalarda bulunan madir bir cesaretle hınzır he- rife öyle bir tokat, daha bir to- kat daha, bir tokat daha aşke ettim ki deymeyin gitsin.... Artık mesuttum..: kendisinden ebediyem ayrıldığımızı sanıyordum... Neyli» yeyim ki, bu hakikat değil, rüya görüyorsunuz ki asıl ben somurtmalıyım.. Fakat, siz somor- tuyorsunuz... Neden?.. Vücudunu şeytanetkâr bir ha- reketle kıvrandırarak yanıma yak- laştı.. Heyhat kipşo esnada tren durdüğu için, kendisine ne bir şey söyledim, ne de bir şey yapa- bildi Genç kadın, dışarı bakarak: —Anax, işte'..Kocamk, gel » ona elini bavulunu kocasının boynuna 5: Ve, w klaştıkları esnade, ba- IHalk sıltunu Bir kariimize cevap h. b BDans dersi moahyay el ahti a uyku uyumadı. Aftık sabah oluyordu, cisi Helene kendisini gayet c kaldırmasını tenbih ettiği halde henüz gözlerini bile kapaman ve kapamağa da vakti ve niyeti yoktu. Hüzberg ancak işini bitirmiş ve beyaz kolalı bir mendil alarak başına oturmuştu. Elindeki - kalemi — eczalı şişeye batırdı ve beyarz mendilin üzerine yazmağa başladı: Mendil üzerine yazılan bir harp raporu “Aziz dostum! Bu ikinci mektubumdur. Fakat birinci mektubumu benüz alma- ; nerede olduğunu ve önderdiğimi — bilseniz her halde çok gülecek ve cesaretime hayret / edecek: