24 Şubat 1929 AKŞAMDAN AKŞAMA Yamyamiaı Kıraliçesi (Ya kıtalın karni Acılarsa ?1) Bu gün, gazetemizde bir haber ve bir resim intişar ediyor: Ka- dın bir İngiliz gazetecisi, yam- yamlar arasına düşmüş; kendi- sini onlara sevdirmiş ve kıraliçe intihap elunmuş... Şimdi, zevci yamyam kıralı hazretlerinden pek memnun olan sabık Miss ve Tâhik kıraliçe, hattü, memleketine bile dönmek istemiyormuş. Bu işe: “Allah mesut etsin, den başka ne denir? Varsınlar bera- ber kocasınlar! Temennimiz bun- dan ibgrettir... Lâkin, bir cihet, fena halde midemizi bulandırıyor : Kıralla kıratiçe, geceliyin koyun koyuna pürsaadet uyudukları esnada, ya yamyam kıralt hazretlerinin bir- den bire karınları acıkıverirse, © zaman, kıraliçenin akibeti neye varacak? ( Va Nap Hamış: Geçen — gün, — fıkralarımdan birinde “ölmek, manasına çelen 40 tabir zikretmiştim. Boğaziçili karilerimizden Irfan bey, “ima- mın dört çifteşine binme . yi , mahalli bir arga olarak bonz lutuf buyurmuşlar. Mersi. Yılmaz bey, “şehit düşme, ve “kurban ol- ma,gt aklıma getirmek istediler; birincisini, fıkrada esasen zilr t- aniştim; ikincisi, doğrudan doğ- ruya “ölmek, manasına gelmez. Kendim için ne türlü ölüm beyen- diğimi soran kariime derim ki: Milliyet — refikimizde, — Felek dostüm, * telef olma » yi bana tavsiye etti. Şayet siz de muvafık görürseniz, Feleğe buyun iğeyim. Avrupada yeni usulde ve 25-30 katlı otomobil garajları inşa edil- meğe başlanmıştır. Yer yüzündeki otomobil adedinin gittikçe artması bu nevi garaj inşası — ihtiyacını tevlit etmiştir. rer katlı otomobil garajlarının fazla yer işgal ettiğini nazarı dik- kate alan Amerikalılar evelâ Şi- kagoda on katlı ve 800 daireli bir garaj inşa ederek her kata asan- Sörle ve kolaylıkla otomobilleri başlamışlardır. Bu sonra Nevyork ve buna benzer binalar Londradada inşa etmişler Şimdi, bü, ver Kti garı ük sermayeli ve bi- sahipleri —aynı mahalle — yirai, — otuz. — katlı garajlar yaptıkları - takdirde binlerce otomobil muhafaza ede- bileceklerini düşünmüşler ve Pa- risle Berlinde de bu şekilde garaj inşasına başlamışlardır. Resmimiz, her katta otomobillerin masıl dur- dağunu ve her kata nasıl nakle- | düdiğini gözteriyor. B Seyyah celbi Bu kârlı bir ticaret işi olmağa başladı Bu sene şehrimize pek çok seyyah geleceğe benziyor. Seyya- hat acentalarından mada, diğer bir çok müessise de seyyah cel- bi için faaliyete geçti. Beynelmi- lel yataklı vagonlar şirketi avru- pa seyyahat acentalariyle muha- bere ediyor. Amerikan Ekspres bankası da Amerikayla bu iş İçin temastadır. Mart — iptidasında — limanımıza dünyanın en büyük vapurlarından biri olan Bismark vapuru geliyor. Bu vapur 63 bin tondur. Ham: bürg etzgâhlarında — Bismark sisteminde üç vapur inşa edilmi tir. Bu vapurlar Almanyadan harp zararı olarak ingilizler ve amı rikalılar tarafından zabtedilmiştir. Konservatuvara —Mü Münasip bir başka bina bulunamadı Şehzade Başında bulunan kon- servatuvarın, ilgası lakarrür eden Ayasofyadaki — zabitai - Belediye mektebine — nakledilmek üzere, bina dahilinde tetkikat yapıldığı: ni yazmıştık, Ayasofyadaki bina- da musikı salunu ittihaz edilecek bir Ssalon mevcut — olmadığın- dan bu karardan — sarfınazar edilmiştir. Ancak, Darül'acezedeki Şehir bandosu — Konservatuvara iltihak edeceğinden bu binaya nakledilecektir. Edirnede iki genç komonist- > likle müttehim eçen hafta adreslerine vürüt —S katİrıtomobi — ee a eli z ait olduğu haber alınan bir mek- tup üzerine elektrikçi Nihat, mu- allim Sait Yümnü beyler hakkında polisçe tahkikatta bulunulmuş ve her ikisi de mahkemeye tevdi olunmuştur. T Büyük demir kapının - kar- puz. kadar tokmağını üç kere hızlı hız- h vurdük. İçeriden paslı bir ses bağırdı: — Kim o? Arkadaşım ismini verdi; kapı evvelâ şöyle bir sarsıldı, ond: sonra daheste aheste açılmağa başladı.. — Buyurun!. İçeri girdik.. Burası yalnız bir tek mumla aydınlanan taprak ze- minli koskocaman — bir salondu. bir köşede iki büyük çuval ve duvar diplerinde iğri büğrü, yam- puru yumpuru karaltılar. Biz etrafa şaşkın şaşkın bakınırken — hayaletlerden ” biri kımıldandı ve bomurdandı. Ar- kadaşim: — Korkma, dedi, — develer. Malum ya Deveci hanı burası,. İlerledik. divarın — kenarında kımıldanan — karaltıların — yanına yaklaştık... Saydım tam sekiz tane deve.. Bizi görünce boyunlarını uzata- rak kocaman gözleri ile alık alık yüzümüze baktılar. - Önümüzde yürüyen adam iki kere seslendi. — Garipl! Garip!! Baktım Reh- hayvan peydahlandı. | Küçücük bir deve yavrusu.. ir an içinde yanımızda tuhaf | Darüttalimi musiki Sobasının bacasını rebap şeklinde kurmuş her ramazan olduğu gibi, Da- rüttalimi musiki heyeti bu sene de rağbet görmekte imiş. Söylendi- ğine nazaran bu ramazan alaturka musiki severlerin eksriyetin hanım efendiler teşkil ediyormuş. —Bu kadar mıştansonra, bir şeyi -resimde gördügünüz için - katiyetle söyliyelim. Darüttalimi müsikinini konser verdiği gazino- 'nun salonundaki sobanın bacası bir rebabı andırıyor... Her halde bunun göze güzel görüneceğini zannetmiyoruz. Çiftçilere yardım Konyanın kuraklık sahasındaki mühtaç çiftçilere ilk bahar zeriya- zisin bir yardım. olmak / üzere umumiyesince ll hmîııııık Lıhıınl tefrik edi- miştir. -Bu para konya valisinin tensip edeceği köylere — verilecek — ve her çiftçiye otuz liradan aşağı yi edilmiyecektir. Meşhur Deveci hanında bir saat. berimizin Garip dediği buydu.. Deve yavrusu - büsbütün büyrügrüleşti, büsbütün kanbur- laştı, ondan sonra bönbön gi lerimizin içine bakarak böğürdü.. Rehberimiz izahat veriyordu: — Garip ye- timdir ... Üç ay evel anmnesi | öldü, — şimdi onun boynuna bir torba tak- tık, dileniyor.. Kazandığı para ile süt alıp ona iyoruz.. Baktım — hakikaten — hayvanın boynunda küçücük bir torba var- | dı. Cebimden beş kuruş çıkara- rak Garipin kesesine attım... Ar- kadaşım: — Aman belediye memurları dedi, hemen Hanci ce- çıkardı, dilendiğini görmesi Darül'acezeye götürün binden emzikli bir deve yavrusunın ağzına dayayarak hayvanı lıkır Jıkır emzirmeğe baş- ladı Garipin karmı doyduktan sonra rehberimiz bir fener buldu, mumu | bu fenerin içine sokarak : — Haydi ahı- ra inelim.. De- di, o önde biz arkada ilerle- meğe başladık. bir — kapıdan irdik, toprak kokulu bir taş merdivenden indik tabiatı gariptir. Ağızlarına veril- ŞEHİR HABERLERİ Millet mektepleri Okuyanların adedi 1 milyondan fazladır Bütün vilâyetlerde açılan Millet mekteplerine devam edenlerin kaç kişi olduğu tespit edilmiştir. Artüvin, Elâziz, Denizli ve Kayseri hariç olmak üzere, diğer vilâyet- lerde Millet mekteplerine devam edenlerin adedi 942,696 dır. Henüz talebelerinin mıktarlarını tespit etmemiş olan 4 vilâyeti de dahil edecek olursak okuyanların milyonu tecavüz edeceği anlaşılıyer. Dahiliye teşkilâtı Dabiliye Vekâletince tam teşek- küllü olarak yüz nahiye daha teş- kili mutasavverdir . Hazirandan sonra teşkilâta başlanacaktır. Demir madeni Hacı İsmail bey namında bir zat İktisat Vekâletine müracaat ederek Seferihisar ve havalisinde demir madeni aramak üzre müsa- lade istemiştir. Vekâlet bu taharride yahzur yoksa müsaade verecektir. Ecnebi şirketler Ticaret müdüriyeti ecnebi şir- ketlerinde çalışan memurların bir listesini istemişti. Şimdiye kadar müdüriyete yalnız bir kaç müessise liste göndermiştir. Liste göndermiyen — şirketler hakkında ticaret müdüriyeti icabe- den tedabiri ittihaz edecektir. Çünkü bu gibi müessiselerin ka- nun bilâfı olarak kâfi derecede Türk memur kullanmadıkları anla- şilmaktadır. ve küçük küçük — tepeciklerin bulunduğu yayla gibi bir yere geldik . Bir aralık şayanı hayret bir şey oldu... Küçük küçük teveler kı- mıldanmıya başladı... bir de bak- 'tım tepelerin hepsi sırt, dev> sırtı.. Biz diyin on beş, ben diyeyim yirmi,.. Hiç şüphesiz ki bir tek deve insanı hayrete düşürmez, Lâkin on beş yirmi devenin sırt- ları havaya doğru yanyana yatış- ları insana garip bir his veriyor.. Rehberimizin elindeki ışık hayvan- ların gözlerini kamaştırıyordu. Ve her önünden geçtiğimiz deve kamaşık gözlerini açarak bu gece ziyaretcilerine hayretle bakıyordu. Rehberimiz kenarda duran çanaktan biraz hamur alip develerden birine verdi: — Efendim. Bu bayvanların vu yutamazlar. — İşte bu esnada 5 hamurla bera- ber arkadaşıı havalandı. Feneri elindeki fener ir dakika deve- nin ağzında gördük.. Sonra yere düştü.. Etraf kapkaranlık.. Uzun boyunların, Kanbur sırtların ara- sından geçerek kendimizi dışarı atıncaya kadar aklak karayı seçtik... Dolaptaki şişe! Sadık bey çok evhamlı bi adımdır Evhamlı olduğu kada usrıktır ha... Karısından, ge öklarklr gibi korkar .. Selime hanım da müthiş bi kadındır, kocasına - yapmadıgın birakmaz .. Son zamanlarda Selime hanın kocasının başına bir dert dah: çıkardı: Tehdit !. Sadık bey Selime banımın bi dediğini iki kere söyletmeğe kalk t m? Derhal Selime hanın atılırdı — Vallal rim ha! Meslâ hanım efendi bir mant istedi değil mi? Hemen almalı. Çünki tehdit hazırdır * — Dolaptaki şişeyi içerim ha. Sadık bey dolaptaki - beyı Zebir şişesini eline geçirse yol Gti — Sadık bey karısı intihar etme sin diye son zamanlar da nele Yapmıştır, neler. Lafı uzatmayalım elendim .. Geçen gün Sadık beyin kıymetl kedisi Pamuk dolaba r, mahu #iteyi devirir ve sütü içer, Bunu / duyunca alır mi bir te lâş Sadık beyi ? Kedisi koltuğunda baytak bay tak dolaşır, her hastane kapısımı ipini çalar. Bu hadisecin üstünden tamar .on gün geçti.. Pamuğa bir şeycik “Ter olmadı. Sadık bey dü düşünüyor, fakat bir müşkil muammayı halledemiyordı Ben bari size söyleyeyi taki şişede zehir değil, si Dedikoducu Kıraliçe! BirİngiI iz gıızetec dolaptaki şişeyi içe Yamyamlara kıraliçe — olan ingiliz gazete muhabiri Miss Elinor. Mordaunt Resmini derceti Miss Eli 'nor Mordaunt, İngilterenin meş hur gazate muhabirelerindendir Bu kız, öteden beri tehlikeli mım tıkalarda seyahat eder ve rasla dığı garip hadiseleri memleketin yazardı. inor Mordaunt, son günlerde Yeni - Gine adalarında bir seya: hat icra etmiş ve yamyamlarır eline düşmüştür. Fakat, gazeteci © derece iyi idare etmiş tir ki, yamyamlar kendisini kabiley kıralıçe seçmişlerdir. Muhabirenin vatanına döndüğü zaman yazacağ hatırat pek enteresan olacaktır. Ancak, genç kız, İngiltereye gön derdiği bir mektupta, gerek yar yam kıralı olan zevcinden, gerek kabile hayatından memnun kal- dığını, / hayatının sonuna kadar Yeni - Gineden — ayrılmıyacağın: Hikmet Feridan bildiriyor.