DA aT Si Şamapiyonluklar “Avrapa gazetelerinde her gün ir î ıdüf ediyoruz: 'ek bilmem, filânca şehrin lo- kantaedar cemiyeti, en usta gar- sona ilgramiye vermek üzere, bir müsabaka tertip etmiş; garsonl: dan her biki, ellerinde fincan fir can kahve dolu tepsilerle, bir oto- mobilin tepesine çıkacakmış; oto- mobil, muayyen süratle yılankavi yollardan geçerek, muayyen me- safeyi katettikten sonra, kahveyi dökmiyen garson ikramiye kaza- nacakmış, — Yok bilmem, falanca ir panayınnda bir aksırık yarışı — yapılmış; genç bir erkek, 6 saat 24 dakika süreklir tarzda “ aksırarak birinci, ve bir kadın $ saat 7 dakikada ikinci gelmiş —Yok bilmem, sağ görünü hiç kapama- dan sol gözünü kırpmak müsal kasını (*) kazanan, Amerikalı Coni imiş; 20,000 dolar ikramiyeyi der- cip etmiş... — İlh,,, ilh... Vaktile, Türkiyede de bu gibi geyler yapılırmış: / Faraza - sultan Aziz, bütün — horozları yenen pehlivan hint horozunun boynuna murassa — Mecidi nişanı takmış; tos vuran koçunu da “ül rütbesiyle taltif buyur- muş, Sultan Azizinkine, hepimiz, yek- âgaz olarak : « delilik! » diyoruz da, Avnipalılarla " Amerikalıların yaptıklarını , — klişe, — mütercim Mmuharrir, mürettip, kâat v iye ücretlerine acımadım, gününe gun - hattâ ekseriya, yarı takdir- kâr bir Jisanla, - geçiriyoruz! Neden acaba? Yoksa, komşunun tavuğu kom- şuya kaz geldiği gibi, komşunun deliliğe kemşuya akılllık geliyor. da ondan mi? (Vâ-Nâ) Tüstbakaya iştirak cden. olsa: arları üzel — kadın Turfanda çilek Bir tanesi 10 liraya, mal oluyor Çilek m mayis ayından itibaren başlar. Çileklerin çiçek | açıp, kuvvetli güneş ziyası altında fam yetişmeleri için lâakal iki buçuk ay lâzımdır, Halbuki geçen gün pariste fen akademisine — saksıda 40 gün zarfında yetişmiş fevkalâde büyük, kokulu, İerzetli çilekler takdim edilmiştir. Bu çilekler bir kömürlükte, güneş görmeden, elektrik ziyası ile yetiştirilmiştir. Saksıların üze- rine beheri 45,000 mumluk iki elektrik Tambası — konarak, — bü ziya ile 40 günde çilekler gayet eyi yetişmiştir. Fen akademisi bundan sonra her mevsimde çilek yetişdirilebile- ceğini bildirmiştir. Yalnız yapılan hesaba göre bu lambalarin sarf- ettiği elektriğin fiatı yetiştirilen çileklerin beherini 125 franga çı- karmaktadır. Ankarada odun fiatlari Son günler zarfında Ankarada odun fiatleri yükselmiştir. Ankara Şehremaneti ihtikârğ mani olmak için tedabir ittihaz ediyor. 28 Şubatta Pera Palae salonlarında Matbuat cemiyeti Hususi aile balosu Gazi Köprüsü Bü sene zarfında inşaata başlanma- sı ümit ediliyor Gazi köprüsü Nafia Nezareti müdürlerinden M. Bizu isminde bir zata ihale edile- ceğini yazmıştık. Emanet — müte- hassıslar arasında bu zatı tercih etmiştir. M. Bizu geçen sene Viyanada toplanan demir köprüler kon; sına riyaset etmiş, Fransadı ık mühim köprüler iş Baria mühendis MÖL lerindendir. Emanet, Hariciye vekâleti vası- tasile Fransa Maarif nezaretine müracaat edecek ve bu zatın mezunen İstanbula gelmesini rica edecektir. Projenin ücreti köprü inşaat bedelinin yüzde biri dere- cesindedir. Proje 6 ay zarfında ikmal eç lecek ve köprünün inşası derhal münakasaya Kpnadaktır. bu su- retle köprünün 1929 senesi zar- fında inşasına başlanacak ve in- şaat 2 senede ikmal olunacaktır. Kemaleddin Bey Bir “müddetten beri rahatsız bulunan Borsa komiseri Kema- leddin Bey iyileşmiş, dünden iti- baren makamına gelmiştir. Bu ramazan şehzadebaşı geceleri... * Hey Memo, Memoll . Hey Nemo, Memoll « Davul sesine zurna sesi, zurna sesine ayak patırtısı, ayak patır- tısına alkış, all boğuk na- reler karışıyor: * Hey Memo, Memoll . - Hey Memo, Memol! , Kırık fenerin aydinlattığı kırmızı lavhaya baktım, iki kelime yazılı: « Harput çayhanesi » Pencereler kalın kalın çuvallarla adamakıllı kapanmış , — içeriden | dişarıya işık sızmıyor.. | Kapıyı açtım, çayhaneye girdim.. | Toprak zemin, taştan dıvarlar , örümcekli tavan, ve hafif bir aydın | hık içinde mütemadiyen kımıldanan' yüzlerce karaltı, yüzlerce kaf: — Buyrun paşaml! Hayal meyal fark ettiğini bir adam önüme bir iskemle sürdü, uzun bolu bir karaltı büyük bir fincan içinde kahve getirdi.. Gözlerim biraz karanlığa alışın. ca etrafa bakındım, burada masa peyke filân yoktu... Yalnız arka- | lıksız hasır iskemleler ve bu is- kemlelere - oturmuş beli kırmızı kuşaklı, ayağı koca yemenili, başı kasketli insanlar.. Kalabalığın ortasında on genç İslanbuhın_silıhah /Havaların mütemadi tebeddülüne rağmeh şehrimizin sihhatı iyidir Havaların birdenbire deği sinin İstanbulun —umuml - sıhhatı üzerinde fena bir tesir yaptığını nezle ve gripin çoğaldığını yaz- mıştık, Geçen haftadan beri grip artmakla beraber hastalık hafif geçmekte ve İhtilât yapmamak- tadır. Bundan başka şehrimizde ço- cuklar arasında kızamık ve kaba kulakta vardır. Anadoluda — bazı şebirlerde , ezcümle Konya ve Kastamonuda kazıl hastalığı hüküm sürüyordu. Şarfedilen gayret sayesinde bu hastalığın önü alınmış gibidir. Sıhhiye - vekâleti her - tarafta sıtma mücadelesi İle meşgul ol- maktadır. Mücadele pek İyi neti- celer vermiştir. Vekâlet bu yaz İstanbulun Anadolu hattı boyundaki köyle- rinde yapılacak mücadele - için şimdiden istihzaratta bulunuyor. | Romanya ile ticaret muahedesi Romanya ile aramızddaki akkat — ticaret — itilâfnamesinin müddeti bitmiştir. Yakında yeni- | den müzakerata başlanacaktır. Jardı.. Davulun ahengile üçer adım üçer adım. geri atıyorlar, sonra da bütün huvvetleri rini birbirine vuruyorlardı.. Ayaklarına baktım: Öyle hareket- ler, öyle figürler yapıyorlar ki Blakbutom yanında haltetsin..; Bir aralık arkamızda oturan pavi şalvarlı biri hiddetli hiddetli züppel Mavi şalvarlı adamın “Çarlis- t deker Vç yıkııı?ı:n- yatsız, bol paçalı bir kundura boyacısıydı... Dikkat ettim kah- vedeki gençlerle ihtiyarlar ara- sında dehşetli bir ayrı gayrılık var... Üez çarlistona da bak. Delikanlılar bir tarafta, ihtiyarlar bir tarafta, gençlerin hemen he- men hepsi” boyacı, ihtiyarlar da hammal mahalle bekçisi. Delikanlılar pantalon fötrü şapka — giydikleri için yaşlılar onlarla , çarliston! ” diye alay ediyorlardı... arkadaşım kolumdan dürttü: — Haydi kalkalıı, dedi, daha, bütün Şehzade başını dolaşaca- ğız. Bu gürültülü cümbüşü brakarak Harput çayhanesinden çıktık... Biraz sonra kulağınızın yanında bir çıngırak çalmağa ve - kan bir ses avaz avaz bagırmağa başladı: — Haydi efendim, karagöze buyurun hayale buyurunll.. Kara- çöz, Hacıvat, Tuzsuz Deli Bekir beruhi — arasında — çarliston müsabakaları... beşi öbür tarafta karşılıklı durmuş- Verem hastahanesi Hastahanin pro- jesi tamamen ikmal edildi Şehremaneti Cerrah paşa has- tahanesine bitişik bir verem has- tahanesi inşasına karar veri Geçenlerde Emanet — Sihhiye müdürü — Neşet Osman Beyin nezdinde toplanan şehrimizin ve- rem mütahassısları hastahaninin '€n küçük teferrüatına kadar pro- İesini tanzim etmişlerdir. Mütahassısların kanaatına göre hastahane binası için ayrılan yer hastalığı ilerlemiş veremliler için pek müsaitt Hastahanenin Adalar, Yakacık bi ötedenberi veremliler için edilen bir. yerde inşa edilmeyerek — Carrahpaşa — da yapılması hastalığı ilerlemiş hastahaneler için bu yerin daha muvafık — olmasındandır. — Diğer yerlerin havası daha münebbib görülüyor. Hastahane — projesi — Sıhhiye Vekâletine gönderilmiştir. * İnşaata bu sene başlanacak ve inşa masrafı için İdarei Hususiye- den de tahsisat alınacaktır. Nişan atılan dükkân ların kahvelerin, Sinemaların önü teptenha,, Yalnız tiyatrolar ka- Tabalık. Bunlardan birine kirdik.. Salonda iğne atsanız düşecek yer yok! Bilâ istisna seyircilerin hepsinin kefasında şapka, başı açık kimse görünmiyor... Sahnede hokkabaz mı desem? ınbaz mı desem? Variyeteci mi lesem? Dans Garip kıyafetli bir dam edip şarkı söyleyor, perende Bir aralık fevkalâde bir şey oldu . kolislerden - fırlayan bir dam, hokkabazı astı tekmeyi adamcagza, bastı tekmeyi — adamcagza ... — Ama şaka, rol fılan digil.. Sahiden. Dayağı atan zat, hokkabazın pestilini çıkardıktan sonra - seyir- cilere döndü ve sanki hiç bir şey olmamış gibi kemali sükunetle : — Efendim, affedersiniz, dedi, biraz fazla sinirlendim. Ve bundan sonra da oyun de- vam etti, hemde biliyormusunuz? - Tam buçuğa kadar. saat bir Suriye meolisinin feshi “Taymis, n - Beyrut — muhabii bildiriyor: — Suriyedeki — Fransi fevkalâde — komiseri M. Hen: Ponsot Suriye meclisi mücssise nını gayri muayyen bir müddeti tatil etmiştir. Bu haraketi izah içi M. Pon sot mezktir meclisin reisin gönderdiği bir mektupta medli: Mücssisan tarafından kabul edil mek üzere 11 kanunusanide gön dermiş oldugu bir tezkereye iça ret eylemiştir; tezkere şudurı 1 — Fransanın Çemiyeti akva ma karşı olan taahhudatına mu gayir hiç bir madde Suriye ka nunu esasisine dercolunamıyacak tir ssa bu esas, eniniyeti um: miye, müdafasi milliye ve ecneb memleketlerile — münasebata ai hususlarda cariğir. 2—Fransanın süriyeye ait boy nelmilel taahhüdatı defam ettikçı Süriye kanunu esasine bu taab hüdatı mütecmir - edecek gib görünen mevat, ancak Frans: itilâf hasıl olduğu takdirde derc olunabilir. 3 — Fransa tarafından Suriye ye dair ittihaz olunan kararla ve neşrolunan kanunlar Fransi ile Suriye arasında evelce itilâ hasıl olmadıkça tadil olunamaz... Fransız komiserinin bu tezke resi 1928 senesi 8 ağustosunda kab olunan kanunu esasiye zeyil olara' e edilseydi. kanunu esasinit metni muhafaza edilmiş olacaktı Fransız komiseri bunu teklif ey lemiş ise de bu teklif reddolun muştur. Melisi müessisan reisi ile buro su iki memleket arasında bir mu ahede aktedilinceye kadar komi serin itiraz eylediği maddelerir tatbikınin tatilini teklif eyle: Faaia Tömbdi a ea (manda) dolayisiye Fransanın is- tediği teminat için kâfi “görme Bi Benta lll Lırgçynh arzu ettiği neticenin ne zamar haşıl — olacağım — bilmediğinder meclisi müessinanı tatil eylemiştir Beyruttaki Fransız mahafilindı Suriye ile ileride — itilâf hası' olacağı ümit olunuyor. Mecburi îîyannî Balık avlamağa çık mışken devri âlem tıyor, bin bir marifet gösteriyor...| altına aldı... | kaça kadar | Hikmet Feridan | seyahatı yaPacal( snuda balıkçılık sminte biri sabab Fransada, Teş eden Fransi, V erken kayığına binerek denize açılmış. Bir iki saat sonra dehşetli bir fırtına başlamış, tipi de orta lığı kıEl)lnu, zavallı balıkçıdan ümidi kesmişler. Fransinin balığa çıktığından üç gün sonra Plugasnu - telsiz met- kezine bir telgraf gelir. Eransi fırlınada batmak üzre iken o sr rada geçen “ Hasborn , ismin: deki — ingiliz vapuru - tarafından kurtarılmış, fakat fırtmadan . va: pur sahile yaklaşamamış ve yo- İuna devam etmiş. Vapur Antil adalarına gittiğip- den, Fransiy ancak kübada it- direbilecekmiş. Şayet yolda Fran- saya giden bir vapur ile buluşur- sa Fransi oraya nakledecekmiş. Ailesi şimdiye kadar şehirden yalnız balık avlamak için uzaklâ- şan Fransinin bu kadar uzun seya hattan ne gibi ihtisaslarla avdet ZR odeceğini sabırsızlıkla - beldemolr tedir. Borsa kanunu Kambiyo borsası kanunu yakın- da meclisten çıkacaktir. Kanun bu sene tatbik edileceği için borsa meclisindeki azalık intihabı tehir edilmiştir.