25 Kâmunusanl 1929 Yazı meşkediniz Yazmak da okumak kadar kolaydır, Işte size bu se dikkat ister lavhayı, el yazısile de yazıyoruz. Bu yazıyı da; dikkat eder ve çalışırsanız; kolayca okuyabilirsiniz. Size bu gün nümune olarak iki harf gösteriyoruz. Kendi kendizize meşkedebilirsiniz. a.d Matbaa harflerile Hoca hesap dersinde talebeden birini kaldırıp bir mes'ele sormuş ve demiş —Mişon efendi iyice kav- radın mı?.. Farzet ki pe- deriniz yüzde üç - faizle para ikraz etti.. Talebe başını sallamış: * — Olamaz efendim. — Nasil olamez, sen te- nasüp kaidelerini bilmi - yor musun? — O kaideleri bildiğim kadar babamı da - bili- rim efendimi %waafm sınde balebedin biti- %AWWW -%/ywı/ W 7%2 Kavcadin mi İrer İztge hi pedetiriz YA “f/%â/w e Dalbe başini salla nf : %na; Börlerm * -Sasil alaî/mâ den ZW MW be hemşeri © Oku ku be hemşeri, çalış, çabala B.A: baş LA. la - Beraber: Bala. Elin kolun gibi, aklın işlesin, Görenler beyensin, aferin desin. Okuyup yazmazsan,kalırsın aç ba! A.ç: aç; ha ha: - Beraber; aç ha. Tenbelin, cahilin encamı berbat, Oku da dünyada cennetler yarat. Manasız söz etme, oku da söyl Ö.yr öy; 1.c: le - Beraber: öyle. Laf değil kişinin bu gün hüneri, || (Oku be hemşeri, olcu bemşeril” l 'tin hükümdarı vezirinden, aptal insanların bir lista- sini istemiş. Vezir emri ifa edip lis- tayı hazırlamış, hüküm- dara takdim etmiş. Hü- kümdar İistaya bir göz atınca yerinden fırlamış: — Bu ne rezalet, lista- nın başına beni yazmış. — Evet efendim. — Hâlâ söyliyor ... deye yazdın bunu? Ne — Efendiniz geçen gün diyarı ecnebiyeden cins at getirsinler deye bir ta- kım adamlara avuç do- lusu para verdiniz. Hal- buki o adamlar parala- rı alıp gidecekler ve bir daha da gelmi; Onlara para vermek ap- tallıktirse. — Peki, ama ya gelir- ler? Her akşam hi ariste, kartiye Lâtende oturmuş; fransızca öyren- meye çabalıyordum; elin- de üstat Tahir Nadinin Tuhfei Vehbi tarzında yazdığı bir kitap, harıl harıl der- se çalışıyordum: * Söley > Güneş, €Lâ Jaf > kamer. demektir fırtın dö d *16 mont Bindim babimüa Hem « enfni » vi Allab « Diyö » , gökler Yaşasın aruz vezni | Bununla fransızca ne de güzel akılda kalıyor. Vakıa bazı kelimeler, uzuyor; — faraza “söley,, halini ahyor amma; - ne yapalım? - zarüreti vezn için her şey caiz! Hattâ bu hususta kendi acaip | lisanımızdan da fedakârlık yap- miyor miyiz? .. İşte, kırk yıllık “denir,, “denir,, şekline geliyor. Tubfei Tahir N: kitabı artık ezberleyip bitirmiştim ki, birden bire yanı başımda - tatlı, berrak bir ses duydum. Bülbül gibi şakıyor; bir şeyler söylüyor. Baktım: Gayet enfes, şık, genç bir kadın... Bana hitap ediyor. Hay Allah müstahakkımı versin. Kadm, Fransızca söylediği halde acaba niçin anlamıyorum?.. Hak buki * tahsili lisamı fransavi , m bittiydi yahull Genç kadın, yabancılığımın far- kına yardı. — Şprehen zi Doyç? Başımı ,bayır,, manasında sal- ladım. — You spik İııglı"l' Gene “hayır — Parlate Ra.ly.ıno? Bende gene yok! — Govariti paruski? Aah. Nihayet, kadın: — Tarif arabi?- Demez mi? Oh, hele şükür. — Naamn, naam, ya sittili- diye sevindim ve kendisiyle muhavere- ye giriştim, Ne yaman adammışım - ben meyerse yahu... Bu enfes, genç, güzel, yedi li- sana aşina kadın, meyerse, beni 'ta karşıdan görür görmez âşık olmamış mı? Oh, oh, oh, oh! ne âlâl 4, ne saadet! “soleil,, , | | Allah “Dieu,, Gökler “cieux,, $ Amerikaya gidelim. Denizde kum bende para... Âlâ yaşarız. — Naam ya sitil... olur, olur. — Haydi, öyleyse, gel, seninle izdıvaç edelim, ya seydi. — Peki, ya sitti Nasıl razı olmazdım? Kadının kulaklarından her bi- rinde pırlantalar fındık kadar, fhn- dık kadar! On iki kıratlık mıdır, nedir? Bana, her halde büyük ikrami- ye çıkmıştı. Uzun uzun görüştük, konuştuk. Ben ne dersem (evet” diyordu. Beni o kadar sevmis; bir gö- rüşte, benden - Zahir - şarklıyım diye; zahir top sakalım var diye- öyle hoşlaşmış ki, dini hakka gelmiye, müslüman almıya bile rıza gösterdi. Artık ne denir? laydi, Paris usulü medeni kıydıralım da sonra müs- âhı da ayrıca Kol kola girdik. Bir yerlere gittik. Karşımıza zabitler çıktı: Allah Allah! Demek medeni nikâhı kıyan zabitlermiş. Fonfin fonfin bir şeyler konuş- tular. Tuhfei Tal Nadi gene yardım etmedi. Bana bir şeyler sordular. Dildadem : ayu de, ya seydi | - dedi. — Vıy1- dedim. — İmzala, ya seydi ! -dedi. İmzaladım : Elhaç Hafız Av- nullah - Yağfarullahü zünubihi Bizim canan, o aralık ortalıktan sır oldu. Elime on frank sıkıştırdılar. Aman be, bu da ne! Beni zorla bir berberin önüne oturttular. Yarabbi ne oluyoruz? Bizim sünne- ti şerif. üzre kesilmiş canım Top sakal gürültüye gidiyor. ALAİAL Bu asker esvapları eş mana?., Lâf bile dinlemiyorlardı .. Bir zenci onbaşı bana kumanda ediyordu. Nefer elbisesini zorla giydirdiler. Haydi bakalım omzuna bir silahl. “Nedir bu kepazelik?,, Demeye kal- madı.. Bir Kamyona bindik.. Trenel Yahu durün... Durmak filân ne gezer?... Tren düt... Marsilyada soluğu aldık. Neden sonra öyrendim ki, me- yer, fransızların bir. “Eenebiler taburu,, varınış. Memur kadınlar, şu ve ya bu suretle, gözlerine kestirdikleri ecnebileri o tabura lermiş... On frank maaşla beş sen Fasta hizmet ettim... Ne buyurursunuz... Hep bunlar lisan bilmemek yü- K O zaman İistanın | — jem, kadın karunlar” kadar | zünden. aşına, — sizin — isminizi | zenginmiş yahu ... Sakın h: ölbpi onların “isimletini Benliki ve öuma ai e. Tuhfei/ Vehbi usulü fransızca X imlerini | y a aç talep ediyor. öyrenmeye kalkışmayın! —— yazarım — Ya seydil -diyor.- Beraberce Nakili: (Vâ-Nâ ) Tefrika nümero: —- Dör Mamafi — bir sene — Hiç., merak ettim de... — O kadar güzel değil. — O halde çok sevmiyorsunuz zannederim?.. kis... kocası — Bil kadın, Dünyada hiç bir tarafından, —onun » Hayret cdilecek erkeğin —kazısinı sevmesinden daha tabit bir. şey edilebilir mi? var? ıniz benim kadar güzel meziyetleri emsalsızdır. Klaranın cani sıkılmakla bera- ber, doktora kazşı hissettigi kuyvet- SAHTE PRENSES Nükili. L P. li bir temayüil, omu bu vadide kunuşmağa sevkediyordu. Tekrar — O da seni, senin onu sevdi- gin kadar sever mi? — Muhakkak.. ve t İ çıldırasıya sever yek- çok geçen dakikalarımızın hiç bir yabancı ses ve nefesle ihlâl edilmesini arza beş gaadetlerini mesut Böylece sene emerek yaşayacağız. » ve gürültüsi sonra mükavelemiz hitam bulacağı İçin, aramıza bir mini mini bebe. n girecegi şüphesizdir. Fikliranın . çekresinde - manasız çizgiler belirmişti. Doktorun kabaca hareketinden canı sıkılarak — şeze lonktan kalktı Odanın penceresi önüne doğru yürüdü. Doktor, hastasının izhar citigi bu garip temayül ve baleti rukiyenin esbabınt araştırıyordu. Bu esnada odanın kapist açile miştı. Klara, Vilsonu böyle birdene bire karşısında görünce hayretinl çabuk geldiniz Diye mrıldanmıştı.. Vilson, bu sualin kendi alâyhinde bir mana ifade ettigini anlamiyı cak kadar akilsız ve hissiz bir adam degildi. — Muhabbetinizin devamına manl oldum galiba?l