YURTTA OLUP BİTENLER da elini kolunu sallıyarak Türkeş le- hinde tezahürat yapan genç, Kuva-i Milliyecilerin oOarasında yırtıcılığı ve saldırganlığı ile temayüz (edenlerden biriydi... e Keşif önemli idi. Gazeteci grupu, delikanlının etrafındakileri in- celemeğe başladı. Az sonra, dilenlerin sayısı artmıştı. derken, âşina iplerin tesadüfe hamle- dilemiyeoek kadar çok olduğu anlaşıldı. Üstelik bunların çoğunun kolunda, gö- revli olduklarını gösteren kırmızı pa- zübentler vardı. Birbuçuk ay evvel A- calışıyordu. Eskiler alayım! Kongrenin ikinci günü, Tahtakılıçın önceki günden devam eden ve beş saat tutan konuşmasından sonra Tür- keşin yaptığı konuşma, partiyi ele ge- çirme mücadelesinin bu son safhasın- da kendisi için en önemli imtihan ol- du. İşin ilginç tarafı, Türkeş bu imti- handan geçecek not almadığı halde, gerek diğer tamamlayıcı şartların ken- disi lebinde çok iyi düzenlenmiş olma- sı ve gerekse rakibi Tahtakılıçın bü- AKİS kikalarda gerçekten o tesirli, kudretli görünüyordu. 27 Mayıs sabahı radyo- lardan millete hitap eden kalın ve madeni sesini ustaca (kullanıyordu. Zaten konuşmanın ilk cümleleri daha ziyade vatan, millet ve milli heyecan lâflarından ibaretti. Genel Başkan adayı, türk millet için her türlü mü- cadeleyi yapacağını, gerekirse canını bile vereceğini, görevi icabı dünyanın yarısından fazlasını gezdiğini, otuzdan fazla ülkeyi ve milleti incelediğini söyledi, sözleri sık sık, olağanüstü te- C.K.M.P. Kongresinde tezahürat yapan Türkeşciler ve oturan Tahtakılıç "Karadeniz Atatürk Bulvarında "Komünistlere ö- lüm diye bağıran, gazete yakan, a- dam döven, kafatasçıların o çıkardığı Orkun dergisini dağıtan topluluk, CKMP'nin, geride (o bıraktığımız haf- tanın son günü Türkeşin zaferiyle bi- ten olağanüstü Büyük Kongresinde başrolü oynuyordu. Tezahürat, Türkeş kürsüden inip yerine geçtikten sonra da devam etti. Lehindeki gösterilere el sallıyarak mu- kabele eden emekli Kurmay Albay, i- in en önemli o safhasını all düşünerek, heyecanını yatıştırmağa 6 çırpınıyor,selam yük hataları sebebiyle yine de zafere ulaştı. Tuttuğu yolda, büyük kütleleri he- yecanlandırıp peşinde o sürükleyebil- mek bakımından en önemli silâh olan hitabet sanatında Türkeşin ne derece- de usta olduğu en çok merak edilen hususlardan biriydi. Nitekim geçen haftanın sonunda Cumartesi günü saat tam 12'de Türkeş kürsüye geldi- ğinde gerilim son haddini bulmuştu. Konuşmasına «Biz türk milletini bölünmez bir bütün olarak kabul edi- yoruz" diye başlıyan Türkeş, ilk da- Türkeş o Albayıma!" zahüratla kesildi. Sıra türk milletinin ani türk ırkının- diğer omilletlerle -yani a ırklarla- mukayesesine gel inişti. Heyecan yüksek, gerilim fazlay- dı. Vaktiyle ırkçı - turancı hareketle- re karıştığı için hapis yatmış olan Ge- nel Başkan adayı, konuya ihtiyatlı girdi: " — Gezdiğim çeşitli (memleketler halkının türk milletinden üstün bir vasfa sahip olmadığını gördüm. Türk milleti kaabiliyetli, ahlâklı, o faziletli- dir. Könüşma yine kesildi, dakikalarca Ağustos 1965