S | Türkiye Faydalı bir teşebbüs Hazırlıkları, (o temasları fazla zamandır süregelen "Türk Sinematek Derneği" ilk çalışmalarına önümüzdeki sinema mevsiminda baş- layacaktır. Böylelikle, en azından otuz yıllık bir gecikmeyle de olsa, yurdu- muzda da bir sinematek kurulması ger- çekleşmiş bulunmaktadır. Bugün dünyanın bütün bellibaşlı ülkelerinde bulunan sinematekler, me- deni bir ülke için vazgeçilmez birer kurum niteliğini taşımaktadır. (o Bir yandan sinema eserinin kendine mah- sus yapısı, bir yandan yeryüzündeki sinema çalışmalarının genişliği ve yay- gınlığı sinematekleri büyük bir ihtiya- cın karşılığı olarak ortaya çıkarmıştır. Bir sinematek, en kısa bir tarifle, bir film kitaplığıdır. Bu kitaplıkta sine- manın gelmiş geçmiş bütün önemli e- serleri toplanır, saklanır, korunur ve isteklilerin yararlanmasına (o sunulur. Bugün kitaplıksız bir ülke nasıl dü- şünülemezse, sinemateksiz bir ülke de düşünülemez. Ama ne yazık ki Tür- kiye bugüne kadar sinemateksiz yaşa- mıştır. bir yıldan Oysa sinematek kurulması, belki ki- taplık kurmaktan, müze açmaktan da- ha ileri bir önem taşımaktadır. Bu- nun sebebi, yukarıda da belirtildiği gibi, sinema eserinin niteliğidir. Bir edebiyatseverseniz, istediğiniz kitabı ufak bir ücret karşılığı kolaylıkla sağ- lıyabilirsiniz, cep kitabı formülü, dün- yanın en pahalı kitaplarını bile geniş bir kütlenin istifadesine sunmaktadır. Piyasada bulunmıyan kitaptan genel kitaplıklarda okuyabilirsiniz. Hattâ is- terseniz, dünyanın öbür ucundaki bir kitaplıkta bulunan en akla gelmiyecek bir kitabın mikrofilmlerini getirtebi- lirsiniz. o Müzikseverseniz o uzunçaları plâklar, ses bandlarıyla, o konserlerle "dünyanın sesi"ni yatandan izleyebi- lirsiniz. Plâstik sanatlara düşkünseniz sergiler, müzeler, oröprodüksiyonlarla bütün sanat şaheserlerini tanıyabilir, gittikçe kolaylaşan dış gezilerle bunla- rın asıllarını da görebilirsiniz. Patlayıcı madde Ama sinemaya gelince iş değişmekte- dir. Sinemaseverseniz, o şehrinizin sinemalarında ne gösteriliyorsa onunla yetinmek zorundasınız. Yâni işletme- cinin, başkalarının keyfine bağlısınız. İstediğiniz filmi istediğiniz ozaman göremezsiniz, bazı durumlarda istedi- giniz filmi hiçbir vakit göremezsiniz Bir film bir-iki haftalık oynama süre- 7 Ağustos 1965 NE M A sinden sonra şehrin perdelerinden çe- kildiği için o filmi,, belki de ömrünü- zün sonuna kadar bir daha karşılaşa- mazsınız. Sinemanın başlangıcından bugüne kadar çevrilmiş filmlerden on- binlercesi bir daha yerine konmamak üzere yok olmuştur. e Bunun birçok sebebi vardır: Bir kere, filmin kendi- si bozulmaya son derece elverişli bir maddedir. Belirli ısı, nemlilik, hava- landırma şartları sağlanmadığı takdir- de bir film durup durduğu yerde bile bozulur. Sonra, 1950'den önceki filmle- rin çoğu. hemen hemen "patlayıcı madde" denilecek kadar çabuk alev alır bir maddeden yapılmıştır. Binler- ce film bu yüzden en ufak bir ihmalle yanıp kül olmuştur. Sonra, sinema u- zun bir süre öbür sanatlar arasında "üvey evlât" muamelesi görmüş, cid- diye alınmamıştır. Bunun için de filmleri koruma çabaları ancak son çeyrek yüzyılda kendini göstermiş, bu arada birçok sinema şaheseri, yerine konmamak üzere kaybolmuştur. Flim- ler için, kitaplarda olduğu gibi "dev- let nüshası" mecburiyeti bugün bile ancak bir avuç ülkede uygulanabil- mektedir. Her basımevi, bastığı her basma eserden belli sayısını resmi ma- . Güeheeeiii enamel #Ölmaği paris | teklarda #İklişatlik'da * Targan ış adam. İssanada” p ime; rain nda Morita (AKİS: 461) kamlara vermek zorundayken, filmler için böyle bir usul çeşitli sebeplerden dolayı uygulanamamaktadır. o Bugün saklanan eski filmlerin çoğu da var- lıklarını ileri görüşlü, sabırlı insan- ların çabasına borçludur. Eritilen filmler Sinema endüstrisinin bugünkü yapı- sı da, filmlerin korunması işini son derece güçleştirmekte, hattâ bu yüz- den birçok filmin sonu eritme kazanı içinde gelmektedir. e Bugünkü yapıya göre film, yapımcının malıdır. Ya- pımcı filmini 5-7 yıllık bir süre için işletmeciye kiralar. İşletmeci bu süre sonunda filmi yapımcıya iade etmek veya imha etmek zorundadır. Bugün- kü yapıya göre, filmin ticaret değeri, bu 5-7 yıllık süre sonunda artık tüken- miştir. Değişen zevk, değişen modalar, değişen oyuncular en çok 10 yılın so- nunda filmin sinema piyasasında "sı- firı tüketmesi"ne yol açar. Yapımcı bu süre sonunda, depolama zorlukla- rından dolayı elindeki bütün kopya- ları başka bir alanda kullanmayı da- ha elverişli bulur. oBu başka alan film maddesinde bulunan gümüş ve se- lüloltten yararlanmak üzere filmlerin eritilmesidir. Yıllardan beri birçok si- nema eseri ömürlerini eritme kazanın da tamamlamaktadır. Büyük şirket- lerin filmlerin ana negatifini sakladık lan doğrudur, ama bunlar, kapılan belki bir daha açılmıyacak depolarda yer almaktadır. Bunlar arasında sine- ma endüstrisi için ilgi çekici olanlar, tekrar perdeye çıkarsa da, bunlar ilk kılıklarında değil, ozamanın zevkine uydurulmuş yeni bir kılıkla, "yeniden çevirim" seklinde görünürler. Yani ay- nı konu, bu defa başka sanatçılar ta- --fından işlenmiştir ve dış görünüş- teki benzerliğe rağmen artık eskisinin aynı değildir. Hattâ bu durumda, asıl filmin yok olma ihtimali daha faz- ladır. Çünkü yapımcı yeni değerini korumak için eskisini ortadan kaldırmayı daha uygun bulur. Bütün bunlardan dolayı denilebilir ki, yal- nız 1895-1930 arasındaki sessiz sinema çağından bugüne artakalan filmler, binde biri ya bulur ya bulmaz Geçmişe bağlı gelecek Oysa geçmişin sinema eserleri bugün ve yarın için büyük bir önem taşı- maktadır. Bu önemi anlamak çok ko- laydır: Belli bir ülkenin yazılı eserle- rinin sinemayla aynı âkibete uğradığı vakit meydana gelecek durum, bunu bütün açıklığıyla ortaya koyar. Meselâ harflerden bu yana yurdumuz- da, yayımlanmış olan bütün edebiydi eserlerinin yalnız binde biri elimiz- de kalmış olsaydı, kültür ve sanat ha- yatımız görülmemiş bir kısırlık içine düşerdi. Bugün sinema alanında biz bundan daha da Kötü durumdayız. Çünkü bizim için gelmiş ve geçmiş 33