HAFTANIN İÇİNDEN Bu Devletin Şerefi Bazen insanları bir şımarıklık sarası tutar. Böyle hal- rde ı kısa o ün avuçlarının içind görürler. Ku lidirler, kudretlidirler, küçük rmakla- rını kaldır a arzularına av arına yetecektir. na tecavi rler, buna ydan okurlar, ortalarda ça- e lımlı çalımlı doll r. Tâ, kafaların bir kayaya tuşla- yıp tarumar olancaya kadar! Bundan birbuçuk yıl kadar önce, Türkiyede böyle bir grup vardı. Bunlar Tiirkiyenin ve türk milletinin de- mokratik rejime lâyık bulıuunadığına inanmışlardı. Baş- larında, bir sergüzeştçi yer almıştı. Küçük dağları ken- disinin yarattığını sanıyordu. Bir marifeti (affedilmişti. Bunu, karşısındakilerin zaafına vermişti. Onunla ve bu- nunla temas etmişti. Bunların arasında bizim dostumuz ve müttefikimiz bulunan memleketlerin, yetkili mi yet- kisiz mi oldukları fazla belli sayılamayacak temsilcileri de mevcuttu. Bu satırların yazarı. 1963 yılının 9 Mayısında şöyle ya - tiyordu: "Bu millet demokrasiyle, bildiğimiz demokra- siyle, seçimle ve iktidarlı - muhalefetli bir siyasi bünye ile idare olunacaktır. Bunun dışında her usül sadece fe- lâket, sadece ıstırap, kan ve gözyaşı getirecektir. Zira de- mokrasiden gayrı bir vuruşmadan bu memleke- r. Vuruşma saati geldi- üçbuçuk babayiğitin önünde, tavuk gibi yatacak! Bu, mil- leti de, orduyu da gençliği de hiç tanımamak, 27 Mayısı hiç anlamamış olmak ihtilâl mefhumundan zerrece ha- bersiz bulunmak demektir. Dün yetmeyen güç, yarın hiç yetmeyecektir." Bu satırların yayınlanmasından oniki gün sonra Tür- kiyede bir darbe teşebbüsü oldu. Darbeyi yapanın inancı- nın aksine, rejime sadık kuvvetler vuruştular. Vuruştular ve hayal sahiplerinin kafasını ezdiler. 21 Mayıs sabahı, Ankara sokaklarında vuruşma devanı eder ve kan akar- ken Hükümete, Demokrasiye ve Anayasa nizamına bağlı memlekete hiç bir zaman hâkim olamayacaktır.." ...ve olamadı da! Bugün, ibret alınması gereken o dersin verilmesinden birbuçuk yıl kadar sonra, eli sopalı bir takım adamlar tekrar memleketin orasında veya burasında türemiştir. Bunlar memleketin her tarafında birden türeyen ve meşruiyeti meçhul bir dernek adına konuştuklarını söyle- yen mukaddesatçı, gerici, halifeci ve padişahçı belirli tip- lerin "vurucu kuvet"ini teşkil (ediyorlar intibamı ver- mektedirler. Dernek bir yandan, makbuzlarla ve bazı sem- bolik adamların gölgesine sığınarak onu, bunu haraca keserken diğer taraftan da bu paraları profesyonel ku- marbazların, sahtekârların gırtlaklarına tıkmakta, on- ları yer yer dolaştırmakta, onlara konferanslar verdirt- mektedir. Bunlar, hiç bir fütur tanımadan, tıpkı Mende- res günlerinde yaptıkları gibi, memleketin ne kadar sağ- lam kuvveti varsa hepsini topyekün lekelemeye kalkış- makta, bir kızıl çamuru her önlerine gelene çalmakta, 10 Temmuz 1965 Metin TOKER kendilerinden olmayanların mukaddes neleri varsa sine saldırmaktadırlar. u tiplerin arkasında filen bir büyük siyasi teşekkülün, resmen bazı mbolik adam- ların bulunması gecikmeyecek olan pimi şiddetini ve önemini arttıracak vehamettedir. Düşlerini ogeçirebile- ceklerini sandıklan partilerin toplantılarını basan, yur- dun orasında ve burasında insan El kri sokak or- tasında rakip dövüp rakip kovalayan bozuntulara Hükümetten emir bekleyen GENE eni tarafından yola getirilmedikleri takdirde seçim arefesinde Türkiyeyi tarifsiz karışıklık! a beklemektedir demektir. İsmet Paşa komünisttir, C.H.P. de komünisttir, üniversiteliler ve su- baylar da komünisttirler, Ulu Hakan Abdülhamidi kim de- virmişse nasıl masonsa, Menderes Efendimizi devirmiş bulunan bütün kuvvetlerin (omensupları da aynı şekilde komünisttirler! Bunlar bir yandan memleketi ruslara dev- retmeye hazırlanırlarken diğer taraftan her türlü aile şeref, haysiyet ve din mefhumunu da ayaklar altında pa- ralatmaya teşnedirler! Bunlara ölüm, bunların teşkilâtla - rına ölüm, bunların taraftarlarına ölüm saati, gerçek ölüm saati gelip çattığında ki- min nerede can verdiğini, Türkiyede bu kuvvet dengesi de- vam ettiği süre kimin altta kaldığını bu memleket son de- fa olarak daha pek yakın bir tarihte gözleriyle görmüştür. Bu devletin şerefi, bir seçime gidilirken demokratik bütün siyasi kuvvetlerin eşit kol orunma © m g: körükle gitmektedirler. Bir husus iyi bilinmelidir. kimseye zarar gelmez. Ama söz, sorum taşıyanlar tara- fından ihtiyatsızca söylendi mi sorumsuzlar onu bin türlü tefsir ederler ve vur denilen yerde öldürmeler başlar. Bir küçük siyasi teşekkülü bu memleket için bir büyük teh- 1930lar Almanyasını hatırlatan usullerle değil. Zira baş- ka vatandaşlar da herkes emin olabilir, bir iri siyasi te- şekkülü belki o küçük siyasi teşekkülden de engin bir tehlike olarak görmektedirler. Eğer onlar da sopaları el- lerine alır ve o iri siyasi teşekkülün mensuplarını kovalama ya başlarsa bu kahramanlar kaçacak deliği zor bulur- lar. Bana vesile vermemek herkes için akıllılıktır. Zira e “All n lefonlar ettikleri ve yalvar yakar olduktan henüz unutul- mamıştır Yağmur ekenin e biçtiği hatırlardan hiç çıkarıl- mamalıdır. Bugün rkiyede ortalığı karıştıranlar var- dır. Yağmur ile rim ayıran ise sadece bir andır. Vu- ruşma isteyenler güçlerini iyi tartmalıdırlar. Bu ihtar bu sütunlardan 27 Mayısın, 13 Kasımın, 22 Şubatın ve 21 Mayısın hemen hemen arefesinde yapılmıştır. Bu derginin koleksiyonlarını açınız ve okuyunuz. Bir saatin ibrelerini ger ekçi gözle eğilmeleri anının gelip çattığını artık iyi bilmelidirler.