ee âzım Hikmetin Çankırıdaki mahpusluk yılları fazla uzun sürmedi. Şair tekrar hastalandı ve doktorlar kaplıca tedavisine lüzum gösterdiler. 1940 Aralığının 3. günü Semiha Berksoy bir telgraf aldı, Telgrafta bildirilen şuydu: “Çarşamba Ankaradayım - Selâm - Nâzım”. O gün Semiha gara koştü ve şairini görmek, onunia beraber ol- mak fırsatını kazandı. Bundan sonra başlayan Bursa ziyaretleri ve Bursa mektuplarıdir. Nâzım Hikmet şimdi Bursa hapishanesinde, Allahtan son derece, ama son derece rahat bir mahpusluk hayatı sürmekte -tabii, bir mahpusluk ne kadar rahat ola- bilirse-, hatta zaman zaman dışarı bile kaçamaklar yapa- bilmektedir, Semiha Berksoy ona yiyecek, İçecekler taşi- makta, sik sik gitmektedir. İşte Nâzımın, o devrelerdeki mektuplarından bazıları. Bunlar gene şairin kendi imlâsıyla ve kendi yazış tarzıy- ladır: Semiha, Göndermiş olduğun, kendin gibi tath ve dest, şekerleri al- dım. Pek makbule geçti. Afiyetle yedim. Bitirdim Bundan bir kaç gün evvel sana uzunca bir mektup yolla- miıştım, Aldın mı? Muhsin yolenluğa çıkmış diye okudum, Senin yolculuk ne zaman? Mektubunu merak ve sabırsız- lukla bekliyorum. Hasretle Bu da, bir başkası 9.12.1941 tarihin! taşıyor: Semiha Merhaba. Nasılsın? Mektubuna cevapta geci'etim. Ama sen kusurumu bakmazsın, Affetmesini bilen bir kızsınız, Ar- tistlik tarafımızın ne kadar insafsız olduğunu bildiğim için affı artist Semiha Bergsoydan beklemiyorum. Ne var, ne yok. Çıkabileceğime hâlâ aklınız yatıyor mu? İnşallah, mı, diyorsunuz. İnşallah Kızım. Teyzem Münevver hanım vasıtasıyla ve opera tercilmesine mahsuben kaydıyla bundan 20 gün kadar evvel 30 lira al- dim, Ama burdan hiç bir şey anlamadım. Ne diye teyzem vasılasıyla, ne diye mahsuben? Sen cici, şeker gibi kızım- sm şu işin iç yüzünü bana yaz. İhmal etme demiyorum, cünkü hiç bir zaman bu ihtiyar şairi ihmaı etmediniz. Hasretle Bunu, 14.2.1941 tarihli mektup takip ediyor: Kizım, Mektubunuzu aldım, Sevindim. Kafan, kalbin, hançeren ve yüzün güzeldir, iyidir ve kudretlidir. Hep öyle &alsin- lar Kizim, Verdiğiniz haberlere memnun oldum. Doğru çıkmalarını kim temenni etmez, Dayı paşaya mektub yazdım, Gön- derdiği elbise için ettim. Bana elbise göndermesi icime öyle dokundu, beni öyle küçücük kıldı — ne söyle- Sem ne yazsam az. y uhtazaman banyoya gidiyorum. Dayımada liği gibi ukün ben bu karmakarışi& telaşlı kürrel arzda utanılacak kadar rahatim, Namamiğmm ze zi | Sanatçı ve Dünyası | Nâzım Hikmetin Bursa Mektupları Radyoda söylemediğin çok fena. Burdan radyo var, Sesi- nizi dinlerdim. Böyle mübarek bir sesin sahibi beni düşü“ nen dostumdur diye övünürdüm. Toskanın temsilinde bulunabilecek miyim? Umudum yok, Belki Baterflayda.. Teyzem bana 70 lira daha gönderdiğini yazıyor. Daha gel- medi, Postadan ç/kınca kendisine mektub yazacağım, Bun- dan evvel gönderdiği -sizin tavassutunuzla- 30 lirayı aldı- Zımı kendisine yazmıştım, Bu seferki mektubunda benim cevabımı alıp almadığını söylemiyor. Kendisini görürseniz, ikinci mektubumu alinca mektubu aldığını bana bildir- menizi reca ediniz. Ben her şeye rağmen nikbin bir insanımdır, Hattâ Güzel günler göreceğiz çocuklar Güneşli günler göreceğiz! diye şiirleri yazdığım zamanlar en felaketi sanılan gün- lerimin içindeydim, Elbette ki bu sefer Toskayı dinleye- mezsem bir daha sefere mutlaka dinletim Hasret Bundan sonra şair ile güzel gözlü sinyorinası arasin- dan bir'kara kedi geçmiş olduğu Nâzım Hikmetin şu mek- tubundan anlaşılıyor: Kızım, Mektuplarını keseceğinden bahsetmene üzüldüm. Benim burada biraz olsun rahata kavuşmaklığım neden dolayı size bu kararı verdirdi. Eğer ben biraz rahat nefes aldiy- am bunda pa güzel yüreğinin, güzel ellerinin payı © bile büyük k Bana her hafta iki satırlık olsun mektub yollarsan #ızim tahmininden çok sevinirim. Toskalığın lüzumu yok. Radyoda Toskayı söylerken verse» ler de biz de, ben de burada seni dinliyebilssem. Bir resim yapıyorum. Yakında göndereceğim, Dayı paşayı gördükçe ellerinden öptüğümü söylersiniz. Mektubum kısa oldu. Çünkü küstüm Kizim. Hasretle Mektubun tarihi 27,2.1941. Kareli bir hesap defteri kA- Zıdı üzerine yazılmış. Ama; kara kedinin ortalarda fazla kalmadığı şuradan belli ki, Semihanın bir ziyaretinden sonra Nâzım ona, 21.2.1941 tarihiyle şöyle yazmış: Semiha Kızım, Tebrik ederim. Çok güzeldin, Yahu, hoca dediğin kim? Benimle alakadar olan hocayı tanıyayım &i Ben de selâm edeyim. Dayımın ellerinden öperim, Mektublarını nasıl sabırsızlıkla beklediğimi tapeiver ede- mezsin, Sanat yolun kalbin gibi, sesin gibi güzel ve açik olsun, Hasretle sı