Kurultayda Gülek buna karşı “Gene Şefin bir tertibi” ve “Kurultayın elinden yetkileri alın- mak isteniliyor” sloganlarıyla karşı çıkacak, ce- reyanı yenmekte güçlük çekmeyecektir. Prog- ram tadilâtı ise en çok iki prensibin ele alınma- sına yol açtı: lâiklik ve devletçilik. C.H.P. de pek çok opportünist ve kısa görüş sahibi, D.P. nin memleketteki zaferini C.H.P. nin lâiklik ve devletçilik konusundaki fazla sert, katı, sekter tutumuna bağlıyordu. O yaz bir takım C.H.P, Ji bana “Memleket bunu tutmuyor” diye dert yan- mış ve bunlarda “gerekli fedakârlık” yapıldığı, yani tâvizler verildiği takdirde D.P. nin yeni- lebileceğini söylemiştir. Bunu İsmet Paşanın kendisinden de isteyenler, tabii çıktı. Bunlara karşı İsmet Paşanın cevabı şu olmuştur: “— Tâviz sahasında D.P. ile yarış edebilir misiniz? O halde?, Eğer biz devletçilikten ve bilhassa lâiklikten en ufak tâviz verirsek bun- larm ucunu bir daha yakalayamayız. Sizin teş- hisiniz doğru değildir. Türkiyede C.H.P, Ata- türk devrimlerinin bekçisi olduğu için itibarda- dır ve gerçek bir kuvvete sahiptir. Sahiden de bir kaç hafta sonra, Temmu- : zun nihayetinde C.H.P. Kurultayı Ankaranın Yeni Sinemasında toplandığında İsmet Paşanın açış konuşmasının en fazla alkışlanan cümlesi “C.H.P. Atatürk devrimlerinin bekçisidir” cüm- lesi oldu. İsmet Paşa bu cümleyi söylediği za- man öyle bir tezahürat koptu ki sanki sinema aşağı yıkılıyordu. Hele bir gençlik grupunun Lozan Andlaşmasının o yıl İktidar tarafından kasten unutulmuş olan yıldönümü vesilesiyle bir plâkı Lozanın kahramanma Kurultayda, nut- kunu bitirdiğinde vermesi son derece heyecanlı bir sahne teşkil etti. Gençler plâkın üzerine Ga- zi Mustafa Kemalin Lozandaki murahhas heye- timizin reisi İsmet Paşaya çektiği telgrafın met- nini kazıtmışlardı. Gençlerden biri mikrofona geldi ve bu telgrafın metnini plâktan okudu. Al- kışlar, yaşa-varol sesleri, ağlayanlar, heyecan- dan bayılacak hale gelenler.. C.H.P. nin, kuvve- tini Atatürk devrimlerinin bekçisi olmasından aldığımı söyleyen İsmet Paşayı hiç bir hadise o günkü manzara kadar teyit edemezdi. C.H.P. nin o XI, Kurultay adını taşıyan Ku- rultayında Partinin feshedilmesinden hiç bah- sedilmedi. İsmet Paşa âdeta ittifakla Genel Başkanlıkta muhafaza edildi. Bu suretle Parti- nin hayatıyla ilgili iki mesele, 1954 hezimetinin bazı zihinlerde doğurduğu karışıklıktan kurta- rılıp berraklığa kavuşturulmuş oluyordu. Buna mukabil İsmet Paşanın, karşısında bizzat mü- cadele etmesini gerektiren iki temayül Kurul- tayda kendini hissettirdi. D.P. nin tuttuğu şid- det yolu karşısında C.H.P. T.B.M.M. ni terket- meliydi. İlhami Sancarın o sıralarda “Menderes Demokrasisini yalnız bırakalım” dediğini hatır- yorum. Bu konu Kurultayın Ana Dâvalar Ko- misyonunda ele alındı. Meclisten cçekilinmesini b” 19544 Eylülünde Taşlıkta İsmet Paşa bizim nişan yüzüklerimizi taktı, Ben Nihat Erimle hayatımda ilk defa o gün karşılaştım, Sonradan, kendisini sa- dece bir tek defa daha gördüm. Ama onunla uzak- tan münasebetlerimiz çeşitli devrelerden geçecektir, savunanlar, tabii milletvekili seçilememiş olanlar dı. Bunların kuvvetli şahsiyeti dâvanın Komis- yonda kazanılmasını sağladı. Salı gecesi - Kurul- tay toplantısı 26 Temmuz Pazartesi günü başla- mıştı - Komisyon şöyle bir karar aldı: C.H.P. Meclis Grupu Meclis açıldığında Ana Dâvalar konusunda bazı kanun teklifleri yapacak, bun- lar kabul edilmezse Meclisten çekilecekti. İsmet Paşa o gece hayatının çetin akşam- larından birini geçirdi. İlk başarısı, Komisyonun bu kararının Kurultay Umumi Heyetine hemen o gece sunulmasını önlemek oldu. Pembe Eve bir çok “lider-delege” çağırdı. Onları ikna et- meye uğraştı. Meclisten çekilmek demek, de- mokratik rejimi açık bir tehlikeyle karşı karsi- ya bırakmak demekti. İcinde . bulunduğu ruh haleti D.P. ye böyle bir durumda ne yaptırtırdı, hiç kimse bilemezdi. Sonra,. Mecliste Bölükba- şının cılız da olsa bir Grupu vardı, D.P. Büyük- leri muhalefet görevini bir süre-onun C.M.P, si- ne gördürebilirler, Meclis dışında C.H.P. nin &o- laylıkla hakkından geldikten sonra demokrasi» nin incesine de, kalınına da paydos diyebilirler- di. Ben İsmet Paşanın bu sözlerinin altında va- 27