YURTTA OLUP BİTENLER ve yeniden oam mıncaya güuüumsemek yolunu tutmuştur. Ankaradaki Was- hington temsilcilerinin yeni Hüküme- tin dış Politikasına koydukları teşhis bu olunca State Department'ın tutumu da “Canım, oturup anlaşın!” şeklinde tezahür etmiştir. Gerç! bu teşhis tamamile hatalı de- ğildir, Sahiden, yeni Hükümetin diş politikadaki en büyük kusuru “Rus Kozu'nun değerini de, mânasını da, kullanılış tarzinı da doğru dürüst an- seviyede de bulunmamasıdır. Başkent te “Ruslara yaklaştık da, ne oldu?” diye düşünenler yok değildir. Bunlar sanmaktadırlar ki Kıbrıs Meselesi bi- zim Sovyetlerle dostluk okurmamızın sebebidir ve bu politika böyle müşah- has, kısa bir neticeyi hedef tutmakta- dır, Ruslar bizi destekleyecekler, biz Kıbrıs işini arzuladığımız gibi hallede ceğiz, sonra o“allahısmarladık - güle güle” diyeceğiz... Bu, bir dış politika felsefes'ne sahip bulunmamanın neticesidir. Kvb- ns konusu bizim Sovyetlerle iyi rmü- nâsebet kurmamızın sebebi değiliir. Konunun aldığı şekil bu münasebetle- rin kurulmasını okolaylaştırmıştır. O kadar,. Meselenin çapı çok'daha büyük tür. Yeni Hükümet bu inceliği görme- diğinden şimdi Amerika tepemizde, gene, ve bazen tadsız yollardan. Dizi kabul etmeyeceğimiz çözüm yollarının görüşülmesine itmeye (çalışmaktadır, Acheson Plânında bizzat Acheson'un hiddet ve infialine yol açan değişik- likleri yapan, fakat bunu İnönü Hü- kümetine kabul ettiremeyenler Tus po litikamızın idaresinin meharetli eller. den çıkışını fırsat saymaktadırlar, Tabranda konuşulanlar (CENTO Bakanlar Konseyinin geçen hafta OÇarşamba günü öğleden sonra ve Perşembe sabahı yapılan “op- lantılarının gündemini dünya mesele- leri teşkil etmekteydi. Bakanlar, ulus- iararası olayların CENTO üye devlet- leri açısından birer değerlendirmesin! vaplılar. Bu arada Kıbris Meselesi, konuşmaların ağırlık merkezini teşkil angaje etmiyecek he kadar diplomatik kelime oyunu var AKİS. 17 NİSAN 1965 Endahfsız atanlar «gol atiyor, sağ atıyor. Biz'or- tada ne yapacağız, vallahi ık kaldık. Atıyor da, ne atıyor? Güle mi?. Yok, ca- nem: Palavra! Açımız, Cumluriyetin. kripto sunu : o “Yeryüzünde hiç bir komünist ihtilâlinin işçilerle ör- dunun çarpışması Sonucu ger çekleştiğini tarihte okumadık, günümüzde görmedik.” A be kardeşim, s€n tarih o- kumamıaşsan bana ne? Bir ta- rih kitabı acıp da komünest ih- tilâllerinin öyle ufaklarıma de- ği, Kkodamanına, Rusyadalcine baksan işçi üzerine sevkedilen askeri birliklerdeki erlerin 8w- bayların dinlemeyip o işçider yana oluşlarımn ne netice ver- diğini hemen öğrenirsin. Onu bırakın, Son Havadiste- ki öteki uca, milliyetçi maki desatçolara geliniz. Başhik: “Gerçekleri tahrif edenler!” Önce, hiç lüzumu yokken Ata- türkün su bardağıyla rakı içw işimin bir usun hikâyesi. - Dam. üstünde saksağan, vur beline kazmaın..- Sonra, bu Atatürk o gün, yanındaki “yakın bir ar- kadaşı"'na diyesiymiş ki: “1921 de sadece muntazam iki fırka gönderseydim, bitün Kaflas- yayı €le geçirmek mümkündü!” Bunu, Atatürk söyleyecek. Sanki Atatürkün, komünist ihtilâk bastırmak için Mütte- fiklerin Rusyaya gönderdikleri kuvvetlerden. oBoyazlara yap- tıkları yardımlardan, Kınlin- rm bunları kovalamasından hiç haberi yok, o debri sünki yaşı- moda vasıfları kalktıktan son- ra toplumda o kalacaklarından borkulir mut. Ama bunların karşısma ge- çip, şamatalarından çekinmek- * sizin gerçekleri çatır çatır Ko- nuşturmak şartıyla. Bakınız, hepsi nasl toz olurlar. sa hemen hepsini içine alan bir konuş- ma yaptıktan sonra sözlerine, biraz sertleşerek, tarafların meseleye barış yolu ile bir hal çaresi bulmaları te- Rusk, Amerikanın #ki tarafı da mü- zakere masasın&, oturmaya çağırdığını, meseleye Acheson olayında olduğu gi- karışmamakla berabe duğunun kabulü halinde oturacağını ifade etti. İşte Amerikanın bir türlü girmek istemediği paralel budur. Rusk, bu- nun, dozu fazlaca kaçırılmış bir müda- İlgili “mevcut anlaşmaların yürürlü- gü” bölümüne olmuştur ki bu da, ileriye atılmış bir adım önce söylenmiş bir “O.K'"in tek- rarı niteliğindedir. Kasabın eti, koyunun Köbrs Meselesinde el Te.Zurion imza koymuş bir devlet olarak toraf teşkil edenlerden İngilterenin tutumu ise son derece 1İ- Bakanlar Konseyinin resmi toplamı- gerekmektedir, Ancak Stewart'ın, Gale yatan gerçek ise doğrudan doğruya bu ülkenin Ari- 43