ve ıslahata müdahale etmek istemiyor. Bunlara başkalarının hakkı nazarıyla bakmak gibi bir hukukşinaslık da gösteriyor. Bu meseleler sebebiyle güya Türkiya'yı himaye idiyormuş gibi, münaza'adan henüz hali olan Anadolu'ya giriyor. Ticaretine rekabetinden azade bir mahrec te'min ettikden ma'ada, diğer İslam hükumetlerinin de nazar-ı dikkatini celb iderek Acemistan ve Afganistan'a doğru da ilerliyor. Hakikatde İstanbul, Basra Körfezi, Acemistan ve Afganistan tarikiyle Hindistan'a doğru yol alub gidiyor. İşte bugün Fas'ın Almanlardan ettiği ümit, o himaye-i dostaneye müsteniddir. Zira Almanlar Hindistan'a vasıl olmak içün, bu seyahate himayeyi, İngiliz ve Fransız gibi refiklerine mühim ve mühlik bir silah şeklinde kullanmak içün tutdukları bir hile-i siyasiye olmak, haric-i az ihtimal değildir. Halbuki Almanya bilfiil bir İslam hükumetini himaye etmek belahetinde değildir. Almanya sairlerinden ziyade Hristiyandır. Haci Kilyum en ala işleri haç ve Hristoz namına papaz ve kilisenin de hamisidir. İşte bugünkü Alman gazeteleri, Fransa'nın İspanya ile bil-ittifak Fas'da icraatına, Almanya Hükumetinin müşkilat göstermeyeceği beyanı ve buna da Fransa ve İspanya'nın umum Avrupa menafi-i düveliyesi namına hareket idecekleri kaydı, Almanya politikasının kalp ve diğerlerinden daha bela ve muzır olduğunu isbata kafi ve kafildir. Himaye istemek, mükerrer zarar-ı muzaaf, kazık-ı müselles mağlubiyettir. Frenklerin Hazret-i Halife'ye, yani Marok Sultanı'na gönderdikleri güzel hizmetci kızlar, bunlarla velospet eğlenceleri, otomobil safaları, tecessüse vesileden başka bir şey olmadığını zaman anlatdı. Bir taraftan cehalet, diğer cihetden hükumet ve menfa'at tesirleriyle ve sultan halife unvanlarını haiz olan "ehl-i salib"in mukaddes kazları gibi ahalinin tapdığı bu yadgarlar, bilahare ecanibden bir saraya ve ma'aşa kail olur. İşkilliğini anlayan ahali ise, ecanibin bar ve tazyik-i gunagunu altında ebediyyen eğilmeğe mahkum ve mecbur olur. Aç gözünü, yahut açarlar gözünü! ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ HAVADİS-i HARİCİYE Moskof hükumet-i müstebidesinin zulümünden vatandaşlarını kurtarmak ve insanca yaşamak içün hükumete silah bedest hareket ve şürekasına tabanca ve bomba ile hücum eden ihtilalcilerin sergerdelerinden 7 kişiyi Peterburg Divan-ı Harb'i idama mahkum etmiş ise de idam günü te'hir etmiştir. Zira hükumet bunları Petersbueg'da idam itmeğe cesaret idememiş "Kronştad" Kal'asına göndermiş ve orada Teşrin-i saninin birinci gecesi idam edilmişlerdir. Her gün idam, her gün kurşuna dizmek dizilmek, ceneraller ser hafiyeler, amele ve ahali ölen ölene. Moskof hükumeti bin parça oldu. Lakin bin parça olduğu bir şey değil. Bundan sonra iki parça olacak. İşte asıl o iki parça Rusya'yı duçar-ı inkıraz idecekdir. Zira şimdiki bin parçayı hükumet şürekası parça parça, çil yavrusu gibi avlıyor. İhtialcilerin asıl başları ise kara gaib. Hiç meydanda yok. İhtilalciler ahaliye arazi, ahali de bunlara hürriyet te'min ettiği gün, iki büyük parça birbirleriyle çarpışacakdır. İşte o kanlı müsademe Rusya'nın "mebde-i zevali" namıyla yad olunacakdır. Çünkü, Çar ve hükumeti bu kadar asırdan beri, gerek haricden ve gerek dahilden topladıkları mal, mülk ve