FİLMCİLİĞİN İÇYÜZÜ Yazan: —ZAMAN— VEDAD ÜRFİ DÖRT AYAKLI YILDIZLAR i “Hayvan yıldızlar, olanlar vardır. Bu Filmlerde gördüğümüz bu <öre ayaklı vahşi yıldız çok güçlükte | insana alıştırılmaktadır Noterlikte. İki tarnfıd avukatlar kavele üzerinde uyuşan imzaya kalmış. Kapı açılıyor. Şirketin salâ. hiyettar anında diğer bir Müsyü, içeriye giri yor. Bir de köpekleri var. Köpek masa haşına olurlur. Tuyor. Patiği istampaya sürüldük, ten sonra mükavele üzerine basılıyor.Sahibi olan zat ta mu- kavele ehkâmına riayet edile- ceğine dair bir kefalette bu- Tunuyor. Bizde böyle bir iş için notere gitsek, hayretle karşılanaca- cağımızdan lefon başına geçerek yanlışlı bazı bazı “Hasta,, ların daireye . İş iyeceğinden eminim , Aderikada ise bu, alelâde bir hâdisedir. Rin - Tin -T dört ikli yıldızlar, daima muka- velelerle şirketlere, bağlanı lardır. *Hayvan yıldızlar,, in bir iki ahsi geçmişdi. Bunlar arasında çok büyük «Şöhret ler de vardır. Kısa bir zaman evvel ölen “Rin-Tin-Tin,, bun- Tardan birisi değil miydi?.. Ölü- mü, aj tarafından bütün dünyaya bildirildi, gibi büyük bir “Şöhret, ola- madığına teessüf edenlerin bi le bulunmadığı ne malüm!. Dört ayaklı yıldızların adet- deri ax değildir. Hemen her memlekette bunlardan birkaç *tane vardır. Filmlerinin gördü- iürağbet bazen en büyük ar- töstlerin filmlerinin süksesi ka- dar da kuvvetli olur. Bunu hal kın cömertliğine atfetmemeli. dir. Dört ayaklı yıldızlar bu bete müstahak olacak de- recede sanat kudreti ve istidat göstermektedirler. Zaten “Dört ayaklışların sanat kabiliyetini '€en fazla meydana — koyan “Filmcilik,, olmuştur. Bir makalemde geçen “Alfred - Machinşin — Nisdeki stüdyosunda “Dört ayaklı yıl- dızlara mahtus bir. mektep, hayvan mütehassı * reğisörün nasıl 'yıldız yetiş- İ görenler şaşkınlıktan gaşkınlığa düşerler: Alfred dedi ki — Her hayvanda, bazı cins- ler istisa edilmek şartile, bir sanat kabiliyeti vardır. İnsan- larla düşüp kalkan munis hay- vanlar bittabi daha- kısa bir zamanda yetişiyorlar. Bir kö peği müddet halktan tecrit ettim, terbiyesi bozuldu. Halk içinde oturup — kalkan aynı cins köpek bir senede film artisti olduğu halde o, ancak iki buçuk senede mat- arasında “| lup “sanat hareketleri,, ni öğ- rendi. Bir hayvanı filmde oy- natmak için ona her şeyden önce işaretlerin tenin emri olduğunu öğretmek lâzımdır. Elinizi mi kaldırdınız, başını bükmek — emrinin verildiğini hayvan derhal kavramalıdı öksürdünüz mü, — bilmelidir yere yatması matlüpl.. Bun. ları iyice kavradıktan - sonra gel zaman, git zaman, hayvan, sahnelere göre neler yapmak dâzım geldiğini bile daha emir yerilmeden - keşfetmeğe baş- dar L Machi in stüdyolarında may. munların bir film oyaamalarını seyrettiğim günü hiç bir vakit unutamam. Rejisör, karşıdan adeta gemilerin birbirile ko- nuşmaları gibi işaretler veri yor, maymunlar çok seri ve- rilen bu işaretleri hemde yan gözle bakmak suretile derhal anlıyorlardı. En böyük kemiklerin oyı diğı eserlerin güldürme kud- reti, belki hu dört ayaklı yıl. dızların bazı filmlerinin doğur- duğu kahkahaların muvaffal yetine ulaşamamıştır. Spor n-Tin-Tin,, gibi çok 'ar mukavelelerle şirketlere bağlanmışlardır ! iyük şöhrete sahip Filmlerde gördüğümüz dört ayaklı yıldızlardan biri 'Dözt ayaklı yıldız,, lar için: de mühim para alanlar da var- dır. Bunlar zahmeti çeker, sa- pleri “parsa,, yı toplar. Çüne ki sahibine milyonlar kazan- dırsa'da zavallı “dört ayaklı yıldız,, 1o masrafı yine bir öğün et veya kemik yemeğinden başka bir şey değildir. Ne terzi masrafı vardır, ne de "lü- küs,, çılgınlıkları Vedad Ürfi Galatasaray-Fener ve Güneş-Be- şiktaş muhtelitleri karşılaşacak Bu Cuma günü dört kulüp birleşerek güzel bir maç yapacak Bu Cuma / günü spor t himizde şimdiye kadar yapıl- marnış bir kombinezon yapı rak, Atatürk günü kutlulana. caktır. Cüneş kulubünün teklifi üze- rine, merkezi umumi - tarafın- dan, 19 Mayıs- tarihi Atatürk günü olarak kabul edilmi, Ancak 19 Mayısta — yapılmak istenilen şey, alelacele - yapıl- muş bir mahiyette kalacağın- dan, bunu bir hafta tehir et- mek faideli olarak — telâkki edilmiştir İşte İ Cuma günü, İşiam bala, Fanylaln eui yapılacak merasime bu büyük günün spor şenliği olacaktı Cuma günü mmemleketimi. zin dört güzide kulübü — olan Galatasarayla, Fenerbahçe, Gü- 'neş ve Beşiktaş kulüpleri” bir (kardeş kombinozonu) yaparak beraberce oynıyacaklardır. Merasimin birinci kısmı, İs- tanbulda yapılacaktır. Öğle- 'den evvel bütün sporcular ve kulüpler, -Güneş — kulübünde içtima ederak hep ayaı şekilde yapılmış buketlerini ayrı ayrı leye koyacaklardır. — Bun- dan sonra günün öğleden son- raki merasim kısmı / başlıya- caktır. Bunda da, bütün sporcular Alfabe sırasile Fener stadında bir resmigeçit yapacaklar ve stada vekz. edilmiş. bulunan Atatürk andaçı önünde aporcu yemini edeceklerdir. Bu arada Güneş kulübü reisi Cevat Abbas bir söylev vere- cektir. Bundan sonra yukarıda yazdığımız dört kulüp iki muh. telit teşkil ederek senenin en güzel maçı olacağına / şüphe etmediğimiz bir maç yapacak- dardır. Alâkadr mahafilden tereşşüh eden, haberlere göre her mühtelitin şu şekilde çıkacağı kuvvetle umuluyor ; Galatasay-Fenerbahçe muh- teliti: (Avni - Bedü) - Yaşar, Lütfi- (Reşat - Kadri ) Hayruallah, Esat - Niyazı, münevver, Na: mık, Fadhi, Fikret. Güneş - Beşiktaş muhtelit Bu mühtelit muavin haktının kimden teşkil edileceği henüz malüm değildir: Ancak kısım şudür : Kaleci Mehmet Ali - Faruk, Nuri, Forlarda Celâl Şefik, Hakkı, Rasih, Eşref, Rebi. Bu maç, memleketimizin hepsi bir kenara çekilerek başlı başına GERMELRR — n $ germek mecburiyetinde Ka lNflRİ Ha yal laştırmak için güzel yer dü- şünmüştür. Bundan sonra, meşru reka- bet hisleriyle çalışan, fakat esasta kardeş olan bu kulüş Zamanın takvimi İ a | v" Haa | SSi | ZZ S e| alrle sleolzir Bugünkü hava Yeşilköy Rasat - merkezü den aldığımız malümata göre dün hava tazyıkı 761 milimetre di Siçaklıe a çok 16 ve en a2'7 derece idi. 'Rüzgür gün doğusundan esmiş ıvg n Bugün havanın öğleye kar dar kapalı, öğleden #onra açık alması mehtemeldir. Ellinci yılı münasebetile Viktor Hügo ve Dün de yazdığımız gibi bu- gün, Viktor Hügonua ölümünden elli yıl geçtiği gündür. Hügo biç süphe yok ki on dokuzun- cu asır Fransasının, hattâ on döküzüncü asır Avrupasının dehasını temsil ediyordu. Hü: gönün dehası, evrenseldi. Ken- içinde yaşadığı ce- tında birçok önemli rollerile, siyas deleleri den saygı kazanmıştır. 19 uncü asrin ilk ya edebiyata hâkim olan edebi mektebin reisi idi. Bu mekte- bine Romantizm mektebi de- milir, Bunun başka edebi mek- teplerden farkımı pek az ile- ride anlatacağız. Hügonun çocukluğu : Viktor Hügo 1802 de doğdu ve 1885 de Pariste öldü. Babası Fransız tarihinde iz birakmış. bir generaldır. Hü gönun çocukluğu © zamanki Zabit evlâtlarının bayatı gibi an'anevi askerlik hayatına ka- rışarak geçti. Hügo babasile birlikte Avrupanın birçok yer- lerini gezip dolaştı. Les Ori- entales adlı şiir ecmuasındı renk ve tasvir bolluğu ve te- nevvüü bu seyahatlerin akis- leridir. Hügo şiir ve edebiyat kabi. liyetini küçüklüğünden si ve içtimai müca- tanınmış ve heryön Hüge kate değer Muhayyilesir hâkimiyeti çocukluğunda yaz- dığı şürlerde belli idi. On beş yaşında iken Fransız Akade- misinin açdığı bir müsabaka- ya girerek oraya bir şii gönderdi. Akademi onun rini beğendiyse de yaşına ba- karak Fakat onuda bir. takdirname ile teşvik ettii. Hügo Üç yıl sonra — Toloz Akademisinin “Altın çiçek,, mükâfatımı kı zandı. Hügonun babası da ka- lem sahibi idi. Fakat babasın. dan fazla hassas ve heyecanlı bir kadın olan anıe altında kaldığı anle Hügonun gençliği Högo, — gençliğinde ateşl haris, kimseyi beğeti Yur, — övüngen / bir Evvelâ sevgilisi sonra karısı olan (Terez)e yazdığı mektup- larda ruhunün bütün ihti larını anlatmıştı Hügo yirmi yaşında iken Les Ödes adını taşıyan ilk şlir mec- muasını neşir ve İki üç sene sonra buna iki cilt daha ilâve etti. Bu sırada Şatobriyen elli dört yaşlarında bir üstat idi. Bu zat Hügoya “Ulvi çocuk. ünvanını verdiği gibi onu ça- lışmağa teşvik etti, Hügonun gençliğindeki aşk hayatı, çok hararetli ve çok heyecanlı idi. — Kendisi saf, yüksek, fakat giddetli ve ku kanç bir aşk ile sevmi nişanlıya mektupları son de- rece ateşli bir aşkı yor. Klasikler - ve romantikler Hügo 19ncu asrın ilk yarısında edebiyata hâkim olan edebi mektebin reisiydi, ve bu mek- tebe “Romantizm, — denilirdi, demiştik. Romantzmin klasik. dikten ayrıldığı en belli başlı farklar şunlardır : Klâsik eserlerde müellif ken- dini hissettirmez. Romantizmde ise eserler şahsidir. Romantik- lerde tavsif ve tersim san'atı çok yer tutar. Klâsiklerde tas virler, yalnız dahili, yani ma: nevidir. Klâsik edebiyat, daha fazla ruhi edebiyattır. Roman- tiklerde ise tasvir ve ter- sim, baricidir. Klâsiklerde his- Ölümünün ellinci yılı münasebe- tiyle hayat ve eserlerinden bah- Viktor. Hügo lere, 'düşüncelere “ait manzü- meler. mebzuldür, . Romantik- sabne, mevl Mmubit, mahalli renk: ehemmi yet kazanır. Bundan romantiz- edebiyat olduğu anlaşılır. Romantikler, klâsiklerin mur ayyen ve yeknasak şekillerin den, mevzularından usanarak ilhamlarını daba fazla ecnebi memleketlerin tarih ve vaka- larından almıya çalışmışlardır. Romantik edebiyatta his ve hayal, akıl ve mantığa takad- imeder, ferdiyet daha fazla tezabür imkânını bulur. Şahsi heyecanlara ve ihtiraslara is tinat eden “lirik, şürleri vo- mantizm - doğurmuştur. Evsafını kısaca anlati bu edebi mektebin piri, Vik- tor Hüyo idi. Hügonun eserleri Hügonun - eserleri mütenevvidir.Kendisi şiir yazmış, siyasi ve içtimaj nutuklar söye miş, büyük romanlar ve birçok tiyatrolar ibda etmiştir. Ro- manların içinde birkaç bin sa- hife tutanlar vardır. Hügo, 10 yaşından başlıyarak seksen Üç yaşına kadar aşk ve hey- can ile yazı yazdı. Bu yazılar ında âşıkane gürler, vatani tarihi, içtimat felsefi tetkikler vardır. İlk şür mecmuasını henöz iken neşrettiği. . Hügo daha son- ra 1826da Les Orientales adlı şüir mecmuasını neşretti. Ve bu eser. Hügonun — şöhrı takviye etti. Hügo - daha sonra Hazan yaprakları, Şafak yaprakları, Ziyalar ve Gölge- ler adlı şir. mecmualarım çı- kardı. Bunlardan başka iki man- zum eseri daha vardır. Biri 'adı *Asırları Menkabeleri, , biri de “Cezaşlar Hüyo İmparatorluk zamanında birçok gahsiyetlerle beraber — memle- ketinden sürüldü. Ve hayatının 18 - senesini sürgün olarak yaşadı. Ve sür- gün hayatı yaşadığı sırada bir çok eserleri yazdı ve asır- ların menkabeleri ,, vi tamam. ladı. Hügonun tiyatroları arasın- da Kromvel, Hernani, Ruy Blas, Lofen Boriya - eserler sayılabilir. Romanları arasında Notre Dame de Paris ile — “Sefiller, birer şaheserdir. Bir mahkü- mun son günü, Gülen adam, Seksen üç, Deniz işcileri, isim- lerini taşıyan eserleri bunlara nisbetle ikinci derecede kalır. *Sefiller, dört büyük cilt ftütar. Hügo bu eserde masum bir kürek mahkümunu Fazilet abidesi haline getirir ve insan Aadaletinin bazan ne kadar fe- na aldandığını tasvir eder. Hüge uzun ömrünün sonuna eserleri kadar neşriyatta bulundu. Ha- yatının son on senesinde “yol- İar ve ormanlar şarkıları, , “Büyük baba olmak sanatı, *Papa,, , “Âli merhamet, , Zekânın dört rüzgârı, adlı eserlerini neşretti. Hügo, Fransanın Almanlara karşı uğradığı 1870 mağlübi. — yeti sırasında vatanına döndü. yası esnasında ih- ina rağmen milli ordu. ilen çalıştığı gibi Alman- lara karşı çok şiddei yazdı. Bu yüzden Bi gairi yakalayıp asmak niyetin- de olduğu söyleniyor. Hügü elstadla $f evvel Âyan azalığına İntihap olundu. Kendisine son yılların- da bir mabut gibi perestiş edi- liyordu. Uzak memleketlerden gelenler şatosunun önüride bal- kondan görünmesini beklerler di. Hügo da beyaz saçları vt bembeyaz sakalıyle halelenmiş zeki ve olgun simasını göste- rince, ortalığı alkış çınlatırdı. — Hügo bususi hayatında çok titiz ve çok mağrurdu.Bir Fran- sız münekkidi onun garezkâr. Jıklarının da, diğer vasıfları ka- dar büyük olduğunu kaydedi- yor. Bir defa kendisini bitabet kürsüsünde gülünç bulan bir adamın anasına sövmüş, bazı eserlerini beğenmiyen “Nizar,, — namında birinden otuz. sene sonra bahsederken “Nizar'a benziyen bir eşek amırıyor , demişti. ; Bütün bunlar bertaraf onun kütüphane dolusu eserlerinden herbiri ayrı ayrı edip ve şair. lere birer iftihar sermayesi teş. kil eder. 22 Mayıs Çarşamba İSTANBUL 1830 Mahtelif. Plaklar, 1930 Hsberleri 19440 Monoloğ Bayan Halide, 20 Konferanı, Maarif. 20,40 Stüdye Sigan orkestrası. 21 Bayan Ateş, siyano ile, 2120 Son baberler 21,30 Radyo, eaz ve tan- Emi 823 Khr. BÜKREŞ 364 m. 1315 Plâk, 18 Fokstrot metücti terkestra) 19 Duyumlar. 19,15 Ha HF musikinin devamı, 20 Ünlver: site dersi, 20,20 Plâk, 20,50 Komu deranı. 21 Piyano (Benhus), 2132 Şarkılar, 22 Konferans. 72,15 Rad- yo salon örkestrasi,. Sözler. 25,15 Konserla deramı, 175 Khz. MOSKOVA 1724 m. 1,30 Edebiyat. 19,30Kolkhozlar tarafından yayım, 21 Moussorga- ky'nin *La Folre de Sorotehinetz, adlı piyesinin radyo adaptasyonu. 22 Çekçe yayım, 12305 İngilizce. 545 Khz. BUDAPEŞTE 20.10: Konferana, 20. dar, 2155 Duyumlar, 221 örkestrası. Opera 23: Düyümler, 23.40: Cazband. 24.25: Viyolonsel piyano konseri. 1.05: Duyumlar. 713 Kh ROMA 421 . 20 Sözler. 20,15 Plâk, 22 Söze der, plâk. 21,25 Rumca yayım, 21, 30 Sözler. 21,0 Konferane. 21,50 Senfonik konser, 24 Duyumlar. 686 Khz. BELGRAD 436 20 Reklâmlar, plâk 20,15 Du- . 2080 Ülüsal “yayımı 21 . 22 Radyo pi- orkestens 638 Kbz. PRAG 470 m, 20,25 Radyo orkestrası, sözler. 2140 Koro konseri, 22 Viktor Hügo yeyımı. 2230 Piyanodkemaz sanatları. 23 Duyumlar, 23;18Plâk. 23,30/ Franszea düyumel 224 Khz. VARŞOVA 1339 m. 19445 Düo piyano konteri, söze ler, plük. 22 Chopin komuerl. 22,30 Esperanto dilinde konferanı 22440 Trio konseri. 23 Reklâmlar. 29,15 Salon ve dant müsikisi. 182 Khz. PARİS 1648 m. 2 Tiyatro bahisleri. 21,30 Gas | zöle baberleri, hava raporu, 23,35 Lucisa Galdy can.