3 Ağustos 1950 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4

3 Ağustos 1950 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Âmerikada hbirev kiralarken, havagazı elektrik varmı diye bir sual sorarsanız, sizimuhakkak akıl hastanes'ne gönderirler! -—“-— / Nevyork — gehrinl — kuranlar göyle bir, esastan “yürümüşler Denizden itibaren/ gehri baştan başa kareden büyük ve dümdüz bulvarlar inşa efmişler: Birinci, beşinci, on beşifnci, yürml beşin- ci bulvarlar!.. Sonra bu bul - yarların yaylarından da, tavus kuşunun kâyruğu gibi, — yahut bir yelpazenin kanatlarının da- Bılışi gi âli derecede bir sürü sokaklar açmışlar: on bi- rinci, #otuz birinci, kırk birinci, elli birinci sokaklar' İ$te denizden itibaren şehri bir mcundan öbür ucuna kadar kateden bu birbirine müvazi bul varlarla,'bu bulvarların rından açılıp devam eden numaralandırılan sayısız Bo - kaklar Nevyorkun kaburgasını, esasımı, ana hatlarımı teşkil edi- yaor.. Caddelerle sakakların, sonu gelmiyen bir sefertası silsilesi halinde biribirlerinin sırtına da- yanıp yükselmesi ise, nihayet Yyarım asırlık bir. didişmenin, Uğraşmanın neticesi — imiş!... Hattâ iddia edildiğine göre, bundan kırk sene evvel, tarla gibi kullanılan üç vüz dolara alıcısı bulunmaz öyle arsalar varmış ki, bugün aynı arsaları Nevyorkta, 3 milyon dolar öde- seniz, yine ele geçiremezmişsi - Şimdi anlaşılıyor. tabit değil | iyork şehri niçin böyle, sipsivri semalara doğru yükse - lip gitmi Zevksizlikten de - ,yersizlikten olmuş bütün Aşağı yukarı tekmil binalar, konfor denilen, insanın Uzüntü - süz, rahat yaşıyabilmesini temin edecek her türlü vasıtalarla teç | hiz olunmuşlardır. Bir kere, binaların, cesamet ve ihtiyacına göre, sayısı ço- Raltılan oda gibi büyük asan - #örleri var, İçine otuz kırk kişi girer, ve durmadan işlerler. Bi naenaleyh bir binanın yetmişii ci katında oturmakla, yedinı k da oturmak arasındaki za- man kaybı bakımından fark, bir dakikadan ibarettir, Çün i sizi asansörler, meselâ ye - dinci kattan yetmişinci kata eğer Boğaziti vapurları gibi, o- | raya buraya uğramaz da doğru | giderlerse, bir dakikada götüre- bilirler... Artık Nevyorkta bugün tut- W mak istediğiniz bir zmrlm'ımn asansörü, sıcak, soğuk suyu frijideri, hattâ (Raodor Range) | denllen, çiğ bir eti 90 saniyede | pirzola haline getirebilir son sis tem fırını, mutbakta bir düğme- ye basarak, çöpleri borulardaki hava boşluğuna sevkedip em - mek suretiyle nakleden temizlik tertibatı var mı yok mu diye| bir Bual sormak, aşağı yukarı kiralamak istediğiniz evin sahi- | ine bir nevi hakaret gibi mâna ifade edebilir Hele bir de dalgınlıkla, yahut Temleket alışkanlığı ile n lâ, havagazı, elektrik, fırın gibi | tesisatın mevcudiyet ve ademi | mevcudiyeti hakkında malümat edinmiye kalkacak olursanız, hiç güphe etmeyiniz ki, dan zorunuz olduğuna — kanaat | getirerek, bir polis çağırırlar, Bizi akıl hastahanesine gönde -| derebilirler! | Çünkü elektrik, havagazı, ve ufak tefek geylerin pişirilmesi- ne mahsus havagazı fırını gibi, bir evin damı ve kapısı megabe - | sinde sayılan tesisatı, değil ika- metgâhlara halkın gezdiği, do- laştığı dağlara kadar götürmüş- | ler!... | Bütün belediyeler, tatil günle- rinde çoluğunu çocuğunu — alıp dağlara çıkacak Amerikalı hem- gehrilere kolaylık olmak Üzere, gehir civarındaki yüksek tepe - | lerin, ve yemek pl- aklını: şirilebilecek ne kadar müsait kö gesi, kuytu yeri varsa hepsin bir gazino, lokanta gibi hazırla miş, tanzim etmiş ve halkın em: is eylemişlerdir! belediye denilen şeye bakın elâ çoluk çocuğunuzla bir az hava alayım diye, unuz şehrin civarındaki | n birine cı»wum:.—m** Güzel bir su ke- h kenarında — sira tertemiz masalar, Hemen oturu - inizda bir. hava- 1, solunuzda — küçücük iran me!... — Kibriti rhal havagazı fi- | yanmağa başlar. atı bulunduğunuz sa an|h dokundunuz mu, e- | YAZAN: Esat Mahmut Karakurt yakuri Nevyorkta!... Yunüleküi İüna, Novyo: hayı, eğer gece İse, gündüz gibi | çücük şiş aydınlatır. taca| İstediğiniz kadar oturumuz, ve |dükkâm yapı istediğiniz kadar elektrik, hava gazı yakınız! Sizden bir kimse ne bir santim ister, ne de bir santimin hesabını sormak, kim- senin hatırından geçer!. Şimdi siz söyleyin bana rica e- derim, dağlarını, bundan daha inde fakokola sa başındaki —sucu n şü üüç mevcut olup olmadığını muhak- k ararlar: Bvvelâ, (Air Con- ditioning) tortibatı Düzımdır. Va- ni, yaz ve kış bina, fasılasız bir ilkbahar havası içinde bulana - caktır!... Saniyen televizyon te sisatı yapılmış olmalıdır. Bu da Bi köşe yarım asır sonra dahi, evlerimi- şu demek, Evinizde oturarken ze sokabileceğimiz şüpheli olan, |canınız &ıkıldı mı? yahut dük- halkın istirahatini temine mah- | kânda müşterileriniz arzu — etti sus Vasıtalarla teçhiz etmiş böy le bir memlekette, kira ile tu mi, hemen bir düğmeye bi caksınız, © gün yapılan tulmak istenilen bir binanın e-|ne kadar maç, temsil ve lektriği, havagazı fırını, asan-|konser varsa, hopsi bütün te - sörü var mı diye sual soran in- ferrüntı, hareket ve sesleri ile İsanı, polise teslim edip, akıl duvarınızın herhangi beyaz bir hastahanesine göndermekte bir söşesine al-sedecek - ve siz di fevkalâdelik tasavvur edilebilir|sanki orada imişsiniz gibi, otur mi?. İduğunuz yerden rahat rahat bü Bugün. Nevyorkta — herhangi |tân bunları seyredip, dinliyecek- bir binayı kiralamak arzusunda siniz bulunanlar, ister bu bina ika - metgâh olarak kullanılacak ol-|ları üçüncü şey de, Amerikada Bun, ister büyük bir mağaza gi- henüz lüks olmaktan yeni çık - bi istimal edilsin, ve isterse, kü-|mış, alıcısı ve vericisi görülmi- Kiracıların binalarda aradık- Taymis idarehmmesl. a yen telefon makineleridir!... He le bu Mmakineler, insanı büsbü - tün çileden çıkarıyor! Meselâ odanızda otutuyorsu- nüz doğil mi? Bir de bakıyor * sunuz, sanki kapmızı birisi ça >, hyormuş gibi, hafif bir zil sesi. Kimdir 0?» dediniz mi, misin İhsan!» diye başlıyor bit adam sizinle konuşmağa!... Ne ortada telefon makinesi var, ne 'tel çekilmiş, ne de görünürde bir âlet! şıya imişsiniz de, oturmuş bir meseleyi münakaşa ediyor - muşsumuz Kibi, görüşüp duru - yorsunuz!... Mükâleme bitti mi, Muhatabmız hemen herede size elini uzatırcasına, <Alla ıismarladık kardeşim» & haydi güle güle iki gözüm! orsunuz. Hemen mükâteme tiyor, ve ges sada kesiliyor! Bu işi de nasıl yapıyorlar A- merikalılar, aklım ermedi . bir türlü! (Devamı var) HACCA GİDECEKLERE Geçen sene muvaffakiyetle Hnc seferini yapan NAZAR Vapuru edinmiş olduğu tecrübelerlen de Istifade ederek bu senekl seferi için rette hazırlanmıştır. mükemmel su- 25 AĞUSTOS CUMA Günü İSTANBUL'dan fından tâyin edilçcektir. hareket edecek olan NAZAR 1 Eyiâi (18 Zilkade) Cuma günü CİDDE'ye varacaktır. Dönüş tarihi geçen sene olduğu gibi CİDDE'ye giderken vapurda yolcularımız tara BiLETLER 290 Liradan Başlamaktadır YBAY BİRADERLER LTD.O, Galata, Rıhtım caddesi, Kefeli Hüseyin Han 16 - 17 veya şube Ve acentelerine mürneaat olunmas KIŞINBAY — İSTANBUL Telgraf: Telefont didAB T E TEARIN ND Tarkase VADESİZ TASARRUF HESAPLARI İKRAMİYELERİ b AYRICA VDadet 1000 LİRA ; İPARA İKRAMİYESİ VARDIR | u cekilirle J Fadosros 1950 Bankalarımızı Bo . 1950' İ BAKIRKÖYÜNDE /n/ larımak Çırk, u—ı.ıı—. KADAR 150'liratyatırmak ve bu. parayı Takşamına'kadar Çekmemek, kâafıdır 4 Ode we Gerej İ 1M0 lreya y Ve kure hunaren vi Oo sen | Sanki iki arkadaş karşı | A Ç KA Bayan Güzin Özaltan dar tamamlamağa Yalışacağız. devam elleceğiz. | vimi geri ainbilirler. İ | — Daha ileriye gidemey - n Bu esrarlı define buluhursa ken. dilerine de birer pay ayrılacağını amuyorlardı. Adaya yaklaştıkça onun yalçın kayalıkları uçurumla- rı, oyukları, etrtfinda yer yer de nizden fırlamış minimini dâha iyi beliriyor, insana adaları korkü veriyordu. İhtiyar korsan şövalye Valeryo- Valeryo da kaptana yol göste gemi etrafa serpilen — ka- yaların arasından ağır ağır İlerli yordu. Fakat şimdi kaptan Rozya- ni'nin yüzünde bir Üzüntü sezili- Sağa sola koşuyor, gem yordu. nin manevralarını kusursuz yap tırmak için tayfalarla beraber ça: hışıyordu. Nihayet öyle bir yere - geldiler ki, daha ileriye gidemediler; çün Kü geminin burnü suyün altinda bir kaya parçasına anmıştı. Bereket versin ki, çok yavaş git- üÜklerinden hızlı çarpmamıştı. Rozyani koştu; madığını gördü sarkıtarak baktılar, ki kaya, teknenin yalniz bir. kö- gesini hafifçe sıyırmıştı. Sandallâ keşif yaptılar, daha ileride derin- lik bulamadılar. Rozyani, gövalye Valeryo'nun yanına geldi — Daha ileriye gidemeyiz. De- nizin birkaç karış aşağısı — aivri kayalarla dolu. . Zaten burası gims diye kadar birçok geminin canına kıymıştır. Oruç Relaten başka hiç bir korsan buraya yaklaşamazdı. Bonra efendisinin kulağına doğ: ru sokularak ilâve etti Bu adam, define var diye bi zi mahsüs büraya sürüklemiş ol masin ? Çok hafif #öylenmesine rağmen bu aözleri Deli Büleyman — duy muştu; kaptanın sararan yüzüni bakarak göyle dedi: — Bizin aklınız hep işin kan « cıklık tarafında.., Buradan son- rasını da sandalla gideriz, zaten ne kaldı kit.. Valeryo gürültü çıkarmak iste- miyordu; bir an önce işin bitiril. Provadan —adam deniz altında» dü, — Evet, evet!.. Çabuk sandali İindiriniz. Dört de kürekçi binsin, biz beraber gidiyoruz. Bu sözleri çok sert söylem dedikleri hemen yapıldı; hiç kim İs6 ne itiras edebildi. ne de ortaya bit fikir atabildi. | Mesi için ne mümkünse yapıyor- | Fotojenik Kadın Müsabakası T BAA AM Okuyucularımızın dikkatine Fotojerlik igüzel katlın müsnbakasına restm gönderme miüddeti bitmiş | ür. Şimdiye kadar gelmiş olan resimlerih neşrini bu ay sonuna ka- Rekimlerin neşrini ikmal imiz takdirde Ağustomun birinci haftası içinde e resimleri heyre ARUuNtos ortasıha doğru büyük gür neşredilen resimleri tetkik edecek ve neticeyi ilân edecektir. temize gelen Tetimlerden Bir kısmı, İlk tetkiki yapmış Birimei Yüri heyeti tarafından Mmüsnbaka hartei efilmiştir. Timiz Bizden Yesimlerinin Tadesini iNtemektedir. Nip Kararını Tlân ettikten wenra, aızu eden ök İcağa kıvrılınca artık âört geminin baş anbarına tayfaların hissettikleri hiçbir çatlak ve yarık Ol- | artırıyordu. No. 70| AM velâ şiddetle Havurdu, Sonra da ihemen bir tırpan daha vü- rarak kendisini yere düşürdü. Kara Mahmut - selâmeti koyun yere kapanmakta buldu ve dönüp kendini yüzü koyun yere attı. Softaoğlu hemen sarmayı yerde adam akıllı zaptetti, Ka vurdu ve bu suretle — hasmını ra Mahmudun — kıpırdamasına bile imkân kalmamıştı, Hünkâr o zaman Softaoğlu nun nasıl bir pehlivan olduğu nu daha iyi anladı. Bu yaman Anadolulu, Kara Mahmuda kargı Üstünlüğünü çok açık bir gekilde göstermiş bulunuyor du. Daha fazla Kendisini hırpa lamasına da Tüzüm yok'tu. Topuz Mustafaya dö: — Bu kadâr güreş dedi, Pehlivanlara söyle, rahat etsinler... Haydi İ ha gimdi 'sira sende, Bayan Sevim Tözüner edemedi- taplanarak Güze- Bazı bayan okuyucula Büyük Yüti topla retimle- yetiğir ularımız "BÜYÜK KORSAN ROMANI — Bu adam, define var diye bizi (mahsus buraya sürü 'klemîş olmasın? Mzm eh .»m ozyanl gövalye Valeryo'nun ya nına geldir Deni zin bir kaç karış aşağımı alurl kaya Tarla dolu... Joluraa HİZİ çağırırım. Zatet bu önların Ga Arftlarına uygundü. Çünkü mağaranın aZi Yola çıktılar, Polidor bindirdiği kayadan mıy tılmak ve biraz açılmak için ma- nevra yağıyordu. Ansana, kocaman ve korkung - bir Kaptan Rozyani efendisinin ya- / ejderin ağzı gibi görünüyordu; naina silâhli dört beş adam kat -| içeri girenleri yutacak ve bir da- ti, fakat Valeryo buna | ha asla kusmiyacak gibiydi. Bütün çünkü her gey- bir dünya oraya girse yine doy başına | yacaktı. mak istemi lüzüm görmemişti. den evvel defineye yalnız sahip olmak kararındaydı. Lâzım| — Şövalye Valeryo, Deli — Büley olursa gemiye haber gönderip a- mana baktı i dam getirtmek güç bir iş değildi.| — Haydi, çıkalım! Valeryo ile Deli Süleyman, mi-| — Çıkalım, ni mini sivri kayaların arasından, | Deli Süleyman — ihtiyarlığına, dört tayfanın dört kürekle güyet bitkin ve yorgun olmasına rağ - ihtiyatlı olarak yüzdürdükleri san- |men bir hamlede — sahile — atindı. dalla Şeytan adasına sokuldülar. / çünkü kaç #eneden beri ayakları- Küçük bir burnu döndükten #onra 'nı ilk defa böyle karaya bamyor, bit biraz daha Bane|bir İhsan gibi yürüyordu. tarafın | — Kalbi hürriyetle dolü olarak ma- yalçın kayalıklarla çevrilmiş oldu- | garaya daldı Rünü gördüler, | Valetyo da önün arkasından yü- Sandalırı sahile yaklaşması üze-| rüdü Fine yüzlerce martı ve en yüksek | — Gözleri karanlığa pek çabuk a- tepelerden birçok büyük kartallar İlişti. Çok geçmeden etrafi ancak havalandılar; kuşlarıâ / çığlıkları (akşamın alnca aydınlığında imi Ürpertiyi |ler gibi. görebiliyorlar, her geyi seçebiliyorlardı. Sağdan soldah kertenkeleler kh çıfıyorlar, kaplumbağalar Ürke * VĞk baştarını Kabüklarınin arası İna çekiyorlardı. — Birkaç yuvalarından firhyarak mağara - © karanlık tavahlarından aşagı rkan SiVFİ kayaların arasına v oya girdiler; Halbuki Deli Süleyman'ın — kih bile kıpırdamamıştı; hattâ burası | onun eski hür zamanlarını hatır- lattığı için hoşuha bile gitmişti. Koyun ucünda karanlık bir. ma- Rüra göründü. Deli Süleyman öra- yı gösterdi: — İştet.. . Orasıf |çuştular. Dedi. Valeryo tayfalara emret-| — İhtiyar korsan bir dakika İçin u dürdü. — Bizi öraya götürün! Valeryo da durdu ver İşin İçinde koca bir define, İhti-| — Ne var? Diye sörüü. — Bski hatiralarımı yokluyo şam, göhret, dünyanın her — türlü | zevki ve güzelliği olmasıydı. doğ- | Yusu buraya adımını bile atmazdı. |İrum; çünkü burada mağara ikiye tağaranın ağzinda dülar; | aymılıyor. Valeryo tayfalara dedi ki — İkiye mi ayrılıyor? — Burada bizi bekleyin. Lâzım UDEYENA yar 2 Adet Paletli V;ı; Ekskavatör Alınacak Bayındırlık Bakanlığından : 71 Ağustos/1960 tarihine tesadüf eden pazartesi günü anat 18 da Bayındırlık Bakanlığı binası içinde malzeme müdürlüğünde — toplanas cak malzeme eksiltme komisyonunda iki adet paletli vinç Ekskava « törlün pazarlığı yapılacaktır. Vinç - Ekskavatörün bir adedinin muhammen bedeli 150.000 lira olup iki adedinin bedeli cem'an 300000 üç yüz bin liradır. İşin kesin teminat Mmiktarı 81500 otuk bir bin beşvüz lira olup bu husustaki şartlaşma Bakanlık malzeme müdürlüğünden 15 onbeş lira kargılığında tamin edilebilir. İsteklilerin — gartlaşması ve santinde Mmalzeme eksiltme komisyonuna Müracaatları ilân olunur. (10492) AA yazılı belgelerle birlikte pazarlık güntlü Topuz Mustafa, saraya yaman bir pehlivan getirmişti Demiret köylü hasmını ev- öbür pehlivanla tut te derece pehi görelim! — Emreders Topuz Musta doğru yürüdü v desini tebliğ etti. derhal güreşi bıraktılar. Dö nüp yere kapanarak p selâmladılar ve ortadan « diler. Onların y oğlu İle Topuz Mustafa a Bunların arasındaki — idn güreşi de yirmi dakika kadı sürdü. Topuz Mustafa çok dik katli göreştiğinden ona bir madı 'arna ray başp da nasıl ze 1 bir kuvve malik « anladı, Güreşler sonra — Sultah Mahmut ilk işi iki pehlivanını a çekmek oldu. Kara Mahmuda hatmımı nasıl bul: duğunu sorduğu zaman Kara Mahmut şu cevabı verdi: - Çok kuvvetli ve çok ağır pehlivan sultanım, Neresinden tutacağımı gaşırdım. Çeki ta. Ş1 gibi, Sonra bacakları da çok kuvvetli... Biraz ağır ama öy le yenilecek pehlivan değil efen dimiz! Hünkâr arkasından asıl sor - mak İstediği şuali yetiştirdi: — Peki, bu Softaoğlu birim İkizler köylü İle tutsa nb olur, hangisl kazanır? Kara Mahmut bu suale vere cek cevap bulamadı: — Vallahi Sultanım — bunu kestirebilmek Için ermiş olmak lâzım. Meydana çıkıp da biri - birlerini tutmadan ne söylene- bilir? Herhalde biribirlerini zor yenebilirler, — Hangisi sana daha küv - vetli geldi? Kara Mahmut bir an kadar düşündü, sonra cevap verdi: — Bilmem ama, galiba Sof- taoğlu daha kuüvvetli gibi Sul- tanım! Hünkâr bu cevaptan mem- nun kalmıştı. Demek oluyor ki Topuz Mustafa hakikaten işi - nin ehli idi, Ve saraya çok ya man bir pehlivan getirmişti. İ- kizler köylü belâsını bulmuştu. Mollaoğlu hakkında sorduğu suale de Topuz Mustafa gu ce- vabı verdi Çok kuvvetli bir pehlivan Bana kalırsa Kara Mahmut ğadan da, h beniden de Üstün! İkizler köylü İle mu kayesesine gelince, İkizler ü ile mukayesesine gelir İkizler köylü belki biraz d: hızlı ve çevik. Fakat bana lırsa yenemez Mollaoğlunu Baş pehlivanın ne kadar ihtiyatlı konuştuğunu — bilen hünkâr büsbütün rahatlamış - tit — Peki, şimdi bunları nasıl karşılaştıracağız? Diys sordü. İkizler köylüye evvelâ hangi - Bini verelim Boldan sağıı 1 — Tavlada kapalı kapiya kar 2 — Mütesssir ölan B — LAle bahçesi, 4 — Bönündan sevimli — krkliçe & — Bir — hârfin okunuşu, vermek. 8 — Çocukların canı yan- diği saman söyle sonundağı okünürüü ümüceddets - ölur. Erkek dadı. 8 — Sonundan okunul #4 buğday İhraç eden Bir memleke atmak, okunursa ölut aşağıyaı Yukarıdan ı Vedüği ve zorluk. taş, bir n sim, 8 — Baş tarafı efhtimu. 6 — ( Bükülerek Bir nan bir av hayvanı Evvolki bulmacamızın hana « dilmiş. şekli O « 1 uo—EEmA 'x3>NE:o)a| - P- >7M>z> a— >—>ufjumu

Bu sayıdan diğer sayfalar: