Sahife: 2 Kör Ali ne olacağını anlamıştı, yüzü ümitle gülüyordu Memi Reis geri -S — Memi Rels geriye baktı; gelen- lerin Vedi kisi olduklarını gördü. Belki data geride başkaları da var | di ama, Henüz uzakta olacaklardı! Memi Rieis Fatmayı Kör Ali ile ileriye göndermeyi, kendisi gelen- lerle çarpışşrak vakit kazanmayı düştündü ve bu fikrini arkadaşına açtı. Kör Alıs| — Birimiz icalacak olduktan son ra bu iş bana düşer. Fakat ne| taydası var? Dedi. Memf Rets oha hak verdi — Doğru.. O halde çabuk ge- çidi aşalım. Oralarda oyuklar fi- lân vardır. Pusu kyırarız ve bu ye- di kişiyi haklamağa çalışırız. Kör Ali dedi ki: — Ben dördünü haklarım. Fatma söze karıştı: — Bana da bir âilâh verin... Memi Reis ona hançerini uzattı fakat bir de öğüt vardi — İleri atılma! Arkamızda dur. Son dakikaya kadar bekle! Geçide pek az kalmıştı. Memi Reis daha kolay ve daha elverişli bir kurtuluş çaresi arıyor- du. Birdenbire: — Buldum! D&di. Kör Ali sordu: — 'Ne buldun? Memi Reisin yüzü ay — ışığında parlıyor, gözlerinin içi gülümsü- yordu. — Gelenlerin yedisini de - biraz sonra bir dizi armut gibi yere se- receğiz! Gerek Kör Ali, geren Fatma son derece merak ediyorlardı. Kör Ali — Nasıl? Dedi. Memi Reis arkadaşına ce- vap verdi Göreceksin! Sonra emretti — Sen-belindeki 1pl çöz de be- nim diyeceklerimi yapmağa ha - zırları Fatmaya baktı: — Sen de kenara çekil ve ar- mda dur! Benden ayrılma! Ha BİR TUZAK... Kör Ali ipi çözmüştü; Memi Re- 1s ipin bir ucunu tuttu, - bileğine doladı ve arkadaşına emretti: — | — Öteki ucunu da sen tut ve yolun karşısına geç. Kör Ali bu emri derhal yaptı. Beyaz ipin uzaktan görünmesine imkân yoktu. İki arkadaş kendilerinin de ge- len altılar tarafından görülmele- | Fi mümkün olmıyacak bir durum | almışlardı. yalın kılıç yaklaşıyorlardı; bir ka- Sırga gibiydiler. Memi Reis arka- daşına ihtar etti — Sıkı tut! Sakın gevşetme! İp kopabilirdi, fakat ne Memi Reisin ne de Kör Alinin ellerin - den kurtulabilirlerdi. Kör Ali ne olacağını anlamıştı; yüzü Ümitle gülüyordu. Fatma hiç sesini çıkarmıyor, hiçbir harekette bulunmuyor, gü- venle bekliyordu. Gerçekten kur- tuluş için başka çare yoktu. Yedi süvari, kanatlanmış yedi elder gibi, yalın kılıçları ay işiğin- da parlayarak yaklaştılar. Bütün hizlariyle iki korsanın ortasından geçerken atların ayakları ipe ta- kıldı; hepsi de biribirinin Üstüne, büyük bir gürültü ile yıkıldılar. Ortalık karıştı, atlılar birbiri ar- dından İleriye fırladılar; toz top- rak içinde yuvarlandılar; acı çığ- lıklar yükseldi. Kiminin kafası, ki- minin kolu veya bacağı kırılmiş- ; diğerleri de vücutlarının baş- ka tarafları incindiği için kıvranı- yorlardı; neye uğradıklarını anlı- yamamışlardı. Atlar sahiplerinden evvel doğ - rulmuşlardı. Memi Reis onlardan birini yaka- larken Kör Aliye emretti — Alı, sen de birini tut ve bin! İstanbul Janda men fiat takdir edilen 950 kilo sarı Taksim zarf usülü ile ihalesi yapılacaktır. günü saat 15 te İstanbul Şartaamesi her gün kurulum Anatten bir Aaat evveline kadar mekluhu ve diğer versiki muhtevi meleri mesi Müd' Ermenek adede 1 — İşletmemizin tif yerinde mevent (11355) dir kerestesi detle ve açık arttırma su 2 — Açık arltırma 28/7/1950 € man bölge şefliği binasında Beher metreküpünün 6 parı iyle #ati hesabiyle geçici al, 3 — Bu işe nit şartname Ank bul, Adana, Mersin, ve Ermenek Or. Bölge şefliklerinde l teminat Yedi Cezayir atlısı, dört nal ve Tinin parmağına takmış fakat mtan: cından kıpkırmızı ölüvermi Klayvın elbisesi soluk bir İâ veri, kravatı da siyahti. Ayağında ki ayakkabılar eskice, fakat Bu da arkadaşı E- Cebinde misis ile boyanmışı rik'in marifetiydi. Vaymenin yazdı yardı. 'Trenden inince Klayv bir tak- siye binmeyi teklif etti, kız gid- detle başını salladı <— Hayır, otomobille gitme - Mmiz doğru olmaz, bizi sonra ken- dini beğenmiş zannelerler, yürü- yelim daha iyi, hem galiba canım da bir yürüyüş istiyor.» Hakikat halde Klayvın karısı k ortaya çıkmadan önce bi. vakit kazanmak istiyordu. 'Yola koyuldukları vakit genç adam kolunu uzattı, Katlin gül- dü: «— Hayır teşekkür ederim, ben Ayi bir sporcuyumdur. - İsviçrede çok dağ sporu yaplım, » Genç adam kaşının birini kal- ile komisyona müracaatları —B— Su dırdi: <— Yaa bu da yeni bir şey, ben ise, mücevher - hırsızlarının spor yapmaya vakti olacağını hiç tahmin etmezdim.» Katlin bu sefer fena halde içer- ledi <— Mücevher hırsızı olduğu - mu her dakika yüzüme vurmak- la ne kazanıyorsunuz?> Adam başını eğdi: <— Affedersin Katlin.> © da niçin böyle yaptığını bil. miyordu, Katlin ona o kadar ca- ni gönülden yardım ederken hAlâ niçin kızın dalına binmekte 1srar ettiğini kendi de bilmiyordu. <— Affedersin> diye tekrar et- ti, «senin böyle İsviçrelere falan gittiğini duyunca neden bilmem gileden çıkıyorum.» Ortalık yavaş yavaş kararma- ya gök yüzünde siyah fırtına bu- lutları birikmiye başladı, derken kuvvetli bir gimşek çaktı, gök Bürledi, arkasından yağmur, bar daklardan boşanırcasına yağma. ya başladı. Komisyonu Başkanlığından Jandarnıa dikimevi ihtiyacı için beher kilosuna 686 kuruş muham halinde 13/7/9 50 gü lanacak komisyon önünde hmini bedeli (125) lira olup her Antalya İşletme Müdürlükleri ile Konya, « Baktı; gelen lerin yedi kişi olduklarını gördü... Kör Ali bir anda tuttuğu —ata binmişti. bile. Memi Reis Fatmaya — Koş!.. . Çabuk! Dedi. Genç kizi ata bindirdi ve emretti: Sürt.. . Kendisi de başka bir ati yaka- ladı ve bindi. Şimdi İkf korsan ve Memi R: sin sevgilisi denize doğru dört nal ilerliyorlardı. Arkadan kalabalık nal sesleri geliyordu. Bunlar İbni Cebbar'ın emrindeki yüz kadar süvari (di. Yere yıkılan yedi attan biri, ba- Şi boş olarak, Memi Reisle arka- daşlarının önünde, rüzgâr gibi u- çup gidiyordu; hayvan Ürkmüştü. Memi Reis ve Kör Ali yeniden kılıçlarını sıyırmışlardı; — Fatmayı ortalarına almışlardı. İbni Cebbar geçitte bir kaç sa- niye durdu, yerden kalkabilmiş o- lan iki kişiye neler olup bittiğini gordu; sonra korsanlarla genç kı zi kovalamağa devam etti. Tbni Cebbar'ın birkaç saniyelik durüşü, Memi Reisle arkadaşları- nın pek İşine yaramış; kovalayan- larla aralarının epeyce açılmasını sağlamıştı. Memi Reis sağında giden Fat - mayı bir an bile gözden kaçırmı- yor! İkide bir: — (Devamı var) rma Satınalma 1 sabunlu kösele 24/7/950 Pazartesi Ayazpaşadaki İlk teminatı 488 lira 78 kuruştur. da görülebilir. kurulumuzda kapal isteklilerin belli gür | ilk teminat makbuzu veya — bank teklif #arflarını — kurulumuza ver (2049) Karaman DevletOrman İşlet- | gu Farirke bölgeri Çilingir köprüsü denk (1252) M3. (451) Dam 3 ünden itibaren 15 gün mü rlü den 1 şa konmuştur. üma günü aat 15 de Ermenek Or yapılacaktır için ara Orman Genel Müdürlüğü, | Ereğli e ve Müdürlüğümürde görülebilir. 4 — Tİsteklilerin belli gün ve sanite müsbil evrak ve ilk teminatları (9185) YENİ Türk Milli Oyunları festivali Sergi Sarayında yapılacak | festivale yabancılar da | iştirâk edecek Türkiye Milli Tal tarafından . hazırlanan «Türk 17 Ağu r ve Sergi Sarayında ya be Federai Milli Oyunları — Festivali; tır. Tesbit edilen progrı tivale 10 dan fazla mahalli ekip İş irâk edecektir. Bun *n kılıç ve kalkan ekibi, Erri arasında Bur- Soma seybhek ekipleri, ve| Kastamonı keklerden Konya ekipleri ekipleri İle kır ve er- | üteşekkil Karadeniz ve bul de nmaktadır. Vauhüliye iki giling. İlâan yerdeki sar BABAH Hergün Lond- ra gazetelerinde İbahsi geçer: Fi- lân lord falan yer deki konağını zi- yaretçilere açmış Falan dük, fi-| ziyaretine açık bulunduruyormuş, dühüliye İki buçuk şiling. Arka - sından upuzun ve resimli bir ma- İkatede konağın Veya sarayın ek eriya pek cazip ve heyecanlı saf haları ihtiva eden tarihçe hir, antika eşyasının, tablo kolek: geniş | parkın hüsüsiyetleri zikredilir. — | Londra halkının daha erken saatlerinde fevç fevç Darb yarışlarına akın ettiği bir. günde | anlatı- | etrafındaki Sabahın Prof. Sabri Esat Siyavuşgil Londra Mektupları /— İngiliz Lordu ve konağı YAZAN: lâkin baba yadi- gârı bir çöpünün elden gitmesine razı olmaz Yalnız küm veya teslimiyet, avda attan |zaman, tahripkâr bir. kuvvettir, düşerek veya cellât aatıriyle can| bakımmız bulunca, taş - bedenleri hâsılı insan hayatının ta-| bile gemirir, toprağı bile bozkıra rih olabilecek kıiymetteki — bütün | çevirir. İşte İngiliz lordu, sırf top- hâdiseleri, bu tolgalı, perukalı, ka- |hyacağı şilinglerle babadan kala- dife şapkalı portrelerin mânalı ba-|nı ayakta tutabilmek için kona- kışlarına sinmişti. Kimbilir, han- | gını ve bahçesini, hiç olmazaa haf- gisl gu meşin ciltil Dante'yi açıp|tanın birkaç gününde, ziyaretçi- Arafı düşünmüş, hangisi Chaucer'-İyere açıyor. O günlerde kendisi hikâyelerini lezzetle okumuş,lortadan kayboluyor, belki Ücra hangisi Montagne'in felsefesinden |bir kulenin karanlık bir odasına nasibini almıştı? Bilmiyorum, fa- kat gekiz asırlık kitaplarla sekiz Asırlık insanlar karşı karşıya İdi gekiliyor, belki de bütün gününü dışarda geçiriyor, fakat; hürmet etmesini bilen İngiliz zi- tarihe | Ayrıea WOAL Y yola çıkıp büsbütün aksi bir isti-|ve daha kimbilir kaç sekiz ası kamete, kapısı ziyaretçilere açıl- |başbaşa kalacaktı! Kütüphanenin yaretçilerin göz izinden başka bir ermiş olan yüksek betiyle şehrimize gelecek olan ecn bi talebeler de milli kıyaletleri İle bu festivale katılarak; kendi — milli oyunlarını oynıyacaklardır. Mahalli Ağustor başında — gehrin geleceklerdir. Telgraf muhaberesi yapılmıyan postahaneler Bize müracaat eden bir okuyucu- | muz şunları söylemiştir «— Telgrafla bayram tebriki yol mış olan bir lord konağının bulün- | duğu semte gittim. Tenha bir oto. | büsün üst katından Londra banli- | yösünü seyrede ede, evelce peyle- | diğim durağa vardığım zaman, 1- çimde tuhaf bir çekingenlik, garip bir tereddüt, Adeta bir dâvi misafir huzursuzluğu peyda oldu. Bana Adeta zorla bir başkasının mahremiyetine giriyormuşum his- Si geldi. HattA bir an geri dönme- yi bile düşündüm. Fakat bunun vine müracnat ettim. — Telgraf kalimelerini aaydılar, verı rayı bilcirdiler ve «Bix bunu p. «| in ile merkeze yollayacağız. Ora - Jam telgrafla bildirecekler.> den -| di. kaldım | Otomobile binerek Erenköy pon-| tanesine gittim cevabi aldım. Halbuki — günlerden| bayramdı. Posta ile telgrafım mer| beresi ğer buralardan telgraf muha- | yapılmıyoraa, telim, telgraf| nereden çekilecekse oraya — hiç) Telefonla bildirilmeli ve| kaybedilmemelidir. böylece — vakit İlgililerin nazarı dikkatini celbede- Bir Cami tamir edilecek Fatih Sultan Mehmedin,, kapı Yavaşça Şahin Mehmet Pa: düki deryar ap ve için hamiyetli bir halde bulundu, yatandaşlarımızdan barıları bir. he- kil ederek bu camiin ihya iri için teşebbüse geçmişler- Adliyede yaz tatili başladı Adliyede mutad yar tatili ba aa bahtan itibaren başlaı il devresinde İstanbul adliye- de 2 inci ağır ceza “mahkemesile 6, 7, inci asliye ceza, 1 ve 3 ün sulh ceza, | inci ticaret, 3 ve 11 inci asliye bukuk mahkemeleri — nöbeti olarak faaliyetlerine devam edecek: lerdir. * Denizyolları İdaresi diş mem: leketlere yaptığı selerli hroşürleri için hazır- Avrupa | memleketlerindeki, acenta, otel — ve | klüplere dağıtmağa başlamıştır. — | * Mühürdar Kulübünden: Kulüb tü | e senelik züğünün 23. cü di toplnatı 29 Temmuz Cumartesi | anat 15 de klüb binasındadır. - Gün. kura: ulu, | a: İdare kurulü ibrası, tüzük 13 — M düre ki rapor İ delerinin tâdili ve yeni haysiyet divanı ve mürakıb #eçimi:- A martesi saat 15 tedir. Ekseriyet olmuzsa, içtima 5 Hustor 1950 C TURALİ Öksürüğü keser || nan: Halide KARAMÜRSEL İkisi de kalın ve sık dallı bir ağacın altında biribirlerine soku- larak yağmuru seyretmiye ko - yuldular. Klayv: <— Pek de iyi bir alâmet de- Bil.> dedi. <İnsan burada havanın ne olacağını bilemiyor, halbuki Avustralyada fırtınanın kopaca- Bı, güneşin çıkacağı hep evvelden belli olur.» <— Avustralyayı özledin mi Klayv?x Adam sertçe bir <evet> diyerek mevzuu değiştirdi. “Yağmur çok devam etmedi, ça- murlara bata çıka sessiz sessiz yürümiye başladılar. İstasyon memuru, malikânenin yarım mil ötede olduğunu söylemişti, aular, zavallı Katlinin papuçlarından içeri giriyordu. Hasretle mcak bir banyoyu, parlak alevlerle ya- 'nan bir yömineyi ve güzel bir ro- manı düşündü. Başka zaman ol- #a, zili çalar, fam dö gambrın: <— Anneme söyle bu akşam yemeğe inmiyeceğim, hem yor- Bunum, hem de okunacak çok gü zel bir romanım var!> derdi. İstedikleri bu kadar basit gey- ler olduğu halde yapmasına im - kân olmadığı için güldü. Klayv mahzun mahzun. <— Gülebildiğine memnunum, ben ise sıkıntıdan patlamak Üze- reyim> dedi. Katlin durdu, elini genç adamın kolunun Üzerine ko- yarak <— Bak Klayv> diye bağırdı, «işte mâlikâne! Ne güzel değil Akşam karanlığı bile Oukfila Parkın güzelliğini — gölgelemiye müktedir değildi. Bu, 18 ci asrın ihtişamını ve zenginliğini benli - finde muhafaza eden, geniş pen- cereli, yatkın, gâhane bir. bina 1di. Dört etrafı muazzam çamlar, meşeler ve renk renk çiçek tarh- lariyle muhattı. Büyük mermer sütunların süis- lediği kapıdan içeri girip iki ta- rafı ağaçlık asfalt yoldan şatoya doğru yürüdüler. Katlin bu Ihti- şama bu güzelliğe hayran oluyor ver «— Ne güzel, ne güzel değil mi Klayv?> diye soruyordu. «— Evet Katlin hakikaten çok Büzely, Oukfild Park mâlikânesi! Klay vın ecdadının şâhâne evi! Burası şimdiye kadar onun nazarında bir hikâye bir efsâne idi. Klayv bir gün olup da burasını kendi gözleriyle görebileceğine ihtimal dahi vermezdi. Babası ona bura- dan ne kadar az bahsetmişti. Bir lamak Üzere Bostancı postaane |münası yoktu. Konak, yakınlarda dir. Fakat bugünün İngiliz Lordu, ziyaretçilere açılmış ve — benden | evvel daha birçoklarının mütece: ..W sis nazarlarına bütün hatıralarını ve bütün hazinelerini — arzetmişti. En mantıkt delillerle vmı,,.mm* İtirazlarını — susturarak, — kapıya doğru yollandım. caddeden | Ana Oradan da aynı dakikalarca uzakta bulunan bahçe | çoban tutmağa gücü yetmez. Fa- kapısından içeriye girince, göz ala- bildiğine geniş bir İngiliz çayıriy keze ne kadar #amanda gidebilir -|1e karşılaştım. Daha ötede, türlü | buriyetindedir. Rubens'lerin, Hals- renkte yaprak açmış bir koru, ça- yırı çerçeveliyordu. Biraz ilerdeki dönemeçten son- ra konak göründü ve bir lm'—'nnr* ağacının altına sığınmış küçücük | bir bilet kulübesi meydana çıktı. Duhüliyeyi verdim ve çatısının üs- | tünde kuyruğu ok gibi dimdik bir arslan heykelinin bulunduğu. bir eski manastır. bozması - binaya doğru İlerlemiye başladım. İşte or- | taçağın en eski devirlerinde — bir | müddet keşişleri — barındırdıktan | sonra, nihayet bir asilzade allesine intikal eden Slon konağı, bura ydı. Güler yüzlü bir bekçiye bile- timl gösterip içeriye girdim. Sağ- | da ve goldaki dehlizlere dört bes ayak merdivenle çıkılan, yirmi metre kadar yüksek tavanı sütün ye revaklarla daha münis ifade et- tirilmiş bir divanhane, çepeçevre | sıralanmış mermer heykelleriyle ve, en iyisi, insana sevimli bir te- vazu içinde hoş geldiniz diyen işik- l ve bembeyaz haliyle görününce, | içim ferahlar gibi oldu. Artık da- | ha serbest adımlarla dolaşabilecek | kadar vesveselerden kurtulmuş - | tum. Geniş bir kabul salonundan sonra, yirmi dört kişilik bir sof- ranın kristali pırlanta gibi façela- h yontulmuş harikulâde muhte' - şem bir avize altında kurulu dur Gez- duğu yemek odasını gezdim. dim diyorum, çünkü buraları ko- şar adımla geçilip gidilecek yerler değildi. Her tablo, her duvar halı: sı, her koltuk, her biblo, da dakikalarca durulup tarih ve sanat değeri ta seyredile sıyordu. Nihayet nzun bir korldoru an- dıran kütüphaneye ayak bastığım zaman, diğer salonlarda — ancak anın hüviyetine gizlenmiş bir Sir gibİ duüran tarih, birdenbire | canlandı ve ev sahiplerinin tâ XIT| Sıra ile asılmış ecdat portreleriyle dlle geldi. Sekiz asırlık bir ecdat kafilesi, zümrüt gibi yeşil çimenle- re hçılan pencerelerin - yanından, karşı düvarlara — gömülmüş eski kitap raflarını seyrediyor. ve gü-| lümsüyor gibiydi. Sekiz asırlık ih- tiras, istirap, aşk, entrika, tahak- | gün Avustralyada güzel bir bi- nanın önünde durmuşlar seyredi- yorlardı, Klay «— Çok nefis değil mi baba?» | diye sorunca, babası: <— Evet oğlum, güzel ama, sen asıl İngilteredeki evimiz olan Oukfild Parkı görmelisin, hakiki ihtişam ve zerafet tam mânasiy le o mâlikânede görülür.> Cevabı ni vermişti. Klayv gimdi babasına yerden göğe kadar hak veriyor- | dü. Oukfild Park, Klayvın baba-| larının, büyükbabalarının eviydi, | izdivaç tarikiyle aileye akraba ©- lan bu yabancı adam Ralt Hor - ton, burada ne arıyordu. Katlin, yanında sessiz yürüyen genç er- keğin çene kemiklerinin hırsla oynadığını görüyordu. Şatoya ilk defa geldikleri için ön kapıdan girmekte bir mahzur görmediler. Ugak Üç gün — evvel orta hizmetçisiyle kaçmış oldu - ğundan kapıyı, beyaz önlüklü ve boneli bir kız açtı. Şatonun yeni aahibesi de hizmetçiler arasında. Ki aşk dalaverelerine — nihayet vermek için gazeteye evli — çift Hlânını vermişti, Klayv ilerledi: | <— Lütfen madama Mister ve Misls Consun geldiğini haber ve- rir misiniz? Bunu o kadat uşak- vâri bir eda ile göyledi ki, Katlin gülmemek için kendini güç zap- tetti. Ki zın adı Loti (di ÇDevamı var) İseyahatine çıkmak şöyle şey birakmadığı döndüğü Beyaz tren kinet Abâtilhamit zamanında İzmirin Tire kazasında Hacı 'AlI Paşa adında zengin bir adam varmış ki, paşa olması için zen. ginliğinden başka bir meziyet ve faziletinin bulunup bulunmadığını araştırmağa vakit bulamadım. A nadolunun ve Rumelinin çok yerle İrinde bu çeşit paşalar bu |aeğilar. Hacı Ali Paşa İzmire gelirken İhususl bir tren tutarmış; pek tahti İolarak bedelini — demiryolların sahibi olan İngiliz Şirketine öd: İmiş. Bunu tabif görmek n zira bugün de herhangi bir kimse kesesine güvenerek Devlet Demir- İyollarından bir tren kiralamak is- İtese reddolunmaz sanırım. Fakat Cumhuriyet — devrinde, İmllletin kendi hizmetine lâyık gör. İmesi gibi bir tevecclih ve gerefe şahsiyetler hu- mak güç b evine N trenle veya husust l bir ucunda, küçük bir masaya kon: ya husust / vagonla Sitak hi 2ötoj zaman, asırlar boyunca birikmiş | geyahati âdet edinmişlerdi. Bu hal fotoğraf, bana — bugünün | hazineleri yı - renlitesini hatırlattı. Bu, her Bur- | HAZineleri Yarına avnen devretme- (onları halktan uzaklaştırıyor, ne- nin gerçekleşen imkânları kargı- Juva evinde misafir odasına asılanÇanGA derin bir vicdan hazzi dü. bir düğün fotoğrafı idi. — Yalnız | genç evlilerin etrafını, İngiliz Kral | hanedanı sarmış bulunuyordu. — | Bugünkü İngiliz lordu, yine Lordlar kamarasında Azadır, ken- | Bu konaklara girip çıkan orta halli İngilizde, ne kin, ne de haset var. O da biliyor ki, tapusu falan disine yine mylord diye hitap edi. | dükte veya filân baronda olan şu lir. Merasimde ve teşrifatta giye- | "ATAY, bütün hazineleri ve tarihi ceği elbise ve oturacağı yer belii. (!1* İngiliz milletinin malıdır, biz. Zat kendisinin mülküdür. Onun için, bilet parasını verirken, ken: di malını sigorta ediyormuş gibi bir ferahlık hissediyor ve Londra kulesinde hanedan mücevherlerini ecdat yadigârı konağını tamir et.|#eyrederken duyduğu mal sahibi miye, hattâ bahçesindeki çimenle- | fururunu duyuyor. Ti kırptırmıya veya inek sürüsüne | — İngiliz milletinin her gün başka bir veile ile hizsettiği bu mal hibi gürürü, bana en içten ve en temiz bir vatanperverlik stafı gi- bi geldi ve milit damgasını vurdu- ların ve Reynolds'ların mezada çı-| ğumuz halde bir türlü millete aç- karılsa milyonlar getirebilecek 6-|mağa kıyamadığımız sarayları ha- lan tablolarının süslediği yemek |tırlıyarak bugün de Üzüldüm. devlet hazinesine en ağır vergiyi verir. Öyle ağır bir vergi ki, yarış | atları Beslemek, sık sık devriâlem dursun, kat İngiliz Lordu, babasından ka- lanı oğluna aynen devretmek mec- Sayın Çiftçi ve Tarım Âletleri Mütehassıslarının Dikkat Nazarına Dünyaca tanınmış Me. CORMİOK İNTERNATİONAL HAR- VESTER traktör ve araçların, mütehasmın elemanlar tarafından 5'7/950 tarihinde Halkalı Tarım Okulunda yapılacağı evvelce flân 24/8/950 Perşembe günü anat 14 te yapılacağı tavzihan ilân olunur. Ellerinde siraat Alet ve makineleri bulunanlar İçin çok fay- rifinisi saygılarımızla rioa ederiz. —— z TÜRK İNTER MAKİNELERİ A, 0. DET FORENEDE DAMPS KIBS-SELSKAB A, COPENHAGEN BOLİVYA — vapuru 24 Temmusa doğru İstanbul'da FLURİDA » 80 » » İsmir'de FLORİDA — » — 2 Ağıstosa —» İstanbul'da Beklenmekte ve ANVERS — ROTTERDAM — HAMBURG ve COPENHAGEN için ticari eşya kabal edilmektedir. — Her türlü tafsilât için mürseaat 1 BEJASHİP - LEVANT Gemi Âcentası İZMİR MERSİN İSKENDERUN İSTANBUL Tel: Gasa3 Tel: Se18 Teli 1378 Teli 118 tice itibariyle halkın durumundan habersiz kalıyorlardı. " Bakanların husust vagonlarla seyahat etme - İleri âdeti son senelerde terkedildi, at eski Cumhurbaşkanı İnönü- nün emrindeki beyaz tran ayni işe |mahsus olarak kaldı. |, Son günlerde beyaz trenin hal- ka tahsis edileceği hakkında bir |haber alındı; fakat — arkasından böyle bir tahslsin aslı ve esası ol- madığı bildirildi. Beyaz trenin kalkması haberi halk tarafından iyi karşılanmıştı. Çünkü gerek bu trende ve gerek muhteşem Savaronada, haklı veya haksız olarak, bir saltanat koku- * İsu seziliyordu. Husust tren kullanılması ağır masraflarla olur ve bu milletin kesesl böyle masraflara dayanacak İhalde değildir. Acaba «Beyaz İtren> ne olur ne olmaz, belki bize lâzım olur!> diye mi halka tahsis edilmeai Devlet reislerinin yolâa bile mü- him işlerle meşgul olmaları tabil- |dir ve bunun için bir husustyet İsarttır; fakat bu zarareti karşıla- |mak için bir husust avgon kAfI gel mez mi? Müstacel hallerde bir ve ya İki husust vagonu bir lokomo- tifin ardına takmak suretiyle Ih- tiyacı sağlamak da mümktn değti |midir? Herhalde son çeyrek asırlık uy- durma demokrasimizin israfa yol açan geleneklerini tamamiyle tas- İfiye etmek lâzımdır. Halk — bunu istiyor. Kadircan KAFLI Havza — 1. İşgayı Bahsettiğiniz gazetenin & şekil- de bağlık koymam gaflet eseridir; demek ki, halâ uyanık değildirler. Yazınız yer darlığından dolayı ko. namıyor, özür dileriz. — K. K. Dalgıçlara izin | Ulaştırma Bakanlığı liman- dahi- |linde dalgıçların her dalış dıkları müsaadenin doğurduğu gülç İlükler nasarı itibara alarak, bun - dan sonra bu müsaadelerin - birer senelik olarak verilmesini kararlaş tırmıştır. En rahat - En emin - En ucuz HACI SEFERLERİ 70 *kişilik .— 4 motörlü Dünyanın en' büyük Amerikan uçaklariyle | İstanbul - Cidde Hiç bir yere uğramadan "7 saatte Yerlerinizi şimdiden kapatınız İstanbul - Cidde gidip gelme 900 Türk Lirası Tafsilât içini TÜRK EKSPRES (Eeki ANTAŞ ) HAVACILIK ve TURİZM A. 0. Galatasaray, Yenlçarşı No, 1418 Telefon: #s18A Yapı ve Amerika getirttiği öğretlol dirlol filmlerle Kredi ve Bankasının İngiltereden ve eğlen. Çocuk Sineması Her Cumartesi saat 11 de ATLAS Sinemasında KHEDİVİAL MAİL LİNE İstanbul — İskenderiye New-York ve Filâdelfiya a- rasında seri ve — müntazam posta MUHAMMED ALİ ELKEBİR Transatlântik vapuru 27 Tem muzda muvasalât ve 29 Tem muzda yolcu ve eşyayi ticarı- ye alarak: İskenderiye — New - York ve Filâdelfiya ya hareket edecektir Fazla tafsilât için — Gala da Karaköyde Yeni Handa ? nci katta GİLCERİST WALKER et Co Lta. , Acentalığına mül Tel; 42961 — ge-