——— ——— ğ Fatma, sarp bir tepenin üzerinde, kartal yuvasını andıran kaleyi gördü ve titredi ği Fatmayı getirdiler, içeri attı- lar, Yusuf onun ağırlığı altında ke- miklerinin çatırdadığını, nefesinin kısıldığını hissetti. Lâkin ses karmadı. Hele genç kızın çırpınma: büsbütün eziyordu. Mahfe, bir ileri bir geri sallan- dı. Kervanın yola çıktığı anlaşıl- & , Fatma, etraftaki konuşmalar - dan Elhaneş kalesine — gidildiğini anladı, iliklerine kadar #tredi. Çok geçmeden şehrin gürültüsü arkada kaldı, Artık kervanı ön- den, yandan ve gerideri koruyan süvarilerin nal seslerinden başka bir şey duyulmuyordu. Fatma, kalbinin derinliklerine iş leyen bir gariplik içinde, bütün ü- mitlerini kaybetmiş bir haldeydi.. Çırpınmaları, bağırmak — istemesi fayda vermemişti. İşte artık El- haneş kalesinin nemli duvarları a- rasında, yılan kokusunu andıran havası içinde, her taşın yarığın - dan bir zehirli diş ve dil uzana - cakmış gibi korku ve tiksinme ile baş başa kalacaktı. Fatma çok yorgundu. Bitkin bir halde, bulunduğu yere uzanmak, iğri büğrü minderin üstünde din- lenmek istedi. Fakat hem içerisi dardı, hem de minder bir - türlü düzelmiyordu. Vücudu her dönü - sünde sert bir çıkıntıya rastlıyor. dü. Başkın bir haldeydi. 'Tam © sırada, koyu renk min- derin altında bir gey kımıldadı... Genç kız, bunün kocaman bir yı- dan olması ihtimalini — düşündü. Çünkü Yılan Kalesi'nin - korkusu simdiden onu sarmıştı. Fatma az daha ağzını açacak, bütün kuvyetile bağıracaktı. Lâkin bir demet kıvırcık — saç, bir çift kara göz, onu susturdu. . Yusuf minderin altından başını çı karmış, minimini parmağını, büzü len dudaklarına dayamış: — Bus!. diyordu. Fatma, bu gariplik içinde bir can yoldaşı bulduğu için o kadar sevindi ki.. Kendisini zorla tutmamış olsay- di küçük Yusufu kucaklıyarak ya- naklarından gapır güpür. öpecek ve haykıracaktı: — Benim sevgili Yusufum! Çok yaşa! Yine beni yalnız bırakma- dın! “Yusuf minderin kenarına çömel. onu AUADA YAAL'ANI g-| TURA İklel de sustular; düşünüyorlardı... di; Fatma bir kolunu onun omuzü-| — Kale kapısından girdiler; sonra na attı; yavaş yavaş, bir - fısıltı| bir duvardan ve bir kapıdan daha | halinde konuştular. |geçtiler; büyücek bir avluda dur- — Aferin Yusuf! Bütün ümitle- | dular. Fim kesilmişti. Fakat' gimdi seni| Fatma perdeyi açtı. bulunca kurtuluş için de bir çara| — Etraf zifir gibi karanlıktı; ara bulacağımı sanıyorum. mıra etrafta yarasnlar - uçuşuyor, Yusuf eyeleri çıkardı, belindeki | mazgallardan baykuş sesleri ge- ipi gösterdi: liyordu. — Bunları da aldım. Fatma da Yusuf da titrediler. — Aferin! Ne iyi... Orada 1â-| — Bir meşale yandı ve avluyü ki- zım olsaydı nereden bulurduk? — İzil alevlerle göyle böyle aydınlat- — Ben de öyle düşünmüştüm. |tı. Süt nine mahfenin yanına gel- — Sen çok akıllısın! Nereye git-| Miş, Üzgün bir sesle: sem seni götüreceğim. Fakat aca- ba kurtulabilecek miyiz? — Bakalım düşünürüz. İkisi de sustular; düşünüyorlar- dı. Küçük Yusufun henliz işlenme- miş olan zekâsı her şeyi basit gö- Tüyor, çapraşık çarelere akıl erdi- remiyordu. dedi ki: — Kervandan kaçamaz mıyız? Bir geçitte yahut bir ormanın ke- marında birdenbire atlarız; nğaç- ların arasına, kayaların ardına saklanırız! — Baksana.. Dört tarafımız so- rılı. .. Kanatlarımız olsa yine ka- çabileceğimizi sanmam! Hem biz bu mahfeden inince öteki mahfe düşer! — Öyle ise ne yapacağız? Küçük Yusufun gözleri merak- la büyümüştü; bakışlarında ka - ranlık ihtimallerin bulutladığı pa- rıltılar vardı. Uzun zaman, durup dürüp ko- nuştular; kurtulmanın çaresini radılar, fakat bulamadılar. Şehirden çıktıktan Üç saat gon- ra dik bir yokuşu tırmanmağa başladılar; akgam olmuştu. Küçük Yusuf: — Sanırım ki, kaleye geldik! Dedi. Fatma mahfenin kalın'per delerini araladı; ağlamaktan gen ve kızaran gözlerle ileriye bak- sarp bir tepenin Üzerinde, kar- tal yuvasını andıran kaleyi gör - dü ve titredi. Yusuf sordu: — Şimdi ben kaleye nasıl gire- yim? Ya bırakmazlarsa?.. Fatma isyan etti: — Artık bu kadarı çok - olur. Zaten içeriye mahfenin içinde gi- receğiz. Girdikten sonra ise sak- lanmağa lüzum kalmaz. — Haydi yavrüm; İn artık! Diyordu. Anlaşılan bütün boyunca ağlamı: Fatma ile Yusufun gözleri onun bakışlariyle karşılaşınca kirpikle- | rinin diplerinin kızarmış olduğunu gördüler. Üç dert ortağı bu Issız dağ ba- gında yapyalnız kalacaklardı; bu- Na da şükür... Hiç olmazsa dert- leşebilirlerdi. Uşaklar ve muhafız- lar yabancı sayılırlardı. Fatma mahfeden indi; arkasın- dan afacan Yusufun başı görün- düzvateyit ve aydılık bakışlâriyle etrafını süzüyordu. SÜt nine şaşırdı ve korktu. — Aaaa!.. Bu da nereden çık- tı? Ya görürlerse? Diye önüne geçmek, - gizlemek istedi; fakât Fatma hiç sakınmı - yordu: — Ben getirdim nine! Haberin yok mu? Hattâ kendisi gelmek istemiyordu da, teselli " bulurum diya kandırdım. Yusuf mırıldanıyordu — Allah için söylemeli! Kervanın başkanı, kaba yüzlü, | İrl yarı, kara ve İbni Cebbar a- dında bir yüzbaşı idi; o da Yusufu görlünce hayret etti. Fatmanın ya- nında pek İleri gitmemekle bera- ber elini göğsüne götürerek — baş | eğdi ve sordu. yol — Ey hanımım! Bu da nereden çıktı? Kervana katıldığını hiç gör- memiştim. Fatma onu haşladı. — Göreydin, kör müydü gözle - Yüzbaşı kekeledi — Lâkin şeyh haber alırsa? O- rada mahfeye binerken görmüştü de kulağından tutturup attırmış- — Görecekler ya?. tıl — Görsünler! Seni kendim ge-| Fatma azarladı ve daha kert tirdiğimi söylerim. Babam seni | konuştu: sokmasınlar demedi ya onlara. — Ben de böyle gey işitmedim. — Çok söylüyorsun, geveze he- rif! Senin şeyhin bu kadarına ka- | WDolmcıbuhçe sarayı ve Beyaz saray Amerikalı otelcinin Dolma bahçe, Yıldız ve Çırağan saraylarına hayranlığı Amorikan oteleller kralı Mr. Tay: lor, dün Dolmabahçe ve Çırağan Sa Yıldız Parkını — gezmiştir a Dolmabahçe sarı nen Mr. Tay Bilh bej n çok bir arkadaşı: Beyaz «— Dolmabahçe, fevkindedir. Gerek tezyinat, ettetik bakımı k daha Eğer bu saray gerek dan Beyaz Saraydan vaşıfları Amerikada olsa halk Üstün haizdir. yalnız duhuliye için $ — 6 dolar ve Çırağan Sarayı çok güzel bir otel olabilir. Fakat iyi inşa edildiği takdirde, Yıldız Parkı dünyanın büyük luna parklarında, biri olma: elverişlidir. Eğer bunlar yapı ya pek labili m bakımından da İsti. fedeniz olacaktır.v Amerikalı otelel, bu ak; vapuru ile doğum yeri olan Marmara im Sey adasına gidecek ve orada bir kaç gün kalarak çocukluk günlerinde yaptığı gibi yalın ayak balık avlıyu Giktır. Istanbul sergisinde Belediye pavyonu / İstanbul Pavyonu dün Sergisindeki — Belediye gazetecilere — gerdiril yyondaki ncuz evler projele hakkında izahat verilmiştir. Tah- inlere göre ucuz evler 4009 — 5000 liraya — çıkacak inşantlarına ve Teşrinievvelde Janacaktır. Lünya Gençlik Birliği konseyi İstanbul Üniveristesi miyeti m T bir 1 yaparak Ağustos ayı İçi de şehrimizde toplanacak olan — W. A, Y. Dünya Gençlik Birliğinin ikin- ci konseyi hususunda yapılan h: hıklar hakkında izahat vermiş ve ay- n tarihe tesadüf eden Pragda top: lanacak olan demir perde arkası ko- he Co münlet gençliği konseyi — dolayısile İstanbul W. A, Y. konseyinin daha çok ehemmiyet kesbeti beliri. mişlerdir. İşportacıların bulunacağı yer ayrıldı İşportacılık yapan esnafın şikâ - yetlerine Vilâyetçe bir çare bulun- Mmuştur. Alınan karara göre işpor- tacılar Çiçekpazarında ve Mahmut- paşanın bir kenarında, dükkân sa- hiplerini rahatsız etmemek sureti- dü le faaliyetlerine devam edecekler - dir. Fatı indirilen şekerli maddeler Şeker fiatlarında yapılan indirme nihayet mamül madde - fiatlarına aksettirilmiştir, Buna göre akide şekeri 40, çuku lata 100, lokum 20 - 40, reçel 60 60, badem şekeri de 20 kuruş in- dirilmiştir. Pakıstanlı general bu saboh gidiyor Pakistân Tümgenerali Navabza- Ağa Muhammed Raza, dün A - daları ve İstanbul sergisini gezmiş General bu sabah, Pakistâ müteveccihen şehrimizden ayrılacak tır. General dün saat 18 de güreş- tir. | cilerimize bir çay ziyafeti vermiş - dr. amide dün üç ev yandı Dün Râmide Cuma mahallesinde Hüseyin Ağa sokağında 10 numara: da Zülfikarın evinin” — samanlı; çıkan bir yangın havanın — rüzgârlı olmasından derhal büyümüş ve an. cak yanında B ve 6 numaralı evler de yandıktan sonra söndürülmi ında O halde? Yazan: Maysle Sreig Anne: portunu Jana vermiş. «— Al Jan, bunu öyle kaybeder. yetini neyle > demişti. ispat edecekti? lin anide yere yuvarlandı ve giy diği ceketib cebinden bir - kısım müceyheratı yerlere düştü. Pırlanta bir bilecikle bir yü. zük, yerde parıl pascıl parlamağa Paraya ihtiyacı olacağın T Ücevheratım i — ceketinin cebine başlınlı düşünerek bütün Güstavın dol lurmuştu. Klayv eğilip bileriği yerden ah dit &- Bu d nef> Gözlerini dikerek kıza — keskin keskiv baktı. <— Dümek hirsissin, Bak, hak kım varmış. Kimbilir, kimin canı landın lim, daha neler aşırdin ? Ku, isyan ettir de daha o sabah pasa . akla, Katlin katsiz kızdır kı, her şeyi Şimdi büvi o böyle tereddüt edarken tekrle bir. den çıkan fırtına ile sallandı. Kat tın da gelip kotrama sak. (Elini uzattı) Ver bakam Sunan: Halide KARAM ÜRSEL tü bir adama vereceklerdi onun için kaçtım» derdin>. Kız atıldı: — Evet doğru hakikaten sev- mediğim bir adamdan kaçtım.> Fakat adamın kahkahaları o kadar içten gelme ve o kadar ha- karet âmizdi ki, Katlin hırsından kıpkırmızı kesildiğini hissetti. A- «— Onlar benim!> Rlaye güldü «— Yok a oanını, aman ne de olel mücevherleri varınış... Kızım #en buni aptal mı zannettin?. Se ni kızsın diye (Katlini yukarıdan aşağıya sünüp) han de pek güzel bir kırsın diye, polisv vermiyecek er öyle miyım sannediyorsza... Ej dama sade kızmıyor, ayni — za - ise aldanıyorsun! Hen müstemle —manda ondan nefret ediyordu. kede doğup büyümüş adamım, İstediğini düşünsün, onu İister doğruluktan da ayrilmam... Ka — Katil ister hırsız zannetsin — vız raya çıkar çıkmaz ilk işim seni — Belecekti. O da ondan intikamını, polisin karşısında hüviyetini is pat ettikten”sohra alacaktı. <— Peki» dedi <İstediğiniz ol- sun, ben hirsizim, bunları hep çaldım. İlk iskelede beni polise teslim edersiniz, anlaşılıyor ki, bu hal sizi pek eğlendirecek, Fa- kat karaya çıkıncaya kadar beni ne yapacaksınız?> «— Eh! Hiç olmazsa hakikati söyledin bu da bir şeydir. Zaten seni polise vermek için geri dö - necek değilim, çünkü işim mü « him.x «— Yas, ne işit. kazaoun eline teslim etmek ola cak, anladır. rmP> Kın şerden kalkarken hırsla: «— Ben hırsız değilim...> dedi. «Buru da çalmadım. bakın (elini cebine daldırıp bir yığın göz ka- maştırıcı pırlanta ve İnci çıkardı.) Klaşv bir ıslık galdı: «— Vay canına... Yaptığın emali yapıyormuşsun dosone. Şim di sana sorsam bana herhalde göy le bir yalan uydurursun. «Ben çok zengin bir kızın, hem de vâ- risim, beni esmer pis bıyıklı, kö- ) Hâdise tahkik ed mekter Adam kamaradan çıkıp kapıy Çarparken cevap verdi «— Seni alâkadar etmez!» Katlin onu 3-4 saat kadar gör- Medi, zavallıyı bir de deniz tut- muştu ki.... <Herhalde Janla evlenmek, bu deniz tutmasından daha iyi olacaktı> diye düşündü. Saat sekize doğru denizle bera - ber Katlin de sakinledi, Sami ka- maranın kapısını açarak «— Bey sizi yemeğe çağırı - yor> dedi. Katlin, omuzlarını silkip arka- #ını döndü ve zenciye:; «— O nemrut beyinle yemek yemiye niyetim yok» diye cevap verdi, o nefret edilecek bir adam dı, nasıl olmuştu da o kadar câ- zip bulmuştu. Fakat on dalka #onra burnuna gelen mla gibi kı- zartma et kokusu, ona açlığını hatırlattı, kalkıp elini yüzünü yı kadı, saçlarını taradı ve ön taraf- taki yemek kamarasına girdi. Bami örtüsüz bir masaya ça - talları, bıçakları raatgele atmış, ocakta sosla kızartıyordu. Klayv okuduğu gazeteden başını — kal- dırdı: «— Merhaba güzel hanım, de- mek nihayet mütevazi soframı gereflendirmiye karar — verdiniz. Ayağa kalkmadım diye kızma - yın, demin de söyledim ya biz müstemleke adamları öyle kibar değilizdir.» Kıa karşısına geçip olurdu: «— Evet söylemiye hacet yok> Klayv güldü: «— Pek de zekisin, kuzum bu On dokuzuncu asrın başlangıcın da, Fransız bü- yük ihtilâli ve in kılâbından sonra, sanayi ve ticaret için mevzu bütün engeller nwmrw Parak, rekabet serbestliği kayıtsız ve gartsız kabul edildiği vakit, bu halin, sürekli - olacağı tevehhüm edilmişti. 89 hareketi her — türlü birliklerin aleyhinde idi. Loncalar İJuvarntlar, (mattise) ler hep ilga edilmişti. Fakat menfaatleri - ve |dertleri müşterek olanların birleg- |meleri, hareketlerini düzenleme ri çekinilmez bir hal olduğundan evvelâ patronlar, bazı hususl an: laşmalar yapmağa başladılar. Bu ittihat ve uzlaşmalara lgçiler de, aralarında uyu lunu tuttular. Böylece Inkılâbın ta hakkuk ettirmek — istediği — tam serbestlik, haleldi olmağa başladı. rekabet serbestliğini tam işlediği vakit, za- bi inhisarı ve mukabil rüretle va bünyesi lc loğurmağa meyledi sek felseft düşüncelere ve in tez ve antitez teorilerine kadar İirtifa kazanmadan da bu - hâdi: izah olunabilir. Çeşitli rakipler bi ribiriyle cidal ve harb halinde| iken, kuvveti — tükenenlerin, yolda kalmaları ve sahayı terkey- | lemeleri tabildir. Böylece, hasım - larını mağlüp eden bir teşkil bir nevi inhisarcı haline girebilir. Ba- | zen büyük sermayeli teşkiller, yek:- diğeriyle rekabet ederek, muaz - am kapitallerinin - geçirilmesine |mahal vermemek - üzere de Ara: larında — anlaşmalar — yaparak (Kartel, Trüst, Pool vesaire) bu boğuğmayı bertaraf edebilirler. N İtekim Fransız Dişişleri " Bakanı |Mösyö Şumanın, Mösyö Monnet | İcliyle hazırlanmış plânı - ki, kö- c va Geilk Ghdüktrilerinin 'e < Tmen bütün Avrupada tek elden 1- tadır. | GKL e Glmasltn FM DA . olarakk dlpler BAA Hat Yulmağa AYA ÇUA Dr endllmiri. gubesina de değli bütün memleket işçilerini sinesinde toplıyacak federasyon - İK KRUEYUA Teşeiine Ş B0Ta HR öklm at doi lerde buna muvaffak da olmuş -| lardır. Ayenep Biöinü DüNE dti gecülmoniia ada DA yata fiilen ellerini sokmaları, ge- | l Hi saktürtla a dake hd | tur. Bir halde ki, inhisar halinde fiatlerin nasıl teşekkül edeceği ve bu fiatlerin ne türlü tahavvül debilecekleri, iktisat — Ulemasını, son yıllarda pek İlgilendirmiş ve bu bahis, eski eserlerde benzerine an bir genişli derinlik kazanmıştır. — Hakil |bu yolda çalışma ye derinleştirme- İere ihtiyaç olduğu da - bedihidir çünkü eski iktısadın serbest reka- beti mevcut farzederek yürüttüğü | Arz ve talep kanunları bu cereyanlarln meydana gelen mu- hiç rastlanmı ve azzam birliklerin ve blokların fi at tayinlerini izaha çok az kifa yet gösteriyordu. İnhisar denilen vaziyet, esasen çeşitli şekillerde kendisini göste- rir. Umumiyetle ve hele satış in-| hisarı hatıra gelir ve tek veya- hut mahdut satıcının halk ihti - yaçlarını tatmin etmesi şıkkı mü- talâa olunur. Bu hal en basit ve incelenmesi en kolay gibi görünen inhisar şeklidir. Bazan de alıcı in- hisara maliktir yani tek veyahut | mahdut sayıda alıcı vardır. Satı- | cilar kalabalık ve kum taneleri gi- bi biribiriyle bağlantıları olmıyan İkimselerdir. Üçüncü bir şekil de İhatıra gelmez değil yani hem sa tıcı hem alıcı inhisara malik ola- bilirler. İşte bütün bu h: komik elbiselerden başka Üstün başın yok mu senin?> | Kızın güzel yüzü kızardı «— Valizimde esvaplarım var> Doğrusu kaçmak için gü-| zel bir plân hazırlamışsın, istersen yarın o elci esvapların - dan bir tane giy. Güzelleşince bi- zi teshir edip sana musallât ola- cağımızdan sakın korkma, çün- kü ne Sami ne de ben senin gibi | başı belâda olan güzellere Aşık olmayız değil mi Sami?»> Zencl beyaz dişlerini göstere- rek güldü: Katlin hiç cevap vermedi, kar- gımındaki küstah adamı tokatla yıp haddini bildirmek için can a- | tıyordu. Klayv konyak - gişesini | kıza uzattı: | «— Bir kadeh çek, sana gimdi en iyi gelecek şey budur.> Katlin de öyle tahmin ediyor- du, önündeki kadehe konyak dol- durüp içti. «— Daha iyisin ya? ..x Kız cevap vermedi, tabağın - daki yumurta ile sosisleri iştiha | il eyedi. Klayv da bitirdiği vakit | tabağı itti ve dirseklerini masa- ya dayıyarak kıza doğru eğildi: «— İsmin ne? Karaya çıkma- | ya daha 3-4 gün var, seni çağır- mam için bir isim lâzım.> <— İsmim Katlindir.> Katlin, haydi gu acıkfı hi- | kâyeni anlat da biraz vakit geçi- relim.x Konyak kızın ” hafifçe döndürmüştü, güldü: (Devamı var) başını İktisa Jlar datma |ti ve şümüllü bir hüvi YAZAN Ord. Prof. Şükrü Baban ekonomik rekabet serbestliği te - meline dayanan flat mekanizması, eaki dürüstlük ve temizliğiyle pek işliyemez. Umumiyetle deniliyor - du ki, rekabet serbentliği sayesin. de; fiatler, mamul ve mahsullerin, maliyet fiatleri civarında — dolaşır onun çok Üstüne çıkamaz çünkü rekabet, fazla kâr etmek istiyen müstahsilin şevkini kırmak im - kânlarına maliktir. Daha az bir menfaate razı olan bir rakip fla- ti düşürür ve böylece maliyet ci- | varına inilir. Halbuki femas etti- imiz çeşitli inhisar - şekillerinin hiçbirinde bu fren artık mevcut değildir. Bu itibarla, iktısatçılara, geniş bir araştırma sahası açılmış tır ki, buraya büyük bir gevk ve stekle atıldıkları müşahede olun- maktadır. Esasen inhişarların ille- ti çeşitildir. Bazan inhisar bir ka- nun hükmünün icabıdır. Devlet, ya bizzat kendisi ve yahut bu işle tavzif edeceği bir teşkile herhangi bir metaın satışı veya hizmetin ifa sı için münhasıran bir hak tanır. Hepimizin bildiğimiz devlet inhi - sarlarının çoğu bu mahiyet ve hüviyettedir. Bütün bu hallerde kanunt inhi- sar vardır denilir. Fakat inhisar- kanundan — kuvvet al- maz bazan mukavelelerden de in- hisar şekli doğar. Faraza fiat hu- susunda veya satış sahaları husu- unda anlaşan bir kartelin elinde- Ki inhisara yakın hal bir akitten doğmaktadır. Filhakika akdi bir inhisar hiç t kanunt inhisar kadar, ka- yet taşımaz çünkü bir kartel ve anlaşmaya o matar istihsal edenlerin - hepsinli bir vak dahil olduğu pek vâki değildir. Ve zaten buna pek imkân da yoktur. TÜRKİYE KRED TASARRUF Her 100 iira ( di Bahisler İnhisar şekilleri (Yeni Postane Kargısında) Sahiplerine Yenl İkramiye plânını takdim eder HER AY BiR ÇEKiLİŞ Gelecek çekiliş tarihi: gelmesine sebep ve vesile olmuş- | BERÜRE L İst. Vakıflar Baş. Kanun ve akit ten doğan in - hisarların yanın- da tabif — gekilde meydana gelmiş bulunan veyahut getirilen inhisarlar da vardır. Yalo va veya Bursa kaplıcaları birer ta bi inhisar mahiyetindedir ama bu tabif inhisar mefhumu, hayli geniş |mânada anlaşmalıdır. Umumiyetle |birçok vaziyetlerde bu tabil tekel Manzarası vardır. Faraza en gü- İzel bir mevkide bir Jokantaya ma- lik olmak, en işlek bir yerde dük- kânı bulunmak mahdüt ve ufak çapta da olsa, birer tabif inhisar- dir. Hattâ bunlara bazan iyi bir reklâmla muayyen bir firma ma- |mullerine halkın — alıştırılması da ilâve olunabilir. Her gün gazeteler- de, duvarlarda, radyo neşriyatında ve çeşitli vesilelerle her tarafta bir malin methli senasını işitmek İnihayet o meta için bir nevi im- |tiyazlı vaziyet teşkil eder... Bu haller, namütenâhi denecek ka- dar çok olabilir yâni inhisar malı öyle birdenbire sağından pek ziyade mevcuttur. Fransız Bakanı Mösyö Şumanın projesi de şimdilik altı, belki ile- ride daha fazla memleketlerdeki çelik ve kömür endüstrilerinin te- kelden idaresini istihdaf ederek, geniş bir Pool, yaratmak gayesi- ni gütmektedir. İngilterede görü- ren mukavemette, bu yeni birliğin fiat politikasından duyulan endi- geler de vardır. Maliyeti düşürmek Üzere, rasyonalizasyon yapılması, randımanı kâfI olmayan bazı mü- esseselerin kapatılması, İşçi Uo - retlerinin muayyen bir. seviyeye indirilmesi bahis mevzuu - olabilir ki, bu ihtimaller, hemen her mem- lekette, gu veya bu şekilde, uygun veya gayri müsalt akisler uyan- dırmaktadır. İnhisar flatı — bahsi, mütehassıslar için, çok cazip hal- İler arzedebilir. İ BANKASI A. 0. HESAPLARI çin bir numara 4 Ağustos 1950. Md.lüğü İlânları Cinsi Miktarı Patiska 500 metre Amerikan 5000 » Diril 1000 > Karyola örtüsü 22,6 > Guraba hastahanesine 950 yılı yazılı pamuklu mensucat açık eksi )50 tarihine rastlayan perşembe gü Başmüdürlüğünde toplanacak komi Fiatı Tutarı Krş. 8. Lira Kr. — İlk teminatı 227 18 1185 65 ) 90:45 4522 50 ) 86.43 864 30 ) 508 lira 65 Er 857 27 19288 ) için lüzumu olan yukarıda cinsleri iltmeye çıkarılmıştır. İhalesi 26/7/ nü aat 15 te Çemberlitaş Vakıflar İ ayonda yapılacaktır. Şartnamesi her gün çalışma sa atlerinde Levasım Bürosunda gö- (9252 rülebilir. Açık Arltırma Ali Rıza Tüten tereketine ait numaralı apartmanların mühtelif Biri bir divan ve İki koltuk bir kanape ve İki koltuktan mü mürekkep yaldızlı ve ceviz ma modin, sehpa, sandalye, portma caviz mı evsafta ve vasıftı htelif boy ve büleler, çeşitli yeme Uşak, İsparta, Demirei, Gülüstan buz dolabı; Nora marka radyo, kımı, pasta, çay, garap, İikör, ve biblolar, her türlü mutfak le lükte elektrik lâmbaları, fanaa çok ev eşyası bu günkü 11 Tem Çarşamba günleri saat 14 ten Tütem apartmanlarının - zemin Hukuk Mahkemesi marifetiyle İstif yeri Kahakça istasyonu B vi Çayırdere İstasyonu Sinekli istasyonu Çerkosköy istasyonu Kocamoşe istif Kabakça istasyonu Sinekli istasyonu Çayırdere istasyonu Çerkosköy istasyonu Kocamı çe istif Karacaköy istif Urunçayır istif Kozludere istif İle Eşya Satışı olap Suadiye Tan sokağında $ ve S dairelerinde mevcat: ve 6 sandalyeden mürekkep, biri rekkep ceviz, biri dokuz parçadan htelif oda takımları; koltuklar, ko- nto ve gardroplar; on beşi müte- karyola ve somyeler; muhtelif boy k masaları; değişik renk ve boyda taban halıları; Frigidatre marka 48 parçadan müteşekkil tofra ta- rakı ve bol takımları, yemişlikler yazımatı, muhtelif boy ve büyük- u konsol saati, tablo ve daha bir muz 1950 Salı ve 13 Temmuz 1950 itibaren Suadiye, Tan sokaktaki katlarında Kadıköy İkinci Sulh ve açık arttırma ile satılacaktır. Parti mik. tarı kental Cinsl No, Kuru meşe odunu I 6568 B » N 6563 A SA GD I 6823 Ha » 1 6826 Ha > I 3019 aB iZ 'a 1 244 Enkaz odunu I 6195 Moşe kömürü 1o n7 M ÜR 1 1498 * d I 1795 ».*da yam ai I 20 & > 1 &70 Ö a I 1606 DA I 165 Sinan Paşanın Mirası... Brı defa sadrazamlık eden Ar- vut Sirtan Paşa 1596 da öldü; doksan yaşlarında hplunu - yordu. Âlimlerin ve şairlefin baş- larına belâ idi. Tarihet Ali, bu 5a İşa hakkında şalrlerin İhteviyeleri topl | Sinan Paşa büzie başarılurı oldu, fakat umumiyetle zalim ve kaba bir adamdı. Miras biraktığı eşyanın, kıymetli taşların ve pa: Jranın listesi gudur: Yirmi küçük sandık dolusu zeberced nevinden bir mücevher), on incl tesbih, otuz tane pembe eh mas, yirmi miskal altın tozu, yir Mi ibrik, bir gatranç takımı, eh Masla süslü meşinden yedi Jörtüsü, on altı öğer, otuz dört ü- zengi, güzel mücevherlerle - süslü otuz İki kalkan, yüz kirk tolga, yüz yirmi kemer, mücevherli on altı altın bilezik, altın ve gümüş sahanlar, altı yüz samur kürk, İaltı yüz vaşak kürk, otuz siyah tilki kürkü, sırmalı ve Ipekli bin yetmiş beş parça kumaş, dokuz quı diğer kürk, altmış bir ölçek |inci, Iki elmas gerdanlık, altın iş- lemeli ve mücevherli iki eğer ör- tüsü, inci işlenmiş otuz eğer, altı yüz bin düka atını, iki milyon do- kuz yüz bin gümüş akçe, konak- lar, yalılar, çiftlikler, hanlar ve ha- mamlar » Yalnız paranın bugünkü kargı- lığı otuz milyon Hira tutar; diğer mallarla berabör bütün miras yüz milyonu bulur; pek muhteşem bir hayat sürdüğüne göre yüz milyon da harcamıştır, eder Iki yüz mil- yon. Vezir maaşiyle bunlar olur mu? Elbet olmaz. . Servetin ne- reden geldiğini tahmin kolaydır. Osmanlı imparatorluğunun hele son Üç asrında vezirlerden ve yük- sek makam sahiplerinden — başlıa zengin yoktu; Boğazın bütün ya- hları, gehirdekt bütün konaklar, gelir getiren binalar hep onların. di | Simdi de uzun zaman Iktidarda İkalmış olanların büyük - servetl rinden bahsediliyor. - Mübarekler, tüccar mıydılar, memür müydu < lar? Demek ki, Osmanlı zihniyeti henliz tam mânasiyle tasfiye edil- memiştir. Bu tasitşest mutlaka yapmak Jâzımdır; demokrasi Cumhuriyet bu demektir. Kadircan KAFL | İstanbul — Muammer Akın: Pakistan büyük eleiliğine sorar- sanız o zatın adresini öğrenebilc. ceğinizi ümarım Giresun — Bilâl Kaya: İstediğiniz nüshaların size gön- derilmesini idareye not ettirdim KK Inşaat şirketlerinin duru- mu - inceleniyor Son günlerde teşekkitl &den bazi Anşaat girketlerinin mabayyel —arsa yazdıkları (zümrüt satışı yaptıkları” ve halkı. dolandır dıkları yolunda Vilâyete — şikâyetler vüki olmuştar. Vilâyet, bu — gikâyet. leri tetkik etmektedir. 18,19 | İkindi yml9 8,87 Akşam 2042 | Yataı 22,41 1860 * 1950 senesi Ramasanı İstanbula göre İmsakiye ” | rifine mahsaa 8. D. B. D. İmsâk — 8,25 | Aari ev. Gün İkindi — 17.19 doğuşu — 5,86 | Akşam — 20.42 | İğle — 18.19 22,41 Yataı Yaz Çileri alatranga) evkat ( Devlet Orman İşletmesi Çatalca Müdürlüğünden Muvakkat teminatı Beher kentalının muhammen bedeli Lira K Lira K 8 00 1 8 00 1 3 00 158: 00 1 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 8 8 8 10 10 10 10 10 10 10 10 yat : 123 15 1 — Yukarıda gösterilen İstif yerlerimizde mevcut odun, enkaz odun ve kömürler açık arttırma syreti- le satışa çıkarılmıştır. 2 — Arttırma 20/7/950 tarihine rastlayan perşembe günü asat 15 te İşletmo merkezinde teşe edecek satış komisyonu huzurund 8 — Bu işe ait şartnamolor Vize İşletme Müdürlükleriyle İşletmemizin Mabakça, Sinekli, Istıra nca, Karacaköy, Kozludere da yapılacaktır. Ankarada Orman Genel Müdürlüği Şefliklerinde ve İşletmemiz Müdürlüğünde görülebilir. 4 — İsteklilerin belli gün ve n (9094), aaatte lüzumlu vesnik ve teminatlar de, İstanbul, Tekirdağ, Edirne ve Bölge ile birlikte komisyona müracaatla .