Küçük Çinli çocuk, bağırdı: “Mustafa Kemal büyük adamdır!.,, -BD- Hoca derse devam - ederken sınıfa girdik. Malüm ya zaten mektep bir. sınıftan İbaret!... Çocukların bir kısmı uçurtma yapmış biribirlerine atıyorlar, bir kısmı keman çalan hoca ile beraber şarkı söylüyor, ve bir üçüncü kısım da kitaplarını aç- mışlar, hep bir ağızdan — «Viçi piçi puçi» diye bir şeyler mırıl- danıyorlar. Bizi görünce birden susup a- ga kalktılar. Beni mektepleri görmiye ve gezdirmiye memur edilen adam, çince bir şeyler söyliyerek, ga- liba sebebi ziyaretimizi anlattı. Çocuklar şimdi, çıt çıkaramıyor lardı. Hareketsiz oldukları yer- de öyle kalmış, küçücük gözle- rinin aralığından hayretle beni tetkik ediyorlardı. İçlerinden, en ön sıralarda o- turanlardan bir tanesini çağır - dim: — Gel bakalım sen buraya dedim, şeytanın sağ gözü! Bi- raz görüşelim seninle! İşaretim üzerine hemen yerin den fırladı, ve küçücük adım - koşa gelip önümde Bu, kısacık boylu, — müstatil gözlü, şeytan bakışlı bir afacan- dı. Fakat dehşetle korkuyordu. Adeta ayaklarının titrediğini hissediyordum. Beni getiren adamın tercü - manlığı ile sordur-: — Niçin korkuyorsun o ka- dar dedim, bak ayakların titri- yor! Gözlerini yumdu. Kollarını a- şağı doğrü bıraktı. Sonra mi- nicik dudaklarını yavaşça hare- kevo getirerek, : — Ç'nçin Konçing pingçong | var, o nerededir? diye, kristal bir bardağın yere| — Fütursuzca cevap verdi: düştüğü zaman, kırılıp çıkardı-| — Dünyadadır. Bi seslere benzer garip bir şan-| — Ama dünyanın neresinde? gırtı ile bir şeyler söyledi. — Denizleri olan yerinde! Yanımdaki zata sordum. — Denizleri olan yeri çok, — Ne diyor dedim? dünyekim? Güldü. — İşte denizleri çok olan ye- — Sizin için, çok kocaman a-| rinde, öyle İse! dam da, beni döğecek diye kor-| — boy DU Günyanın denizle- kuyorum diyor! ğ ri çok olan yerindeki Türkiyede Hemen eğilerek hani şu en fazla ne çıkar? Bilirsen afe- zim sempati, sıcak kan diye mâ-|rin derim sana! nalandırmak istediğimiz, insan-| — Biliyorum ya, Mustafa Ke- larda bir cana yakınlık hali|mal çıkar! Çinde de, bizim Sapancada oldı Esat Mahmut Karakurt | vardır ka, işte onun tam bir ila- desi olan bu küçücük Çinli yav- ruyu, yerden kaldırıp kucağıma aldım, n — Sakın korkma benden de- dim, ben seni dövmek için değil, sevmek için çağırdım. Tekrar yere bıraktım. Ve bi- r sakinleşen çocukla, memu- run tercümanlığına müracaat ederek, konuşmağa başladım. — Söyle bakayım bana şimdi um dedim, ismin ne senin?. | Hemen birdenbire ellerini ar- | kasına getirdi. Ve ışığa taham- mül edemiyen yeni doğmuş bir kedi yayvrusu gibi, yarı kapalı duran gözlerini, bir kat daha| kapıyarak, — Vağsamçin dedi! — Peki Bay Vağsamçin, sen okuyup yazma biliyor musun? 'aha sualimi bitirmiye vakit kalmadı. Sınıf birdenbire, büyük bir hamamın kubbesi yıkılmışçı sına, tarif edilemiyecek bir kah- kaha ile çınçın çınldaı, Hem su- al sorduğum çocuk, ve hem de öbürleri, iki kat olmuş makara- ları bırakıyorlardı!... Bayağı kızdım. Ve hemen, iki elini kal- çalarının üstüne koymuş, biraz evvel korkudan bacakları titri- yen o bizim Çinçin pinçini ya - kalayınca yerden kaldırdım, — Ne gülüyorsun — bakayım dedim, öyle arsız arsız sen?. Anlaşılan o kadar bağırmışım ve o kadar hiddetle söylemişim ki, çocuk durakladı. Hayretle Yüzüme bakarak, derhal cevap verdi ya Neye güleceğim — dedi, Borduğun suale gülüyorum. Hiç insan ilk mektepte çince okuyup yazma öğrenebilir mi? Sen ne cahil adamsın! — Ya nerede öğrenir? — Daha büyük mekteplerde! 'onradan anladım ki, meğer hakkı varmış bizim Çinçin pinçi- | nin!... Çünkü her sesin ayrı bir yazılış, okunuş gekli olan çince gibi dünyanın en zor lisanını de- Bil ilk mekteplerde, liselerde ve Üniversitelerde bile, adam akıllı ek kabil - olamıyormuş! lar, o da göylece okuyup yazmaya ancak orta mektepler- de başlıyabiliyorlarmış. O zaman küçlüğü tekrar yere bırakıp sordum: — Peki sen coğrafya nedir bi- lir misin? — Bilirim, — Mustafa Kemal mi çıkar? — Evet!... — Sen Mustafa Kemalin ne olduğunu zannedivorsun? O zaman, ön sıralarda oturan- lardan biri hemen ayağa kalka- rak, çince bir şeyler mırıldandı. Çocuklarla konuşmamıza va- | sıta olan memur, küçüğün, ar- kadaşına sorduğum suale cevap SOLDAN SAĞA: Soldan sağa 1 — Aracı. 2 — Kan döken. 3 Sonundan okunursa — kötü bir içki olur. 4 — Saçılmaktan emir, 5 — Emime! len emir. Sonundan okunur ni olur. 6 — Arka- 7 — Sonundan o- sa bir erkek dan destekleme, ku Fa ursa hiç el değmemiş olur. 8 — usandırır, Kavga, Yukarıdan aşağıya 1 v Sonundan okur ürsa — utanma olur. 3 — Ana tavuk, ayağımızı büktü- ümie kısım, 4 — Sığınak, 5 —| Uğuşturan. 6 — Sonundan okunur | #a hayvaönlarda dört tane bulunur. Küçük çotuk, 7 — Sonundan oku. nürsa Sorgüzeşt olur. 8 — Kusur, Evvelki Bulmacamızın balledil- miş şekti — O halde söyle Bakayım ba- na, Türkiye diye bir memleket A AYAY P "JEMLTİN(ONDÜ “İRİAİŞİEMNMEZA “İTİLAVERMİN *İSTAİRIAPML s|EİYARMITNÜH eİNAYACIİNNA AU NİA(Z EİDİEİN »|SULİNARIAN T |dım. Daha doğru dürüst okuyup YENİ gözleri parlayarak | YAZAN: Bibi, trenler. istasyonlarda istilâya uğrar... yemiş satan çocuklar tarafından ledi, |mem hangi Amerikan kolejinde- diyle yerin-|ki coğrafya hocasına — sormuş | çocuğa |olsaydım, katiyen cevap ala - vermek İstediğini Konuşmak mak: de sabırsızlanıp duran döndüm. mazdım!. — Peki dedim, mademki ce- Miamide, Türkiyeyi, vap vermek istiyorsun, sen söy-| hemhudut bir arap memleketi le o halde, Mustafa Kemal ne- |/ zanneden fabrikatörle, Brezilya- dir? da, bizi en büyük kahve ihrâcat- — Büyük adamdır! çısı bir memleket diye tanıyan — Nasıl büyük adam? |en büyük muharririn bilgisi kar- —Bilmem işte, büyük adam! | Şısında, küçük Çinlinin bu engin Rengârenk elbiseleri, minicik İlmine nasıl hayran olmaz, nasıl yüzleri, ışıl ışıl yanan içi alev| Minnettar kalmazdım!... dolu parlak gözleri ile, insanda | Ah şu, elifi görse mertek sa derin bir şefkat ve muhabbet |nan, bir tarafına dokunsanız, ö- hissi bırakan bu kücücük Çinli bür tarafından göonk sesi veren cocukların mektebinden ayrılır- içi boş, küp gibi cahil dünya bi ken. ne yalan sövliyeyim, hay - zi; «Okuyup yazma biliyor mu- retler, heyecanlar içinde kal -| sun?» diye sorduğum zaman, eki elini kalçalarının Üüzerine yerleştirin makaraları koyuve - ren o yumuk gözlü, ateş zekâlı küçücük Çinli çocuk kadar tanı- saydı daha ne isterdim! (Devamı var) | Mısırla | yazma öğrenmemiş bu on ya şındaki yavruların, cocukça da- hi olsa, Türkiyâ hakkında bana verdikleri malümatı, sizi temin ederim ki, Kaliforniyanın bil - Bekeehi Valıl 1 — Eskişehir Vilâyetinde Esk iğinden Mutta- vi olup| hir - Sakarya' yolunun lıp - Sekiören arası toprak tesviye ve menfez ikmali keşif bedeli (45015) lira (80) kuruştur. — Bu işe ait şartnnme ve evrak şunlardır. A) Eksiltme şartnamesi B) Mukavele pi ©C) Bayındırlık işleri genel şartnamesi jesi D) Yapı işleri umumi fenni şartnamesi E) Metraj, fiat borduros u, keşif bülâsası gikleri bu evrak bedelsiz olarak proje vemir il kişehir Bayındırlık Mü- dürlüğünde görülebilir. — Eksiltme 20/7/950 gününe rastlayan — Perşembe günü — #enat 15.15 de Eskişehir hükümet konağında toplanan il daimi komi; ca yapılacaktır, | siltme kapalı zarf usulü ile yapılacaktır. — Eksiltmeye girebilmek için isteklilerin A) 8376 lira 15 kuruşluk geçici teminat vermes | B) En az bir defada bu işe benzer 50.000 liralık bir İşi teah- hüt ve başardığına veya denetlediğine dair — bonservis ibe| (Tatil gün- leri hariç) Üç gün evvel bir dilekçe ile il Bayındırlık Mü- dürlüğüne müracaat ederek alacağı bu eksiltmeye raz ederek eksiltmenin yapılacağı günden en | girme vesikasını ibraz etmesi lâzımdır. | C) Yüksek mühendis, yüksek mimar, mühendis lerin iş teahhüt ettiklerine dair vesika ibraa etmemeleri halinde diploma suretile bu işi başaracak mali durumda bulundukları Banka referansile tevsik etmeleri kâfidir. 6 — Teklif mektupları yukarıda 8. ncü maddede yazılı anattan bir | snat evveline kadar getirilerek eksiltme komisyonu reisliğine mak! karşılığında verilecektir. | buz | Posta ile gönderilecek mektupların nihayot 8. ncü maçldede yazılı #nata kadar gelmiş olması ve dış tılmiş bulunmanı Vâzımdar. zarfın mübür mumu ile iyice kapa- Postada olacak gecikmeler kabul edilmez. (8871) Donanma Komutanlığından | Donanma gemilerinin ea Üstü top atışlarının 20 Temmaz 950 ila 10/8/950 tarihleri arasında ve Munga karşı uçaksnvar atışlarının 10/8, 950 ile 22/8/950 tarihleri arasında gündüzleri 0830 ile 1730 geceleri 2100 ile 2400 Hayırsız Adaların batı taraflarında açık deni- ze doğru 40 41 28 20 40 52 arz dalreleri 29 00 Tul dalre leri arasında kalan sahada yapılacağı ilân olunur. (8873) ile İile SABAH Fotojenik Kadın Müsabakas KMK Fotojenik güzel kadın müsabakamız devam ediyor. Bayanlar re- simlerini 15 Temmuza kadar gönderebilirler. Resimlerinizi gön- dermekte acele ediniz. Yazan; İRA STANLEY —H- Tarihin başlangıcında Hindistanda insan eti yemek bir adet halindeydi memlekette ölüleri dirilterek, on- larla dans edildiği işitilmiş ve gö- İRAN HÜKÜMDARI DARİUS | rülmüştür. Bugün bile, derinlikle- VE YAMYAMLIK rine nüfuz edilememiş olan Tibet- Tarihçi Herodotis gu hikâyeyi | te, dini merasimle insan eti yeni- 'arlztatok len yerler bulunduğuna İnananlar Eski İranın büyük hükümdarla- | Vardır. rından Darlus bir gün, yanında bulunan Yunanlıları yanına 'çağıra rak onlara şu hitabede bulunmuş: — Ey Yunan çocukları! Size Bu korkunç manzaraya fazla ta- hammtil edemedim. YAMYAMLIK Avrupanın vahşet — zamanında İtngilterede yaşıyan Insanlarda in. bir sual soracağım. İyice dÜşün- | yan eti yerlerdi. Yalnız bunlar, T- dükten sonra cevabınızı veriniz. |potte veya Sumatrada Bir gün ölü babalarınızın etini Ye- | yşanlar gibi mücrimlerin etlerini Miye, nasıl bir mükâfat sizi ikna |a e KGt edinmişlerdir. edebilir?. Onların tnanışına göre bir cani | Eski bir pehlivan Tetrika No. 229 lhli—nkâr, Ahmedin Kara Mahmut ile tekrar güreşmesini emretti & *A Sunan: KAZIM SEVİNÇ ALTINÇAĞ Yunanlılar bu teklif karşısında dehşet içinde kalmışlar ve: Böyle müthiş bir cinayet lemiye bizi dünyada hiçbir mükâ- fat ikna edemez Cevabını vermişlerdir. cinayetini Insana karşı değil, Al laha karşı işler. Bunun için onun " |Allaha kurban edilmesi lâzımdır. Esasen bir müerimin idam edil mesi de, onun Allaha kurban edil- mesinden başka bir şey değildir. Bunun Üzerine Darlus malyetin- (kajbuki kurban etini yemek sa- de bulunan Hintlileri çağırdı. O 'yap olduğu İçin, kurban — edilen HAÜ n iDişE, Bi abaları- | mahlük insan bile olsa, etinin yen- nın etlerini yerlerdi. - Hükümdar | Mesi icabeder. DAİA HURU Bot | Nk tarih devirlerinde İngiltere Hintli müttefiklerim! Ölü ba- balarınızın etini yemeyip de bun adalarındaki halk mücrimlerin ö- lülerini, kendilerine mahsus — bir ları ateşte yakmak için nasıl bir | merasimle yerlerdi. hediye kabul etmek İstersin Eski Avrupada katiller " datma Bunlar hiç tereddüt öldürdükleri adamın bir parça e- dehşet içinde şu cevabı vermişler: |tini yemeyi Adet edinmişti. Onla- — Alicenap kral, bize böylelvın itikatlarına göre, bu süretle korkunç bir teklifte bulunmayın. İğlen adamın intikamından kurtu- SAYGI VE İNSAN ETİNE — |lunmuş olurdu. RAĞBET YAMYAMLARA İLK DEFA Yine Yunan tarihçisine göre: | HANGİ MİLLET RASTLADI? Tarihin başlangıçlarında Hindis | — Tarihte ilk defa olarak yamyam- 'nda insan eti yemek bir. Adetlara İspanyollar - rastlamışlardır halindeydi. Baba eti yeme arzusu, |Bu millet gemicileri devri âlem ona karşı duyulan hürmetin dere- hatine çıktıkları için, Batı cesine göre fazla olurdu. Babala- | Hint ndalarında gezerken, bura - rını sevmiyen hayırsız çocuklar, | daki halkın insan eti yediklerine öldükten sonra onun etini yemek- | şahit olmuşlardır. Yukarıda yam- den Eski Hintliler nirlerdi. bir. ç ait isimlerin nereden ne- Bini anlatmıştık. İspanyol- k orman İ şet e hayvanlarının — etler lar da bu adalarda Caniba ismin- Adet bir hurafenin mahsuliydi. | de- Yamyam bir kabileye tesadüf Arslan eti yemek ve mücadeleci yapardı. Geyik eti, ayaklara sürat verirdi. Tilki ler ve memleketlerine dön Ti zaman, her tarafta insan etn dükli eti yiyen Caniba ismi dolaşmaya Encümenine müracaatları, v <ü venn yalame 'a — ))eniz Basımeyi kimsenin aklı ermez. Meselâ bu! İnok lilerin buna göre Sultan Mahmut buna - şaştı. Eğer kendisine bu cevabı ve - ren herhangi başka bir pehli - van olsa idi, tabit inanmıya - | çaktı. Fakat Topuz Mustafanın sözüne İnanmamak olmazdı. Sadece: — Ya! diye hayretini izhar etti. Sonra sordu: | — Güreş masıl oldu? | — — Hemen hep ayakta cere - yan etti sultanım, Ben bir defa onu bastırdım. Fakat altımdan istüme dönerek kurtuldu. O beni bastırdı. Sarma vurdu. Ben de bunu gökerek ayağa kalktım. Ondan sonra birbiri- mizi bir daha bastıramadık. — Tuhaf şey! Halbuki Kara Mahmut Ağa ille de Ahmet pehlivanı yenerim, diyor. — Evet sultanım. HAlâ da aynı İddlada... Emrederseniz saray bahçesinde bir defa kar- gılaşsınlar, Nasıl yenecekmiş, hep görelim, — Fena olmaz... Şu Bursalı- nın güreşini yakından görmek istiyordum zaten.. Huzur gü - reşinde rahat rahat seyrede - rim. Haftaya bu güreşi tertip et! — Ferman padişahımın! 'Topuz Mustafa bu haberi beş dakika sonra Kara Mahmut A- ğaya tebliğ etmiş bulunuyor - du, Topuz padişahla konuşur- ken pehlivan dalresinde bulu - nan diğer pehlivanlar da © | İspanyollardan sonra, Portekiz-| ler, Felemenkliler ve nihayet İn- giliz kâşifleri yamyamlara rastla- mışlar ve onlardan bahsetmiy başlamışlardır. YAMYAMLIĞIN PSİKOLOJİSİ Yamyamlık üzerinde ilmt araş- tırmalar yapıldıktan sonra, psiko- loglar, bazan yamyamlığın - bir| hastalık-halinde — geliştiğini İileri sürmüşlerdir. İnsanın ne kadar iptidaf olursa olsun, kendi cinsinden bir mahlü-| kun etini yemesi, pek tabildir ki, (onda bir takım şuur altı tepkiler hasıl eder. Yukarıda söylediğimiz Bibi, insan etine alışmış olan kim- selerin başka hiçbir etle tatmin edilememeleri, belki de bu — guur Jaltındaki aksülâmellerin netice -| İsidir. Esasen dint inanışların neticesi İolan yamyamlıkta, iptidat insan, İhemeinsinin etini, iğrenmeden ye- |miye alışmıştır. İşte bu sebeple - |dir ki, insan etinin diğer hayvan- ların etlerinden daha lezzetli ol- duğu, yamyamlar tarafından ileri sürülmüştür. MEMLEKETİMİZDEKİ YAMYAMLAR Son zamanlarda Türkiyede de amyamlar bulunmuştur. Bu ha- kikatin güneş ışığına çıkması bel ki de bizim yamyamlar hakkında- Ki neşriyatımızın bir neticesidir. Şurası dikkatimi: miştir ki, bu yamyamların hareket tarzları, | bu tefrikamızda çıkan yazıların | ortaya koyduğu hakikatlere uy-| günkü gün yorlardı. Ve Ka bir türlü inadı yerek: — Mustafa Pe 'an Bursa- lıyı yenmek İstemediği için yen medi, Yoksa beş dakikada ye- nerdi kendisini... Ben gu Ah - met pehlivanla ikinci defa kar- gılaşsam, onu bilemediniz bir çeyre inde yenerim, Hem de pestilini çıkarmak şartiyle... Diyordu, İşte Topuz da tam bu sırada içeri girmişti: — Mahmut pehlivan, dedi. Efendim! a İkizler köy- İ ile bir huzur güregi yapma- nı iİrade buyurdular. Bak şim- diden haber veriyorum., Adam akıllı hazırlan. Ben bugün ken- disini yenemedim. Sen inşaal- lah yenmiye muvaffak olur ve bu takdirde benim yerime sa - ray baş pehlivanlığına geçer - sin! Kara Mahmut Ağat — Estağfurullah! dedi, Ben benden cok pehlivansın. Ben hiç bir vakit senin yerine ge- çemem. Fakat evvel Allah gu Bursalıyı haklıyacağıma da e- minim, — İnşaallah! Hele yen de o" dan sonra konuşursun! Aradan iki gün geçti. Ve To- puz Mustafa pehlivan bizsat İ- kizler köylünün kaldığı hans giderek kendisini ziyaret ettir İkizler köylü, saray baş peh: livanını büyük bir misafirper- verlikle kabul etti. Şerbetler, kahveler ısmarladı. Biraz hoş beşten sonra 'To- puz Mustafa hemen ziyaret maksadını açtıt — Pehlivan! dedi. Padişalı- mız efendimiz haftaya #saray bahçesinde bir güreş daha tut- manı irade ediyorlar, — Kiminle? — Kara Mahmut Ağa fle. Olan biteni senden saklaya - cak değilim... Kara Mahmut Ağa şurada burada seni yene- bileceğini söyleyip duruyor. Bu sözler Efendimizin kulağına gitmiş. Ben de Efendimize e- ğer Kara Mahmut Ağa seni yenecek olursa, saray baş peh- Hvanlığını kendisine terkedece- ğimi söyledim. — Aman Mustafa pehlivan, bu ne biçim söz? Kara Mâh - mut Ağa fena pehlivan değil. Beni pekâlâ yenebilir. C Nu nda konuşu- Mahmut ağa n vaz geçmi- hafta Fakat © nerde, sen nerde? Allah İi doğru söylüyorum; ne ben, ne de Kara mut Ağa senin eline su dökebilecek pehlivan değiliz, Bir müddet daha ko.uştu - lar. Topuz Mustafa aynı za manda İkizler köylüden hayatı hakkında da malümat aldı. Nerede doğduğunu, nasıl yetiş tiğini, akrabaları olup olmadı- ğinı öğrendi. Güreş günü de yanına iki arkadaşını alabile- ceğini ve bizzat öğle vakti ge- lerek saraya götürmek Üzere kendisini alacağını söyledi. İkizler köylünün göhreti â- zamt haddini bulmuştu. Dene - bilir ki, bütün İstanbul sadece bu güreşten, İkizler köylüden bahsediyordu. O zamana ka - dar saray baş pehlivanı İle böyle bir güreş çıkarmış bir ehlivana tesadüf edilmiş de- ğildi, İlk defa olarak, halk a- rasından kendi kendine yetiş- miş bir pehlivan saray pehli - vanlarının en yamanına kafa tutuyor ve onunla ezilmeden bir güreş çıkarmış oluyordu, (Devamı var) |maktadır. Yamyamların etini yedikleri ha- zine, aynı kabileden ve bunların | akrabasından bir kız çocuğudur. | Yukarıda evlâtların — babalarını, babaların ve annelerin evlâtlarını yedikleri ve akrabaların biribir - lerinin ölülerinin etini kızarttık- ları görülmüştü. | İşte bü an'aneye uyarak bizim ,yamyamlar da kendi akrabaları -| 'nın etlerini yemişlerdir. eti yemek, kurnazlık hassasına sahip | başlamıştır. İşte o zamandan beri| — Görüyoruz ki, gelenek yamyam- | Olmak için çok tesirliydi. yamyamlara Canibal denmesi bu|lıkta bile her tarafta aynıdır. — | Bundan başka Hindular insan- | sebepten İleri gelmiştir. BİTTİ ların, yedikleri kimselerin ruhuna |— — ——— ——— ——— sahip olduklarına inanırlardı. — | n edive Baskanlıtmdan MARCO POLO VE BİR B lk B | d) B Şk lg d YANCAMLIK Yanayısı —| Dalikesir Be Meşhur dünya seyyahı Marko| — 1 yAğ ye yoğürt pasarında yaptırılacak gimal kenarı — binası ai da samzamIK. Mdatlerindeli | Gi Di Tndaa Ka ea BAN Ki Te gileti SeE N y Gikardlmı t bahsetmiştir. Bu büyük — seyyah 2 — Koşif bedeli 29982,16 lira, muvakkat teminatı 2248,68 liradır Tibetlilerden bahsetmişse de o - 3 — İhalesi 21 Temmuz 950 cuma günü saat on altıda Be nün Sumatralıları kasdettiği an-| n e yapılacaktır. Marko Poloya göre: Bu memle-| kadar Bi © Başkanlığına müracaatla asgarl! 25.000 liralık emsal rin cesetleri, bunun için hazırlan- | belgesi alması lâzımdır. mış ateş yığınlarına götürüle Bu işe ait keşif, gartnamo, vesair evrak belediye fen İşler kızartılırdı. Meydenlarda hazırla- | — müdürlüğünde görülebilir nan bu ateşler, büyük odunları 6 — Pul, tellâliye, ilân Ücreti ve sair kanunf masraflar müteah .| İkor haline getirerek elde edilir-| hide ait olacaktır,. di. Etrafta toplanan halk, cani -| — — 7 — İsteklilerin yeterlik belgesi, 1950 yılına nit Ticaret — Odası a SÜ vücudü bistiği saman he. | vesikası ve teminat makbuzu ile yukarıda yasılı gün ve saatte Bele- (8860) Müdürlu&âden LE| 4 Yüntlalari mazlamiş ei dahilinde Banmevimiz kütüplüne 2) (88 Güneşden yanan ve Rüzğardan İ|çatlayan ciltlerin J | TEDAVİsİNDE — Üf kullanılır.. BAUCHET Beğenilen fotoğraf film ve” kâğıdı Ne e REŞAT FEYZİ YÜZÜNCÜ Dizildiği ver Yeni Sabah Mürettiphanesi Basıldığı veri Tan Matbaası