Yam ve resimlerin tercüme ve iktibas hakkı mahfuzdur... '—15— Yııın Murad Sertoğlu Acaba Berlin ile Moskova arasında yapılan anlaşmanın hududu Sordum : — Ertesi günü Von Ribbeniron'u yyare meydanında geçirdiniz. De- 1 mi ekselâns? Von Papen güldü — Evet... Hitlerin yanından ay- dıktan sonra Berline geldim. Wa iye nezaretine giderek Dışişleri kanı Von Ribbentrop'ı — ziyaret im. Von Ribbentrop çok moşgu uğu halde beni derhal kabul etti. n da yüzü gülüyordu — Hitlerden, yarın sabah gider” “are meydanında teşyi rini aldım, dedim. Acaba k niyetindesinin n sisi t mek el hareket et elüns! — Demek Führer size seyahatim n bahsetti ? — Evet, Moskovaya gideceğinizi — Nasıl buldun Führerin bu des - Henüz bir fikir söyliyecek va #tto dağilim. Fakat bunun dün- için büyük bir sürpris olacağı hakkak.. — Siz de yarın Türkiyeye hare edeceksinin değil mi? - Evet.. Sizi teşyi ettikten son- derhal Ankaraya hareket edece- | — Bu anlaşmanın Türkiyede bir li alâka uyandıracağı muhak - &tir, Sizin bir an evvel Ankara- bulunmanız lâzım. Ne kadar ça- & bareket ederseniz, Ankarada kadar erken bulunursanız » ka- * iyi olacak. Herhalde Türklere, | anlaşmanın kendi aleyhlerinde yadığı hakkında teminat verme lüzım. Führer Türklerin Alman | otlerinden endişe etmesini isto - yor. — Türkleri bu hasusta ikna et- nin hiç te kolay ve basit bir iş hadığını takdir edersiniz. — Führerin size itimadı tamdır. mükemmel surette başarabi- Yrada daha fazla kalmadan ay- lım. Akşama kadar yol hasırlık- | ymi bitirdim. Ertesi sabah da er iden hava — meydanına giderek skovaya hareket etmek üzere o- 1 Dişişleri Bakanı Von Ribben - p'u teşyi ettim. Pabil birçok gazeteciler de hava ydanında hazır bulundular. - Re- dler çektiler. Bu resimlerden bi- de Von Ribbentrop'la yanyana rayorduk. Ve ertesi günü gaze- ler tercihan bu resmi bastılar İşte bu resim de, Alman - Rus laşmasının girlice hazırlanmasını nim tahakkuk ettirmiş olduğum hundaki iddiaları teyid eder ma- 'etto görüldü. Ve dünya gazete- | uzun boylu tefsirler yaparak işte benim baş rolü oynanuş ol- ama, bu renmi bir vesika ola k gösterdiler. Von Ribbentrop'u teşyi ettikten 'nra ben de/hemen tayyare şile | rkiyeye hareket ettim. Bu sefer ıkaraya çok mühim bir haber gö- üyordum. Ayni zamanda Hitle- | » bu işi nasıl başarmış olduğuna ürlü aklım ermiyordu. yonal sosyalinm, daha ülk güz | 'nden itibaren bir numaralı ko- | ânizm düşmanı olduğunu ilân et- | işti. Berlin ile Moskova arasında 1 bahis etrafında çok göldetli mü- akapalar olmuştu. Hitler olsun, yonal sosyalist partisinm diğer | Ti gelenleri olsun komünizm a-| yhinde çok şiddetli nutuklar söy- glerdi. | Almanyanın meşhar şarka doğru yılış «Drag nach Östen> prensipi 1 devirde en çok tekrarlanmış bir srola idi. Hele nasyonal sosyalist artisinin Nürenbergdo yaptığı bü- ik toplantılarda Rusyaya va'ko - ünizme karşı yapılan — hücumlar na ükisler yi Alman Hariciye Nâzırı Von Ribbentrop Mussolini het zaman birinci plânda yer alı -| Ve beraherce öğle vemeğini yedik yordur. İYemek mrasında ekselâns Von Pa Bundan başka nasyonal gosyalizm | pen'nin bira dahil hiç bir içki al - gençliğine komünism ve Ruaya a- | madığını gördüm. Sadece müden su Teyhinde devamlı bir şekilde tolkin İyu içiyordu. Gayri ihtiyari itstad ler yapılıyordu. Komünizm gençlix | Fahreddin Kerim Gökay'ı hâtırla- için en tehlikeli bir akide o1arak (dım, Ve kendisinin şimdi İstanbul gösteriliyordu. Almanyada bulunan| valisi olduğunu söyledim. komünistler yokedilmişti. Ayni şekilde Moskovada bir nu- maralı nasyonal sosyalizm düşma- mı olatak biliniyordu. Vaziyet böyle iken — Borlin ile Moskova nasıl olmuştu da böyle ça- bucak anlaşabilmişlerdi? Aklın a - lacağı şey değildi bu.. Bundan başka beni pek şiddetle alâkadar eden bir nokta daha var- dı. Acaba Berlin ile Moskova ara- sında yapılan bu anlaşmanın hudu du ne idi? Berlin ve Moskova han- gi noktalara kadar anlaşmışlardı ?, Yoksa Hitler, dünyanın bahsettiği müstakbel taarruzunda Rus vurd ları birlikte mi hareket edecek. Ve bilhassa bu taarruzun hede iP Hitler de, Von Ribbuntrop da bu yeni anlaşmanın Türkiyede çok fe- üpheler uyandıraca- ını doğru olarak tahmin etmiyler- di, Bu memlekette Almanyayı ben temsil ettiğimden vasifem bir kat daha zorlaşmış bulunuyordu. Ben Türkiyenin mihverden tüp - he etmemeni için Almanyasın Ar - navutluktaki ordularını geri çek - mesini ve üç millik Türk kura su- darı dahilinde — bulunan — adaların Türkiyeyo inde edilmesini ileri sü- rzer, bunun tahakkuku için çalışır- ken, şimdi Ankaraya Alınaryanın, Türkiyenin tarihi düşmanı — Rusya ile bir ittifak akdetmiş olduğu h: berini götürüyordum. Bu haberin Ankarada — yapacağ İakisler herhalde pek derin elacaktı Bana Türk dostlarım baklı Glaruk| birçok sualler soracaklardı. Bu y ni anlaşmanın gayesini ve şümulü nü öğrenmek isteyeceklerdi. On! ra no cevap verecek, nın Türkiyenin aleyhinde olmadığı- n& onları masil inandıracaktım ? Ve bilhassa dünyanın tahmi tiği gibi Alman taarrumu Ba lar istikametinde bi © zaman vaziyetim büsbütür çetin- leşecekti. Çünkü Balkanlar istilâ edildikten sonra Türkiye —w ihver devletleri ve onların müttefiki Ru: ya tarafından sarılmış olacaktı. Ve Türkiyo Almanyadan şüphe elmese bile İtalya ile Rusyanın emellerin- den daima şüphe eden bir milletti Bu sırada odaya eski biyük el- çinin kızı girerek yemeğin hasır « duğunu söyledi. Ve beni de yemej vet etti. Hep beraber di yacak olüren er odaya gertil |duymuştum, zifelendirilen Ankaradaki | misyon, ilk olarak açılacak olan türbelerin isimlerini miştir.Buna göre; muvakkat kabri. türbesi, Söğütte Ertuğrul Gazi türbesi, tin, Bursada Osman -Gazi, han Gazi, Çelebi Mehmet, Ça- nakkalede Gelibolu, Gazi Süleyman Paşa türbeleri, İstanbulda Fatih Sultan Meh- lerinde yaptı. Sevimli Profesörü hemen tanıvan dedi. (Devamı var) Açılacak türbe'erin isimleri Milli Eğitim Bakanlığınca va ko- tesbit et- Atatürkün Hacı Bayram Göynükte Ak Şemset- Or- Bolayırda met, Mustafa Reşit Paşa, Mi- mar Sinan. Yavuz Selim, Kanu- ni Süleyman, İkinci Sultan Meh met, Barbaros Heyrettin Paşa, Gazi |Kırşehirde Âşık Paşa türbesi; Konyada Selçuk Sultan, Akşe- hirde Nasreddin Hoca türbesi: Urfada Caber Kelesinde Süley Osman Paşa türbeleri a tarafından ziyaret edilebilecek- tir. Gazi Osman Paşanın şehrimiz İde Fatih camiindeki türbesi, 5 Nisanda, merhumun 50 inci yıl- dönümü münasebetiyle açılacak tır. Tekel genel müdürü Ankaradan geldi 'Tekel genel müdürü Hâdi Hüsmen dün Ankaradan şehri- mize - gelmiştir. kerdisile görüşen bir arkadaşı- miza sunları söylemiştir: Genel müdür «— Ankaraya, tütün bölge- im seyahat dola- dütün piyasaları hakkın sile Ga izahat vermek için gitmiş- | tim, Bu seyahatimin intibaları- mt ve d'ğer meseleleri Pazartesi Ünü yapacağım basın toplantı- sında, gazetecilere ve dolayısi- le efkâ1 umumiyeye arzedeco- Bim.» mından bir çok güçlüklere açmakta ve aboneler, iki ra tutarmı aynı zamanda öde- yememek durumuna düşmekte dirler. dan Suat Hay hayet C. H. P. den istifa etmiş | 1 SABAH 2 NİSAN eV İ İ Tarsus'un dünkü seyir tecrübesi tecrübesi muval fa kiyetle neticelendi yakında sefere başlıyor Amerikadan geldikten İzmire yaptığı ilk seferde tü binlerinde meydana gelen doklarında tamir görmekte kiyetli bir seyir tecrübesi yap- mıştır. Denizyolları turistik seferler yapması * rarlaştırılan Tarsus vapuru, ilk geferine 5 Nisanda çıkacaktır Tarsus vapuruna İstinyede ta- mir gördüğü sırada 66 ikinci, 150 Üçüncü mevki yatak ilâve edilmiştir. Tamamen Türk iş. si tarafından ve yerli malzeme ile yapılan bu ilâvelerden son. Ta geminin yatak adedi 610 a çıkmıştır. Ayrıca vapurun bo- zuk olan soğuk hava - tesisatı da tamir edilmiştir. Bu gece ay tutulacak Bu gece ay tutulacaktır. Tutul |addit safhalar geçirdikten son- ra saat 22.29 da tam tutulma başlıyacak 22,58 e ka devam edecektir. Tam tutulma her y Von Papen bu haberden pek mem-| den görülecek, fakat — ilmi nun- oldu | biz araştırma ve inceleme yapı- Türkiyede iken kendisinin me- | amıyacaktır. iyetlerinden — çok — bahsodi!di; Elektrik ve havagazı faturaları Elektrik ve Havagazı — sarfi- yatına ait tahakkuk - faturala- Fının müstehliklere aynı zaman da gönderilmesi, tedi yol Eskiden olduğu gibi bu fa- turaların abonelere ayrı tarih- lerde verilerek tedi: ca yapılmasına imkân bırakıl- ması daha makul br tir. yatın kolay- hareket- Elektrik İdafesinin bu hüsu- su gözönünde bulundurarak u- boneler lehine bir karar alması lâzım gelmektedir. Suat Hayri Ürgüplü C.H.P. den çekildi C. H. P. nin eski Bakanların- Ürgüplü de ni- takil olarak ını koymağa karar ver- miştir. Ürgüplü, şimdilik hiçbir partiye girmek niyetinde olma dığını söylemektedir., Uçak kazasında ölen Yunanlının cesedi götürüldü Geçen hafta Ankara'da vukubulan | feci uçak kazasında ölenlerden Yu-| nan tebası John Flages'in cesedini havi tabut, dün İtalyan — bandralı Barletto vapuru ile Pireye götürül- müştür. Boğanın yaptıkları Dün mezbahada kesim y den kaçan azgın bir boğa, deye çıkıp alabildiğine koşma- ya başlamıştır. Bu esnada önü- ne çıkan bir çok kimseleri çiğ- neyen boğa, & yaşlarında bir çocuğa da çarparak ağır suret- te yaralanmasına sebep olmuş- tur. Boğa, nihayet bir meydan- lıkta polisçe alınan - tertibatla kuşatılmış, vurularak — öldürül. müştür. sonra bir Arıza dolayısile 6 aydır İstinye lan Denizyolları İdaresinin Tar- us vapuru; dün Marmarada ba sın mensuplarının da hazır bu- lunduğu 5 saat süren muvaffa- İdaresince | Sonraları ma saat 20 de başlıryacak müte- | bakı- | fatu- | Şark kültürü - Wvımı emnadir Haa D f0 edeki bulunur (: Pı of. Sabri Esat Si Psikolog gözile Kütüphane YAZAN : ilini mevcuttur mânasına almak 1â-|köşesinde uyukladığını öğrenmemi: zımdır, yoksa öteki mânasında kul lanmak hakikate uymaz. — Çünkü mevoudiyetini öğrendiğiniz bu ni dir yazmalar, bizim kütüphaneleri- mizde kolay kolay bulunmaz. — Bu. nun birçok sebepleri vardır. Evvelâ İstanbulda irili ufaklı bir hayli kü tüphane mevcuttur. Hayırseven eodadımızın vakfetti. Bi kitapları ihtiva eden eski — kü tüphanelerden tutunuz da, — daha ehir, belediye, kültür te - İşekkülleri ve diğer — mülesteselerin |kurmuş oldukları kütüphanelere va a kadar, güzel şehrimizin her semtinde birkaç bilgi — hazinesin, rastgelmek imkânı vardır. Bunlar. dan bir kısmı oldukça fakirdir, pek Bir harcıâlem kitapları ihtiva eter yazmalar arasında öyle kitaplar bu. lunur ki, başka nushaları hiç yerde voktur. Bu vaziyete vöre, İ: tanbulun o kitap meşhur oldukça geni: le, bir sürü kütüplun İzenginliği İrafi mekân için pi gelişi güzol ser- ncak zihnen yapabildiğimiz bir ye | künunu ifada eder fado edebilmek a1 kütüphane | Bü servetten is © İstan lerinin bulundukları yericri ren mufassal bir plâna ihtıyaç var- Ancak böyle bir plâr sayesin- do hangi semtto nasıl bir kütüp - hano bulunduğunu öğre Fakat bu, tabintile maksada yet - İmen. Eğer niyetiniz muayyen — bir |mevzuda çalışmak ise, kutüphane- lerin mevkiinden başka, — içlerin İno gibi eserler bulunduğunu da bil. İmneniz icabeder. İkinci milmet de aton bu noktada başlar. Çünkü es 'ki kütüphanelerimizin Abtülhamid devrinde, yine büyük bir himmet &- seri olarak yapılmış kataloğların - dan başka birşey bulamazsırız. Bu kataloğlar, hiç bir zaman size ko- laylık temin edecek mahiy.tte de- gildir. Gayet basit demir baş def- terlerini andıran bu cetve! yığın - arasında bunalıp kı Gerçi Milli Eğitim Bakanlığı ca yıllar evvel, işten anlayan zat- lardan müteşekkil komisyonlar ku rup bu kütüphanelerdeki yazinnlar rın mufassal Ye küllanışlı bir taloğunu yaptırmak ve neşrölmek teşebbüsüne girişti ise do, aradan soneler ve seneler geçmesine rağ - cidden zengindir, bilbassa | ö Ş l |Kimse de bilmez. Bazan iste çetin bir mes'ele teşkil eder. bi de, muayyen mev- Bil, versite muhitine yakın bir z0 imkân yoktur. Yani va meşhur servetimiz, yeri ve mahiyeti meç - hül bir definedir. Şayet herhangi bir ilmi tetkik hevesine Lapılırsa « niz, bütün ömrünüzü — sütüphune ütüph laşmakla ve — bütün kitapları birer birer elden geçir meklo de yine işin içinden çıkamaz- sınız, Çünkü daima, kenazıla Wöpe de, elinizin deymediği bir kitap ka- Tabilir. İstanbul kütüphanelerinin mefras zenginliği, sırrını kimseye lem basan Dazi m de Valan kütüphanede mevcudiyetim demir baş defterinden ö bir den sirra ları da andırmaz değildir. rendiğiniz n yeller esti - O kitabır. başına Gini görürsü ne gelmiştir, İcild, önünüze - getirilir. Kapağı açarsınız, birde - bakar- sıniz ki, 6 canım kitap, rulü - İbetten, 'tozdan ve güveden bir mas cun külçesine dönmüştür. topağına el sürı Kimseye birşey söylemeic Çünkü kütüphanenin damı akar, ki- Bu kâğıt çelmez, remidini değiştirmeğe tahsisat yok- tur vesaire, Bütün bu araştırma sevdasından okuyacağınız koyarak, vazgeçip de, gitseniz, eski konakların selâ ğından daha dar olan okuma salo- nunda yer bulamazsınız. Yer bul- sanız, oturduğunuz iskemle müs - veddesi üzerinde — rahatmıs olursu- nuz, yahut karanlıktan veya pik gelen acaip ışıklardan gözleri- nit bozulur. Kışın üşürsünüz, ya- zın terlersiniz ve her mevsimde ha- vasızlıktan ve küf kokusundan bo- Gulursunuz. İşte, Oyazmalarının — zenginliğile şöhret kazanmış İstanbul hanelerinin hâli budur. içinde, tabintile tetkik ve tetebbü insanın gözünü — yıldıracak Ba sebepledir ki, zularda malümatı, gü vo tenkid hissi olan adama de terkibi bir görü âlim derler, maz mıf Meselâ İstanbulun ekten korgarsınız. | kifabı nliğile |meşhur kütüphanelerimizden birine | BUĞGUN Kadın ve »| güzelllik... n gl nüshası nadir ';' 847 - 1057 yılları arasında Bizans y ma kitaplar topla- jmparatorluğunu Maködomyalı İm- yavuşgil | "i? Ki paratarlarıldara etlly B aualayi yapacak, demeyin, sarayın seyislerinden biri kurmuş. memle -İtu, 1028 do Sekizinci Kostantin ö- ket yapacak. Haşırlı bir iş bahis (lünce üç kızından Teodora ve Züi mevoma olunca, 'yakıflar — idaresi. İtaç giymişlerdi. Zül bu ölümden üç ili Eğitim Bakanlığı, / İstanbul 'gün evvel belediyo başkanı Roma - bü- / hos Argiros'la evlenmişti; İmpara. Bi e e ayrılıklar, İtorluğu. kocasile beraber — Idareye W çi iyatler biraraya golir: Bi |ai : -| “Zül o tarihta elli yaşında bulunu- gi ve Ühtlkas, Bu birlemiş iyi ni yord Ka gayiea, BülZeldi Ki Büz yetlerin emrinde çalışır ve orta: esor çıkarır. | Artık gat buna vardı. dak, kumral saçları orta ve endamı pek zarifli; vücu - Boyu Büldir, tahsisat. yoktur. kabirinden |günün tenasübü Herkesi — hayrette müzeretler, biş kimseyi tatıniv ©- İpırakacak kadar mükemmtoldi. -Pek İyİ giyinirdi;. güzelliğini muhafaza dan başka hiç bir kaygusu yoktu. Cazibesinden hiç kimsenin kurtula- nassı katı değildir ki, değiştirile- n. Tahsisat adı verilen nesne, ranınca bulunmayacak bir - Hint mayacağına Inanmıştı; güzetüğine kumaşı değildir ki, her güzel te-İmağrurdu; — zekâdan ve bileiden şebbinü daha Füşeyminde - boğmak (mahrumdu; ençliği pok heyecan - ân, sıIz vo aşksız geçtiğinden şehvetine İçilgin gibi düşkündü. Kocası alt - mış yaşındaydı ve buna çok — canı sıkılıyordu. Güzel kadınların — ço - gunda kendilerini başka başka er- keklero vermek Ihtiyacı vardır ; Zül" de saray memurlarından Mihall a- dında birini dost edindi; taprlacak derecede güzel olan bu kadn, bir Bün taht salonunda Mihall'in ba şına taç giydirmiş, eline hükümdar. lik bastonunu vererek taht üzerine oturtmuş! — Benim Tanrım! gözlerin se . vinci, güzellerin çiçeğii Diyo kucaklamı Romanos onun münasebetlerini biliyor; sarayda bir rezalot çıkar- mamak için göz yumuyordu. Zül'nin emrinde hakikl bir Tâbo. ratuvar, tam kadrolu bir. güzellik enstitüsü çalışıyordu; buradaki mü tehassısların vazifesi, deriyi buruş- maktan ve kurumaktan — koruyan |kremler yapmak, sürmeler ve alhık- dar hazırlamaktı; yaşlı kadın. süt banyoları ve bu kremler sayesinde Zaten maksat nedir? İsturbulun dört köşesine dağılmış ve büyük bir kısmı ebediyen harap olmak teh likesine mâruz kalan kitapları bir araya toplayarak hem muhvolmak- tan kurtarmak, hem de memleket kültürünü lâyık olduğu mevkis yük seltecek olan genç zekâlarım. hatça ve kolaylıkla çalışabilmeleri. ni temin etmek değil midir? Evda- d |kendi devirlerine göre, icabeden bü- tüh tedbirleri almışlardı. Maksat - ları da, bıraktıkları eserlerin gele- lrı-k nesiller tarafından istifaâe ile Joku Bugünkü hayat — ve kültür şartları, yine aynı gayenin tahakkuku için, bambaşka tedbir - ler alınmasını istilzam Ga. yo değişmediğine göre, ba yeni ted birlerin alınması, ecdadımızın hunu şadetmez mi? Bugün İstanbulun künından bir valisi var, kiyenin yine üniversite bir Milli Eğitim Bakanı var, tugün nız, bize o hazineleri bırakırken, ması idi. iversite er- bugün Tür- erkârından Bu şartlar kadar hangi kütüpbanede nu gibi e- serler bulunduğunu, bilen iyaktılar diye hakama yere İ Acaba bumun bir çaresi buluna - | köşe - var. Pariste millt kütüphanenin verdiği ılhama ve İs- tanbul kütüphanelerinin hatırasın 'dan duyduğum eza ile kazaladığım bu satırların ihtiva ettiği haklı te Tömmül, 'bu sefer de gerçekleşme yo- İana girmense, İstanbul münevver: leri, daha nice yıllar, bir 'kütüphanede insanca çalışmak nimetinden mahrum kalaceklar de- mektir. İşkenderiye, İi bir. Başbakamı elianesini çatan garplilerin bizim bu kayıtsız. hığımız karşısında ne aklıma bile getirmiyorum. Fakat, İbu gşartlar içinde, aradığını bulama- eneklerini muntazam | ancak otuz yaşında görünüyordu.. Yetmiş iki yaşında öldüğü zaman bile, elleri ihtiyarlıktan titrerken yüzünde taze bir güzetlik ışıldıyor. dü. Dünya kurutfalıdanberi kadınların Büzel kalabilmek İçin türlü çarele- İra başvurdukları muhakkaktır; taş devrinden atom devrine ulaşan In- sanlar, güzelliğin muhafazası — yo- İlunda acaba kaç adım ilerleyebildi- ,br? Bugün, elli veya yetmiş yaşında İSüzel kadın bulmak — imkânsızdır f anlıyoruz ki, eskiler bizden — daha fazla şeyler biliyorlardı; Takat u- zun zaman sır olarak saklanan bu usüller bir gün kayıplara karışmış. men, bu güzel fikir bir türlü #a - |sinde münasip bir arsa bulunarak, hakkuk edemedi. Neden — etmedi,|üzerine, Harbiyedeki sergi sarayı bilmeyiz. Ne zaman edecek, bu hu- |kadar muhteşem olmamak yartile, susta da hiç bir fikrimiz yoktur.. |fakat modern kütüphaneciliğin bü Demek, zenginliği dillere destan o- Jan yazmalarımızın nelerden ibnret ınu ve İstanbulun bangi tün şartlarına uygun bir bina kon durulamaz mı? Bu binaya, İstan - buldaki vakıf kütüphanelerinde bu- İnin yarın büsbütün mâcun kesilmiş yan ve bulduğundan da istifade demeyen münevver Türk gençli tır. Bilmeyenlerin de bu İşe kariş- maları güzellik uğrunda harap ©- dan kadınların sayılarını artırıyor. Kadircan KAFLI İzmir — Halid Özkılı, ezerler karşısında duyacağı mera - reti düşünüyorum da, utançtan yü- züm kızarıyor. Bal khanede yapılan tören Demir çelik sanayii dün hakkında rapor Türkiyenin demir ve çelik| Balık satışından alınmakta sanayii hakkında yakında Mü-/ olan saydiye resminin kaldırıl- him bir raporun açıklanmasına 'ması ve İstanbul Balıkhanesi- intizar edilmektedir. Bu rapor, 'nin Belediyeye devri münasebe uzun müddet Türkiyede kalmış, | tiyle dün sabah saat 9.30 da çelik ve demir sanayiini yakın-| Balıkhanede bir tören yapılmış| Hazreti Ali ve Hazreti Fatma arasındaki sevgi plâtonik ve mukad- derdi. Bahsetti vak'ada ancak samimiyet aramalıdır; yazılı oldu - Bu kitabı evvelce başkasına bildir- miştim. Hazreti Fatmanın sözleri başkalarının - dedikodularını bildir- mekten ibarettir. Cevdet Paşa dı Hazreti Osman devrini benim gibi belirtmiştir. Maksadım methiye de- Şötörler Cemiyeti, Oto- mobil Sahipleri Derneği ile birleşti Şoförler Cemiyetinin müra- caatı üzerine otomobil sahipleri derneği bu cemiyetle birleşme- İğe karar vermiştir. Otomobil Sahipleri Derneği genel kâtibi dan takip etmiş, tetkiklerde bulunmuş Dr. Frederic Ward tarafından hazırlanmıştır. Bir müddettenberi Vaşingtonda bu lunan Dr. Ward yeniden Tür- kiyeye gelmiş ve Kadastro kursu 'Tapu ve Kadastro Genel Mü dürlüğü, 3 Nisandan 25 Nisana kadar sürmek Üzere. İstanbul Tapu ve Kadastro Müdürlüğün. de ortaokul ve İse için bir kurs açaruktır. rettin Kerim Gök: de mezunları tır. Törende vali ve başkanı ile balıkçılar bulunmuş, Balıkçılar Ce suf Yarar bir konuşma ya; rak Belediyenin burasını iyi tetkiklerini | dare edeceğinden emin bulundu- tamamlamıştır. Neşredilmesi | Zğunu belirtmiştir. Müteakiben beklenen bu rapora büyük Vali bir konuşma yaptıktan bir ehemmiyet atfedilmektedir. | sonra ilk müzayedeyi açmış ve Balıkhareyi gezmiştir. Muhta:ların - toplantısı Vali ve belediye başkanı Fah « Eminönü balkevinde Müellifi: Muazzez Tahsin BERKAND — Pek âlâ yaptı. dedi. - Sen gimdi bana yemek ver. O akşam yine üzüntülü, karma karışık ve birbirine büsbütün zıd fikirler ve hislerle pençeleşti, yı- ne türlü türlü plânlar hazırlaya- rak saatleri saydı ve iyi niyetlerle dolu olduğunu isbat için bir yece muntazaman Pendiğe geldi ncak, cuma akşamı, Nezahatir rarına dayanamamış — göründü, sonunu yine İstanbulda ge- ğe karar veri birlerile hem hakikatte, hem bakımından bir saklambaç 'na girişmiş gibiydiler. Bo vlece iki taraflı sinsi bir mü- adele devam ederken ve her gün derinleşen bir anlaşmâmazlık u- çurumu aralarına yerleşirken, bir gün, matbaanın telefonu çaldı. — Necip Kunterle görüşebilir miyim efendim — Bir dakika müsaade edin, Ber verelim, Cevap veren kimso elile ahizeyi kapayarak sesinin öteki taraftan işitilmesine mani olduktan son - ra arkadaşile alay etti. — Yine seni arıyorlar Necip, Yine bir kadın sesi. Hem de seferki cırtlak değil, çok şirin, se vimli ve kibar bir ses. Anlayalım beyim, Bu böyle olmaz, Sonra Konraya sen işi azittın. Vallah ka Tına haber vereceğim artık, Evli bir adamın dışarıda bu kadar faz la kadın ahbabı olması bizim gi bi bekârların işlerine kesatlık ve İnsaf et biraz 'ecip bu şakalara cevap — ver - mek Tüzumunu bile duymadı. O da bu hayattan usanmıştı. — Her gün bir kaç kadın telefon edi - yor, onunla görüşmek istiyordu Halbuki o artık gençliğinin bu ilk devresini çoktan geçirmiş, daha mazbut bir ömür sürmeğe başla- mışt. Gel gör ki, şurada burada rast ladığı bir çok kadınlar peşini bı- rakmıyorlar, onu böyle vakıtlı va kıtsıs iz'aç ediyorlardı. Bu: defa da yine onlardan biri- nin çağırdığını zannederek istek- İz ve yorgun adımlarla telefonun No; 89 Efendim! dedi. Allo! Nocip sen misin BSerimi de mi unuttun? Affedorsiniz, anlayamadıın. Ben Gülseren. cip bunu anlamıştı ama ga- rip bir sinir halile anlamamış gö- dü. Yorgundu. Hiç kimso ile uğraşacak keyli kalmamıştı. Bu- na rağmen, kalbinin - kuvvetle çarpmasına mani olamadan — No var Gülseren? diye sor- du. Telin öteki tarafındaki ses tat- h, yumuşak, mahzundu, — Senden bir ricam var Na - cip. Banu bugünkü Gülseren de- Kil, geçen sene görüp tanıdığın ve kendisinden dostluk istediğin Gülseren söylüyor. Genç adam ai sıktı. Dost biye Evet efendim. Siz kimsiniz? le ahizeyi ndığı adamın kal « binde ne büyük bir aşk uyandır- dığını bu hain bilsel Onun izdi - raplarını anlasa! Fakat anlarm - yor işte, anlıyamıyor. Hep böyle küçük çocuk halleri, hep dostluk dilenen sözler. — Lüzumsuz şeyler söyleme de istediğini anlıyayım. — Bak, yine haşinleştin. Peki, lâfi uzatmadan söyliyeyim. — Bu cumartesi günü, birçok arkadaş - larım ve bunlarla beraber annem- le Betül Pendiğe gelecekler. — Bunun benimle alâkası ne? — Dur, hainlik etme Necip. On lara karşı bugünkü vaziyetimizi göstermek istemiyorum. — Bugünkü vasiyetimizde »e yar? — Yâni.. şöy.. senin bam ge. celer eva gelmediğini... — Ha, gu mes'ele.., Evli kadın güraru değil mi? — Herhalde, kocası tarafından ihmal edilmiş bir kadın mevkiine düşmek hoş bir şey değil — Hakkın var, Zevahiri kurtar mak lâzım, — Alay mı ediyorsun? — İnsanların hep nasıl başka- ları için yaşadığına şaşıyorum. — Bizim durumumuzda, — Yine mi bu bahane? — Kızma Necip. Sözün #enden yarın öğleden #onra gelmeni meni rica ediyorum. eve geceyi de evde geçir- Betülle an- 'nem iki gün bizde kalacaklarmış. Necibin öfkesi biisbütün arttı. — Tabil enişte bey de gelecek değil mi? — Evet. Biraz da bunan seni imdadıma çağırıyorum. On - yukarı kattaki odaları hazir- um, Ne dersin? istersen yap, kadar etmen, i, Sen gelmiyecek misin? ne olur gel... — Hayır.. bilmiyorum.. belli de- . Bakalım, düşünürüm. Telefon kapandı İkisi de, bir - birlerinden uzakta, telefonları ba ında, meyus ve üzgün, bir dakika durduktan #onra işleri: başına avdet ettiler. Ancak, ikisi de o kadar »inirli idiler ki, sâlim kafa ile çalışma - larına imkân yoktu. Gülseren, bir müâzeret beyan ederek ilk vapurla Haydarpaşaya geçti, trene atlaya rak soluğu evinde aldı ve her şe- ye rağmen sinirlerine hâkim ol - mağa azmettiği için odaların tan zimile meşgul oldu. Necibo gelince, şapkasnı aldığı gibi matbaadan fırladı. En yakın bir dükkündan Nezahate telefon etti, onu düvet etti. Fakat, Şiş. li tramvayına bineceği sırada vaz geçti, bir başka dükkündan te rar onu aradı, mühim bir işi çık- tığından bahsederek af diledi, dü- yetini gelecek haftaya talik etti. Ondan — sonra, samanlardanberi görüşmek fırsatını bulmadığı - bir çok arkadaşına iki üç dakikalık Biyaretler yaptı, tekrar matbas. için lar lataca beni alâ- .ya döndü, yarıda bıraktığı yazı - Sını bitirdi ve akşam altı trenine yetişti. Fakat o saate kadar Gülseren o kadar yorulmuştu, ağlamaktan yü zü gözü o kadar karışmıştı ki, Ne cibin kendisini bu halde görme - mesini tercih etti ve hastalığını ileri sürerek yatağına yattı. Necip onu görmedi. Yalnız ba- hattâ Ali ile bile konuşma şına, dan, yemeğini yedi, odasına çe kildi. Sabah da ilk trenle Pen dikten aynıldı. — Küçük hanım — somurtuyor. kafa tutuyor. Kimin umurunda| Bu akşam eve gitmiyeyim 'de yunu görsün ©. t Böyle iken, öğle trenine yetişti. Bu hareketine, için için mâzeret- ler buluyordu — Aramızdaki anlaşamamazlığı başkalarına — göstermeğe yok, Bunu kendimis bilelim ve ka Tarımızı yine aramızda verelim Alemin diline düşmemek şüphe - sis ki, için de bayırlı 6 - lar. Hele ben, işmim — etrafında dedikodu yapılmasına katiyyen ra z değilim. — Yabancılar anlamas, pireyi deve yaparlar. Bunun (- gin, bugün evime gelecek misafir lerin yanında, karıma aşıkmışım ve aramızda su sızmıyormuş gi- bi tavırlar takınmalı, onlara ik - ram borcumu yapmalı, nazik - bir ev sahibi olmalıyım, (Devamı var) ikimi Hakkı Erdemir, bu birleşmen Kil tarihtir. Üçüncü halifeyi suçlu belediye eti başkanı Yu yarın saat 15 şehrimiz muhtarlarile bir toplantı yapacak- tır. sebepi göstermediğime dikkatinisi çekerim. müstakbel çalışmalar için ha- i K.K. İyırlı olacağını söylemi (SEKSOLOJİi 18 cü Nisan sayısı Fevkalâde enteresan ve olgun yazılarlaÇak t E Yükleme Boşaltma ve Taşıma Yaptırılacak Toprak Mahsulleri Ofisi İst. Bölge Müdürlüğünden 1 — İstanbul şehir ve limanı dahflinde ofisimiz namma yapılacak bububat, bakliyat ve aair maddelerin bir yıl müddetle yükleme, bo- saltma ve taşıma işleri açık eksiltmeye çıkarılmıştır. 2 — Eksiltme 5.4.960 tarihine rastlayan — Çarşamba —günü esat 15 de Galata Bankalar caddesi, Bahtiyar handaki bölge müdürlüğü binasında teşekküi edecek hususi komisyon önünde yapılacaktır. 3 — İstekli kimselerin 50.000 lira geçici - teminatlarını — eksitme saatinden bir aat önceye kadar ofis veznesine yatırmaları ve alacak- darı makburlarile komisyona baş vurmaları lâzımdı! 4 — Bu işe ait şartlaşma ve sözleşme tasarıları beş lira muka - bilinde Toprak Mahsulleri Ofisi İstanbul, Ankara ve İzmir Bölge Mü- (3887) dürlüklerinden temin edilebilir. Adapazarı Belediyesinden Belediyemiz elektrik ve su idaresi için nümuneleri ve şartname- si veçhile 24 kalem evrakı matbua tabettirilecektir, Muhammen bedeli 1500 liradır, Muvakkat teminat 112,50 liradız, Talip olanların 10/4/950 Pazartesi günü saat 15 te Belediye Encümenine müracaatları ilân olunur. (4120) Harp Akademilerinde bulunan Lv, Ayn, makbuzlarından (A) serisi 993900 No, h renkli Hük mü olmadığı ilân olunur, yaprak kullanılmadan zayi olmuştuz. (4128 — 1029)