SAYFA :? İlim ve siyaset cevherleri bambaşka olduğu halde, llm ve siyaset, yakın mahiyatleri olan Iki mefhum. en köskin Ihtirasın çocuğu. Siyat Jlan bir çocuk, Entrika ile beslendiyı Ufuklarının şahikalarında mel gibi el var ki, ufkunun şahlkaş ur. Yakın ve uzak tarih, siyaset Ihtirası malarla dolu: Uçan kelleler, kan deryasında boğulan vücutlar, Ipe verilen boyunlar, kurşunlarla delik deşik olan göğüsler... aıra, kıtalardan kıtalara at koşturan, Ülkeler Sonra, bunların yanı len, Yothe Yakın ve uzak tarih, İlyoruz. Sonra bunların da bir ateşle yanıp de arada geclmsizlik oluyor. heyetteki / çözüntü moydanda, ydık diyeceği geliyor. Serbest kalacağımız günlere dair hülyalar Tefrika No: — 50 — «Mesajınıza teşekkür ederiz. Akibetimiz hakkında, hiç mi ma lümatınız yok! Acaba daha ön- ce Karola neredeydi? Sevgiler.» Siyah çini parçasını temizleyip arkadaşlarımıza, elimizden gel- diği kadar, cevap vermeğe — ça- lıştık. Bu suretle muhaberemiz, fasılasız, tam beş gün devam et ti. Bu arada Karolayı, koğuş gefi soçı Bir sabah, insan gözü biçimin deki delikten baş kardiyanın se si duyuldı — Koğuş Karola telâşla kapıya do”ru koştu. Baş kardiyan onu karşı- sında bulunca homurdandı: — Sizin koğuştakiler, helânın duvarlarına yazı yazmak suretl- le, ceza evinin diğer mahkümla rina mütemadiyen haber ulaş - tırmışlar, Bu ebepten — dolayı, sizi cezalandıracağız! Karola, korka korka cevap verdi: . — Herhalde yanılıyorsunuz e fendim. Zira biz, böyle birşey yapmadık. — Sesinizi kesiniz! biz herşe- yi biliyoruz. Baş kardiyan bu sözleri söy- ledikten sonra kapıyı sertçe ka- payıp gitti. Haftalarca, büyük bir heyecan içinde bekledik. Fa- kat bizi ne #oran, ne de arayan vardı. Nihayet günün - birinde, garip bir hâdiseyle karşılaştık: Nöbetçiler, dördümüzü alıp ha- pishanenin berberine götürdü- ler, evvelâ Karola ile Betty Ol- berg'in saçlarını kestiler. Sonra sıra, Klara Vater ile bana gel- di. Bu hâdise, bizi yeniden üml- de düşürmüştü. Yine masanın etrafında, küçük çocuklar gibi oynayıp garkı söylemeğe başla- dik. Geceleyin ise, hep birlikte koyun koyuna yatıyor, serbest bırakılacağımız günlere dair hül yalar kuruyorduk. Bir kaç gün sonra, bu sefer, bizi eşya deposuna götürdüler.. Her birimize, bir çift ayakkabı bir rob ve bir kürklü manto ver diler. Ben depodan çıkarken ken di kendime: «Herhalde Ruslar, böyle hareket etmekle, hariçte- kileri, bizim Sibiryada iyi ba - kıldığımıza inandırmak İstiyor- lar» diyordum. n tutar. İlim do bir Ihtirasın çocuğudur. Onun beşiği de bir kürsüdür. Onun Astikbali de bir koltuktur. Fakat bu kürsü ve bu koltuk, siyasotinkiler tutulur şeyler değildir, sadeco Fino nurla boslenon bu çocuk da günün birinde şahikalara yükselir. N onun yükseldiği şahika, İkbal ufkunun değli, dünyayı susta dürdüran ve adına dört elle sarılmış ve Ikbalin kendisine dört elle sarıldığı bahtiyarlar var. Hlim İhtirasının altında yanıp kül olan sima- rla da dolu. Haklkat bellodiği şeyi dünyaya duyurmak, kikat nurunu dünyaya yaymak uğrunda gözlerine mll yakılan, zindanlarda boğulan, ebediyen susturulan büyük kıymotler bi- yanı sıra, ruhların ve kafaların Içinde, en öz- denmoğo değor, en yüksek —manevl Ikbal mevklini kazanan bahtiyarlar... İlimle siyaset, biribirine bu kadar yakın; tutuşür - fedalleri var. Fakat bu fazla benzerliklere rağmen, İkisi bir araya gelemiyor, gelso İşte seçim tasarısını İncelemeğo memur İlmi İnsanın, koşki siyasetl İlme karıştırma- HAMDİ VAROĞLU biribirine - çok JeşİRi Kürsü, — İstikbası — koltuk büyüyen bu çocuk, —bazen — İkbal manevldirler. — Entrika ye şöhret ve ge IN ateşinde yanıp kül olan S- olhangir denllen, — Ikbale keşfedilen has çokilen, atoşta kisinin de, ruhtan coşan kuruyorduk Koğuşumuza — dönünce, yeni elbiselerimizi — sırtımıza geçirip bir hayli şakalaştık. Yakında, hürriyete kavuşacağımızı d nerek — seviniyorduk. Ben, bu mlüddet zarfında yatak arkada- gım Karola ile daha samimf ol - muştum. Halbuki daha evvel, o- nunla aramda adetâ bir resmi- yet vardı. Vaktile Karolayı sa- dece sahnede, Haitang rolünde görüp beğenmiştim. Şimdi o bana, istikbaldeki pro elerinden — bahsediyor, tekrar Bert Brecht'le ğını söylüyordu. Aradan tam iki hafta geçmiş ti. Bir gün yine İnz-n gözü bi - çimindeki delikten bir ses ak- seti — Klara Vater, Betty Olberg ve Buber Neumann eşyanızı top layıp hazırlanın! İçimizden yalnız Karolanın is- mi okunmamıştı. Üç arkadaş tecsstirümüzden donakalmış, ağ zımızı açamayacak bir hâle gel- rliği yapaca - miştik. Karola, geniş koğuşta bir müddet sinirli sinirli - dolaştı.. Sonra gidip yatağına uzandı. Nöbetçi kapının deliğinden mütemadiyen bağırıyordu: — Çabuk olun! kamyon bek- liyor! Veda etmek üzere Karolanın yanına gittim. Onu uzun uzun kucakladım. Karola, hıçkırarak: Ben artık mahvoldum.. di- ye inliyordu. Bu, onun son sözleri oldu. Karolayı bir daha göremiyecek- tim! ÜÇÜNCÜ Gestapo'nun pençesinde Sorgü hâkimlerine hizmet e- den askerler, koridorda, büyük bir hararetle bir aşağı bir yu- karı koşup duuyorlardı. Ben, o Ana kadar Butirki ceza evinde, hiç böyle bi rmanzaraya şahit olmamıştım. Nöbetçiler, iki ar- kadaşımı koridorda bırakarak, beni bir salona aldılar. Salonda, beş Guepeu ajanı vardı. Uzunca bir masanın etrafında oturmuş, bir takım dosyaları karıştırıyor lardı. İçlerinden biri bana bir küğıt uzatarak sordu: — Rusça bilir misiniz? — Evet. KISIM Y oaanAnlı ei Ege havalisi İstanbuldan altın çekiyor —. Bilezikler külçe, tahviller para, kâğıt para altın oluyor Para, esham ve tahvilât bor- sasında karışıklık dün de devaa etmiş, borsacıların oyunları büs- bütün birbirine girift bir manza- ra göstermiştir. Külçe fiatları bir türlü yükselememektedir. İl- gililer bunu, Anadoluda para dar hiğının hüküm sürmesinden, kö lünlün bileziklerini sattığına, eri- tilen bileziklerin külçe haline ge- tirilip piyasasına sürüldüğ hamletmektedir. Ege havalisi İstanbuldan altın çekmeeğ başlamıştır. Altın fiatı İzmirde İstanbuldan — yüksektir. İzmir ve havalisi müstahsili malh satmakta, aldığı yatırmaktadır. Devlet tahvilleri Merkez Bankasına yatırıp bedeli alınmakta, kâğıt paralar toplan dıkça altına çevrilmektedir. Hal! elinden çok miktarda —tahvil çı- karmış, paraya ve altına tahvil etmiştir. 500 odalı otel dâvası hrimizde yapılacak olan 500 odalı otel meselesi yılan hikâye sİ gibi uzayıp gitmektedir. Oteli iInşa edecek olan Amerikan girke- tinin memleketimizdeki temsilci- sİ geçen hafta temaslarda bulun- mak Üzere gittiği Ankaradan dün dönmüştür. Mr. Moore, ay- lardanberi yaptığı sayısız temas- lar gibi bu sefer de kat'i bir ne- tice alamamıştır. Otelcilik mütehassısı ketimizde sür'atli iş görmenin imkânsızlığını anladığından ya: kında Atinaya ve oradan da Bey- ruta giderek şirketinin bu iki şe- memle- hirde yapacağı otellerle meşgul olacaktır. Mr. Moore dün kendisi ile gi n bir arkadaşımıza Ankara- daki resmi sahsiyetlerin hepsin: de hüsnüniyet bulunduğunu, bu işe yakın alâka - gösterdiklerini, fakat hiç birinde ticari zihniyet ve sür'atli iş görme kabiliyeti bulunmadığını, — meselenin - bu yüzden İlerlemediğini söylemiş- tir. Belediye İstanbul lisesi binasını bır türlüalamıyor Belediye morkez teşkilâtı, beş ayrı binaya dağılmaktadır. İş Bahiplerinin bu vaziyetten müşkülüt çekeceği dü şünülerek belediyo dairelerinin müsa it bir binada toplariması tetkikler — yapılmaktadır. Sarayı için en müsait bina, İstanbul Erkek Lisesi tesbit edili ina Mi niştir. Bakanlık ise, belediye lise için baş ka bir bina inşa ettirmedikçe bu tek lifi kabul edemiyeceğini — bildirmiş- tir. Prost'un tavsiyesi Prost, — gehrin in belediyeye bazı tavsiyeler do bulunmuştur. Buna göre tarihi Abidelerin etrafındaki x dar kaklarda ise «ıhhi şartları ihlâl e- 'm binaların yıkılması lüzım gelmek dir. İmar mütehassısı Kızılkaya motörü limanda battı tonluk <Ki Beco saat üzere Haliçten Şile limanına kayıtlı 2 zılkaya birde İzmire gitmek dışarı çıkarken suların testriyle Ga İata köprüsüne çarpmış ve hamulo- siyle birlikte batmıştır. İnsanca za- yiat olmamıştır. Silivri'de temeli atılan orta okul binası Silivride inşaatına karar verilen ortaokul binasının temel atma tö- reni dün yapılmıştır. Törende İstan bul valisi ve gehir moclisi üyesi Ek- parayı altına | YENİ SAHAH eçen makalemin mukadde- mesinde yine - akılları hay- rette bırakacak bir çıkmaz sokağ saptık İlim hudatlarında dolaşırken, - ir ter istemes - birdenbire felsefenin en karışık muammalarından çattık, fakat bizim için pek kıymot- li bir hakikat öğrendik. O da ki, mevcudat hakkındaki malümatı - zn, (bem en sağlam ye müsbet Positivye malümatımızın) temello- ri ve çatısı birbirile uygun vo umu- udür. mf ahengi yâni hey'eti hiç şüphe gö- türmeyecek kadar (yakın — certal. ne) bir bilgi nümünesi arzottiği hal- de, tetkik edilince (bir © bilginin iştinat ettiği lâyıkile bir faraziye) olduğu anlaşılıyor. De- İmekki en sağlam malümatımız - bile farsiyat kabilinden imiş!.. Bin ona bir isim takarak bir kelime ile vücut eriyormuşuz. Meselâ, maneviyatı - mizin ve düygülarımızın heyeti meo İan ve maddiyat Alemi- nin teferrümti hakkındaki malümatı- de (Esir — Gther) diyo bir isim ifade ettiğimiz ve diğimiz mevhüm bir şeye - isnat © diyoruz. Halhuki (vicdan #acience) ve (6ther cosmigue) dedi - Şehir Meclisi toplantıları başladı Şehir genel meclisi 10,30 da Ekim devresi toplântıla- rına başlamıştır. Bu münasebet le vali ve belediye başkanı Dr. Lütfi Kırdar Meclis üyelerine kı- sa bir hitabede — bulunmuş ve görüşülecek İşlere temasla — de- miştir ki: «Karma komisyonunuzun de ri arasında çok müdekkikâne ç: lışmalariyle hazırladığı tutanak- lar vardır. Muhtelif mıntakala) ait 22 imâr konusundan 6 sının tutanağı tamamen hazırlanmış- tır. Onlar ruznamenizdedir. E- konomi ve Sağlık komisyonunda bulunan hayat pahalılığı, süt ku- zuları ve et işi, — şehir tiyatrosu talimatnamesi — gibi mevzulara ait tutanakların müzakereleri de bu devrede cereyan edecektir.» Bundan sonra dalmi encüme- 'ne mülhakatı temsilen Üç Üye &ı çimi yapılmış ve gündeme geçil- miştir. Gündemdeki teklifler il. gili komisyonlara havale olun- mak suretiyle toplantıya son ve- rilmiştir. Meclis cuma günü toplanarak çalışmalarına devam edecektir. Üniversite talebesine, tenzilât- h otobüs biletlerinin yeniden ih- dası için Şekir Meclisine gelmiş bir teklif yoktur. Beşiktaşlılar Recep Pekeri ziyaret ettiler Beşiktaş Spor klübü idare he- yeti dün Ekrem Amaç'ın başkan- lığında Cerrahpaşa hastahane- sinde yatmakta olan Recep Pe- keri ziyaret etmiştir. Heyet, Pe- kere bir buket hediye etmiş ve Âcil şifalar temennisinde bulun- muştur. Limana çıkarılan ithal malları Bu hafta içerisinde limamırmza eo bandralı 14 gemi gelmiş ve yük lerini tahliyo etmiştir. Bu gemilerle gelen ithâl malları şunlardır: 275 ton çelik boru, 246 ton küğıt, 63 ton çivi, 20 ton çivi teli, 77 ton çelik çubuk, 284 ton boya, 35 ton boş galvanizli fıçı, 138 ton av kur- şunu, 88 ton kurşun, 655 ton radyo ir, 19 ton sihhi malzeme, 1704 ton makina yağı, 95 ton haşarat öldürü cül ilâç, S1 ton kahvı tuğlası, 207 ton gaz rem Amaç birer konuşma yapmı (Devamı var) ve gece şehre dönmüşlerdir. BUYÜK AŞK ROMANI Yazan — Anlamıyorum! dedi. — Şimdi size anlatacağım. Nejat bir sigara yaktı ve hiçbir noktayı gizlemeden, Sel- minin bilmediği hâdiselerin hep sini anlattı. Kız bazan onu ne- fes bile almadan dinliyor, iki- debir hayretinden ellerini yüzü ne kapatıyordu. Nejadın hikâyesi sonra başını ağır ağır sallıyan Neriman, ince ve titrek sesil, mdi anlıyorum, dedi, bu kâğıdı zarzor yazabilmiş ve ka pinin altına sokuşturmuş, inceye daldı ve sor- bittikten ledir de siz ya- lıda onun yattığı odaya gitti. ğiniz zaman neden bir — işarı vermedi size? Değil mi? O ka- dar Korkuyor mu annesinden? — Herhalde , — Ne garip bir macera, ne Barip! Ah, ne müthiş kadın o aa SERVER BEDİ Vildan hanım! Hayretten dona kaldım. Şimdi ne olacak? Mek- tup yazacakmış size. Annesinin kontrolünden kurtulabilirse, de- Bil mi? — Evet. — Ne yazacak? Kendi başı - na kaçıp gelebilir mi? Bu ne vahşet! polis karışmaz mı buna, bir kadının yetişmiş kızına bu işkenceleri yapmağa hakkı var midır? Hiç aklım ermiyor, bu işlere, Daha gencim ben, Böyle geyleri yalnız filmlerde görüyo- ruz. Demek hayatta da oluyoı Osmasa film yaparlar mı, - bil- mem ki. Siz ne düşünüyorsu - nuz? Çok heyecanlıyım da düşüneceğimi bilmiyorum. - Dün gece ben de perişan- dım. Çok fena uyudum. Karma karışık rüyalar gördüm. Ne ya pacağımı bilmiyorum. Nejat Nerimana Zâfirin pro- jesinden hiç bahsetmemişti. Ne Timan sordu: — Selmini bu kadının pen- gesinden nasıl kurtaracaksınız? No. 118 Bunu siz yapabilirsiniz ancak, Düşünmediniz mi, hiç bunu? — Düşünmez olur muyum? başka bir şey düşündüğüm yok. Londraya gitmek... Evet, Sel- min yabancı bir memlekette, tek başına, o kadının - elinden kurtulabilir mi? Fakat ben gi- dersem ne yapabilirim? Hem on lar Londrada Ralacaklar mı ba- im ? Neriman ürperdi ve silkindi: — Ya... dedi, o da var. Bu kadın onu uzak uzak yerlere sü rükler, götürür. Ay bayılaca - ğim, — Götürmese de ne yapablli- rim? resmen annesidir, Fakat kızı çocuk değil ki.. Ona bu kadar hükmetmeğe hak- kı var mı? Gözünü korkutmuş. Onun ile hareket ediyor. Neden korkuyor bu kadar Selmin? ben olsam İsyan ede - rim. — Vildanı iyice tanımıyorsu- nuz siz, İ aolamışım, dün saat| c Yazan: AANARANDARAAARARARARARRARARAAR AARARARARARAARAARRAARDARAADARARARARARARA, ea Felsefi Bahisler Biraz daha metafizik ve güzel san atların tasnifi bahsi 3 | Filozof Rıza Tevfik Himiz iki mühim kelintain mediti- leri hakikaten mevcut ve binaenaleyh gözle görülür, el ile tatulur iki şeyin isimleri olmayıp, bisim duygularımı- (varlık itikadı) veriyor ve bu baş tıra gelirir faraziyonin iki ismi i - iki geyin ayrı ayrı isimleri de- miş Kilmiş! Subhân Allah!... Öyle ise, duygu- larımız nereden — geliyor da böyle muayyen gekillere girip bize - hi bir türlü şüphe ile sarsılmas - bir (varlık itikadı) veriyor ve bu b döndürücü vehmiyât düşünceleri gir. dabı içinde bin neyiz?.. Ve kim olu: yoruz?... Bu bahsin ve mevzuunun an'at ve estetikle hi —münasebeti Ve hiç te olmayacaktır. yok ve bu suale cevap da yokl. zannederiml İşte bütün metafizik'in ruhunu t kil eden mes'elenin hülâsası şa bey ön satırın içinde münderiçtir. — Fa- kat bunun entetik ile hiç münasebe- yoktur, demiştim, halbuki dilime iki defadır ondan bahso- dip duruyorum. Evet!.. Çünkü bana güzellik dir?, Bu sual de, pek yerindedir. ve haklıdır, çünkü güzel san'atlar bahsındayıs. Güzel- lik diyo tavsif ettiğimin (hal ve hey- et) - bir çok estetik Alimlerinin ve gairlerin yanlış iddinları gibi güzel san'atların ve folsefoi san'atin yegü- ne mevzuu ve gayesi değilse de on- ların belki en mühimmidir ve bu mebheste en ehemmiyetli mes'elenin Sıra gelince eni ”— konu diye soruyorlar. mevzuuduür. n bahsedeceğiz. Bu söylediklerim, hazırlamak yehmiyatından © bahse zemin metafizik içindi. ve meydanı temizlemek diyorum: Güzel san'atlar, duygu Aletlerimiz (den ancak gözümüzle kulağımızın hü nerleridir. Onların icat etmiş oldu- Bu eserlerdir. Ellerimiz bu hususta ne büyük yardımı olduğundan biraz bahsetmiştim. — Binaanaleyh — diğer duygu Aletlerimizden doğrudan doğ- ruya hiç bahsetmiyeceğim, — çünkü in hepsinin başlı- bayatımızı muhafaza ede- (vehvani — appdtitif) ve (hayvani — animal) ihtiyacatı- izmet ve ancak — onları tat - Bu maksadı temin et- mok hususunda gözlerimizle kulak- larımız no kadar işe yaradığını ta- | - | imdi asıl mevzuumuza teşebbüs e- | Sire ialrend SRDAZ sal Bunu bilmeyen yoktur. Faka tımızı muhafaza ve idâme etmek i- in maddi ihtiyacatımızı todarik ve tomin, iştihamızı tatmin etmek der- di ile güzel san'atlerin hiç münaseb ti yoktur Küzel san'atin yogüne ga yeni, manovi zevkimizi tatmin et mekten ibarettir. Bunu ancak göz - lerimizle kulakların aha doğ rusu - (Basire) mizle (sâmin) mız temin liyor. Bir güzel tablo - lan ız (zevk — plâsir) onun temaşasından duyduğumuz keyf ve neş'eden ibarottir, yani (contempla- (bedif bir zevk tif) dir, un pli vir esthötigne) karnımızı doyurmaz elbiso ve kundura gibi vücudumuzu korumaz, İlâçlar gibi de bizi hastas lıklardan kurtarmaz. Hülâsa — hiç bir maddt faidesi yoktur, ve o se- bepledirki, sebeti enaniyet hissile de müna- ktur; çünkü inaiyet hayat ve ancak şahst hayat muhafazası i- çin her canlı hayvanda en kuvvetli ile ofrası, l0 kadar güzeldir ve herkesin nazarı taksim ni celbeder. Fakat tablo gibi a 'de (bedit bir zovk) vermekle ka 'naat etmez, hayvant iştihasını da u- yandırır. bir (grize — instinet) tir, Meselâ, fevkalâde tertip olunmuş bir © sofrayt temsil eden bir tal Ziyafeto davetli — olanlar hayvanf iştihalarını ve ihtiyaçlarını ftatmin edince ziyafotten eser kal - maz ve o ziyafetto bulunmamış olan l0 maddi zevkton pay nlmış halbuki — (Sardanapal'in - ziyafeti lo festin de Sardanapale) ve dnha emsali gibi büyük ve mükellef ziya- fet tablolarını binlerce meraklılar sırlar alıyorlar Ida yine o tablonun bedif zevk ver- mek kabiliyeti zerre kadar eksilmi- yor. Lâkin o zevk lezzetli yemokle- rin verdiği hayvant zevk değil, zellik ter Güzel san'atlara mi bize vereceği (bedil zevk) in (müm- taz sıfatı—caractöre distinctif) ni, sa 'nat tamnifinden tarif ve ta- İyin etmeyi muvafık gördüğüm için bu makalemi bu bahse hasrettim, günkü bu (bedif zevk) İ bize ihsan etmek kabiliyoti bütün güzel san'at ezerlerinde hissolunan (müşterek bir #ıfat — une gualit& commune) oldu- &a için, birbirlerine benzemen — bam evsaf ile mümtaz olan güzel san'at - olmaz, 'a temaşa edip zevk gü aşasının zevkidir. allik eserlerin Suriyelilerle yapılacak tenis maçları Şehrimizde misafir fatbol takımında ayni zamanda te- 'nis de oynayan kıymetli elemanların bulunduğu malümdur. Çarşamba gü- nü yapılması icap eden Fenerbahçe - Cerelo de Ia Jeunesse tenis karşı- laşması havanın muhalefetinden te- hir edilmiştir. Bu karşılaşma bugün #nat 15 to Tenis - Eskrim - Dağcılık kulübünde yapılacaktır. Fenerbafiçe takımı Fehmi Kısıl, Suzan - Güven 've Encs Tolaydan toşekkül edecek- tir. Yüzme takımımız Boyruta gidiyor Yüzme milli takımımız mevsim s0- 'nunda olmamıza ve tamamen de ha- zırlanmamış olmasına rağmen bu a: inde Beyrutta Lübnan milli takımı ile karşılaşacaktır. Yüzme takımı- miz bu temasa iki idareci ile 18 ki- gilik bir kafile halindo iştirâk ede- cektir. olan — Suriye Bisiklot teşvik yarışı Şişli gençlik kalübünün üçüncü bi- Biklet teşvik yarışması bugün saat ton demir, 152 ton saç, 76 ton ke- reste, 197 ton ca: Netiman mahzun — gözlerini yumdu ve açtı: — Doğru, dedi, müthiş bir kadın, müthiş. Peki, şimdi, elle- riniz kollarınız bağlı, oturacak apayım ? Gidip Vilda- ni öldüreyim mi? — Vallahi, ben erkek olsam, bumu da yaparım. — Sonra asılmayı da göze a- hir misiniz? — Hayır, ne bileyim, onu baş ka türlü öldürürüm. — Bütün bunlar hayâl Neri- man hanım vet. Şaşırdım. Ne söylü ceğimi bilmiyorum. Selminin mektubunu bekliyelim bakalım. Fakat ya fırsat bulup da gön- deremezse bu mektubu? Tabif. Vildan bunların hı pisini düşünür ve onu serbest bırakmaz. Neriman disündü, dedi ki: — Fakat “>jat bey, Selmin de çok zeki kızdır. Bana öyle geliyorki, annesini aldatıyor ve onun itimadını kazanmağa çalı - şıyor. Yalıda size karşı soğuk hareket etmesinin — sebebl bu - dur bence, Annesine tamamile emniyet geldikten sonra ya ka- çacak, yahut başka birgey ya - pacak, Nejat gözlerini aydınlatan bir ümit parıltısı içinde: — Evet, dedi, mümkündür, ben bunu düşünmemiştim, 9.30 da Taksim - İatinyo arasında 70 Km. üzerinde yapılacaktır. Bisiklet yarışı büyük gaç Neriman canlanarak daha bü yük bir ümitle sesini yükseltti: — Çok zekidir Selmin. Siz o- nun durgun hâline bakmayınız. Angesinden aşağı kalmaz zekâ- sı. Mutlâka birgey yapar. Kafe- ge girmiş serçe gibi durmağa razı olmaz o. Sizl çok seviyor Nejat bey. Emin olunuz buna.. Aşk insana ne mucizeler yaptı - rır, değil mi? Nejat güldü: — Öyleyse, ben de bir muel- ze yapmağa — mecburum, dedi, fakat hatırıma bir gey gelmiyor. — Ben sizin yerinizde olsam, giderim Londraya. — Ne yapmak için? * — Oradaki vaziyete göre ha reket ederim, Vildana görün - mem, Selmine gizli bir — işaret çekerim. Sizin de Londrada ol- duğunuzu bilirse ona başka bir kuüvvet gelir, Neriman kaşlarını çattı; düşündükten sonra: — Hem buna ne hacet? dedi, gldip Selmini alsanız ve beraber gelseniz annesi ne yapar? Sel min reşittir. Karışamazki, an « nesi ona ? Polls de karışmaz böy lo geylere değil mi? — Vildan polisle iş gören ka dın değildir. Ne yaparsa kendi- Bi yapar. — Ne yapabilir Nejat beyt — O kadın cinayeto — kadar her geye muktedirdir. epi retler sarfeden Şişli kulübüne bu ye ni otganizasyonunda da başarılar di- leriz. Lik maçları haftaya başlıyor Bütün kümelerde lik maçlarına gelecek hafta cumartosi — gününden itibaren başlanacaktır. O gün birin- ci kümeler İnönü stadında ken, ikinci küme takımlar ve Vefa stadlarında karşılaşacı âır. Voleybol teşvik turnuvası Sportif oyunlar ajanlığının tertip ettiği voleybol turnuvası dün başla- mıştır. İlk olarak oynayacak - olan 'Tarabya ile Moda takımları sahaya gelmedikleri için ikisi de kükmen mağlâp edilmişlerdir. — İkinci karşılaşmada ise İstanbulspor Anado 'a hükmen galip gelmiştir. Turnuvaya bugün de devam edile- 'cek ve gu maçlar yapılacaktır: Saat 10 da Beyoğlu Spor - Deni: gücü, Saat 10.45 de Karagümrük - A. Hisar, Saat 11.80 da Sarıyer - Taksim — Korkmaz mı? — Kocasına nasıl silâh çek- tiğini biliyorsunuz. Daha bnme— — Biliyor musunuzki tedavi görüyor. Raporları var. Mükem Mel deli rolü oynayabilir. Zaten onun akıllı mı, dell mi olduğu - nu kimse bilmiyor. Sonra. Nejat bir tereddüt geçirdi ve itiraf etti: — Benim onda bir ... mektu - bum da var, — Ne mektubu? — Ölürsem onu — mes'uliyet- ten kurtaracağım bir mektup. — Neler söylüyorsunuz? 8i- zin gibi zeki bir adam. Nejat başını salladı: — Siz Vildanı - tanımıyorsu - nuz? dedi. Neriman sustu. Yeniden de - rin bir hayret içindeydi. Gözle- Ti yördeki halıya dikilmiş, tec- Tübesini, bilgisini, idrakini, ira- desini aşan İnsan ruhunun — ve hâdiselerin toptan tesiri aİtında, «ne diyeyim?» mânasına gelen bir fevekkülle omuzlarını kal - dırmış, hareketsiz durüyördü. Nejat kuru bir sesle: — Bekliyeceğiz, dedi. ların tasnifinden evvel, o mes'elenin tetkiki ve müzakoresi, mantıki bir zarüret icabı idi. Artık bedil zevkin ovsafını istilâh lisanında mâruf ve tabirat ile hülâseten (Sehvani ve hayvanf a| f et animal) değildir. (Temaşa zevki — plaisir contempla- tif) nden ibarettir. (millk değil, in- sanl — pasnational mais — hümain) dir. (menfaato mütcallik — ntilitai re) değildir. (hasbt — gratuit) ve (bitmez, — tükenmez — inâpuisale) bir zevki münevidir. Bu sebepledir- ki, güzol san'at, zenaatton ayrılıyor, ünkü zenant erbabı tablo, heykel l dan doğrüya — hayatımıza yaramaz şeyler icat etmekle vakıt geçirmiyor. Hayatımıza yarar, (fai deli!) şeyler icat etmekle Güzel san'atlar faide vo fikri, San'atkâr ve san'at, menfaat mak- sadından katiyyen ve külliyyen alâ- kasız görünmelidir. Güzel san'at fsarından her millet ve her mezhep efradının hoşlandığı- na ve anladığına bakılırsa, san'atın ve umumi bir lisan olduğuna inanmak Tâzımgelir. Asalete alınan yardımcı öğretmenler endişesinden den tamamen — bihaberdir. izde kadro harici bırakılan yardımcı öğretmenlerden bir kısmı Millt Eğitim Bakanlığı tarafından asil kadroya alınarak diğer vilâyetle ro tâyin edilmişlerdir. Asil kadroya alınarak tâyinleri ya pilan yardımcı öğretmenlerin isimle- ri ilo tâyin edildikleri yerler aşı dadır. Seyma Okay Aydın lisesino; Rüş- tü Altunkay Safranbolu orta okulu- na; Reha Köseoğlu Ezine orta oku- luna; Mustafa Baturalp Çorum lise sine; Hikmet Doğuer Saray orta o- kuluna; Saliha Bülbül Boğazlıyan orta okuluna; Nedret Uzunkekir Baf ra orta okuluna; Münevver Meray Böke orta okuulna; Ferhunde Doğan gir Sungurlu orta okuluna; Perizat Özgüdü Gelibolu orta okuluna; Hay- riye Özpınar Giresan lisosine; Güzin Atabek Kırşehir orta okuluna; Ah- met Aymutlu Balıkesir Tis Nec mettin Bingöl Afyon lisesine; Aysel Kuman Burhaniye orta okuluna Haydar Atael Çorum lisesine; Huri- ye Korkut Elâzığ lisesine; Afife Ber rin Erşen Erzincan lisesine; — Sıtki Bilmen İsparta lisesine tâyi mişlerdir. Rusyaya verilen Italyan gemile Harpten sonra yapılan sulh mua- hedesi gereğinco Rusyaya verilen İ- balyün ha gamilarinder b Trlü eef tiyi teşkil eden, Amiral Tonşerin Taübülli, D veabEklE b V yüleee havuzdan ibaret bir grap Karadeni- Xe Emmk Ha bi aö Te l aK ee K0 İstanbulun ikinci Milletvekili namzedi İstanbul ve Mardin ilinde iki mil- TMvablğ namasdi Takmidakmdün, bunlardan ikincisinin Parti Tüzüğü- ne göre C. H. P. Divanı tarafından tesbiti aım gelmektedir. Bu müna mibakle O, L P. Diyanmnini lti cama Çikikdi toplantalarında b mese İevde kabim kolumı Gllecik & br vanın İstanbul için Atıf Ödülü gös- Kümecsd aati süğkeni Kü İ Ingiliz Lordu'nun yazdığı kitap Birt müddettenberi, manlakatimlk de bulunan İngiliz Lortlar Kamara- # üyelerinden Lord Kineros Ege böl gesinde yaptığı bir tetkik gezisinden öün dönmüştür. Tni YA Tü0RYS” özalk olan lord, memleketimizdeki intibala rını bir kitap yazarak yayınlayacak- rKlîA HABERL l-'Rx tır. * Şehrimizde bulunan Gümrük ve İTekel Bakanı Dr. Fazıl Şerafettin Bürge tetkiklerine dün de devam et * 28 yaşında Miço İlyadis ismin- de bir Rum vatandaşı Müslüman di- nini kabul ettiğinden dün fenni netçi (Enver Ülgün) tarafından mu- vaffakiyetle sünnet edilmiştir. Mevlüdu okutularak merasimi dint- yesi ikmal edildiğinden kendisine (Ömer Lütfi Gökdere) ismi verilmiş- tir. * İktisat Cemiyetinden: Arkadaşımız, iktisat asistanı, Zey- yat Hatiboğla, 7 Ekim 1949 cuma günü saat 18 de İstanbal Ticaret ve Banayi Odası meclis salonunda <De- yallasyonlar ve paramız> — mevzulu bir konferana verecektir. * Haydarpaşa lisesinden yetişen. ler cemiyeti, bayramın dördüncü per şembe günü saat 14 den 17 ye ka- dar Şehzadebaşındaki — Totafet Ap. | semiyet merkesinde bütün Azalarının bayramlaşmaları için bir toplantı ter tip etmiştir. * D. P. Kadirga 've kurulundanı Ocağımızın senelik kongresi 14.10. 049 cuma günü akşamı saat 91 de Kumkapı iskelo caddesinde D.P. Ka- Fakültesi — Mezunları emt ocağı İda- ÇDovamı var) dirga semi acağı binasında yapıla- 2 EKİM 10449 Haccın ilk günleri doretin onuncU yılı Zilhicer ayının dördüncü pazar gü- Nü Hazreti Muhammet yüz binden fazla Müslümanla, Hao için Mekkeyo gelmişti; her saat yeni zi- yaretçiler — kafileyo — katılıyorlardı. Hazroti Muhammet şehre girer gire mez — Mosold-! Haram'a gitti; Ha« cor-1 Esved (Kara taş) 1 selâmladı vo tavaf etti. Evvelki Üç tavafı çabuk yaptı ve Ihramın Rida denllen — Kısmini — sağ koltuğu altından alıp ol omuzuna at tış her tavafta Hacer'i selâmladı. Tavaftan sonra Makam-ı İbrahim denilen yore gittiş İkl rikât namaz kıldı. Tekrar Hacer-i Ecved'i selâm ladıktan sonra Safa kapısından çı- karak dağa yöneldi; Safa ll Merve arasında yedi kere gidip geldi. Her hareket — sırasında - düa / ediyordur Müslümanlar da onun gibi yapıyor- dardı. Safa dağından İndikten sonra Müslümanlara dedi ki: — Kurbanlık getirmemiş — olanlar Ihramdan çıksınlar. — Terviye günü (Kurban Bayramı arifesinden evvel- kl gün) tekrar ihrama girsinler. Bas na bugün bildirilen evvelce bildiri seydi kurban getirmezdim ve şimdi sizin gibi Ihramdan çıkardım. ©O sırada Hazreti Ali Yeman'den geldiz. bir çok deve getirdi. Altahın Resulü ona sordu: — Ey Alli, nice niyot ettin? — Ey Allahın Resulü, nasıl niyot edecoğimi bildirmedin; ben de Alla- hin Rosülü neyo niyet ettiyse ona niyet ettim. — Ey Ali, ben Hacco niyot ettim ve kurbanlık / getirdim. Sen de ih- ramda kal; kurbanlıkta benim orta- Bim oli Rivayete göre Hazreti Ali, muh- torem eşi Hazreti Fâtimeyi renkil olbise giymiş ve gözlerine sürme çek« miş olduğu halde gördü ve sordu: — Niçin böyle yaptın? — Peygamberin emri ile yaptım. Orada bulunan Hazreti Ebu Bekir bu cevabı tasdik etti. Hazreti - Muhammet - Zilhicco'nin sekizinci perşembe günü bütün Müs lümanlarla beraber — Minâ'ya gittiy öğle, Ikindi, akşam ve yatsı namı darını orda kildilar ve gece / orada kaldılar. Ertesi arife günü sabah na- mazından sonra Araf'a — yollandılar. Hazreti Muhammedin çadırı. orada kurulmuştu. Güneş göğün — ortasın. dan batıya doğrü kaydığı — sirada Kusvâ isimli devesine bindi, vadiye Indiş; deve Üstünde hutbe okuyarak dedi klr — Ey halki Kanınız, malınız ve arzınız bu şehirde, bu ayda, bugü- nün hürmeti gibi haramdır. İslâm- dan evvelki âdetleri ayağım altına aldım. O zaman dökülen ve Intika- mını almak İstediğiniz kanı bâtıl et. tm. İlk ölarak babamın kardeşinin oğlu Rebla'nın kanını bağışladım. İslâmdan evvelki zamana ait birik- miş falzler de haramdır; İlk olarak Abbas'ın bu türlü alacağından vaz Beçildi. Ey halki Sizin kadınlarınız üÜzerinde haklarınız vardır; onlar bu haklarınıza rlayet — etmelidirici de onlara karşı yi dan Müslümanlar birbirlerinin kardeşleri dir; bir kimseye kardeşinin malı he- AâI olmaz; meğer ki İstiyerek vermiş 'olsun. Ben sizo şerlat yollarını bll- dirdim ve size İkl şey biraktım”ki onlara bağlı kaldıkça hiç bir zaman yolu kaybetmezsiniz: Onlardan birl Allahın Kitabı diğeri de Poygambe- rinin sünnetidir. Daha bir çok güzel nasihatler otti ve sordi — Ey halk, bildirdim mi? Yüz binden fazla Müslüman cevap verdiler : — Eveti Hazreti Muhammet ellerini ka- dırdi; Üç kere: — Şahit ol ey Ulu Tanrı! Dedi. Kalabalığa duyurabilmek I- çin Rebla bin Ümeyye İbni Hanef onun sözlerini tekrarlıyordu. Bu ilâhi tören bu gün de Mekke'. de başlamış bulunuyor. Yarınki tö. reni de yarın yazacağız. Kadircan KAPLI Kimsesiz çocuklar Sağlık Müdürlüğünde top- Tanan bir komisyon, kimsesiz ço- cukların korunmasına dalr ka- nun Üzerinde İzzelemeler yap- mıştır. Kanuna göre, kimsesiz çocukların Millit Eğitim Müdür lüğünce mahkeme kararile teş- bit edilip Sağlık Müdürlüğüne bildirilmesi icap etmektedir. Hal bukt Milit Eğitim Müdürlüğü he nüz bu yolda bir faaliyete geç- memiştir. Sağlık Müdürlüğü, bu hususta Millt Eğitim Müdürlüğünü ika: etmeğe karar vermiştir. Ay tutulacak Kandilli rasathanesinden bil- dirilmiştir: Eklim ayının 6-7 gecesi bir tam ay tutulması olacak ve ekseri safhaları memleketimizin her ta- rafından görülecektir. Prenses Faize Ege'de ve Marmarada - otomo- bille bir hafta süren bir gezi ya- pan Prenses Faize dün kocası ve Mısır elçisi ile beraber şehrimive dönmüştür. Prenses bugün ka* kacak olan Adana vapuru ile Mısıra dönecektir. Adana gi «Adana> gemisi bugün saat 16 da Doğu Güney Akdenis battı selerini lehacaktar, Istanbula gelen Bakanlar, Devlet Bakanı Cemil Sait Bu las, Ulaştırma Bakanı Kemal S çaktır. tır, dün İstanbula gelmişlerdiey ih