HAMDİ VAROĞLU Bir âbide SAA S lmlr aahrdarla Klmksan Deon hanu- alyetleri arasında, en fazi dökkisi olmuştu. Sahibi dın Üzerinde fiatı yazılıdır. Müşteri paray ı az, Mmüşteri kadar dürüst, müşterl Kânoı, musludur. «Rusyada gezdiğim çok, yine ahidi celeri gayet kalın mumlarla aydınla-nırdı. porvasızca uzanır, ., cebine sokar giderdi. Geri kalan İkinol mumu da ondan . &onraki İs- bir yolcu, ayni şeklide, söndürüp götürür, tren, halinde varırdı.» İnecek yolcu, eşyasını toplarket Ti tasyonda İnecek başi son İstasyona kapl dikkatime çarpan şo) içinde bulunan dükkün zaman da, oranın hüsüsiyotleri telâkkisi dikkatimi çekti. O tarihte Rus vagonları Bö- Japonların ahlâk to- z gördüm. Satılık ma- kir, mali alır, glder. Dük- n az, dükkândı kadar na- bi arasında, en istasyonlardan — birinde muümü alır, söndü- Ara Bahçekapıdak! sobilin köşesinde, epi zamandanböri, ayaklı bir camo- Kân duruyor. İçinde Bgazetoler, mecmualar var. Üzerine bir yafta konulmuş. Malını halkın vlodanına Sahipsiz bir emanet camekân ettiğini söyliyen camekân sahibi bir. Üniversiteli genç. Ne zaman bu yazıyı okurum ve doöstumun, yukarıya naklettiğim IkI Tkİ hatırıma gelir. camekânın önünden geçsem, gayrı İhtiyarl durup © müşahadesinden Üniversiteli genç, sonradan bir çok taklitleri türeyon bu camekânı © sebilin köşesine — koymağı düşündüğü zaman, Üniversiteden çıktık- fan sonra bültün meslokl hayatı boyunca başaracağı İşlerin en büyüğü- Nü gerçekleştirdiğini acaba biliyormu Idi? Halkın viedanına emanet edilon, İçi meomua ve gazeto hipsiz camekân, incecik ayaklarına, ıliz padavradan vücudüne dolü bu sas rağman, bana dünyanın en sağtam âbldosi kadar azamotil gözüküyor. Yaza, Buber Neumanı Çeviren: Nazım Kemal Lisan öğretmenliği yapmış olan bir kadınla tanıştımı Tefrika No. —36— — Evet... Niçin soruyorsu - nuz? — Maşallah.. Demek ki art'k yürüyebiliyorsunuz. — Doğrusu ben sizin ayağa kalkacağınızı aslâ tahmin etmiyordum. Adam bana, bizzat kendisinin de eski bir-doktor olduğunu, ge çen hafta arkadaşının yerine hastaları ziyarete geldiğini, bir kaç aydanberi Brucellose hasta- lığından muztarip bulunduğu i- çin hastahanede kaldığını anlat tı. Bu karşılaşmadan tam yirmi gün sonra beni, Burma hasta- hanesinden taburcu ettiler. Fa- kat ben, sırf bu hasta doktor sayesinde, nisbeten rahat — bir hayata kavuşacaktım. - Zira o, yalnız beni tedavi etmekle kal- Mmamış ayni zamanda, bana, şu mealde bir rapor da vermişti <Umumi vaziyeti ve zafiyeti do layısile Buber isimli hastanın ağır işlerde çalıştırılmaması lâ- zımdır. Ayrıca kendisine onbeş gün istirahat verilmiştir. işte bu suretle tekrar disiplin bölge sine dönünce, derhal mutbaha verildim. Daha buraya geldiğim ilk günün akşamı arka - daşlardan — biri - bana, Gür- cü öğretmen Tagnid'in bir mek- tubunu uzattı. Mektup, şu cüm lelerle sona eriyordu: «Bugün, kötürümler koğuşuna nakledili- yyorum. Elveda Buber! beni u- hutma!, “ Onbeş gün süren istirahatim esnasında, Leningrad Üniversi- tesinde lisan öğretmenliği yap- mış olan bir kadınla tanıştım. Bu, o derece zgif bir kadındıki, nefes alırken, boyun damarl rının adetâ patlayacakmış bi şiştiğini görürdünüz. O, hiç 'te iş yapabilecek bir durumda değildi. Bana sık sık memlek tinden, öksüz bıraktığı biricik kızından bahsediyordu. Bir gün ona, neden tevkif edildiğini so- Tunca yalvardı: — Ricâ ederim, bu mevzua yanaşmayalım! â Sonra uzun uzun düşündük- ten sonra ilâve etti: — Siz İngilizce bilir misiniz? — Evet. — Peki, gu halde sizinle dert Jeşebiliriz. Ama, aslâ Rusça ko- Muşmayalım. Zira burada, di varların bile kulağı vardır. İşte ben bu suretle bu öğret- men kadının, 1928 de tevkif e- ,ben açlığa, yirmi dört saat bi dilmiş olan Leningrad mühen - dislerinden birinin kızı olduğu- 'nu öğrendim: Babası, beş yıla mahküm edilip Sibiryaya sürül- —müş ve orada, üçüncü yılın s0- 'nunda ölmüş.. Öğretmen kadın, babasının hâtırasına ebediyen bağlı kalmış. Onun fotoğrafını daima yanında taşıyormuş. Onbeş — günlük bir istirahat devresinden sonra tekrar işi- min başına döndüm. Yeni vazi- fera; heyecanlı olduğu kadar da rahattı. Çalıştığım - kilerde bol mıktarda — patates, havuç, pançar, soğan ve meyva vardı. Bizim kafilede çalışanların zi hinlerini kurcalayan yegâne dü günce; yakayı ele vermeden, bü tün bu yiyeceklerin nasıl çalı- nabileceği mes'elesiydi. Zira ki- lere girip çıkârken, bir çoğumu- zu sıkı bir kontrole tâbi tutu - yorlardı. Bereket versinki, bi- zim yalnız üstümüzü aramakla yetiniyor; hırsızlıktan suçlu di- Zer mahkümlar gibi, göğsümlü- Zzü ve karnımızı açıp muayene etmiyorlardı. Ben kendime, be- limi baştanbaşa çepçevre saran büyücek bir torba yapmıştım.. Bunu, bütün bir gün boyunca aşırdığım patates ve — havuçla dolduruyordum. Akşam Üüstü, nöbetçileri atlatıp kulübeye dön düğüm zaman, sevincimden a - detâ çılgına dönerdim. Arka - daşlardan biri, torbayı elimden kapıp yere boşaltırken bir diğe- ri konserve kutuları içinde bi- çorbası pişirmeye Fakat bir gün başıma bir ka- za geldi; Bir kuyudan, gizlice su çalarken ayağım burkulmuş tu. Artık yürüyemez bir hâle düşmüştüm? Hastabakıcı, — pan- sumanımı yaptıktan sonra be - ni kulübede alıkoydu. Fakat le tahammül edemedim; ertesi gün, tekrar kilere döndüm. Kış, yine gelip çatmıştı. Çok soğuk günlerde, elbisesi olma - yan mahkümlar, işten muaf tu tuluyorlardı. İçimizde, bu vazi- yetten istifade etmeğe kalkan - İar az değildi. Bir gün yokla - ma esnasında garip bir vak'a ya şahit oldum: Cinayetten suç İu bir kadın, sıraya geçmesini emreden nöbetçiye, ince robu - 'nu göğsüne kadar kaldırıp şöy le bağırdı: — Hiç bu kılıkla işe çıkabi - okullarına istek fazla LKBT A İlk ve orta okullara ise rağbetin azlığı nazarı kati çekmektedir Ortaokullarda kayıd ve kabul mu- amelesi devam etmektedir. Müşahe- 'de olunduğuna göre, bu yıl ortao- kullara rağbet azdır. Buna rağmen Bana'at okullarına rağbet o nisbet- zladır. Bu münasebetle Millt tim Bakanlığı san'at oku yısını arttıracı Diğer taraftan ilkokullara rağ tin azlığı nazarı dikkati çekecek dı İlk ların miktarını tesbit için y şehrimizde çocuk sayımı yapılacak- tır, recededir. ul çağındaki Refah kurban- larının şehitlik zammı Dünkü gazetelerden birinde, Re- fah faciası kurbanlarının ailelerine yerilmekte olan şebidlik zammının geri alınacağı bildirilmekte idi. Öğ- rendiğimize göre, böyle bir karar var iso de bu karar gimdilik tatbik edil- meyecek ve bu paralar geri alınmı tır. Esasen Milli Savunma Ba anlığınca hazırlanarak Moclise veri len bir kanun ile, Rofah faciası kur banlarının aileleri, şehid ailesi ola- rak müamele görecektir. Alâkalı — makamlar bu kanunun Meclisten çıkarılmasını ” beklemekte, ve bu ailelerin müşkül durumda ol- duklarını bilmektedirler. Hukuk fakültesi talebesinin itirazı reddedildi imtihanlarının öne alınması dolayısile Hukuklu talebe- lerin yaptıkları itiraz, — dekanlıkç rededilmiştir. Talebeler ilân edildiği yeçhile 20 eylülden itibaren imtihan lara gireceklerdir. Bazı talebeler ise, imtihana girmemeğe, haklarını Da- nıştaya müracaatla aramağa — karar vermişlerdir. Fakat arada az bir za man kaldığı için bu müracaatın 20 eylülo kadar neticelenmiyeceği anla #ılmaktadır. Pansiyonlu okullar Pansiyonlu ilkokullara fazla müra- eaat vuku bulduğundan kayıdlar dün kapanmıştır. Bu yıl, Göztepe pansi-| yonlu ilkokula 80 talebe yerine 120, Anadoluhişarı pansiyonlu ilkokuluna 'dü 150 yerine 250 talebe alınmıştır. Soviyet konsolosluğunun propaganda vitrinini taşlayan yakalandı Evvelki akşam — Beyoğlunda Tü- nel başındaki Sovyot — Konsoloslugu binasının propaganda — resimlerinin teşhir edildiği vitrin camının kırıl- dığını ve mütecavizin kaçtığını yaz- mıştık. — Mütecaviz — yakalanmıştır. Hâdisenin tafsilâtı şadur: Çorum'un Burhan Kâhya mahallo inden olan ve Galatada Tan otelir do oturan seyyar esnaf Ahmet oğlu 1828 doğumlu Bekir Yaşar Çalışkı 'dün akşam üzeri Beyoğluna gezmiyo çıkmış, dönüşte Tünelden Taksime doğru yürürken, Rus Sofarethane- sinin propaganda vitrinine gözü ta- kılmıştır. Resimleri bir müddet — seyreden Yaşar Çalışkan, birkaç dakika sonra vitrin camlarını yamrukla parçal, miya başlamıştır. Bu hâdise cadde ortasında büyük bir heyecan yarat- mıştır. Camları tuzla buz. “eden — Yaşar, Konsoloshanenin kavası ile münaka şaya başlamıştır. Bu münakaşa kav ga halini aldığı bir sırada seyyar es 'naf Yaşar, kaçmıya muvaffak olmuş tur. Hâdise, derhal Sefarethane tara- fından polise bildirilmiştir. — Poli vitrin camlarını parçalıyan — Yaşarı bir müddet sonra yakalanmıştır. Hak kında gereken soruşturmalar yapıl- naktadır. Sefarethane kavasının da Üniversitede lir miyim? (Devamı var) ifadesi- alınmıştır. Tahkikat genişle YENİ 3 daki iç durum, hiç de Rum- 'nberi, Bulgaristan- ların arzu ettikleri gokilü gelişme - mektedir. Komünist liderleri arasın- da kavgalar çıkmış, Moskova tara- fından dikte edilen siyasotton inhi- raflar olmuş, işçiler ve köylüler ara- sında aşikâr bir memnuniyetsislik başgöstermiştir. Bidayottönberi him bir hastalığa tutulduğu b Dimitrof'un sıhhi durumu Bulgar komünist partisini ihtiyat tedbirleri almağa mecbur etmiştir, zira mom - nuniyetsislikle —için için kaynayan bir memleketto pormal polis tedbir- eri kâfi değildir. Bulgaristan'da — memnüniyotsizlik mühtelif şekillerde İfade bulmakta - dır. İşçiler, çalışma dlsiplininin gid- detlendirilmesi nlabetinde devamsı lık göstermektedirler. Köylüler — de ekim ve hasat kampanyalarını açık- ça baltalamışlardır. Hattâ Sofya 'ba- sınında dahi baltalama hareketlerine rastlanmaktdır. Her gün Sofyadaki — okuyacular, gazetelerini «tertip —hataları> — için taramaktadırlar. Birkaç hafta - evvel Anavatan Cephesinin gazetesi — olan ako Delo> da gu — başlık çıkmıştır. «Vişinski'nin gölgesl — Yunanistan üzerine uzanmaktadırr. Ertesi — gün gazoto «Vaşington'un> denecek yer- do yanlışlıkla <Vişinaki'nin> yazıldı ni izah ederek özür dilemek zorun da kalmıştır. Bulgar Telgraf Ajansının bir bül- teninde şöyle denilmekteydi * «Soyyetler Birliği İle — aktedilen ...—.—.—.—.—.—.... Şikâyet Bürosuna yapılan müracaat miktari ee e ll Vilâyet Şikâyet Bürosuna, kuru- luşundan düne kadar 804 — şikâyet vaki olmuştur. Bunların 144 ü bele diyeden 65 i kaymakamlıklardan 26 s1 maliyeden, 29 u emniyetton 11 i, tapu ve kadastrodan 7 si nüfustan ve mühtelif dairelerdendir. Bu şikâyetlerin 302 si neticelendi rilmiş ve sahiplerine malümat veril- mişti Bölge emniyet âmirleri Kaymakamlar emrine verildi Vilâyet tarafından kaymakamlık- lara yapılan bir tamime göre, bölge| emniyet âmirleri, — kaymakamlıklar emrine verilmiştir. Buna açbep, asa- yişin daha kolayca teminidir. Pastahanelerde tarife harici satışlar Pastahanelerden bazılarında tarife harici satışlar yapıldığı ihbar edil- ıbar üzerino belediye mu rzakıpları pastahaneleri kontrola ba; lamışlardır. Köylerin Sağlık durumu ve muhtarlar Sağlık ve Sosyal Yardım müdür- lüğü, köy muhtarları arasında köy- lerin sağlık durumu etrafında bir ankot açmış bulunmaktadır. Köy sağ bğınm daha iyi temini için muhtar- ların verecekleri cevaplar alındıktan sonra, daba osaslı tedbirler alınma: çihetine gidilecektir. Belediyenin muvakkat bütçesi tastik edildi Belediyenin iki aylık muvakkat büdeesi, dün daimi encümence ka- bul ve tasdik edilmiştir. Muvakkat bütçe, 5,5 milyon liradı Mahrukat ihtiyacı Dün orman işletmesi müdürlüğün- de yapılan bir toplantıda, İstanbu- lun mahrukat ihtiyacı üzerinde du rulmuştur. Toplantıda ayrıca, ağaç- l Hinyitlerin belediyo mutemedi va- mtasile satılması konusu da görü- 8) fakat bu bususta kati bir tilmektedi! SABAN n | Yabancı Basından dostlük muahedosi İç İşlere müdaha- kin etmek İçin komünist partisi si- Günün Mevzuları eçtikçe fenalaşmaktadır tepkilâtındaki kusurlar ve noksan « lar da ortaya atildi: Bölge komitele ri ve parti tepkilâtı hâlk ile tash bir irtibat halinde bulunmuyordu. Ma- halit köylü toşkilâtları dabili ihtilâf. lara boğulmuştu; partl rlerile İ aNNak dümzakkt vo taktiklerinin coari — şekilde | *sir İiderler fazla gurur ve özenti- Kaber, bütün Bulgür bası - İdeğiştirilmesi, aşırı tedbirlerin ilga- |Yo kabılıyorlar, halkın htiyaçları 1 tı, ve ertesi gün gazeteler bir terüp İmı, ve resmi makamlar tarafından ta |1? alâkalanmıyorlar - ve — Anavatan hatası yüzünden <ademi müdahale> |kınılan - tavrın - mülayimleştirilmesi | CePbesi ile parti monsubu olmayan- 'yerine <müdahale> yazıldığını ösür İ merkozindeydi. lara karşı hiç de doğru olmayan bir dileyerek bildirdiler. Bulgaristan'a dönüşlerini mütes - |tavır takınıyorlardı; seçim listolari- | Bu «tertip hataları> o kadar ço« |kip Çervenkof ile Çankof — Bulgar mıştırki, gazete başmuharrirlerine | komünist partlsinin merkez komlte- bütün bu hatalardan binzat mes'ul İsini bir toplantıya çağırdılar, ve yap tutulacakları resmen İhtar edilmiş - |tığı kısa bir demeçto Çervenkof, Lâkin geçenlerde Anavatan Ce gazetolerinden — <Oteçest ven hesi Front> bir makalesinde <halk kütle. lerinin büyük şevki sayesinde - kapl. talizmin memnuniyet verlol bir ye - kilde geliştiğiniz Ilân etti. Bu sefer, herhangi bir tavzih neşredilmedi Haziran ayında Bulgar komünist partisi Moskovaya bir heyet gön - derdi. Politbürodan V. Çervenkof I- le G. Çankof'un başkanlığında olan bu heyet Dimitrof'un ölümü halinde alınacak tedbirleri görüşecekti. Alı- nan karar, köylüleri ve İşçileri tes- tecilerin hAlA faaliyotte bulundukla- Tni ve yabancılardan aldıkları yar dım sayekinde mücadele rİni arttıra- caklarını ihtar etti, ve <Çetin bir sı maf mücadeldek coreyan — etmektedir, ve bu mücadele daha da sortleşecek- tir> dodi, Anavatan Cephesinin oto- ritesinin tezyid edilmesi — lüzumuna da işaret eden Çervenkof parti Azâ- larının Anavatan Cephesini lâyıkile takdir etmediklerini, ba — afedilmez kusurun derhal tamir edilmesi ge- rektiğini belirtti. Bu toplantıda, komünist partisinin Sağlık bahisleri: Aureomycın: Yeni harika ilâç ——— Yazan: Leo ve Dora 8. Rane ilâcın icra- t kaydile — telâkki edilmelidir. Tosiri hakkındaki vaitler İkço, elde edilen neticelere de ayni nisbette artan bir — ihtimamla kiymet biçmek — gerektir. Bu ihtar, yeni bir antibiyotik olan ve aureom- 'yein adı verilen harikulâde bir yapı- cı ile bugüne kadar elde edilen kli- rin aşağıdaki hikâyesine lemine bir seneden az bir müddet evvel takdim edilan bu ilâç, bugün Amerikada 20 den fazla hastahano- de ştırıcılar — tarafından. birçok ehfeksiyan :çeşitlerinde teorübe edil- miş bulunuyor. Bütün olarak ele lındıklarında, bu araştırıcıların ra - porları, en parlak antibiyotikler rasında bile aurecrüyein'in foykülâde liğini belirtmektedir. Şimdiye kadar keşfedilen herhangi diğer bir ilâcın tesir ettiğinden daha geniş bir has- talık şebeki hücum ettiği görü- lüyor. Penicilin ve streptomyoin an- tibiyotikler aureomyeinin hücum ettiği baktaryalar — arasında mukavemet yarattığına dair şimdi - ye kadar hip bir emare görülmemiş- tir. En ranı dikkat hakikat de reomycin'in şimdiye kadar herhangi diğer chemotherapy usullerile mağ- lüp edilmeyen bazı virüs ve rickatt- hastalıklara karşı muvaffak ol- masıdır. Aureomycin'in harekât tarmı he - nüz tamamile müphemdir. Tatbik e- dildiği esnada ilâcın hastanın kan ve idrarında mevcudiyeti gösterilebi- liyor. Tedavi durdurulduktan 48 sn- atten fazla bir zaman sonra idrarda bulunuyor, fakat kanda mevcudiyeti görülemiyor. Umumiyetle verilen doz lar - gündo bir ilâ 4 gram - insanlar- da toksik değildir. Su —mahlülünde biraz mütebeddil iso de kuru tos ha- linde normal hararet derecelerinde müddetle muhafaza edi- lebilir. Hiç küçümsenmeyecek vasıf- larından biri de hastalıkların çoğun da enjeksiyon yerine müessir şekilde komprime olarak verilebilmesidir ki, bu da hastaların tedavi — esnasındı hastahaneyo — yatırılmalarına lüzum göstermemektedir. Aureomyein, actinomyeete grubu - 'na ait bir küften ( tir, Streptomyoin de ayni küf sinden elde edilmişti. Küf, mikolo - t B. M. Duggar tarafından keşfe- dilmiştir. Duggar, American Oyana- mid Company'nin bir şubesi — olan Lederle — LAboratwarlarının - parlak biochemisti müteveffa Y. Subba - Row tarafından organize edilen bir araştırma grabunun üyesidir. Ke gif bir kaza oseri değildi. Bilâkis Dr. Duggar tarafından yeni antibiyotik- ler bulmak gayesile bilhasa düşünü- lerek hazırlanan uzun — araştırmalar neticesi Bu araştırmalarında Dr. Duggar, dünyanın bir çok yerlerinden getiri- Jen toprak nümüntlerinden-tecı dilen binlerce actinomycetes cinslari- ni teorübe etti. Bu mütenddit neviler aramada en aktifi, —önceleri A-377 diye tamılan, daha sonra da «Strop- tomyces aurcofaciens> — ismi verilen nev'i idi. Küfün ytiştirildiği kültür milyösüngden tecrid-edilen ve antibi. yotik aktiviteye sahip kristal mad-, aureomyoin İsmi altın rengin- den dolayı vorildi. Aureomyoin hiç bir suretli irde deva telâkki edilmemeli Hiomyelitis veya enfluenza gibi virü. hastalıklara karşı hiç bir — faaliyot göstermemiştir. Verem, tifo ve diğer bazı mühim hastalıklara karşı şimdi ye kadar pek a ümid vericidir. kat, akla golem her tip tecrübe ile dikkatle tesbit edilen alçak tok: 'tesi dolayısile, klinik tecrübelet vik etmektedir. Lüboratuarda hay - vanlar bu antibiyotiğe çok müsait - tir. Hattâ vücat sıkletinin beher ki- losuna 2,500 miligram hesabile veri- len fevkalâde büyük dozlar bil rolere ağızdan verildiği zamı relerin ancak yüzde beşini öldürmek tedir. Kliniklerde 3 yaşından 65 ya- gına kadar hastaların sürekli teda- vileri hiç bir nahoş netice vermemi; tir. Bu itibarla doktorlar, müessir olması ihtimali tebeyyün etmeyen enfenksiyonlara bile bu ântibiyotiğin istimalini toşmil etmekte bir tehli - ke görmemişlerdir. Aureomyein'in tesirine dair vükın raporları, Birleşik Amerikada — tıb mesleğinde oldukça küvvetli bir sa- deme yapmıştır. Klinik — doktorları artık Âureomyoin ne yapabilir diye sormuyorlar; şimdi şu suali sormak- tadırlar: Daha neler yapabilir? (Solentifle American) dergisinden BÜYÜK AŞK ROMANI Yazan: SERVER BEDİ — Başka nerede olabilir? — Yalının aranacağını dü- günmemiş midir? Başka yer bu lanmadıysa yalıda hapsetmeğe Mecbur ornuş olablilr. Hvvelâ orasını aramalıyız. — Ne zaman? — Bu gece. Daha fazla geç kalmamalıyız. Senin için fena olur, — Evet. Hattâ ben dün gece gitmek — istiyordum. — Yorgun- dum, vazgeçtim. Zafir azimkâr bir tavırla tek varladı: — Bu gece gideriz. — İçeriye nasıl girebiliriz? Kapıları açmak mesele, — Ben maymuncuk buldum. Pencerelerden de * girebiliriz. Onu bana bırak. — Sana gittikçe hayret edi- yörum, — Aramızdaki fark senin faz la hendesf düşünmendir. Ha- yat bu kadar köşeli değildır. Kıvrak olmak Jâzım. Kıvrak 've tesur. İkisl birden. Gözleri dalan Nejat sordu: — Yalıda bir bekçi falan yok mudur? — Belki vardır. Göreceğiz. — Yarsa ne yapacağız? — Vaziyete göre, mümkünze bekçiyi uyandırmadan araştır- ma yaparız? Uyanırsa, belki do miülcadele ederiz. İkimiz de gen ciz ve kuvvetliyiz. Nejat mırıldandı: — Ona şüphe yok. Belki de, içeride, o maskeli kızlardan bir İkisi vardır. — Belki. — Bu kızlar kim olabilirler, hiç düşündün mü? Zafir başını salladı: — Evet, dedi, kim oldukları- nı Öğrendim. — Öğrendin mi? İşte bu çok enteresan! — Hayır, o kadar mühim değil, Vaktile bana — Vildan, çok iyi plâstik danslar yapan dört Macar kızkardeşten bah- setmişti, Bunlar hususi dans dersleri de veriyorlarmış, Ara No. 103 mızda kısaca bahsi — geçtiydi. Ben Macar klübüne sorarak, ertesi gün, bu kızların oturdu- ğu apartımanı buldum ve ka- pıcıdan, bir gece evvel, dördü- mün de evde olmadıklarını öZ- rendim. Muhakkak ki onlardır. — Yamansın! Vildanın onlara paraca ara- da bir yardım ettiğini de bili- yordum. — Evet, muhakkak onlardır. Acaba yalıdan evvel onların ağ zını aramak doğru olur mu? — Hayır, onlarda iş yok. Nejat bu maceranın hayali- le canlanarak sordu: — Selmini yalıda bulursuk ne yapacağız? — Kurtaracağız, beraber alıp çıkacağız. — Bulamazsak? — Nerede bulunduğunu tah mine calışacağız. — Vildanı takip etmek mlim kün değil mi? — Arabası olmasaydı kolay- di Nejat gülerek sordu: — Arabanın arka sandığına bir çocuk koyamaz mıyız? — ( Zafir bir koltuğa uzanarak sigara yaktı: * — Senin hayalin benimkin- den daha ileri gidiyor! — dedi, bunları sönra düşünürüz. Fa- kat şimdiden tahmine çalışa- hm: Selmin Vildanın buradaki apartımanında olamaz mı — Nasıl olur? - Hizmetçil: yar, — Hizmetçiler yok. Bir hiz- metçi, bir de aşçı Mustafa va: Hizmetçiye izin vermiş olal lir. — Evet. dü da hizmetçi Vildan açtı fa? — O herif Vildana canını ve rir. Çok sadıktır. — Peki amma, Bedriye ha- mım dün akşam orada kaldı. —Bedriye hanım kim? — Selminin halası. — Olabilir. Apartıman yedi odadır. Birl veya ikisi kilitli ise Bedriye hanım açtırmağa kalkmaz ya, — Hatırından bile geçmi — Selmin bağırmaz mı? — Bir kızı susturmak veya uyutmak o kadar zör bir şey değil, Nejat kaşlarını çatarak m:- rıldandı: — Selminin anartımanda ol- n gece apartıman 'oktu. Bize kapıyı 'akat aşçı Musta- ması ihtimalini hiç düşünme- miştim. — Fakat bu ihtimal azdır. Benim de ümidim daha ziyade yalıda. Emniyetli bir yer bul- mak kolay değildir. — Selmin maskeli - kızların apartımanında olamaz mı? Zafir başını birdenbire kal- dirdi — Bu da bir. fikir, dedi, mümkündür tabit. — Macar kızları bu kadar cüretkâr olabilirler mi? Zafir başını yana doğru eğip kâldırarak cevap verdi Acem şairinin sözünü ha- tırla, — Hangisi 0? Meşhurdur: <Arslana til- ki mizacı veren şey, ihtiyaçtır, ihtiyaçtır, ihtiyaç>, Artık ara- lan tilki olursa, tavuklar, plliç ler haydi, haydi. , O halde, yalıdan — sonra, orada Selmini bulamazsak, Ma car kızlarının apartımanını mi aramamız lâzım gelecek? — Bakalım, düşüne: Zafir ayağa kalktı ve salon- da dolaşmağa başladı. Sonra waatine baktı: — Ben hemen gitmeliyim, dedi, akşama buraya gelirim, çı Beraber hafif bir yemek karı yeriz, oradan yalıya gideriz. — Kaçta? — Ben sana altı ile yedi ara sında gelirim. — Yalıya kaçta gideriz? — Herhalde gece yarısından sonra, — Çok enteresan. — Evet. Zafir apartımandan çıkarken Nejadın karşısında durdu, bir elini onun omuzuna koydu. ve gözlerinin içine bakarak dedi ki — Artık tereddüdü bırak, bu işi sonuna kadar terte teceğiz, emin ol. Eğer kararını verirsen. . Nojat onun sözünü sordu: keserek — Hangi işi? Karar verdim ya, bu akşam gideceğiz. — Onu söylemiyorum. temizlemekten — bahsediyo- ni Tum, .Eğer kararını — verirsen, sana gimdiye kadar söylemedi Çok şaşacaksın ve beni daha fazla haklı bulacaksın. — Şimdi söyle. — Hayır. Evvelâ — kararını Benin için yliyeceğim. Her işin kendire ver, ondan sonra bunu vicdanına kuvvet vermek Böy göre bir psikolojisi var. — Yamansın, hiç buraya gel diğin İlk akgamdaki insana ben zemiyorsun, — Evet. Eski gşahsiyetimi ka şuurumu da zandıktan sonra, kazandım. Bu kararı verdikten sonra kendime geldim. Üvovamı Var) iz yürü ğim birşey daha anlatacağım. 'nin hazırlanmasında büyük hatâlar yapılmış, Anavatan Cephosl komt nistler tarafından Kü müştü; bütün bunlar birçok bölge- lerde Anavatan Cephesi ile komünlst partisi aleykine tahrikâta yol açmış & Toplantıda alınan kararlar arasın da şunlar vardı «Partinin, devlet mekanizmasının, ve iktisadt momurları arasından vazifelerini 1â- ile ifa etmemiş olanlar yerine ye güleri tâyin edilecektir... Mühim mev kilero daha genç kimseler tayin edil . Partinin yabancı ve dü; man unsurlardan temizlenmesi ame- liyesi tesri edilecek, ve #eçimlerde her ne suretle olursa olsun Anava -| tan Cephesi aleyhine fnaliyette bu - Tunmuş olanlar partiden çıkarılacak- tır. Halkın ihtiyaçlarına karşı takı- nan tavırda gurür, küstahlık ve vio dansızlıkla daimf surette mücadele edilmelidir.> Görüldüğü gibi, Bulgaristanda iç durum, hiç de komünistlerin istediği gekilde gelişmemektedir. (Doğu Avrupa Dergisinden) ——.—.———. Bir günde 5 randevu evi kapatıldı — Ahlâk zabıtası tarafından dün de randevu evi tesbit edilerek bazı ler uygunsuz vaziyette yakalan- mış ve bu evler kapatılmıştır. Kapa- tılan evler şanlardır : Taksim Cevix sokak 3 numarada Fatmanın evi, Beyoğlu Topçu çıkma zında 24/1 Belmanın evi, Beyoğlu Topçekenler 27 numarada Sabahatin evi, Fatih Hüsam bey mahallesi Fer yad sokak 33 numarada Aliyenin e- vile Fatih Şeyh Resmf mahallesi Yavus Selim caddesi 80/1 Zekiyenin evidir. toşekküllerin ileri gelan melidir. bi Fırin irşaatı Balatta bir ekmek fırım inşa et- mek için belediyeye iki firma müra- caatte bulunmuştur. Firmalar — bir anlaşmaya varılırsa, belediye serma yeye yürde 10 nisbetinda iştirak ede cektir. Ğ ; -) LKISA HABERLER * Tahran bü; edilen Bern elçi: ük elkçiliğine tâyin Yakup Kadri Ka- raosmanoğlu, — gehrimize — gelmiştir. Yakup Kadri, yeni vazifesi hakkın- da Ankarada Dişişleri Bakanlığın- dan talimat aldıktan sonra Tahrana hareket edecekti: * Millet Partisi Kasımpaşa buca- iana bağlı Camii Kebir ve Hacıhts- rev ocakları bugün saat 16 da, Bey koz ilçesinin açılı yarın saat 15 de yapılacaktır. * Yeşilayın üzüm bayramı Kadı- köy, Acıbadem Örnek Bağında 18 Eylül 1049 pazar günü kutlanacak- tır. Düvetiyeler, cemiyetin Nuruos- maniyedeki 17/1 merkez bürosu ile Sirkecideki su ve meyva suyu satış yerinden temin edilmektedir. * İhalesi yapılan belediye hıfzıs- sıhha müessesesinin temel atma töre ni gelecek hafta içinde yapılacaktır. Atatürk bulvarında inşa edilecek 0- lan müesseselerin ihtiyacımı karşılı- yacaktır. * İsviçrede toplanan beynelmilel istatistik kongresine — iştirâk eden İstanbul Üniversitesi rektörü, Ömer Celâl Sarç, şehrimize dönmüştür. * Türkiye Milli Talebe Federasyo nu, İstanbul sergisine iştirâk edece- kini dün sergi komitesine bildirmiş- tir. Federasyon, sergide, üniversite ve talebe hayatını broşürlerle teşhir edecektir. lar, dün belediyo ikti- üne müracaatla, İske- lelerdeki tahdidatın kaldırılmasını is temişlerdir. Müdürlük teklifi incele meğe başlamıştır. * Milli Eğitim müdürü Murat U- raz, dün Silivriye giderek, orada kitim müesseselerinde tetkiklerde bu. lunmuştur. Murat Uraz ide a Çılmasına karar verilen ortaokul in- şantı ile do meşcul olmuştur. e İstanbul Üniversitesi Fen Fa Kültesi“ doçentlerinden Dr, - Cem, Saffet Riza Ipar'ın - başkanlığında asistan mühendis Afi€ İşnel, asis- Vilda Jülide Değmer, yüksek mühen dis Turgut Öğmen, yüksek mühen dis Muammer Çetinçelik, — yüksek mühendis Adnan Göksel ve yüksek mühendis Perizat Arerden — müte- gekkil bir heyet, Trakyanm Bal eski ilçeninin Mandira köyüne git- Miş ve orada açılan artezyen böl. gesinde - etldlerde bulunarak geh Timize dönmüştür. İstanbul sinemacıları, İstan- bul Sergi evinde 9625 tenzilâtla si nema bileti satacaklarını dün Ser- gi komitesine bildirmişlerdir. Ser. Biyi ziyaret edenler, aldıkları ten- Zilâtlı biletlerle sinemaya gidebile. ceklerdir. 4 Pemokrat Parti Langa semt n | Ocağının sayın Üyelerine: 1/10/949 Cumartesi günü snat 20 de Yenikapı Mustafakemalpaşa |hafvu haşiyot olup andan sonra ı İ OBUGÜN Suç işleyenler artıyor... Türk tarihinin eski devirlerini lae celodiğimiz zaman türlü suçlar Işle- 'yenlerin pek az olduğunu görüyoruz y hole cinayatler çok nâdir. — olurduy Çünkü o zamanlarda ahlâk muhakkak Ki, gimdikinden daha — kuvvetliydi. Türkler sokizinci asırda müslüman H Kabul ettikten sonra İse İnsan « Jarın harokotlerini ciki bir. manevi kontrol altında tutan «Allah korku- #u> vlodanlarda muhteşem bir caltar nat kurmuştu. Osmanlı devrindeki — cinayetlerin Çoğu siyasi sebeptorle oluyordu y mal ve para Için, nâmusa tecavüz kas- tile İşlenen suçlara az tesadüf edkk Ilyordu. Poçevi tarihinin birinci cildinin 127 nol sahifesinde şu satırları oku yoruzı «094 cemaziyolahıre, FI. 3> tarih-I mazburda bazı eşkiya Sultan Sollm morhumun camll — yakınında bir. hanoyl basıp camlan İçinde bu - dunan kimseleri kati-ü gâret ederler. Hor çendki bu fesadı ödenler. tecosr süs olundu. Kat'â süret-i çer'e gi - recok mertebo zuhura gölmedi. Akıe bet irgadlik İle esvâk-I şehri — devr eden bikâr Arnavut kısmından ol - mak Ihtimali verilip bazı alâim da- hi zühir olmağın ekmekçi ve mum- oU vo>dellâk ve aşcı ve odun yarıcı kısmından ve bilcümle bikâr maku- lesinden sekizyüz kadar adam ahzo- Junup çarşılarda ve sokaklarda — ve 'cemlyet yerlerinde katlolunup bâ'is-i bu EYLÖL 1940 b makule fesat zuhur. etmedi. Böyle tetbir sakattır ve daha bü- yük cinayettir; zira bu Işi sekizyüz KİŞİ birleşip yapmış değildir. «Ku - runun yanında yaş da yanar» sözü- 'nü doğru bulmak korkunçtur. Son zamanlarda — memleketimizde Suç İşleyenlerin çok arttıy Bün geçmiyorki, gazetelerde — tüyler ürpertlci olnayet haberlerini okuma- mış olalım. Son çıkan «İstanbul Kil- 'nik dersleri» dergisinde — Fahreddin Kerim Gökay bize acı hakikati kamlarla gösteriyor. Bakınız 1935 - 1041 yılları arasında suçlar nasıl baş döndürücü bir hızla çoğalmıştır : 1906 — 53580 1938 — 78308 1997 — 85018 1838 — Bi1d2 1839 — 64057 1940 — 06566 1841 — 92276 1940 yılını elo alırsak — Türkiyede her yüzbin kişide 831 kişi suç İşli - yor demektir; bu Iso pek çok dünya memleketlerinden daha yüksek — bir nisbatti 1941 yılında İşlenen suçların yaş- lara taksimi şu şekildediri 12—15 yaşında 2123 18—18 yaşında 8T717 10—21 yaşında 8016 22—20 yaşında 18874 30—39 yaşında 28577 40—40 yaşında 15522 S0—68 yaşında 6788 60—65 yaşında 20f 65 den yukarı 1576 02276 Bugünkü adalet usullorinin ve ha pishano. teşkilâtının başlıca gayesi cazalandırmaktan İbarettir; Yurttaş suçtan koruyucu ve mahkümları da âh edici tedbirlere daha çok ihti - yacımız vardır. Kadircan KAFLI rerrrrrrrrrrre Yalovada bir köylü alacak- hısının karısını öldürdü, kendi de yaralandı “Yalova 16 (Telefonla) — Dün I. çemizin Çiftlik köyünde alacak yü Zünden bir c.dayet İşlenmiş ve ne- ticede bir kadın öldürülmüş, kaatil de ağır gürette yaratanmıştır. Vaka şöyle olmuştur: Hamza Tüzün isminde birisi, Ab bas adında aynı köyden bir şahsa 1000 lira kıymetinde bir kayık sat mış ve paranın bir kısmını da el - mıştır, Fakat geri kalan parayı bir türlü vermemiştir. Bu sabah Hamza, köy kahvesin. de kâğıt oynayan Abbastan alaca- ını İstemiş, buna sinirlenen Ab « Bas bir İskemle atarak Hamzayı yaralamıştır. Bunun üzerine ham. 'za şikâyet için Yalovaya gitmiş, Abbas bunu duyunca büsbütün öf- kelenerek evinin önünde rastladığı Hamzanın karısı Seyhan Tüzünü, 80 santimlik bir bıçakla feci bir surette yaralamıştır . Hırsını bununla da alamayan Abi bas, yerde kanlar içinde Berili ya- 'ftan kadının çocuklarına da hucum etimiş, fakat Ahmet isşminde olan çocuk, bir balta ile Abbası ağır Bürette yaralamıştır. “Yaralı katil Bursa hastahanesi « ne kaldırılmış, hâdise hakkında tae /kibata başlanılmıştır. Eğitim enstit talebe alınacak Ankara 16 (A A.) — Milli Eği« tim Bakanlığından bildirilmiştir: Bu yıl Eğitim Enstitülerinin E . debiyat, Fen ve Yabancı Dil bölüm lerile Gazi Eğitim Enstitüsünün pedagoji ve beden eğitimi bölgele- İerine Amtihanla parasız yatıl ve gündüzlü öğrenci alınacaktır. İzmit tren hattı açıldı Sel tahribatına maruz kalan Tz la - İzmit arasındaki demiryolu kıs manin tamniri tamamlanmış va yol seyrüsefere müsalt hale getirilmiş dün akşamdan itibaren Ankara ya- taklı ekspreslerile - Erzurum treni mutad seferlerini muayyen saâtler de Haydarpaşadan yapmışlardır, Caddesi Yıldız kıraathanesinde yas pılacak olan senelik kongremize tü züğümüzün S7 nci maddesine göre mazereti olmiyan her Üyenin teşri- İf rica olunur.