SAYFA 1 4 çç | İ İstanbul'un mahrukat ihtiyacı ve Trakyadan yapılan sevkiyat E"mwş 16 Eylâl 1040 Açılış Kapanış 1 Sterlin n.s0 184 * 100 Dolar 28225 28262 * 100 Fransis frangı — 102 D0 100 Flarin 105 6468 100 İaviçre frangı — 65 7270 100 Belçika frangı — 63 887 100 Çekoslavak K. 5 60 100 İeviçre Kur. — 77 88.60 100 Eakudo Y1 20.00 Esham ve Tahvilât 967 falzli tahviller 1 Bivas-Ersurum 1 — 20.20 20.20 Bivas-Ersurum 2-7 — 20.60 2060 1641 Demiryola D 2046 20.56 1941 Demiryolu TE — 20.00 20.10 3841 Demiryolu TI 19.65 - 19.80 Milli Müdafan 1 — 20.70 20.80 Milli Müdafaa TF — 2020 20.20 * Milli Müdafaa TLL — 20.26 20.25 Mülli Müdafaa TV — 20.52 20.58 966 falzli Tatıhrazları Kalkınma istikram 95.80 9590 * 1941 Demiryolu IV 96.80 96.80 * Kalkınma TI 06.80 96.30 * Kalkınma HL 9630 16.80 * 1648 Tabvili I 9605 9605 * 1848 Tahvili IT —— 96.80 95.80 1049 İstikramı 05.30 / 95.30 AYa faizi 1940 istik, 95.00 9500 1938 ikramiyeli Milli Müdafaa 20.80 2006 Demiryolu IV 97.50 97.50 Demiryolu V 98.35 98.85 Anadolu D. Yolu Gruput Tahviller 1-2 1460 144.50 * 4660 Hisse senedleri 64.00 - 64.50 Mümensil senedleri — 70.00 70.50 Şirket hisseleri Merkes Bankı 117.00 118.00 İş Bankamı 2460 25.00 T. Ticaret Bankası — 425 — 440 Aslan çimento 1650 16.60 Şark değirmenleri — 22.50 2300 Kredi fonsiye 1903 206.00 - 207.00 i9n 168.00 - 169.00 Amorti 108.00 - 104,00 Kupon xa 005 Borsa harlol altın Hlatları Liralık Ziynetler Türk altım 42.90 4300 Roşad altım. 45.80 45.00 Reşad elgezi 4340 43.50 » — kulplu 44.00 4420 42.50 - 42.60 42.00 4210 6880 58.85 4180 Pransz kok, 47.50 Napolyon 46.50 46.00 İsviçre A 4310 4325 Külçe deguna 619 — 650 » yerli 656 — 637 Pilâtin C. 10.00 1100 Beşibirlikler İsmet 20800 200.00 Roşad 290.00 296.00 Hamid 24200 24400 Azin 22800 22400 Çicekli 24200 285.00 Serbest plyasada dövizler Dolar N. V. 452 454 » elektif 4a7 450 Taviçre Frang M N65 Fransız Fr. (75) — 100100 Liralık ziynetler Reşad 79.00 8000 Hamid 7000 72.00 Vahid 6700 68.00 Ankara 5600 57.00 Arma 24 buklar Reşad 196.00 198.00 Hamid 167.00 169.00 Vabid 160:00 162.00 Ankara 13500 187.00 Arma beşliler 326400 335.00 37000 38000 * Müamele görmüştür. Bu fiatlar yt 17 de ahnmıştır. Cumhuriyet altınları Ekonomik vaziyet İ ARARAR | Havaların soğumağa yüz tut- muğş olması ve yer yer sellerin büyük tahribata sebebiyet veri- #i, halkı erkenden mahrukat alıp sevketmeğe teşvik etmiştir man Genel Müdürü Faruk $ İstanbulun mahrukat işi ile mey: gul olmuş, şehre mahrukat y yan işletmeleri yakından ederek şimdiden İstanbulun yıl- hk istihlâkini karşılıyacak odun ve odun kömürünü — sağlamıştır. Bundan sonraki durum, Beledi- yenin alacağı tedbirlere ve takip lere bağlıdır. Bir yılda İstanbul: 400 bin çe- ki odun, 25 bin ton odun kömürü, 120 bin ton kok kömürü, 60 bin ton maden kömürü İstihlâk et- mektedir. Orman işletmeleri tarafından sağlanan İstanbulun odun ve kömürleririden yüzde yirmi beşi Belediyenin tanzim satışı yapa- ği bayilere ayrılmış, —mütebi rbest satışa arzedilmiştir. Belediye de bayilere ayrılan yüz de yirmi beğleri bir tamimde iha- le etmiş, sevkiyata başlanmız- tır. Bir gazetenin, Trakyada 120 bin çeki odunun çürümeğe yüz tuttuğu yolunda verdiği haber tamamen asılsızdır. Bu odunlar, Orman — İşletmeleri — tarafından Belediye bayilerine ayrılmış olan yüzde yirmi beşlerdir. Sevkiya- ti ile Orman İşletmeleri değil, Belediye ilgilidir. Dün, öğrendi- #imize göre yüz yirmi bin çeki odunun kış bastırmadan önce İs- tanbula getirilmesi için Belediye tarafından mütemede icabeden tebligat yapılmıştır. Belediye, 0- dun ve odun kömürlerinin satış fiatlarını tesbit ettiğinden diğer kömürcüler de fiatları yükselte- memektedir. Raman petrolü ve Marşal yardımı Raman petrollerini işletmede, Mürshall yardımından — faydala- nılması kararlaşmış, bu hususta- ki temaslara başlanmıştır. Yar- dim, makine olarak istenmekte- dir. Bu suretle modern — petrol makinelerinden istifade —imkânı sağlanmış bulunacak, inşaatın © nisbette mükemmel bir hale geti- rilmesine çalışılacaktır. Et kombinası makine'eri geliyor Erzurumda 1950 yılında kuru- lacak et kombinası için Anseri- kaya sipariş edilen makine ve diğer tesisatın bir kısmı gemile- Te yükletilmiştir. Diğer geri kalan 100 tonluk kısım ise Nevyorktaki rıhtımda depoya konulmuştur. Erzurüm et ranayi tesislerinin kıymeti 450 bin dolardır. Erzurumda yapılacak bu tesir- lerin kurulacağı arsa 135 ha liraya Toprak Mahsulleri Ofisin- ce istimlâk edilmistir. Dolar satışları Amerikadaki para toplantı.H- rından sonra sterlin fiatlarında vuku bulan yükselmelere muka- bil dolar fiatları düşmektedir. Hacı namzetleri tarafından A- merikaya havale edilerek satın alınan dolarların fiatı 475 kuruş- tan 452 kuruşa düşmüştür. Hacı namzetlerinden mühim biy kısını haclık paralarını bu yoldan te min etmiş olduklarından i: azalmıştır Altın fiatı Altın üzerine spekülâsyon her zamankinden fazla artmıştır. Bir takım propagandalarla ecnebi meskükâtı fiatları yükseltilmek istenmekte ise de piyasada bir tesiri görülmemektedir. Külçe, ziynet altını ve Türk altını fiatları düşmekte devain etmektedir. Son günlerde Anado- ludan yeniden ziynet altını geti- rilmiş, Ankara piyasasından ge- tirilen 600 adet Cumhuriyet be- Lâralık 42.60 4270 2 lük 105.00 - 106.00 5 » 202.00 - 203.00 Yarım lira 2225 2240 Çeyrek lira n.25 1140 görmüştür. Bu fiatlar iya L KA _'İ Viki - Fare ve emsalini yaratan Sinemada el ile yaptığı resini- leri yanyana getirerek hareket ettiren ve Miki adındaki fa- Fesiyle, Pamuk Prensesi ile, Dum bo ve Barabi'siyle dünya çapın- da göhret kazanan Valt Disney, geçenlerde Parise gitmiş ve pa- Tis balkı tarafından büyük bir Bevgi ile karşılanmıştı. — r Bu münasebetle verilen malü- gibiryerdeleri ile beraber — külçe flatı üzerinden tartılarak satıl- ı: ük bir Metör B nasıl 1926 do (Nix) de bulunduğum »ırı da bir akşam Tunuslu bir villâsında sinema Firmen Jemiye oldu. Evve tanıştığımıı — anlatayım prensin üleminin — maruf şahsiyetlerinden Reks İngram'la ta- maştık, — Bü sat büyük — sermaye ile (Nis) civarında büyük bir - #tüdyo kurmuş film çeviriyordu. Bir stüdyo- nun bu hayata bigâne olanlar için dikkati celbedecek tarafları olabilece Bini tahmin ile beni stüdyoya dâvet ettiş bu dâveti cana minnet bildim Çünkü © zamana kadar bir - filmin nasıl çevrildiğini görmemiştim; stüd yo etrafı davarla çevrilmiş geniş bir muhtelif binalardan başka gayet yüksek tavanlı (hangar) lar bunlardan birinde demir ka ferler içinde vahşi haşvanlar bile bu lanuyordu... Maran; ler koşuşuyorlar; mütemadi bir faa: liyet devam ediyordu. Benim gittiğim gün (Blasko İba- n6x) in (Mare Nostrom) adlı roma- nandan a bir filmin bir #ahne- al çevriliyord Reka İngram: — Ben, dedi, bâtıl itikatlara ehem 4 vermem; fakat bu filmde bir oğursuluk olduğu muhakkaktır. Ve izah etti #aha idi vardı lar, iet- — Geçen gün bir amele yüksek is keleden tepesi Üstü düştü... Beyni patladı, öldü. Onun arkasından bir maşinist devrilen bir dekor yığınının altında kaldı. Hayatından ümit ke - silmiş; dün dg rüzgâr yapan tayya- re motörünün pervanesi bir figüra- 'na çarptı; kafasını parçaladı — Aman! dedim; ben buraların acemisiyim; belki münasebetsiz bir yerde bulunurum; beni yalmız birak Mayımıa; sizin meşguliyetinin varaa başka birisi yanımdan ayrılmasın ba Güldü. — Merak etmeyin, rehberlik edeceğim. Konuşa konuşa dört köşe bir ha- vüzün yanına geldik. Havos semin” 'den bir buçak metro kadar yüksek- ti. Biraz uzakta tayyare motörü (l letilmeğe hazır bir vaziyette duru- yordu. dedi. Size ben Havuzun içinde en ufak teferrüntı na kadar küçültülmüş — torpitolar, denizaltıları vardı. Beyaz perde üze rinde helecanla takip edeceğimiz de- niz harbi yordu. Reks İngram, leri bu havuzda cereyan edi- bu şike sahne Orta İadede muhtelif kaynaklardan el- de edilen kazanç ve iratların — tek terilmesinin icabettiğini belirtmek is tenmiştir. Fıkranın ber iki şekli de içine a- lacak vazih bir ifadeyle yazılmış ol- ması elbetteki, temenni edilirdi II — Muhtasar beyannameler ise 46 ncı maddedeki iş verenler ile ka- Sün tarafından iş veren sayılanlar ve ayrıca kanun hükümlerile vergi ta yapanlar (meselâ faiz öde- yen bankalar) tarafından verilecek- tir. II — Münferit beyanname fıkranın da tasrih ettiği gibi dar mü- kellefiyete tâbi kimseler (madde 6 - 7 - 8) tarafından; (elde edilen — ve 66 ncı maddede yazılı sair irat — ve mıştir. ralen ada kazançlarla, 67 nci maddede yazılı m Pariste Valt - Disney çocuklarile ve canlandırdığı sevimli mahlüklar, « mata göre Disney, endece Miki- nin resimlerden oyuncaklarda, geker kutularında, yünlü elbisi lerde istifade hakkını tanımak mukabilinde bir yılda 700 bin do- lar kazanmıştır. Bir dükkân sa; dalların üstüne Miki resmi Yap- mak sayesinde bir günde 2000 gift pabuç satmıştır. Diğer bir mağaza da bu sayede bir günde 3000 örgü yelek satabilmiştir. Fakat bir Miki veya emsall filminin kolayca meydana geldi- ğini sanmayınız. Meselâ - Pamuk Prenses için tam 600,000 resim yapmak fcabetmiştir ki her biri €n aşağı 4 müsvedde istiyen bu resimlerin birçok ellerden çıksa YENİ S r Yazan: ABAH Tiyatro Bahisleri Mizan sen - Metör an sen N L Refi' Cevad Ulunay | boylu, gayı m müteb de tavırlı, yaşlıca bir im bir sima ile ken ğru geliyordu. O da bemen N6 doğru yürüdü; müsafaba etti. ler; Reka İngram yanıma — gelince gelen zatı bana tamıttı Jemiye! Heyecana kapıldım. — O büyük Jemiye mi? Evet... O büyük Jemiye, Elini öpmek istedim; bırakmadı ; Türk ol u Anlayınca simasında daha beşuş, daha noş'eli bir hava İstanbulu ne - kadar Azin dostum Antuvan'la bir turne yapmıştık. Her halde oldukça usak bir masi- 'den bahsediyor olacaktı. Çünkü böy le bir türneyi hatırlamyordum. J: miye Nis'in birinci sınıf 'den biri olan (Rhul) da oturuyor- otellerin du, (Büyücü) film Biz do gelin görün. — Üstadım, dedim. Müsaade bu- yürürsanız otelinizde sizi siyaret — Yarın, dedi ni çeviriyorum deyim, hakkında fikri, — O halde bu akşam sizi tif zamanı ötelin holünde bi Muayyen anatte (Ruhl) a gittim. Ban'ata ait bazı müşküller Bi soracağım, Apere lerim. Holde bir iskemleye oturmuş, elin - do tattuğu mektupları gözden geçi riyordu. — Buyurun, dedi, — benim İstan: bullu hemşerim... Memleketinizi çok sevdiğim için kendimi fabri vatan: daş addedebilirim değil mi? Ayağa kalktı. — Salona girelin bulabiliriz, Birlikte salona girdik. — Kenarda bir masa işgal ettik. Derhal mevzun Bâkin bir köye geçtim. — Büyük üstadı hakkın dedir la ne düşünüyorsunuz bana ciddi bir san'at tezahürü gibi gelmiyor... Evet... Ben sinemayı veye benzetirim bilir misi- nmek için pek çok #arfeden bir mirasyedi çocuğa. — Böyle olmakla beraber. — Diyeceksiniz ki, para sen de film çe Fakat bizi ttan de maddeten tatmin edilmiş ol- aktır. Doğrudur. sinemaya cerbeden kuvvet #a bir beyannamede toplu olarak gös - | — Sinemanın bir san'at olduğunu arızi hi tir. Not: Dar mükellefiyete tâbi kim- selerin Türkiyede — yapacakları & best meslek faaliyetlerinden elde e- decekleri kazancı ne şekilde vergi lendireceklerini belirten sarih — bir hükme tesadüf edemedim. Yalnın ka 'nunun serbest meslek faaliyetini ta- rif eden bükümdeki şartları dar mü kellefiyete tübi bir kimsenin kolay- hıkla haiz olamayacağını nazarı iti- bara alarak bu kimselerin serbest meslek faaliyetinden elde edecekle- ri kârı da sair irat ve kazançlar ara- sında mütalâa etmenin ve münferit beyanmame ile bildirilmesinin mantık te daha uygün olacağı dü- şünülebilir. Aksi takdirde kellefiyete tübi kimselerin tevkif yo- İ ile vergisi kesilmeyen serbest men ü kazançları vergi — dişi Kanun hükümleri ve 71 nci maddenin ifade tarsı bu yolda tef- Bire de müsnittir. nçlar dölayısile) verilecek- GELİRİN TOPLANMASI ve Yıllık Beyanname Gelirin toplanması : Madde 10 — Mükellet ikinci maddede yazılı kaynaklardan bir tak vim yılı İçinde kleri kazanç ve Iratları bir araya getirerek yıl lık boyannamelerinde toplamaya mec burdurlar. İstisna haddi içinde kalan gölirler için beyannama verlimez. Yabancı memleketlerde elde odi - len kazanç ve İratlar 1 — Mükellefin bunları Türkiye de hesaplı İntikal ettirdiği yi da; 2 — Türkiyede (en — hallerde Yazılarımın muhtelif yerlerinde de temas ettiğim gibi gelir vergisinin en büyük anlaşılacağı üzere bir şahsın bir tak- vim yılı (veya vergi devresi) içinde kanunda tâdat edilmiş kaynaklardan elde etmiş olduğu geliri (istisnalar hariç) topla olarak mütalân etmesi ve vergilendirmesidirki, bu hâl ka - nunun 70 noi maddesinde açıklanmış bulunmaktadır. Biraz nşağıda göreceğimiz istisna lar dışında kalan gelirler, tarafından toplanacak ve toplu ola - rak vergi dairesino bildirilecektir. hususiyeti, isminden de mükellef bile, ne büyük bir emek mahsulü olduğu meydandadır.. a) eti O kad Fakan sinoma san'atkâra kab T müs vak'anın seyri bakımından bir tesir ilham ede Artist mevmuu tiyatroda oldu: Rolünü sipariş üzerine yapar Bir senaryoda kısım kisim sahnelor çev Bu itibarla bazen Bu gibi yaşayamaz İzal edeyim riliyor. artistin ge- liyor. Halbuki tiyatroda movmu ted ricen ilerlediği için san'atkâr o anda hakikaten 6 bayatı yaşıyorüm - zan- sayılmaz ki, jmadan ölmesi lâsım neder. Zaten böyle — olmasa bir piyes oynamış Hakiki san'atkâr için bir şey yoktur. Hele halk tarafında- ki perde duvardan ibarettir. Mes'ele aahneyi mümkün mertebe tabilliğe sevkotmektir. 'de oldum — Meselâ, — Merelâ sahnenin önündeki işık tertibatını tamamen kaldırttım. Bu sıra ile dizilen ampüller, artistlori aşağıdan yükarıya doğrü aydınlatı yör ve çehrelere bir gayritabillik ve- riyordu. Onları hazfettim yerine &nlo Burun için minanson- mühim tadilât yapmağa mocbur na projektör koydurttum. Elbette da ha iyi oldu. Çünkü bütün metör mn sen'ler bu tarzı — kabül - öttiler. Rampa ziyası tamamen kaldırıldı Mizansen, bazı münekkitleri sinir lendirir. Mizansenin tiyatronun b a bir balâ Sözde metni mekte ba (metör an sen) i bir tutmak doğru değildir. Zaten (mizansen) tam mâ nasile tahlil edilmemiştir. Mizansen bazıları için muhteşem saraylar, aa ma bahçeler, altın yapraklı orman- lardır. Bunlar tiyatro değil (müzik hol) dür. Seyircilerin — bayranlığını tahrik için yapılır. Tiyatrodan anlamıyanlar böyle mu azzam dekorlar, rengârenk elbiseler Körünce «mizansen gayet güzeldi.> diyo düşünürler. Hakiki tiyatro ile bunların bir alâkası olmadığını tek- rara hacet var mıdır? Hakiki mizan olduğunu — söyleri Böyle düşün Fakat her n haklıdırlar. sen büsbütün başkadır. Ben mizan- seni şöyle tarif edeceğim «Güzel eserleri, metne sadakatle temsil etmek samiaya, nazara, bil- hassa mefekkireye eserin ruhundaki kuvyetli mânayı vermekt> o halde mizânseni ikiyo ayırmak icabediyor. Biri (şekli) diğeri (rühi) -— bir memlekette elde edilmiş kazan - cın gelir olarak beyannameye intikal ettirilmesi için, bu kazancın ya Tür- kiyedeki hesaplarına — intikal etmiş olması veya mükellef tarafından bu kazanca tasarruf edilebilmiş olması gart koşulmuştur. Hakikaten birçok hallerde (bilhas- v bugünkü müvazenesiz dünya #i - yasi dürümünda) bir kimsenin ya- bir memleketteki değil —ka- ban zanç veya iradına, hattâ gayri mon kulüne dahi tasarrufa imkânsız ol - maktadır. Onun için vazm kanunun yabancı memleketlerde elde edilmiş kazancı ancak kasanç sahibinin fii- len tasarrufu altına girdikten sonra vergi matrahı telükki etmesi isabet- li bir harekettir. Toplama yapılmayan haller ; Madde Ti — Aşağıda yazılı hat derde gelir toplanmaz. a) Tam — mükellefiyette, tâbi gelir sadeca: 1 — Ücretlerden, 2 — Götürü olarak tesbit edilen erbast meslek kazancından veya bun darın hor İkisinden ibarotse; b) Dar mükellefiyotte, vergiyo tâ- bi gelir; 1 — Ücretlerden; 2 — Sorbost meslek kazancından; 3 — Menkul sermaye Iradından 4 — Göyri menküllerin, hakların, menkül kiymetlerin satışından, İşti- râk hisselerinin devir. ve temlikin - den elde edilen kazançlardan ; 5 — Arızl kazançlardan veya bun darın bir kaçından İbaretse. ddenin izahı sırasında niz istisnalar. 71 mci mad de ile tâdat edilmiş bulunmaktadır. Vazn kanun toplu olarak gösteril - mesini istemediği gelirleri tam mü- kellef ve dar mükellefi için ayrı ay ı belirtmeği faideli bulmuştur. vergiye 'Yalnız 71 nci maddenin ifade tar- gelirin toplu olarak bildirilmiye- ceğini belirtmekle beraber bu gelir- ler için ayrı ayrı beyannamo veril- mesi lüzumuna zimnen temas eder görünmektedir Halbuki maddenin tam mi yete ait kısmında buna lüzum ol - madığı kanantindeyim. Zira bir kimtenin serbest meslek kazancının götürü olarak tesbit edil- mesi o kimsenin bir takvim yılı için de ve olması demektir. Ücretten alhınan ge lir vergisi ise esasen tevkif yolu ile kesilmiş olacağından bu kimseyo bu kaza dolayı ayrıca birer beyanname verme mükellefiyeti tah mili yersin olur. Şüphesinki, leti- eceği gelir vergisinin muayyon darındı yni kimsenin — üÜcret Maddenin ikinci kasmı — yabancı memleketlarde elde edilmiş kazanç- lara tahsin edilmiştir. Bu kasımdaki hükme göre, yabancı ve kazancı götürü tesbit edilmiş se Şekli olanın dekor ve koslümler işler Bu, eserin renk den ibaret, yüni rossama nit olduğunu söyledik Ji çerçevos! demektir. Bu da fi çehrede ak- Rühf mizansono gelince kirleri ihtirasları eda İle tavırlarla, hare ifham eylemoektir, aktörlerin İşte Me- yazifesi eseri Meselâ bu kudretini tanaim etmektir. Metör an sen bunu yapacaktır. tör an sen'in bütün anlamak — ve (İbsan) in, —yak'a bir anlatmaktır. (Bek) in — eserlerinde apartman — dek. Beçtiği için— Mizansen olmadığını zannederler. Ne yanlış — düşün En karışık bir müzik hol - eserinin başdöndürücü #ahnelerini tanzim et mek İbsen'in en basit farzedilen bir inin tek #ahnosini tanzim eyler ten bin defn daha kolaydır. «Bebek Evi> nin en küçük sahnesi için çok kuvvetli bir hüner sahibi olmak lâzımgelir. Bu itibarla tiyatro demek mizan- Tiyatronun vucüdü mizansendir. Çünkü bislerin, fikirlerin hareketle izharıdır. sen demektir. sebeb-i- sen —bence— hududu. Mücllifin düşünce sini mizansende ifrat ederek boğma a hakkı yoktur. ellifin hâdimi ka bağlanmaktır. serden ve metinden alacaktır. Büyük tiyatro — müellifleri yalnız nir değil biraz da ressamdırlar; hat daha onlar hayatın ve h larıdır. — Yazdık ümleler sihirli çekmecelere benzer- ler. Eserin ruhunun fi'l ile açılması için bu sihirli çekmecenin kapağını asını bilmeli. — İşte yalmız boyaz Üzerinde siyah noktalarla bu tesir elde edilmez... Onlara sahne yâüni ansen Tâzamdar. Bu rühi mizansen babsinde bilhan sa Sahakespeare, dilmeğe değer. O günlük mülâkat burada kaldı. Cünkü boylu boslü, bir adam masa miza yaklaştı. Jemiye, tehalükle ye yeni gelenin iki e derin bir. muhabbetle mü- İyi bir metör an mülellifin muhayyilesinde asla aşmamalıdır. Metör an sen mü- acaktır. Bütün ga dindarane bir hürmetle O ilhamını yalnız &- erisine giderek söyliyeyim ketin heykel kendisinden bahse rinden fırladı ni tuttu safahe etti ve bana dönerek — Pol Vegeneri tal (Büyücü) yü beraber yarın mütlaka stüdyoya gelmeği ih- mal etmeyiniz! tanırsınız kdaşı ile yalnız k o arzusuna — vererek — ikisine a ile (Rhul) den çıktım. İ o Yıllık beyannameler - Gelirin toplanması - Gelirin toplanmı- yacağı haller -Gelirin ihtiyari olarak toplanacağı haller | best meslek kazancından başka- bir kazanç veya iradı varsa o zaman © kimsenin son bahsettiğimiz kazanç ve iradı ile birlikte götürü tesbit e- dilen matrahı ile aldığı — ücretlerin yekünunu topluca bir beyanname ile bildirmesi saruridir. Maddenin dar mükellefiyete — ait hükmüne gelince, bu nevi mükellef- lerin maddede tâdat edilen gelirleri için münferit beyanname vermeleri zaruridir kanaatindeyim. Tüdat edi- lenler dışında bir gelire de sahip ol- duğu takdirde toplu beyanname ver- mesi, madde hükmü icabatındandır. İhtiyari toplama, Madde 72 — Tam mükellefiyet! vergiye tâbi yıllık kazanç ve İratla- rının toplamı 5000 İlrayı geçmeyen mükelleflerin bu kazanç ve İratların dan tevkif yolu İle vergisi — kesilmiş bulunanları yıllık beyannameye — İt- hal etmeleri ihtiyarldir. Ücretler, 5000 liranın hasabına İt- hal edilmez. Bu madde hükmü tüc- carlarla, İş yeri - bulunan — serbesi meslek erbabına şâmli değildir. TI nci madde ile yıllık beyanna - mede toplanmayacak gelirleri tüdat etmiş olan kanun 72 nci maddede toplanmasını gelir sahibinin- ihtiya - rına bırakmış olduğu gelirleri hudut landırarak belirtmiştir. Bir kimsenin yıllık kazancımı — bir beyannamede isterse toplayıp, ister - S0 toplamaması, diğer bir ifade — ile dilerse yıllık beyanname vermesi, di. esi için kendisinde ve aşağıdaki şartların top - at olması lâzımdar. lerse verme n — Kendisinin tam mükellefiye- tâbi bir kimso b — Ücretleri dışında kalan ge - lirlerinin 5000 lirayı tecavüz etme - Ve bunlara ait verginin tevkif yo- le kesilmiş bulunması, © — Tücir olmamanı, N A — İş yeri sahibi bir serbest mes lek erbabından olmaması ; Yıllık beyannamede gelirini topla- ma keşfiyeti, ihtiyarına — bırakılmış mükellefler bu 4 kalemde hülâsa ot herhangi birini gelirlerini tiğimiz şartlardan haiz olmazlarsn bütün yıllık meeburiyetinde kalacaklardır. Zararların kârlarla takas ve mah subu : Madde 73 — Gelirin toplanmasın- dan, gelir kaynaklarının bir. kısmin- dan hâsıl olan zararlar (68 ncı mad denin 1 ve 2 numaralarında yazılı muamelelerden doğanlar hariç). — di- Bger kaynakların kazanç ve İratları ile mahsup edilir. beyannamelerinde toplamak (Devamı Var) Yazan: Eski bir. pehlivan Ve yürüyüp gitti. Sıvaslı Dursunun bu hareket tarzı başta hâkem heyeti oldu- ğu halde herkesi kızdırdı. Ha - kem heyetinin verdiği talimat Üzerine meydancı ortaya gele - rek Sıvaslı Dursun Ali pehli - vanla güreçi bıraktığına — göre mağlüptur. Meydandan - çekilip gitmiştir. Ali pehlivan karaku- cak güreşinin de başpehlivanı - dir. Halk bu kararı alkışladı. Fa- kat bu meraklı güreşin bu ge - kilde neticesiz sona erişi hiç kimseyi tatmin etmemişti. Va- kıa Sivaslı Dursun pehlivan gü- reşi yarıda bırakıp gittiğine gö- Te mağlüptu ama, sırtı yere gel memişti. Binaenaleyh bu dediko du sürüp gidecekti. Çâresiz başka birgey yapıla - mayacağına göre halk dağılma- ğa başladı. Bu sırada meydan c Arnavutoğlunu alarak hâ - kem heyetinin önüne getirdi.. Pomak Sarı Ahmet, Karabelâ, Koç Yusuf da hemen koşmuş - lar ve Arnavutoğlunu tebrik et mişlerdi. Baş hâkem Ali pehlivana ö- dülü uzattı:. — Al pehlivan! bu senin hak kındır! dedi. Ve sonra sordu: — Doğrusu karakucak güre - şinde de bu kadar usta olduğu nu kimse tahmin — etmiyordu. Nerede öğrendin bu güreşi? — Anadoluda.. Vaktile çok dolaştım buralarda, Merak et - tim ve öğrendim. Sıvaslı Dursunu bu - hâle getirdikten sonra karakucakta senden usta pehlivan bulmağa imkân olmayacak. — Yok canım, o kadar değil. Hem ben Dursunu yenmedim - ki.. Fakat kaçırdın ya! bu yen mekten de daha mühimdir. Sen nerelisin kuzum? İstanbullu de ğilsin değil mi? — Hayır değilim.. — Doğduğun memleket ne- resi? Arnavutoğlu zor bir mevkide kalmıştı — Canım ne olacak? diye ke- keledi. İşte bu sırada Koç Yusuf da yanamayarak haykırdı: Ali pehlivan buralıdır be. Kastamonuludur. Kastamonulu lâfı duyulur du yulmaz herkes başını çevirip hayretle ona baktı. Ne söylü - yordu bu adam? Alay mı edi- Yyordu? Meydancı sordu: — Sahiden buralı mısın? Arnavutoğlu kıpkırmızı kesil di. Fakat bir kere ok yaydan çıkmıştı. Hem nasıl olsa kim ol duğunu öğreneceklerdi. Daha fazla saklamağa lüzum görme- di. — Evet, aslen — buralıyım. Çok küçükken gurbete çıkmı - şim. — Kastamonunun neresinden sin? — Cambaz köyünden.. Meydancı yerinden adet& fır- ladı: ünden mi? O- . Al,, A- H.. Sen sakın Arnavutoğlu Mus tafa efendinin oğlu Ali olma - yasın? — Evet! İhtiyar meydancı birden hiç- kırıklarla ağlayarak — Arnavut- oğlunun boynuna sarıldı. He- yecandan — dudakları - titriyor, Söyleyecek lâf bulamıyordu. Hâkem heyeti de şaşkına dön müştü. Çünkü bunların hepisi aslen oralı olduğu söylenen Ar- navutoğlu Ali pehlivan adında Yenikapıda oturanların bir tememnisi Yenikapı caddesinde oturan 0- kuyucularımızdan aşağıdaki mek tubu aldık: «Bizler geceleri caddeye çıka- miyoruz.. Gecenin geç vaktine kadar açık kalan meyhanelerden eğlence yericsinden çıkan kendi- ni bilmez sarkoşlar — yoldan ge- çenleri iz'aç etmekteler, hattd bazan da tecavüz bile etmekte- dirler. Arada bir kanlı bıçaklı kavgalar da oluyor. Bu sebeple sayın Emniye* Müdürümüzün Be yoğlunda olduğu gibi geceleri bu taraflara da tarama ekipleri gön dermesini rica ederiz. Ayni 2U- manda bu caddeye daimi bir po- Tis noktası da konulması Tâewm- dır. Sivil palis memurlarının da bu caddede faydalı olacağını tahmin ediyoruz. Yeni Emniyet Müdürümüzün temennimizle ald- kadar olacağını bildiğimiz — için Mmektubumuzun neşrini rica edi yoruz, TEKEL MEMURLARINA GEÇ VERİLEN MUNZAM MESAİ ÜCRETLERİ ç Tekel memurlarından — aldığı mız bir mektupta, Tekel memur larının munzam mesai ücretleri nin bir ay geçtikten sonra veril. diğinden şikdyet edilerek, Tekel Umum Müdürlüğünün bu durum ile alâkalanması rica edilmekte- dir. KURTALANDA BİRİNCİ SİGA- RA BULUNAMIYOR Kurtalan'dan gönderilen TRHA AAA OKUYUCU SAA 16 EYLÜL 1b49 Tetrika No 112 Dünya evine giren Arnavutoğluna saraydan yüz altın gelmişti akılları durduracak bir pehli « vanın İstanbulda ve Kırkpınar- da harikalar yarattığı ve hün- kâr başpehlivanlığına kadar yükseldiğini duymuşlardı. Fil - hakika Cambaz köyünün ileri gelenlerinden Arnavutoğlu Mus tafa Molla diye bir adam da vardı. Onun Ali adında bir oğ- lunun da gurbette olduğu bili- niyordu. Fakat bu Arnavutoğ- Ju Alinin o Arnavutoğlu Ali o- lup olmadığı hususunda hiç kimse kat't bir şey i- yordu. Kendi memleketlerinden böy- le Ünlü bir pehlivanın yetişmiş olması ve bilhassa bu pehliva- nın hünkâr başpehlivanlığına kadar yükselmiş bulunması, şimdi gurur ve iftiharlarını son dereceye kadar yükseltmişti. Ali pehlivanı bağırlarına bas- mak için nerede ise parçal caklardı. Hâkem heyetinin önü bir bayram yerine dönmüştü. Tabii bunu gören halk da d; gılirken durmuş ve toplanmıştı — Ne oluyor? ne var? diye soruşturanlar bu küçük pehliva man kendi hemşerileri olduğunu ve Arnavutoğlu nâmını dünya- ya tanıtan hünkâr başpehliva - a bulunduğunu öğrenince he - yecan büsbütün arttı. Pomak Sarı Ahmetle Karabe- JA ve Koç Yusuf olmasalardı, belki de Arnavutoğlunu parça- layacaklardı. Güç belâ kendisi- ni ellerinden kurtardılar. He - men büyük bir alay tertip edil- di. Arnavutoğlu çabucak giydi rildi. Getirilen bir arabaya yer leştirildi. Davul zurnalar önde, kendisi ortada, binlerce Kasta- monulu da arkada olduğu hal- de görülmemiş bir alay şeklinde gehrin yolunu tuttular. Yolda bu alaya tesadüf eden vaziyeti öğrenince alaya katılı yordu: — Yaşa Arnavutoğlu! — Yaşa Kastamonulu lan! — Varol Arnavutoğlu! Sesleri göğleri — inletiyordu. Bütün Kastamonu ayaklanmış- tı. Tabil vaziyet valiye kadar aksetmişti. Bu adam da hünkâ başpehlivanı olmak sıfatile raya intisabı bulunan bir ada ma karğşı gösterebileceği hürme tin azamisini gösterdi. Arnavut oğlunu hükümet binasında ka- bul etti. Kahve ikram etti. Bü- ftün eşraf oraya toplanmış bu- Junuyordu. Kastamonu ismini güreş tarihine altın harflerle yazdıran bu adama nasıl ikram edeceklerini bilmiyorlardı. Arnavutoğlu san derece mah cup oluyordu. Kendisine yapı- lan ikram ve iltifatlara nasıl mukabele edeceğini — bilemiyor- du. Kendisi hemen köyüne git - mek istediği halde muvaffak 0- lamadı. Kastamonulular - onu bir hafta hemen hemen zorla misafir ettiler. Nihayet husust bir araba tuttular. Arabayı tür lü hediyelerle doldurdular ve Arnavutoğlunu köyüne öyle gönderdiler. Arnavutoğluna kendi köylüle ri de çok ikramda bulundular.. © daha Kastamonuda iken, gel miş haberi köyüne çoktan var mış bulunuyordu. Burada hemşerileri ve akra - baları Arnavutoğlunu evlendir- diler. Kendisine köyün en gü- zel kızını aldılar. Cambaz 'yünün tarihinde görülmemiş ve bir daha görülmeyecek bir dü- ğün yaptılar. Bu suretle Arna- vutoğlu dünya evine de girmiş oldu. söy ars - (Devamı Var) Kurtuluşluların Beledi. yeden haklı dilekleri Kurtuluşlu - okuyucularımız a« şağıdaki dilekte buiundular <«Kurtuluşta oturan vatandaş. lardan, çalışan ve iş güç sahü olanların — sabah akşam çek sıkıntıyı görmek için Kurtuluş- tan itibaren Pangaltıya kadar, bilhassa iş saatlerinde istasyonu ların ve tramvayların haline bit göz atmak küâfidir. Şişli, Maçka ve Mecidiye kö: yünde oturanlar şehrin öz ev dıdır da onlar üvey midir. Bü. tün bu saydığımız semtlere muh telif tramvay, belediye ve halk otobüs servisleri vardır da Kur- fuluşa ne için yalız tramvayla iktifa edilir. Sonra yine Kurtulus gun Bası yerlerinde tramvay hat fının tek Oluşu, yegdne nakil vae sıfası olan bu arabaların seyrü- seferini aksatarak işi daha m: külleştirmektedir. Halbuki cad- de geniş ve muntazamdır. - Hiç olmacsa günün muayyen ve en çok hareketli saatlerinde tahsir edilecek otobüs servisi Kurtuluş Tuları hem müşkül durumdan kur taracak ve hem de çok sevindi- mektupta, birinci nevi sigara bu Tunmadığı, bu sebeple halkın si- kıntı çektiği ve mecburen — yük- sek fiatlı sigaralar aldığı yazıla- vak Tekel Bakanlığının — nazarı dikkatinin celbedilmesi — istenik bir | mektedir.