BAYFA : Şaı;ı’ın ;'e;nir şoiı reti Suriyedeki Albay Hunnavi kimdir? I Arkadaşımız Tarık Mümtaz Göztepe yazıyor I Albay Sümi Hannavi de, sempatil 've rahmetli Hüsnü Bibi asker- lik hayatınım en mühim kısmını Ha- fay gernizonlarında geçirmi İkisi de Fransa'nın Şark ordusu hıtaatında Üstteğmen olarak Antâk- .ya ve İskenderan'da bulundukları sı rada Hümü Zaim'i hafif rahi, te - Desslimünü bir Jâhza bile terketme - | yen güzel ve sevimli çehresi, oyuna, #ğlenceye inhimâk dezecesinde mey- AHile, sekâ ve mesleki iktidarile, me miyetleri ve tezatlarile çok yakından tanımıştık. Albay Bâmi — Hunı gelince Hatay'ın ana vatana iltihakına ka- dar Suriye ordusu üstteğmeni ola- k Antâkyada bulunan bu ağır baş- kin ve babayani subayın gü - inde bu derece müthiş — ve kanlı bir dramda baş rolde görüne- #eğine ihtimal, tasavvur edilemezdi. Bâmi Hunnavi Hatay'ın ilhakım mü teakip bu topraklardan çekilen Fran 1 birliklerile Halebe gitmiş ve - rada motörlü kıtaat komutanı nas - bolunmuştu. Alman ordularımın Fran #ayı beş ö0 gün içinde dize getiren meşhur taarrazları üzerine Suriyede Fransılara karşı başgösteren ayak- lanma bareketlerinde Sâmi Hunna- vi eür'etli bir kararla kumandasın- da bulünan kıtaatla birlikte Milli Buriye — kuvvetlerine iltihak — edip Franma kıt'alarının Şimali Suriyeyi #erketmelerini tâcil etmiştir. Ba su retle ilk şöhretini yapan Sâmi Hun- Bayi Şimali Suriye grup komutanlı - ihna getirilmiş ve bu vazifede sâkin “ve mütedil karakterinin ber vesile i- le tezahürlerini göstermiş ve en kan h vak'aları bile sükün ve itidalle deskin etmenin çeresini bulmuştur.. Albay Sâmi Hunnavinin en mev- suk ve salâhiyetli aile kaynağından temine mavaffak olduğumuz en ha- Kiki hâl tercümesini veriyoruz. Hunnavi, bazı gazetelerin bi Halepte değil Hatayın Belen kasahasında posta müdürü İb Fahinı Hilmi efendi isminde bir sa - tın sulbünden dünyaya — gelmişi Doğum tarihi 18311 olduğuna — göre bngün 54 yaşında bulunmaktadır. Reyhanlı Ziraat Bankası Müdürü ve Hunnavinin kain biraderi — Bay Celâl'in ifadesine göre Albay Sümi Hunnavi bir Türk olduğu gibi refi- kası Bayan Nebile de, eski Dördün- cü ordu kamandanı merhum büyük Cemal Paşa'nın mensil müfettişle - rinden kaymakam Mustafa bey nü- mında bir zatın kızıdır. arasında Türkçe — konuşulup mubabere edildiği anlaşılıyor. Bir- detik Arap ardularının — Yahudilere karşı giriştikleri Filistin muharebe - Jerinde Albay Hüsnü Zaim Mışmar Hayırden isimli müstahkem ve anud Yahudi müstahkem mevküni kanlı bir bamle ile saptederken Albay S- imi Hunnavi Telasziziyat muhareber diye meşhur olan Taktik ve Strateji hünerini göstermiştir. Bunun üzerine Suriye silâhb kuv- vetlerinin - başkumandanlığı, — Albay Rüsnü Zaim'in eline teslim edilmiş- Bu sırada Albaylığa terfi eden $mi Hunnavi Banyas cephesi ve bi maci alay kumandanı bulunuyordu. Bütün askerf hayatları beraber gı çen ve bir zamanlar da bacanak olan bu iki albay, harbin çok fena idare edildiğini, cephe gerizindeki — Şam bükümetinin sulüistimaller, israf — ve sefahatlerini görünce Banyas kasa- basında başbaşa vererek meşhur hü kümet darbesinin plânlarını en hur- 'da teferrüntinn kadar tesbit ettik - 'ten sonra Şamda Cumhurrelsi Kuv - vetli ile Bakanlarının bir anda tev- kiflerile iktiderdan uzaklaşmalarını intaç eden hükümet taklibini başar- mışlardır. Albay Sâmi, Şam askeri İdadisini ikmal ederek İstanbula Kuleli aske- ri Lisesine gelmiş ve birinci dünya barbinin ilâm — mrasiında İlk — zabit namzedi sifatile kıtaata çıkmış — ve muvazzaf piyade teğmeni olarak mü tarekede ordumuzdan ayrılıp memle- keti olan Belene gelmiş ve Jandar- ma kumandanı — olmuş ve Hatayın Türkiyeyo ilhakına kadar bu ha ve İlhakı müte- ile — Halebe çe- kilmiştir. Sâmi Hunnavinin — Bayan Nebileden altı evlâdi vardır. Yirmi beş yaşında bulunan ve Misir aske- Ti tayyare mektebini bitirip hava teğmeni olan en büyük oğla Hilmi- İyi Türk ordusunda talim ve terbiye İgörmek üzere memleketimize gön - rdiği gibi Halep itiren İkinci oğla Faruku beraber İstanbul Üni - il ettirmek Üzere Al in teşebbüslere giriş - Tesmi muamelelerini tekâmül et tirmiş, hattâ Halep konsolosumuz - dan vizelerini dahi almış bulunmak- ta olduğu kain biraderi Bay Celâl- 'den öğrenilmiştir. Bir şayia da en çok ve israrla is- mi üzerinde durulan şahıs son hü- kümet darbesinde idam edilen Suriyede çok kalabalık ve bâtırı yilgn bir kürt aşireti sayılan Berl- zi aşireti rücsasından bulunan eski Başbakan Muhsin Berâzinin oğludur. Şayinya göre dün ve evvelki gün İbu çocuk tarafından Sâmi Hunnavi- ye euikast — edilmiş lafları dolaştı. Bugün de huduttan gelen goförlere İatfen yine ayni çocuk tarafından Sâ- mi Hunnaviye karşı değil, babasının lam hükmünü veren askeri beyet Azâlarından birinin Halepte öldürül- düğü, İşae edildi. Harp Okulu Komutanlığından 1 —249 -950 öğretim yılı gida zilı şartları taşıyan öğrenciler alımacaktır, için Harp Okulu 1. sınıfına aşa- Bunun için feteklilerden Ankarada bulunanların doğrudan doğruya Harp O- kuluna, Ankara dışında bulunanların da — bulundukları yerdeki #akerlik şubelerine baş vurmaları lazımdıt, 2 — Kayıt ve kabul işlerine 1 Ağustos 949 tarihinde baş. Janarak 15 Eylül 949 akşamı son verilecektir. Kayıt ve — kabul için lüzumlu-olan belge ve aair kâğıtların en geç 15 Eylül 949 tarihine kadar okula gönderilmiş olmamı şarttır, Bu tarihten #onra gelenlerin işlemleri yürütülmez, 8 — Giriş şartları: A) Türk uyraıkluğunda olmak — (ırk ve mezhep farkı gözetilmez). B) Lise bitirme ve olgunluk —imtihanlarını vermiş bu- lunmak folgünlük imtihanımı 947 — yılından önce vermiş olanlar alınmazlar), €) Liseler öğretimini bitirdikten sonra — yüksek öğre- nim okullarından birine geçmiş ve orada okumuş olanlar da Harp Okuluna kabul olunurlar, Ancak bunun için öğrenimi bırakmamış olmak ve okud'u. u okulda sınıfta kalmamış bulunmak şarttır. P) Sağlık dürümü için tam teşekklllü sıhhi kurulu o. lan bir askeri hastahaneden (harp okuluna girer) kararlı sıhhat raporu almak, B)16 yaşını bitirmiş Bundan daha yaşlılar alınmnaz. Nüfus f#y ve gün hesabil ve 23 yaşına girmemiş olmalıdır, cüzdanında ile tarih yazılmayanların 14 Tem. mız tarihi yaş başı sayılır, Ay yazılmış ta gün kon mamış olanlar için yazılı ayın on beşi kabul olunur, Askerlik çağına girdikten sonra yapılmış olan yaş düzeltmeleri kabul edilmez, V) Her hangi bir suretle bütünlemesi bulunan öğrenci. ler de şimdiden okla girmek için baş vurabilirler, Ancak kat't kabulleri bütünlemelerinin verilmesine ve başarı göstermelerine bağlıdır. ) Diğer şartlar aske rlik şubelerinden ve Ankarada bu. lunanlar Harp Okulu Komnutanlığından öğrenebilir- ler, (10730) —mcm— —— HAYRAT ONARIMI ILANI Bolu Vakıfla 1 — Eksiltmeye konulan iş: M deyman camli onarımnı, 2 — Keşif tutarı 5324 lira 58 r İdaresinden Mudurnu ilçesinde Kanuni Sultan Sü kuruştur, 3 — Eksiltme 21/9/949 çarşamba günü saat 15 de Bolu Vakıflar İdaresi binasında toplanacak inşaat komisyonu odasında açık eksilt. Te usülile yapılacaktır. 4 — Eksiltme şartlaşması ve kıflar Genel Müdürlüğü Inşaat Müdürlüğünde ve İstanbul buna bağlı kâğıtlar Ankarada Va- Vakıflar Baş Müdürlüğiyle Bolu Vakıflar İdaresinde görülebilir. 5 — Ekslitmeye girebilmek içi Beçici teminat vermesi ve eksiltme belgeleri ibraz etmeleri lâzımdır, n isteklilerin usulüne göre 400 lira gartnamesi gereğince Ticaret Odası 6 — İsteklilerin bu işin özelliğine binaen 1949 yılı için Valaıflar Genel Müdürlüğünden alınmış yeterik belgelerini göstermeleri garttır. 7 — Talip olanların yukardaki te üçüncü maddede y: ilân olunur, (13161) 1 günde adı wecen maddelerde yazılı belgelerle birlik- komisvona müracaatları Hazirlıyan? — [ğlllll ARSLANLI j Bevgili okuyucularım havanın bu derece soğuduğuma göre yeni mev #sim hazırlıklarına hemen başlamma - mız Jâzım, Bu gün sizlere 1950 kış modasının yeniliklerinden bahsede. j 1 — Tayyör düğmeleri bele ka. dar iniyor. Belden kalçaya kadar olan mesafede jaket uçları ya düği mesiz olarak Üst üste biniyor, ya) da hafif aralık kalıyor, Oğullarına — ve diği dnirelerden sa, bina vergisi iradını nazarı iti - bara almadan oğullarından veya ba- basından aldığı kiranın senelik tu- tarını bildirecektir. Almıyorsa — bir gey bildirmesine lüzum yoktur. Mi- salimize vuzuh — vermek için bekâr oğlundan da ayda 40 lira kira aldı- ğinı kabul edelim) yalnız bekâr lundan almış olduğu 480 lirayı bil- direcektir. £ — Onbirinci daireden 951 yılın da eline nakden geçen para — 500 li- radan ibaret olduğuna göre bu da- ire için bildireceği gayri sâfi hası - lat ta 500 liradan ibaret olacaktır.. (Bu büküm yazı kanunun 56 ncı maddenin son fıkrasındaki — kastin- 'den istimzaç edilmiştir.) h — On ikinci dairo kiracısı kira- sını muntazam verdiğine göre bu da ire için bildirilecek gayri sâfi —ha- #ılât ta 1200 liradan ibarettir. O halde verilecek — beyannamen gayri aâfi hasılat yekünunu toplar- Binanın gayri sâfi hamlâtı yekü- funun 8120 liradan ibaret olduğunu Körürüz. Giderler Madde 58 — Sâfi Iradın bulunma- 40 İçin gayri sâfi hasılattan aşağıda yazılı giderler Indirilir : 1 — Kiraya veren tarafından & denen aydınlatma, sansör giderleri; 2 — Kiraya verilen malların Ida- resi İçin yapılan ve gayri menkulle- FiN ehemmiyeti e mütenasip — olan İdare giderleri; 3 — Kiraya verilen mal ve hakla- ra ait sigorta giderleri. 4 — Kiraya verilen mal ve haklar dolayısile yapılan ve bunlara sarfo. unan borçların falzleri; | 8 — Kiraya verilen mal ve hak- lar için ödenen vergi, resim ve harç | darla (şerefiyeler dahli), kiraya ve- renler. tarafından ödenmiş — olmak YENİ SABAR KADIN « MODA 2 — Şapkalar takke veya Çinli memurların giydiği Mandaren — bi- çimindedir, - (Resimde — görüldüğü Bibi.) 3 — Korsajlar bol, yumuşak ve kol evleri düşüktür, — , 4 — Omuzlara atkı veya gal ört mek modadır. 5 — Boyın çeneye kadar kapalı ve Bırt, resimde görüldüğü gibi a. çık olan yakalar çok moda , 6 — Ayakkabılar son derece de kolte veya bir #i bantlıdır. 7 — Gece elbiseleri gündüz el. bikelerine nazaran daha kısa, etek leri ya çok geniş, ya da çok dar- âir, 8 — Resimde gördüğünüz gibi, belden aşağı sarkan elbiseye uy- gun renkte ayrı bir parça kalçanın birini genişletmektedir. 9 — Etekler, belden — Itibaren Yazan: Salâhattin Dumlu Gayri menkul sahiplerine azamt müsamaha, ısıtma ve asansör masrafları, irad sahibinin yer değişimi ——...—— gartile dağım ve kaldırım. giderleri- ne İştirâk hisseleri (107 nol madde gereğince gelir vergisinden mahsup len vergiler gider olarak İndiril- mez)4 € — Kiraya verilen mal ve hak dar için ayrılan amortismanlar. 7 — Kiraya verenin yaptığı ona- rım giderleri Çemlâkin İktisadi de - Berini artıracak suretto tevsil, tadi- Ji, veya, bunlara İlâveler. yapılması için Ihtiyar olunan giderler, onarm Bideri sayılmaz, 8 — Kiraya verilen mal ve hakla- ra ait bakım ve Idame giderleri; © — Kiraladıkları mal ve hakları kiraya verenlerin ödedikleri kiralar ve gerçek lerı 10—İŞİ veya memuriyet nakli veya hut hastalık sebeplerile İkametgâ - hini başka bir şehire veya kasaba- ya nakletmek meoburiyetinde kalan darın gittikleri yerlerde kiraladıkları konutların kira bedeli (bu kira, sa- hip oldukları ve evvelco oturdukları konutun. Bayri — sâfi Iradını. aştığı takdirde, fazlası İndirlimez.) Gayrl menkul sormaye mahiyetin- deki mal ve hakların kismen kir: ! hâlinde, — yukarıda yazılı giderlerden yalnız bu kısma İsabet edenler hasılattan İndirilebilir. Mükellefler, diledikleri takdirde, yukarıda yazılı giderlere karşılık ol mak Üzere — hasılatlarından 9620 ye kadar bir mıktarı götürü olarak In direbllirler. Bu madde hükmünün uygulanma- sında, para cezaları ve vergi coza- ttan gider olarak İndirll- Gelir vergisi kanunu 58 nci Dınd- desinde gayri menkullere ait — ebfi iredi tarif ederken (... gayri sâfi hasılattan iradın sağlanması ve ida- |mesi için yapılan giderler indirildik- ton sonra kalan mişti. 60 ncı ve üsbet farktır) de- 7 nci müddeleri ile hasılatı — tarif ettikten İ #onra, 58 nci madde ile de gider ka bul edilecek ödemeleri tâdat etmiş- tir. Fıkralara ayrılarak sayılmış — olan gider kabul edilecek ödemelerden tav ziha ihtiyaç gösteren birkaç tanesi 'a edilirse diğerleri üzerinde durmaya dahi lüzum yoktur. — Zira okuma bilen her insanın anlayacağı açıklıkta yazılmıştır. Meselâ birinci fıkradaki (kiraya veren — tarafından ödenen aydınlatma, 1sıtma, sü ve a- sansör giderleri) gibi. yırtmaçlı, içine eteğin boyunda ay| M kumaştan bir pantalon giyilmek tedir, 10 — Bir kulaktan diğer kulağa takılan kolyeler çok revaçta. Buu bize prenses TTurandot'u hatırlat . miyor mu? Sevgili okuyucularım, sizlere ge lecek hafta 1950 senesi modasının yeniliklerinden yine bahsedeceğim, Maliye B. Hesap Uzmanı değilebileceğini tasrih etmiştir. Me- selâ bir kimsenin 400 bin lirahk bir apartımanı ahrken parası ” yetmedi- ği için 100.000 liraya ipotek ettir - mek süretile borçlandığını kabul e - dörsek bu kimse gayri safi hâsılat - tan yüzbin lira için ödemiş - olduğu faiz tenzil edilebilecektir. 10 ncu fıkra vergi hukukunda 6l- dukça nâdir tesadüf edilen bir mü- samahayı göstermektedir. Bir gayri menkul iradı sahibi me Şüphesizki, burada (binanın bir v ariyet nakli veya hastalık gibi bir partıman olduğunu kabul edelim) ; (yarüretle, başka bir şehir veya kas Aşdınlatmadan kastedilen ne kira- aaparı Yakletmek zaruretinde ka - ya verenin kendi işgal ettiği dairo- İnrsa bu yeni gittiği yerde ödediği nin aydınlatma — masrafıdır, ne de|kirayı (ilk oturduğu yerin iradı ga kiracıların ödedikleri aydınlatma be- İi safisini geçmemek şartile) gayri deli. Vazın kanunun kasdettiği av - İrâfi hasılatten tenzil edebilecektir. Gzde e Meyman eyt eli Va mer ülüyorki, müstahdemlere — kar divenlerin, bir de varsa kapı önü - |.. (iş veren tarafından sağlanan men nün aydınlatılması için verilen be- (faatlorin tadadı esnasında temin e- deldir. dilen konut kiraları ücret sayılmak BSu da ayni vaziyettedir. Eğer ki- raya veren — kiracılardan su parası diye birşey alımyorsa, yani apartı - manın sarfettiği su bedelini bizsat veriyorsa, şüphesizki, verdiği pı yı masraf olarak yazacaktır. Eğer su parası alıyorsa, aldığı su paral mm gelir olarak gösterdiği takdı de verdiği su parasını da gider ola- rak gösterecektir. Isıtma ve asansör masrafları da aynı dürumdadır. ( İkinci fıkra ifadesindeki kasit to moydandadır. Eğer kiraya verilen bi 'na Üç katlı bir apartıman ise bura- 'da İdaro masrafı azami bir kapıcı aylığı olabilir. Fakat 4 ncü Vakıf hanı gibi bir bina mevsuu bahs ol- akdirde, burada —bir İdare ervisin —müdürü, kâtibi, katların temizliğine nozaret eden da demeleri, kapıcıları ve bekçisi olma- suretile) çok hasis davranmış olan gelir vergisi kanunu aksine olarak İgayri menkul sahiplerine karşı aza- oğluna kat, ev veya dairo tahsis et- mesine kadar ileri vardırmıştır. Yalnız burada nazarı itibare alın- mamış bir hal vardırki, o da gudur Reşit yaşını ikmal etmiş oğluna kat, daire v 'tahsin etmiş bir nda oğluna karşı iş yeren durumunda ite © zaman bu katın emsal kirası oğlunun Ücretine ilâve edilecek midir? Yoksa edilme- yecek midir? Bügün bu hususta vermek imkhnsızlır. Edilecektir - diyen 47 nci madde son fıkrası htikmü ne kadar sarih iso edilmiyecektir. diyen S7 nci madde V1 büküm # tabildir. Ve Bunların derelleri d0 (pükmü de o Yadür sarlitir. Mes'ee Dördünclü fikra kiraya verilen val | Percüinde alacağı içtihat kararından beğa YAY ça bal a srün yara | sonra a iğMlüidayta olunabilin S aKatda ee ldiğir, ba tü Ca ait faizin de gider olarak kay - (Oevamı Var) Yazan: Bskı bir. pehlivan Telrika No. 198 Arnavutoğlu pırpıltı ayağına geçirip ortaya fırladı. Pomak Sarı Ahmet — bil- mediği — oyunlardan — kurtul- mak için çırpınırken — Bi- vaslı mütemadiyen aldığı oyun- ları değiştiriyordu. Bir ara Po- mak Sarı Ahmedi başının üÜstü ne dikti. Sonra da iki bacağı - nin arasına geçip kendisini sırt Üstü yere uzâtıverdi. Güreş beş dakika ya sürmüş, ya sürmemişti, Pomak Sarı Ah Met nasıl olup da böyle kısa bir zamanda yenilmiş olduğunu bir türlü anlıyamıyor, yerden doğrulmağa çalışıyordu. Bagı dönmüştü. Sersem gibi olmuş - tu. Halk ise bir taraftan Sıvas- h Dursunu çılgınca alkışlarken, bir taraftan da Pomak Sarı Ah metle alay ediyordu: — Aferin be Sıvaslı! — Gördün mü Ahmet pehli- van! Güreş dediğin böyle olur! — Yaşa Dursun pehlivan! — Aşk olsun Sıvaslı! — Aldın mı dersini Sarı Ah- met? Sıvaslının - Ahmedi — yendiği yer, Arnavutoğlu, Karabelâ ve Koç Yusufun toplu olarak otur dukları yerin biraz ötesinde bu Tunuyordu. Sıvaslı Ahmedi yen dikten sonra yüksek sesle: — İşte güreş dediğin böyle olur demişti. Bizim karakucak- ta insan yumruk kadar çocuk- lara yenilmez! demiş ve yürü - yüp gitmişti. Bu sözleri herkes gibi Arna- vutoğlu da duymuş ve şahsına yapılan bu hakaret çok ağırı - na gitmiş olduğundan hemen yerinden fırlayarak - Sıvaslının arkasından yürümüş, kendisine yetişmişti — Baksana pehlivan! Sıvaslı bir hitap üzerine dön müş, karşısında Ali pehlivanı görünce gülümsemişti: — Ne var oğlum! — Çocuk diye alay ettiğin ben miyim? — Evet, sensin! — Öyle ise beni de yen de ne kadar pehlivan olduğunu anla- yayım. Bu söz üzerine Sivaslı dura- di: — Bana meydan mı okuyor- sun? — Evet! — Git işine! Benim çoluk ço- cukla işim yok! Ve yoluna devam etti. Fakat Arnavutoğlu pet rakmıyordu. Ne olup bit bir türlü anlıyamıyan halk on- lara merakla bakıyordu. Acaba ne olmuştu? Ali Pehlivan Sivas hdan ne istiyordu? Sivaslı Dursun hakem heye- tinin önüne doğru yürüdü. Ora da bulunan ödülünü alacaktı. Fakat Arnavutoğlu da onunla beraber hakem heyetinin önüne geldi: — Dursun pehlivana — beni yenmeden ödülü veremezsiniz! dedi. Kendisi bana meydan oku du. Hakarette bulundu. Şimdi ben kendisile tutuşmak istiyo- rum. Beni de yensii ra istediği mükâfatı alabilir. Dursun alayla karışık bir hld detle Arnavutoğluna döndü: — Durup dururken kemikle- rini kırdırmak mı istiyorsun? — Elinden gelse kırarsın da.. Senin Pomak Sarı Ahmetle yap tığın güreşlerde bir galibiyetin ve bir mağlübiyetin var. Benim de bir galibiyetim var. Buna mukabil mağlübiyetim — yok. Mağlüp etmeden baş ödülü alı mazsın! — Sahiden benimle tutmak mı istiyorsun? — Elbette! — Gel öyle ise! Sana da der- Bini vereyim. Amma bak şimdi- den söylüyorum. Karakucak gü reşi yağlı güreş gibi maskara güreş değildir. Kafan gözün pat larsa karışmam! — Dedim ya... Elinden ne geliyorsa yaparsın. Ben şimdi ayağıma bir pırpıt geçirip geli yorum. — Çabuk gel yalnız. ma! — Senden neden İ bi Kaç- kaçayım? SA S Tophanede bir sokak sakinlerinin Istanbul Emniyet Müdüründen Ticası Tophanede Hurma — sokağında ctunan okuyucularımızdan aşa- gıdaki mektubu aldık: «Goceleri sokağımızda sabar ha Radar gürültüden uyku wyu mak kabil olmadığı gibi bu s0- kakta toplanan bası mekânsız kimselerin şerrinden ve hattâ sık sık bıçak çekmelerinden do- layı sokağa bile çıkamıyoruz. Bekçilerin yüzünü ancak — bekçi aylığının toplandığı günlerde gö rebiliyoruz. Sayın yeni Emniyet Müdürümüzün sokağımızla alâ- kadar olmasımı temenni ederiz.» Bir mahalle halkının sıhhatini /e düşüren fabrika Zeytinburnunda oturan okuyu- cularımızdan aldığımız bir mek- tupta; Zeytinburmundaki — bakır fabıtkasının duman ve — kurum- Tarının o civar halkını - rahatsız ehikeye koy- sıkhatlerini SYAT L Nerenden kaçayım ? Ve hemen oradan uzaklaştı. Doğruca Barı Ahmedin yanıma geldi: — Bana ça lun! dedi. Pomak Sarı Ahmet: — Abe sen karakucak da bi- lir misin? diye sordu. — Bilirim, İlk güreşlerim! karakucakta yaptım. — Yandı öyle ise Sivaslı! — Belli olmaz. Sivaslı sağ: lam bir pehlivan! — Ben de çürük adam mı- yım? Bak buna pek sevindim. Bakalım gu kabına sığamıyan Sivaslı yıldızları sayarken ne yapacak? Arnayutoğlu soyunmağa baş lamıştı. Halk bir şeylc- döndü- ğünü görmüştü amma, ne oldu bir türlü anlıyamıyordu. ihayet cazgır ortaya çıkarak bu sözleri söyledi — Ey ahali! Şimdi son bir ireş daha seyredeceksiniz. 'omak Sarı Ahmedi mağlün e den Sivaslı Dursuna, yine Po- mak Sarı Ahmedin galibi olan Ali pehlivan meydan - okuyor. Sivaslı Dursun da bumu kabul etti. Şimdi her iki pehlivan arr- sında karakucak güreşi yapılı cak. Bunun galibi baş pehiivan ilân edilecek ve ortaya konan ödülü alacaktır. Bu ©o kadar beklenmedik bir meydan okuyuştu ki herkes şa- şırmış kalmıştı. Derhal harare lar başladı Sivaslıya meydan okuyor ha? Deli mi bu Ali pehlivan? — Sivaslı kim, o kim? Val- lah Dursun pehlivan bir yerini sakatlar bunun . — Sarı Ahmedi yağlı güreş- te yendi ya... Şimdi Sivaslı Dur sunu da yeneceğini zannedi - yor. — Karakucak güreşi bihyor mu acaba? — Yok canım, nereden bile- cek? İstanbul pehlivanla:ı karr. kucaktan anlamazlar. Sarı Ah- met de bilmiyor. Yağlı güreş pehlivaaları " karakucağı basit zannedrler. Ancak sırtiarı ye- Te vurunca işin içinde İş oldu- ğunu anlarlar. Sarı Ahmedin ba gına gelen, bunun da başına ge- lecek! — Canım bilse de ne çıkar... Yağlı güreş değildir bu... Sivaz h dakikasında bağırta vağırte yener bunu... -- Ne cesaretle Sivashıya mey dan okuyor? Bir türlü anlıya madım gitt — Belki de Pomak Sarı Ah- met kışkırtmışt . İntikam al- mak için — Kimbilir? Belki de öyle- dir. Arnavutoğlu çabucak soyun- muş ve ayağına bir pırpıt geçi- rerek meydana çıkmıştı. - Kar belâ ancak o zaman Pomck Sr rı Ahmede sordu: — Hangi caseretle bu Ali pehlivan Sivaslıya meydan o- kuyor? — Neden okumasın? Bura, €r meydanı değil mi? Kendisız ne güveniyor demek. — Vallah sakatlar bu Sivas- h bizim Ali pehlivanın bir ye- rini — Öyle mi zannediyorsun? Ali pehlivan onu da yenecek. ., — Yenecek mi? — Elbette.. Kendisine gü- k bir pırpit bu li münakaşa- veni olmasa hiç ortaya çıkar miydı? — Nasıl yener yahu, Kara kucak atabiliyor mu imiş? — Biliyormuş.. — Nereden öğrenmiş? — Sormadım. Bilmi Fakat kendisine güveniyor. Gü venmese ortaya çıkar mıydi biç? Z— Şaşıyorum vallahi.. Pi kadar takdir ettiğin bir p__—hh— “van, hem beni, hem de seni ye- nen bir adam, nasıl oluyor da şimdiye kadar tanınmamış bu- Tunuyor. — Kim demis tanınmamış «i Şehir Hatları vapurları büfecilerinin gönderdikleri şikâyet mektubu Devlet Denlayollarının” — şehir hatları vapurları büfecilerinden aşağıdaki mektubu aldık: Dertizyollarıın — vapurlarına her sene iki müteahhit üzerleri: ne toptan almaktadır. Biz da bunları kendilerinden kira ile al maktayız. Fekat mütcahhitler Dis lerden çok fazla para istemek ler, meselâ günde 50 lira, posar ve bayram günleri için da 190 Tira almaktadırlar. 'Ru parayı vermiyenleri derhal — işlerinden çıkarmaktadırlar. Bizler huku- kumuzu koumak için bir dermeiz kurduk. Fakat mütcahkitler bu derneğe şöenlerin ellerinden iş- Terini alarak tehdit etmektedir ler.Derdimizle uğraşacak makam neresi ise Tütfen aldkadar olma- sm rica ederle.> duğu yanlarak, elâkalıların nas zarı dikkatinin celhadilmesi latek nilmektedir.