SkE Eva! Mühim b selerin ari — Bence mimarlık, en mühim bir san'at koludur. Bir zaman, roman yazmayı da düşündüm fakat kendimi daima büyük ro- mancılarla mukayese ettiğim i- gin bundan vaz geçtim. Resme gelince, bunun dar bir faailyet Bahası olduğuna kaniim. Zaten ben resmin, fazla birgey ifade ettiği bir devirde yaşadığımızı pek sanmıyorum. Hitler, yine tekrar gelip ay- nanın önünde durdu; pastı dili- ni fetkik etti. Bir müddet düşün dükten sonra şöyle söze başla- di — Ben İngilizce öğrenmek is- tiyorum, ama bundan hiç kimse haberdar - olmamalıdır. Ben u- | mumiyetle bütün dilleri, tehlike | li bir takım vâstalar addede - | rim. Onlar, muhakkak ki, siya: set ve kültür alanında, en kor- kunç birer propaganda basili - dir. İşte bu yüzden bütün Av- rupa, Almanca konuşmağa baş- larmadan, gayeme ulaşabileceği- mi ve Reich'in, milletlerin sev- gisine 'dayanan temeller üzerin de oturabileceğini ummuyorum.. Artık yorgunluktan, bitgin bir hâle gelmiştim. Saat yediye yaklaşıyordu ve ben sabahın Üüçündenberi, durup dinlenme - den, Führer'e, hâlâ yüksek ses- le kitap okuyordum. Kelimeler, gözlerimin önünde adetâ rakse- diyorlardı. Fakât o, yakamı bir türlü bırakmıyor, gidip yatmak istemiyordu. Nihayet banyo odasına geç- meğe karar verdi. Fakat ben, bu bile, ona, kitap oku- mağa devam etmek mecburi tindeydim. Yıkanmayı mütea- kip, âdeti veçhile, sabah jimnas tiği yapmağa başladığı sırada bana seslendi — Bugünlük bu kadarı kâfi. Kitap, gerçekten çok istifadeli bahislerle dolu Eva Sonra gidip sedire uzandı. Ve çok sevdiği Reks adındaki kurt köpeğini okşarken ilâve etti: — Sen de git yıkan Eva! Bi- razdan gezmeğe çıkarız. Hitler, yıkandığın müddet zarfında beni daima — dikkatle seyrederdi. Ve ben onun vilcu- dümü seyre doymadığını düşü- nerek büyük bir haz duyardım. Hitler bilhassa jimnastik yaptı- ğım zaman gözlerini benden yırmazdı. O böyle anlarda ba- 'a daima, ayni komplimanları yapar şöyle mırıldanırdı: — Sehin ne harikulâde güzel bir vücudün var! — Hiç şüphe yok ki, Führer, vücudumu benden bile çok daha Ruha kasvet veren bir pazar günü.. Gökyüzü, kara bulütlar- la örtülü.. Ben ve müneccimimiz Profesör. W. başbaşa — vermiş, onu bekliyoruz. Nihayet Hitler, saat üçte geleceğine altıda çı- kageldi. O ilk önce Profesör W. 1i görmek istemedi ve bana şöy- le dedi: — Kaybedecek vaktim yok Eva! Mühim bir takım hâdise- lerin arifesindeyiz. Avusturya - yi Almanya'ya ilhak etmek, bel ki de, mümkün olacaktır. Hess, bu yaz Von Papen ve Tafs ile birlikte hazırladığı plânları tat bik etmek arzusunda... Ben Hitler'i, ilk defa olarak, bu kadar heyecanlı görüyorum.. Belli ki, bugün onun benimle ko- nuşmağa ihtiyacı vardı. Fakat fikrini — değiştirerek | Profesör W. i görmek İistedi. Onu karşısında görünce sordu: Yıldızlar, ne söylüyor Pro- fesör? İhtiyar müneccim, sâkin bir eda ile cevap verdi: — Şimdilik iyi şeylere, sâde- ce iyi geylere işaret ediyorlar. Führer'im! — «Şimdilik> tâbirinden kas- Çeviren Nâzım Kemal ir takım hâdi- fesindeyiz ba yıldızlar, tiniz nedir? Ac: ha sonraları için iyi şeyler, aret etmiyorlar mı? Profesör W. itidalini muhafa: za etmeğe çalışarak, kurnaz bir Yahudi gibi hareket ediyordu Onun kanında, belki de, Yabu- di kanı vardı. Uzun uzun düşün-: dükten sonra şöyle dedi ; — Önümüzdeki yıl, yâni 1938 yılı, hayatınızın en mübhim yıl- larından biri olacaktır. Bu ta rihi, aklınızdan aslâ çıkarmayı - nız Führer'im!. — Acaba siz, den sonra yıl değiştireceğini mi tiyorsunuz — Sizin gibi büyük bir dahi - nin. yıldızı istikamet — değiştir - mez Führer'im! O, ya parlamak ta devam eder, yahut da tama- mile söner. — Şu halde yıldızım sönecek: midir? İhtiyar müneccim, büyük bir dacret hâli içinde kekeledi: — Böyle ehemmiyetli mes'e- lelerde, Führer'im, en ileri gö- rüşlü bir müneccim bile, şahsl hislerini ifade edemez. Ben, sâ- dece 1938 yılı için yıldızlara baş vurmuştum. Size ancak şunu tekrar edebilirim: <1938 yılı, hayatınızın en müstesna bir yı- h olacaktır. — Demek 1937 yılı değil, öy- le mi? — Hayır, 1938 yılı... Bunun üzerine Hitler, Profe- sör W. ye izin verdi ve bana dö nüp:” — Benim müneccimle uzun yzun konuşmağa ihtiyacım yok, dedi, Biz, birbirimizle çarçabuk anlaşırız. O, Avusturya mes'ele- sini, şimdilik taliketmemi isti- yor. Halbu Papen ve Muff'a göre, bu ay içinde derhal hare- kete geçmem ve Nazi partisine mensup Avusturyalı arkadaşla- rı bir kiş daha bekletmem lâ- nn ! Şimdi Hitler, odada bir aşağı bir yukarı, sinirli sinirli dolaşı- yordu. Bir aralık karşıma ge- lip dikildi. Ve kendi kendine hi- tap ediyormuş gibi göyle ho- murdandı: — Benim gibi koca bir İmpa- ratorluk eden bir adam için yıl dızlara inanmakta — utamılacak ne vardır! Avusturya mes'elesi, daha önceki bütün teşebbüsle - rimden daha çok beni heyecan- landirıyor. Şu abda Hatıfdan, ihtiyatlı davranmayı emreden sesler işidiyor gibiyim, Zaten ihtiyar müneccim de, biraz ev- vel, orta yerde bir tehlikenin mevcut olduğunu söylemişti. Şu 'na inan ki, Evâ, ben bu esrarlı işaretlere daima kıymet verdim. Zira bunların zekâmızdan ve devlet menfaatlerinin emrettiği şeylerden daha üstün olduğunâ- kaniim. Bununla beraber Avusturya mes'elesini, her şeyimi kaybet - mek, hattâ Reich'in mukadde - ratını tehlikeye düşürmek hasına da olsa, halledeceğim. Şu muhakkak ki, Reich, Avus- turya olmaksızın devam edemi- yecek, yıkılacaktır. (Arkası var) bununla, 1938 zımın İstikamet söylemek is- Adana vapurunda yakalanan kaçak eşya Birkaç gün evvel şehrimize ge- len yeni posta gemilerimizden <Adana> da bir kaçakçılık hadi sesi olmuştur. Geminin 2. ci kâ- tibi Affan Tulça'nın kamarasın- da, manifatura eşyası, Tadyı elbise, oyuncak aleti, kadın süs eşyası olmak üzere 94 parça ka- çak eşya gümrük muhafaza me- murları tarafınden meydana çı- karılmıştır. Ayrıca geminin üst katındaki filikaların birinin içe- risinde 10 parça dikilmiş giyim eşyası bulunmuştur. İsatılabileceği HABERLERİ Ölüm nisbeti bariz şekilde aZ: alıyor Tedavi usulünün tekâmülü ve halkın uyanışı bu neticeyi sağladı Son seneler zarfında memleke- timizde ölüm nispeti bariz bir ge- kilde azalmaktadır. Bu hususta kendisiyle konuşan bir arkada: mıza, İstanbul- belediyesi Sağlık memuru İbrahim Sağun, şunla- rı söylemiştir. — Memleketimizde ölüm nis- beti bariz bir şekildesazalmakta- dır. Bunu iki sebebe atfediyorum. | Birinci sebep tedavi usullerinin tekâmülüdür. Meselâ Bu aylar zarfında memleketi- mizde çocuklar arasında bir çok vefiyata sebep olan çocuk ishali- nin sulfo guamille kati tedavisi mümkün olmuştur. Bu — sayede vatan, her sene binlerce evlâd kazanmaktadır. Bilhassa son se- âelerde kullanılmıya — başlanan karma aşılar, bir kimsenin ayni zamanda bir çok hastalığa karşı muafiyet kazanmasını sağlamış- tır. Karma aşılar, sari hastalık- dara karşı açılan mücadeleyi ba> riz şekilde kolaylaştırmıştır. İkinci sebep, köylülerimizin fi kir bakımından süratle kalkın- masıdır. Yirmi sene evvel sari hastalıkları ihbar etmekte ihmal kâr davranan köylülerimiz, Bu- gün, bu hususta titiz davranmak- fadır. Hayat seviyesinin gittikçe yükselmesi de bu hususta büyük rol oynamıştır. Sağlık teşkilâtı. mız da, gayretle çalışmakta ve bütün halkımızın aşılanmasını te mine gayret etmektedir. Müsterih olarak şunu söyliye- bilirim ki, bugün için bir salgın hastalık tehlikesi kalmamıştır. Veremle de amansız mücadele e- diyoruz. Bilhassa, her vilâyette açılmasına karar verilen verem dispanserleri ve sanatoryumlar vasıtasile bu * haatalığın önüne geçmek mümkün Gölacaktır. Yal- nız bu dâvanın gerçekleşmesi za mana mütevakkıftır.> Öğrendiğimize göre İstanbul- da geçen sene ilk üç ayda 4038 bu-senenin ilk üç ayında 3480 blüm vâkası görülmüştür. Kasaplık hayvani Et fiatları, hayvan muvareda- fanın artması ve sıcakların bastır. ması üzerine gün Beçtikçe biraz daha düşmekte, bu gidişle ay bar şında koyun etinin 200 “ kuruşa söylenmektedir. Dün canlı hayvan toptan 110 ku- ruştan muamele görmüştür. Ka- saplarda etin 250 kuruşa satıldı- ğı müşahede edilmiştir. Ayrıca elde bol miktarda hayvan bulun- maktadır. Mahküm olan berber Beyoğlunda bir berber salonu işeletmekte olan Frederik, salo- nunda 18 yaşından aşağı Hali - me adında bir kızı çalıştırmak, kadro vaziyetine uygun beyanna me vermemek ve dükkânındaki işçilerin dinlenme yerlerini tali- mata uygun yapmamaktan — sa- nık olarak Sekizinci Asliye C zadaki muhakemesi sonunda 58 lira para cezasına mahküm edil miştir. Üçer ay yatacaklar Askeri silâh ve cephane te- darik etmek ve evlerinde sakla- maktan sanık olarak bir müddet tenberi İkinci Ağırcezada yargı lanan Ahmet Ali, İdris Ve Yusuf adlarında üç kişinin birlikte gö- rülmekte olan muhakemeleri 30 'na ermiştir. Üç arkadaşın bera- berce bu suçu işledikleri kanaa- tine varılarak ayrı ayrı üçer ây hapislerine karar verilmiştir. BUYÜK AŞK ROMANI Yazan : SERVER BEDİ Hattâ iki gün içinde ona uzün — yılların bütün acıla- rını birden yaşatan âni kedel gahsiyetinin muhtaç olduğu oi- gunluğu vermeğe başlamıştı. Nejat, sessiz ve hayran, — ona bakarken böyle düşünüyordu. Ağlamamak için gayret sarfet- tiğini gördüğü kızın -karşısına oturdu. — Sizi bu ağır keder günle- rinizde yalnız bırakmak iste- mezdim; fakat, belki tahmin et. mişsinizdir, sizi aramanın doğ- Tu olmadığını düşündüm. Selmin önüne bakarak al, ve titrek bir sesle: — Biliyorum, dedi, hepsini biliyorum, annemin dün bura- 'ya geldiğini ve sizinle ne konuş fuğunu da biliyorum. Fakat ya pamadım, sizi son defa bir ke- Te daha görmeden. Çok düşün düm, dün gece, —Annem beni Serbest bıraktı. Fakat onun ne istediğini biliyorum. Onun bana söylemediği şeylerin hep- Bini hissettim. Bunlar konuşu- lamaz, Nejat bey, ne onunla, ne de sizinle. Çirkin, çok çirkin bir şey, değil mi? O benim aa- nem. Sonra.. Biliyorum ki, sız evvelâ onu tanıdınız. Ve annemn sihirli bir kadındır. Yalnız bea çok talihsizim. Şimdi kendimi ne kadar yalnız buluyorum, bil Beniz, . Sizinle son defa, dostça konuşmak için geldim. Annem bir gey söylemedi bana, fakat hissettim ki, siz onu —memnun etmek için beni bir daha memeğe söz verdiniz. Oh, bü- tün bunları kulağımla duymış gibi biliyorum. Zararı yok. Size hiç gücenmedim. Ne garip! Size karşı içimde öyle bir... Öyle bir... Emni- yet... Emniyet... hissi var ki, si Zin haksız olabileceğinizi aklı - ma getirmiyorum Ne yapayım? Benim şansım bu. Hem de en felâketli günlerimde, sizin - ka- dar anlayışlı bir dosttan mah « Tum olmak benim şansım, Çün- kü, bakınız ne kadar açık söy - Tüyorum, en kederli anlarımda hep sizi düşünerek teselli bul: yordum, sizin bana kuvvet v. Teceğinizden emindim. Fakat bir eldiven... Hayır, o da değil, de- No. 35 Eldiven olmasaydı, yine biz tluğumuzu —annemden uzun zaman saklıyamıyacaktık. — Ve doğru da olmazdı bu, hayır, ben hiç bir şeyi gizlemedim annem- den, anlattım. Sizi bugün gör - mek istememin bir sebebi de bu. Anlattım. Sizden özür dilemeğe mecburdum. — Hayır, Selmin, niçin... — Mecburdum Nejad . bey.. Müştereken sakladığımız birşe - yi, size haber vermeden anne - me açmamalıydım. Fakat buna da mecbur oldum. Eldiven, e - vet, fakat o olmasaydı, başka birşey yine beni annemle açık konuşmağa — mecbur edecekti. Belki ben çok aksi bir kızım. Selmin'in gözleri kızarıyordu. Nejad doğruldu: — Hayır, Selmin, dedi, sizi daima böyle necip hisler içinde gördüm. Demin de size bakar - ken ayni şeyi düşünüyordum.. Bizde fazilet gibi öyle hâlis bir cevher var ki, yüzünüzün böy- le soluk ve yorgun olduğu an« larda bile, güzelliğinizi azalta - cağı yerde arttırıyor, Çünkü siz YENİ A TARAAMAAAARARAAAAAARAR RARAAAAAAAR AAA AAA RARARANARAARARARARRARARARARAAARARARRARRARARANI: Hukukçu Gözile $ ; AAARARAARARAARA Bir suç olarak fuhuş s:»u günlerin te haber« lerinde — merâleketimizde tanzim edilmiş fuhşun kaldırıla- cağı ve bir suç haline getirileci ğini okuduk.. Birleşmiş Milletler Sosyal ve Ekonomik Konseyinin bu hususta karar verdiği ve hü-| İkümetimizce de bu karara uy masının — mühtemel — bulunduğu bir rivayet olarak kaydolunmak- ta Idi Fuhşu meneden ve suç ha- line sokan diğer memleketler ta- rafından geçirilen tecrübeleri de nazara almak suretile bu mevzua temas etmeyi lüzumlu gördül Bir müellifin dediği gibi fuhuş dünya kadar eski bir tarihe ma- liktir. Mes'ele her zaman ve de- virde fikir ve idare adamlarının iştigal konularından birini — teş- kil eylemiştir İ Tarihen fuhuş bazen en şiddet- li müeyyidelerle menolunmuş, ba zan ise adetâ mukaddes bir iba- det gibi icra edilmiş ve — hattâ bazı hayır işleri için resmi va- ridat kâynağı olarak istimal edil- | miştir. Fakat tekniğin tekâmülü — ve büyük makine sanayiinin mey - dana çıkışı dolayısile şehirleri büyümesi, milyonlarca nüfusu ih tiva eden sitelerin teşekkülü fu- huşu yaymış, genişletmiş ve son zamanlarda — mes'elenin fikir 6 Ekim Serg Dün sabah 12 den 14 de kadar valinin başkanlığında ilgililerin iştirakile yapılan bir toplantıda 6 ekim sergisi hazırlıkları görüş melerine devam edilmiştir. Ser- gide İstanbul belediye ve vilâyeti için de bir köşe ayrılmasına ka- rar verilmiştir. « 6 Ekim sergisi İstanbul vilâyet ve belediyesi» köşesinde şehre yapılan hizmet- lere' aid resim ve maketler teşhir edilecektir. Toplantıda sergiye sanat mekteplerinin geniş mikyas ta iştirakleri — üzerinde ilgililer | israrla durmuşlardır. Bu maksat la sanat okullarına birer tebliğ gönderilerek, sergiye hangi eser lerle iştirak edeceklerini bir haf taya kadar bildirmeleri istenmiş- dir. Sağlık Bakanı Floryada istirahat eden Sağ- lık ve Sosyal Yardım Bakanı Dr. Kemali Beyazid, dün sağlık mü- dürü Dr. Faik Yargıcıyı çağıra- rak, şehrin sağlık durumu hak- kında izahat almıştır. Köpek istilâsı * Şehir dışındaki — köpeklerin Yevlet teşkilâtı tarafından , itl⣠edilmesi lâzım geldiği halde, köy | lerde henüiz böyle bir teşkilât ku- rulmarış olduğundan şehrimiz sık sık köpeklerin istilâsına ma- ruz kalmaktadır. İtlâf ekipleri çalışmalarına rağ men bir kısım cahil halkın taar- ruzuna uğramaktan ve toplanatı hayvanlar zorla serbest bıraktı- rılmaktadır. Buna karşı da bir tedbir düşü- nülmektedir. Trabzon gemisi Yeni «Trabzon> gemisi Pana- mada «Kastamonu» gemisinden 8/cenaze ile bir yaralı kamarotu alarak memleketimize mütevecci | hen yola çıkmıştır. stamonu gemisi de son ik- âl limanı olan Man - Of Cay limanına hareket etmiştir. “Eğe bugün geliyor, Batı Akdeniz hattına bir ara- hk seferi yapan <Ege> vapuru bugün saat 9 da limanımıza ge- lecektir. ” «Ege> 19 temmuz salı günü hususi bir şirket namına Hayfa ya gidecek ve orada 6 gün kal- dıktan sonra dönecektir. * Sehrimizde bulunan Ürdün elçisi ekselâns Emir Nasır, dün sabah vilâyette vali ve belediye başkanı Dr. Lütfi Kırdar'ı ziya- ret etmiştir. de ruh ve ten, mânâ ve beden güzelliği birleşiyor. Bunun için geçici arzular değil, ebedi his - ler veriyorsunuz. Annenize kar- Ş1 açık, samim olmanızı size çok yakıştırdım. Ben de hiç gücen- Medim size. Özür dilemenize lü zum yoktu. Fakat gelmenize çok sevindim . Nejad birdenbire durdu. Vil- dan'a verdiği sözü hâtırlamıştı. Selmin'in ümitlerine hiç birşey ilâve etmiyecek» değil miydi? Kadın, kızınır üzerinde onu ii yana sevkedebilecek bir baskı yapmağa mecbur - olmadan, 0- nun Nejad'ı unutmasını istiyor- du. Vildan'ı memnun etmek İ- çin söylenecek sözler bunlar de- Bildi. Fakat Selmin'in kibar te- essürü Nejad'a o kadar dokun- muştu ki, hislerini saklaması 0- nun faziletine karşı bir saygı - sızlık olacaktı. Selmin'in göğsü hızla inip kal kıyor ve ifade edemediği veya ifade etmekten çekindiği he- yecanların sarsıntısı içinde oldu ğu açıkca görülüyordu. Nejad bir müddet sustu. Genç kız de- vam etti — Ben babamı bu kadar sev- diğimi bilmezdim. Hattâ — size ondan şikâyet eder gibi konuş- tuğum için, sonradan çok üzül- düm. Hele babamın son günleri, son saatleri... O titreyen sesi ... Gözlerinin içinde bütün ruhunu görüyordum. İyi bir insandı ba- bam, Nejad bey.... Belki çok günahları vardı, bilmiyorum.. Kimin yok? Hayat insanı her SABAR Proft. Dr. Sulhi Dönmezer | damlarınca ehemmiyetle ele alın- masını icap ettirmiştir. Bu gün - kü gekli ile fuhuş topluluk ha - yatının en büyük dertlerinden bi- rini teşkil eder vaziyete gelmiş bulunmaktadır. Muhtelif sosyal sebeplerle köy ve kasabalarda o- turan nüfusun, şehirlere, büyük merkezlere doğru akışı fuhşu Ü- zerinde dikkatlo durulması ica- beden mevzulardan: biri - haline getirmiştir. Bugün, maalesef — İstanbulda da teressüm eylemeğe başladığı gibi, fuhşun gittikçe yaygınlaş- ması, kesafet kesbedişinin toplu- luk bünyesi üzerinde icra edebi- leceği çok kötü tesirler bakımın- dan pek te fazla israra ihtiy olmadığı kanaâatindeyiz. - Fakat' fuhuş tatbikatı bir de gizli olma- ya başladığı takdirde bu tesirler katmerli olur. Buna mukabil fuhşun fayda ve zaruretini ileri süren fikir adam- larına da çok eski devirlerdenbe ri tesadüf edilebilmiştir: Saint Augustin'e göre <umumi fuhuş, sosyeteyi daha ağır ni- tamsızlıklara karşı teminat al! na alan zaruri bir nizamsızlık - tır.» Ciceron fuhuş hakkında şun ları söylemektedir: Eğer bir kimse gençliği fahi: gelerle münasebette — bulunmak- tan menetmek lâzımgeldiğini söy liyecek olursa bunun çok ifrat - kâr bir fikir olduğunu inkâr e- demem; böyle bir fikir asırımı zin taşkınlığını mahküm eder - ken, aynı zamanda cedlerimizin âdetlerini de mahküm — eylemiş bulunmaktadır. Fuhşun menedilmesi lâzımge - lip gelmediği yahut başka bir fade ile suç haline sokulması cap edip etmediği hususunda çok mütezat fikirler mevcut bulun - muştur. Ve hâlen de mevcuttur. Meselâ Roma ve Bizansta ve sonraları 6 ve 7 inci asırlarda ba- t mütaassıp ve dindar kralla - rın, memleketleri içinde, fuhşu meneylemeye teşebbüs ettikleri görülmüştür; fahişeler eşya ye elbiseleri ve ikarmetgâhları mü - pBadere edilerek ve kendileri de türlü şekillerde cezalandırılarak ve hattâ bazan öldürülerek mah- küm edilmişlerdir. Fakat'bütün bu teşebbüslerin hiç birisi fuhgu. önliyememiştir.. 15 inçi,asırda frengi hastalığı ya yılıp hâr tarafa dehşet saçmağa başlayınca bü defa sihhi maksat larla fuhşü meneylemeye çalı - şanlara tesadüf edilmiştir: Fahi- şeler sütülmüş, saçları ve ku- A A | KISA HABERLER | K 4J * <Yozgat> şilebi İskenderun dan Etibank adına 7700 ton krom yükliyerek - Filadelfiyaya hareket etmiştir. » Bir müddettenberi tamirde bulunan Denizyolları idaresinin tankeri tamirden çıkmış Gi k- ve Abadana hareket etmiştir mi oradan akaryakıt getirece tir. * Ramide Kışla arkasında 1 numarada oturan Tahsin Toksese ait pik demiri dökümhanesinde bir yangın çıkmış, dökümhane- | nin çatısı yandıktan sonra sön- dürülmüştür. Yangının neden çık ğı araştırılmaktadır. * Halkalı Ziraat okulunda a- çılan tarım âletleri kursuna 50 talebe devam etmektedir, Kursta, Amarikadan alınan tarım Ââlet- lerinin sökülüp yeniden — monte edilmesi gösterilmektedir. * İzmit lisesi öğrencileri tara- fından hazırlanan resim sergisi cumartesi günü saat 18 de Gala- tasaray lisesinde açılacaktır. — ——— gün ne kirli şeylere sürüklemek istiyor. Bunları anneme, Neri- man'a, halama, hiç kimseye an- latamam. Söylemedim. Fakat si zin karşınızda başka türlü bir ferahlık duyuyorum. Siz çok güvendiğim bir dostsunuz. Kısa bir zamanda tanıştık. Fakat ne ehemmiyeti var zamanın? De- ğil mi öyle? Babamla annem a- rasındaki mes'elede babamı hak sız gördüğüm zamanlar çok ol- du, Sonra annemi haksız bul - dum. Sonrâ kimin haklı, kimin haksız olduğunu bir türlü an - lıyamadım. Şimdi... Annemi hak sız buluyor değilim... Fakat ba- bam bana daha yakın geliyor. Tuhaf birşey değil mi bu? An- nem bana bazen bir yabancı gi- bi görünüyor. Öyle halleri ve bakışları var. Tuhaf bir his bu. Anlamıyorum. Bilhassa son gün lerde... Çünkü onun babama git- işini, ölüm döşeğin mek isteme de bile ona kin beslemesini faz la buldum. Fazla, hattâ çirkin. Kimbilir, benden sakladılar bel- ki, babamın da anneme lerle. Selmin bir hıçkırığı zaptedi rek sarsıldı . Nejad başını ona doğru uza- tarak: — Selmin, Selmin!.. dedi Selmin ağlama hazırlığı için- de devam etti: sizinle görüşmeyeceğiz. Yazan: karşı ağır günahları vardır belki... Si- zi sıkıyorum bu mânasız şey « Mâzur görünüz. Bir daha Benim hakkımda, sizde en küçük bir S lakları kesilm d yakılmışlardır. Bu teşebbüs -| ler de menfi netice ver | hattâ frengili hastalar kendi rini gizlemek mecburiyetinde kal dıklarından hastalık daha da sâ- ri bir mahiyet almıştır.-Bu ımw daki teşebbüslere Şark memle - ketlerinde ve memleketimizde de, | belki daha da şiddetli olarak, te- sadüf edilmiştir Bütün bu fuhgü ilgaya müte- veccih olan hareketler kargısın - da daima tesbit edilen hakikat | bir müellifin de beyan eylediği veçhile <fuhşun hiç bir geyin ta- mamile izale edemediği ve tahri- 3, onu boğmak için kullanılan| birle mütenasiben artan bir hadise olduğudur. Fuhşun ilga olunduğu ve- suç İhaline getirildiği hallerde derhal |geniş ve yaygın bir gizli fuhuş tatbikatı baş göstermektedir. Halbuki her türlü kontrolden â - zade olan gizli fuhuş açık olarak | icra edilen fuhşa nazaran çok da ha tehlikelidir. Fuhşun ilga olunduğu ve suç teşkil eylediği hallerde, temin ey lediği kazanç dolayısile birçok - ları gayri kanuni olarak bu tür- atılmakta, hastalık ba İlü hayata |kapmakta ve mevzuat dolayısi - le hastalıklarını kimseye söyliye- medikleri için hem kendileri mah yolmakta hem de hastalıklarını başkalarına aşılayarak — onların mahvına sebebiyet vermektedir- İler. Fransa'da 1945 senesinde fu- |buş suç haline gokulmuş ve ilga edilmiştir. Fakat bunu müteakip derhal müthiş bir kaldırım. fahi- şeliği türemiştir. Dört yıl içinde bilhassa Paris şehrinde zührer hastalıklar öyle bir tezayüt kay detmiştir ki, Fransız makamları | bunun karşısında uzyn uzun dü- şünmekte ve matbuatta fuhşun İsuç olmaktan çıkarılmasını iste- İyen yazılar çıkmaktadır. | Okuyucularımda herhangi bir tereddüdün husulüne sebebiyet vermemek için derhal beyan et- mek isterim ki, fuhşun bir - suç teşkil etmemekle beraber, icrasın da mutlâka tanzim edilmesi ve âmme müesseselerince gayet »ya- kından kontrol edilmek suretile icrasına müsaade edilmesi icap eder. Bi Gerçi fuhşun menedilmesi, ta-, rihen de-sahit olduğu veçhile, giz li fuhşa, yol açar. ve bunun mâ - zarratı çok daha da büyük ölur ammâ fubşun tamamile serbest ve her türlü kayiddan âzade 0- larak tatbik yeri bulması ise 1r- kı kökünden tahrib edebilecek Adana Genel Meclis seçimleri Adana, 8 (Hususi) — Bir müd |det evvel Danıştayca — bozulan, il genel meclisi secimleri |Kadirli, Kozan, ve Feke ilçele rinde yeniden yapılacaktır. | Demokrat Partinin ara seçim- lere katılmamasına rağmen Ka: İdirli demokratları bu seçime işti | İ|rake karar vermişlerdir. Her iki İpartide de hummalı bir faa ze çarpmaktadı: İzzettin EF | | Sıtma savaşı tedkikleri Birleşmiş Milletler Cihan Sağ: hk teşkilâtı üyelerinden Dr. J.| M. Vine dün uçak ile Yunanis- tandan şehrimize gelmiş ve Ye- şilköy alanında ilimiz sıtma sa vaş bölgesi başkanı Dr. Mithat Süyev ve sağlık müdürlüğü yar- dımcısı tarafından karşılanmf1- tır. | Dr. Vine sıtma savaş genel müdürü Dr. Seyfettin Okan ile şimâl vilâyetlerimizde bir tetkik gezisine çıkacaktır. fena fikir kalmasını istemem. — Ne münasebet! Hangi fe- na fikir, Selmin? Bir daha gö- rüşmeyeceğimiz de ne malüm?. Hayat bu..: İnsanların verdiği karara tâbi olmaz. Kendine gö re bir akışı vardır. Her sıkıldı - ğın zaman beni ararsan, bu dos tunu her zaman böyle, hiç de- ğişmemiş bulacaksın. Kimbilir, belki ben de seni arayacağım.. Fakat kendime ve sana daha fazla ümitler vermek istemiyo rum. Hele gu felâket sarsıntısı geçsin. Sen Allaha inanır mısın? — Şüphesiz. | — Kalbini ondan ayırma. Sa- na çok kuvvet verecektir. Emin ol buna. İstirahate — ihtiyacın yar. Bir müddet dinlen. Selmin, içi temiz hayallerle dolu bakışlarile, Nejadı o ka- dar güzel dinliyordu ki, genç a- dam, Vildan'a söz vermemiş ol | saydı, onun saçlarını şefkatle okşayacak ve ellerinin - bir çok kadınlar üzerinde denediği - şi- falı tesirlerini en lâyık yerin-| de kullanmış olacaktı. Selmin ayağa kalktı. Gitmek istiyordu. Nejad onu alıkoymayı çok arzu ettiği halde, Vildan'a ver- diği sözü daima hatırladığı - çin mani olmadı. Kapıya ka- dar yürüdüler. Selmin ona eli- ni uzattı. Birdenbire irileşen ve hiç kırpılmadan bakan gözlerin de Nejad'ın belki yıllarca ha- tırlayacağı bir mânâ vardı. Genç kız birşey söylemek isti - yor gibiydi. — (Devamı var) | Hine getirilir İlerden olup 15 gün k: |bik İs: A kabiliyette bulun: revi has- talıkları topluluk içinde yayar Bu itibarla fühuş ilga edilmenek | le beraber mütlaka tanzim edil- | mek, bir kontrol altına alınmak ve bundan sonra her türlü vası- a İle gizli fuhşun önüne geçmi: çalışmak icabeder. | Mes'ele gimdiye kadar ilga ta- | ftarlarınca sadece umumi â- dap ile olan yakın alâkası itiba- rile nazarı mülâhazaya alınmış - tır. Ve ahlâki cephesi — itibarile mütalâa edilmiştir. Halbuki, meseleyi sadece — bu| noktal nazarlardan değil fakat bilhassâ içtimai faydanın nerede lduğunu tayin ederek o yönden mutalâa etmek icabeder. Bizce fuhşa, âmme mü: e tan| zim edilerek, müsaade « İ ondan husule gelebilecek felâ - ketleri önliyecek, hiç olmazsa kö tü tesirlerini tahdide imkân ve-| recek çareyi teşkil etmektedi: Hülâ hsen memleketi - mizde fuhşun bir suç haline ge- tirilmesinin yani ilga edilmesinin iyi tesirler hustle getirece biçzannetmiyoruz. Fuhuş suç ha ilga edilirse kısa bir zaman içinde gizli fuhşun çok | şiddetle artacağını, zührevi has- talıkların korkunç bir şekil ala- cağını şimdiden söyliyebiliriz. Un fiatları yükseliyor Hayat pahalılığının gemi azıya aldığı son senelerde halkımızın egâne gıdasını teşkil eden ekme ğin yeni çeşnisi, büyük bir mem nuniyetsizlik uyandırmıştır. Alâ kadar makamlar, 91 - 92 randı- manlı undan imâl edilecek ekme ğin sıhhat bakımından mahsurlu olduğu kanaatindedirler. Bu ran- dımandaki bir undan imâl edi cek ekmek mide ve cilt hasta- lıklarına sebebiyet verecektir. Bu hususta: bir ilgili söylemiştir — Ekmek halkımızın en bel- li başlı gidalarından - biridir. 91 - 92 randımanlı undan yapı- ak ekmek 'ne kadar pişkin o-. lursa olsun orta kısmı, hamur halinde kalacaktır. *Bu takdirde halk, haklı olarak, ekmeğin diş kısımlarını yiyecek VE orta kıs- mını atacaktır. Mahsullerin kit- 'olduğu — memleketimizde, bu hal yeni bir israfa yol açataktır.» Un fiatları yükselmekte devam etmektedir” Maden mütehassısı geldi E. C..A, nin Paristeki bürosun ga Harriman'ın temsilcisi- olan maden mühendisi Mr. H. B. Lag- gett bir müddet evvel gitmiş ol- duğu Atinadan uçakla şehrimize dönmüş ve diğer bir uçakla An- karaya haâreket etmiştir. Mr. Laggett memleketimizdeki bakır ve krom madenleri üzerinde tet- kikler yapmaktadır. 100 bin lira çarpan sabıkalı kaçtı Sabıkalı hırsiz ve yakalanmış olan İsmet Koşar, adliyeye sevkedilirken tekrar kaçmıya muvaffak olmuştur. Sa h firari hırsızın evvelce ol- duğu gibi yine Anadoluya geçti- ği sanılmaktadır. İsmet Koşar bilhassa trenler- de at ederek gözüne kestir- diklerinin canını yakmaktadır. imdiye kadar yankesicilikle çarp tığı paranın 100 bin lirayı geçti- ği söylenmektedir. » Dün şehrimize 3 motör do- lusu odun gelmiştir. 10 motör da yolda bulunmaktadır. Ta alâkasına teşekkür oım Bakanlığının ederiz Tarım Bakanlığından aşafıda ki mektubu aldık: Yeni Sabah Gazetesi Yazı İşle- ri müdürlüğüne İstanbul 21/5/949 günlü gazetenizia «Okuyucu diyor ki> sütununda 14 numaralı toprak komisyonu - 'nun Ermeni köy çiftlğinde yap- tığı tevziata dair Çatalcanın Ça kıl köyünden Şevket Gülcemal imzalı bir gikâyet mektubu ya- yınlanmıştır. Mahallinde derhal — yaptırılan incelemelere göre, Ermeni, köy çiftliği arazisinin 4753 sayılı ka- nunun 17 inci maddesine göre kamulaştırilmış olduğu ve çift- lik arazisinin burada ortakçı ve ya kiracı olarak çalışan vatan- daşların hepsine kâfi gelmiyece ği görülmüş ve topraksız çiftçi- e 25 dönüm, bu miktardan da: ha az toprağı olanlara da ikma- len toprak verilmesi kararla; rılarak, ona göre işlem yapılmış ve hak sahiplerine toprak veril- miştir. Adı geçen Şevket Gülcemalin 1se 25 dönüm toprağa sahip ol duğu görüldüğünden, kendisi bu tevzlattan İstifade ettirilmemiş- tir. Bilgi edinilmesini ve keyfiye- tin bu gekilde tavzihini rica e- derm. Tarım Bağanı Y. (Yen Sabah — Bakanlığın hâdise Ve şikâyeti süratle ve Tinde inceliyerek neticeyi ga- şunları | İrine getirdiklerini, 9 TEMMUZ1949 alova safası ve bir üzünlü .. vadL YA BAP ae bi ” lll aŞ bönJeBA GANE betiş. Kötallüri ha Fdi l üt eeti ğit 'üürüler , içterliiie SN AM el rabean Öeleh G.15 a Közrüleçi . Kaliı bir aBit Tazp d VAA iaie Ka aemall GeeEi Bi e veeiR n P B c Pa CA b eei a tim. İKi tarafı ağaçlı asfalt y ili,, sne Bea vi maya hahaileri, gkzdi. köyler, gön Küvlür bür. SANE. Sedeler, “kavayı, ifes. bir Ai Zaslin. sere ae Ka anardları;. glll 59 İONi z İ ielinde bi penllkadle Bir ea gea Brien gc İruhuma tazelik verdi. Termal oteli- İnin gayet güzel, kalblere rahatlık ve şifa vaadeden manzarası bana genç ve şefkatli bir anneyi hâtırlat- tiş yeşilin türlü renklerile gülüm « seyen çamlar, sık gölgeli çin: bbek öbok ortancalar, mersinler, tâf- Janlar ve defneler güzelliğe acık - miş olan ruhumu / doyurdu. Türkiyede Termal oteli kadar te - miz, İyi döşenmiş, iyi tertiplenmiş bir İstirahat ve şifa yeri yoktur; mini mini asansör kapıcısından mü- dürlüğünü yapan meşhur Said Çele- bi ve sermaye — sahiplerine kadar hepsi de gayet nazik davranıyorlar. Her sinif halkin şifa, istirahat — ve eğlence ihtiyacı en küçük teferrüa - una kadar büyük bir titizlikle — te- nin ediliyor. — Bazılarının iddiaları 'nın aksine olarak geceliği üç lira o- lan temiz ve güzel çift yataklı oda- dar bile var; demek ki, adam ba- şına bir buçuk Hira düşüyor; sanı « rım ki, İstanbul'un en kötü oteline de bile bundan fazla ucuzluk yok - tur. Gerek kaplıcalarda gerek vardaki Gökçedere köyünde birbu « Çuk lira ile karın doyuran Iokanta- dar gördüm. Burayı kiralamış olan- ların, üç senede yüzelli bin lira za- rar etmiş olmalarına rağmen, taah- hüdlerini sadakatle ve furağatle ye- halka hizmetle iftihar ettiklerini öğrendim. Bi 'neler yok kiz Haftada bir defakansor, iki de- da sinema, iki defa varyete, ayrıca klüp, <Amerikan bar, soğuk . yemek- der vereri 'büfe; :kocaman bir çinar altındaki serin kahxepbakkal ve ber- ber... idarenin- büyük derdi yer dar« diğıdır; kapalı: düran bir. çok bina « Jlar var ki, onlar da:halk hizmetine yerilse daha —üçyüz. kadar ziyaret- giyi kabul mümkün olacak. Yirmi beş sene evvet de ben bu- raya gelmiştim, Yalova iskelesi has rap ve ihtiyacı karşılamaktan uzak- tı, şimdi. mükemmeldir; Yalova'da içme suyu, yoktu, Şimdi, getirimiş; Şıtma çoktu, Şimdi kalmamış; kap- ea yolu bozüktuü, şimdi - yapılmış, hamamlar haraptı, şimdi modern bir hâle gelmiş; Termal otelinin bulun- duğu yer ve civarı deve dikenleri ve çalılarla dolu İdi. “Şimdi cennetten bir köşe olmuş. Herşeyde güzellik ve medeniyet göze çarpıyor; hattâ xSeyr-i Sefâin> idaresinin — yandan çarklı vapurları yerine uskurlu va- purlar işliyor. Fakat vakıttan tasarruf niçin dü- şünülmemiş? O zaman da deniz yol- culuğu iki saat sürerdi, şimdi. 6 Vâsıtaların şekli değişmiş, halbul eski zihniyet devam ediyor. Kimin- te konuştumsa en çok bundan şikâ- yet etti. Hiç olmazsa son defa sa- tın alınan vapurlardan İki tanesi saatte yirmi mil yapan cinsten ola- maz miydi? Beni dâvet eden arka - daşım daha medeni — düşünüyordu; dedi kiz — İstanbulda bir meydandan kal- kan bir helikopter uçağı Yermal o- telinin önüne — inebilir ve yolculuk ancak çeyrek saat sürer. Bir Yalova safası yaptım, fakat denizyolları — İdaresinin — <çabalama kaptan ben gidemem> teranesinden vaz geçmediğine üzüldüm. Kadircen KAFLI Hızır: 65 - Ay: 7 - Gün: 190 Vasati — Ezani Güneş Öğle İkindi Yatsı İmsâk Akşam Ramazanı Şerif : 12 Yaz (İleri alafranga) Saatile Evkat İm: 3,21 | İkindi 1719 G. Doğu: 5,25)| Akşam Öğle —: 13,19) Yataı ( Nöbetçi eczaneler & 9-7-949 Aksaray —: Ethem Pertev Beyazıt : Lâleli Beyoğlu — 1 Cemal Atasoy Eminönü — : Sadullafi Fatih ; İ, Balmumcu Kadıköy —: Hulüsi Osman Kasımpaşa : Yeni Turan Samatya : Yedikul Topkapı Nüzhet Onat Üsküdar — : Selimiye zetemize hemen bildirmesinden dolayı teşekkür ederiz.)