BAYFA : 4 RUS Gromykodan Staline B POLİTİKASIN! İÇYÜZÜ | Stalinden Politbüroya S e çası içinde Kremlin'in bir taraftan Sovyetler Birliğinin dış #siyaseti, diğer cihetten Doğu Av rupa peyk devletleri politikası - nın tedviri için verdiği direktif- ler gizli kalmıştır. Bu defa dün- yanın en mühim siyasi mecmua- İarından birisi birçok esaslı kay- doğru malü- matı bir sentez hâlinde birleşti- rerek, Rusya'nın son soğuk har- bin idaresinde tuttuğu esraren - giz yolu aydınlatmıştır. — Bu meraklı ifşaatı aşağıda o- kuyucularımıza arzediyoruz: Geçenlerde sona eren Paris Dörtler - Konferansının teşekkül edebilmesi, Rusya'nın — Dış Ba- kanlığı başmuavinliği vazifesini gören A. Gromyko'nun Stalin'e Batı dünyası hakkında anlattığı çıplak hakikatler sayesinde müm kün olabilmiştir. Bu hakikatler geçen Noelde, Kırım'ın Sochi şehrinde, Gromy- ko üç aydır Stalin'in misafiri bulunduğu zaman ortaya atıl - mıştır. Genç diplomat Gromyko Sta - lin'in sempatisini kazanmış bir adam olduğu için, Stalin kendi- sinden Rus - Amerika münase- betlerinin ilk elden tahlilini ve teşhisini ve tedavisi çarelerini sormuştur. Bunun üzerine Gro- myko patronuna bu hususta bir rapor hazırlayarak takdim etmiş tir. Bu raporun ana hatları şu sekiz esas madde hâlinde hülâsa edilebilir: a) Sovyet Rusya ile Ameri- ka'nın birbirlerine yaklaşmaları ameli kiymeti haizdir ve imkân dahilindedir. b) Birleşik Amerika ile Sov- yetler Birliği arasındaki farkla- Tın ve anlaşmazlıkların bir ara- ya toplanmasında en büyük Mmil Birleşmiş Milletlerdir. €) Amerika halkı harp isle- memektedir. ç) Mister Truman barışı mu- hafazaya candan karar vermiş- tir. d) Birleşik Amerika'nın gü - rültücü — vatanperverleri grupu mevkilerini kaybetmektedir. €) Siyâst hava temizlendikten sonra, Rusya'ya Doğu Avrupa'- ya iktisadi yardım mümkün ola- bilecektir. £) Birleşik Amerika tekrar Nazi Almanyasının kurulmasına hiç bir vakit müsaade etmeye - cektir. etmemektedir. hüsnüniyet izhar e- ların — samimiyetle Bulhü istediğine — Amerika'lıları ikna edebiliriz. Gromyko'nun — Stalin'e telkin ettiği Şşeyler, kendisinin 1948 Mayıs ve Haziranı esnasında 25 kadar Birleşik Amerika sanayi ve maliyecilerile yaptığı mahrem leşmesi için mücadelesinde kul- lanabileceği direktifleri — tahriri olarak vermelerini. istemiştir. Sochi'de Gromyko bu konuş- maların esaslarını, geklini Sta - lin'e anlattığı gibi yazılı olarak da bir rapor verdi. Bundan sonra Gromyko'nun Stalin'le birlikte Moskova'ya git tiğini görüyoruz. Stalin kendisi- ne bu hakikatleri bir defa da Politbüro'ya anlatmağa dâvet e- diyor. Politbüro'ya anlatılan mev zuun münakaşası Üç ay sürüyor. Bu müddet zarfında Rusya - Bir leşik Amerika münasebetleri çok vahim devreler geçiriyor. Gro - myko plânı denilen bu mevzu üzerindeki görüşmeler nihayet, ekseriyetin plânı kabul etmesi- le neticeleniyor. Nuhun gemisini arıyan heyet Yeni bir heyetim daha geleceği haber veriliyor Birkaç gündenberi şehitimizde bulunan «Nuhun gemisini araş- tırma> hçyeti, hükümetimizden gerekli müsaadeyi istihsal et- mek için teşebbüse geçmiştir. A- merikan konsolosu Mr. Hubber, kendilerine bu hususta yardım edecektir. Heyetin araştırma için lüzum- lu malzemesi yoldadır. On beş gün içinde İstanbula gelmesi bek Tenmektedir. Diğer taraftan bir İngiliz ve bir Holandalı heyetin de Nuhun gemisini araştırmak üzere mem leketimize geleceği öğrenilmiş- tir. Silâhtarağada kömür yerine havagazı kullanmak şimdilik mümkün olamıyor Avrupada 35 gün süren bir tetkik gezisine çıkmış olan E. T. T. umum müdürü İ. Kemal Bay- bora beraberinde gaz teknik da- iresi reisi Süleyman Seden ve taşıtlar dairesi reisi ”- Süleyman Özil olduğu halde İstanbula dön müştür. Umum Müdür bir arka- daşımıza şu izahat ıvermiştir: «— Almanyada linyitten istihsal edilen gazlerin tatbikatı üzerinde çalışmalar yaptık. Almanlar bi- ze bu gazlardan nasıl faydalana cağımızı gösterdiler. Buradan götürmüş olduğumuz ağaçlı lin- üzerinde tetkikler yapıp en İyi istifade şeklini bildirdiler. Si- lâhtarağa fabrikalarında şimdi- konuşmalara dayanmıştır. Mösyö Gromyko'nun Nevyork- ta Park avenne'de 680 numaralı, evinde, nezaketle — kabul edilen lik kömür yerine havagazi kul- lanmak mümkün olamıyacak. Fa kat Almanlar bu hususta tetkik- Birleşik Amerika'nın bu ticaret|lerde bulunup bize bildirecekler- di liderleri, Rus diplomatının, Bi: leşik Amerika ile Sovyetler Bir- tir. Almanyadan sonra İsveçe gi- liği arasında dostane münase -| dip beynelmilel şehir münakalesi betler tesisi için nasıl metodlar| kongresine oradan da Londraya tavsiye edebilecekleri suali karşı| gidip beynelmilel havagazi kon- sında şaşırmışlardır. Mösyö Gro-| gresine iştirâk ettik. Sonra Pa- myko bu - ticaret grupundan, |rise geçip Psyeho teknik labora- kendisinin Moskova'da Rus - A-|tuvarları ziyaret ettik ve memle merika münasebetlerinin normal İ ketimize döndük.> Yazan ; Edgar Wallace Kızlara dönerek: — Arkadaşımız pek fena bir taarruza maruz kalmış, kendi- gi, daha doğrusu ben, ifadeleri- ni alip imza ettirmeyi münasip buluyorum. Tupervil mırıldandı: — Tam bir iş adamı! Elsa Ameri'nin bilhassa imza kelimesine ehemmiyet verişinin farkına vardı. Esrarengiz pat- ron, yaralının başındaki ban., dajı muayene ederken Tuper- vil'in yüzü ıztırapla kırıştı: — Bir amatör için hiç de fe- na vuruş değil! Diye söylenen Ameri kızlara hazır olmalarını işaret etti. Elsa göz ucuyla Tessie Deym'e baktığı vakit, ma ceraperest kızın, bulunduğu va- ziyetten fevkalâde hoşlanmış olduğunu gördü. Küçük gözleri heyecandan pırıl pıril yanıyor, çökük göğsü hızlı hızlı inip kal kıyordu, Elsa içini çekti, bu da- iyak sahnesine bir türlü aklı ermemişti. Ameri getirdiği san dalyeyi lüzumsuz bir - gürültü ile yaralının baş ucuna yelleş- tirip, Elsa'ya: — Buyurun, başlayın! diye emretti: PLÂJ M ( Sevgili okuyucularım, hâmilelik esnasında hemen hepimize bir ih- malkârlık gelir, Saçlarımızı tarama | ya, giyinmeye, kuşanmaya velhasıl | kendimize bakmaya pek Üşeniriz, Halbuki bu çok yanlış bir hareket tir, Kadın, çocuk beklediği ve do. gurduktan' sonraki günlerde kendi. ne azâimi derecede itinâ etmelidir. Hâmile iken her şeyden önce ye- mek yemnek usulünüzü değiştirmelisi niz. Hafif gıdalar almaya bakın bu tarz beslenme, sizi hen mide ml zukluğundan Kurtarır, hem de ço.ı cuğu doğurduktan sonra biçiminizin bozulmamasına yardım eder, Me. selâ sabah kahvaltısında 8 ince di. lim kızarmış ekmeği, soğuduktan sonra, tereyağ peynir veya — reçel ile yemek gayet sıhhidir. Kızarmış ekmeğe tereyağını sıcak iken sürüp yerseniz mide için çok Zzararlı bir Bida almış olursunuz, onun için ek. Meklerin, tereyağını eritmiyecek ka dar soğummuş çimasına dükkat edi- niz, Eğer kahvaltılarda süt içmeyi isiyâd edinmişseniz, hâmile iken kah 've, kakao veya çayla karışık içme. yi tercih ediniz, çünkü bu zamanlar da, insanın midesi daha çok gaz yapıp ekşimeye mütemayildir. —24A— Tupervil mecalsiz: — Her halde akçam yemeğin- den başlasam daha iyi olacak, dedi. — Evde idim, dil balığı, so: du piliç, bir de fasulye yedim, başka bir şey varmıydı acaba / Haa tabii bir az da çerez kal Jinden geyler, amma yemeğin vaka ile alâkası yok ki! Ne di- ye söylüyorum sanki! Kahve- mi içtikten sonra saate bak- tım: onu çeyrek geçiyordu. Her geceki gezintime çıktım, yemek üstüne bu yürüyüş sıhhatime çok iyi geliyor, geceleri rahat uyuyabiliyorum, o saatte yol, hem vesaiti nakliye hem de ya- yalar bakımından pek tenha o- lur. Epeyi ilerledikten sonra bir otomobil peyda oldu. Yolun Gdönemecinde durdu. İçinden iki kişi atladı, derken ortaya bir adam daha çıktı, bütün dehşe- time ve şaşkınlığıma — rağmen Üçü birden döğüşmiye başladı- lar. Gerçi kavgacı bir İnsan de- Bilimdir amma, onları teskin edip bu kavgadan vazgeçirmek Üzere aralarına girdim, bu, benim gibi İdmansız adamlar için pek tehlikeli bir işti, nites Öğle ve akşam yemeklerinde ls- Çeviren ; Semra Arslanlı kim cezasını da gördüm, iki mü tecaviz iri kıyım adamlardı, pa- takladıkları da zayıf nahif başı sarılıydı. O sırada biri kafama bir şey indirdi, — bayılmı- Him gözlerimi açtığım - vakit kendimi Major Amery'nin kol - larında buldum, tesadüf bu ka- pının önünde — tecavüze mışım, Major beni gördüğünüz Bibi evine getirdi. Amery kuru bir sesle: — Mektubu unuttunuz, dedi. — Haa! Evet, affedersiniz zihnim karma karışık, yemek - 'ten sonra uşağım bana bir mek tup getirdi, mektup kutusunun içinde bulmuş, açtığım vakit ko- caman bir sahifeye sadece şu iki kelimenin yazılmış olduğ nu gördüm. (ÇOK KONU YORSUN) kâğıt — yanımdadır, arzu eden görebilir. Ne hakkın- da gevezelik ettiğimi kat'iyen anlamadım, zira ben ölçülü bir insanımdır, öyle' bilmeden far « kında olmadan bir şeyden bah- setmeme imkân yoktur. Şimdi bana sormak istediğiniz bir şey yar mı Binbaşı? mobil gitmişti değil mi? — Evet, adam da - gitmişti, Hazırlıyan : Semra ARSLANLI iLELERE YENİ SABAH KADIN « MO ODELLERİ a Lasteks m | güzet değil, birini beğenip, nuz, nüz arzu ettiğiniz hem gara et, yanında mevsime göre haş lanmış sebze üstüne çiğ — tereyağ koyarak - yeyiniz. Yağı sovamı kav rulmadan pişmiş hafif sebze yemek leri de şayanı tavsiyedir. Gıda bah- sinde bilhassa yemek aralarında bir şeyler yememeye çalışınız, son de- rece rahat edersiniz, Bu arada her ay veya iki ayda bir idrarınızı tah. lil ettirip raporla doktorunuza gi niz. Bütün hâmilelik devresinde bol bol kalsiyüm almayı da ihmal etme yiniz, Normal hâmileliklerde bütün dok torların başlıca tavsiyesi yürüyüş. tür, Yalnız, yürüyüşle gezmeyi bi birinden ayırmak Jâzımdır, Yürü- yüşten maksadımız, seri adımlar. İa devamlı ve uzunca mesafeler katetmektir. Sabah ve akşamları günde iki defa bu tarzda yürüme. yi âdet ederseniz, doğumunuzu çok kolaylaştırmış olursunüz. Yürürken hâmileliğin verdiği rehâvetle kar- nınızı çıkarıp vücudünüzü arkaya doğru meyletmeyiniz. Bol dökarlar ve alçak top'klu iskarpinler içinde bile, hâmile kadın, eğer saçları, tırnakları itinalı, ve yürüyüşü zarif cazibesinden hiç bir şey kaybet. mez. Bu zamanlarda günde 3 - 4 dakika kadar yere yatarak ayakla bir fiyatına, onlar kadar gösteren orijinal mayolara sahip olmuş olursu- Plâj bornozları: 3 üncü resimde gördüğü- | bu bornozlar, metre ile satılan beyaz veya |tam gıda olarak ta nizden çıkar çıkmaz pratik hem de pek zarif bir plâj kılığıdır. ÖGÜTLER siz görmediğinizi söylediniz, Öteki lâkayt: “Evet otomo - bili giderken görmüştüm. Bunu da yazdınız değil mi Mis Elsa? Mrs, Elman size yazı odasını göstersin orda bu yazdıklarını- Za makinede temize çekersiniz, ifadenin temiz yazılmış ve im- lanmış olmasını istiyorum ? Kızlar yazı odasında yalnız kalınca Mis Dame helecandan kısılan bir sesle sordu: — Ayol bu. i dersiniz? Hiç böyle şey duydun mu? Film lere taş çıkartıyoruz. — vallâhi, Her zaman demezmiydim, h yatta herkesin bildiğinden b: ka ne kötülükler olup biter! Bu işi kim yaptı dersin Elsa? Elsa endişe ile daktilonun ba- fına geçti — Bilmiyorum, Major Amery' nin bu adama karşı ne gibi bir garezi olabilir? Bir çok yerler- de okuduğuma göre bu gibi so- kak kavgaları bazı masüm in- sanların başına çorap örmek İ- gin kurulan tuzaklardır. — Yani bizim meş'um patron bu işi mahsus mu tertip etti de- mek istiyorsun ? — Vallâhi ne demek ğimi ben de bilmiyorum. Bu kızla her nedense Paul A- mery hakkında konuşmak İste- miyordu. Fakat onun bu hâdi « Be karşısında hi dar istedi- sİz denecek ka- kaldığını, ifadesini ve imzasını a bu kadar israr ettiğini düşündükçe kal - bindeki güpheler , kuvvet bulu « yordu. Ne için polise gitmeyip lâkayt ayolar çok pahalı sevgili okuyu mayolardan | diktirirseniz, lastekslerin dörtte | gk ve vücudu güzel renkli havludan yapılmıştır. De üste almak — bakımından | mınıizı karnınıza çekip ileri doğ- ru uzatmak suretiyle hafif eğzer sizler de yapmak çok faydalıdır. Perhizinize dikkat ettiniz, yürü. yüşlerinizi güneş, yağmur, çamır demeyip muntazaman yaptınız, kal siyumlarmızı aldınız, raporlarınıza göre doktorunuzun tavsiyelerini ye rine getirdiniz. Bebeğinize güzel ci ci takımlar hazırladınız. Gününüz yaklaştı, ya hastahanede ya da ev. de kurtulacaksınız, İçinizde, ilk ço cuğunuz ise, müphem, ikinci veya Üçüncü ise Bildiğiniz bir korku, hu Zarsuzluk var değil mi? İşte bü za manda maneviyatınızı yükseltmek in en iyi çare kendi güzelliğinize itina etmektir. Saçlarınızı kısa kes tirip permanant, tırnaklarınıza ma nikür yaptırın. Gecelik yerine güzel ve emzirmek için elverişli bluzlar edinin. Şimdi medeni memleket ka- dınlarında gecelik yerine bluz mo. dası almış yürümüştür. Çünkü çok daha pratik oluyor. Kurtulduktan sonra yüzünüze makyaj yapmaya ve korsesiz gezmemeye dikkat edi niz, Vakit buldukça yere yatarak bisikicte biniyormuş gibi bacakları. nızı hareket ettirin, böylece karın adeieleriniz sertleşerek — vücudunuz eski hâlini abr, Çocuğun altını değiştirmek, ada- mmız yoksa bezlerini yıkamak elle. rinizi çok bozacaktır, Onum için hir şişenin içine bir kahve fincanı gil. serin, yarım limon, bir kahve fin canı kolonya ve yarım kahve fin- canı talk pudrası koyarak iyice çaf| kalayınız ve her sudan / çıktıktan sonra bu losyondan ellerinize holca sürünüz, o zaman elleriniz kat: bozulmaz beyazlığını ve yunusa hğını aynen muhafaza eder, Çocukların hiç Ümid etmecd bir anda kusmak ve altlarını ıslat. mak gibi Adetleri vardır. almadan kucağınıza bir havlu ser- 'te böyle bir ifade aldımayı mu- vafık bulmuştu? - Tuperville a- ralarında ne gibi bir anlaşama- mazlık olabilirdi? Acaba Ralf'ın arkadaşı olduğundan mı ona İ- çerliyordu? - Tupervil ne hak - kında gevezelik etmişti? Onun her gece dolaşmak itiyadında ol duğunu kim biliyordu? Herhal- de yakınlarından birisi. - Kızın tüyleri — ürperdi .... Düşünmek bir netice vermiyordu ki... Maki- nede yazacak beyaz bir kâğıt aranırken gözüne masanm kar- şısında duran ufak bir dolap iliş- , kapısı aralık olduğundan i- çinde deste deste kâğıtlar görü- nüyordu. Dolabı açıp istediği kâ ğıdı ahırken başka bir şey daha gördü. Bu Cenubi Afrikalların JAMBOK dedikleri bir sopa idi. Mr. Tarn'ın da böyle bir basto- nu vardı. Fakat bu baston ola- rak yapılmamış, bilek kalınlığın da otuz santimetre uzunlu 'da bir sopa idi. İşin tuhafı, so - panın durduğu yerde bir takım lekeler de vardı. Elsa etrafına bakıp Mis Dame'in başka,şeyle meşgul olduğunu görünce sop: yı dolaptan çıkarıp ışığa tutt Sopadaki lekeler taze ve ıslak kan İekeleri idi.... TARN'IN ESRARI NE İDİ? Kısım : 22 Tupervilin yaralanma hâdise- si artık esrarengiz olmaktan çık mıştı, Yaralandığı silâh ortada, yaralayan el de Paul Ameri'nin eli idi. Anlaşılan holden girer girmez ilk oda bu olduğu için içeri girip sopayı dolaba atı« | kaplardan vey |abırlarda, | -FAYDALI BİLGİLER: "N cularım. Hem de burada satılanların biçimi hiç | —TP Modelde gördüğünüz SÜT Süt, sıhhat ve gıda bakımından çok kaymetli bir maddedir, Yapılan tahliller neticesinde insân vücudu. 'nun bütün ihtiy g;larını karşılıyacak ddeleri ihtiva ettiği görülmüş vel sif edilmiştir Fakat — maalesef bu tam gıdanın ltam zarara da inkilâb ettiği vâki- dir. Çünkü süt, bazan havadan, pis sağan adarndan; verem, tifo, skarlâtin, difteri, ko. lera ve asir gibi mikroplar alıp in. sanları aşılayabilir. Bundan başka havasız kapalı yerlerde ve taze ottan mahrum olan hayvan lar sıhhatsiz olurlar. Böyle hayv ların eütleri hasta olmasa bile ter- kipleri bozuk ve eksiktir ki bu da sütün faydalı olmasına mâni ollr. Ne yazık ki, bu tabil tehlikeler. den mâda bir de insan oğlun'ın bile. rek isteyerek kötü ticaret diyle sütü taştiş etmesi vardır ki buni asla geçilemivor, Sü- tü taştiş için başlıca dört hile var. dir, 1 — Ekremaj. sütün yağı alına- rak gıdaf kiymetini âzaltmak de. mektir. 2 — Süte su katmak. Bu sudan tifo ve sajire gibi mikrop akmak pek muhtemeldir. Su temiz olup mikrop alınmasa bile sulu süt çabuk bozu- lur. maksa. 'ağı alınmış silte koyuluk ve tabif renk vermek için kola nişasta göm ve Jelâtin gibi maddeler karış. tırılır, Allahtan ki bu maddeler teh Tikeli değildir. 4 — Sütün kolay kesllmemesi için içine boraks ve asit salisilik gibi maddeler konur, Bu gibi tağşişler lâboratuvarlarda esaslı surette tah Hi edilmedikçe hiç anlaşılmaz. İYİ SÜT NASIL OLUR? İyi sütün Tezzeti ve hafif bir ko kusu vardır. Rengi kreme — calar Durduğu vakit üstünü bir krem ta bakası kaplar, bozulmaksızın kay. nar ve kabın dibine yapışmaz, FENA SÜT NASIL OLUR? Fena süt mavimtraktır. Dökü. lürken kaşıktan kayar, Az kaymak bağlar, pişerken döner, çabuk ya- nar ve dibi tutar, SÜTE SU KATILDIĞI NASIL ANLAŞILIR? Madeni bir tığ alınıp iyice par. latılır ve süte batırılır, Şayet süt saf ise tığ sütlenir ve uc'mda bir kaç damla süt birikir. Su katılmış sa'süt, tığa hiç bulaşmaz. Diğer bir usul de süte bir kaç damla tendürd'iyot — damlatmaktır, eğer karışık ise rengi derhal mavi o döner, SÜT NASIL MUHAFAZA EDİLMELİ? Süt gayet temiz bir kaba ahn- malıdır. Eski süt ile taze sütü ka- rıştırmamalıdır. Süt kaplarım &. cak sabunlu su ile yıkamalı ve mu hakkak kaynar su ile çalkalama. hdır, Evde buz dolabı olmadığı tak- dirde süt serin yerde veya buz !çin de muhafaza edilmelidi. Meyi âdet edinirseniz elbiselerinizi ve kendinizi bu ani ifrazattan ku tarmış olursunuz, Sevgli okuyucularım şunuı daime göz önünde tutunuz: Çocuğunuz ne | kadar küçük olursa olsun kocanız, yavruyu — doğurmak ve büyütmek için katlandığınız zahmetlere bak- Çocuğu maksızın sizi dalma taze, güzel ve| tirendâz görmek İster. —e ni a ae ae — A Z vermiş ve unutmuştu. Sonra tek rar dışarı çıkarak zavallı ban - kere yardım eder gibi görünmüş 'tü. Dolabın kapağını kapayarak yerine gelip oturdu. Yüzünün hali hiç de tabii görünmüyor ol- malı idi ki, Mis Dame — Ne o Mis Elsa, neniz var? diye sordu. Elsa bitkin: — Hiç bir şey, helecanlıyım! diye ifadeyi temi- ze çekmeye başladı. Yazarken teorisinin ne kadar doğru oldu- Zunu — görüyor ve alt dudağını ısırıyordu. - Tam bitirmişti ki, Ameri odaya gelip, bir iki dak- tilo hatasını düzeltti ve ifadeyi aldı... Odadan çıkarken kızlara: - Biriniz geliniz, şahit lâzım, diye seslendi. Jessie Dame - bü- yülenmiş gibi patronu takip et- kten beş dakika sonra geldi: *“İfadeye şahit oldum, Tupervil 'atakta oturmuş eve gitmek is- iyor,, dedi. “Biliyor musun Mis Elsa, deminki söylediklerin €ok doğru, muhakkak ki, niyetleri bu sevgili şeker adamı katlet- mekti. , Çok rica ederim Jessle Da- me deminki söylediklerimi unut. Elsa bu adamı müdafaa elme- hem şaşıyor hem de ağzın- dan gayri ihtiyari şu sözler dö- külüyordu: “Belki de Tupervil'- in söyledikleri doğrudur, İki a- dam bir adama tecavüz ediyor - lardı, Tupervil'in de kavgaya gi- riştiğini zannederek ona da bir tane indirdiler.” fArkası var) galiba biraz | Yazan: Eski bir pehlivan IRKPINAR GÜREŞLERİ 4 TEMMUZ 1949 a aa Tefrika No. 42 Biz yazık ki bugün Ali Ahmedin kıymetini bilmiyoruz.. Ve bütün bu eşsiz zaferleri kazanan Ali Ahmet,-en iyi manlarında ancak 58 okka, yü- ni aşağı yukarı 75 kilo gelmek- te idi. Koca Yusufun hem men yarısı kadardı. Bütün dünya güreş tarihinde bu kadar hafif bir pehlivanım, n he- kendisinin iki misli ağırlığında cihan pehlivanlarına karşı bu derece muvaffakiyetli güreşler çıkardığı görülmemiştir ve gö- Tülmiyecektir de Alaturka güreş tarihinde, bir de Sultan Mecit ve Sultan A- ziz devirlerinde yaşamış Arna- vutoğlu adında bir başpehlivan tal Bu Arnavutoğlu da hafif bir pehlivan olduğu halde devrin baş pehlivanı idi. Ve her pehlivanı yenmişti. Fakat bu Arnavutoğlu da nihayet 66 ki- loluk bir pehlivandı. Yâni Ali Ahmetten on küsur kilo daha ağır demekti. Biz, yazık ki bugün Ali Ah- medin' kıymetini bilmiyoruz. Bu eşsiz Türk pehlivanının hayatı- nın son devirlerini sıkıntı için de geçirmesine göz yumuyoruz. Eğer dünyada — herhangi bir millet böyle bir. kahramana, böyle bir pehlivana malik olsay dı, şüphe yok ki kendisini kuş sütiyle besler, el üstünde tu- tardı. Biz de onun kıymetini günün birinde bileceğiz. Fakat © zaman artık Ali Ahmedin ha- yatta bulunacağına hiç de emin değilim. Ali Ahmet devrinde o kadar büyük bir nam kazanmıştı ki, onu <Alâmet» diye anmağa baş ladılar. Ve bu söz — lügatimize bile bugün geçmiş bulunmakta- dır. Hayretimizi mucip olan bir şeye <alâmet> deriz. İşte bu lâfı yaratan kahraman, bugün 70 yaşından sonra bir işçi ola- rak çalışan büyük ve eşsiz Türk güreşçisi Ali Ahmettir. Ne ise, gelelim mevzuumuza.. Şimdi size Mehmet Şakir pehli vanın ağzından, Balkan harbi- nin arefesinde Edirnede bu çin- gene Sülo ile yaptığı güreşi nak ledeceğim. Mehmet Şakir pehlivan Edir- neye geliyor. Orada meşhur es- ki baş pehlivanlardan Kara Mu- ratla karşılaşıyor ve Kara Mu- radı mağlüp ederek büyük bir ehemmiyet kazanıyor. Mehmet Şakir pehlivan, son derece hakikati sever bir adam- dır. Bu güreşten bahsederken diyor: <Benim — pehlivanlığım — öyle sütkardeşim Ali Ahmedin peh- livanlığına benzemez. Aramızda çok fark vardır. Ali Ahmet tam bir baş pehlivan olduğu halde ben orta pehlivanı idim. Edirne de Sarayiçinde nasılsa mağlüp ettiğim Kara Murat merhum da benden çok pehlivandı. Zaten ben onunla tutmak da istemi- yordum. Fakat oldu işte... Ka- ra Muratla tutuştum. — Tesa- düf karşıma müsait bir oyun çıkardı. Bundan faydalanması- Evlerimizi Güzelleştirelim: Duvarlara resim nasıl asılır ? 1 — Resimleri göz hizasma uy- gun olarak asınız. Zaten tavana yakın derecede yükseğe asıp ta ba- kan insanların boynunu ağrıtma. ya ne lüzum var? 2 — Resimlerin ipini veya telini çerçevenin — arkasında — gizleyiniz.| Tabloların üstünde tersine V şeklin de görülerr ipler hiç de hoş bir main zara arzetmez, 3 — Resimleri acaip — gekillerde asmaktan çekininiz, Meselâ merdi- ven şeklinde veya ortadan bir, da- ha aşağıda iki tane gibi, Ayni ebadı da ve ayni biçimde iki resmi del yan yana asmak doğru — değildir, Çeşnisiz, yavan görünür. 4 — Geniş bir duvara bir kaç resim asnanız icap ettiği vakit çer çevelerinin üst veya alt kısımları. ni bir hizaya getirmeye dikkat et- meyip sadece resimlerin orta kısım larını ayni hizaya getirmeye çalış. malısınız ki bakanların - gözüne daha hoş görünsün. 5 — Resmi Aasarken onun ne arzda bir duvara yakışacağını da nazarı itibara almalısınız. Meselâ iki pencere arasında kalmış bir du. Vara, kare veya mustatil bir resim uUz'ın bir resimden daha iyi gider, 6 — Resimler duvara tam inti- bak edebilecek şekilde asılmalıdır. Üst kısmı düvardan ayrı ve öne doğru meyleden tarzda resim âs- mak usulü hem demode ve hem de güzel değildir, OKUYUCU ŞEP DİYOR Ki... Polenez köyünün ormanlarından fade ediyor kimler isti İsmi ve adresi idaremizde mah fuz bir okuyucumuzdan — aldığı- mız mektupta, Polenez köyü or- manlarının, köy halkının menfa- nı bildim ve Kara Muradı yen« dim. Hemen şunu ilâve edeyim ki Kara Muradın — pehlivanlığı benden çoktu. Beni her zaman yenebilirdi. Çünkü o devrin bi- rinci sınıf bir başpehlivanı idi. Bense nihayet bir orta pehliva- niydim, Belki gimdi madem ki biraor- ta pehlivanısın, ne diye Kara Muratla tuttun diye düşünecek olanlar vardır. Bunlara da ce- vap vereyim: Ben o sırada askerlikle Edir- nede bulunuyordum. Güreşe raklı olduğumdan cuma günle- ri de güreş tutuyordum. Rakip- lerimi kolaylıkla ve — çabucak yenmeni Üzerine nazarı dikkati celbetmiş olacağım ki kısa bir zaman içinde büyük bir şöhret kazandım. Edirne ve civarında benimle güreş tutacak akranım kalmadı. Bunun üzerine beni Kara Muratla tutuşturmak tediler. Tabil bunu kâbul edemezdim. Reddettim. Fakat beni dinleme- diler. Nihayet zorlamalar neti- cesinde Kara Muratla bir oynaş güreş yapmağa razı oldum. Şim di bu oynaş güreşe gösteri güre şi diyorlar. Yâni ciddi — olarak tutmiyacaktım. Yenmek yenil- mek yoktu. Maksat halka gü- reşin inceliklerini ve oyunlarını göstermekti. Bu kararla Sarayiçinin yolu- nu tuttuk. Kara Murat pehlivan la benim oraya doğru gittiğimi gören esnaf dükkânlarını pıyarak peşimize düştü. Daba evvel dellâllar da bağırmış. Bu yüzden Sarayiçi binlerce güreş Mmeraklısı ile dolmuş bulunu - yordu. Biz soyunduk. Yağlandık. Or taya çıktık. Bu sırada Kara Mu rat bana bir oyun oynadı. Gü- reşe başlamadan — evvel halka donüp şöyle bağırdı: — Oynaş güreş mi nuz, ciddi güreş mi? Tabii ciddi güreş ihtimali vat ken kim oynaş güreş ister? Bü- tün halk: — Ciddi güreş istiyoruz! di. ye cevap verdi. Ben . itiraz ete tim. Hattâ bırakıp gitmek is- tedim. Kulak asan olmadı. Kim- seye dert anlatamadım. Ve ne- ficede mecburen Kara Muratla ciddi olarak tuttum. Fakat bana oynanan Allah razı olmamış olacak Kara Muradı bir gaflet dakil sında açık düşürdüm ve geldim. Bu güreşte kazandığım şöh- ret pek büyük oldu. Kara Mu- rat hemen bir ikinci güreş da- ha teklif ettiyse de tabii kabul etmedim. Artık civar köy ve kasabaları her hafta dolaşıyor, güreşlere giriyor ve hepsini de kazanıyordum. İşte Süloya bu sıralarda te- sadüf ettim. Yine Edirne ci rında bir yerde büyük bir gü- reş vardı. Oraya gittim. Tanın- mış pehlivanlardan — kimseler yoktu. Nasıl olsa ödül bize ka- İacak diye memnun bir vazi- yette soyundu: Bu sırada gözüme ilk defa gördüğüm bir pehlivan — ilişti Harikulâde güzel ve heykel gi bi işlenmiş bir — vücudu vardı. Doksan okka kadar da olmalı idi. Ben ona hayran hayran ba- karken o ödül olarak konmuş koyunlardan birini alıyor, ku- lağını ısırtıp bağırttıktan son- ra meydanda dolaşıp pehlivan istiyordu. Fakat kendisine kar- şı hiç kimse çıkmıyordu. Buna bir türlü akıl erdireme- dim. Hani biraz daha beklesem desteden itibaren bütün ödül- leri toplayıp gidecekti. Bana hiç bir şey kalmıyacaktı. Yine koyunlardan birini ku- lağını isırıp bağırtırken day namadım ve meydana çıktım. (Devamı var) oyuna ki, galip Dünya Liberalleri Birli- ğinin Parıs toplantısı Dünya Liberalleri - Birliği bu seneki — toplantısını T temmuz 1949 tarihinde Danville yapacak tır. Haber aldığımıza göre bu top- lantıya Hür Fikirleri Yayma ce- miyeti de dâvet edilmiş bulun- maktadır. Ahmet Emin Yalman Enver Adakan, Nebil Sarper, va Ekrem Hakkı Ayverdiden mü- teşekil heyet Fransaya hareket ledecektir. N ) Kanunun emrettiğinden fazla yapıştırılan pul /Aksaray tramvay — deposunda galışan bir vatmandan aşağıdaki Şikâyet mektubunu aldık «— Yol vergisi için benden kesilen 9 liranın makbuzuna S0 kuruşluk pul yapıştırdılar. İdas atleri hilâfına köy muhtarı ta- | renin memuruna 9 liraya kanıa rafından bundan birkaç s vel bir mütcahhide verildiği, manlar devlete geçtidi halde bu | de dinletem İtuk çocuk si müteahhidin mukavelesinin fes- hedilmesi lâzım gelirken dev ettirildiği yanlarak; köy halkı nin hakkının hâlâ istismar € mesine bir son verilmesi ve hususta alâkalıların tahkikat yapması istenilmektedir. ene ev-İnen 4 kuruşluk pul or-| ması lâzım geldidini söyledimse yapıştırıl: Bizim gibi ço- bi ve az para ile geçinen bir vatandağa bu mua- mele doğru mudur? Bu memurun aradaki 26 k: 1 ruş farkın hemen hemen bir kila ekmek parasına tçkabül ettiğin de düşünmesi lâzım gelmez mifa ———