BAYFA 14 ENİ SABAH N Çanakkale - Biga posta seferleri GAŞ Z Çanakkaleden 14.30 da otobüse verilmesi icabe- den posta 15.45 1e kadar geciktiriliyormuş Biga (Hususi) — Çanakkale - Biga postasının dört beş aydan- beri Bigaya saat 18.30 da gel mesi lâzım gelirken — Baatlerce gecikmesi dolayısile bir hayli şi- kâyetler vukubulmuş, bu husus ta Biga P. T. T. idaresince ted- bir alınmış, zaman zaman zabıt vazakları tanzim olunmuş — ve Posta müteahhidinin — cezalandı- rılmasına kadar gidilmişti. kik ederek öğrendiğime göre, Çanakkale P. T. T. idaresi muka veleye göre saat 14.30 da müte- ahhide posta çantasını — teslim etmek mecburiyetinde olduğu ve posta otobüsünün muayyen — sa- atte idarenin önüne geldiği h: de P. T .T . önünde Çanakkale P. T. T. idaresi muayyen saatten buçuk saat sonra teslim et- tiği posta çantasına ekli sefer kâğıdına hareket — saatını 14.30 olarak kayıt etmesinden — Biga- daki alâkalılar tabiatiyle posta Mmüteahhidini kabahatli sayıyor- lardı. Halbuki Çanakkale P. T. T. İdaresi önünden saat 15.45 de çantayı aldığı halde — sefer kâ- Zıdında 14.30 yazılmakta — idi. Diğer taraftan, Balıkesir yolu ile kaydını taşıyarak Bigaya Gelmekte olan İstanbul — gazeti leri paketleri işine lâyık olduğ ehemmiyetin henüz verilme müşahede olunmaktadır. Bu halin düzeltilmesini (Hassasiye- tini hiç bir zaman — kaybetmi- yen) P. T. T. Genel Müdürlü- ğünden — ehemmiyetle rica edi- yoruz. Amasya'da romantik sevişme!. ee l Sevdiği genci alamayınca kendisini Yeşilirmağa atan Perihan altı yüzücü tarafın- dan kurtarıldı Amasya (Hususi) — Şehrimizi heyecana düşüren ve bilâhara dedikodulara sebebiyet veren me raklı bir hâdise olmuştur. Vak'a | gudur: Üçler mahallesinde Perihan, Dere mahallesinde garsonluk e- den Tacettin isimli delikanlı ile bir müddettir sevişmektedir. İki sevdalı birbirlerile evlenmek is- temektedirler fakat ailevi — se- bepler birleşmelerine engel — ol- maktadır. Kız, çocuğun evine kaçarak bir kaç gün evde kalmış- tır, Bunun üzerine ailesinin ih- barı üzerine keyfiyet — zabıtaya ve mahkemeye intikal etmiş ve delikanlı tevkif edilerek ceza evi- ne gönderilmiştir. Kız da kara- kolda ebeveynine teslim edilmiş. ir. Perihan eve götürülürken ken disini hükümet köprüsünden Ye- gilirmağın sularına atmıştır. Vak, aya şahit olan altı kişi derhal suya atlayarak zavallı kızı — be- lediye önündeki söğütler civarın- da boğulmadan kurtarmışlardır. Bu hâdise Amasyalılar tarafın- dan merakla takip edilmektedir. Urfa gençlerinin stadyom ihtiyacı Urfa (Hususi) — Uzun — za- mandanberidir. yapılması dedi- koduyu mucip olan şehir stadyo- Tunun temel atma töreni henüz bügüne kadar — yapılmamıştır. Memleket için çok önemli olan bir stadın bir an önce yapılması- ni bütün spor sevenler arzu et- mektedir. Stad yapıldığı takdir- de memleket sporu bir adım da- ha ilerliyecektir. — Temennimiz, Bayın vali Ali Rizanın önayak olarak memleket gençliğini stada Erbaada, kan gütme yüzünden cinayet işlendi Babasının hasımlarını pusu kurarak yaralayan Osman yakalandı. Yaralı Mustafa Memleket hastahanesinde tedavi altında Erbaa (husüusi) — kazamıza bağlı Fidi köyünde kan gütme yüzünden feci bir cinayet işlen- Miştir Hadiseyi bildiriyorum: Fidi köyünden olup uzun za- mandan beri eşkiyalık yaparak cezaevinde mevkufiyetini geçi- rerek islahı nefis *eden ve köy- * de ikamete başlayan İbrahim Şimşek hasımları tarafından altı ay evvel öldürülmüştü Hâ- diseden zaman geçmiş olmasına Tağmen İbrahimin oğlu Osman babasının hasımları tarafından öldürülmesini unutmamış bes- lediği intikamın tahakkuku için fırsat kollamağa — başlamıştır. Nihayet beklenen fırsat gelmiş İbrahimi vuran kâtilin amcası Mustafa Karanın Erbaa paza- rına indiğini haber alınca İbra himin oğlu Osman yolda pusu kurarak: — Bak babamın böyle alacağım. Diyerek elindeki tabancanın kurşunlarını Mustafa Kara üze- rine boşaltmağa başlamıştır. Ani bir baskına uğrayan M tafa silâhını kullanmağa vakit bulamamış sekiz yerinden aldı- ği kurşunlarla vücudu delik de- intikamını i|sik olmuş ve attan yuvarlanmış ağır yaralı bir halde can kurta- ran ile memleket hastanesine kaldırılmıştır. Kurşunlardan bir kısmı çıkarılan Mustafa mutlak bir ölümden kurtulmuştur. Eflâni yolunda pusu kuranların muhakemesi Mahkeme, Ömer ve Dursun kardeşleri onar, Mahmut, Ra- sim ve Mustafayı beşer yıl hapse mahküm eti Bartın (Hususi) — İki buçuk sene evvel Ulus — Eflâni yolun- da esrarlı bir cinayet — işlenmiş kopuk Hasan lâkabile tanınmış olan Hasan Yılmaz adında bir tâ- cir pusuya düşürülerek öldürül- Mmüştü. Cinayeti müştereken işle dikleri anlaşılan Dursun — Kara- taş, Ömer Karataş, Mahmut Sa- rıkaya, Mustafa Derin ve Ra- sim Tokal adındaki beş kişi ile onları teşvik etmekten — sanık Eflânili Hüsnü Yıldırım ve hâ- dise ile muhtelif şekillerde alâ- kalı Hasan Kaplandeniz, Kemal Sakızlı ve Hakkı Kahraman ağır cezada — yargılanmışlardı. — Bir müddettenberi devam eden yar- gılama sona ermiş, ve ağır ceza sanıklardan ilk beş kişinin suçla- rını sabit görerek, — bunlardan Ömer Karataş, Dursun Kara- taşı onar yıl, Mahmut Sarıka- ya ile Rasim Tokal ve Mustafa Derin beşer yıl ağır hapse mah- Küm edilmişlerdir. Diğer sanık- lardan Hasan Yıldırım, Hasan Kaplandeniz, Kemal Sakızlı ve Hakkı Kahramanın suçla alâka- ları sabit olmadığından beraet- lerine karar *verilmiştir. Çatalcada bir kaza Çatalca (Hususi) — Çatalca- nn Murat bey köyünden Murat Bilman evinde mangal başında oturduğu bir sırada ateşleri ka- rıştırirken mangal içinde bulu- nan bir mavzer mermisi patla- miş çıkan kurşun Faruk'un ko- luna isabet ederek ağır surette yaralamıştır. Vaziyeti tehlikeli görüldüğün- den hemen imdadı sıhhi otomobi li ile hastahaneye gönderilmiş- kavuşturmaktır. tir. Buğgün haritaya bir göz ata- cak olursanız İsrail dediğimiz ye- rin her taraftan Arap milletleri tarafından sarılmış, —ince uzun bir şerit gibi göze çarptığını fark edecek ve 45 milyonluk Arap dünyasının buna nasıl müsaade ettiğine hayret edeceksiniz. Yahudi ve Arap Filistini ya- kından görenler ve inceleyebilen ler buna büsbütün şaşmaktadı lat Aklın ve mantığın alamıyacağı âdeta bir su kütlesinin muallakta durması gibi acaip bir vaziyetti bu. Filistinde zirat — yahudi — kolo- nilerinin kurulmasına 1870 sene- sinde başlanmıştı. İlk koloniler o zaman Türk hâkimiyeti altında bulunan Filistinde daimi suretle Arapların hücumlarına — maruz kalmakta idi. O zamanki vali Ra- uf paşanın, yahudilerin buralar- da yerleşmelerini katiyyen iste- meyen bir siyaset takip etmekte olduğunu yazan Eliahon Golonile isminde Osmanlı ordusunda — su- baylık yapmış bir yahudinin ki- tabı ise doğruyu söylememekte- dir. Çünkü Gedero'da ilk — yahudi kolonileri Sultan Abdülhamidin resmen müsaadesi — Üzerine ku- rulmuştur. İşte bu devirlerde, doğrudan doğruya yahudi kolonileri ara- sında başlayan kargaşalıkları bas tırmak ve hırsizlik - vak'alarını | önlemek üzere her koloni müsel- lâh bekçi teşkilâtı vücude ge- tirmişti. İlk yahudi müdafaa teşkilâtı Stomper tarafından kurulan Pe- toh Pikva kolonisinde başlamak- tadır. 17 yaşında çok zengin ailesi- ni terkederek Macaristandan Se- lâniğe, oradan da İzmire geçtik ten sonra Filistine kadar daima yürüyerek bu uzun mesafeyi ka- teden Yeşua Stomper İsrail mü- dafaasının banisi sayılmaktadır, Arapların müteaddit hücumla- mna karşı mukavemet eden Hayret!.. - — Çanakkalede, Köy Enstitüsü mezunu 172 eğitmen maaşla- rını hâlâ alamamış... Çanakkale (Hususi) Hi- mizde bulunan 172 enstitü me- zunu öğretmenlerin maaşları üç aydan beri verilmemektedir. Bunlardan beş öğretmen 948 aralığından beri maaşlarını ala- mamışlardır. Bugünkü hayat pahalılığı karşısında bu öğret- menler sızlanmaktadırlar. Vanda milli kütüphane açılacak Van (Hususi) — Milli Eğitim Bakanlığı — şehrimizde bir mill kütüphane açmağa karar vermiş tir. Binlerce cilt eseri bulundu- racak olan bu kütüphaneden vi- lâyet sâkinleri faydalanacak ve kazalara buradan kitaplar gön- derilecektir. Öğrendiğimize göre Kütüpha- nenin bütün ihtiyaçlarını kar- gılayabilecek müsait bir bina a- ranmaktadır. Bulunduğu — takdir de hemen faaliyete geçilecektir. Yazan : Edgar Wallace — Neden sordun, onu yör musun? Jarvi uzun bir ıslık çaldı, son ra dalgın dalgın: A.m.e.r.y...... acaba o mu? Acaba Hindistan- da siyasi mahfilde çalışan Pol Amery mi? Hani Şang-Hay da başına türlü belâlar gelmişti. Ralf, helecanından az daha i- liştiği sandalyeden yere düşe- cekti. — Aman anlat Allah aşkına! dediğin adam ta kendisi, — Ben de pek iyi bilmiyorum ama bir ajanım onu çok iyi ta- miyor. Bizim Şang-Hayda bir şu bemiz vardır. Brummagen'den gelen malları oraya stok ede- Tiz, bu ajanım da bir sene evvel haslalanarak buraya geldi. Pe- ki ama Amery'nin Tarnla ne a- lâkası var? — Amery ve Amery müessese vİ gimdi ona kaldı, Tarn da onun utaumi müşaviridir. Mr. Jarvi yine uzun uzun bir aslık çaldı: — Ben yalnız adamımın söy- lediklerini biliyorum, İşittiğime göre Hint hükümeti bunu kont Zol için Şang-Hay'a göndermiş, tanı- —12— Orada bildiğimiz gibi bir çok a- ileler esrar ve silâh kaçakçılığın- dan milyoner olmuştur, o ora- ya silâh kaçakçılığının önünü almak için gittiği halde yanlış- lıkla esrarcıların peşine düşü- yor, ne sebeple bilmiyorum, â- nide Şang-Hay'ı terketmek mec buriyetinde kalıyor Adamımın söylediğine göre orada esrar çekmeye alışmiş. Tabif müthiş bir #kandal olmuş. Şang-Hay matbuatı bunu kapalı geçmek zorunda kalmış, ama ne de ol- sa iş bir defa gazetelere akset miş, yapılan dedikoduya göre - ki bunun hakikat olduğu söyle niyor - Fransızlar bunu klüp- lerinin azâlığından reddetmişler. O zamanlar herkes söylüyordı Çin denizlerinde namı maruf olan Soyoka ile işbirliği ediyor- muş. İkinci bir dedikodu da Peşine düşen bir Çinli polisi bı- çakladığıdır, Zaten herif sirkler deki en iyi bıçak atıcılarından daha mahirmiş. Ben Noralden öğrendim, yanında bıçaktan baş ka silâh taşımazmış. Peki Tarn bu kanaata nereden vâsıl ol- muş? — Bir sözünden o mânayı çı- Çeviren ; Semra Arslanlı karmış! diye Ralf cevap verdi, Eğer Soyokanın adamı ise... Jarvi sözünü kesti. — Eğer Soyokanın adamı ise bir torba engerek yılanından da- ha tehlikelidir. Ralfın gözlerinin içine israrla bakarak: — Peki, bunun hakkından gela miyecek miyiz? Arkadaşları arasından menfi sesler yükselince Ralf: — Soyokayı durdurmal tek bir imkân var. Eğer Soyo- ka ise, onu bize zarar vermeye- cek bir hale getirmek... böyle mi istiyorsunuz? Arkadaşları arasından yine menfi sesler yükseldi, kimse bu fikri tasvib etmedi, bunu Üzerine Jarvi: Şunu demek istiyorum ki hakkından gelinmesini is- kor- eği temiyorsanız, hiç olmazsa kutalım! Purosundan bir nefes çekip dalgın dalgın tavana üfledi: — Ben Londrayı pek tan mam, çünkü kendim bir muha cirim, Fakat işittiğime göre Londrada öyle yerler varmış ki kendi büyük anneni bile 10 lira Acayip AA - Petoh Tikva bugünkü yahudi dev letinin çekirdeğini teşkil eder. Sonradan Bardon Roçild tara fından maddi, mânevi büyük yar dımları olmuş ve muhtelif isim- lerle müteaddit müdafaa teşki- lâtları kurulmuştur. Bunların en meşhurları Bor Gorio ve Haşo- mer kurumlarıydı. Araplardan ziyade kendi ara- larındaki soygunculuğu — önleme ği hedef tutan bu teşkilât çok bir memleket Yahudiler, ne zaman gelip Filistin'e yerleşmeğe başladılar? Arab - Yahudi harbi nasıl oldu, şimdi Yahudiler ve Arablar ne diyorlar, İsrail ordusunun garib tarafları.. L_——ı —— Tususi suürette - İsrail diyarına gönderdiğimiz Mehmed ATAKER'den : Yahudi askerleri harp sırasında spor ye pıyorlar hudi askerlerinin sadece yahudi mıntakasında kalmalarına müsa ade ettiler. * Birinci umumi — harp bitmiş, Araplar isyana başlamış Filisti- nin muhtelif yerlerinde yahudi lerle Araplar arasında kanlı kat- liamlar oluyordu. Yahudi lejyonu — dağıtılmıştı.. Fakat bunlar gizli teşkilât ha- linde çalışmaya başladılar. — i- 8 ) Yazan: Eski bir pehlivan Tefrika No. 29 Sultan Aziz üçüncü güreş için daha birşey söylemiyordu Aliço nesi var, nesi yok- sa birinci güreşte sarfetti. Ma- karnacı ona ağır geldi. Kendi- sini ezdi: İkinci güreşte bunu herkes gördü. Makarnacı Ali- Ççoyu yerden — kaldırmadı. Bir el ensede yere yıktı. Ancak bo yundurukta — — hırpalandıktan Bonra Aliço bir az nefes aldı. Şimdi eğer bir üçüncü güreş ya pilacak olursa, Makarnacı - Hü- seyin pehlivan Aliçoyu beş da- kika içinde yenecektir. İşin tuhafı — Makarnacının da buna inanmasıydı. Aliçonun hasta hasta güreştiği hakkında dolaşan söylentilere kulak as- mıyordu da Aliço hasta olaydı, dünyada güreşemezdi diyordu. Hiç — bir geyi yoktu. Vurduğu boyundu- Tuğun acısını ben tattım. Aliço- ya benim güreşim ağır geldi. İçarp efendimiz irade — buyururlar, kendisile bir üçüncü sefer daha ni için büyük devletler tarafın- dan hazırlanan muayyen - bir plâna göre inkişaf ettiğini — is- pat eder mahiyettedir. Bugünkü yahudi — ordusu ise dünyanın en garip — ordusudur. İçinde Felaşi dedikleri kuzguni Sudan yahudilerinden, kızıl Rus lara kadar her cins insanın bu- lunduğu bu orduda ben disiplin namına bir şey göremedim. Bir defa selâm — mecburiyeti tutuşacak olursam evvel Allah bu sefer bir çeyrekte Aliçoyu meydandan çıkarırım. Sultan — Aziz üçüncü — güreş için bir şey söylemiyordu. Ali- çoyu da sarayda alıkoymakta Cevam ediyorlardı. — Aliçonun hastalığı bir hafta sonra geç- ti... Yeniden iştihası açıldı. O da ne olacak diye merak içinde bulunuyordu. Elbette bir güreş daha yapılacaktı. Sarayda böy- le oturacak değildi ya... Fakat bir türlü bir ses çık- mıyordu. Nihayet daha fazla dayanamadı. Ve sarayda kendi- sine en fazla yakınlık göste- ren Kavasoğluna sordu: — Biz hep böyle bekleyecek- miyiz? Güreşmiyecek miyiz? — Hünkâr ne derse o olur. — Canım sıkılıyor böyle gü- reşsiz. Ye, iç, yat, uyu... — Daha ne istiyorsun? Fe- na m? — Ben böyle yaşamaktan bir sey anlamam. Eğer güreş yap- miyacaksak, kalkıp gidelim! — Öyle şey olur mu? Padi- şahın iradesi olmadıkça hiç bir harekette bulunamazsın! Aliço buna şaşmıştı: — Şimdi istersem çıkıp — gi- demez miyim? — Gidemezsin! — Bu ne biçim iş be! Burada esir miyiz be? ş — Sarayda âdet budur. Bu- âî“ı'gğ:mgâ?pl“da" yardım |Kinci dünya harbi başladığı za | Yoktu.. Sonra ordunun vasıtala- vöün büklük padişahın cillle R man, Almanlara karşı harp et-|ri genç kızların emrine tahsis| hareket eder. Padişah dışarıda : * ç mek üzere İngilizler tarafından | edilmişti. da hepimizin hürriyetine sahip Birinci dünya harbinde Filisti | modern silâhlarla mücehhez bir| — Rusyadan, Yugoslavya ve Ar-| tir. Hepimiz onun kuluyuz. Sen nin İngilizler tarafından işgalini| yahudi ordusu Vvücude getiril-navutluk İlimanları üzerinden bir türlü alışamadın, Ötede be- sevinçle karşılayan — yahudilerin | di. Filistine — gönderilen, silâh ve| ride söylenip duruyorsun! — Di- mümessillerini hemen işgalin er-| Halbuki o Zamanlar Üzerinde | cephane, Hayfa - limanına — bir| Jini tutmasını bil! tesi günü dâvet eden İngiliz işgal| silâh bulunan Arapları idam | Sel gibi akarken, zavallı Arap- Kel Aliço, herkesin içeri gir ordusu komutanı İskoçyalı ge-|eden İngilizler Polmoh denilen|lar, büyük devletlerin koyduğu| mek için can attığı bu yerin na neral Hill kendilerine şunları| yahudi ordusuna bol silâah ve ambargo yüzünden silâh bula-| sıl süslü bir zindan olduğunu söylemiştir. cephane veriyorlardı. mıyorlardı. pek güzel anlıyordu. Çaresiz — Biz burasını sizin için işgal| Hattâ ikinci dünya harbi sona| Tarihin kaydetmediği eşsiz ko-| bekleyecekti. Elbette — padişah ettik, bir ordu kurmanız ve müs- takbel yahudi yurdunun — müda- faası için şimdiden hazırlanma- nız lâzımdır. Ben size elimden geldiği kadar yarüma ' elsceğin. Arap dâvasına müzaheret eder | bir siyasi oyun neticesinde (ne| dı: Sklar Aopîıga bağlı olan ko-| Fibi göründüğü “halde bir tarat- | sihirdir. ne keramet) gibi | birl — -- Naslam pehlivan, iyi mi- £ lonilerde yaşayanlar, orduya ka-|tân yabudilere gizlice tank ve| Şey olmuş, mütarekeyi ihlâl e-| #in? — ibi tilmak istemiyorlardı. Ben Guri. | tOP Vermekte devam ediyordu.| den yahudiler hemencecik Kızıl amdülillâh, demir- gil on, Ben Zuci gibi büyük lider- | 918 senesine kadar Kudüs rad-| denize inivermişlerdir. T allğa Büleke A ler Amerikada sürgün bulunmak | YoSunun her akşamki neşriyatin| Bu yazılarımla yahudilerin hiç| — — Bastalığın falan geçti y Haa SRLBİ P G e L k:s» i PENMA P Ka ük |filân kışlada cephane yüklü letmek / istemiyorum. Fakat ha-| ttt v t m_g:uıâf:'“fıml';;'j"ğ:ymğm:ğ kamyon, filânca yerde şu numa-| kiki bir harp asla olmamış - bir| — o, 9 biçim adamsın! Hasta Şu vecize yazılıydı, kan ve ateş i- | Tâlı zırhlı otomobil ve top falan| komedya cereyan etmiştir. vi Ve Geyülir üN üklümme çinde mahvolan yahudi diyarı| “datte çalınmıştır. diye alenen| Yoksa Arap ordularının he-| XP Dir Seymiş gibi sa ei açıklamakta idi. yeti umumiyesi değil yalnız biri-| Pen T yine kan ve ateşle kurulacaktır. İçlerinde Ben Gurien ve Ben Zuvel'in de bulunduğu ilk — gö- nüllüler Amerikadan — gelmeğe başlamışlardı. Yayudi lejyonu günden güne kuvvetleniyordu. Fakat asayiş bozulmağa başlamış askerlerin Arap ahaliye yapmak ta olduğu tecavüzlerden şikâ- yetler yağıyordu. Bunun üzerine yahudi lejyonu evvelâ Zafin çö- lüne sonra da Kıbrıs adasındaki Siyasi esirler kampının muhafaza sına memur edilerek Filistinden uzaklaştırılmak istendi,. Fakat lejyon isyan bayrağını kaldırınca İngilizler bundan vazgeçerek ya- mukabilinde dövebiliyorsun. Ben kendi hesabıma zorbalıktan nef ret ederim, fakat Amery'yi kor- kutmamız elzem, anlatabiliyor muyum? Yemekten dağıldıkları ” vakit saat dördü geçiyordu. Raif merdi venleri tek başına düşünceli dü- şünceli indi. Vestibülde paltosu- nu giyen şirin yüzlü tıknaz bi- rine rastladı. Evvelâ gözlerine inanamadı Sonra kapıda bek- leyen muhteşem Rols-Roys oto- mobili görünce: — Vay, Tupervil, siz Londra- nın böyle mütevazi mahallesinde ne arıyorsunuz? Stebbing bankasının sahibi gözlerini döndüre döndür. — Sevgili doktorum, Stebingler için hakikaten tuhaf görünüyor değil mi? Londrada Stebing Bankası fevkalâde hürmet ve itimat edi- len bir müessese idi. 18 inci asıı da kurulmuş olan bu hususi banka hemen hemen Londranın en mutemet şahıslarının para- larını saklayan banka idi. Bu bankanın en mühim vasfı da son derece sır saklaması idi. Bü- yük iş adamlarının aldığı borç- lar, tüccarlarn açtırdığı kredi- ler hiç bir suretle dışarı sızmaz dı. Şimdiki sahibi Mr. Tupervil daha 35 yaşına girmediği halde 50 yaşından aşağı memur kul- lanmadığını iftiharla söylerdi. Şişman, ablak yüzlü, kat kat çeneli yumuk yumuk elli, — se- vimli bir adamdı; «Ağır yemek erdikten sonra Araplarla yahu- r arasında kanlı çarpışmalar devam ederken, Yahudiler İngi- lizlerden yardım — bile görmüş- tür. Halbuki zahiren — İngiltere | Bir taksi otomobili bir kam- yon belki çalınabilirdi. Fakat bir| sından silebilir... tank gündüz ortasında hem de| Peki neden silmiyorlar, diye- askeri kışladan nasıl çalınabilir. ceksiniz. Ne bekliyorlar... Bugün bu hâdiseler — Filistin| — Komedyanın sonunu... tra- hâdiselerinin - yahudilere behe-| jediya — Tarihin keydetmediği mehal müstakbel bir yurt temi- bir Trajedya hazırlanı; a Satılık Büyük Ev Şehzadebaşında, ler benim için hastalıktır» diye söylenirken cebinden çıkardığı bozuk paralardan bir kısmını gar sona bahşiş verdi. Birdenbire sus 'tu, mavi gözleri, merakla caddeyi takip ediyordu. Senenin bu zamanlarında Lon dranın bir çok sokakları ne ka- dar kozmopolit bir çehre arzedi- r. Doğrusu bu çok — entere- Ban: Ralf da ayni istikamete bak- tı. Kaldırımın kenarında duran gri şapkalı sarı eldivenli ufak tefek adam yüzünü onlardan yana çevirince Hallam hayret- le — Bir Çinli! diye bağırdı. Evet, bir Çinli, Major A- 'nin muhafızı, ayni zaman- da da sağ eli! Ralf kendini toplayıp Amery hakkında ne bildiğini sormadan muhteşem otomobilin Eski Brod sokağına doğru kaydığını gör- dü. Çinli israrla Ralfı süzüyor- el e du; Fakat hiç Ralfın yanına tü vak'alarında. maktüi - üü gelmek için bir harekette b en seyretmeyi daha çok seve lunmuyordu. Buna fena halde sinirlenen Ralf ona doğru yü- rümeye başlayınca Çinli kalaba lığın arasında kayboldu. Feng-Ho!, Amery'nin adamı! Ralf ilk defa bu Çinliyi duymuş ve görmüştü. Doğrusu herifi ya- kından tanımak hiç fena olmi- yacaktı. Eğer bu gün bütün işittikleri hakikat ise... © sırada aklına karısı ile bu- Tuşacağı geldi. Tam — Herbert Şehza de camii karşısında Muhta: şa sokağında 17 numaralı e v satılıktır. Görmek isti, telefon ederek randevu almaları rica olunur. Telefon medyanın sonunda küçücük İsra- ordularının, Hazreti Süleyma- nın gemi tezgâhlarını kurduğu Kızıl denizdeki Akba limanıma i- nişi, Mısır ordusuna — oynanan nin ordusu İsraili dünya harita- 0636 Mansion da taksinin — parasını verirken yanr başında bir a- dam pey” - oldu,bu Feng-Ho idi, Ralf tereddüt etmeden Çinliye yürüdü. Öteki ise maskeli ifa- desiz yüzü ile Ralfın yanına gel- mesini bekliyordu. — Arkadaş azıcık seninle gö- rüşmek istiyorum dedi. Çinli ba- şını hafifce eğdi: — Demin Formos mahalesin- de iken karşı kaldırımda iki sa- at beni gözetledin, bununla da iktifa etmeyip şimdi buraya ka- dar takip ettin, ne yapmak is- tiyorsun, anlayalım bakalım! Çinlinin büyük ağzı bir ku- lağından öbür kulağına kadar uzadı: — Bendeniz hukuk doktoru- yum, bilhassa ceza işlerine pek meraklıyımdır. Yalnız, mahkeme lere devam edip hâkimin önü- ne gelen katillerin hikâyesini dinlemekten ziyade bu gibi ka- rim, Tuhaf bir merak, fakat dok günün birinde bir emir verecek- . Hep böyle kalacak değildi a. Ya... Aradan, iki hafta geçti. Bir gün Kavasoğlu Aliçoyu clğu'-ı — Bir az bozukluk ama, şim di bir şeyim kalmadı. — İdmanın yerinde mi? — Yerindedir. Hergün idman yapıyorum. — O halde haftaya hazır ol! Makarnacı ile bir güreş daha yapacaksın! Hiç bir haber Aliçoyu bu ka- dar sevindirmezdi Demek padişah izin verdi TOKUYUCU, SS7 DİYOR Vilâyet Şikâyet Büro- sunun nazarı dikkatine 937 senesinde Nazife namın - da birisile aramızda bir mesele olmuştu. Memur - olduğum — için işe belediye müfettişi Kâzım Ku yas vaziyed etti. nunda bu işte kabahatim olma - dığı tebeyyün etti. Tahkikat 30- 940 senesinde ben Şile muh sebe memuru iken kocası, yeni müdüre vaki şifahi şikâyeti ü- zerine evveld sınıfım ve maaşım indirildi. Ve sonradan 944 sene- sinde de Silivride tahsil memu> ru iken Vekâlet emrine alındım.. Vekâlet emrinde iken Edirne umumi — müfettişliği — istatistik memurluğuna tayinim sırasında infikâkim sorulması üzerine a- leyhimde — yazılarak — tayinime mdâni olundu. 17 ay bilâ sebep Vekâlet emrinde — bırakıldıktan sonra, ihtisasım haricinde bir işe tayin edildim. Müracaatla - 'or olmak hasebiyle bunu — siz Tarkerla a anlarsınız " değil İrim masarı ilibara alınmadı. Ha mi? Mr. Hallam? limizi arzetmek üzere, iki defa Ralf gözlerini kısarak Çinli-| sayın Valiyi görmek e İs- ye yaklaş! tanbula geldimse de buna mâti - Burada ne gibi bir katil vak'ası görmeyi ümit ediyorsu- nuz? — Cinayet! (Devamı var) olundu. Belediyeden ayrıldım. 948 senesi sonlarında Sıhhat Bü kanlığına müracaat ettim. Bele- diye muhasebe memurluğu yine aleyhimde yazmak suretile bel tayin ettirmedi. nihayet! diye söylendi. — Padişah senin hasta oldu- ğunu meydana çıkar — çıkmaz anlamıştı. Şimdi üçüncü güreş için adamakıllı iyileşmeni — isti- yordu. Şimdi bu üçüncü - güreş. te kendini göster bakalım. — Siz hiç merak etmeyin! Hele meydana çıkıp tutuşalım, ötesi kolay! Kavasoğlu ayni haberi Ma- karnacı Hüseyine de verdi. Pa dişahın gelecek hafta Ajiço ile Üçüncü defa olarak tutuşmala- rını emrettiğini bildirdi. Bu habere Makarnacı 'ÖK ve vindi. Aliçonun hâlâ sarayda dolaşması sinirine dokunuyor- du. Onu bir an evvel meydan- dan çıkarmak için can atıyor- du. İşte beklediği fırsat da niha- yet görünmüştü. O haftayı Aüiço da Makarna- cı da çok sıkı idmanlarla ge- çirdiler. Makarnacıya yine kara İbo idman veriyor. ve durma- dan söyleniyordu.: İki seferdir. çıkaramadın şunu meydandan. Hak oyunu üç tür. Bu sefer uzatmadan gür si saydır kele yıldızalri? Makarnacı da göyle cevap ve riyordu — Bu ecfer evvel Allah bir geyrekte bitireceğim işini! ayet güreş günü — geldi. Sultan Aziz Kavasoğlu İbrahim ağayı erkenden huzuruna — ça- Zırdi: — Nasıl mı? — Emirlerinizi bekliyorlar sul tanım! İkisi de hazırdır. — Aliçonun - hastalığı mi? — Geçti efendimiz! Sayeniz- de gayet sıhhatte bulunuyor. — Makarnacı nasıl? İdmanı yerinde mi? — Yerindedir. sultanım! Ka- ra İbo kulunuz kendisine idman veriyor. — Şu İbo da Aliçoya musal- lat! Gözüne pek kestiriyor. Gü zeşmek için benden izin iste- li — Evet sultanım! Her ne- dense Aliço kulunuzu sarayda barındırmak istemiyorlar. Ne de olsa yabancı bir adam! — Öyle ise kendisini meydan- dan çıkarsınla; — Bunu kendileri de biliyor- lar efendimiz! Onun için çalı- şıyorlar. pehlivanlar — hazır geçti (Devamı var) “Karabükte parti faaliyeti, ne aid bir açıklama Yeni Sabah gazetesi neşriyat müdürlüğüne: İstanbul Gazetenizin 7.VL1949 gün ve 8666 numaralı nüshasının üçün- cü sahifesinin beşinci sütunun - da (Karabükte parti rekabeti) başlığı altında orta okul salo- jnunun Cuhuriyet Halk Partisi toplantılarına sahne olduğu yo- lunda bir yazı intişar etmiştir. Orta okulumuzun - siyasetle iştigaline Mevzuatımız müsait olmadığı gibi bahsedilen şekil - de de salonlarımızda parti top- Tantıları yapılmamıştır. Haber aşılsızdır, külliyen red ve tekzip eylerim. Karabük özel Demir Çelik orta okulu müdü- Yü: nver Kartekin İLAN Erçetin Ailesinin Lütfü Erde . mir ailesi ile hiçbir alâkası kalma. mıştır. Keyfiyeti gördüğüm lüzum üzerine ilân ederim. Firüzağa Kadirler Yokuşu 14/1 No da Cemile Mehveş Erçetin Ş ” Ki, Bayındırlık Bakanlığı Birinci Bölge işçileri. nin aylıkları Bayındırlık Bakanlığı Birinci Bölge tamir atelyesi - işçilerinin aylıkları her ay, ayın 1 veya ilx çünde verilirken — Mayıs aylığı, Haziranın on beşi olduğu halde, hâlâ verilmemiştir. Müracaat ettidimizde bordro - lar yanlış oldu, diyerek bizleri aldatıyorlar. Ha bugün, ha - ya- rın, para alırız ümidile boyuna sağa sola borç edip duruyoruz. Hepimiz çoluk ve çocuk sahi yiz. Alâkadarların dikkat naza- rını çekmenizi rica ederim. (İmza mahfuz) ——— Çok eskiden geçmiş ve tahki katta suçum olmadığı anlaşıl - mış ve kapanmış bir meseleyi tazelemenin sebebi ne olduğunu anlıyamadım. Lâzım gelen tah- kikatın bir an evvel yapılmı müsebbidlerinin - tecziyeler benim de bir an evvel münhal lerden birine tayinim için muli terem gazetenizle makamı aidi - nin nazarı dikkatinin celbini say gılarımla rica ederim. Silivri Piripaşa, Has fırın aokak No. 12 Kadri Alparslan tt