y aN c | "Gottwald' Pragdaneler gördüm? Çeviren: Nazım Kemal >n günlerde ziyaret ettiğim Prag şehrine adım atar at- maz İlk edindiğim intiba, içtimaf bayatın baştan aşağı değişmiğ ol- Mmasıdır. Daha yalan bir mazide, bir müessesenin - direktörlüğünü yapmış olan bir kimse, basit bir Memur oluvermiş; namuslu bir tacir, ameleleliğe başlamış; bütün hayatını ilme hasretmiş bir mü- tefekkir, çöpçülük yapmağa mah- | iş... Bu suretle girişi- ameliyesinin or- faya koyduğu hazin netlco şudur: Çekoslovakyada kızıl bir. terör Büküm sürüyor. BİR EŞİTLİK KOMEDYASI Çekoslovakya — Cumhurreisl Gottwald, Prag halkına, sınıf far- kını kaldırmak hususunda ettiği vüadi, doğrusu, yerine getirmiş Bayılabilir. Zira bugün bu şehir- de, açlık ve Befalet bakımından tam bir eşitlik mevcuttur. O ka- dar ki burada bütün yiyecek , vesikaya tâbi tutulmuştur. Düşünün ki, bir parça kara ek- mek veya 200 gram et bulmak 1- çin bütün gehrin pazarlarını do- Taşmağa mecbursunuz. Pragda eşya fiatları, tıpkı sıt- malı bir hastanın derece grafiği gibi mütemadiyen çıkıp İniyor. Bu hususta bilgisine müracaat et- | tiğim Profesör B. (adamcağızın | İdamına sebep olmamak için İs- mini söylemiyorum) bu gebrin fect durumundan bahsederken ba- 'na şöyle dedi: —Bugün Çekoslovakyanın bü- tün şehirleri, sırf kızılların tahak kümü yüzünden, dünyada misli görülmemiş iktisadi bir buhran içinde yuvarlanıyor. Meselâ Prag mağazalarında ne elbiselik bir ku- maş, hattâ ne de bir tek mendil bulmak mümkündür. Yakında, eşya vesikalarının kalkması bile ihtimalden uzak Gdeğildir. Zira bu harbde, vaktile — yaptığımız stokları tükettikten sonra şimdi artık giyecek eşya imal edemez bir vaziyete düşmüş bulunuyo- Tuz. Memleket dahilinde hüküm si rTen fakrü zaruret yaygın bir hal almıştır. Hükümet, kâğıt yoklu- ğunu bahane ederek yılbaşı teb- riklerini kaldırmıştır. Okul öğ- rencileri ise, defter bulamadık- ları için kese kâğıtları üzerinde »yazı yazmak mecburiyetinde kal- mışlardır. Fakat işin en acıklı tarafı şu ki, fikri seviyemiz günden güne düşüyor. Bunun yegâne sebebi, şu gülünç imtihan sistemidir: Ko- Mmünist partisine mensup amele- ler, 8 ay gibi kısa bir müddet zar- fında, hiç bir okula devam etmek- sizin, lise mezunu oluveriyorlar. Bu hususta onların el hizmetle- Tinde kazanacakları numaralar kâfi tutuluyor. Meselâ Petno cad- delerini süpürmek bir ameleye 40 numara kazandırıyor; - lâğımları temizlemek 6 numara temin edi- yor... Hemen istisnasız - mele - hâkimler, koyu cehaletle- Tine rağmen, bu soydan bir bil- Binin sahibidirler. Hükümet dar- besindenberi, bütün meslekler is- tikamet — değiştirmiştir. Meselâ, garsonlar patron, âlimler amele kesilivermiştir. — İyi amma, bu durum, doj Tusu inanılmıyacak bir — şeydir. Buna hayret ediyorum, Profesör B. derin bir nefes al- dıktan sonra sözlerine devam et- ti: — Siz burada birkaç gün ka- lınca hiç bir şeye hayret etmiye- çeksiniz. Kara cümleleri eksik ko- Münist amelelerin maiyetinde bir çok mühendislerin - çalıştıklarını Börecek, bu garip duruma alışa- caksınız... Hükümet, kızıl bir sar"| Aya tutulmuş gibi, sınıf farkını fOortadan kaldırmak uğrunda dur- adan değişiklik yapıyor. Kâr getiren husust müesseseleri milli- leştiriyor... Biz buna, halk arasın- da «Havacılık oyunu> diyoruz. IKTIBASLAR | n ın cenneti,, İDAM KORKUSU Harbden önce kendisiyle tanış- | tığım mühim bir mücasesenin pat ronu olan bir Çekoslovakyalı, bu- Bgün bir maden kuyusunda amele- | lik yapıyor. Bu zavallı adam, uğ- radığı bu hazin akıbete bir türlü inanmak istemiyor. Fakat buna rağmen yine do çalışmakta devam ediyor. Zira aksilik ettiği takdir- de tahşid kampını boylıyacağını veya darağacına çekileceğini pek iyi blliyor. O; halinden gikâyet e- derken bâana gunları anlattı: — Ben siyaset yapmıyor, sade- imle meşgul oluyordum. Mü- essesemde, bazı komünistler bi- le vardı. Onlara, elimden geldiği kadar iyi muamele ediyordum. Fakat günün birinde yeni kızıl hükümetinin emri üzerine yerimi onlara terketmek mecburiyetindi kaldım. — Bununla beraber bütün ame lelerin patron olduklarını zannet- miyorum. Öyle değil mi? Bu dost Çekoslovakyalı, bana ağlamaklı bir sesle cevap verdi:. | — Evet, dediğiniz doğru... Am- ma bunlardan en açıkgöz olanla- rı, bir fırsatını bulup mühim ser- vetlere konmak veya müessesele- rin başına geçmek imkânına ka- vuştular. Geride kalan dürüst a- melelere gelince, onlar; bugün se- falet içinde kıvranıyor, mazide sürdükleri mütevazı hayatın has- retini çekiyorlar. Zavallı mağdur işçiler, norma- lin üstünde bir randıman sağla- mak zorunda bırakılıyor, ve mü- nevverlerin ekserisi, yâni (milli yetçiler) benim gibi maden ocakla rında çalıştırılıyor. Bize revâ gö- Tülen bu muamele kâfi gelmiyor- muş gibi, kazandığımız cüz'i pa- ralardan, kâh yoksul Yunan ço- cuklarına, kâh grev halindeki Fransız amelelerine yapılacak yar 'dım için mütemadiyen vergi ke- siyorlar. Halbuki bu — paraların hepsi, hükümet zimamdarlarının kesesine giriyor. BEYHUDE GAYRET Gottwald'ın seferber ettiği ko- Münist gazeteler, bütün batı dün- yasına, fakat bilhassa Fransaya ateş püskürüyorlar. Onlara ( - nanmak — lâzım gelirse, halen Fransa hükümetini teşkil eden- ler, 1940 da faşistlerle - işbirliği yapmış olan siyaset adamlarıdır. Fransa, Marshall plânının yardı- mıina rağmen iflâsa doğru gidi- yor. Halbuki, hakikat, bu iddianın tamamiyle aksinedir. Bugün prag liselerinde, ingilizce ve Fran- sızca, Gottwald'ın bütün gayret- lerine rağmen en çok okutulan yabancı dillerdir. Rusçaya ge- lince; bu dile, hemen istisnasız hiç bir kimse iltifat etmiyor. («Hebdo» dan) Siesz ir ASlör l M.LLİ PİYANGO bugün çekiliyor hğülî Piyangonun 19 May çekilişi bugün saat 13.30 da An- karada yapılacaktır. İkramiye ka zanan nümaralar Ankara radyo- sile bu gece 23 te yayınlanacak- tır. Tarikatçının duruşması ; Merdivenköyünde Şahkulubi l ba türbesi yanındaki evkafa ait bir evi kiralıyarak, burasını Bek- taşi tekkesi haline sokan ve ta- rikatçilik yapan Hasan Tahsin Başpehlivanın duruşmasına Ka- dıköy azliye ceza mahkemesinde devam edilmiştir. Savcı, sanığın cezalandırılmasını İstemiş, —du- ruşma başka güne kalmıştır. Otobüslerde tarife Husust otobüsler için hazırla- man yeni zamlı tarife tatbike başlanmıştır. Yeni tarifeye göre 15 kuruşluk biletler 17 ye, 20 | | | _Seâı'r -HÂBERLER Kâr haddi dışındaki satışlar İhtikâr yapan esnaf mahke- meye verilecek | ve belediye başkanlığınca ya- pılan tamim Üzerine kaymakamlar | ihtikâr yapan esnafla mücadeleye baş lamışlardır. Gıda maddelerine bele- diye narh koyamadığı cihotle, kon- | troller ancak Hebze ve meyva satan esnaf üzerinde tatbik edilmektedir. Bebae ve meyva fiatlarında belediye, © tesbit olunmuş azamf kâr haddi dışında kârla satış yapan esnaf, mil- İf korunma kasunu hükümleri gere- ğince mahkemöye sevk edilmekte- dir. | Dün bası gazetelerin Eminönünde 80 dükünm kapatıldığı yolunda ver- dikleri haberlerin #sli olmadığı an- laşılmıştır. Eminönü kaymakamlığı ancak 80 seyyar ve aabit esnafın azami kâr baddi dışında satış yaptığımı tesbit etmiş vo haklarında ceza kesmiştir. Dün de Beyoğlu kaymakamlığı 15 osnafa ceza yazınıştır. E. T. T. hey'eti bugün gidiyor E. T. T. Umum Müdürü İ. K Baybora, E.1"T. idaresi taşıtlar tot- kik dairesi başkanı Sadettin Ozil ve | havagazı idaresi teknik b Sü- Hahaa Snlen'den iallayeklii 'bir. b İN aç aa b ll l Tatakei Blaklendin Heyet, üyeleri orada ağaçlı linyi İrnaE üNü İtihinli terübile rinde hazır bulunacaklardır. Dek dmlyle Bagsan bir. srkar di İ. Kemal Baybora, şunları ylmirr” «— Uçakla Stüdgrad'a, oradan da Frankfurt'a gideceğiz. Bilâhare Al- Hağt KMi mkklrini öalü rak linyitten istihaal edilen havaga- zinin tatbikatını tetkik edeceğiz. Bilâhare İsveç'e gideceğiz ve orada Beynelmilel tramvay ve otobüsçülük kongresine katılacağız. Seyahatimiz 1 ay kadar devam edecektir. Sağlık Bakanı Ankarayâ döndü Patoloji kongresi münasebetile şeh- rimize gelen Sağlık ve Sosyal Yar- dım Bakanı Dr. Kemali Beyazid, dün akşamki ekspresle Ankaraya hareket etmiştir. Daktilo müsabakası İstanbul Birinci Ticaret lisesinde dün 44 müsabıkın iştirakiyle yapı dan daktilo müsabakasında Ece Al-) pay dakikada 113 kelime yazarak bi- rinci Muzaffer Okutkan dakikada 95 kelime ile ikinci, Erol Alpay 92) kelime ile üçüncü olmuştur. Köylüyü kalkındırma Üniversite talebelerinin Anadoluyu fikren kalkındırma komitesi ilk de- fa olarak bu pazar günü Kartalın Soğanlı köyüne gidecektir. Talebeler köyde 2 - 3 gün kalacaklardır. Sütlücedeki faciada ölenlere yardım Sendikası Birliği Sütlücedeki Nuri Killigil fabrikasında çehit olan işçilerin aileleri ilo işsiz kalan işçile- Te dün bir miktar para tevzi etmiş- tir. Amerika Yakınşark müdürü şehrimizde Amerika Dışişleri Bakanlığı Yakın Şark işleri müdürü. Renard Hare ve mesai arkadaşı Mr” Holt tetkiklerde bulunmak üzere Pan Amerikan uça- üi ile şehrimize gelmişlerdir. Tarım Bakanı bu sabah şehrimize geliyor 'Tarım Bakanı Cavid Oral, bu bahki ekspresle şehrinize gelecek tir, Bakan, Patoloji konçresine I- tirâk eden dölegelerle tanışacak ve delegeler gerefine bu akşam Tak. alm Blediye gazinosunda bir ziyı fek verecektir. Merkez Bankasında iki üyelik Ayin 30 unda Ankarada Ticarot Bakanlığında, Cumhuriyet Merkez Bankasının müddeti biten iki üyeli; için #eçim — yapılacaktır. - Kanunen #eçimi yapmak Üzere vilâyetlerden gönderilmesi icabeden — delegeliklere kuruşluk biletler de 22 kuruşa çıkarılmıştır. İstanbuldan, — İstanbul — milletvekili Meki Hikmet Gelenbek, Şehir Me | mağa davet ettik, | virde, Garp demokrasilerinin ya- İnun için de senpatisini kazanmak ; ; İRARARARARAARANA ENE bu sütunlarda hem de birkag defa bu me- seleyi ele aldık, kendimi- Zi harice tanıtmanın ehemmiye- tini belirtmeğe çalıştık, Basın ve Yayın Umum Müdürlüğünü artık yenl ve verimli metodlarla çalış- Bilhassa, dün- n iki cepheye ayrıldığı bir de- yan nıbaşında yer alan memleketimi- zin, her geyden evvel, bu demok- rasilerin hemşehrilerine girin gö- rünmesi lüzumu Üzerinde ısrarla durduk, propagandanın ancak halk psikolojisine dayandığı tak- dirde müessir olabileceğini ve bu- istediğimiz milletin ruht davranış- larını gözönünde tutmak İcabet- tiğini ileri sürdük. Maksadımız, bir devlet müessesesini, sebep vi cudu bu istikamette verimle ça- hışmak olan bir İdareyi yeni ham- leler yapmağa teşvik etmekti. Kanaatimizce Basın ve Yayın Müdürlüğünün tek fonksiyonu, memleketin maddi ve manevl var- lıklarını harice tanıtıp etrafımız- da senpatl yaratmaktan ibaretti. Yoksa demokrasiden evvelki reji- mimizde memleket matbuatını tek sese göre akord etmek Üüzere ku- rulduğu ve sırf bu maksatla ge- niş bir teşkilât ve muazzam bir büdce ile teçhiz edildiği rivayet olunan bu müessese, bugünün şartları içinde tamamiyle — işsiz kalmış olacaktı. Böyle bir mües- sesenin yaşıyabilmesi, memleket içinde sansür işinden vazgeçip, bütün kuvvetini memleket dışın- da propagandaya tevcih etmesi ne bağlı idi. Nitekim bu hakikat herkesçe kabul edilmiş olacak ki, bilhassa büdee Mmüzakereleri sı- rasında, müessesenin — faaliyeti, daha doğrusu sarfettiği paraya karşılık sağlam verim, Büyük Millet Meclisi çevrelerinde şiddet- le tenkit edildi ve bu mekanizma- 'nın yepyeni bir zihniyetle çalış- tırılması düşünüldü. Bugün Basın ve Yayın Umum Müdürlüğünün varmak istediği gaye, tanzim ettiği program ve kullanmağı — tesarladığı — usüller hakkında tam ve vazıh bir fikre henüz sahip bulunmuyoruz. Pek aadir - fırsatlarda — müessesenin bazı mensuplarından dinlediğimiz. beyanat, ümit verici olmakla be- raber, kâfi derecede aydınlatıcı değildir. Bilhassa icraat Saha- sında, uyanan ümlitleri besliyecek faaliyetlere henüz — rastgelmemiş bulunuyoruz. Geçen sene - ikinci baskısı yapılan meşhur Antoloji, Müessesenin henüz yeni metod- ları benimsememiş olduğuna - bir delil sayılabilirse de, biz yine iyi niyetle, istikbalden ümidimizi kes memiş bulunuyoruz. Zaten ortada bir icat külfeti de yoktur. Sadece dost memle- ketlerin mümasil müesseselerini tetkik etmekle, program ve usul meselesini halletmek mümkün o-| lacaktır. Asıl dâva, eski sansür zihn'yetinden — vazgeçip hakiki menfaatlerimize en uygun — olan kendimizi tanıtmak ve sevdirmek gayesini benimsemektir. Bir kere samimiyetle ve ciddiyetle bu ga- ye benimsenecek olursa, icraata geçmenin zorluğu kalmıyacaktır. Belki müessesede sağlam ve ve- rimli bir'faaliyete mesned olacak ilk hazırlıklar da tamamlanımış- tır. Senelerdenberi Avrupa ve A- merikanın mühim merkezlerinde bulundurulmuş olan matbuat a- taşelerimizin yanyana yaşadıkları halk kütleleri hakkında verdikle * ri raporlar, her halde çok değer- li birer vesika olacaktır. Her mem leketin zevki, inanışları, hâdiseler karşısında takındığı tavır, teces- Büsleri, sevgileri ve nefretlerine dair en doğru müşahedeleri ihti- va etmesi lâzım gelen bu vesika- lar, o memlekette yapılacak pro- pagandanın ayarlanmasına hiz- met edecektir. Rasyonel usüller- le çalışmak istiyen böyle bir mü- essesenin artık ilhamla, el yor- damiyle veya görenekle iş gör- lisiaden Ekrem Amaç seçilmiştir. Yazan: Esat Mabımut KARAKURT Ekrem, bileklerini, küçücük uclarının yumuşaklarında tut- >lışan bu zarif, ince ka- * bilekleri ile Ekonomws ge- Zarif Ucuz TEDİYATTA KOL IRBA ! — "Telefon: 81808 * , P. K. : 848 — İstanbul Garaj entarisinin etekleri ile beraber toprağın üstünde duran Gülgon- caya bakarak: - Sizinle yürüyelim biraz Ek rem bey diyor, anlatacağım şey- ler, uzunca biraz! ? — Peki Gülseren, 'vrem, uzun . kirpiklerinin a- MMa, için için yanan iri si- “lerini, kızın bulunduğu A irerek, çok tatlı bir rüyelim! nca diyor; sen eve mı, ben biraz Gül- Taksim Belediyed!mla yürüyeceğim. Jir şey Böylemiyor. Yal- 'nundan düğümlü bol nin altında, insan eli değ- JL sarası * 'Tefrika No. 87 meden büyümüş kır çiçekleri bi, etrafa bahar neşesi veren hür ve taze vücudunu, hiç bir tarafını tahrik etmeksizin, ya- vaşça yerden kaldırıyor, ve son- ra, büyük bir masumiyetle göz- lerini, daima toprağın Üüstünde tutarak — Peki efendim diyor, ben e- ve dönerim, siz gidin! Hemen başını çeviriyor. İnce, vzun parmaklarının zarif bir te- masiyle, entarisini iki tarafın- dan tutup biraz yukarı alıyor, Ve hemen çıplak ayakları ile çi- menlerin d ancak bir gü- ğercin peni Bal edebile- lgeler bira. ceği kadar küçük gö mekte devam etmesine imkân ta- karak koşuyor, üzüm kütükleri- nin arasında gözden kaybolup gidiyor. Gülseren, kız gider git- mez derhal Ekremin koluna gi- riyor — Gelin Ekrem bey diyor; şu derenin kenarındaki - ağaçların altında oturalım sizinle biraz! Yürümeğe başlıyorlar. Güneş, giğneyip geçtikleri çimenlerin Ü- zerinde, onları adım adım takip etmektedir. Sisler kalkmış, bulutlar — da- ğılmış, tarlalar, yine kuş ve bö- cek gesleriyle dolmuştur... - Ekrem bey, dün gece Rıza ile konuştum. Ekrem, birdenbire he; ecanla durarak, gözlerini kızın gözleri- ne götürüyor. Ne konuştun Gülseren di- yor, ne dedin onâ? Sizi sevdiğimi, sizinle evle- neceğimi, ve bunun — için artık ayrılmamız İcabettiğini - söyle- dim, — Peki, ne yaptı adam o za- rildi!, YAAARARAARARAAAARAARA VAR Psikolog Gözile a l |Prof. Sabri Es savvur edemiyoruz. Fakat bu sütunlarda müteaddit vesilelerle izahına çalıştığımız bu Hakikatlere ne kadar az iltifat e- dildiğini görünce de, mütecasir ol maktan kendimizi alamıyoruz. Propaganda gibi pek nazik bis iş- de en küçük bir beceriksizliğin bile affedilmez bir gaf olduğunu bildiğimiz için, bu sahada yaptı- iamız bütlün acemilikleri belirtmo Üi memleket hesabına faydalı gö- rüyoruz. Meşhur antolojlden son- ra, Garp âleminde devirdiğimiz en yeni çamlardan birini " kısaca anlatmak İateriz. Pek yakınlar- dan gehrimizde temsiller veren bir Fransız tiyatro heyetinin ba- gına gelen bu garip vaka, Parls gazetelerinde de bahis mevzuu e- dildiği için, kırdığımız potu teş- hir etmekle ikinci bir pot kır- maktan kurtulmuş oluyoruz. Vak'a şu: Comedie - Française artistlerinden Jean Martinelli ile Marie Ventura'nın idaresinde bir yatro heyeti Kahire, Port Sald ve Beyrutta temsiller verdikten sonra İstanbula geliyor ve şehri- mizde de repertuarını oynamağa hazırlanıyor. Repertuarda altı piyes var: On ne badine pas avcc Vamour; L'archipel Lenoir; Le vieil homme; Re becca; Phedre ve Le devil sied â Elleetre... San'- atkârların Paris gazetelerinde intişar eden beyanatlarından da anlıyoruz ki, İstanbullular — ka- dar anlayışlı, kültürlü ve zevk sahibi seyirci olmak her kula na- sib değil, Hakikaten temsiller şehrimizde büyük bir rağbet gö- Tüyor ve Fransız propaganda ser- visinin himmetiyle Yakınşark memleketlerinde turneye çıkan bu heyet, iyi intibalarla yurdu- muzdan ayrılmak üzere bulunu- yor. Fakat ne yazık ki, repertua- rın son piyesini teşkil eden Le devil sied â Eleetre, piyesi tam oynıyacağı sırada, resmi makam lar tarafından menedi tistler, bir İstanbul kütüphanesin den alelâde tedarik ettikleri L'Ar İâsienne piyesini son süratle ez- berleyip deliği yamamak mecbu- riyetinde kalıyorlar, Henüz bu piyesi hangi makamın yasak etti- ğini tahkik edemedim. - Fakat a- sil mühim olan nokta, yasağın sansürden nefret eden bir mem- leketin evlâtları olan bu Fransız artistleri üzerinde bıraktığı kötü intibadır. Hattâ bu bile değil. Yasağın mucib sebeplerini kavrı- yabilmenin imkânsızlığı, güzel manzaralarımızın, terbiyeli, na- zik ve anlayışlı halkımızın uyan- dırdığı bütün o güzel tesirler, bir kalemde yok oluvermiştir. Çünkü heyete bildirilen sebep, piyaste bir intihar hâdisesinin bulunma- sı imiş! Jean Martinelli, pek hak- h olarak diyor ki: — Phedre'i adık, onda da intihar vardı. L'Arehipel Lenoir'i oynadık, onda da intihar vardı. Fakat ses çıkarmadılar. Yalnız sıra Le devil sied â Electre'e ge- lince, içinde intihar var diye yasak ettiler. Halbuki onun y rine oynamamıza müsaade ettik- leri L'Arlesienne'de yine intihar vardı! Bu hâdise dolayısiyle yapılan neşriyat, hiç şüphe yok, Fransız okuyucularında bizim için hiç de hoş olmuyan, milletçe asla lâyık olmadığımız bazı kötü fikirler u- yandıracaktır. Evelâ, demokrat bir memleket olduğumuzu cihana ilân ettiğimiz halde, hâlâ sansür- den kurtulamadığımızı öğrenecek ler. Sonra sansürümüzün edebi- yat bilgisine kocaman bir sıfır ve- recekler. Öyle ya, içinde intihar var diye bir piyesi yasak edip di- ğer intiharlı piyeslere göz yum- mak, hattâ yasak edilen piyesin yerine yine intiharlı bir piyes oynanmasına müsaade etmek, her halde resmi makamlarımızın kül- türü lehine kaydedilecek bir hâ- man, ne dedi? — Hiç!... Bir şey yapmadı ve bir gey söylemedi. İnsanı hayre- te düşürecek bir soğukkanlılık- la beni dinledi. Ve sonra derin bir ıztırap içinde, «Benim, seni bu kadar sevdiğimi, senin de be- ni bu derece sevmediğini, itiraf ederim ki ancak şimdi öğreni- yorum, Talihimin bu acı darbe- siyle mücadele etmeğe çalışaca- ğım, Bir erkeğin sevdiği kadını elinden alan başka bir erkeğin karşısında, aczini itiraf edip, mü cadelesiz yenilmeği kabul etme- si alçakça bir harekettir. Amma ben böyle bir mücadeleye gir mek istemiyorum Gülseren; çün kü biliyorum ki, seven ve iste- en bir kadını, hiç bir kuvvet tesiri altında bulunduramaz!» dedi. Tanrıdan benim için saa- detler dilediğini de ilâve ederek, Kendimizi nasıl tanıyoruz? BÜ GRz —— N ad Siyavuşgil dise değil. Şayet bu garip yasak, hâlâ ti-| yatro hayatımızı mürakabe salâ- hiyetini elinde tutan Baszın ve Ya- yın Umum Müdürlüğünden gel- mişse, hâdiseye hazin sıfatını ver- mek çok daha münasipvolacaktır. Bizim bu müessesemizin Fransa- daki benzeri idare, sırf Fransız kültürünün gerefi namına, zararı göze alarak, en seçkin sanatkâr- lardan mürekkçep tiyatro heyetle-| rini, bazan tek başlarına tanınmış | bir edibi de katarak diyar diyar dolaştırırken, Beyoğlundaki kon- solosluk binasını Türk ressamla- rının sergilerine açarken, edebi- yat faktiltemizin çalışkan gençle- rine Fransada burslar temin e- derken, kütüphanelerimize hediye olarak yığın yığın kitaplar gön- derirken, bizim hariçteki —milli prestijimizi, ve kültür itibarımızı baltalıyacak hareketlere girişme- miz ve bu hareketlerin bilhassa ö çe KISA HABERLER || Tak * Bir müdettenberi şebrimizde bu lunan ALerikalı kadın gazeteci Miss Alice Estill dün Pan Amerikan uça- &t ile Nevyork'a müteveccihen şehri- mizden ayrılmıştır. * Vakıf idaresinin - Bahçekapıda | yaptıracağı iş hanının inşaatına don baharda başlanacaktır. y İstanbul Amerikan Viskonsolos | luğuna tayin edilen Mr. Dexter dür uçakla şebrimize gelmi; * İskenderun aralık postalarının Kidişte ve dönüşte İstanköy ve Ro- dit adalarına uğratılmaları kararlaş- tırılmıştır. rü Nihat Algar dün uçakla Ankaı dan şehrimize dönmüştür. Ör deki haftadan itibaren müessesenin tasfiy ine başlan: Defileye iştirâk eden talebelerâ Balıkesir (Hususi Sanat Okulu ve Kız Enstitüs muştur. 60 dan fazla tuvalet, rin eserleri tekrarlanmıştır. Enstitü, Sanat Okulu DIKKAT ! Bu satışta gayet kıymetli atımı — okuyunuz. > kuruş, 9i perişan bir halde, büsbütün G dizi terketmek üzere, benden ay (Devamı var) Ekailtme — 30.V,1949 pazartesi günü saat 15 de Basımevim Ayasofyadaki Merkez binasında yapılacaktıı ğ İsteklilerin yazılı gün ve saatte komisyona başvurmaları, Şartnama bedelsiz olarak Müdürlükten İstenilir, — 6689 — * İplik dokuma müessesesi müdü| tir. Balıkesir Kız Sa Enstitüsündeki defile — Cumartesi ince mül sabahlık, manto gösterildiği bu moda geçidi, hakikaten parlak olmuş ve öğrencile- yüzlerce seçkin dâvetli tarafından hayranlıkla seyre- dilmiştir. Büyük bir alâka ile takip edilen DEFİLE, pazar günü de Mevsimin en zengin müzay Martesi ve pazar günleri yapılacaktır. tabakları, meşhur ressamların tabloları ve çok dekoratif parçalar mevcuddur. Yarınki gazetelerde Tafsilât, Kapalıçarşı Rıza Özerman, Tel: 23397 ve Si Mili Eğitim Basımevi Müdürlüğünden Basımevimiz için açık eksiltme ile <450> kilo Demet İpi sa. tınalınacaktır, Demet İpinin bir & muvakkat pey akçası <99> lira, <56> kuruştur, YAADAARARARAARADARANI £ YARARARANARAAE milli propaganda ile meşgul olma- mı icabeden bir teşkilât tarafın- dan icrası, yalrım hazin değil, aynı zamanda korkunç bir tecel- ildir. Bu hâdise üzerinde ısrarla dur- mamın sebebi, henüz yasakçılık zihniyetinden kurtulamamış — ol- duğumuzu, hakikt menfaatlerimi- zi bazı peşin hükümlere feda etti- Eimizi göstermektir. Galiba me- netmek, hamle yapmaktan da- ha kolayımtza geliyor, beyanatı lcraata tercih ediyoruz. Fakat dost memleketlerde bile aleyhi- mizde bir iki ses yükselince, ka- bahati hiç üzerimize almadan, he- men feryadı basıyoruz, acı acı gi- kâyetlere başlıyoruz. Yine bir ya- zımda işaret ettiğim gibi, işleri- mizin yoluna girmesini — sadece mucizelerden bekliyoruz. Biraz daha gayret etsek, larımızın dahi ayni keramet olduğunu iddia edeceğiz. Lâfla dünyaya —nizam vermeden önce, şu babadan kal- ma evimizdeki düzensizliklerden, tertipsizliklerden bir kurtulabil- sek! Prof. Sabri Esat Siyavuşgil Türkiye - Suriye ticaret birliği kuruluyor Yeni Suriye Hükümetinin İstan. bul Konsolosu dün Vilâyete müra- Caat etmiştir, Bu müracaatta 'Tür. kiye ile Suriye arasındaki ticari ve iktisadi münasebetleri - geliştirmek maksadile İstanbulda bir. Türkiye — Suriye ticaret birliğinin tesisi - ne müsaade verilmesini istenmiş - tir. Konsolosun bu. teklifi müsbet karşılanmış ve Ticaret Bakanlığı - 'na bildirilmiştir. Etrüsk Hayfaya 24 Mayısta gidiyor Etsüsk vapuru 24 Mayıs Salı günü Hayfaya hareket edecek- tir. Vapurla 500 Musevi gidecek- * Dolapderede hir evde — oturan Fethi Kayalar adında bir genç bera- ber yaşadığı Naime adındaki kadını bıçaklamıştır. Fetbi yakalanmıştır. n'at en ilçü dâvetliler huzurunda. . nü, şehrimiz Akşam Kız erek bir defile tertip olun- çeşitli kostümlerin DIKKAT ! desi 21 ve 22 a yıs 1949 Cu eşyalardan maada kıymetli duvar tarifi gayrikabil bir rrü. Zincirli Han uterazi sokak 12 No, Eliya Bahar antikacı kilosunun muhammen — bedeli 19 MAYIS 1940 Lokman Hekim ve Ab-ı Hayat... aktile istibdadın ve hafiye liğin merkezi olan Yıldız sarayı bugün Milletlerarası Pato- Tojl kongresinin toplantı yeri ol« mak gerefini kazanmıştır. — Düm ve bugün arasındaki büyük fark böylece bir defa daha göze çarp- mış bulunuyor. Bu kongrede Türk ve ecnebi birçok ilim adamları, tıp İlminin pek faydalı keşifleri üzerinde dur dular; yeni buluşlardan bahsetti- ler, Tıp İlmi son bir buçuk asır zar- fında daha evvelki bütln asırlar- daki ilerlemeleri gölgede bıraktı; bu gidişle acaba ölümün önüne geçmek mümkün — olacak mıdır? Yarı mitolojik bir şahsiyet olan Lokman Hekim bu kongrede bu- lunsaydı acaba nelerden — bahse- derdi? Lokman Hekim kimdir? — Ber- gama müzesi müdürü Osman Ba- yatlı bir eserinde bu adama dair dikkate lâyık bilgiler veriyor: «Lokman Hekimin bilmediği hiç bir hastalık, iyi edemediği ç bir derd yoktu. Bütün otlar ona: «Ben şu derde yararım, ben bu hastalığa iyi gelirim!» diye şifa verici hd$salarını söylerlerdi. Lokman Hekimin yüz çeşit ot- tan meydana getirdi; su «Âba Hayat» tı. Bu sudan içenler ölüm den kurtulacaklar ve edebi ha ta ereceklerdi.» İslâm mitolojisinde şu bikâye vardır: «Lokman Hekim, dünya- nın başhekimi diye anılırdı. Onun elinden hiç bir hasta iyi olmadan çıkmazdı. Kendisine büyük —gü- veni vardı; bütün otların hassala- rını bulmuştu. En sonra doksan dokuz ottan bir su yaptı; fakat bir ot daha lâzımdı; günün birin- de onu da buldu. Yüzüncü otun da İlâvesivle meydana gelen iksir, insanları ö- lümden kurtarıyor ve onlara ebe- di hayat veriyordu. Tam bu sıra- da karşısına biri dikildi ve Lok- yapıyorsun Diyo sordu. Lokman hekim ö- nündeki kitabı gösterdi: — Bu kitapta yazılı otları bir- leştirdim; şu destideki sayu yap- tımı; bu su hayat suyudur. — Ben kimim? Lakman Hekim biraz düşündüş onun kim olduğunu anladı: — Sen Cebrall'sin!.. Dorken Cebrail kanadını açtı, kitabı ve içinde hayat suya bulu- nan destiyi çaya fırlattı; gözden silindi. «Âb-ı Hayat» böylece yok ol- du; çay, destideki suyu bir arpa tarlasına götürdü; bundan dol yyı «arpada üstün hassalar var- dır» derler. «Lokman adı arapça — değildir. Arabın gayri bir. dildendir. Ri- vayete göre Lokmanın babası Baur, onun babası Bahur, onun babası Tarak, onun babası da İb- rahim Peygamberimizin — babası olan Âzer'dir.» Böyle bir adam yaşamışsa ve bu rivayet doğra ise Lokman he- kim Mezopotamya'nın Ur şehrin- de doğmuştur ve Sumer Türkle rindendir!. Kadircan KAFLI Belediye Müfettişlik kadrosu genişliyor 12 kişiden ibaret olan belediye mu- rakabe kadrosu iktisat müdürlüğü emrinden alınarak belediye mület” tişlik teşkilâtina bağlanacaktır. Bu hususun tahakkukundan sonra belediye mü- ve belediye murakıplar fettişlerile işbirliği yapacaklar kontrollerden istenilen f edilecektir. Ba arada murakıp kadrosunun da takviyesi bahiz mevsuudur. C-CTAKVİM )— RUMİ n.u'ıeıml Hicri 1368 1365 mavs| 19 6 |PERŞEMBE Hızır: 18 - Ay: 5 - Gün: 189 Vasati — Ezani Güneş 1 38 9 16 Öğl 22 AŞRMANEE n İkindi 16 08 B 45 Akşam 19 23 12 00 Yatsı 21 16 1 58 İmsâk 385 T 12 ( Nöbetçi eczaneler & 19 - 5 - 949 Aksaray — : Yenikapı $ Alemdar —: Çemberlita Beşiktaş v Vidin Beyant — : Gedikpaşa * Beyeğlu - Beyoğlu —: Ysukâl Bminönü —: Mehmet Kâzım Fatih ! Ahmet Suat Galata Merk Kadık Rifat Muhtar Nurgileciyan - Şişli idiyeköyü Taksim * Taksim E Üsküdar —: İttihad a