lll"Aıl Tefrika No. 48 Bir dalda bir saniyecik olsun durduğunu kendisi de bilmiyordu En heyecanlı anlarını yan bol sakulu küçücük a- dam, sigarasının yanık mcundan çıkıp yağlı boya- h tâvana doğru — helezonlanan mavi halkacıklara dalarak kırk yallık fırtınalı hayatını - safha Bafha hatırlatıştı: Rüya dalga- ları gibi gelip geçen kırk gene- nin hâtıraları! Bir damlacık vücudile liman dülgalarına mukavemet etmiş- H, Babası kâğıtcı esnafından Hüseyin ağanın Cerrahpaşada- ki sarkık sâcaklı köhme evinde doğmuş, Davut paşa Rüştiyei ni bitirinceye kadar talızil gör- müş, on Bekiz yaşında emred bir gocukken Hacca da - gitmişti. Maarif Nezatetindeki -müsaba- Ka imtihanını kazandıktan “#ön râ, Bursa Rüştiyesi öğretmen- Hiğine — kayrılmasını ve >orada yeni fikirlerini — hazmedemiyen Mmütaassıp insanların teşebbüsi- le mektep hocalığindan”atılma- mını, düşündü:- Aç, parasız ve kimsesizdi. Saml paşanın Çam- hcadaki köşküne ve Taşkasan- taki konağına alınarak himaye görmüştü. Filibede hocalık et- Miş, mahkeme kâtipliğinde by- lunmuş ve nihayet hürriyet dü- vası sevdalıları arasına karışa- yak Avrupaya kaçmıştı da... Ya, Paris ve Londrada geçen günler? Londrada — «Hürriyet> ndlı gazetesini çıkarırken, birbi- rini çekemiyen bir avuç ateşli Benç, blr anda parça parça olan Çürük zincir halkalarına dönme mişler mi 1di? Parise dönerek Ulüm mecmu- asını çıkardığı ve nihayet İstan- bula döndükten sonra İkinci Ab dülhamide yanaştığı zamanları hatırladı: Onların da, birbirini tutmıyan ve durmadan yüksel- mek için kabına sığâmıyan a- teşli ihtiraslı başka başka saf- haları vardı: Ve işte, dün ken- disini müşavir ve Galatasaray mektebine müdür yaparken dört elle alkışlayıp beğendiği Bultan Hamidin, bugün aleybi- ne döndüğünü aklına getirerek #igarasını parmakları arasından düşürdü: Bir dalda, bir saniyecik olsun Burabildiğini kendisi de bilmi- "yordu. Altın sarısı güzel başını tğerek elindeki örgüye dalan İn * giliz kadınına baktı: 'Tâ... Lond radan peşine takarak getirdiği onu da, genç karısı Mari Nelliyi de, bahtsız hayatına ve dolmak bilmez ezalı çilelerine ortak e- dip gittiğini düşünerek acıdı. Hasır sandalyesinin sert arka- İğına yaslanarak sigarasına a- #ılan Kleanti -Skalyeri -sâkin: gö Tünüyordu. İfi' gövdesini doğrul “tarak açık Çini mavisi -rengin- deki gözlerini Büyülttü: — Bu hareket mevzif kalacak dostum! — İlk bâkışta öyle görünür, Bütün efkârı ümümiye galeya- na gelecek ve İstanbul “hakı a- yaklanataktır. — Süleyman paşa”ve Taşkıç- la taburü meseleleri halledile- mediği için tereddüt Içindeyim. (Ayâğa kalktı) sadece Çırağan sarâyini basmaktan ne çıkar? «Sultân Muradın sevimli yüzü- Dü görebilmek içinse mânası Yök!> diyerek oturmuştu. Dik dik bakışarak ileri geri münaka ga ettiler. Deli bakışlı köse ihti- Vdci o fikirde değildi: Çırağan Sarayını basıp Beşinci Murada biat ettikten sonra, saray açı- * ğihdaki Mesudiye zırhlısına gö- türerek gümbür gümbür cülüs Yazan: BEHÇET SAFA — Bu parmâk izleri nasıl a- Jinir? — Suçlunun parmak uçları i- yi einsten bir mürekkebe batı- rılır. Her parmak soldan sağa doğrüu çevrilerek hüviyet fişinin fistünden göçirilir. Her parma- B izi alinmiş ölur. — Amıma böylece toplanmış olan binlerce, on binlerce par- mak izinin hangisirlin ele geçen 'Hir parmak izine uyduğunu tes- bit edebilmek, böylece suçluyu" yakalamak ne uzun iş! Nihat güldü — Sanırsınız ki bir masada, bir defterde, yahut bir kapı elde edilen parmak izinin biz- deki parmak izlerinden hangi- Bine ait olduğunu teker teker karşılaştırarak tesbit — ederler. Hayır!... Buna lüzum yoktur. Bu işte ihtisas yapmış - olan, tecrübeli memurlar - bilirler ki parmak uçlarındaki yivler, izler geşitli şekiller, kıyrımlar arze- der, Bunları gekillerine göre Kaşlıca dört kisma ayırmı dır. Hepsinin ayrı isimleri var- dir, Meselâ bir kısmı birbirinin İKBAL KALFANIN topları attıracaktı; «İşte o za- man halk birbirine girecek, Be- şiktaş ve Ortaköy semtlerinde barınan on beş yirmi bin işsiz, &ç ve sefil mühacir Yıldız sara yına yürüyecek?> dedi. Birbirine gireceğini — söyliye- rek Yıldız Üzerine yürüyecekle- rinden bahsettiği halk ve muha cirlerle senetleşmiş gibi kat'i e- dalı söyleyişi vardı. Oracıkta, saray açığında demirli “yatan Mesudiye gemisini tutmak ve yüz bir parça top attırmak ka- Tarı, ötekini de yola getirip ya- ğ tıştırmışa — benziyordu. Cevap vermeden başını indirdi. Yalı rıhtımına sürünürcesine geçen Üsküdar vapurunun çarh gürültülerini duydular. Birer kahve taşırmak için çatlak kap- lamalı konsol önüne giden ma- dam Nelli, tapirtoluğu uyandır- miya davranmıştı. Ali Suavi eli- ni kaldırarak «Zahmet etme yavrum. Gideceğiz> dedi. «Ne- Teye?> dediler, çabuk çabuk sor dular: — Arkadaşların vazifelerini görüp döneceklerini söylemişti- niz, — Gece yarısından sonra de- miştik. (Başını dikti) gu anda karşıya geçmemiz lâzım, — İstanbula? — Oraya. Basiret matbaası- na kadar gitmek ve Sultan Mu- radın cülüs beyannamesini yaza rak sabah erken neşredilmesini temin etmek İcabediyor. Konsol çekmecesinden aldığı küçücük revolveri paçaları dö- külen ütüsüz pantalonunun ce- bine yerleştirdi: «Halk okumalı ve Mesudiyeden atılacak olan topların hakikt mâna ve mahi- yetini derhal anlamalı!> dedi. Kapıya doğrulmuş, — gidiyordu. İntilâl ortağı Skalyeri ile genç karısını yalnız bırakarak karan lik yıhtıma uğradı. Basiret matbaası eşiğini aş- tığı zaman, gece yarısına iki buçuk saat vardı. Basamakları aşınan karanlık merdivenlerden €l yordamile çıktı. Ses, sada yoktu. Kırık camlı kapıyı iterek Birmişti: perdesiz pencerelerden birinin önündeki yazı masasının tizerine eğilerek çalışan biri, al dırış bile etmedi. Abağuru kırıl dığı için şişesinin İsli karmna yarım gazete geçirilen lâmba- dan cılız bir şevk vuruyordu. Canı sıkılan köse ihtilâlci öksü- Terek ilerlemişti. Dalgın adamın önündeki rakı gişesine ve küçük bir tabak içinde artıkları görü- nen ciğer piyazı kırıntılarına göz atarak durdu. Öteki, makas ve tarak yüzüne hasret çeken uzun, kirli saçlarına ak düşen başını kaldırarak bakmıştı. Ak ları kan çanağına dönen iri, dal- gın gözlerini büyülterek yerin- den sıçradı: — Af buyurun (elerini oğuş- turdu) Vallah tashihlere dalmış tık efendimiz, — Zarar yok, (Kurumlu ku- rumlu öksürdü) zarar yok, Şö) le bir uğrıyalım ve izzetlü Ali efendi hazretleri biraderimizi tasdi' eyliyelim demiştik de... — Efendi Beykoza gittiler, — Beykoza? — Evet, bu sabah. Yarın da- hi teşrifleri şüpheli! Masa yanındaki çatlak ayaklı sandalyeyi sürerek yer göster- mişti. En parlak umudları bir anda tutulup kararan güneşle- re dönen bol sakolu âsi ruhlu a dam, elini alnına götürdü. — Şimdi ne yaparız? Şu an- da bize pek lâzımdılar, (Deyams var) Tefrika No. 38 içine gömülerek merkezi inhi- raflar çizen ve ayrı gruplar teş kil ederek delta adı verilen Üç- genler vücuda getirirler. Bu bir çeşitidir. Böyle dört çeşit belli başlı parmak işi vardır ki bü- tün izler buna göre tasnif edil miş, birleştirilmiştir; sıralan- mıştir. Bunlar hakkında ayrı ayrı izahat vermiye lüzum gör- müyorum, Şu da var ki bir şah sın on parmağı birden ayni sı- nıfa girmez, Biri bir sınıftan 1- se, diğer parmaklar başka sınıf tan olabilir. Her sınıfa bir nu- mara verilmiştir. Bir yerde par mak izleri bulununca önce han gi sınıfa dahil ise o tâyin olu- nur, Meselâ bir adamın sağ ve Bol elleri için göyle bir formül çıkarılır 1e2—4—1-3 4.-S—1—244 Tıpkı bir kasa kilidinin kom.- binezonuna benziyen bu usul Bayesinde hiç bir adamın par- ak izine ait formül ötekine uy maz. Yâni birinde baş parmak birinci sınıfında İse — ötekinde Gözlere hoş gnrunmıyen şeyleri gızııye'ım 1 — Küçük - ge gok kerre insanın evinin ve gö-| zünün zevkini kaçırır. Meselâ ar | ka mutfak kapılarının önü, çöp tenekeleri, bahçe hortumları, ko- valar, kürekler ve buna benzer edevatla hayli çirkin manzara arzeder. Buralara çabuk, bü (yen Barmaşık gülleri diktiğimiz takdirde hem evin hârici man zarasını güzelleştirmiş, bu kaba soba, edevât olurüz. hemde gizlemiş BU 2 — Evinde kaloriferi olanlar için de bir fikir: Kapıdan girer girmez holde — kargınıza gelen bir çerçeve içine aldırıp önünü güzel bir tel örgü ile kapatınız. Üstüne koyacağınız - çiçekli bir vazo ve arkasına asacağınız bir ayna ile hem holünüz güzelleşir genlenir hem de çıplak radiatör demirlerini görmekten kurtul- muş olursunuz. * — Sevgili okuyucularım, ha men hepinizin evinde eskiden kalma kara kara kirli yüzlü es- komodinler vardır değil mi? Manzaraları 1- çinizi kapadığından bu. talihsiz ki püsküi konsollar, eşyaları avan arasına atıp bi- rakmışızdır. Halbuki bunları oturma oda- larında seve seve — kullanmanın pek kolay bir yolu var, Tabanca boyası ile güzel bir fildişi ren - gine ve ya başka arzu ettiğiniz her hangi bir rengi pek az bir para mukabilinde koyabilirsini Hele üstüne arzu ettiğiniz — bir iki sevimli resim de yaptırırsa- nız bu şirinleşen temiz yüzlü eş yaları seve seve kullanabilirsi- niz, Sf’ı]âhâl“l rde, erkek ve tayyör jJaketleri nasıl devşirilir ? 1 — Birinci resimde gördüğü nüz gibi elleriinzi omuz İçlerle sokarak -omnuz başlarından sıkı- ca tutunuz. 2 — İkinci resimde gördüğü- nüz gibi jaketi tere çevirerek Sorularınıza Beyoğlundan Erel soruyor: bayan Cemile «— Evimdeki akuariyonun di bini, suyunu boşaltmadan ansıl temizliyebilirimç> «— Çok kolay sevgili okuyu: cum. Camlı kabuzin derinliğin- den 20 santim daha uzun olan bir cam tüp alınız. Tübün bir ağzını baş parmağınızla tıkayıp suyun dibine yaklaştırınız. Par- mağınızı tüpün ağzından çeki- niz. Dipteki kirler dar su tübün içine girecektir. Cam borunun ağzını — yine baş parmağınızla tıkayıp tübü su - dan çıkarın ve kirli muhtevi; ni dökün. Aynı ameliyeyi y den bir kaç defa tekrar edin, Böylelikle Akuariyonun dibin - deki bütün kirler suyun boşal - ve bir mik- ni- mutlaka orta veya serçe mak başka sınıflardandır. böylece sınıflara ayrılmış olan par- İşte Parmak izleri ona göre tasnif edilmiştir. ve elde edilen izler hangi sınıfa uyuyorsa tasnif e- dilen izlerden bir kısmı ile kar- Aılaştırılarak suçlu bir sabıkalı olduğu takdirde hüviyeti tesbit edilir. Nihat bunları anlatırken dik- ile genç kıza bakıyordu. Me- Jâhat gu son günler içinde zayıf lamış, küçülmüş, sararmış, göz leri ağlamaktı Bü- tün manzarası onun nasıl bir Ü- mitsizlik içinde çırpındığını be- lirtiyordu. — Nihat bey, dedi. İzah; Za teşekkür ederim, Bunlardan anladığıma göre fen, daha doğ- Tusu polisin elindeki bu ilim, bir adama suçlu damgasmı vu- Tursa o adam şüphesiz suçlu - dur. Tereddüt edilecek tarafı yoktur. Halbuki ben babamın Masum olduğuna tam bir #uret- to eminim. Siz söylemiyorm « nuz; fakat besbelli ki bunun ak Bine eminsiniz, Hele madem kâ n kızarmıştı. atı 1 yaka ve kolları içerde bırakınız. 3 — Üçüncü resimde gördü- ğünüz gibi katlayıp bavula ko- yun. Çıkardığınız vakit hiç bu- ruşmadığını göreceksiniz, cevaplarım: madan temizlenmiş olur, * Kadıköyünden Bayan Rüna Hepşen soruyor: «— Geçen yaz yaptığım bir be yaz ipekli esvabım vardı, Evde (Tursil) sabunu ile yıkadım, ren gi çok sarardı. Eski beyazlığı- ni elde etmek için ne vapmalı- yım?> — Eczahaneden biraz (Hid- rosulfid dö sud) alarak 1 litre kaynar suya bundan bir çorba kaşığı atınız. Beyazlatmak is- tediğiniz elbisenizi bu suyun |- çinde yarım — saat — birakınız. |Müddetin hitamında sudan çıka rarak soğuk su ile bol bol yıka yıp asınız, " Reginin olduğunu göreceksiniz, bembeyaz elinizdeki bu vasıt fenni de yüz — itimadımız 'ereddüdünüzün olmama- ir. yollara val Bi tabi Nihat başını salladı: — Hayır, dedi. Bugün hâlâ hakikati meydana çıkarmak İ- çin uğraşıyorum. Dediğiniz gi- bi yüzde yüz emin olsaydım uğ raşır mi idim? Göz göze uzun uzun bakıştı- lar, Melâhat minnettarlığını ifa de etmek için kelime arıyor gi- bi idi. Fakat ikisinin de birleş- tiği bir nokta, Ali Şerefin ma- sumluğunu ortaya çikarabilmek noktası idi. Melâhat bu husus- taki emniyet ve itimadını sade- €e Ali Şerefin kızı olmak, ona kargı derin bir gefkat duymak ve ondan ötedenberi gefkat ve muhabbetten başka bir duygu görmemekten alıyordu. —Nihat ise Ali Şerefin masum olması- ni istiyor, masum olabilmeki İh- timalini uzak görüyor, bununla beraber onu kurtarmak azmini Melâhate kargı zanfından ahi« yordu. Bu zaafnı, hareketleri, bakış ları ile belli etmİşli. Fakat da- ha açıkça ifade etmiye can atı- yordu. Bu telâşı mükabele gü TÜp görmiyeceğini, boş Ümitle- re kapilip kapılmadığını anla» mak merakından ileri geliyor- di ç YENİ SABAH Faydalı bilgil Ütünüzün altına kola parçala- rı yapışmış çıkmıyorsa bunu çı- karmak için iki yaj vardır 1 — Ütü sıcak iken mum sürünüz ve oun eriyen ya- gi ile ütünün altını temizleyiniz. Bütün kirler ve kola parçaları çıkar ütünün altı ter temiz olur. 2 asık teli İ- temizledikten sonra nem li bir fanilâ altına — Temiz bir bula le iyle nuz, Mutfak musluğunuzun beyaz ve parlak olmasını isterseniz her bulaşıktan sora musluğa bi Taz çamaşır suyu döküp bezle içini ve etrafını güzelce siliniz, iyice kurulayınız. Bütün lekeler kirler gider mutluğun İçi dışı beyaz ve parlak olur. * Basamaklı bir iskemle her e- vin en mübrem ihtiyaçlarından biridir aziz okuyucularım. Raf- lardan, kutular şişeler almak i- çin Insan ne kadar güçlük çe - ker, tırmanacak mi? İşte resmini gördüğünüz ba- samaklı iskemle ev kadınları i çin biçilmiş kaftandır. Perde mi asacaksıız işinize yarar. Ayna cam mi sileceksiniz ondan âlâ basacak yer az bulunur. Am- pul mü değiştireceksiniz, en e- min merdiven odur. Kayma ö - ne arkaya meyletme — tehlikesi katiyen yoktur. Sonra zerzevat yer arar değil ayıklamak, — gümüşleri - parlat- mak gibi uzutca işiniz " olduğu vakit üstüne oturur ayaklarını- H da boyunuza uygün gelen ba- smağa dayayarak rahatça İşler Dizi görebilirsiniz. erden bir kaçı n Dalyan Kadri — Pekâlâ öyle ise.. diye 0e- p verdi, Güreşmezse kendi bi- İstanbula yaya döner Büyük oörta güreşleri çok gü- zel ve heyecanlı oldu. Muhtelif pehlivanlar, âdeta baş güreş-ya- larmış gibi birbirlerile kı- piyor yasıya güregiyorlardı. O kadar lir, ki Dalyan Kadri pehlivan bile dayanamadı.: — Bizim muhacirin hakkı'Var mig! dedi. Bunların arasında mutlaka sakatlarırdı fukara! Dö nüşte onu parasız götürelim. Yoksa parsa topliyalım derken mutlaka kolunu bacağını bura- değil mi? & giyeti üzerinde siri Vardır füsuni Fakat hengi koku- yü kullanayım ? demeyin. Ha- | da bırakırdı. kikatan- gönlüüzün sevdiği be-| Baş altına da dört pehlivan yendiği bir kokuyu - kullanın. | çıktı. Bunların güresi de bir sa- Bu gizin kendi şahsiyetinizi mey |at içinde tamamlandı. Nihayet dana koyar. Azar azar mikdar- | sıra baş güreşlere geldi ve da değis'k Xokular alın, üzeri - | gır meydana çıkarak: nizde tecrübe Sedin- Az zaman | —— pehlivanlar - ortaya sonra kendi koknuzu seçmiş o- Parfömü benliğinizin baş pehlivanları ç Dal, fırdı. an Kadri hemen soyun- bir. kısını: yapın. Sakın mağa başladı. Esasen onun da olmasın, mihim bir yere | gürete geldiğini — gören bir ken kullanırna» diye sak - | çok baş pehlivan büyük ortaya ve bağ altına çıkmışlardı. Çün- |kü Dalyan Kadri varken kendi- lerine ödül dümmiyeceğini pek âlâ biliyorlardı. Dalyana kargı sadece Cakır pehlivan rakip o- labilirdi. Bu Cakır pehlivanın — asıl is- mini bilmiyoruz. Güreş tarihine gadece Çakır diye geçmislir. Yalnız Deliormanlı ve za manının başlıca ba anla- rindan biri bulendu: lümdur Birçok çetin güreşler yapmıs za- manının en büyük pehlivanları- na kafa tutmuş bir pehlivandı özleri mavi olduğundan Cakır mile n şöhret kazanmıstır. Cazgır baş pehliyanları mey- dana çağırınca o da hemen 80- yumağa başladı. Başka hiç bir yerde bir hareket görülmüyor- du, Baş güreşler için sadece bu iki pehlivanın boğuşacağı anla- şılıyordu. Hakikaten birbirlerine lâyık iki rakip vaziyetinde idi- ler. Ve aralarındaki güreş her halde çok heyecanlı olacaktı. Nitekim iki pehlivan kazan di- bine doğru giderlerken koca mey lamayın. Daima — omuzlarınıza, göğüslerinizin arasına, dirsek - lerinizin uç tarafına sürünüz ki © koku artık nescinize işlesin ve Dalyana karşı sadece Deliormanlı Çakırpehlivan rakip olabilirdi gezdiğiniz yürüdüğünüz yerde | dan alkıştan inledi. Bir kısım Bu sehhar tesirler yaratsın. Uzun- | halk: ca bir yere giderken çantanız — Yaşa Kadri pehlivan Bevgili okuyucularım, güzek| da kokunuzdan daima bir ufak| — Haydi Dalyan Kaâri! fakat kokusuz bir çiçek İnsanı | gişe bulundurunki arada bir ta-| Diye Dalyan Kadriyi — alkış- z çok sukutu hayâle - uğratır | zelemek imkânı bulasınız. larken bir kısım halk ta Çakırı YEMEKLERİiMiZ SOSLU PATATES SALATASI Sos için malzeme: 1/2 çay kaşığı toz hardal 1 çay kaşığı tuz Ğ tutuyor: — Yaşa Çakır! Diye haykırıyordu. Her iki pehlivan da sağa sola selâmlar veriyorlar, bu alkış ve iltifatlara teşekkürde bulunuyorlardı. İşte tam bu sırada hiç kimse- 'nin ummadığı bir hâdise cereyan etti. İki pehlivan kazan dibinde yağlanmağa başlamışlardı ki bir Maride) muhallebi — kıvamınca koyulana kadar pişirin ve ateş ten indirerek sıcak sirke ilâve 1/4 çay kagığı kera biber — | din. ** |üçüncü pehlivanın daha soyuna- 1 çay kaşığı un, mesa | * -Patates salatası için malze -| rak kazan dibine doğru yürüdü- 1 çay kaşığı geker, « | Va: w* | ü görüldü. Onu hiç kimse tanı- ğ 4 tane iri patates miyordü. — Yalnız - vücudundan î /:':; :::f_';:&"ğ' ' wK HK pehlivan olduğu anlaşılıyordu. 1/4 su bardağı sıcak sirke, 1 Adet yumurta, .. (Çay kaşığı ile — ölçtüğümüz malzemenin tam silme olması i- gin kaşığa koyduğunuz malze - Mmeyi pıçak sırtı İle sıyırıp mal zemenin kaşığın kenarları ile ay Fakat olsa olsa nihayet bir orta 5. yeşil salata, yaprağı. pehlivan olabilirdi. 1 Lop yumurta 1 haşlanmış havuç. Yapılışı Haşlanmış patatesleri — soyup altı veya sekiz parçaya bölü - nüz. Sovanı da incecik incecik Ortaya Dalyan Kadri ve Ça- kır gibi iki pehliva çıkmeşked hangi çüret ve cesaretle onlarla boy ölçüşmeğe kalkısıyordu. Her halde gürege geç kalmış bir or- ta pehlivanı olacaktı. Cazgir da böyle sandı ve ka- zan dibine yaklaşırken onu ön« ledi — Nereye — Güreşe pehlivan ? çıkıyorum, —Geç kaldın. Ortalar- bitti — Başa güreşeceğim, — Sen deli misin? Bunlar se- zin akranın değil! — Olsun olmasın! Er meydanı değil mi burası? Cazgır fena halde kızmıştı: — Pekâlâ öyle ise.. demek ken dine bu kadar güveniyorsun. Gü Teğ o balde, Bu yabancı pehlivan kazan dibine gelince Dalyan Kadri ile Çakır hayretle kedisine baktı- lar. Çakır onu hiç tanımıyordu. Fakat Dalyan Kadri hemen ta- nıdı: — 0oo. du. — Evet, benim! — Başa çıkıyorsun ha? — Öyle! Dalyan gülecekti. Fakat ayıp olur diye kendisini tuttu: — Demek sen baş pehlivan- sın? — Bir parça! B — Hangi köyün baş pehliva> « Sen misin? diye sor« — Oğlum, burasını kendi kö- yün mü zannettin? Parsa için çıktınsa neden orta güreşlere çıkmadın. Haydi git.. Merak et- me.. Ben seni İstanbula parasız götlürürüm. — — Devamı var — * YELÂLLAŞMA Peşrev sona e- rince pehlivan- lar uzaktan ev- velâ ellerir: k betlerine vura- rak birbirlerini güreşe — düvet ni ederler. — Buna meydan okuma da denir. Ondan sonra birbirlerine yaklaşarak et sıkışırlar, Buna helâllaşma de- nir. Alaturka güreş çok sert ve çetin bir güreştir. Birçok de- falar pehlivanlardan birinin gü- reş esnasında sakatlandığı, hat- tâ öldüğü vâkıdır. İşte güreşten evvel I-i pehli- van bu el sıkma hareketi'> bir- birlerine hakların helâ! ederler, HELÂLLAŞMA TEMENNASI Helâllaşmadan ; sonra da bir a- | reşten evvel ya- MA pılması gereken bütün merasimler de sona erm'$ dim aynlırlap olur. Artık iki pehlivan tutuşa- ve birbirlerini temennalarlar . caklar ve güreşe başlıyacaklar- &ır. Bu süretle gü- Istanbul Jandarma Satınalma Komisyonu Başkanlığından uhammen — Mühaminen — Muvakkat ni hizada olmasına dikkat edi- | gilerek patateslerle beraber so- Ülür ada L a y ıj sün içine dökünüz. Servis yapa- dd B v Yapılışı: cağınız tabağa yeşil salata yap- | —— a Tağ g Çukur bir kapta akını sarısı- | raklarını yayarak sosu ve sovan| — 900 #isela n beraber çırptığınız yumurta-| h patatesleri bu yaprakların ü — Jandarma ihtiyacı için evsaf ve nümunesine göre wux. ya hardalı, tuzu, karabiberi, u- | zerine boşaltınız. Üstünü ve ke darı, cinsi muhammen flat ve bebeli ile muvakkat teminalı yan nu, gekeri ilâve edip iyice ka-| narlarını lop yumurta ve haş- zılı köselenin 2.5.949 pazartesi günü saat 15 de İstanbul —Tuk. rıştırın. Tereyağımı sıcak sütün | lanmış havuç ile süsleyiniz. Çok | — simdo Jandarma Sat Alma Komisyonunda kapalı zarf eksilt. içine -atıp erittikten. sonra Sü- | iştah açıcı ve lezzetli bir salata pesile ihalesi yapılacak! T R " tü bu mahlüle ilâve edin (Ben-| dır. Dü 2 — 75000 Kilo köselen mamı bir istekliye ihale edile- ceği gibi Onar'bin kilodan aşağı olmamak Ü: a C, de ayrı ayrı isteklilere de ihale edilebilecekti. Jâhat, onun bu endişesini — kikat çerçevesi içinde, babanı- 4 Şartnazıa ve DüNİN Düme, < Kai farketmiş gibi dedi kiz zın masum olduğunu meydana Hafbdâmn 23 ça GÖREUreRiN — Nihat bey, bana karşı gös — çıkarmak için her çareye bâş terdiğiniz ilgiye mukabele etme- yi kendim için yalnız bir borç değil, gey düşünecek halde kin bir hale geldiğim zamana bırakıyorum, Size ne kadar borç hu olduğumu ve daha ne kadar borçlu olacağımı takdir edi Tum, Eğer beni anlıyorsanız be- nim imanıma da iştirâk ediniz: Babam masumdur, Bu iman ile hareket ederseniz gerçek katili daha çabuk bulursunuz. Bunları söylerken Melâhat © kadar tatlı, o kadar yumuşak gözlerle bakıyordu ki sanki a- ralarında her gey — söylenmiş, kalbleri birbirine açılmıştı. Ni- bat birden onun ellerine sarıl- mak, boynuna garılmak arzusi- le delindi. Fakat bu zaaf Anın- dan istifade etmemeli 1di. Önce Wâzife vardı. Bu duygunun te- Giri altında ikisli de kahraman- İiklarını — gösterdiler ve — sâkin kaldılar, O sırada bakışları her türlü Açık iadeden, yeminlerden da- 8 kuvvetli ve daha - belli idi. fihat içinden gelen bir imanla: * Melâhat hanım, dedi, Ha- hattâ bir saadet addede- TiİM, Fakat şimdi yalmız baba- mı düşünüyorum. Başka hiç bir değilim. Size teşekkür etmeyi ileride, sâ 4 — İsteklilerin köselenin lara göre Beyoğlu git mal sandığı makbuzu vuracağıma daima emin olunuz. İmkânsız gibi görünen her ça- reye baş vuracağım, Bu sözlerden sonra ayrıldılar. kadar makbuz. karşılı İçeriki odada Hatice Didar ni-| — 3 ne çoktan uyumuştu. veya a ku Malmüdürlüğüne geleri havi teklif zarflarını eksiltme saatinden bir Bayındırlık k;k.ııillg;iııîa;ıı: tamamına veya girecekleri k yatıracakları - teminatlara kefalet mektubu ve K saat evveline 1) azetelerin «İki vasiyetna- Narlı—Gazianteb hattı birinci kasmın inşaatı Kkapalı zarf me> diye adlandırdıkları hâdise ü DRlRyere — Kasalnid SĞ RSE SAĞ İA *” — Eksiltme 24/4/1949 tarihine rastlayan perşembe günü S K YO LN ee F . aaf altıda Bakanlığımız Demiryolları İnşaat / Relsliğinde tesl sorguya çekiyordu. Tayüenakl Nihayet Sevimin hizmetçisini — Bu işin tahmin edilen keşif bedeli — 3.300.000 liradır celbetti. Sıra ona gelmişti. 3 — Geçlci temimatı 112730 Hradır. Fikri bey orta yaşlı kadınla | 4 — Sözleşme projesi, eksiltme — şartlaşması, takeometrö karşılaşınca hâdiselere yakın: plân ve profili fenni, özel, Bayındırlık genel, aplikasyon, sondaj dan vâkıf olan, kibar muhitle- '« telgraf hattı şartnamelerile birim fiyat cetveli ahşap Köprü- re dair malümatı geniş bir orta hizmetçisinin - kendisine cevap- anladı. Gayet sâ kin, düşünmeden cevap verme- yi, kendinden emin hali ile bu kadın kolay kolay her şeyi söy lüyecek mahluklardan değildi. Bükim söze şöyle başladı: — Sevim hanımın — yanında epiyce zamandanberi çalışıyor- Bun galiba? — Evet efendim, ne var. — Onun bir erkeği, daha doğ vusu bir Aşıkı olduğunu biliyor- lar verdiğini bir kaç Be- Bun tabil! (Devamı var) ler hesap esasları ve 91 c mal me tiplerinde ürekkep bir ta- kım eksiltme evrakı elli lira mukabilinde — Demiryolları — İnşaat Dairesinden satın abnab — İsteklilerin bu işin teknik öneminde bir işi iyi suretto başardığını veya idare lenetlediğini Ispata yarar belgele- ile birlikte ihale gününden en az (tatil günleri hariç) Üç gün €vvel yazı ile Bakanlığa baş vurarak bu eksiltmeye girmek İçin ehliyet belgesi almaları ve bu — belgeyi ke a ibraz etme. Bu eksiltmeye girecek olanlar 2490 sayılı arttırma. eksilt. me ve ihale kanunu ile eksiltme Şartnamesi — gereğince vermeye mecbur oldukları evrak ve vesaiki mezkür kanunu: hazırlayacakları teklif zarflarına koyarak hine rastlayan perşembe günü buz mukabilinde inşaat eksiltme miş olmaları Jâzımdır Postaya verilmiş ol nazarı dikkate p bu alınmayacaktır. tarifatı daire. 28/4/1949 tari. saat beşe kadar numaralı mak. teklifler (4419) saatten sonra welecek |