BAYFA © YENİ HARAR IKTIBASLAR || Eisenhower, hakkında ne Bisenkower'in bir krokisi fntişar sahasına çıkan har- be dair bütün hatıralar, daima son dünya savaşı- nin küllerini - karıştırmağı he- def tutmuştur. General — Bisen- | hower'in kitabı, bu hususta hiç te bir istisna teskil etmiyor. İngiliz - Amerikan münasebet- lerinin gerginliği karşısında bü yük çığlıklar koparmayı vazife e- dinen aşırı milliyetçiler - vardır. Bunlar, kendi görüşlerinden baş ka, dümyada doğru bir görüşün bulunmadığına kanidirler. Hal- buki bu son harp hakkında ya- fılan sayısız hatıralardan, ay- din bir gekilde elde edilen neti- ce şudur ki Churchill, — Roose- velt, Bisenhower, Montgomery, Marshall ve Patton çoğu zaman yanılmışlardır. Bu hakikati, on- İarın da pekâlâ kabul edecekle- Tine inanmak istiyoruz. Eisenhower, kitabının Avrupa Beferi adlı kasmında, İngiliz - lAmerikan dostluğunun en ha- haarretli müdafüi olduğunu is- bat etmiştir. Hatıralarının bü- tün sayfaları bu iman ve kana- atile doludur. Fakat o, buna rağ- men Churehill ve Montgomery- den ayrıldığı ihtilâflı moktaları âncelediği zaman, kendi kannati- ni açıkça izhar etmekten geri kalmamıştır. Eisenhower, harb sıralarında, (Avrupanın batı kuzeyinde — bir cephe kurulmasına dair olan ilk münakaşaya samimiyetle katıl- mak ve bu mesele karşısındak: vaziyetini, hiçbir şüpheye —ma- bal bırakmıyacak şekilde tâyin etmişti. O Marshall'la — birlikte, 1942 de, Fransanın — şimalinde bir köprübaşı kurulmasına ça- Jışmiş ve 1043 te geniş ölçüde bir taarruza geçilmesi lüzumu üzerinde ısrar etmişti. — Birleş- miş Milletlerin 1942 de, karaya asker çıkarma projesini geri bı- hareketin karanlık bir takım ne- Takmalarına itiraz etmiş ve bu ticeler doğurabileceğini — habe: vermişti. Bununla beraber Eisenhower, bugün kaleme aldığı <Harb hâ- tıralarında» bu proje etrafında vaktile yapılmış olan tenkitleri bütün teferruatile ortaya — ser- mekte ve birçok Amerikan si- yaset adamlarının faraziyesi: yesikaların ışığı altında, yeni baştan üncelemektedir. Filhakika Churchill, 1943 ka- sım ayında Manche denizi yoli- le karaya asker çıkarmanın za- feri sağlıyamıyacağını iddia e- diyor; en doğru hareketin Yu- goslavyayı ve Yunanistanı zap- tetmek olduğu fikrinde 1srar ey liyordu. Churehill'in bu iddiasını ba- his mevzuu eden Eisenhower, «Harb Hâtıralarında» şöyle ya- zıyor: «Bu harpten Cburchili, Overlord plânının daima müda- fil oldu. Birleşmiş Mületlerin, zaferi elde etmek için, Manche denizini geçmelerini istiyordu.> Siyaset adamlarının yine ve- rarla Üzerinde durdukları diğer Montgomery düşünüyor ? Çeviren: N. K metlerinden sonra, Eisenhowe- rin tatbikine yanaştığı «Geniş bir cephe> meselesidir. Montgo- Mery we General Patton'un ta- raftarları, yeter derecede erzak ve cephaneye sahip — olmadıkları: için, bu harbi, 1944 noelinden önce bitiremediklerini ileri sür- mektedirler. Montgemery, Ruhr havzasım aşarak, Almanyanın ortasına doğru ilerlemeği hedef tutan bir taarruz hareketini mümkün kılan tezi müdafaa et- mektedir. Halbuki böyle bir ta: ârruzun faydasızlığına kani bu- hman Eisenhower, bütün cephe boyunca yayılarak Ruhr'a doğ- ru ilerlemenin daha mantıkf ol- duğunu ileti sürüyor. Bu meselede Montgemery'nin haklı veyâ Eisenhower - haksız olduklarını âddia etmek yersiz- dir. Montgomery'nin fikri, bel- ki boş değildi. Fakat Eisenho- wer'in yazılmış olduğunu da ka- tiyetle söyliyemeyiz. — Mareşale von Rudstedt bakın bu hususta ne diyor: Birletmiş Milletlerin, Mont- gomerş'nin teklif ettiği strate- k bareket tarzma —uymuş ol- dukları takdirde, daha — süratle ilerliyebileceklerini sanmak ha- tâlıdır.> Bisenhower'in. İng-lizlerle bir *ürlü anlaşamadığı bi- nokta da- ba var. Bu, Birleçmiş Milletle- rin, Berline Rurlardan önce gir- imeğe yeltenip yeltenmemeleri meselesidir. 1945 martında Chur ehili bu meseleyi kurcaladığı za man, Ruslar Berlinden 45 ki- lametre mesafede bulunuyorlar- dı. Eisenhower, Berlinin zaptın- dav bahsedi yle yazıyor: <Bu hareket, siyasi ve mâne- vi bağımdan, Almanyaya indi- rilebilecek sen ağır bir darbey- di. Bununla beraber ben, o ta- rihte, Berlini zapta kalkmanın batı müttefikleri için doğru ola- mıyacağına kanidim.» Eisenhower, İngiliz siyaset a- damlarının düşündüklerinin tam zıddı olan kanaatleri izhar eder- ken bile hiçbir zaman tek ta. Taflı bir görüşe saplanmak ha- tâsına düşmemis; İngiliz tezini hülüsa ettikten sonradır ki ken- di farklı görüşünün isbatına ça- lışmıştır. Fakat onun Montgamery ile olan münasebeti bahsinde daima sükütü muhafaza etmesi, bize bu iki değerli komutanın tam bir mutabakat halinde bulunmadık- larını isbata küfidir. Eisenbo- wer'in «Harb Hâtıralarında« yaz dığı şu satırlar onun Montgo- mery hakkında me düşündü; zü anlatması bakımından aydın latıcıdır: «Pransada bulunduğum — harb sırasında, ordunun sevk ve ida- resi hakkında General Bradly ve Montgomery ile sik sık görüşür- düm. General Bradly ile konus- malarımız daima müsbet neti celer verirdi. Bu harpteki Akdeniz ve Av- rupa seferlerinden netice çık mağa çalışan Eisenhower, hâtı- ralarının Avrupaya dair — olan mühim kısmını şu dikkate — şa: yan iki cümleyle bitiriyor: «Birlesmiş Milletleri birbirle- rine düşüren yegâne âmil, boş ve lüzumsuz kelimelerdir. Şu noktayı hatırdan çıkarmamalıdır ki bir aile kavgası, asla lüzu- mundan fazla izam edilmemi dir.> Patrikhanedeki dini tören 'Dün sabah, Rum Ortodoks - Pat. Tikhanesinin kilisesinde dini — bir tören yapılmıştır .Tören saat 15 bir münakaşa mevzuu da, Al- manların Normandia'daki — hezi: da- başlamış ve patrik Athenago. ras riyaset etmiştir. «The Evening Standâard» dan | Jeıîir —HÂBERLER Ermeni kilisesi ihtilâfı Vilâyet, tarafeyne mah- kemeye başvurmalarını tavsiye etti Aldığımız malümata göre Bul- garistandaki Ermenilerin ruhani reisi episkopos Kevork Karabet- yan Bulgaristanı terke Gavet e- dilmiştir. Ermeni Ruhanisinin terke da- vet edilmesinin sebebi kendisinin hâlen Türk tab'ası bulunmasıdır. Bulgar hükümeti Karabetya - 'nın faaliyetinden memnun oldu- ancak Bulgar - tabüyetine geçmesi lâzım geldiğini bildirmiş tir. Bu vaziyete göre Kevork Ka- rabetyan ya Bulgaristanı terke- decek, yahut ta Bulgar episko - posu olarak — kalacaktır. Patrik kaymakamı Arslanyan kendisine Türkiyede patriklik teklif ettiği için Karabetyanın Türkiyeye ge- leceği muhakkak gibidir Diğer taraftan — bir tan 1 inci patrik kaymakamı Ars lanyanın, diğer taraftan ise 2 in ci patrik kaymakamı Bahtiyarya- 'nın mümessilleri vilâyete müra- caatla bu işe bır son verilmesini istemişlerdir. Vilâyette ise kendilerine veri- len cevapta ihtilâfm ancak mah- kemede halledilebileceği bildiril - miştir. DÜNKÜ TÖRENLER Dün, Ermenilerin Yortuları münasebetile şehrimizdeki bir çok kiliselerde törenler — yapıl- mıştır. Fakat bu törenler, Er- meni Patrikhanesinde devam et- mekte olan ihtilâf yüzünden iki grup balinde — tertiplenmiştir. Patrik vekili Arslany Orta- köy kilisesine giderek oradaki törene riyaset etmiş ve muhtelif grupun Patrikliğe seçtiği Hima- yak Bahtiyaryan da Beşiktaş ki- lisesindeki töreni idare etmiştir. Bir iktisat müzesi ve arşivi vucude getiriliyor İktisat Fakültesi Pro fesörler Meclisi — İç- timaiyat Enstitüsüne bağlı - olmak, üzere bir <İktisat Müze ve Arşivi> vücude getirilmiştir. Burada — ele geçen her türlü iktisadi etnoğraf- ya ve folklor eşyası, iktisat ve hu kuk tarihlerini ilgilendiren vesikalar eski para nümuneleri, eski çalışma Hdelicri toplanacaktır. Profesörler Meclisi, bilâhare lüzum hasıl olun- Ca bu müze ve arşivin — müstakil bir hale aokulmasına karar vermiş tir. Şimdiden bazı vesikalar teda- rik edilmiş bulunuyor, Vakit vakit amemleketin dört tarafına dağılan Üniversite talebelerine — rehberlik etmek Üzere bir. folklor rehberi hazırlamak işi Profesör Rüstow'a havale edilmiştir. Altın yükseliyor Avrupada altan ftalarımın Hilite madiyen - öüşmesi — yüzünden bir mnildetlen ber 'dürgün giden piyir amız Merkez Bankasmın neşretti #i bültenin tesiri İle birden — bire hararetlenmiştir. Türacaf ye İthajatimız arasındaki ayarsızlık yüzünden dövize olan ih tiyacı temin için altın stokumuz - dan bir zalkdarını satmıya mecbur kalmamız altın iatlarının artma .- kinaasbep olmuğtur. Dövize “olan dhtiyacı karşılamak için altın Batılıziçn ölger taraftan kaçak dövizlerik paramızın büyük İbir kasmı dışarıya çıkmış oluyor. | Evvelki gün sitın flatlarında yi ne bir yükselme — olmuş ve fiatlar, göyle kapanmıştır Gülden: 37,30, Reşat: 42.15, Cum huriyet; 40, İngiliz 52.50, — Külçe: öDK kuruş. $5 erısiğei di yıldönü- munu kutluyoruz. Büyük Türk Mimarı, büyük kurucu ve zan'atkâr Sinan'ın 'adı Kanuni ve Büki ile beraber imparatorluk ahıkasında — parla- maktadır. Eserlerinin külüreti ba- kımından Michel - Ange İle uzunluğu bakımından devrimizin rünün Ti- zlan'la kıyas edebileceğimiz — Si: nan çok kuvvetli bir cemiyet a: damı idi. Harblende gemi ve köp- rü inşaatından başlıyarak Mmem- leketin her köşesini, serhadlara kadar imaretler ve sitelerle dol- durmuş büyük bir cemiyet adamı idi. Yalnız yaptıgı binaların sa- yısı bile eserinin azameti hak kında bir fikir vermiye — yeter 81 cami, 50 mescid, 55 medrese, 27 Dar - el - kurü ve türbe, 17 imaret, 8 köprü, 17 kervansara 38 saray, 6 mahzen, 32 hamam - toplanacak olursa bir ömre sığ: dırılması imkânsız gibi görünen 325 eser. Düşünmeli kâ bunlar asında Süleymaniye, Şehzade, limiye gibi her biri tek bir ba şına bir mimarın ömrüne yeten büyük abideler vardır. Sinan'ın yaptığı bir «Selâtin» camii —hakikatte— — bütün - bir. Bite idi. Cami yalnız ibadet yeri değil; danışmak, konuşmak, ders görmek; hütbe, vâız ve — telkin dinlemek için halkım devamlı o- larak toplandığı yerdi. Cami si- tenin kalbiydi. Etrafında —mey- danı, kahveleri, medreseleri, mek tebi, han, hastanesi, misafirhane- si, vakıf evleriyle beraber cami içtimal bir bütün yâni tam bir site teşkil ederdi. Bundan dola- yı Sinan yalnız bü- yük abideler mimarı değil, im- paratorluğun büyük site kurucu- su idi.Eserlerinin sayısı hakkında ki bilgimiz henüz kat'ileşmemiş- tir. Hakkında yazılmış olan - ki- taplarda bu sayı az çok değiş- mektedir. Sinan için yazılmış eski kitap- lardan Risalet - el - Mima Tuhfet - el - mimarin, Tezkeret - el - Bünyan'da gerek — mimarın hayatı, gerek eserleri hakkında birbirinden biraz çok — farklı malümat vardır. Tuhfet - el - Mi- Marin'de Sinan kendi hayatını şöyle anlatıyor. «Seferi'de erişip acemi oğlan- ları yayabaşımı oldum. ve nice) müddetten sonra kapı yayabaşı- lığı jinayet buyurulup, zenberek-| s: çibaşılıkla Alaman seferine var- dım. Tâ ki Bağdad seferinde Ha- seki olup Mevkibi Hümayunda Sehavet ve ikbal ile müracaat kı- lınıp, Körfez'le Polya seferlerinin sonunda Kara Buğdan seferine varılıp andan dahi hayır ile gel- dikte mimarbaşılık hizmeti tefviz kılındı ve ol zamandan bu anadek mımıza ai Yazan: Esat Mahmut KARAKURT — Kurtarın beni Ekrem b mahvoluyorum diye bağı işitiyor. Heyecanla hemen başını çevi- Tiyor Ekrem! Bakıyor ki, bu sefer de, serbest kalan öbürü, arkadaşının imda- dına koşacağı yer de, Ekremin iyerde yatanla uğraşmasını fır- Sat bilerek, kızı kolundan yaka lamış, sürükliye sürükliye, ileri deki kayaların arkasına doğru Bgötürmektedir! Ekrem ©o zaman çaresiz, altın- daki mütecavizi olduğu yere bi- rakarak, öbürünün üzerine hü- tum ediyor. Korkunç bir boğuşma başlı- iyor yeniden!... Birbirlerinin çe Besine yumruklar indirerek, ka- Fınlarına tekmeler vurarak ot- ların üzerinde yuvarlanıp — du- ruyorlar! Fakat ne güzel, ne erkekçe çarpışıyoz Ekrem!... — Ağzının iki tarafından beyaz keten göm leğinin üzerine, damla damla kan akarak, hasmının Üzerine öylk korkusuzca, kahramanca bir atılışı var ki!... Yılmıyor. gözü hiç bir şeyden!... Dişisine dokunulmuş erkek bir kartal gibi, kuvvetinin son gücü ile döğüşüyor. Kız, bir gölge halindedir. En küçük bir hareket yapmağa da- hi muktedir değil!... Kımıldaya- mayor, Yalnız, iki elinin avuç- ları ile yanaklarını tutup, larına dökülen gözyaşı sında, kendisi için döğüşen ada- ma bakıyor. Ve sebep olduğu Tefrika No. 51 bu elim felâketin acısını, — bü- tün vücudunu saran müthiş bira teş halinde, tâ ruhunun derin liklerinde duyuyor! Fakat ne garip nın kendisine itirat bile utanacağı, ne ayıp bir his bu!... Ekremin kenlar yerlerde yuvarlanarak, D.. İnsa- etmekten içinde k si için döğüştüğünü görmek zamanda ona hudutsuz bir zevk izahı kabil olmıyan vahşi bir lezzet veriyor!... Kalbini altüst eden meçhul bir heyecanın, dum yudum tadını duyar ayni k ba- gının döndüğünü, damarlarının tutuştuğunu hissediyor. Ve Ihti- mal bunu hissettiği için, ken- dinden yine kendi utanıp, za- man zaman gözlerini elleriyle örtmek ihtiyacını duyuyor!,., Zavallı kız bilmiyor ki, arzu edilen bir kadın için dövüşmek, bir erkek hayatında, bulunmaz bir zevk menbaldır!... Boğuşma, bir iki dakika daha bütün şiddetiyle devam — ettik- ten sonra, boğuşmadan — daha müthiş bir şey oluyor: Ekrem tam ikinci hasmının da boynundan yaklayıp, kafa- sını bir taşın üstüne çarpacağı sırada, arkada; — orası burası yırtılmış eski bir hamam bohça- sı gibi perişan, otların üzerinde kalan öbürü, uzaktan — bağırı- yor Bırak boynunu onun! Yok sa gelir boynunu, elek gibi de- lik deşik ediveririm şimdi Zkremin daha başını çevirip, sesin geldiği tarafa bakmasına kit kalmıyor. Kız deli bir ham le ilo yerinden fırlamıştır. Bırakın Ekrem Be diye bağırıyor. Adamın elinde tabanca var! Hemen üzerine hücum — edi- yor Ekremin kız!.,, Ellerine ya- Pişiyor 5 VAA TAN LAOAD Sosyolog Gözile Mımar Sinan YRzAN —D Prof.Hilmi Ziya ÜLKEN | üç padişahın eyyamı hümayunla- rında temhid olu: binalardan ancak Sultan Süleyman Han'ın| culüsundan sonra babaları Sultan Selim Han Üzerine bina olunan imaretten gayri bilcümle bu kul larının — mübaşeretiyle — vüki o muştur.> Nakkaş Sât Mustafa Çelebi «Tezkeret - el - Bünyan) adlı e- gerinde Sinanın hayatını yine kendi ağzından manzum olarak anlatıyor. Bundan başka Selâni ği Mustafa tarihinde, Peçevi'de ve diğer bazı — tarihlerde Si- nanın hayatına ve eserlerine ait malümat bulunuyor. Büyük sanat kâr takriben 1490 civarında Kay seriye bağlı Ağırnasköyünde doğ dü. Yeniçeri ocağında yetişti. Be- grad 1519 da, Rodos 1520 de zaptedildiği, Mohaç meydan mu: harebesi 1525 de kazanıldığı za man Sinan 29-35 yaşları arasın- da bu seferlere iştirak etmişti. 1529 daki Alaman seferinde ve 1533 deki Bağdad seferinde bu- lunmuştu. Bu sırada 44-45 yaş; larındaydı; meslek hayatının bü- tün hazırlıklarını - tamamlamış bulunuyordu. 49 yaşında b: marlığa getirildi. Almany lerinden İrana, Suriyeye ve Bağ- dada kadar imparatorluğun her köşesini görmüş, zaferlerde ha- zar bulunmuş. Devrinin bütün heyecan ve kudretini duymuş, bi- nalarını kuracağı geniş ülkeler- deki bütün tarihi ve coğrafi şart- ları içinde yaşamış ve anlamış o- lan Sinan Türk sanatının cidden en sentetik eserini vücuda getir- miştir. Sinanın bu zengin sanat faali- yetine giriştiği yıllarda İtalyada Rönessans'ın büyük sanatkârı olan Michel - Ange, son seneleri- ni yaşıyordu. Bu zatın hayatı da Sinana yakın bir uzunlukta, onun gibi kudretli ve çok verim- li geçmişti. Adetâ iki dâhi san' atkâr İslâm ve Hıristiyan dün- yalarının inşa dehâsını aynı za- manda temsil etmekteydi. Şu ka- dar var ki Sinan üç yüzü geçen eserlerini kendi başına tamamla- dığı halde aynı zamanda hem mimar, hem heykeltraş, hem ves- am elan Michel - Ange birçok Göztik başka sanatkârlarla — be- raber yapmıştı. Meselâ en bü- yükleri olan Saint Pierre kilise- si devrin birçok tanınmış mimarı| ile birlikte onun eseri sayıla- bilir. Mimar Sinan bir asra yakın bir. |etti. Bunların da su bentle- ri, Kudüs Cam Ayasofya ge- lir. Ayasofyanın tamiri için veri- Yük bir eseri tamamladıktan Ta 1588 de, yâni bundan 391 yıl önco vefat etti. Sinan yalnız yeni binalar, site- r kurmakla kalmadı. Eskiden eserleri tamir etti, asırlar- ddet dayanmalarını temin len hükümde göyle deniyor: eİs- tanbul kadısına ve Ayasofya mü- tevellisine hüküm ki mirem önünde vaki olan Ayasof-| ya nam camiişerifin tâmire muh- taç bazı yerleri olduğu ilâm olun mağın, görülmek için saadet ve| ikbal ile bizzat camii mezbure ve rıldıkta hassa mimarların olan Sinan ve binanın ehlivuku- Sarayı â- fu olanlar cem olup camii şerifin sağ ve sol canibinde 35 er arşın r hali olmak ve medresesinin etrafında üç zira' yol kalmak ve miri ambar bozulup ref olunmak, | nim kıble üzerinde olan minare ref olunup önünde olan payenin | üstünde minare bina — olunmak etrafında hâli kalacak otuz- beş arşın yerde payeler kârizler bina olunmak ve camii mezburun içersinde ve dışarsında — tâmire muhtaç olan yerleri tathir olun- mak ve hududunda olan zait ya- pıları yıkılıp taş ve tuğlasiyle lâ- zım olaen yerleri tâmir ve örtü- ye muhtaç olan yerleri kurşun-) la örtülmek lâzım olduğunu bar ve tahmin ve tayin eyledik- lerinden maada...> (Başvekâlet Argiv Dairesi, 22 mumaralı mü- himme defterleri, S- 82, hüküm- 171). Bu hükme göre Ayasofya- da esaslı tamirler yapıldı, yeni minare kuruldu. Civarı mezbele- lerden, pis binalardan temizlen- di, esaslı payendelerle her tara- fından sağlamlaştırıldı. Sonra- dan ilâve edilen türbeler ve ye- ni parçalarla beraber eski ağır ve karanlık âbidenin yerine yüze gülen bir eser meydana çıktı. Camie tecavüz ederek etrafına| «toprak ve ağaçtan> yapılmış 0- lan evlerin yıktırılması ve zarar- ların bunlara tazmin ettirilmesine karar verildi. (Aynı hükümden - Bu hüküm, Ahmet Refik tara-, fından neşredilmişse de - birçok, yerleri eksik alınmıştır.) Kudüste, İslâm sanatının — ilk büyük abidelerinden olan Kub- bet - c& - sahra (Kaya kubbesi) de aymı suretle Mimar Sinan ta- rafından tamir edildi. Dökülmüş mozaiklerinin yerine çiniler kon-, ve zamanı dolduran gerek keyfiyet, gerek kemiyet bakımından — bü-! İstanbul Banat Dostları Cemiyeti, Beyoğlunda cemiyetin Ses sineması pasajındaki merkezinde Türk kadın ressamlarımın eserle rinden mürekkep bir sergi açmıttır. Bu sergide 32 kadın ressa- 61 tablo teşhir edilmektedir. 30 Nisan akşamına kadar devam edecek olan bu ser- ginin açılışında İstanbul Valisi Dr. Lütfi Kırdar da hazır bulunmuştur. kendisini kadın ressamlarımız arasında g örüyorsunuz. ,« — Yeter diyor, ne olurma ol- Sun. İstemiyorum artık! Bıra- kın kafasını şu adamın!... Öl- dürecekler sizi!... Ekrem ©o zaman, yerde yatanın — omuzlarından kaldırmaksızın, şöyle bir başı- nı çevirip bakıyor. Fakat bak- masiyle beraber, gayri ihtiyari irkilmesi bir oluyor!... Herif, yaralı bir ayı yavrusu gibi, del dizlerini, getli bir biddetle, otomobilin lâmbaları ile gündüz gibi aydın- latılmış, kuru otların — üzerine basarak, elinde bir tabanca, a- ğır ağır bulunduğu yere doğru imektedir! Bir an düşünüyor gimdi — Ek rem, ne yapabilir?... Hiç şüp he yok ki, elinde tabancayı tu- tan bu vahgi herif, yeniden bir mukavemet karşısında kalınca, parmakları titremeden — teti çekecektir!... O halde, yapıla- cak iki şey kalıyor: Ya ölümü gö ze alıp, mücadeleye devam - et- mek, veyahut da, mağlübiyeti kabul ederek, kızı onlara ter- kedip gitmek!... Bir saniye dü- #ünebilecek kadar vakti var an- du. Kasnağın etrafındaki küft kitabe — düzeltildi. — Pencerelerin Yukarıdaki — rerimde cak Ekremin!... Kararını veri- yor: Kızı, gecenin bu esrarengiz assızlığı ve karanlığı içinde, bu iki korkunç adamın kucakları- 'na terkedip, ancak zeytin ağaç- lariyle, kurumuş otların şahit olabileceği böyle müthiş bir fa- ciaya razı olarak, ellerini kolla- rını sallıya sallıya, buradan al- çakça uzaklaşmıyacaktır! İstese dahi, bunu yapma: ğa zaten muktedir değildir. Ek rem!... Onun karakterinde, ©- nun tiynetinde yazadılmış — bir, erkek için, bu alçakça zilleti ka- bul edip ölümden kaçmak, ha- yatının sonuna kadar her gün, bir parça ölmekten başka - bir mâna ifade etmez!... Akıbeti ne olursa olsun, mücadeleye devam edecek'!, Hemen gözlerini kaldırıp kı- za bakıyor. Selis bir fransızca il - Ben gimdi diyor, gelenin tzerine hücum edeceğim. Siz fır sattan istifade ederek, hemen otomobile atlayın, ve mümkün olduğu kadar süratle kaçıp gi- j AAA IRARAAARİ harab olmuş bazı stük - parmak- likları baştan yapıldı. Bina — ilk şekilde Bizâns sanatının tesiri altında yapılmış olduğu için, bu tamirlerden sonra devrin Inkişat fını aksettiren tam bir İslâm ese ri haline geldi. Sinan, Şehzade, Süleymaniye, | Sokullu Mehmet paşa, Mihrimah | Rüstem paşa, Selimiye camilerin- de gaheserlerini verdi. — Fakat onun harikulâde nisbetli ve sağ- lara zevki en küçük eserlerinde de kendini göstermektedir. De- karasyonu, bu temiz mermer abi- deler üstünde mübalâZasız zarif) birer süs halinde kullanan — Sa- atkâr, muhitin ve tarihin rengi- e uymayı ihmal etmedi. Meselâ, Kayseri camüni o muhitin Sel- çuk eserlerinde çok alışılmış vol- kanik taşından yapmak sureti: le toprağa, mahallelere ve tarihe uygun bir abide yükseltti. — Hiç bir zaman monoton olmadı. Ha- yatın her merhalesinde eserlerine gerek plân ve kesitleri, gerek man zaraları itibarile mühim yenilik- ler getirdi. Onun bulduğu for- müller Osmanlı mimarisinde klâ- sik oldu ve zamanımıza kadar devam etti. Hilmi Ziya ÜLKEN Kapalıçarşı cinayeti Dün yeniden on kişinin ifadesi alındı Bir hafta önce, Kapalı Çarşıda| meçhül şahıslar tarafından başı- na bir cisimle vurulmak suretiy- le feci şekilde öldürülen kuyum- cu Serkis Magaroff'un katilleri- tespit ve aramasına dün de de- vam olunmuştur. Alâkadarlar dün, günün pazar| olmasına ve her yerin kapalı, ta- til bulunmasına rağmen araştır- malarına devam etmişlerdir. Bu cümleden olarak yeniden savcılık; tarafından 10 kişinin ifadesine müracaat edilmiştir. Ayrıca, cinayetin vukua gel- diği maktül Serkisin dükkânında bugün Tereke hâkimi tarafından, mevcut mallar tespik — edilerek, maktülün ailesine vetilecektir. Belediyenin imar ve fen kadroları yenilenecek İstanbul belediyesi, son günler. de imar ve fen müdürlüğü hakkın. da artan şiküyetler üzerine bu da irelerle esaslı surette meşgul olma ga başlamıştır. Bu cümleden ola- rak, burada çalışan memurların mühim bir kısmı, diğer belediye müesseselerine verilmek — suretiyle bu iki dairenin kadroları tamamen değiştirilmiş olacaktır. Bir esrar satıcısı yakalandı Pendik, Gazipaşa caddesinde B1 | numaralı dükkânda manav çırak. lığı yapan Seferin esrar sattığı ha ber almarak, emniyet memurları| tarafından dün üzeri ne- | tcedel8 paket esrar bulunmuştur. Sefer Savcılığa verilmiştir. p | KISA HABERLER N L A 4 Tıb Fakültesinin değerli pro. fesörlerinden Dr. Naşit Erez, bu. Bün saat 18.15 de Eminönö Halk evinde — memleketimizde hiç işlen. memiş bir mevzu olan ve içtimal bünyemlizin en mühim — meseleler. den birini teşkil eden (Çalışan İşçi 've Sporcu Kadında Tenaslil Ha; tı) mevzuunda bir konferans vere| cektir. Beşiktaşta Garaj — sokağında oturan Şükrü OÖzyaşar adında bir genç, dün sabah sokakta giderken) ani olarak ağzından kan gelmeğe başlamış, biraz sonra da kaldırıl. âğı Beyoğlu — hastahanesinde öl müştür. Şükrünün yapılan — muayenesin. de veremden öldüğü anlaşılmıştır. Sedef adasındaki taş şocakla rında amelelik yapan İsmall — Öz- kurtla Hüseyin Karaman, Heybe. ilada civarından sandalla geçerler ken anl bir fırtınaya tutulmuşlar. dir Sandal sü alarak / batmıştır. | İsmallle — Hüseyin boğulmuşlardır. Mün Türk Talebe Birliği Vö aei Kurulunun istira etmesi ü zerine, fevkalâde kongre 19 Nisan 949 günü saat 14 de Eminönü Halk evi salonunda yapılacaktır. Kongre gündemi; Yönetim Kuru u raporunun - okunması ve ibram, yeni Yönetim Kurulu seçimi ve di leklerden ibarettir , * Türk Kültür çı neğinin dün | maları der saat 10 da Eminönü Halkevi salonunda yapılması lâzım İgelen 949 yıh kongresi — ekseriyet temin edilemediğinden tehi redil. Kezl- çıkmıştır. Yangın derhal yetişen | * Sişlide Meşrutiyet mahalle- si Samanyolu sokağında ban Yıldırıma ait 118 numaralı evin birinci katında sobadan çı- | kan bir ateş yüzünden yangı Paris ve Vaşington Camileri... irtaci savaşınd” Fransa'nın, — Alman'lara kargı müdafaası işini başaranlar arasında pek çok Afrikalı Müs- lüman asker de bulundu; bunlar bazı bakımlardan Fransızlara bl- le üstünlük gösterdiler. Hak gö dün, | zeten Fransız muharrirleri ve ta- rihçileri Fas, Cezayir ve Tunus l savasçılara minnet borçlarını ödediler; bu aralık Fransa hükü- meti de onlara bir cemile olmak üzere Paris'te bir caml yapmağa karar verdi; bu işe 1924 de baş- landı ve 1926 da bitirildi. Meşbur Türk şairi Ahmet Hâ- gim, Paris camlini, yapılırken ve bittiği zaman gördü; şu satırları yazdı: «Üç sene sonra inşaatı artık biten bu camii yine ziyanet ettim. Gürdüklerimle yüzüm ha- yü ve kicaptan kızardı. Pariste, Fransızların sadakası lan — bu Müstüman — ibadethanesi — şimdi Monmartr. mahallesinin - eğlence yerleri gibi, kapılarını ancak saat ondan sonra gece riyaretçilerine açan meşbur bir batakhanedir. Müezzân ve hademeler cami müş- temilâtından kuskus pilâvı — ya- pan bir lokantanın varidatiyle ve her türlü fuhşa sahne teşkil eden içi seccadelerle örtülü, sedirli, a- vizeli, arabesk bir salonda — gece çiftlerine içirdiği kokteyl ve şam- panya hasılâtiyle geçiniyor. Şar- kılı bir cami: Paris bütün dünyada çılgınca bir sefahet şehri olmak ünere la- mınmıştır; böyle bir şehirde ya- pdan cami başka me hale gelebi; firdi, diyenler bulunabilir; fakat bu büyük eİşık şehri> min kiliser leri ve havraları ker iilerine ya» kaşan hüviyetlerini titizlikle mu> hafaza ederler. Zaten Paris sades ce bir sefahat şehri değildir; ay» ni zamanda dünyanın birinci sı- mıf ilim ve sanat merkezidir. Hâşimin tasvir ettiği durumd$ ise mesuliyet sadece oranın idas resine memur olan dindaslarırmız- dadır. Geçenlerde - Birleşik Amerika devletlerinin merkezi olan Vaç singtonda bir cami olduğunu haber verdiler; bir resmini gördük. Arap ve Hind mimarisi ile modern —min >inin birbirine karışmasından meydena getirilmiş bir eser. Bu camülia bir «Selimiye» veya «Süleymaniş ye» şeklinde olmasına imkâz yolş; sa bile Şişli camil gibl yapılması. marisinde Türklerin ulaştıkları, güzellik, zerafet, ihtişam ve hu- susiyete başka hiç bir millet ula- şamamıştır. Şimdilik bizim — te- mennimiz Vaşington camiinin de Paris camlinin haline düşmeme- idir. Müslümanlığı çekemiyenler bu gibi hâdiseleri dinimizin güya değersiz olduğunu ve tereddi et- tiğini isbat yelunda delil gibi kul- lanmağa — kalkışıyorlar; — onlara bâtıl da olsa böyle bir kox ver- memek bütün İslâm âleminin va- zifesidir. Kadircan KAFLI Tramvay kazası v zkağı $T samamllı Möğki “ aai ÜROÜn Sir t cuk, dün sabah Aksaraydan Sas Tnlipeiye, gtü ilele "Blüücac eee Haai S FM S İAT SD czl ken aksi istikametten gelen vat, aa Bot MKi büşleli arabasının çarpmasına maruz kal caştr. Muhizlif yerlerinden ağır eti yazalımıın BNN Mf e zemişüceK. Büz Droil Küzzaen İ Hellaea zi Ballaoaila Köşelimescit evde oturan TAKVİM RUMİ 1565 Oğl İkindi Akşam Yatsı İmsâk Nöbetçi eczaneler & itfalyenin müdahalesile genişle din buradan!,,, (Dovamı var), meden söndürülmüştür. 11-4- 949 Aksaray Alemdar Bakırköy : || Beşiktaş —« Beyastt —« Beyoğlu — * Cemai Atasoyi Bminönü —: Eminönü Ec; Eyüp — —: Arif Beşer Fatih Gündoğdu Kemal Rifat - Galata TEa İ Kadıköy $ Kadıköy Ec. Küçükpasar t Yemiş ü & Şisli Asım - İ| Si t Nişantaşı : Limana Taksim — 3 Çihangir Üsküdar —: Ömer Kenan