20 Şubat 1949 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4

20 Şubat 1949 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

BN Ğ Çırağan sarayı ile Yıldız Bınır- %nq Iîrlıir'mo bağlayan mermer öprü Üzerinden geçirilen inçe u- run tabutu, dört harem ağası 0- Muzlamıştı. Yıldızdan Beşinci Sultan Muradın - dairesine nazır olarak gönderilen — Dilâver ağa öncülük ediyordu. Arkada takip #den sekiz tüfekli Arnavut aske- Fi vardı. Gövdeli çınar ağaçları- Arâsında yılanlanan kumlu, bah- ge yolundan Sultan Hamid'in Şok benimsediği Malta köşkü ö - nüne geldiler: Yeşil pançurlar gımsıkı kapalıydı. Ardına kadar açılan köşk kapısı, eski mezar kovukları gibi kararıyordu. İkin- & musahip Cevher ve — Tüfekçi başı Tahir ağalar kenara çekile- tek yol verdiler; Cevherağa, e- değine eğilen Dilâver ağtıya kaş- larını çattı: — Doktor Rıza Paşa Hazretle- Ti gördü müydü? — Gördüler ve muayene etti- ler ağa efendimiz. — Güzel, Taporunu yazdı mı? — Yazdı, ve kendileri Şevket- Mmeap efendimize - arzedecekler- miş! Mavi poturlu, sırmalı çepken- di tüfekçiler, kundakları gümüş işlemeli hantal - martinlerini 0- Muzlarına geçirerek açık kapı - nın iki tarafını tuttular. Dört Sudanlı Habeş, omuzla- tından İndirdikleri tabutu, elle - rile tutarak loş taşlığa soktular; Arka tarafta, mutfak önündeki mermer sahanlığa götürecekler- di. Uzun boylu, ak - sakallı bir hoca, ilerleyerek: “oraya bırak- malarını,, söyledi. Kolları dirsek lerine kadar sıvalıydı. Cübbe: ni çıkarmıştı. Sahanlığın yan ta- Tafındaki kapı önünde uzun bir teneşir yatıyordu. Musahip, Cevherağa, Arablar- dan birine tabutun kapağını aç- masını işaret ett ne ettikten sonra, “yük salonüna seğirtti. Yarı ay- dınlık koridorda ikinci mabeyn- ci Osman beyle karşılaştılar. Kamiş boylu, devrik bakışlı A- rab: “Vallah aslı yok!,, diye ba- Bardı. İkisi birden Padişahın bu- lunduğu yaldızlı kapıya âtıldı - lar; Geniş ağızlı kırmızı fesi kulak- larının üzerine geçen genç Padi- gah, köşeye gelen altın yaldızlı Üüç koltuktan ortadakinde oturu- yordu, Mabeyn müşiri İngiliz Sa- lt Paşa karşısında ve ayaktay- dı. Ellerini önüne bağlamıştı. Sultan Hamid telâşla sıçradı: Ti erem İptusundan uzun zavanalı bir sı- Barg gldı: Üç kibrit birden yanmıştı. Ço-| cukluğunu kucağında — geçirdiği lalası mabeynci Osman beyin u- zattığı kibrite rağı — No dersiniz — Jurnalde izâm efendimiz, — Nasıl? (gözlerini büyülttü) mümkün olamaz mıydı? — Hakan-ı sabık hazretleri, ka palı tabut içinde bulunmağa ta- hammül ediyor. demezlerdi efen- dimiz! — Asabındaki zaaf dolayısile ftahmin edilebilir. Fakat süt bi- rader raporunda: “Tabutun alt kısmına büyük delikler açılmak ve böylece bol hava verilmektsu- retile zavallı biraderimin kaçırıl. masına muvaffak olunmak,, ibti- malinden bahsediyor. ga?, eylemişler — Kadın çarşafı giyerek, yüz- lerine kalın peçeler örtüp zaval- hbiraderle görüşmeğe giden far masonların nasıl yakayı ele ver- diklerini hâtırlamanız kifayet e- der paşa.. Siyah sakosunun iç cebinden dörde katlı bir kâğıt - çıkararak göz gezdirdi “Arabın ölümünden bilistifa - de, biraderi tabuta yerleştirip sa raydan çıkarmak ve bir istimbo- ta atıp Rus veya İngiliz gemile- rinden birine aşırmak,, — tehlike- &inden bahsediliyordu. Titreyen parmakları arasındaki kalın si- garasına asılarak gözlerini tek- > Cevherağanın yüzüne açtı! — Farmason hınzırları herşe- 'ye kadirdirler. Dikkat ettin mi biraderi uyuşturup yüzünü boya yabilirlerdi! — Efendimiz! — Yüzünü iyice teşhis eyle- din mi?. — Hadim Bilâl Efendimiz. Ağır sinir hastalığına tutulan kardeşi Beşinci Murad iyileşince, Osmanlı tahtından çekilmek üze- re senet veren sürmeli gözlü a- dam, dehşet içindeyi » Ellerini ardına bağlayarak, kanburunu çıkardı. Salon kapısı- 'na ilerliyordu. Taşlıkta, imamın ellerile yıkayıp kefenleyeceği ö - lüyü gözlerile görmeğe, gitmek kulunuzdur. ŞEHİR TİYATROSU T — Baş tarafı 2 ncide — atbikine mâni oluyor. Ne- vinin tertibi ile doktor İzzet köş ke alınıyor ve yine bir zevk-ü safa âleminden yorgun perişan dönerek kanapenin üstüne yığı lan Ferzan bir rüya gibi ony kar şısında görüyor ve o zavallı ba- şını doktorun göğsüne koyuyor. Evlenmişlerdir... — Fakat — ölüm vüdesinin amansız tahsildarı bek liyor. Doktor bir toplantı için Ankaraya gidecek.. Tam bu esna da ölüm buhranı başlıyor. Ferza- nın gözleri görmüyor, sonra ya- yaş yavaş açılıyor ve artık sonu gelmek üzeredir. Fakat genç ka- dın, tam münasile mesut günler yaşattığı kocasına geçirdiği krizi hissettirmiyor. İnsanlık fevkinde bir gayretle onu —çoktan bekle- diği— toplantıda hazır bulunmak üzere Ankaraya gönderiyor ve kendisi kanapenin üzerine otura- vaş yavaş soluyor... Sönü- rının * Her şeyden evvel gunu söyli- yelim ki bu eser Nevin Akkaya için bir muvaffakiyet, hayır bir zafer sahası olmuştur Ferzan ro lünün temsilinde bu mütevazı ar- tist bütün san'at kudretini, ro- lün icabettirdiği tarzda izhar ey- lemesini bildi ve pek, pek güzel oynadı. Hattâ diyebilirim ki mev zuu yaşıyan tek san'atkâr Nevin Akkaya olmuştur. Bu rol çok güç ve nankör bir roldü. Ca'liyet, isyan, teslimiyet, ıstırap, muhabbet... Bütün bu bir birine zıd hisleri mübalagaya düş meden tam (doz) unu kullanmak şartile belirtmek kolay değildi: Nevin Akkaya bunda hariku!âde muvaffak olmuştur. Piyesin im- tidadınca en ufak bir duraklama bir düşünme yoktu. Sanki ese- rin — yüzüncü temsilini seyredi- yordum. Sesindeki devamlı me- olarak bize sundu. Piyesin yine ehemmiyetli rol- lerinden biri olan doktor Ahmet İzzet rolünü Hadi Hün yaptı: Artist, rolün hususiyetine nüfuz edememişti; © kadar ki eserin heyet-i- umumiyesinde bu rol eksik kalmıştır. Ne tuhaf! Her rolde vak'aya, mevzua göre bir hassasiyet mevcut olabileceğini bazı artistlerimiz hâlâ anlama- makta asrar ediyorlar. Sanki bir raf vardır. ki, Üzerinde istediğini anladılar. (Devamı var) sıra ile kavanozlar dizilmiş... Bu kavanozlarda (hiddet), (isyan), YENİ U TEMSİLLERİ Dram Kısmında: Karanlık lankoliyi o kadar güzel belirti- yordu ki bütün sahneyi (Sal) 1 bu hazin maceranın havası ile dolduruyordu ve bir an bile es- mekten hali kalmıyan bu hava içinde elemli bir kaynağın yavag yavaş akışını hatırlatan o Hâl Bediyor. Nevin Akkaya role - hâkimdi; kâh feryad, kâh isyan şimşekle- ri ile kopan büyük fırtınalardan sonra artık kaderin değişmiyen hükmü karşısında, tabiatın sükü neti kadar muhteşem ve ülvi bir teslimiyetle hayata gözlerini ka- paması alkışlarla ödenemiyecek kadar bir tesir uyandırdı. Nevin Akkayaya san'at namı- 'na teşekkür, teşekklrler ederim, Ferzan rolünü fevkalâde istida- di ile yoğurdu ve san'at hayatı- 'nın en güzel nişanelerinden biri (teessür),- (feveran), — (neş'e) ilh.. gibi yaftalar var. — Artist bunlardan hangisine ihtiyaç gö- rürse kavanozdan bir miktar â- hp kullanıyor; ibda' diye bir şey Yyok. Ağlıyorsa bundan evvelki rollerinde de ağlamak nasılsa burada da böyle ağlamıştır, gül- müşse kahkaha ayni tondadır. Bir turnede —mezarı bol ol- sun— (dö Ferodi) yi birbiri ar- dınca oynadığı Üç muhtelif pi- yeste gördüm, Bunlar (Rober dö Fler) ve (Kayave) nin (Bürida- nın Eşeği) (Şekspir) in «Yola ge tirilmiş şirret» (Oktav Mirbo) nun «Dostluk kantarla, alış veriş miskalla» piyesleri idi. Büyük ar tist bu üç piyesde de birbirine zıd karakterli roller oynuyordu ve hepsinde tesiri, neş'esi, heyecanı büsbütün başka idi. İşte (rolü yaşamak) budur. Hadi Hün rolünü yaşamadı; hat tâ oynamadı bile... Nevin rolünü yapan Perihan Çakıl (Aşk uyumaz) da bize bü- yük ümit veren bir genç san'at- kârdır. (Karanlık) piyesinde gör düm ki çoğu artistlerin kendile- rini " kurtaramadıkları - (Angre- naj) a o da kendisini kaptırmış- tır. Şahsiyetini rolün üstüne çı- karmak.. Bu, ben de kusurdur.. Sahnede evvelâ —mevzuun, piye- sin, rolün varlığı geçer. San'at- kârın (Vasi-ı- mümeyyiz) i son- ra gelir. Perihan Çakıl, söz söy- lerken çok sert ve katıdır. Keli- meleri fazla hırpalıyor ve buna çehresinin —eski tarzda bir mü- rebbiyenin titizliğini hatırlatan— çatıklığı da munzam olunca o za- miamda — Getirdiler mi?. — Taşlıkta efendimiz?. — Yüzünü gördün mü? — Bir Sudanlı Bilâl kulunuz vardı. Efendimiz. Cennetmekân Abdülmecid han efeydimiz — za- Gmanlarında... Peşkirci Bil — Yaa!... İngiliz Sait Paşa hafifce gü- lümsemişti. —Ardından kendini toplayarak dudağını ısırdı. Ves - , veseli hünkâr bir daha: “Yaa.., diyerek iki üç âdım ilerledi. Or- tadaki yuvarlak masanın kenarı- na dayandı: Uzuna yakın orta boyu, zaif yapılı ve esmer derili kuru yüzü, kısa — kırpılmiş, sik Sakalları vardı. ' Siyaha çalan iri çakır gözleri- nin alt kapağı sürmeli ve uzun kirpikliydi. Almı çatık, — kaşları siyah ve kalınca, semerli burnu biraz sola çarpıktı. Büyülü göz- | lerinin keskin bakışlarını Cevher- ağanın yüzüne ve gözlerine sap- ladı — Birader güpheli miydi?. — Kendilerine malümat veril- memiş efendimiz. — Verilmemiş?. J nezdindekilerde hareketler — sezindiniz Başlarını eğdiler. Vesveseli Pa- dişah mabeyn müşiri Sait Paşa- | ya dönerek: “Ne dersiniz Paşa ,, | dedi, masa üstündeki altın siğara' ——— —— —— —— Yazan: BEHÇET SEFA İki kişi giddetli bir tutuşmuşlardı. Bu kavga uzadık-bitkin bir halde yere yıkılıp ken giden. Galatanın ara sokaklarını Ça uzuyor, dar yoldan gelen gi çen olmadığı için bunları ayırmı- ya gelen olmuyordu. 1937 nin bu eylül ayında ko-eski bir yu ve kapalı bir gökyüzünden Karşısındaki ise otuz SİNEM ALARIN BUGÜN ç— ELHAMRA ve ALKAZAR —— DA — LOREL-HARDİ ÇİNGENE PRENSES 'TÜRKÇE SÖZLÜ filmi başlıyor. Bu mevsimde ilk defa olarak bu iki meşhur ve canciğer ko- mikleri görecek ve candan güleceksiniz. Tefrika No. 1 dinden geçiyordu. Birisi kırk beş yaşlarında ka- dardı. İri, yarı, güçlü — kuvvetli, sporcuya benziyordu yaşından İstanbula yağan yağmur büyükfazla göstermiyor, yaşının icabı, şehrin küçük ve dar sokaklarını daha hafif, daha çevik, daha da- kan ve iki tarafı harap kügir binalarla çevrili - karanlık le sokuyordu. İki düşman gittikçe azıttılar olulük, öteki tarafa yüklediği İher zamankinden kasvetli bir ha-gunluk arada bir gamura buluyor, eski Galataya yanıklı görünüyordu. Bu yaş far kının bir tarafa verdiği üstün- yöre belli oluyor; yaşlı adam gözüne ve çenesine bir ikl yamruk, ayağına ve dizi- ve iki meslekten boksör gibi bir-ne bir iki tekme yiyordu. Niha- birlerine saldırırken hesabı şa-yet yaşlıcası kafasına yediği a- gırdılar. Artık birbirlerini kıya- ğır bir darbe ile sendeledi. Genç sıya yumrukluyor, tekme ve to- kadı eksik etmiyorlardı. Bunun- la beraber hücuma uğrıyan ve bu hücumlâtın amansız bir su- rette birbirini takip edeceğini stiren taraf kolile başını göz- lerini muhafaza etmesini biliyor bu sendeleyişten istifade ederek çenesine ve karnına hızlı darbe- ler indirdi ve düşmanını yere serdi. Zavallı yere yıkılırken ba- Bi bir taşa çarpmıştı. Derhal ba- yıldı. O zaman genç adam etrafına MiRASI kavgaya ve bundan dolayıdır ki ikisi de bir göz attı. Ne gelen vardı;-ne görmeğe koşacaktır. SAAT Ç, Âç v koyu bir sis kaplamıştı. Üç dört adım ötesini görmek kabil olmu- yordu. Kâh durup, kâh hızlanan yağmurun dağıtamadığı bu sis genç adamla cürüm ortaklığı e- diyordu. Hemen eğildi. Yere yu- yarlanan adamın ceplerini karış- tırdı ve elle koymuş gibi bir kâ- Bit tomarını çekip alarak karan- lıkta kayboldu. * Hasan Nihat, emniyet müdür- lüğünün genç bir memuru idi. Ya gı otuzdan fazla olmadığı halde kendisine havale edilen karışık ve tehlikeli işleri başaracak ka- dar meharet ve tecrübe sahibi, cesur, hattâ cüretkâr bir zabita memuru olarak temayüz ediyor- du. Daha pek küçük yaşında ök- süz kalarak amcası tarafından büyütülmüştü. Amcası polis hiz- metinde idi. İşte onun delâletile Herkes bu eğlenceli ve gülünçlü filmi tekrar tekrar ayni mesleğe intisab kısa bir zamanda kendini göster mişti. — * vaş yavaş hevesi arttı. Hattâ bir ihtiras halini aldı. Tahminlerinin isabeti, kendisine verilen vazife- leri ihmal etmiyerek bütün varlı- ğile yorulma, uyku, hattâ dinlen me bilmeden sarılması derhal şeflerinin dikkatini çekmişti. Kı- sa zamanda İstanbul emniyeti- nin mühim bir memuru olmakta gecikmedi. Orta boylu idi, Çelimsiz gibi görünüyordu. Fakat mükemmel bir sporcu olarak - yetiştiği için çok çevikti. Tanımadığı, bilmedi- ği hasımları için daima tehlikeli bir düşmandı. Bununla beraber Nihat lise tahsilini yaparken de hele edebiyata heves ettiği i- çin zevkden: de mahrum değil di. bahsi konuşuyorlardı. men onun sözünü keserek: SABAR 20 y Süleyman T. Yazgan Xeni Postahane karşısı yesi Valide han 12 Toptan - Perakende Bilumum foloğraf malzemesi Orjinal Avrupa ambalâjlı rontgen filmlerinin en iyisini ancak mağazamızdan - temin — edilebilinir. Ankara İli Daimi Komisyonu Başkanlığından Özel idareye ait Bankalar caddesindeki dükkânların çatı aksamının onarımı kapalı zarf usuliyle eksiltmeye konulmuştur. Keşif tutarı 18103 lira olup geçici teminatı yüzde yedi buçuktur. İhale 7/3/949 Pazartesi günü saat 15 de İl Dalmi Komisyonunda yapılacaktır. Keşif ve ir evrak İl Dalmi Komisyonunda görülür, İsteklilerin 949 yılı Ticaret Odası vesikasile üç gün evvel (*atil günleri hariç) İ makamına müracaatla bu iş için alacakları yeterlik belgesile 5000 - ralık tecrit işi yaptıklarına dair belge ve 2490 sayılı kanun hükümle- rino göre hazırlayacakları kapalı zarfları ihale günü olan 7.3.549 pa- zartesi günü saat 14 de kadar İl Dalmi Komisyonu Başkanlığına ver meleri ilân olunur. —1845 — Hatay İl Daimi Komisyonundan 1 — Altunözü ilçe merkezinde yeniden 3 adet memur evinin in- gam açık eksiltmeğe konulmuştur. 2 — Bu üç evin keşif bedeli 26140 liradır. 3 — İhalesi 1/3/949 salı günü saat 15 de İl Daimi komisyonunda yapılacaktır. 4 — Isteyenler keşif ve şartnamesini Bayındırlık dairesinde göre bilirler, 5 — Taliplerin yeterlik belgesi ve 1886 liralık — geçici ları ilân olunur. —3 — çe Yeni s E s Operetinde İ FIRILDAK TELIF OPERET 3 PERDE k muvaffakiyetle devam ediyor man rolün (suples) i yor. Telefon muhaveresinde de cevapları çok seri verdi sahnede telefonla konuşmak mühimdir. kaybolu- BÜYÜK ALMAN PİYANİSTİ Bunların haricindeki roller (ütilite) kabilinden olduğu — için Üzerinde durmağı zald görüyo - BER Tiç gA 2 AYRI PROGRAMLA teminat makbuzu İle birlikte ihale saâtinde İl Daimi Komisyonuna müracat- SARAYDA WikezmKEMPFFİ Ve çot 2 RESİTAL Programlarda eserin — Müfit Blper tazllin mahtoye konal- || 21 - —| SAAT duğunu okuduk. Bu, bir formali- PAZARTESİ| S gg te midir? Yoksa hakikaten böyle ŞUBAT 2 BİLETLERİ SATILIYOR| JYA midir? Eğer böyle ise Şehir Ti- yatrosunun — kıymetlerinden — büu suretle olsun - istifade etmesi memnuniyeti muciptir. SARŞAMEZİ KONT iski bir pehlivan u mübarek topraklar, bu atan, bir. çırpıda, bütün dün- yanın asırlar boyunca yetiştl- remedi; yetiştiremiyeceği kuvvet ilâhları yetiştirmiştir. Bu kuvvetli adamlar 19 ncu a- sırda dünyanın gözüne çarptı. Türk olduklarını söyleyen bir takım şalvarlı, çepkenli ve sa- rıklı babayiğitler, güreş mey- danlarında aklın, havsalanın almayacağı kuvvet — hünerleri görteriyorlardı. Onlara hiç kim se kargı koyamıyordu. Bir Tüz- kü ancak bir başka Türk yen2- biliyordu. “Türk gibi kuvvetli,, darbı- meseli dünyayı işte bu sıralar- da kapladı. “Bir Türkten daha kuvvetli olan şey nedir?,: - “İ- Ki Türktür!,, tekerlemesi bu st- ralarda dillerde dolaşmağa baş- ladı. Güreş Türkün ana sporudur. Asırlar boyunca Türkler bu sporu daima yapmışlardır. En büyük gehrinden, en küçük kö- yüne kadar Türkiyenin her bu- cağında, her köşesinde mutlâ ka sürü — ile irili ufaklı pehli- vana rastlanır. Bu delikanlılar arasında si rilenler, desteden küçük orta- ya, oradan büyük ortaya, daha Bonra da başaltına çıkanlar — ve nihayet başpehlivan olanlar u- &l büyük — pehlivanlarımızdır. Bunlar bilhassa köy düğünleri- ni takip ederek diyar diyar ge- zerler. Talihlerini denerler. E- ğer yaptıkları bu güreşlerde başarı gösterirlerse o zaman büyük şehirlere yaklaşırlar, Ve nihayet İstanbula gelirler, İstanbulda güreş tutabilmek ve başarı gösterebilmek — her türlü takdirin fevkinde bir is- gehir şehir dolaşan — başpehlle yanlar, ramazan oldu mu mutla Ka İstanbulda — toplanırlar ve birbirleri ile boğuşarak ortaya konan ödülleri almağa çalışır- lar, halkdan da iyi parsa top- larlardı. Bu usul son zamanlara ka« dar devam edegelmiştir. Buns dan çeyrek asır evvel bile ras mazan aylarında Şehzadebaşın- da yapılan güröşler çok heye- canlı ve meraklı olur ve binler ce kişi bu güreşleri sonsuz bir zevk ve merakla seyzederdi. Biz tefrikamıza en eski ra« mazan güreşlerinden - başlıyo« ruz. Hicrf 1290, Milâdi 1872 yılı, Tamazanı bahar aylarına - tesa. düf etmişti. Şehzadebaşı civas rındaki kahveler, dükkânlar bi Yük bir itina ile boyanıyor. mizleniyordu. — Henüz İstanbul halkı tiyatro nedir bilmediğ! l çin Şehzadebaşı mevkiindeki bi yük tiyatro binaları yoktu. Buna mukabil her kahvenin göze çarpacak bir mevkiinda “meddah,, için ayrılmış bir yer vardı. Bazı kahvelerde hayal perdesi kurmuşlardı. Fakat bun lar daha ziyade sokak içlerinde bulunan kahvelerdi. Bu arada son derece büyük bir de güreş çadırı kurulmuşe ta. Çadırcılıkta büyük — Gstad clduklarını her zaman isbat et miş bulunan Türkler, ancak rar mazandan ramazana Şehzadeha« şında bu çeşit büyük çadırlar kurarlardı. Bu çadırlarda rahat rahat bin kişi oturabilirdi. Orta yerde da güreşmek için geniş bir yer bur lunuyordu. Ramazana bir kaç gün kala ©o Ramazan yapılacak olan büs tideta malik olmak demekti. Bilhassa pehlivanlığa son de- rece meraklı olan Sultan Ab- dülaziz'in Veliahdlık ve Padi-- şahlık zamanlarında İstanbulda dünyanın en kuvvetli adamları demek olan en büyük Türk pehlivanları toplandı. Ve bu hal uzun yıllar devam etti. İşte bugün güreş tarihimiz yazılırken en eski güreş devle- ri olarak bunları biliyoruz. İstanbulda toplanan pehlivan lar İstanbul civarlarında — sık sık tertip edilen güreşlerde bir- birleri ile güreşmek fırsatını ba lurlardı. Fakat İstanbulda yapı lan en büyük ve en heyecanlı güreşler Ramazan — gecelerinde yapılan güreşlerdir. Bahara ve yaza tesadüf e- den Ramazanlarda Şehzadebaşı civarında büyük çadırlar kuru- lur ve her gece bu çadırlarda — ——— Ist. Levâzım Amirliği Haciz Kararı Hrsizlık ve firardan sanık, 943 yılından beri bütün arama- Jara rağmen bulunamayan ve hakkında- Kamu düvası — açılmış bulunan Kayserinin Talas Bucağı Han — mahallesinden — Ahmet Oğ. 331 Doğ. lu Sami Akının gaip sayılmasına ve Türkiye dahi- indeki mallarının As. Y, U. K. nun 216, Maddesi gereğince hac- zine karar verdim. Adli Amir — 880 - 2185 — Müteahhid nam ve hesabına açık eksiltme ile ctomatik - te- Jefonlarla görüşülebilecek tertibatı haiz 40 adet manyatolu Te- telefon satın alınacaktır, Tutarı 7800 lira olup teminat 585 li- Tradır. Eksiltmesi 7/Mart/949 günü saat 14 de Ankara M.S.B. Sa, 'A, Ko, da yapılacaktır. Şartname komlsyonda ve İst. Lv, Âmirliğinde görülür. Teliplerin belii vakitde komisyona —müra- caatları. — 384 - 2187 — 1: Pazarlıkla komisyonda mevcud şartname ve evsafına göre 10.000 liralık Ç, Sabunu satın alınacaktır. Muhammen bedeli 10.000 lira olup kesin teminatı 1550 liradır. 2: Fazarlıkla ihalesi 22/Şubat/949 günü saat 10,30 da Har- biye Amirlik Sa, Al. Komisyonunda yapılacaktır. Şartnamesi her gün komisyonda görülebilir. — 982 - 2191 — 4.000 kilo Sadeyağı kapalı Kena eksltmeye konmuştur. 1- halesi 4/Mart/949 günü saat 15.30 da Çorlu As. £a. Al. Ko, da yapılacaktır. Beher kilosu 650 kuruş olup teminstı 1930 lira- dir. Evsaf ve şartnamesi komisyonda görülür, Taliplerin ka - nuni vesikalarile teklif mektuplarını ihale saatinden bir saat etmiş ve sana yeni bir fırsat. ümden geleni esirgiyecek değilim. Doğrusu bu mesleğe girerken Galiba noter Tahir Şinasi beyin hiç de hevesli değildi. Fakat ya- katli mes'elesi, Gazetelerde bu sabah okudum. Dün gece işlen- miş bir cinayet. dürün masasına bir elile arada bir Şube müdürü paketini uzattı. bir sigara yak, Sonra otur baka- hm, çünkü mes'ele o kadar kısa değil. Epice sürecek, Tahmin et- tiğin noterin katli hâdisesi, doğru Tophaneden Karaköye gi- den bir zabıta memuru bir sokak içinde kana bulanmış bir a: rastlar. vap ettiği zaman bu yaralı adının Ali Şeref ğ Galata boğazlaşmasının sabahı ticareti yaptığını, Hacı Mansuz müdüriyette şube müdürü ile bu sokağında 7 numarada oturduğu ip ucu bula Müdür he nu bildirmiştir. Kumbaracı yokuşundan aşağ — Oğlum Nihat, dedi. Sana gü inmiş ve venimizin bir delilini gösterece- dildiğini bildiği ğim. Kendini göstermek için işte gitmekmiş. Tam caddeye çıkaca- Ya... evveline kadar komisyona vermeleri. — 284 - 1708 — ——— ği sırada bir haydudun hücumu- na uğramış, soyulmuş ve kendisi giddetli bir kavgadan sonra bit- kin ve yaralı bir halde yol orta- sına serili kalmış. Yaralının ifa- desi alınarak evine götürülmüş. Gelgelelim cinayete. Bu hâdise- den bir saat” önce noter Tahir| Şinasi beyin kâtibi bir iş takibin| den geri dönerek yazıhanesine) geldiği zaman noteri şakağından yediği bir kurşunla ölü bulmuş- tur. Acele çağrılan adliye tabibi cinayetin pek az önce, ya saat üçte, yahut dörtte işlendiğini tes bit etmiş, raporunu hazırlamış- tır. Cinayet yerinde parmak izle- ri bulunmuş ve bunlar elde mev- cut parmak İzlerile karşılaştırı! mak üzere buraya getirilmiştir. İşte mes'ele bu. Şimdi seni iste- diğin gibi harekette tamamile serbest birakıyorüm, — İstedi gekilde hareket et, incelemel bulun ve takibata koyul. Mes'ele- nin esrarengiz olduğunu, fazla adığımızı kabul edi- göre yorum ve bundan dolayı da sana 'a tam salâhiyet veriyorum. Amma niyeti 0 akşam katle- bu derece karanlık ve esrarengiz noterin yanına olmasaydı sana baş vurmazdık (Devamı var) — Eksik olmayın. Ben de e- Nihat ayakta duruyor ve mü- dokunarak — konuşuyordu. — Azizim Nihat, dedi. Önce d «Şimdi gu işi bir sıralıyalım: «Dün akşam saat altı buçuğa a Memur kendisini istic- olduğunu, zeytiny İfadesine fevkalâde heyecanlı — güreşler yapılırdı. Kısmet Askeri 10 ton Sığır eti pazarlılla günü saat 11 de Hadımköy 79 caktır. Tutarı 15,000 lira olup name komisyonda görülür. Taliplerin belli müracaatları. aramak için yük güreşler hakkında rivayet- ler işitilmeğe başlandı: —Bu Ramazan pek iddialı gü reşler varmış! — Rumeliden yaman pehlivan lar gelmiş. İstanbulda ne kadam baş pehlivan varsa, hepsine meye dan okuyorlar. — Padişahımız efendimiz de pehlivanlarına izin vermiş. Onlar da güreşeceklermiş. cünbüşlü bir — Kara İbo bu sene çok iyi i- miş. Huzur güreşlerinde çok tak« dir kazanmış. — Acaba Aliçoyu da görebil. cek miyiz dersin? — Belli olmaz. Arnavut oğlu mutlaka güreşecekmiş. Ben şu Arnavut oğlunun gü reşini hiç görmedim. Elli elli beğ okka olduğu halde yüz ©* “hk pehlivanları nasıl yenebiuyor? Bir türlü bunu aklım almıyor. (Devamı var) x Kıtaat ilânları satın alınacaküır. İhalesi 24/2/949 No. h As. Sa. Al. Ko, da yapıla« kesin teminatı 2250 liradır. Şart- vakitde komisyona — 582 - 2186 — * 5 ton kuru Soğan pazarlıkla satın alınacakur, 22/2/949 günü saat 11 de Hadımköy 79 No, lu Aa. Pazarlığı AL Ko da yapılacaktır. Şartname komisyonda görülür. Taliplerin Betli vakitde komisyona müracaatları. 40 ton — Sığır eti Pazarlıkla — 12 - 21 satın abnacastır, Tutarı 64,000 lira olup kesin teminatı 8900 liradır. Şartname komisyem da görülür. Pazarlığı 11/Mart/949 günü saat 11 de Bursa Af Sa, AL Ko. da yapılacaktır. Taliplerin belli vakitde komlsyona müracsatları. — 388 2138 — * 139 ton ve 100 ton Odun naklettirilecektir. Beher ton kilomet- resi 25 kuruş olup ilk teminatı 230 liradır. halesi Bgünü saat 14 de Kartal Maltepe As, tar. Talipleri 2/Mart/949 Sa. Al Ko. da - yapılacak- belli vakitde komis yına müracaatları, — F16 - 1880 — * Aşağıda cins, mikdar ve fiatı yazılı yiyecek maadeleri kapa: h zarfla 8/Mart/ 9 günü saat 16 da Gelibolu As. Sa. Al. Ka da yapılacaktır, Şartname Komisyonda görülür. Taliplerin 863 Jiralık teminat ve kanuni vesika ve teklif mektuplarını ihale saatinden Cinsi B. Peynir Zeytin Vişne ve gül reçeli 2250 bir saat evveline kadar komisyona vermeleri, Mikdarı Fiatı Kilo Kuruş 215 2250 115 180 —328 - 1920 4 * 15,000 lralık Nakliyat kapalı zarfla eksiltmeye Kkonmuş- tur. Teminatı 1125 liradır. Eksiltmesi 11/Mart/949 günü saat 10 da Rami Topçular As. Sa. Al Ko, da yapılacaktır. Şartname Komisyonda görülür. Taliplerin kanuni vesikalarile teklif mek« tuplarını ihale saatinden bir saat evveline vermeleri. 1 — Tahmin edilen bedeli kadar * 5700 lira olan 3000 kilo Sığır eti 23/Şubat/949 günü saat 10 da Harbiye Lv, Amirliği Sat. AL Komisyonunda pazarlıkla satın alınacaktır. 2—KI Aşağıda cins ve mikdarı yazılı tır. Eksiltmesi 21.Ş sin teminatı 855 liradır, 4 - 2192 — 'yiyecek maddesi satın alınacake bat'Y49 günü sant 15 de Kartal Maltepe As. Sa AL Ko, da yapılacaktır. Taliplerin belli vakitde komisyona müra « eaatları, Şartname komisyonda görülür. Teminatı Lira ——— —— Cinsi Mikdarı — Tutarı Kilo — Lira Koyun eti ——— 600 1440 Sirke 3000 750 K, salça, 4000 Kg. Prasa, 4000 Kğ. Patates ve 2000 Kilo 4000 K&, Lahana, 4000 RE. ET 66,25 240 - 1549 — Ispanak, Kereviz 22/ŞAbat/949 günü snat 14 de pazarlıkla satın alınacaktır. 2 — Kesin teminatı 810 liradır. Pazarlığı Hari diği Sat, AL Komlisyonunda yapılacaktır, biye Lv, Amlım — 360 - 2094 — 4B

Bu sayıdan diğer sayfalar: