28 Ocak 1949 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4

28 Ocak 1949 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Pli ve Plise Modası - Elbisenizin yakası Bir sküyücüm benden yaptira- cağı bir elbise içir Ti istemişti. Kendi ları gönderdim. Fakat burada da ümümiyetle yakanın kadın kıya- fetinde —oynadığı büyük — rolden #bahsetmek istiyörüm. Sevgili okuyucularım, âlbiseni- ze model secerken Yakasının yüzü nüze yakışatak tarzda drkat ediniz. Bü yakayı yüzünü- zün şökline göre Şeçin. Yüzünü” Zir, bilhassa çenönizin — biçimini diçünmeniz Yazımdır. Yüzünüz Ya yüvsrlak veya' bey zidir, Beyzi bir yüzün çenesi (a) mükemmel (b) sivri, veya' (c) kö- gelidir. Yüzünüz sayet Kusursuz. beyzi ise biçim bakımından idealdir. Bu takdirde zevkinize göre istediğiniz gekilde yakah clbise giyebilirsi- niz. V şeklindeki yakâlar ince gös terir. “Yüzünlünzün biçimi! mükemmel beyzi değilte ozaman küsurlu' ta raflarını tebarlz ettirmemek için Çok dikkatli ölmalısıniz. Yüzünü- Zün kusürünü tekrarlamıyan ve- ya buna Büsbütün aykırı olmyan biP biçim seçmelisiniz. Size yakışacak örtalama Blr bi- çim seçiniz. Boynununz Kısa 1se volanlı, kat Kat yakalar ve dâr kölyeler kul- laninayınız. — Boynunuz kısa ve erli ise düz veya kenarsiz yakalı elbiseler giyiniz. 'Enseniz çok &ti ise ” etleri ka- pamasını temin etmek için yük- sek diktiriniz. olmasına P. T. T. memurları neden ihmal ediliyor? <— Haklarımızı koruyan bir şahsiyetin — Mecliste ver alma- tası yüzünden P. T. T. memur- ldrt ve telgrafçılık mesleki en telihsiz mevkie düşmüştür. Posta telgrafoları her mem- lehette birinci sınıf memurlar orusında iken bizde ise çok ge- rile kalmıştır. Bayram tatillerimiz — yoktur. Pora işlerinde — czlışan —arka- naşlarımıza kasa tazminatı ve- Tatil günlerinde dahi arilır, buna mukabil bir drret alamayız, velhasıl biz P. T. T. memurları en talihsiz in- sanlarız. Biz de bu milletin evlâdı ve işlerini gören insanlarız. Bütün fedakârlıklarımıza karşılık, lâ- kdndi mi görecektik? Yukarıda arzettiğim hakları micin korunması ve dilekleri: #nizin alâkadar makamlara du- Yurulmasını rica ederim.> İmza Mahfuz Gel ve sık sık eczahanesiz kalıyor Beyveden yazılıyor* «Geyve, Sik sık eczahanesiz kahyor. Buna sebep, eczahahe sahibinin arada sırada mahkü- #ivete çarpılmasıdır. Son defa da kazamızın kiymetli yargıçla- yından birini tehdit etinekten sahtk olarak meşhut suçlar mah kemesinde yargılanmış ve 6 ay £8 gün hapse mahküm olmuş- tur, Ecca tir kasaba, her zaman Tw süretle eczahanesiz kalamı- Yacağından Sağlık Bakanlığının gazarı dikkatini cekmenizi riza gderla n Köylerden D. P. Ocaklarına A Yazan: Leylâ KIYWI Sevgili okuyucularım, bu " sene Yanlış Doğru 6 pli ve plise modası devam edi- — B yor ve daha da çok uzün müddet I'fı_*. cökceğe Beniyor. Bihasan bu baz - (ç . B haregiyilecek dö piyes'lerin etek- (Ş * () lerinin hep plili veya pliseli olaca-. ĞA g # anlaşılıyor. Pliseye rağbet bir kaç, sebepten ileti gelir. Birinci- si plise mekteb çağındaki — genç A kızdan yaşlı hanımlara kadar hi yaştaki kafhna yakışır. — İkincisi pliseli bir Küyafet her saatte gi DU yilebilir, — Üçüncü bir sebep de — G y Şilali e '0 piyes gehir içi 'için — SŞ İ vaptırılmış Gahi olsa — sayfiyeler | GYD _'; icin de çok mümasil bir kiyafet — ÖL 0 #lur. Bu yüzden parası ve elbise Molabi mahdut olan her giyim se- 'ver kadının pilseli bir kıyafet seç Mmesi çok tabildir, Yalnız pliseli bir elbise — veya 68 piyese fazla süslü aksesuar hiç yakışmaz. Süslü şapka vesaire gi Di aksesuarla giyilen pliseli kıya- fetin bütün güzelliğ! bozulur. Bu seneki pliseli dö piyesler çok düz ve sade hemen hepsinin kü: gük jaketle * var. D. P. Lüleburgaz iI_ı;esinıleıı istifalar z el “aid leyhalar sökülerek merkeze teslim edildi iağiz Lüleburgaz: 27 (Husuüsi) — Demokrat Parti Burgaz ilçesi- nin yıllık köngresi dün belediye sinema salonlarında — yapılmış- tir. Kongre sonunda, köngrede yolsuzluk yapıldığı — iddiasil> kitleler halinde istifalar başla - mış Ve haber aldığıma göre il- çeye bağlı köylerden Demokrat Parti ocaklarına' aid levhalar ve evraklar Lüleburgaz — idare kurulu başkanlığına gönderil - miştir. Bu durum - karçısında kongre ikinci başkanı Hüseyin Meral Demokrat Parti” genel i- dare kurulu başkanlığına aşağı- daki telgrafı çekmiştir: <Lüle- burgaz ilçe kongresindeki yol - suzluktan mütevellid kitle ba- linde partiden istifalar başlamı: tır. Bir muhakkin: gönderilerek durümün düzeltilmesine zaruret vardın ? Yarınki Meclis Ankara: 27 (Hususi) — Mec lisin yarınki toplantısında bir aylık muvakkat büdcelerle h- kimlerin çocuk zamlarına dair kanunun kaldırılması konuşula- caktır. — Aferin senin küçüğe! O- 'nun pehlivanlığından hiç de bah setmemiştin! — Maşaallah şimşek gibi dal di. — Kendisinden bu kadarı kimse ummuyordu. Vakıâ has- mını gafil avladı amma, güzel yendi, Adamcağız büyük bir heyeca na kapılmıştı: Bir türlü inanamı yordu. Bu mümkün mü idi? Kü çük Mümin hakikaten galib mi gelmişti? Fakat herkes söyle- diği için inanmak zorunda bu- lunuyordu. O zaman büyük oğluna dön- dü; Demek Müminde iş var? — Ne diyorsun baba? Gecen gün beş dakikada beni üç yendi. — Doğru mu söylüyorsun? İnanmazsan — kardeşime Bor. — Peki neden — bunu bana önce söylemedin? t — Bak hele! Hiç olmazsa kü fük ortaya onu da sokardık, Koyunu alırdı. * Onun gözü yükseklerde baba! — Yâni büyük ortaya mı çık- mak istiyordu ? — Hayır.,. Başa çıkmayı ak- — Bu kadarı da fazla... daha (ALIAHMED PEHLİV Ati Ah:red Amerikan Yardım Anlaşması —— Daha sür'atli çalışacak bir teşkilât kurulacak l kümet Ameril masının memleketimizde daha sür'atli ve - faideli - çalışmasımı sağlamak üzere — Başbakanlı bağlı bir teşkilât kurmak kara: rındadır. Bu teşkilât, devlet büd cesine yeni bir külfet tahmil et meden esasen bugün Bakanlık- larda ba konu üzerinde çalış * makta olan “uzuvların bir ara: ya getirilmesinden teskil edile İecek ve işlerin sör'atle takib ve intacı için bir kısım formalite- lüzüm kalmadan iş görecek- ye Erzincan'lılar Behcet Kemal'e mânalı bir telgraf çektiler Ankara: 27 (Hususi) — Poh cet Kemal Çağlara bugün de bir çok tebrik telgrafı gelmek- te devam etmiştir. Kendisi bu telgraflara ayrı, ayrı cevab ver mek imkânına malik olmadığın- dan gazeteler vasıtasile tesek- kürlerini bildirmektedir. Çağlar bu akşamki trenle Kayseriye gidecektir. Kayseride bir hafta kadar kaldıktan sonra 1'anbu- la gidecek orada hususi “lerile meşgul olacaktır. Behcet Kemal Erzincandan aldığı telgraflarda «Biz haklarımızı müdafaa etme yi ve bizi temsil etmeyi sana vermiştik> denmektedir. Bu iti- barla Behcet Kemal en kısa bir zamanda Erzincana — gidetek hemğerileri ve eski müntehiple- rine neden istifa ettiğini daha geniş ölçüde ifade etmek üzere bir toplantı yapmak için kanu- ni formalitelere baş vuracak - tır. Yazamn : — Bukadarı da fazla, »— Ben de göyledim amma, dinletemedim. Çok inadcı bir çocuk. Aklına bir şey koydu mu mutlaka yapmak istiyor. Fakat talihi de var. Karşısındaki ken- disine hiç ehemmiyet vermedi. Açık durdu. O da fırsatı kaçır- madı. — Aferin şu Mümine! Artık yenilse bile gam yemem... Ona karşı çok haksızlık yapmışım. Bundan sonra kendisine güreş için müsaade vereceğim. Herkes Küçük Müminin gös- terdiği mehareti ve açık gözlü- lüğü takdir ediyordu amma, bu nu daha ziyade hasminın gafle tinden İstifade etmesini bilmesi ne veriyorlardı, İkinci güreşte jise mutlaka mağlüb — olacaktı. Çünkü karşısında bu sefer ga- fll bir pehlivi Yarım saat sonra Selânikten gelen baş pehlivan güzel bir o« Junla hasmını yerdi vö Mümin- n bülmiyacakti; YENİ SABAR MURAD REİS OKYANUS KORSANI Murad Reis artık ne konuşan ne de kurtulmak için bir ha- reket yapan genç kız kucağın- da olduğu halde duvara tır- mandı, öteye atladı — Tiüğim Murat Reis genç kızı kucak- ludı; kollarının arasında bir yı n ipek gibi hafif ve yumuşak- 1 sıktı ve sertleşen bir sesle Luradan gitmeliyiz Her şey ha- zır.. Yarın akgam veya Ööbür #abah Mang kıyılarındayız, son- 1 denize açılacağız Ve artık bi: zi hiç bir kuvvet ayıramıyaca) tır. Evleneceğiz. Meri, ölünceye kodar beraber olacağız. — Seni mutlaka götürmeliyim. Haydi, çabuk giyin!.. Genc kiz hâlâ inat ediyordu: — İmkânı yok Murat Reli Bi kadar hazırlıksız.. Biraz da- ha sahret, belki babamı kandı- rabilirim ve © zaman daha ra- hatça,.. — Beni dinle.. bu gece Paris- ten çıkmalıyız, Fransadan da mümkün olduğu kadar çabuk ayrılmalıyım, bu gece iki tehlikesi atlattım; burada her Yöşebaşında bana pusu — kurü- yorlar — Ölüm tehlikesi mi? Pusu mu?... Fakat bir gey anlayamı- yorum. — Sonra anlatırım; sen gimdi sürü benimle, gitmek — İstemiyordi korkuyordu, titriyordu, ürperi yördu şyalvarıyordu. Muat Reis onu biraz ilerdeki etbise yığınına doğru götürdü; Meri hiç uysal değildi; - genç korsan reisi onu sık sık kucal- layıp öpmeğe mecbur olüyor ve bundan pek çok - hoşlanıyordu; fakat — vakit — kaybettiğine de süphe yok tu. Sert bir sesle genç. kıza sordu: — Ben isevdiğini bir çok has reketlerinle gösterdin, *bir kaç defa da göyledin! Yoksa: yanılı dın m? antesii Genç kaz, Murat Reisin! elini tatarak dudaklarına - götürdü, öptü: — Yanılmış değilim::. Seviyo' rum, dalma seveceğim, fakat.. — Biliyor musun ki benimle gelmezsen ikimiz de bahtsız o- lacağız — Evet... Fakat.. — Bu işin tatlılıkla bitirilme- si mümkün - olacağını — sanıyar musun? — Hayır... Fakat, ricâ ede- rim, gidiniz! Bu maceradan borkuyorum... — Bana güvenemiyor musun? — Güveniyorum... Fakat.. Murad Reis onu bir defa da- ha kucakladı, bir defa öptü ve son sözünü söyledi: — Ben senden çok düşün- düm, başka çare bulamadım. İs- tesen de istemesen de seni gö- türeceğim. Sonra elbise dolabından ka- hınca bir rob çıkardı; yarı zorla ona giydirdi; büyük bir pelerine sardı; Meri ayakkabılardan bi- rinin daha giydirilmesine de mâ ni olamadı ve her şey tamam- landı. Murad Reis genç kizi kaptı, kollarında havaya kaldır dı; odaya Bon defa göz attı; kurtulmak için pek çekingen bir * * le son güreşi yapmak hakkını kazandı. İki pehlivan yağlarını tazele- dikten sonra meydana gelip tu- tuştular. Artık Müminin baba- sı bundan evvelki güreşte yap- tığı gibi yüzünü ellerinin arası- na saklamıyordu. Bilâkis gözü- nü dört açmış öyle bakıyordu. Bu sıralarda yirmi yaşlarında bulunan Mümin Hoca Selânik baş pehlivanının yanında pek küçük görünüyordu. Ve güreşin neticesinden kimse şübhe etmi- yordu. Selânik baş pehlivanı nasıl olsa Mümini kısa bir zam: ginde yenecekti. Selânik baş pehlivanı da ga- libiyetinden emindi, Ortaya ko- nan tosunu alıp gideceği muhak kaktı. — Yalnız bu küçük pehli- van karşısında dikkatli güreş- “ek Jâzım geldiğine de İnanmiğ ©. Allah göstermesin, işin için- de kazalanmak ihtimali de var« di ANIN BAŞ GÖREŞLERİ Terisa No:118 gayret harcıyan genç kız ikide bir: — Olmaz!. Görürler! Bizi yakarlar!. pidan nasil çıkarız? Ah. bir rezalet olacak! Babam ve annem çok kızacaklar, üzülecek ler! Sevgilim, bırak beni,.. Sen git... Ben babamla konuşurum, onu belki razı ederim... Diye #öyleniyordu. Muürad Reis onu balkona çı- kardı; © sirada villanın içinde ve oda kapısının bulunduğu ko- ridorda yeniden ayak sesleri du yuldu; kapı vuruldu. Murad Reis balkonun dış ta rafına ve boşluğa üyağını attı kenara bastı, sonra ipe tulun- du; genç kız da düşmek korku sile onun boynuna sarıldı; Mu- rad Reis ipten sarktı. Koridorda . Vallahi olmaz! Ka- Bu koşuşmalar oluyor ve kapı zor lanıyordu. Ayni zamanda telâş- h konuşmalar, seslenmeler ve hattâ bağırmalar duyuluyordu. Murâd Reis toprağa ayak ba sar basmaz balkondan sarkan i- pi yetişebildiği yerden — kesti, UÜzüni Ahmed. toplayıp - beline soktu; çiçek tarhları arasından ve ağaçların altından hızla geç- tiler. Murad Reis hafif bir 1s- hık çalarak bahçe — duvarından sarkan ipi salladı; Uzun Ahmed omuz verdi ve Murad Rei& artık ne konuşan ne de kurtulmak çin en küçük bir hareket yapan genç kız kucağında olduğu hal- de tırmandı; düvarın üstüne çıktı, öte tarafa atladı. O sırada oda kapısının gatır- dılarla- kırılıp açıldığı — işitildi; villanın kapısından iki adamla bir kadının. firladıkları dü. Kadın: İmdad!... İmdad, hırsiz var! Diye bağırıyor; Merinin bal- konunda görünen başka bir ka- dın da ayni haykırışları tekrar- liyöordu. Üzün Ahmedin duvara tirma- nıp üstüne çıkması daha kolay ve çabuk oldu; seyislerin ve u- #akların bulunduğu pâviyondan ve kapıcı kulübesinden bir kac kişi koşup onun biraz evvel bu- lunduğu noktaya geliyorlar: — Buradan... Buradan gitti- ler! Diye birbirlerine haber veri- yorlardı. Uzun Ahmed dış tarafa atla- dı; ipi aldı ve ancak beş on a- dim uzaklaşmış olan arkadaşla rına yetişti, Hep beraber hızla koştular, genç kız artık tam mânasile i- taat ediyordu; hattâ: — Beni bırakınız, ben yürü- rüm! Diyordu. Fakat Murad Reis onu bırakmıyordu: — Sen bana ağırlık vermiyor sun! Güzel bir ay ışığında, dökül- müş olan kuru ve golgun yan- raklara basarak, çok zaman ğaçların çimenler üzerine serpi- len gölgelerinde büyük bir hız- la gidiyorlardı. görü Kaçırıyorlar! Polis Okulu Satınalma Komisy;)nu Başkanlığından : lik Cinat ( Miktarı Tutarı teminati — Bksiltme şekli Lira Ke — Lira K, Ekmek (900 gramlıky 60000 adet 0 35 21000 00) — 1875 00 —— Kapalı eksiltmı B. Karaman koyun eti 8000 kilo 2 33 18640 00) Bığir eti 1500 » 1 85 277600) — 1868 12 — Kapalı eksiltme Kuzu eti * C 2500 » 2 2A — 3360 v0) Hindi. eti 3 1500 » 2 06 8075 00) Tavuk eti 500' » 8. 10 1650 00) 346 80 — Açık eksiltme Urfa sadeyağ 3500 > 6 76 23625 00) — 1771 &7 Kapalı el sütme Zeytin 3500 » 1 25 1815W n Zeytinyağ (1,5 asld) 1000 » &n eu 3a H ee Turyağ 1500 » 2 B4 — 4260 00) 319 50 — Açık eksilime Çalı kürü iesülyesi 2000 » 0 74 1480 00) Kuru barbunya 1500 > 0 75 1125 00) Nohud 1500 » 0 70 1050 v0) ğ aai ai d Ş 1” Ydi vüy 40 26 Açık eksiitme Kırmızı mercimek > 0 70 480 V0) Pulgür , 0 60 — 600 30) Kuru soğan » 0 25 — 875 00) Patates » 0 30 1200 00) Tüz > 0 12 180 00) 216 00 — Açık eksiltme Salçe » 0 15 228 00) Taze yümürta 12000 adet — O 10 1200 00) 'Tam yağlı Edirne beyaz peyniri 2000 kilo 1 90 3800 00) 285 00 — Açık eksiltme Tereyağ 200 » 6 10 1220 00) süt 2500 > 0 55 1375 00) 214 87 — Açık eksiltme Küse yoğurdu 1000 aded —— w 27 270 00) Makarna 1500 kilo V 70 1050 00) Şehriye 500 > 070 — 350 00) 105 0000 VAçik ekalltme Pirinç 3500 » 1 80 4550 00) W 25 Açık eksicine Un XX. 114/76 Rand 2000 > 0 65 1300 00) 97 60 — Açık eksiltme Burü Üzüm, No, 10) 1200 > 0 95 1140 d0) K. Kayısı 200 > 8 20 — 640 00) . Erik 500 > 0 92 — 460 00 K. İncir 100 > 0 10 70 00y 206 92 — Acık ekgiltma Kuş Üzümü 50 > o 70 35 00) Çam fıstık 40 > 7T 25 290 00) Ceviz içi 40 » 2 80 112 00) T A, Ka 1500 » 0 45 675 00) 'T. Çalı fasülye 500 » 0 40 200 00)f 'T. Batbunya 500 > 0 40 200 v0 'T. Bakla 1500 > 020 800 v0) Domates (vemeklik ve dolmalik) - 2000 » 025 — 500 vu)| Patlıcan 1500 > 0350 525 00)) Havuç 1000 > 0 30 — 300 00) Lahana 1000 > 0720 200 0U) Pirasa 1000 > 020 200 00) Kök körövle 1500 » 025 — 375 00) Yerelması 250 » 0 25 062 00)| Erginar 100 Aded — 020 — -2000)çI T. Kabak 1500 kilo 025 875.00) İ Karmbahar 220 > 0 60 150-00) Tspanak 2000 > 0 22 — 440 00) 438 26 — Açık ekaiime Bemizotü 1000 > 0 15 3150 907 'T. Bamya 500 » 0 40 200 000 İnce biber 50 » 030 15 00) 4 Dolmalık - biher 1000 > 0 30300 00) ; Sarmısak 40 » v İ0 16 00) Hiyar 1000 aded * 0 210 100 00) Limon 3000 > 0 8 240 00) Maydanoz 2000 > 0 5 100 00), Bükeotir » 0 5 2500 'T. Nane > 09 5 25 00) Yeşil salata > 0 5 25 00)) T. Soğan K > 9 5 25 00)| Marül > 0 10 — 100 00) Silivri yoğurdu 3000 kilo 0 75 2250 00) 168 75 — Açık eksiltme Beyaz sabun 400 > 1 70 — 680 00) Ş Yeşil saböl 400 > 1 50 — 600 00) AA 409 iLnatığan gi Kesilmiş meşe odünu 200 çeki — 18 00 3600 00) 270 00 Açık eksiltme Çamaşır yıkama ve ütüleme (Nev- resim, yatak çarşafı havlu yastık yüzü ve peçeteden Ibarettir.) 171000 parça — 0 26 4a2i v0) s31 50 — Âçık eksiltme — Okulumuz ve polis prevantoryomunun aralık 94t sonuna kadar ihtiyacı olan yiyecek, y yesairenin cinsi, miktarı, muhammen bedeli, flk teminatı ve eksiltmenin şekli yukarıda gösle ı miştir. 2 — Eksiltme, 3/2/949 perşembe gü da - kepalı zarfların 14,5 te, 3 4 — İlk teminat akçesi Liseler Saymanlığı ve 5 — İsteklilerin belli gün ve saattc ilk ten lerinde yazıh belgeleri hâmi! bulunmaları açıkların ga saar 15 te- sine — yatırılacaktıc, Ü Beyoğlunda kâir. Liseler Sayraanlığında toplanacak komisyon - yapılacaktır. — Kapalı zarflar ihale saatinden bir saat evvel komisyona tevdi evdilmiş bulunmalıdır. ina! makbuzları ve 2490 sayılı kanunun 2 ve 3 üncü madde » bu işe ald şartnameler Polis Okulunda görülür.) (440) (Devamı ver) * e L SDT İA İşte güreş bu şekilde başladı. Selânik baş pehlivanı hiç açık vermiyordu. Uzaktan Mümine sert el enseler indirmeğe çalışı- yordu. Fakat Mümin cıva gibi kayıyor, el enselerden hiç biri hedefini bulamıyordu. Beş dakika, on dakika hep böyle ayakta geçti. Selânik baş pehlivanı bacak kadar çocuğa hiç bir şey yapamıyordu. Bunu gören Serezliler hep bir ağızdan Mümini teşvik etmeğe başladı- lar; — Yaşa küçük pehliv: — Haydi küçük molla! — Haydi Mümin! Müminin ba den ne yapacağını bilemiyordu. Oğlu Selânik baş pehlivanına on dakika dayanmıştı ya.,, Da- ha ne İsterdi? Bu ne büyük bir gerefti? a Güreş bu surötle sürüp gldi- yordu. Selânik baş — pehlivanı gok uzun boylu ve iri yarı oldu ğundan küçük Mümin ensesine sevincin- bile yetişemiyordu. — Onun için bir oyun tatbik edemiyordu. Fa kat kendisini pek mükemmel müdafaa ediyordu. Güreş on beş dakikayı ve ni- hayet yarım saati - buldu. Bu müddet zarfında iki pehlivanın dizleri bile bir defa olsun yere değmemişti. Müminin babasının ise artık Allahtan başka dileği kalmamıştı. Oğlunun bu büyük başarısı harikanın da fevkinde idi. Düğün sahibi yanında bir çok maruf misafirleri olduğu halde yanına gelmiş, küçük Mü minin gösterdiği yüksek kavi yetten dolayı kendisini tebrik etmişti: — Bu çocuk, bütün Serezin, bütün bu civarın gerefini kur- tardı. İnşaallah bir kaç sene sonra bizim de büyük bir baş pehlivanımız olacak! demişti. Yarım saat sonra Selânik baş pehlivanının biraz yorulur gibi olduğu görüldü. Güreşi ve hü- 1 yavaşlamıştı. Buna mukabil Küçük Mümin güreşini büsbütün hızlandırı Birden karşısındakinin pafil r ânını yakalayıp tekten kep- ti ve koca Selânik baş pehliva- ni hemen kendisini yüzükoyun attı. Serezli Çingeneler baş pehli- vanlık havasını sonsuz bir coş- kunlukla çalıyorlar ve halk he- yecandan ölmek derecesine ge- liyordu. Koca meydan; — Yaşa Mümin pehlivan! — Aferin arslan! — Al kündeyi Selânik baş pehlivanı gimdi rerden kurtulup ayağa kalkabil mek için büyük bir kuvvet s: fediyor, çırpınıp duruyordu. Fakat Mümin onu esrarlı bir şekilde adeta dört tarafından bağlamıştı. Kalkmasına imkân vermiyordu. Kalkmağa dav nir davranmaz hemen yükleni- yor, neticede onu tekrar yere vatmağa mecbur ediyordu. Küçük Müminin çolak kolun- da ise inanılmaz bir kuvvet olduğunu farketmişti. Bu bir demir mengeneden farksız- k baş pehlivanı ilk de- er yer kol ak endişe etmeği farket- mişti. Bu Allahın belâsı molla da nereden çıkmıştı? Üstelik o- nunla kazan dibinde alay bile etmişlerdi. (Devamı var) | Dil Fakültesi hocalarının muhakemesine devam edildi 'Ankara: 27 (Hususi) — Gö- revlerini kötüye kullanmaktan sanık Dil fakültesi hocaları Behice Boran, Niyazi Berkes ve Pertev Naili Boratavın muna kemelerine bugün de devam e- dilmiştir. Bu celsede dinlenen müdafaa tanıklarından Osman Sivacıoğlu, Yusuf Koçak, Gü- zin Dino ve Mehmed Karasan sanıkların ilmi metodlarla ders verdiklerini, komünistlik prona gandası yapmadıklarını, Jalebe- ler arasındaki ikilikle de ilgili olmadıklarını — söylemişlerdir Muhakeme dâvanın derinleştiril mesi ve diğer tanıkların dinl mesi için başka bir güne bıra- kılmıştır. Rumanya Büyük Elçisi Ankarada Ankara: 27 (Hususi) — Ru manyanın Ankara - büyükelcia Olteanu Dimitra buğün ucaklı İstanbuldan şehrimi gelmiğ vini Tevfik Kâım Kemahlı ve Dışişleri Bakanı adma da hüsüe si kalem müdürü Necdet Kent

Bu sayıdan diğer sayfalar: