Şimdi vâde Günaltay kabinesinde... ürriyette İğne ile Ku- yu Kazan muharriri, GHepsi İyi, fakat...» başlıklı fıkrasında — bundan ev- velki kabinelerin de, tıpkı Şem- seddin Günaltay — kabinesi gibi iyi vâdlerde bulundukları halde, maalesef, sözlerini yerine getir- mediklerini bahis mevrzuu ede- rek diyor ki: Yeni kabine vâdediyor, bun- dan evvelkiler de vâdetmişti, Antidemokratik kanunlar tasfi- ye edilecek... Peker vüdetti, ak- sini yaptı; Saka I vüdetti, fa- kat sonra kanunların topyekün Demokratik olduğunu söyledi; Saka TI vüdetti, İstiklâl mahke- meleri kanununu kaldırdı; gim- di vâdetmek sırası Günaltay- da, Diyelim ki Günaltay vüdini yerine getirdi, bütün antidemok Tatik kanunları polis vazife ve salâhiyeti, iskân, Sıkıyönetim kanunlarını arkasına taktı; o zaman umduğumuzu - bulacak mıyız?... Şübheli, Bütün bu kanunları yoktan var etmiş olanlar, elbette, öldür. dükten sonra diriltmek kudreti ne maliktirler. * Athenagoras aramızda S - Pestada Sellim Ra- gb Emeç «Athenago- ras makamına otururken» adlı makalesinde - Ortodoks Hiristi- yanların patriğine manevi vazi- fesinde başarılar temenni ede- rek şu mütaleada bulunuyor: Sayın Athenagoras'ın maka- mını işgal ettiği Rumluk için tarihi olan şu günde, dileğiniz bir değildir. Bunun bir ikincisi daha wardır. ki yine tarih olan bazı vukuatın her gün biraz da: ha kararan hâtırasını insanlar jarası münasebetlerin - selâmeti ve salâhı uğrunda mazinin de- rinlikletine büsbütün göminek ve bundan yepyeni bir huzur hali ve fikir arkası kanaatlerin silinip süprülmesi gibi bir iyi netice çıkarmaktır. Yeni Rum patriği sayın Athen agöras'ın böyle bit güzel jest yapmasile bir kısım insanlığı halen ayıran siyasetle karışık bazı taassub tohumlarının bu Suretle ortu - dan kalkacağına inanıyoruz. » yilr Açıl kilit açıl atanda Yedekçinin bu başlık altında yazdığı bir fıkrasında şu satırları oku- yoruz; Halk Partisi Meclis Grupu toplanmış, uzun uzun işi tetkik etmiş ve nihayet grup müzake- relerinin aleni olmasına karar vermiş! Hayret, parti — grupundaki dostlar, gazete de mi okumuyor. lar dersiniz? Grup müzakerele- Ti ne zaman hâfi oldu ki? Bizim bildiğimize göre, grup| müzakerelerinin aleni olmasına evvelâ bizim gazeteci arkadağ- lar verdiler ve grup da bu kararı son toplantısında tas- dik etmekle iktifa etti. O ka- dar! İşin öz türkçesi: Nanay yeri- 'ne onay! İnşaallah —gazetecilerin tam demokrasiyi tatbik için verdik- leri kararın tasdikine de sıra gelir! e *Boykot, fikri ve biz kşamda Dikkatler sü- tununda, Milli Türk Talebe Birliğinin dikkatini çek miş bulunan Londra olimpiyad- TAKViMDEN CA PRAK Kabak tadi ver (Baş tarafı 1 incide) adam memleketinde bir nevi Allan olarak tarınıyormuş. Ne diyeceksi- niz? Beşerin öyle dalâletleri var Putunu kendi yapar kendi t par, Ne olurlarsa olsunlar - bizim ne- mize Jâzım! Yine yukarıda olduksu Bibi tekrar edebiliriz... Veren razı, | alan razı... Enayiliğe endaze olmaz. | evlensinler sevişsir barışsınlar, | Börüşsünler me yaparlarsa yapsın: | dar... Fakat bizi rahat bıraksınlar Gelin arabasının — arkasından şu | harab dünyanın sefil insanlarımı aç | , yayan yapıldak koşturmak- ta müna var mı? | Bu münasızlıkları mal Mmağrıbi. gibi. sütunlarına — çaçiren Bazelelere ne dersiniz? Bunu düşü- nünce kabahatin — onlardan ziyado | biz. gazetecilerde — olduğuna —inan- mak Jâzım geliyor. Hiç bir zaman: <Zenginin malı, züğürdün çene- Sinin yorarl» — deyip - xeçmiyoruz. Fikretin hakkı var: Varsa şüyed bi bulmuş | rde bir vice dan Ya gümüştendir 6 va altın- tmek sıras Jarını gösteren bir filmden bah- sediliyor ve göyle denlliyor: Meğer Londra Olimpiyadları- ni gösteren filmde, Türk spor- cularının en ufak bir resmi bile | yokmuş. Halbuki, güreşcileri - Miz sayesinde yüzümüzü ağar- fan bir mevki aldık. Akisler de iyi oldu. Nihayet ortada riyazi Katiyet ifade eden bir tasnif var. İnsanların teke tek yeniş- mesi de muhakkak enteresan- dır. Bir kaç filmini dünyanın her tarafında alâka ile seyreder derdi, Millt Türk Talebe - Birliği: «Filmi çevirenlerin iyi niyetle- rinden şübhe ettiğini> belirti- yor, Eserin gösterilmesine mâni olunmasını rica ediyor. 'Demokrasi usülleri içinde bir de (boykotaj) çaresi olduğunu hâtırlarda tazeliyelim. Boyko- taj, yüksek bir şuuru ifade ct- mektedir. Vaktile Avusturyaya karşı tatbik etmiştik; Bosna - Hersek meselesi üzerine Avus- turya mâmülü fesleri giymemek istemiştik. Şimdi de Amerikan kadınları Rita Hayvort evli barklı Ağa Han zadeyi ayarttı diye bu artistin filmlerine boy- kot ediyör. (Grev) gibi (boykotaj) da, geniş halk tabakalarının azim ve iradesi mahsulüdür. Bu «Olimpiyad» filmi mene- dilir, yahut edilmez; başka mov zudür. Fakat ilerde, idealist zümrenin keskin ve meşru silâh larından biri boykotajdır. Ayni zamanda mutedil, mâkul ve va- kur, H g KISA HABERLER x Karagümrükte Neslişah Sul 'tan mahallesinde Cami sokağında | 14 no, Ju evde oturan Şadiye adın | da genç bir kadın Rıdvan adında | biri tarafifidan yaralanmıştır. & Pendikte Orhan'ın kahvesin- de plâk yüzünden Osman ile Ke- mal adında iki kişi kavga etmiş- Ter, Osman kardeşinin de yardımi ile Kemali Fıçakla yaralarmştır. » Yükselt Ekonomi ve Ticaret okulunun <Eğlence günü> dün sa- 'at 15 de Marmara lokalinde ya- pılmıştir. Jandarma Genel Ko- mutanmın. teftişleri Evvelki gün — şehrimize gelen Şandarma genel komutanı korge- neral Şükrü Kanatlı, dün de tef- tişlerine devam etmiş, bu arada Maslak ve Sarıyer karakollarını Kontrol etmiştir. Jandarma teşkilâtında yapılması mutasayyer ıslahat üzerindeki çalış malar ilerlemiş — bulun Jandarma genel komutanlığı, Milli BSavunma Bakanlığile temasa geçe- ak, ordudan j ü 'erlerin, şehirliler ve az çok tahsil görmüşler arasıı temiştir. Yankesicilik amlıyor | » Emniyet teşkilâtı bir hafta içinde muhtelif suçlardan 60 sabıkalı ya- kalamıştır. Bunlardan 20 si yantıu- sicilik yaparken ele geçmişlerdir. Izmir ve havalisinde müdhiş kar fırtınası İzmir: (Hususi )— Ege böl- gesinin her yerinde kar ve fır- tına giddetle devam ediyor. Kar izünden Ege bölgesine vilüyet Mmerkezi ile bir çok köyler ara- sında irtibat kesilmiştir. Fırtına dan Balıkesirde paşa camiinin kubbesindeki kurşunlar sökül - müş, Uşak istasyonu ile Gönen arasında üç çoban koyunları ile Vanda kaybolmuşlardır. N.K. - İsaat 17 de parti il binasında bir top )Y0 LA İlkokul öğrencilerine yardım L Üsküdar 48 inci ilkokulda 100 öğrenciye her gün yemek veriliyor. K —— l Üsküdar 48 inci — ilkokulda 100 fakir çocuğa her gün muntazaınan öğle yemekleri verilmekte, Okul - Aile Birliği, bu konuda dalın fai- deli olabilmek için çalışmaktadır. Aile Birliğinin bu. çalışmalarından çok faideli neticeler alınmıştır. Mehmed Emin Gençer, Hayred- din Süloyman oğlu, Niyani Erözlürk azım Kulaç, Ali Demirata, Sami Özkul, Şaban Kaymakçılar, Niyazi Beşe oğlu, Hasan Gedik nîlhırmıh Daküdar Ki xzevat — tarafından Bağlarbaşı — 48 inci — ilko- kuldaki fakir ve yoksul çacuklara u, nişasta, sebze, kuru fasulye, nohut, et, tatlı, tıbbi ecsa, ayakka- bi vermek süretile yardımda bulun- dukları memnuniyetle — öğrenili tr. Bu iyilik sever yurddaşların yaptıkları yardım her bakımdan takdire lâyık görülmüştür. Belediye hastâhaneleri ücret tarifesi Hastahanelerde parasız muaye- |- ne usülü kaldırıldığından beledi- 'e de kendi hastahaneleri için bir Muayene Ücret tarifesi hazırlama ğa başlamıştır . Bugünlerde tamamılanacak - o- Jan tarife, Şehir Meclisinin tasdi- kinden sonra yürürlüğe girecek- tir, Belediyenin odun satışları Belediyece odun tanzi rına devam olunmaktadır. Havaların birden soğuması üze rine belediy. dün orman işletmele 'ile yapılan odun ve kömür sevki yakının mümkün — olduğu kadar sür'atlendirilmesini ve gönderilen mikdarın arttırılmasını bildirmiş- tir. n satışla İlkokul m öğretmenleri İlkokullardaki müzik öğrel liklerinin kaldırılarak bu öğrelr Terin sımıf öğretmeni olarak dam edilmeleri Milli Egitim Bakan Tığınca kararlaştırılmışt C. H. P. Şehir Meclisi — grup toplantısı C.H. . Şehir Meclisi grupu dün Jantı yapmıştır. — Toplantıda halk dilekleri, Şehir Meclisinin çah; durumu ve faaliyeti ürerinde bonu gülmüştür. Grup önümüzdeki cumartesi gü- mü saat M de tekrar toplanacak- tır. Rusyaya gidecek ingiliz heyeti Büylendiğine gönü yalönda İn giltereden Rusyaya bir mali heyat Bidecek ve Lzakcrelere başlaya- caktır. İngiliz heyeti, hazine müste; Mr. Somme:ville Smith'in riy: tindedir. Dün şehrimizde bulunan Mr, Smith bir muharririmize bu hu süsta şöyle demiştir: «— İngil'ereye gittikten sonra oradan Rusyaya hareket — edece- ğim. Arada mali ve iktisadi mev zular üzerinâe görüşmeler yapa- ceğiz. Maamafih bu — görüşmeler 'ne Marshall plânı ile ne de Avru- Pa işbirliği ile alâkadardır. Bu doğrudan doğruya İngiltere ve Rüsya arasındaki mali ve ikti sadi görüşmedir.> Ş İ YENİ SABAH AAARARAAAAAARANAARARARAAARARARA AA ARARAARAARARARARARRARARARAARAARANADAAA, Günün Mevzuları AAAAAAAAAAARRARARARARARARARAARİ Din Derslerine Dair Düşünceler kullara, ihtiyari malü- yette olmak üzere, din dersleri konacağını ga- zeteler yazdılar, Bu derslerin nasıl ve kimler tarafından oku- tulacağını henüz bilmiyoruz, bunlar büyük bir dikkat ve titiz likle tesbit olunması — icabeden noktalardır; aksi halde istenilen neticeler elde edilmemiş olur ve başlangıçta atılacak yanlış bir adım, beklenilen faydalar yeri- ne büyük zararlar doğurabilir. Önce gunu gözden uzak tut- mamak Jâzımdır: Lâik olan, yâ ni din işlerinde tarafsız bulunan devlet, bu tarafsızlıktan ayrıl- madan, bu dersleri mecburi kı- lamaz; bunu yapmak, riayet e- dilmesi icabeden vicdan hürri- yetini çiğnemek olur. Bu derale re ancak istiyenler devam etme- lidirler. Sonra, yine Idiklik prensibi- nin icabı olarak, bu dersleri gös terecek olanlara verilecek ücret AUMAMAMM AM AM Yurt talebesinin mec- buri hizmeti kaldırılıyor Mühtelif Bakanlıklar ve müv: seler hesabına okuyan öğrencilerin yurtlardaki vaziyetlerini ıslah et mek ve daha müsait şariları havi yerler temin etmek gayesile, hükü- met bir kanun tasarısı hazırlayı caktır. Bakanlık ve bazı müesseseler he- sabına yurtlarda barınan talebeler den bundan sonra mecburi bizmet istenmiyecekti Bir ev çöktü üç kadın yaralandı Ayvansarayda Aşık Mustafa pa- şa Mmahallesinde Hafız Mehmel a- dında birine ait bulunan 2 katlı al- şap &v Gökmüş, içinde oturan kira- cılardan Mükerrem, Eda ve Melih adlarında üç kadın enkaz altında kalarak ağır sürelte yaralı lardır. Yaralılar tedavi, altına çökme etrafında -keşif ve tahk ta başlanmıştır. Kalamış cinayetinin muhakemesi alınınız Bir müddet evvel Kulamışta To- dorinin gazinosunda — Fazıl adında bir genci öldürmekten sanık goför M. Ali Tektaşıh durüşmasına şu 1 inci ağır cerada devam edünüş, sanık vekili müdafaasını yapmıtı mütaleasını kümıytıR Adalet Bakanı dün yargıe ve avukatlarla görüştü Şehrimizde - bulunan A kanı Fuad Sirmen dün vel adliyeye gelerek & Yı ve yargıçlarla görü kan k bul ve taşra yargıçlarını kabul ot- adliye encül odasında da lisile konuşmak istiyen İslan- Öğleden sonra İstunbul Barosuna giden Bakan Baro idare heyeti top Tantısında bulunmuş bu arada Ba- | ronün ihtiyaç ve dileklerini tesbit an bugün de tet Tine devam edecektir. İmam - Hatib kursları arttırıldı Ankara 27 (Hususi) — Altı ilimizde açılmasına karar veri. len imam-hatip kurslarına ilâv> ten bu defa Kastamonu, Konya, Bursa, Trabzonda da açılması Eğitim Bakanlığınca uygun gö rülmüştür. On sekiz yaşını bi miş olan ortaokul mezunları. n kursa alınmaları tensip edil miştir. ı (Jacgues Sain - Chereau) ya bir trende rastladım. Yirmi ya- Şında idi; ben Kırkıma geliyor- dum. O, sağlam ve neşeli idi; ben de zarif ve şuhdum, Kompartımana önümde yürü- yerek çantalarımı rafa yerleş- tirdikten sonra — bahgişini —alıp bağka avantalara koşan hamal la girdim; sarı bir Tenk alan gün, trenin yanaştığı binek xılı- tımında kaldı. Saçlarımı kabart tım; aynada pudralandım; yü- zümün rengi boyalar altında yi- canlı idi:ve hâlâ- âvizelerin kuvvetli ziyalarını tahammül e- debiliyorum.. Beyaz ve munta- zam dişlerin üzerindeki etli du- daklarıma biraz kırmızılık sür- dükten ve kadının ancak güzel- liğine ithaf ettiği minnetdar bir tebessümden — sonra etekliğim düzeltilmiş, dizlerim nde resimli mecmualar, ziyaya ka- vuşmak için ağır dumanlarla yağlanmış - istasyon — holundan çıkmağı bekliyerek, köşemde - yim, ne n Üüz, yahat elbiseli bir genç ko- ridorda dolaşıyor. Beni gördü, bir an tereddüd etti; gecti, son dan, Yazan ; CLAUDE CHAUVIERE — Âr-ü- nâmus şiyşesini yere çaldım; kime ra gitdi. Vâlizini kânâpeye koy du ve kayboldu. Bundan İstifade ederek vali: zin yanında sarkan meşin kart vizitliğe baktım ve - okudum: «Jacgues Saint - Chereau, 10 numara Valantin - Haliy soka- Bı, Paris.» Gazeteleri - karıştırırken - bi meçhul gencin şahsiyetini anla- mağa çalışıyordum, Genç ve gü zel bir adamın geçişi daima her hangi bir kadını mütehassis kı- lar Serveti yerinde olacak; kırmı zıya çalan valizinin kilit aksa- mı gümüştendi. Kunduralarının, gravatının, şapkasının alamod ne. - Nesil bir imza taşıması Jâzımdı. Bu, giyim kuşamda hususi bir itina göğterdiğine delâlet ediyordu. Çehresinin durgün hatları, ha- rekâtındaki atalete yakın bir mülâyemet bir işle meşgul olma dığını; sevimli bir kadın görme nin onu hemen kararını alıma- ğa sevketmesi hercailiğini gös- buk gelmediğine bakılır: gen olacak; terbiyeli mi hm, göreceği Kapıları kapıyorlardı. Yol arkadaşım bir — hamlı karşımda bulundu. Bir elinde Mısırın (Abdullah) markalı Bl- devlet büdcesinden değil, dura gören çocukların ana babaları tarafından ödenmelidir. “Niha- yet, istiyen bulunduğu takdir- de, yalnız Müslüman çocukları —— değil, öteki dinlere mensub o- lan çocuklar için de kendi din- lerini öğretecek dersler yapı masına imkân vermek lâzı Şimdi durum nasıldır. bilmiyo- Tum, fakat lâik olan ve 1905 de çıkardığı bir kanunla — devletle kiliseyi birbirinden ayıran Fran sada, İiselerde, bu harbden ön- ce, bir Katolik, — bir Protestan papazı ve bir de Haham vardı ve istiyenlere kendi — dinlerine aid dersler verirlerdi. Bizim i- çin de tutulacak yol, — bundan başka türlü olamaz. Farklı din- lere mensub ferdlerin bulundu- ğu modern cemiyetlerde, devle- tin dirler arasında “bir aytılık gözetmzi, Iâikliğe taban taba- na aykırı bir gidiş olur. Her ne denirse densin, din akıldan çok iman işidir, düzün- ceden fazla kalbe hitab eder, Bir dini matematikte isbat edil- miş hakikatlere benzer bir bil- giler sistemi olarak düşünmek, onun din olma vaafını ortadan kaldırmak — değil midir? Her dinde aklın tamamile ermediği, Badece imanın mevzuu olan bir takım akideler - bulunmasaydı. dinle ilmi birbirinden ayırınak kabil olur muydu? Sonra böyle sadece isbat edilmiş, apaçık ha. kikatlerden ibaret bir dine inan- makla nasıl bir meziyet kazanıl- mış olurdu? Her dindar, inan- dığı dine bağlanmakla, bütün hayatını, yalnız yeryüzündekiti değil, ebedi olacağına- inandığı hayatını da bir esasa bağlarış oluyor ve onun asıl meziyeti bu- radan gelir ve Tanrı kullarını asıl bu imanlarile tartacaktır. Eğer böyle ise, din derslerini okutacak olanların, inanmış ve inanmış oldukları için de telkin kabiliyeti çok, güzel söz söyler, heyecanlı kimseler, olması lâzım dır. Kuru sözler ve nasihatler, insan ruhuna nüfuz — etmeden, onun sathından kayıp giderler, tıbkı suyun yüzünü bir kaç sa- niye karıştıran hafif rüzgürlar gibi... Dindarlık rubun bir du- rumudur, —insanın bütün vubu ile kendini imanına vermesi Jâ- zımdır. Yoksa Tanrının, ara si- ra kendisile alış verişimiz olan, bu alış veriş bittikten sonra tık bir tarafa bırakılan ve hatıra getirilmiyen bir varlıktan ne farkı kalır? Din insanlardı: n yalnız dil ile söylemeyi — değil, kalb ile tasdiki de ister. — Nice kimseler vardır ki, dış görünüş- lerinde dinin emirlerine ta mile bağlı kaldıkları haldı ruh- nasıl oldu? Geçenlerde — Silivrinin — Yapacık köyü civarında mecburi iniş yapan yuçak hüdisesi hakkında Silivri kay makamı B. Cemal vilâyete gelerek izahat vermiştir. Uçağın mecbüri iniş yapmasına motöründe vukubulan bir ârıza ke- bebiyet vermi: Uçak yere ken gövde kısmı, kuyruk kistan- dan Kopmuş, gövde kismında ka- lan pilot teğmen Sozai Sayan, an- cak mücize kabilinden canımı kur- tarabilmiştir. Uçak enkazı dün Yeşilköye geti- metre mesafede i- garaları, diğerinde (Giraudou») nin bir romanı.., Beni selümla- dı, biraz kızardı ve: ütün?.,, dedi; memnuni- yetle vazgeçebilirim madam..« Bitirmesine meydan verme « dim; ağzımdan: — Hayır, bilâkis, Cevabi kat'i bir eda ile çıktı. Mutlaka — Bu karı para orospusu de- Bil! diye düşünmüştür. Beni alâkadar edecek fırsatı kendine verecek olan sebebi te- menni ediyor. —Beni — inceliyor, Hakkımda — göyle — düşünecek Ancak otuz yaşında; parmağın- ——— ————LoO<u?caz<a<a ——— —— ——— larında hiç de dindar değiller- dir? Gerçekten inananda, en ehemmiyetsiz bir hareket bile imanın damgasını taşıyabilir. Demek istiyoruz ki din dersle Yard —— N I H. VEHBİ ERALP I rinde dıştan çok görünüş- ten çok ruha ehemmiyet verme- lidir. Bizde dinin sadece gekil tarafında kalmak gibl bir te- mayül vardır. Hukuk ve kanun- lar belki de — hareketlerimizin yalnız dış görünüşüne bakurak hüküm verebilirler; fakat bu dış görünüş ahlâk için yeni ol- madığı gibi, din için de yeter sayılamaz. Bu münasebetle di- nin birçok insanlarda — ahlâkın yerini tuttuğunu da gözden u- zak bulundurmamalıdır. Bu da insanın öteki insanlarla müna- sebetlerini düzenleyen kaidele- Ti, yâni dinin içtimai hayata ai olan kısımlarını daha büyük bir ihtimamla işlemek — lüzumunu meydana koyar. Namaz kılını- yan, yahud oruç tutmiyan bir Müslüman sadece Tanrı ile ken- disini ilgilendiren bir günah iş- lemiş olur, buna — başkalarının karışmıya hakkı yoktur; fakat yalan söyliyen, başkasının malı- 'na tecavüz eden, yalnız Tanri- nın bir yasağını çiğnemiş olmak itibarile günaha girmekle kal- maz, öteki insanlara da kötülük etmiş olur; böylece işlediği gil. rak ikincilerini ihmal etmek, bakımından olduğu kadar dün- 'ya bakımından da zararlıdır. Din dersleri münasebetile şu nokta üzerine dikkati çekmeyi de faydalı buluyoruz: Çeşidli dinlere- mensub olmakla beza- ber, hepsi de Türk vatandaşı 0- olan — çocuklar, birbirlerinden farklı dini terbiyeler almakta- dırlar ve alacaklardır. Gerçi din lerin, hele büyük dinlerin esa- aşağı sındaki ahlâki kaideler yukarı birbirinin — aynidi bunları birkaç noktada etmek kabildir. Fakat hepsi ayni cemiyetin çocukları olmak bakımından, — bunların bir de müşterek ahlâk terbiyesine ih- tiyaçları vardır. Böylece mo- dern bir cemiyetin muhtaç — 0l- duğu çok sayıda ve çeşidli ah- kaidelerini telkin etmek im- kânınının da elde edilmesi için ihtiyari kalması zaruri olan din derslerinin yanında, mecburi ahlâk derslerinin de okullara ko nulması temenniye değer bir keyfiyettir. Bu derslerin nangi sınıflarda, ne şekilde ve kimler tarafından okutulacağı, ayrıca incelenme- si icabeden bir mes'eledir. Ah- lâkın sadece telkin, — nasihatle kazanılamıyacağı doğrudur; bu- Dr. Lütfi Kırdar bu- gün ge İki aydanberi tedavi olmak mak- sadile Avrupada — bulunan vali ve belediyo reisi Dr. Lütfi Kırdar eçi ile birlikte uçakla ı cektir Vali Kırdar, Yeşilköy hava ala- nında vilâyet vo belediye temsilci- lerile kendisini sevenler tarafından karşılanacaktır. Doktorların tavsiyesi gereğinco Lütfi Kırdar, bir ay daha istirahat Bu müddet içinde yine edecektir. Lâtfi Kırdara Halük Nihad Pep nin vekâlet edeceği ilmaktar dir, da halka olmadığına göre ser- best; yüzük tek taş fakat seç- me olması kibarlığına alâmet. Küpe, göğüs iğnesi, gerdanlık olmaması sadeliğine delâlet edi- yor; budala da değil; çünkü <Fen ve Seyâhat>, — <İllüstraz- yon> ve «Sema> adlı mecmuala- Ti almışım, Koyu renkli tayyörümü, po dö süed kunduralarımı, eldiven lerimi tahminliyor, bir fikir e- diniyor. Ben de onunla meşgul olmadığım için beni ciddi bulu- iyor ve bundan dolayı kendi ken dini tebrik ediyior Kolay — maceralar, — müharibi hayal kırıklığına uğratır, on rada çocuğun daha küçük yaş- tan ve aile ocağından başlıya- rak elde edeceği alışkanlıkların, çevresinde gördüklerinin, niha- yet baştan aşağı cemiyetteki gi- digin büyük bir payı olduğu güb- hesizdir. İnsanları sadece sözle, nasl- hatler, derale iyi birer insan Ka line getirmek kabil olsaydı, dün ya çoktan cennete dönerdi. Bu- güne kadar ne kadar büyük ah- lâkçılar, kahramanlar, örnekler, nihayet iyi bildikleri — uğrunda, hayatlarını feda edenler yetiğ- miştir! Amma ahlâk terbiyesi de sözün, dersin, telkinin - hiç- bir payı olmadığını sanmak da doğru değildir. Okullara kona- cak ve liyakatli hocalar tarafın-| dan okutulacak ahlâk dersleri- nin, her cemiyet gibi cemiyeti- mizin de muhtaç bulunduğu ah- lâk terbiyesinde faydalı bir rol oynıyacağı muhakkaktır. Ankâra haberleri î ü ğitüeülüünİ, Ankarada bir münazara, Ankara, 27 (Hususi) — İs- tanbul Üniversitesi İktisat Fa- kültesi ile Siyasal Bilgiler oku- lu arasında yarın «Dünya dev- eti kurulabilir mi kurulamaz m?> mevzulu bir münazara ya Pılacaktır İktisat Fakültesi ©- kibi bugün şehrimize - gelecek- Türkiye Üniversite Federasyonu i: çalışmalar Ankara 27 (Hususi) — An- ka Üniversite talebe birliği ge- kurulu, önümüzdeki günler- de tekrar toplanataktır Bu top Jantıda İstanbuldaki federas- yonla birlikte tek bir Türkiye Uriversite federasyonunun ku- rulması meselesi konuşulacaklır Toplantıda bulunmak üzere İ: tanbul federasyonu tarafından gönderilen talebeler Ankaraya gelmişlerdir, Armatörler yeniden gemi alacaklar Ankara 27 (Hususi) — Hü- Yümetin armatörlere sağladığı kolaylık üzerine armatörler ye- niden on yedi gemi alacaklar- Gır. Bu hususta bir kumpanya ile anlaşmaya varılmıştır Yardımcı öğretmenlerin tasf iyes Arkara 27 (Hususi) — Mil- li Eğitim Bakanlığı almış ol- Guğu bir kararla bundan sonra erta ve liselerdeki yardımcı öj retmenleri — tasfiye — edecektir. Bu tasfiye yeni kadro çıktıktan sorra yapılmaya başlayacaktır. Şımdilik yardımcı öğretmen ta- yini: yapılmıyacaktır. Psikoteknik lâboratuarı Ankara, 27 (Hususi) — An- kara erkek teknik öğretim o- kulunda, herhangi bir iş veya raesleğe girecek gençlerin k: liyetlerini ve istidatlarını müm Ün mertebe müsbet bir şekilde tesbit edebilen bir psikoteknik Iâboratuvarı bundan üç yıl ev- vel kurulmuş — bulunmaktadı: 'sikoloji, pedagoji ve tekniğin birlikte çalışması suretile mey- dena — getirilen — psikoteknil fertlerin zihni ve bedeni kabili- yetlerini tesbite yaramaktadır. Ankaradaki bu lâboratuvar ya- pran denemelerde müsbet — s0- nuçlara varmaktadır. uzun ömürlü zevki, mağlüb et- mektir. Benim fezailime hürmetle mu kabele etmek için Giraudous,) nun: romanına — daldı. - Ben de Manzarayı takib ediyorum. Çıp lak bir banliyö, hasta bir yegil- lik... Lokanta vagonunun gar- sonu bizi bu müşkilâttan kur- tardı. — Birinci servis on birde, İkimiz de birinci servise da- hil bulunuyorduk, «Jacgues Saint - Chereau> ni- hayet bir sigara yaktı ve içmek üzere koridora çıktı. Kapının önünde, bir eli inik camın pirinç korkuluğunu kav- ramış, ayakta durdu; — adalele- rinden, boyundan bosundan, ka- fasından — gururlanmış gibi bir| duruşu vardı. Rüzgârın biraz u- zunca bir şekil verdiği çehresi- nin teressümünü görüyordum: saçlar perişan, nasiye küstah, kanağları belirtili ince bir bu- run ekül biri mâna ifade ede bir ağızla zayıf bir çenç... Öyle bir çene ki her türlü makul gay retlerden kaçinıyor. ve cehrey dük sevincliğini bırakıyor (Devamı var) - 28 OCAK 1919 z KEari Yahya Kemal ve Abdülhak n l e Hâmid abya Kemal Beyatlının #lir mükâfatını kazan- masından doğan akis ler devam ediyor. Jürinin tncele diği ve 1947 senesinin en mü- kemmel manzum eseri olarak kabul ettiği «Hayal Şehir» ger- çekten güzel ve Mmuhteşemdir. Bazıları bu şürin bes bin ll değerinde olmadığını da söylü- yorlar ve yanılıyorlar, Doğrusu #udar Ki hiç bir san'at eseri ma- nav dükkünmdaki sebze ve mey va, manifatura mağazasındaki kumaş veya basına gibi tartıl- mak ve ölçülmek suretile kıy- metlendirilmez; —zira Ulhamı fikrin, felsefenin, bedii heyec; man kiloya yahud metreye vu- Tulmasına imkân yoktur. San'at eseri Allahın insan oğlu vasıta- sile varettiği İlâhi bir mesnedir. Bu itibarla san'at serlerinin lâyık görüldükleri para kıyıne- ti tamamile temsilidir. Kaldı ki «İnönü armağanı» doğrudan doğruya Hayal Şehir'e değil Yalıya Kemal'in — san'atkârlığı- min bütünlüğüne verilmiştir; o- mun yalnız bir şiirinin inceleme konusu oluşu bir behane bulun durmak lüzumundan dolayıdır. Bir şalr bu konuda — yazdığı makalede «Bir san'at eseriniu şaheser olabilmesi — için, iç ve diş, türlü / vasıflar ve şartlar var. Şaheser bir şür; âhenk, şe- Kil ve teknik olgunlukları bakı- mundan hiç bir yerinde en kü- çük bir aksama olmadıktan baş ka, güzelliğine dalan sanat ehlin de «İnsan hissi bu kadar güzel ve derin olabilir», <Muhayyile bu kadar yaratabilir», <Fi hamlesi bundan öteye geçemez» diyen bir ölçü uyandırmalıdır» diyor. Her yiğitin bir yoğurt yeyisi olduğu gibi her san'atkârın da komuyu kendine göre bir işleyi. Si vardır. «Hayal Şehir» - bir manzaradır; onun sadece objek tif olduğunu sananlar aldanıyor lar; halbuki Yalıya Kemal bize «dış âlem» in büyülüyen multe sem tülü ardında «iç âlem> 1 orijinal bir san'at dehasile açı- yor; onun hususiyeti de burada dır ve hususiyet bir sanatçı icin ilk vasıftır. Abdülhak Hâmid elbet derin ve engindir. Lâkin eserlerini ya- ratırken titiz değildir; öyle ki parlak bir dehanın mücevherle- rini bir takım çörgöple bir ara- da görüyoruz. Eski İsparta'ılar gürbüz ve mükemmel neslin bo- zulmaması için yeni doğan ço. cukları muayene ederler; cılız ve sakat olanları kayalıklardan atarlarmış, Hele bir şair, bütün ilham ve fikirlerini sefkatli bir baba kalbile sever ve sakatla- rını atmazsa, her satırı hattâ her kelimesi güzel bir eser ya- ratamaz. Yalıya Kemal satızlar ve kelimeler üzerinde değil bar€ ler üzerinde bile duracak kadar titizdir; bunun için zafer onun olmuştur. ve heykeltraş gibi çalışırlar, bir çok tabloların renkleri ve ble çok heykellerin mermer ve tunç kıvrımları ardında engin «iç â. lem> ler buluruz. Kadircan KAFLI b bi leal hizkslan ösal Fırtınadan bir motör parçalandı, bir mavna baltı Fırtına gerek Karadeniz ve ge rek Akdenizde bütün — şiddetiyla devam etmiştir. Ardahan şilebi fırtına sebebiyle Sinob'a sığınmak mecburiyetinde kaldığı gibi, limanımızdan da Ka radenize hiçbir motör ve vapur çz kamamıştır. Akdenizde — seferde — bulunan Trabzon şilebinden alınan son tel sizde 3250 toa kardif kömürü yük lü olarak Peyruta gitmekte iken fırtınadan Vatika limanına iltica ettiği bildirilmektedir. Fırtına lİlmanımızda da kazala: ra sebebiyet vermiş, yolcu salanu önünde bir mavna batmış, Saray, burnu açıklerında da Antalya an barıma ait 20 tonluk bir karaya vurarâk parçalanmıştır. EZYRİRT motör OCARK IN TRumi Hict K.sâni R.evvel 1864 1268 15 | cum 28 Kasım: 82 - Ay: L- Gün;28 Vasati — Ezani Güneş Tüu M Öğle 12 27 7T 08 İxindi 15 4 . Akşam ' O 17 21 22 40 Yatsı is 55 C1 85 İmsâk 5S g4 12 M