BAYFA: 2 atanda Yedekci, bu baş- hık altında yazdığı fıkra- da, Ulaştırma Bakamı Kasırı Gülek'in, bir gece içinde, — ses- #izce uçuruluverdiğini — bahis Mmevzuu ederek şöyle diyor: Ulaştırma Bakanı bir gece içinde farkıma varmadan ulaş- tırmadan uçuürülüvermiş! Öyle ya, gece uçuşları baş- ladı! Fakat vaktaki ertesi günü gazetelerde uçurulduğunu gös- müş, derhal Bakanlığa gelerek dhayır, demiş, ben ulaştırmadan | ayrılmadım; sandalyasız kalrat yacağım!» Bu, tebliğle Bakanlıktan uçu va'ma devirlerine göre mühim | bir merhaledir! Etki politikasına karşı tep- Kit Fakat Bakanın değiştirildi- ive dair haberi veren Resmi Gazetenin toplattırılmasına ne buyurulur? Resmi Gazete deni len şey Marko Paşa mi? Şimdi merak ediyorum: Aca La bu değişikliği ilân eden rad- yoları da — toplatacaklar —mı? Amma radyo, JAf diyeceksiniz Evct, biz ne lâflar biliriz ki, toplattırılmadığı için çok dela geri alınmıştır. * Iş işten geçtikten sonra, *Tor'da Bedü Faik câktt- miz ve başımız> adlı fi rasında, her iş olup bittikten sonra, aklımızın başımıza gel- diğine işaretle şöyle yazıyor: Sporcuları Koruma Dern>ği kuruldu; bir sporcumuz kan kus tukltan sonra,. Üniversiteye itfaiye — erleri rleştirildi;. iki — fakültemiz ül olduktan sonra.. Sivri bıçak imâli menedil. kan gövdeyi götürdükten sor- Ta.. Fakat, adaaam sende, bu ka- dar teferrüata girmeğe ne lü- zum var?.. Memlekette demokrasiyi yer leştirmeğe çalışıyoruz; Cumhu riyet ilân edildikten sonra!!!, * Memleket aşkı ile menfaat hırsı ürriyette İğne ile Kuyu Hn—md.ı. yazmz, sınıfsız bir milletiz> i Simli yazısında hürriyetle ta- Ü ir a öi Edilmiş değil... Edilmektedir — Baş tarafı 1 incide — yalnız bizi ısıtmağa yarıyacak bir Yasıta anlarır. - Bunu da seneler denberi böyle telâkki ettiğimiz için bugün hemen hemen - orman diye bir şey kalmamıştır. Orman kab mayınca tabiatile dâvası da kab- maz. O halde gazetede resmi gü Tülen sayın hükümet adamının bu dâvaya ne gibi hizmetleri dokun duğünü bir daha sorabiliriz. değil miz.. Halk, kok kömürüne, linyit kö- mürüne mi alıştırıldı? Fikirlere a- Bacın her şeye yarayıp yalnız yar kılmağa — yaramadığı - kanaati mi yerleştirlidiz Ne oldut — Anlıyar lim. Biz, her işin yalnız edebiyatını yapıyoruz... - Hakikat, mizacımıza uymuyor. İşlerin acı taraflarını gör- memek için nerede ise —devekuşu Bibi— kafamızı kuma sokacağız. Geçen gün ehemmiyetli bir. sar bah gazetesinde orman (kati - | - âm) inin korkünç neticelerini gös- 'teren fotoğraflarla bir de ağlana- 'cak kadar acı bir yazı gördüm. Bundan birkaç sene evvel kesıf bir ormanla kaplı bulunan ve teaddid korucular tarafından mu- hafaza edilen Baltacı çiftliği orman- ları diye bugün bir şey kalmamış. Kısa bir zamanda bu ormanın kö- küne kibrit suyu ekilmiş... Bu nasil oluyor? — Ormanların bekçisi yok mu? Orman idaresi tes- Kilâtı yok mu? Dönüp dolaşan, bu hali görüp ağlaşan bir hayır sanibi yok mu? Yok işti Peki... Nasıl olur da bir orman hırsızını atile, arabasite bir ormancı görmez? Orman hırsızları, başları: ma, —masallarda olduğu gibi— bir «Böstermez külâh» dahi giyseler kiç olmazsa atı, arabayı gizliyemezlor, 'yine bir şey görülür. AZETELER SS EB Rüyada taaşşuk veya körebe! Benim bu . fikrime — güldüler... aHırsızların başlarına giydikleri kü- | Tâh Mylon'dan mâmul olduğu için yalnız birsizi değil, atları, araba- dları da kimseye göstermiyor!> de- diler. Biz külâhin kumaşını hesah | etmemiştik. Ya bu gidişle memlekette orman kalmazsa ne olacak? Bu endişe de şöyle karşılanı: — O zaman da tezek yakarız. Kuyrüklü dağı odünü bu... Hiç bi- ter tükenir mi? e hiç | | | BIŞ 9 turulmuş bulunduğunu belirte- reh diyor ki: Adananın en saadetli günün- de, az kalsın, umulmadık biz facia zuhur edecekmiş: Şenlij tirak eden demokratların yü- Tüyüşüne, Halkçılarla Belediye kamyonları mâni olmak iste- mişler; teşekkür olunur ki, De mokratların soğukkanlılığı, hâ- disenin alevlenmesini önlemeye muvaffak olmuş. . Hazin bir macera. Siyast gö tdüş farklarını korkulu bir kar deş kavgası şekline, kurtuluş Layramlarımı Muharrem âyini- 'ne Göndürmek istiyen bir zihni yet karşısındayız. Memleket a Ki ile menfaat hırsı, hürriyetic tahakküm, büyük mücadele! rin artık açığa vurmuşlardır. Herhangi bir hâdisenin mem Teket çapında bir facia halini almaması için, bu gidişle, mil- , donanmaların dini bayram'a- rin, her köyde, her kasabada, birbirlerinden uzak — kümelor farafından — kutlulanması, na- mazlarda, niyazlarda bile cema atlerin ayrıayrı saflar bağlar Mesi icab edecak.. İmtiyazlı Tical ölür da sınıf- İ millet olmaz mı? Bırakın, şar kı devam etsin; dünyaya hiç olmazsa — şarkılarda — ayrısı gayrisiz görünelim! * Müzayede di AA ieamda Dikkatler sütri- nunda bu Başlık altında gu satırları okuyoruz: Müzayede ilânlarında rasla- dığımız kelimeler: Viyena.. Kenz.. Sez Otomatikman, . Birinci (Viyana) demek ola cak.. Halbuki, Almancada da, Vransızcada da, galiba başka dilde de böyle bir kelime yok. Öbürleri (Louis kenz), (L>- wis tez) suretinde kullanılıyor. | (Louis) yi okuyabilen XV ve XVI rakamlarını okuyacak ge- viyeye niçin gelmemiş olsun? Fransız Akademisini imlâ in- Kilâbına razı etmeksizin, otoma tikman kelimesini hiçbir dil ka bullenmiyecektir; hele asil tüz) cemiz aalı N.K. Ayusturya ile ticaret anlaşması Avusturya ile memleketimiz n- rasında bir ticare: ve tediye an- Jaşması — yapılacaktır. — Anlaşma kliring esasına islinad edecek ve iki memleket arasırda geniş mik- yasta mal mübadelelerini müm- kün kılacaktır. Anlaşmanın Imzalarması için, Ticaret Bakanlığı adına, Bakan- lik diş ticaret dairesi reis mua- vini Aziz Aksayek, merkez ve Ma- liye Bakanlığı temsilcilerinden 1 rzekkeb üç kişilik bir heyet yak:a- da Viyanaya gidecektir. Müzake- relere Viyana elçimiz riyaset ede- cektir. Talebe Birliği Ioplaulısı Milit Türk Talebe - Birliği dün Eminönü Halkevi salonunda sa2* 14 te bir eğlence toplantısı yap- mıştır. Eğlencenin yapıldığı salon yük- sek tahsil gençleci tarafından t mamen doldurulmuş ve saat 18 e kadar samimt bir hava içerisin- de eğlenilmiştir. Bu toplantılar, muayyen zaman- larda tekrar — yapılacak — ve şir müsabakaları tertib edilecektir. Bu, inkiyadımın —uzun ve e- demli tevekkülünde — bir isyan şimşeği olmuştu... Parlamasıy- la sönmesi bir oldu... Rezilâne hakaretle sarfettiğim feryaddan utanarak Klara'nın kolunu bi- raktım... Bir sinir heyecanın- dan parlıyan bütün öfkem, bü- yük bir şaşkınlıkla birdenbire e- ridi. Klara, benim acınacak gibi o- Tan hezimetimden ve kendisinin bu kolay zaferinden daha fazla istifade etmek istemiyerek: — Ah! dedi. Görüyor musun ? Pek güzel > bir gey olacaktı... Fakat onu da yapmıya cesare- tin yok... Zavallı yavrucuğum! Ve sanki — aramızda. hiç hir şey geçmemiş gibi, tekrar haris bir nazarla menfur «çan fücin- sı> nı takibe başladı. Bu kiğa sahne esnasında o i- ki adam dinlenmek üzere otur- muşlardı... — Bitkin bir haldey- diler... Zayıf, nefes nefese, de- rilerinin altında kemikleri fır- lamiş, kalçalarının etleri erimiş, insana benzer yerleri kalmamış- tı. Bıyıklarının ucundan bir o- luktan su akar gibi ter akıyor, böğürleri, köpekler tarafından sıkıştırılmış hayvanlar gibi s0- luyordu... Fakat birdenbire cli kırbaçlı bir gardiyan göründü. Hiddetli hiddetli söylenerek ko- nemasında tütüncülür yapan Hafız Motörlü nakil vasıtaları KSa s l0i MALLOASU Hava yolu ile mevya nakliyatı Istanbul -Londra hava seferleri için yeni bir proje ö İngiliz Hava Yolları İngiltere ilo TTİRKİYE Aramında doğru hava mefer Deri İçin yeni blciprcJe hazırlamış- tır. Bu projeye görü gimdllik hat tada iki kere — Marâilya - Roma Atina yoluyla Lotdradan ve Lon- bedelinde tezayüd veya tenakus draya yapılan Selerlerden basda | olduğu değerinin Para ile ifade- haftada bir de Londra Ne doğrul binde apaşikâr görülür. Mai Tatanbul arasında bir aeter Yapı-| e hizmetlerin kıymetlerindekil iscaktır. T dekil vi aĞ rava yonan yulı Talavaellardüda yedak ve ci ne Londra ile İstarbul - arasında yalnız ticari nakliyata 15 günde bir sefer ihdasını âlşünmektedir Bir müdettenberi — İngiltere tle memleketimiz arasında zaman Za- man uçakla tüccar eşyası nakle- dilmekte 1di. İngillcreden buraya, gönderilen maddeler plâstik eşya- lar ile daha ziyade yünlü erkek kumaşlarıdır. Memleketimizden ise İngiltereye uçakla kuru yemişler ve bir defa davaz Miktarda balık nakledil- miştir Eğer doğrudan doğruya — ticari rakliyat yapacak seferler ihdas e- dilirse — İngiltere Lizden — orada çıkmayan Daliklar ve yaş meyva ve sebze ithal edecek, buna mulca bil yünlü mensucat verebilecektir. Yol kesenler mahküm oldular 1946 yılı ekim ayında bir gün Çatalca panayırından — dönmekte olan Hüseyin Güler, 'Tahsin Naz Naim Çevik, Ahmed, Yunus ve Osman adlarındak! köylülerin yal- larını keserek silâ*la tehdit etmek suretile paralarını almaktan sanık Sait, Tahsin ve Beslm adlarındaki üç gahsın 1 inci ağır cezadaki yer gılanmaları sona ermiş ve karar dün tefhim edilmiştir. Bu karara göre; Tahsin 5 yıl, 5 ay 10 gün. Sait 4 yıl 6 ay 13 gün hapse mahküm edilmişler, Besim kerant etmiştir. Ayukatı tehdit eden katil mahküm oldu Kalamışta Fazıl Korel adında bir genci tabanca ile vurup öldür mekten sanık şotör Mehmet Ali Tektaş, ağır cezadaki — duruşması sırasında davacı vekili avukat Ce- Jâl Yardımcıya hakaret ve kendi- sini sözle tehdit etmekten ötürü dün 7 inci asliye ceza mahkemesin ce 2 ay 6 gün hapis 67 lira para cezasına mahküm edilmiştir. Öte taraftan Mekmet Ali Tek- taş bir yıl önce Kadıköy Opera si- Hüseyini yaralamış 9 ay 10 gün habse mahküm olmuştu. Hâfiz Tliüzeyin aldığı yaraların iltihaplar ması üzerine Haydarpaşa Nümüne hastahanesinde araeliyat olmuş ve mmeliyatta ölmüştür. cemiyeti On sekiz bin azas: bulunan <ka- ra motörlü vasılaları cemiyeti> 'Taksimdeki — Esea — apartımanını satın almıştır. Cemiyet buradı şoför kursu açacaktır. Diğer taraftan cemiyette gayri ymemnun bir zümr> clan kara mo- terlü vasıtaları salı'bleri cemiyet- ten ayrılarak bu isimle ayrı Lir cemiyet kurmuşlardır. Yazan : Üctave Mirbeat lunu olanca genişliğiyle açtı; ki sefilin çıplak ve kemikli sırt- larını kartçıladı... İkisi de ıstı- rabla haykırarak tekrar işlerin koyuldular... Kamçının şaklam: vus kuşları çığlıklar" kopardı- lar; kanatlarını çırptılar. Ar nda bir kaçışma karışıklığı, bir itiş kakış kasırgası, bir darma- dağınlık oldu. Sonra, yavaş ya- vaş vaziyetinden emin olarak birer birer; çift çift, grup grup tekrar geldiler, vahşi nazarları le ölüm sahnesini daha ziyade kargılıyarak, göğüslerinin ihti- Şamını daha fazla şişirerek çi- an ti çekli kemerin altındaki yerleri- ni yeniden işgal ettiler... Sülün ler beyaz sahanın üstünde ye- gil, mavi, sarı, kırmızı uçuşları 'na devam ediyorlar, semanın 1- şıklı tavanını, nârin ve yanar YEN vcce ” e aike ? ? ikt isadi T4 OCAK 1919 VAA AAA AAA AARARAAARARAR AA AAA AAA AAA AAARARARARARAAARARANAAAAAA Bahisler ccce vecesr 6000 PARALARIN MiKTARI VE DEĞERi tedenberi ekonomi bil- değişikliklerini incele- meği ve bu tahavvüllerin sebeb- lerini anlamağı merak etmişler. Fakat bütün kıymetlerin ölçüsü olan para değerindeki iniş çıkışların farkına varmak ve bunu açık bir gekilde tesbit et- mek sanıldığı kadar kolay ol- mamıştır. Çünkü —herhangi bir meta' a hizmetin değerinde azalıp çoğalma vüki olup olma- dığını tâyin etmek kolaydır. Çünkü o malın veya hizmetin ve lâlı bir ayna gibi nakid satluna inikâs eder. Herhangi bir mal veya hizmetin fiatında tereffu' veya sukut varsa o mal ve hizm2 tin kıymeti arttı veya eksildi D KISA HABERLER—II Vali vekili Halük — Nihaâ Pepel, dün Bulgar ve M: konsoloslarının elmiştir. 4e Bezacı okulu talebe cemiyeti 22 Ocak Cumartesi günü saat 15) de Parkötel — Balon!arında Hâr çay tertib etmişlerdir. * Türkiye yüksek tahslli koru- ma Derneği Gene! Başkanlığı 28 Ocak günü Eminönü koro heye- tinin de iştirakiyle bir müsamere tertib etmiştir. 4 Nişantaşında Poyraz r baş; ziyaretlerini iade) danslı Böka- igında oturan Özaydın 6529 No, lu arabasile Harbi; çarparak yaralamıştır. Kadın kaldırıl- hanesine mıştır. tinburun'da bir gece kon- duda oturan Ayşe adında bir kadın, Nuruosmaniyede şoför Mustafanın idaresindeki 1874 numaralı taksinin altında kalmış, ağır yaralı olarak af hastahanesine kaldırılmıştır. 4x Bakırköyde oturan Muhtar adında biri Sakızağacı caddesinde şoför Ahmedin idaresindeki taksi: nin altında kalarak yaralanmış, Ba: kırköy hastahanesine kaldırılmıştı 4 Mehmed adında bir goför dare ettiği G6 numaralı otomobil ile Galatada Necatibey caddesindon geçerken İsmail adında birisipi çiğ nemiştir. İsmail başından ağır &: rette yaralanarak Beyoğlu hast hanesiz> kaldırılmıştır. 4 Vakkas Dönen adında U h bir şahıs Nişantaşta, Kuyulubos- tan sokağında oturan Tarlaşın evi- nin penceresini kırarak içeri — gir- miş, oşyaları çalarken suçüstü ya- kalanmıştır. 4 Azop ve Karnik — adlarında iki kişi, İspiro adında — birisiaden «Ruhsatsız ev yaptırdın, ihbar edo- ceğizl> diye 1600 lira para alırlar- ken suçüstü yakalanmışlardır. 4 Birçok kimselerden <İş bul: cağıml> diyo para almakta olan I- 4 Batur adında birisi yakalanırış- tar. 4 Kasımpaşada Pişman desindeki Jâğım — içinde 15 günlük bir erkek çocuk cesedi. bulunmuş- Tahkikat yapılmaktadır. *& Kümil adlarında iki ge yakalanmışlardır. *& Kireçburmunda 4; kak 9 No, da bakkal — Halil İşeri, sattığı maddelere fit ve cins eri- keti koymadığı ceza mahkemesince <39,80> lira a- iir para cezasına mahküm edilmiz- tiz. 'e cad- tur. ivi, Salih Yorulmaz ç ersin Batarken in 9 uncu asliye u dönerli dekorunu parlak ipek- lerle işliyorlardı. Klara, bekçiyi çağırdı ve o- nunla Çince bir muhay: başladı. Aldığı cevabları bana hulâsa ediyordu. — Çanı çalanlar bu iki zaval- hi... Kırk iki saat, yemeden iç- meden, bir dakika - dinlenme - den!... İnanır mısın?.:, — Nasıl Olmuş da onlar da ölmemişler?.. Çinliler bizim gibi olmadıklarını yorgunlukta — bedeni — iztırabda harikulâde mukavemetelri oldu. ğunu bilirim.., Hattâ ben b Çinlinin gıda almaksızın, ne ka- dar zaman çalışabileceğini gü mek istedim... On iki gün! Sevgilim... Ancak on ikinci gün düşüyor... İnanılır gey değil Filhakika ona gördürdüğüm İş bunun yanında bir şey değildi. —a B0 -. diye kolayca hükmedebiliriz. Ta- biatile bu değişikliğin fâmili biz- zat nakid olmamak kayıd ve gartile... Fakat nakdin değerin- de, yâni bütün kıymetlerin müg- terek ölçüsü olan para değerin- de sarsıntılar olursa bunu ne- rTeden ve nasıl anlıyabiliriz; na- n | Yazan: aranır. İkinci dünya harbi sonrası bu enflâsyon bahainde ve paradan ürkme faslında yeni yeni örnekler vermiştir. Güç ve çok karışık da olsa, ötedenberi, para değerinde ta havvüller olduğu iktısadçılarla tesbit, — edilebilmiştir. -Amma,' x Ord. Prof. Şükrü BABA I Sıl farkına varabiliriz ki bizzat ölçümüzün — değerinde — zelzele vardır? Bütün uzunlukları metre ile ölçtüğümüze göre mesafe mef- humu metrenin sabit ve müsta- kar olduğuna göre bir mâna i- fade eder. İki mesafe arasındaki farkı metre hesabile ifade edı riz. Hiç bir dakika endişe duy- mayız ki bizzat metrenin de tu- lünde kısalma veya uzama var- dır. Çünkü böyle bir hâdiseden şübhelendiğiniz dakikadan iti- baren bütün mesafe ölçülerimi- zin değeri ve ifadesi gayet süb- heli, bulutlu ve bulanık bir hal alır. Metrenin lâstikten olup u- zar ve kısar bir manzara arzet- mesini hiç bir zaman kabul et- meyiz ve etasen böyle bir çü- Tük temele dayamak istemediği miz için metreyi dünya yuvarla- ğının bir parçası olarak hesab etmişlerdir. Şu kısa başlangıçtan da an- laşılır ki bütün hizmet ve me- taların kıymetlerin müşterek ölçüsü olan nakdin değerinde tahavvüller olursa bunun farkı- na varmak kolay değildir. Fara- za para bolluğu yüzünden eş ve hizmet bedellerinde bir y selme olursa herkes bunu şeyin pahalılaştığına hamleder. Hep pahalılıktan - feryad eder. Fakat kimsenin aklına paranın ucuzlamış olması gelmez... Ma- deni nakid kulllamıldığı uzun a- sırlarda bu cihet daha barizdi. Nakdi para öyle hükümetlerin keyif ve hevesine göre, dilendi- ği gibi çoğaltılamıyacağından madenlerin istihsalindeki teza- yüd dolayısile vâki olacak bir stok fazlalığının tesirlerini de- Zil, halkın, hattâ mütehassıs ik- tısadçıların bile sezinmesi kol değildir. Maamafih bazı tecrü- beler göstermiştir ki kâğıd pa- ranın iptizale uğradığı zamnı larda bile halk pahalılığın sai- kini paraya ikolay kolay atfet- memekte ve kabahati hep müs- tahsillere veya tacirlere yükle- meğe çalışmaktadır. Amerika- nin tanmmış iktısadçılarından (Fisher) bu keyfiyeti , bilhassa birinci dünya harbinin sonunda Almanyada — enflâsyonun alıp yürüdüğü zamanlarda yaptığ şahsi temas ve tedkiklerle tes- bit etmiştir. Almanyada sabah- 'tan akşama kadar mevcud kâ- ğid para stoku milyarlarla artar ken orta sınıf Alman halkı hat- tâ bazı yüksek tabakaya ve il- me mensub şahıslar bile bütün kusuru müstahsile, tacirde veya hükümetin tedbirsizliinde bul- makta, fakat para durumuna pek temas etmemektedir. Haki- katin anlaşılması geç ve güç o- lur, tabiatile bir defa para du- Tumunun bozulduğu kütlece tes- bit edilince o vakit paraya kar Şi itimadsızlık başlar ve para- dan kaçınma şekil ve şartları her Güneşin altında bahçe belleti- yordum Tahkirleri unutmuştu, sesi ba na güzel bir aşk menkıbesi an- lattığı zamanda olduğu gibi yi- ne nevüzişkâr ve aşk hisleri ile dolu idi... Devam etti — Zira, çanın tokmağını tah eylemek için, ne derece be- şer kuvvetinin fevkinde, devam h ve ağır bir gayret sarfeyle- mek Jâzım geldiğini anlamalı- sın... Pek çokları, hattâ en kuv vetlileri arasında — olanlar bile düşüp ölürler,, Bir damar ko- par... Yüreklerde bir çatlama olur... Tamam!... - Birdenbire çanın üstüne ölü düşerler... He- men oracıkta ölmiyenler de ar- tık bir daha iyi olamıyacak'arı hastalıklara tutulurlar!... Bak.. İpin temasından elleri nasıl giş miş ve kan içinde kalmış!... Za bir keyfiyeti tesbit etmek 7e pa- Tanın değerinde zaman zaman tahavvüller, yükselme ve alçal- ma istikametinde, vardır demek ilmi tatmin etmez. İlmin hâdi- seleri yalnız kayıd değil, etmesi de şarttır, yoksa insan- lık basit müşahedelerin ötesine geçemez. Binleree hattâ yüz bin- lerce yıl insanlar bütün cisimle- Tin sukut ettiğini görmüşlerdir. Fakat bu hali müşahede ve ka- yıd ilim adına büyük bir adım atılmış demek olmaz. Asıl gaye bu sukutun temelini ve varsa tâbi olduğu kanunları bülmak- tır. Paranın da kıymetinde ta- havvüller olduğunu kaydetmek, yetmez. Bunun illet ve saikleri- ni bulmak ve tâbi olduğu umu- mi hükümler varsa onları orta- ya çıkarmak icabeder. İşte sırf iktısad ülemasını de- ğil, bir çok filozof ve mütefek- kirlerin zihni bu mes'eleye ta- kılmıştır. İki bin küsur y ömre malik olan bir na: yeye göre, paranın değeri mik darile ilgilidir. Hele son dört asır içinde Locke gibi, Hume gibi, A. Smith, Rikardo, Mon- tesgueu gibi filozof ve mütefe ler bu fikre çok temayül et- mişlerdir. Yeni İngiliz ve Ame- rika müelliflerinin de rağbet ve iltifat ettikleri Fisher ve Key nes gibi şahsiyetlerin kabul et- tikleri bu esasa göre paranın değeri mevcud mikdarile mükü- sen mütenasibdir. (Tersorantılı) yâni para mik- darı ve stoku çoğaldıkça değeri düşer. Esasen herhangi bir ma- hn mikdarı arttıkça, diğer şart- larda tebeddül olmamak şartile, kıymetinde sukut mukadder ol- duğuna göre paranın da bu umu mi hükümlere tâbi olmaması i- çin mâkul bir sebeb yoktur. Her ne kadar parayı diğer emta' ve eşya ile ayni saf ve hizada bu- lundurmak müşkül ise de. Ci kü unutmamalıdır ki kâğıd pa- ra da para vazifesini görmek- tedir. Altın, gümüş, bakır, buğ- dayı mal diye kabul etmek ba- sit olsa da kâğıd paranın kı metinin mal olmasından ileri gel diğini iddia zor olur. Maamafih kâğıdın nihayet bir meta' oldu- ğu su götürmez, yalnız şu var ki kâğıdın meta' olarak değeri ile para olduğu vakit ifade et- tiği arasındaki kıymet farkı deh şetli bir uçurum arzeder. Müden iken mal Ve para arasındaki n- çıklık hayret uyandıracak Ka- dar büyük olmaz. Binaen: iktısadçıların mikdar nazariye- sine taraftar olanları umumi- yetle para değeri tahavvülleri için para stokunun az veya çok- luğunu bir ölçü gibi almağa te- mayül etmişlerdir. İsimlerini saydığım müellir- ler arasında bu bahiste itti ver : Refi” Cevad Ulunay ten bunların kendileri de mali- kümdurlar!... Öldürürken - ölü- yorlar... Bu suretle iki i; de birbirine lâyık oluyor si müsavi demektir... Bu lere merhamet etmeli... B sonra onlara bir kaç r, olmaz mı? 'ar cesede nakles . Hep fil- Ha! dedi... Biliyor mu- sun?... Ben onu şimdi tanı- dim... Bu, şehirin büyük bir bankeridir... Çok zengindi ve herkesi çalıyordu... Yalnız çan işkencesine mahküm olması bundan dolayı değildir. Bekci, hepsini bilmiyor... Japonlar he- sabına (Hıyanet-i vataniye) de bulunduğu söyleniyor... Elbe te diyecek bir şey bulmalı... Bu sözleri henüz - söylemişti ki boğuk iniltiler, kısık hıçkırık mevcud olmaktan çok uzaktır, Mevcud stoktan neyin kastedil- diği ihtilâflıdır. Para yerini tu- tabilen bir takım ticaret sened- lerinin, çek ve poliçe ve banka hesablarının mecmua katılması, hattâ herhangi bir paranın bir- kaç defa el değiştirmesini bir nevi stok fazlalığı mânası tazammun etmesi Keyfiyetleri çeşidli münakaşaları davet cde- cektir. Fakat pürüzlü bahislere fazla girilmemek kaydile ve bir takım ihtirazi şartlarla para de- ğerinin mikdarile ilgili olduğu- nu kabul eden ekonomi bilgin- leri az değildir. Bu izahın, her vaziyeti ifade etmese bile, hoşa giden tarafı; basitliği, kesin bir manzara ta- şıması hattâ riyazi bir formül edasınâ sahib olmasıdır. Halbu- ki paranın kıymeti çok ivicaçlı, seyyal ve işvelidir. Basit kalıp- lara habsedileceğe be: mez, rlstanhul un yakacak ihtiyacı Dün belediyede reis muavini Nâzım Ardanın basd anlığında şeh- n gelecek yıl mahirukat derdinin balli için bir - toplantı yapılrmış, bu toplantıda Orman İşletmesi Istanbul bölge müdürü ve Tarım, Pakanlığı mümessilleri hazır bu- lunmuştur. Bü top'-atıda tonzim satışları- mın zamanında başlaması ve fay- Galı clması için mühim kararlar, mıştır. İşletmeler, İstanbul için Mayıs mangal kömürü imal ve satın almıya - başlıyacak- lardır. İstanbulun — yıllık - kömür ihtiyacının 45 bin ton, odun ihti-) yacının da 101 bin ton olduğu tes- bit olunmuştur. Alınan karar gereğince Eylül a- yından itibaren mahrukat tanzim satışlarına başlanacaktır. Mehmet Emin Yurdakul ihtifali 'Türk Kültür Çalışmaları Derne Pi tarafindan bugün sâat 15 de E- Tminönü Halkevi zalonunda büyül: 'Türkçü şalr Mehmed Emin Yur-| Cakul iİçin bir ihtifal yapılacak-| tır. Bu ihtifalde Prof. Sadri Mak-| sudi ve Doçent Adile Ayda birer| Fonuşma yapacaklardır. Müteaki- ben büyük şairin şiirleri okuna- caktır. Ücretli özel okul öğrelmenleri '“Yabancı ve Azınlık okullarında- ki Türkler ve küllür dersleri öğ- retmenlerinin Ücret meselesi def- terdarlıkça tetkik edilmektedir. Muallimler birliğinden İki kişi- lik Bir heyet de defterdarliğinça- hışmalarına iştirak etmektedir. Malatya Kaysı gecesi a Hsesinden — yetigenler tine mensub gençler 21 O- şamı Taksim - gazinosunda| <Malatya kaysı gecesi> tertib et- mişlerdir. Bu gece için Malatya- n süreti mahsusada oyun ve saz heyetleri getirtilmiştir. Malatyalı Coşkun kardeşler de ©o gece İçin huzırlanmaktadırlar. Hasköydo oturan Süreyya a- dında bir delikanlı alacak yüzi den arkadaşı Manolu bıçaklıyarak öldürmüştür. lar işittik.... Bu, karşımızdan, bütün imtidadmca kırmızı ku- mun üzerine ağır ağır çiçek yap raklarının döküldüğü beyaz du- varın arkasından geliyordu. Dökülen çiçekler ve göz yaşlı r! Klara, izah etti: — Ailesi... İşkence edilenin cesedinin kendilerine teslimi İ- çin âdet olduğu üzere orada bekliyorlar.. Bu esnada, ancak bir harikası ile hâlâ ayakta dura- bilen iki bitkin adam cesedi çe- virdiler ...Klara da ben de bir, anda çığlığı kopardık. — Kl; bana sokularak ve tırnakları i- le omuzumu yırtarak daima aşki ta olduğu gibi vahşetin yaklaş-| masında da heyecanın tekâsütü nü ifade eylediği bir eda ile in-| ledi: — Ah!... Sevgilim! lim!,.. Sevgilim! Ve biz cesede bakıyorduk; 1- kimiz de ayni hayret hareketi ile cesede doğru boyunlarımızı uzatıyorduk; ve - nazarlarımızı cesedden ayıramıyorduk. Mütekallis bütün gergin adaleleri bu çehrede kor kunç işmizazlar kazımış; çirkin| hatlar çizmişti. Çarpılmış ağız : Sevgi yüzünün (Devamı var) S DÜN ŞEycük ' Komünizm mikrobu ve bir ölüm... on iki seneye kadar, bil hassa / Milli sında, komünist olanlarıa kümaye edildiğini esefle duyu- yorduk. İlk fırsatta vatanımızı satmağa, milletimizi Moskova- nın kölesi yapmağa hazır olan bu vatansızlara, gu devlet daire- sinin başında, bu yüzsek okulun kürsülerinde, şuradaki iktısadi teşekkülün şefleri arasında, vte- deki sanayi müessesemizin kad- rosunda tesadüf ediyorduk. Bu gibilere verilen kıymetin, gösterilen hürmet ve - itibarın sebebini mantık ölçülerile ara» yıp bulmak imkânı yoktu. Niha- yet batı demokrasilerinin par- lak zaferleri henüz Bolşevik ta- hakkümü altına düşmemiş olan memleketlerde hürriyet havası- man esmesini sağladı. Makul ve müukaddes milliyetciliğe derhal nazizn ve faşizm — damgalarını vuranların mugalâta ve beşinci kol tâbiyeleri iflâs etti; masko- ler düştü; komünistler yüksek mevkilerinden birer İkişer atıl- dılar; onları himaye edenler de yıkılıp gittiler. Bu konu üzerinde onlara tâ- rizde bulunulduğu zaman garib bir mantık oyununa baş vurdu- lar; dediler ki: — Komünistlere mevki veren ler yalnız biz miyiz ve bu işl kendi başımıza mı yaptık? Fa- lân büyük adam filân meşhur komünisti sofrasına almak iste« mişti; falan nüfuzlu kimse fi'im komünisti affettirmek için ya« pılaı teşebbüslerin başında bu- lunuyordu. bundaki gaye onları kazanmaktı, memlekete mal et- mek, millete faideli “kılmaktı; Bir hain muamelesi yapıp büss| bütün aleyhimize çeşirseydik da ha mı iyi olurdu? Keşki komünizme karşı da U« füs, kolera ve veba gibi kor- kunç hastalıklar için yaptığımız aşılar gibi bir aşı olsaydı. Bel- ki yarın kanserin aşısı bulun"- caktır, fakat komünizme — kavsı bir aşı keşfedilmesi — tamami hayaldir. Bu mikrobun bir defa kafasına girdiği her insanın ar- tık bir cüzzam hastasından far- kı kalmaz; şu farkla ki cüzzam- l insan bir kenarda ve meske- net içinde, yaraları daima kanı- yarak yavaş yavaş ölür; fakat komünist olaalar durmadan baş kalarının sefaletin! İsterler; ka- na doymazlar; — öldürmekten zevk duyarlar; hak ve hürriv 'tin en büyük düşmanıdırla Senelerce Ankara Konserva. tanrında hocalık eden komünist Sabahaddin Aliyi Bulgar hudu- dunda öldürmüşler! Yirmi beş seno en yüksek himayeyi gören bu adamı, Kkazanabildiler mi? Bulgaristanda komünistlik aley hinde bulunduğu için babasını öldüren bir genc kıza, hocası öldüren bir çocuğa devlet mü- küfat vermiş. İşte Sabahaddin .dıu ilk fırsatta oraya gidiyore u. Kadircan KAFLI Amerikan Deniz Müşa« viri Ankaraya git Evvelki gün Arcerikadan şehrfe /mize gelen Amerilzan Dışişleri Ba« kanlığı Deniz Nakliyat müşaviri Myron Black dün sabah Ankara« ya gitmiştir. Mr. Black, harteketinden evvel kendisiyle görüşer arkadaşımıza gunları söylemiştir: <— Bildiğiniz gibi bundan üg &y kadar evvel de Denizyolları t« daresinin — daha rasyonel bir şee kilde çalışmasını temin için icee beden tedbirler hakkında rapot' hazırlamak için memleketimize Relmiş ve çalışmamın ilk kısmına bitirmiş, memlekelime dönmüş«e tüm. Bu ikinci gelişimde tetkikles TiMİ bitirerek — raporumu verecse gim, Ankaraya, tetikatımın ikine Ci safhasının esaslarını müzekere etmek için Ulaştırma Bakanlığın 'Da gidiyorum.> Engel imtihanları Milli Eğitim Bakanlığı okul mü« €ürlüklerine birer tamim gönderes zek, engel imtihan'arının, öğrene cilerin mazereti rihayet bulduğu zaman yapılmasım bildirmiştir. EZURANE, OCAK 1949 Kumi Hicst Kevvel R.evvel 1364 1 CUMA l4 Kasım: 68 - Ay: 1- 6 1 Vasati — Ezani neş — T 282 20 Öğle 420138 44400 İkindi — 14 50 8 47 Akşam —17 04 12 — Yatsı — 18 41 1 37 İmsâk- - 5 40 12 37