1 Ocak 1949 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4

1 Ocak 1949 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sevgift okuyucularım, dün ge- ce bütün İstanbul sabaha kadar eğlenerek yeni senenin girişmi tes'it etti. Bütün eğlence yerleri dolup taştı. Herkes bir gece için dünyayı saran, altından kalkıl- maz üzüntüleri bir tarafa bıra- kıp 1949 u mümkün mçertebe neş'eli karşılamağa çalıştı. Bu arada ne kadar güzel ka- din ve şik elbiseler vardı. Haki- katen İstanbulda bu kadar çok güzel ve zevkle giyinmesini bi- len kadın olması insanı memnun ediyor, İşin maddi tarafımı iktı- Badçılara, dedikodu kısmını da bazı gazete ve mecmuaların «fiskos> sütunlarına bırakıyo- Tum. En güzel, en şık kadınların kimler olduğunu bu mecmua!ar- da okursunuz. Beni ve sizi - bu sütunlarda alâkadar eden şey, Büzel elbiseler ve kıyafetler... Bu sene her sene gibi her ku- maş ve her renkte elbiseler var- dı. Fakat en ziyade düz veya Banjan tafta, fay ve muare ku- maşlardan kapalı veya dekolte Bade veya süslü elbiseler görü: lüyordu. Bu arada çok güzel ve ağır kadife ve dantel elbiseler vardı. Size bunların modellerini ayrı ayrı anlatmak isterdim. Fakat korkarı: C DEZELA P. T. T. memurlarının hafta tatiline d bir açıklama P. T.T. umum Müdürlüğü bize gönderdiği 29 Arulık 18098 sayı “Gazetenizin 17/12/1948 tarih- U nüshasında P.T.T memurlarının hafta tatili başlığı vazı görülmüştür. 948 gün ve altında çıkan İdaremiz teşkilât ve 've memurları vazifeleri hakkındaki kanun, #ervislerde çalışan P.T.T. memur- Tarına günlük mesaileri sekiz sa- Gti geçmemek üzere — haftada bir. gün tatil tanımaktadır. Kanunun bu sarih hükmü karşısında başka türlü harekete imkün — görülme- mektedir. Bilgi alınmasını rica ederim.> P.T.T. İşletme Genel Müdürü * Snlar idaresinin dikkat nazarına Adresi bizde mahfuz bir oku- yucumuzdan, aldığımız bir mektup da; Belediye — sularının (Terkos) Beyoğlu semtlerinde, sabah saat 10 dan akşam saat 18 e kadar ak- madığı, 20 den sonra da kesllâiği 've halkın susuzluktan büyük mü külâta duçar olduğu, hattâ ekse- riya banyolarını yarıda burakmak Mmecburiyetinde — kaleiği — bildirir rek Bular İdaresinin nazarı dikka- tinin cekümesi istenmektedir. yazısındg şöyle diyor: | mam ve elbiselerin sahiplerini kızdırırım. Bu güzel elbiselerle -takılmış kıymetli pırlanta ve taşlar ek- sik değildi. Fakat bu sene süs tarihinde yeni bir gey olacak en şık ve zengin hanımların bile taklit elmaslarla — süslendiğini gördük, Bilhassa pek çok ınci takan — vardı. Bu taklit — inci- ler;hakikaten kıymetli - taşları aratmıyacak kadar kadına yakı- #iyor. Zaten matlüp olan da o değil mi? Dost başa, düşman ayağa ba- kar derler amma, ne yapayım ki bu işi meslek edindik, onun için her hanım kıyafetlerini tet- kik ederken ayakkabıları da göz den geçirdim. Bu sene tualet ayakkabılarının çoğu çok kısa topuklu veya ballerina denilen hiç topuksuz düz iskarpinler... Anlaşılan hanımlar, eskisi gibi yalnız süs değil, bunun yanı sı Ta rahatlarını da — düşünmeğe başlamışlar. Bu sene saç kuafürlerinin ek- erisi kısa idi. Fakat umumiyet arile bütün hanımlar güzel, hoş ve neş'eliydiler. Sevgili o- kuyucularım, —sizin de sevdik- lerinizle beraber güzel ve eğlen- celi bir yılbaşı gecesi geçirmiş olduğunuzu ve yeni giren bu ge- nenin de böyle devam edeceğini Ümid ederim. —— Leylâ KIYKI * * Yılbaşı İle davet, ziyafet, zi- yaret mevsimi başlamış oluc. Böyle bir köy güreşi- tanınmış - pehlivanların da rağbet edeceklerini sanmıyor - dum, Özür diledim. Fakat adam cağız giddetle ısrar eti — Olmaz, Her halde gelecek- sin. Ne istersen vermeğe hazı- rız, dedi. Birden aklıma geldi ve sor- dum: — Oraya başka pehlivar da dâvet ettiniz mi? — Elbette! — Onlar da geliyorlar mı? — Üç kişiden kat'i söz aldım. Gelecekler. — Kimler bunlar? — Bir defa Adapazarlı Mıs- tın pehlivan mutlaka gelecek, Sonra Kara Emin de gelecek. Biraz evvel Sarı Hafız Abdullah pehlivanı gördüm. O da kat'i o- larak gelmeyi vâdetti. — Sarı Hafız gelecek dedin. Öyle mi? — Evet gelecek, — O haldesöz veriyorum. Ben de geleceğim. — Çok teşekkür ederim Ali pehlivan. Orada güzel bir güreş atarsınız. Adamcağız sevinerek yanım- dan ayrıldı. Ben de soluğu kah vede aldım. Usta beni görünce ne sordu — Ne haber Ali pehlivan? Adapazarına — gidiyorum. Sevdikleriniz arasında hafif, u- fak içkiler sevenler var mı? Si- ze bugün dünyanın her tarafın- da pek çok içilen kokteyl reçe- teleri veriyorum. — Yapılmaları kolay, tesirleri çoktur, L Side Gar Bir bardak konyak, bir bar- dak kuantro (Portakal likörü veya tülbentten süzülmüş altere likörü), 1/4 bardak limon su- yu... I. Wkite Rady Bir bardak kuantro, 1 bardak cin, 1/4 limon suyu... HI. Manhatton 3/4 bardak viski, 1/4 burdıkı vermut. IV. Baccardi I Bir bardak rom, vermut... bir bardak V. Martini 3/4 bardak cin, 1/4 bardak vermut VE, Aleksandra Bir bardak kakao likörü, bir| bardak konyak, bir kaşık krem gantiye... Bu kokteyllerin her biri - en çok beğenilen ve yapılması ko- lay olanlardır. İçkileri bir «Şey-i kır> veya ağzı sıkıca kapatıla- bilecek bir şişenin içinde buz da ilâve ederek iyice çalkalayıp ik- ram ediniz! M Yazam: Ali Al Erenler yarmış. — Bu vakitte böyle uzak yer- kariyesinde bir güreş de yapılan güreşe gidilir mi hiç? — Ben gideceğim. Söz ver- dim, — Ödül ne kadar? — Yedi lira... — Fena para değil, Parsa da olur, Oraya pek pehlivan da gel mez zannederim. — Öyle değil. Bilâkis pehlivanlar bulunacak, Usta yüzüme şübheli şübheli baktı — Yoksa Sarı Hafızda mı gi- diyor? azılı — İyi keşfettin. Evet, o da bulunacakmış. — Şimdi — telâşini — anladım. Haydi Allah muvaffak etsin. Se ni utandırmasın, Başka kimler varmış? Adapazarlı vanla Kara E larmış. Mistin pehli- nin de bulunacak — Kara Emin o kadar mühim SABAH —— ı ĞEE İ z v MURAD REİS Adetler ve insan sagugıJ — Uzun Ahmed: H KADIRCAN MAFLI Ben senden ayı'ılıııııam reis, bu uğurda ölmeğe bile hazırım,, dedi ıçme - 53 Diye hafif serle du... Murad Reis onu bıraktı. Gene kız aydınlık ve mesud bak yalvarıyor- lar- la: Tekrar görüşelim! Dedi. daha onun elini sıktı: Murad Reis — bir defa bir daha ayrılmıy Diyerek atını şahlandırdı. » ri ona seslendi: Durunuz! Murad durdu. Genç kız hdeta emretti — Yarın akşam Lüvr'da 'kra hn balosu var, geliniz! Geleceğim, Murad Reis bir an durdu ve ilâve ett — Villaya “döner dönmez 0- dana çıkacaksın, pencereden ba na beyaz bir mendil sallıyacak- sın; unutma! — Peki, Meri artık gülümsüyordu ve dalgalı sarı saçların çerçevele- diği güzel yüzünde gayet güzel ve temiz bir bahar sabahı var- dı. Atını sürdü ve uzaklaştı. Murad Reis duruyordu, sırma işlemeli başlığı, -mavi çepkeni, kırmızı kaftanı, ince — biyıkları ve şahin bakışlarile bir efsane kahramanı gibiydi. Biraz sonra © da genç kızın gittiği yol bo- unca atını sürdü; villaya yak- laştı, beklemeğe başladı Bir kaç dakika geçmişti ki birinci kattaki balkonlardan bi- rinin kapısı açıldı; Meri görü dü, etrafa göz attı, Murad Reisi gördü ve elindeki beyaz mendi- li Üç defa salladı. Murad Reis de onun hediye ettiği mendili koynundan çıkardı, #alladı. Son ra geri döndü ve dört nal uzak- laştı; kendi kendine: — Beni seviyor... Gelecek... onu götüreceğim! Diyordu. Ne zaman ve nasıl kaçıracağını baloda konuşup ka rarlaştıracaktı. Plyer Bonom- dan kendisinin ve arkadağları- nin baloya düvet edilmelerini de istiyecekti; bu arzusu yapıl- masa bile oraya gidecekti; hiç kimse bir Türk elçisinin saray- dan atılmasına cesaret edemez- di. Villaya döndüğü zaman Piyer Bonomu orada buldu ve sordur — Kardinalinizin - plânlarını ne zaman açıklıyabileceğinizi haber vermeğe mi geldiniz? Mühterem — misafirimiz, kardinal hazretleri yarın akgam Lüvr sarayında haşmetli kralı- mızın vereceği baloya şeref ver menizi rica ediyorlar. — Buna memnun oldum. — Müzakerelere ne zaman devam edileceğini orada kendi- leri size söyliyeceklerdir. — Teşekkür ederim. Demek ki bu mes'elenin artık gizlenme e lüzum kalmadı. — Sizler yine sadece bizim #aziz misafirlerimizsiniz. Murad Reis ona, efendisinin iki yüzlü bir adam olduğunu, bir taraftan kendisile İngiltere aleyhine konuşurken bir taraf- tan da İngilizlerle yaptığı pa- zarlıkta onları Türklerle tehdit ettiğini anlatmak, yapılan mad- rabazlığı yüzlerine vurmak isti- yorda; fakat artık bu İşi bir kenara atmış — bulunuyor, sus- mak suretile daha ihtiyatlı dav- med * * değil amma, Adapazarlı Mıstın pehlivan çok çetin bir pehlivan- dır, Bir de tabii Sarı Hafız var. — Ben esasen oraya Sarı Ha fız için gidiyorum. — Bunu anladım. Ne dedim, yüzünün akile dön inşaallah! Hemen hazırlığımı yaptım ve bir gün kala kısbetimi aldığım gibi Adapazarı trenine atladım. Trende Sarı Hafızla Kara E- mini görünce beni aldatmamış olduklarını anladım. Kara Emin neş'eli ve şakacı bir pehlivandı. Beni görünce gözile Sarı Hafızı işaret ederek: — Eh desene bütün baş peh- livanlar Erenlerde buluşacağız, Bakalım ödül kime nasib ola- cak? — Allah kime nasib onun olacak tabif. Sarı Hafız hiç ses çıkarma- mıştı. Yalnız beni görü biyeli bir tavırla selâ Ona döndüm: kacıkta güreşemediğim den dolayı çok mütcessirim. İn- ederse ce tere amıştı, —oaooaoauouoao e e— —T ranıyordu. Papas gitti. Murad Reis salonun kapısını kapattırdı; arkadaşlarına yakın tehlikelerini Meriyi diğini söyledi ve basından sevdiğini, ba vermediğini, kızın da kendisin sevdiğini ve beraber gitmeğe ra zi olduğunu anlattı. Sözlerini göyle bitirdi — Onu kaçırmağa karar ver dim. Bu iş doğrudan doğruya bana ait olduğu için sizi zorlı yamam, Yalnız başıma da kal #am kararımdan dönecek deği lim; icab ederse bu uğurda lümü bile göze aldım, Ne dersi: Dört korsan birbirlerine bak tılar. Uzun Ahmed cevab verdi Ben senden ayrılmam, re is; senin işin benim işim de mektir; ben de bu uğurda öl- meğe bile hazırım, Kara Salih ve Gâvur Ali iki: Bi birden cevab verdiler: — Ben reisle beraberim. Çipil Musa ilâve etti: — Reis ne emrederse ben o- nu yaparım. Murad Reis başını sa sallıyarak: — Ben şahsıma ait bir iş içii emredemem. sola Dedi. Çipil Musa merdce ce- vab verdi: — Vicdanım emrediyor Hepsi de birbirlerinin ellerini sıktılar ve böylece kararların Mühürlemiş oldular. O sırada kapı vuruldu; Çipi! Musa koşup açtı ve uşak Jan Lâroşla karşılaştı: — Ne var? — Gayet kibar bir genç kız ve bir şövalye, Murad Reiale görüşmek istiyorlar, ne emreder Biniz? Murad Reis bunu öğrendiği zaman: <Acaba Meri mi geldi?» diye düşündü; fakat yanındaki #övalye kim olabilirdi? Koşar Bibi bahçeye çıktı; sokak kapı- Sında ancak yirmi beş yaşların- da gik bir delikanh gördü; onu derhal hatırladı! Hanri Mon- pansiye: Arabanın penceresinden kız- kardeşi Terez Monpansiye bakı- yor ve pek tatlı gülümsiyerek Ona İngilizce olarak: — Günaydın Diyordu. Murad Reis ayni şe- kilde cevab verdi, elile delikan- lnın elini sıkarken diğer elile muhtegem arabanın kapısını a: I tı; genç kızın yere inmesine yat dım etti. Madmazel Monpansi- ye genç adamı gözlerinde parıl tılarla genç adamı süzüyordu: — Günlerden beri Pariste o- lursunuz da bizi hiç aramazsı- nız. Fakat işte biz daha vefalı çıktık! Hep beraber salona geçtiler. Delikanlı Murad Reisin koluna Birmişti: — Siz bizim hayatımızı kur- terdınız; ziyaret — borcumuz- dur; gükran hislerimizi tekrar- lamak fırsatını bulduğumuzdan dolayı bahtiyarız, İhtiyacınız ol- duğu takdirde hizmet edebilir- sek daha bahtiyar olacağız. O gündenberi kız kardeşim hep sizden bahsediyor. Niçin bizi a- ramadınız, adresimizi — vermiş- tik Kime sorsanız gösterirlerdi. (Devamı var) İK A gaallah şimdi güreşimizi ayırı- rız, dedim. Kısaca — İnşaallah! dedi. Sonra gönlümü almak için 1- lâve etti: — O gün Çerkes Ahmed bi- raz fazla ileri gitti. Kusuruna bakma! Pehlivanlık işlerinden o kadar anlamaz. — Keşki o da geleydi, diye cevab verdim. Hafız hiç ses çıkarmadı. Ce- vab vermedi. Her zaman söylerim Sarı Ha- fız çok terbiyeli ve iyi yürekli bir pehlivandı. Hilesi, fenalığı yoktı Bizi azarında karşıladı- lar ve arabalarla Erenlere gö- türdüler. Hakikaten düğün sa- hibi misafirlerini ağırlamak i- çin hiç bir fedakârlıktan çekin memişti. Elinden geleni yapmış tı. Bizi görünce pek memnun ol- du. Şerefimize büyük bir zi; fet verdi. Bu gefer yine a siliğe uğra- Yılbaşı gecesi içki 'a nsan oğlu tarihin çok es- ki zamanlarındanberi bir itiyad halinde içki içmek- Neş'elenir içer, sıkılır 1- binaenaleyh — içkiye kargı savaş çok zor bir iştir. Bundan 30 yıl evvel Yeşil Ayı kurduğu:- aman bu teşekkül fanta- har tedir zik bir et olarak karşılan mıştır Asırlık tarihe malik edebi bir ibtilâ içkiyi ayrılmaz bir za: in gti btili ak dini telâkkinin koruduğu züm kendini bu ibtilâdan kurta: bilmişti. Bu l paşlıyan Yeşil Aycı- lar bugüne kadar bıkmadan, u: sanmadan ilim ve fennin sarsıl. det itiyad ve hayatın olarak telh Bilhassa olan içki etmü re maz düşturlarına dayanarak sa vaşta bulundular, Bugün içenler dahi artık yaptıkları işin günah olduğunu bilerek içiyorlar. İçki nin zararlarını bir kaç cebheden incelemek lâzımdır, Evvelâ şah » sın bedeni ve ruhi varlığına yap tığı zararları göz önüne getire- lim, Şimdi misal olarak yılbaşı eğlencelerini ele alalım. İnsan oğlu her yılbaşında galiba bir yıl daha ihtiyarladığı için mi nedir; her halde teselli emniye- tile olacak kendini güya neş'e- nin kucağına teslim eder, Şimdi sizinle bir yılbaşı sof- rasını ve sabahını gözden geçi- relim. İtina ile h: lenmiş sofralarda gik bir sami- Miyet havası içerisinde yaşıyan yemek esnasında ve onu müte- akib içilen içkilerin en büyük düşmanı İnsan şuuru ve insan- hk şahsiyeti değil midir? Yapılan tıbbi tecrübeler gös- termiştir ki alkol gibi zehirler tesirlerini en ziyade yüksek ruh melekeleri üzerinde göte- rirler. İnsanlık şahsiyeti, yü'c- sek his ve ahlâk duygularımı- zın kaynağı olan beyin kışrımız alkol buharı altında bulanır, Ahlâki sansür kalkar, en yakın larına bile tecavüzden çekinmez. Cinayetler ve cürümler bu es- nada yapılır. Binaenaleyh yılba gının neş'eli ve eğlenceli geçine si için içkiden uzak bulunmayı tavsiyede haklı değil miyiz? İçkinin muzır tesirlerini, yap tığı delilikleri, sefil ve omura- bik iltihablarını, mide ve kara- ciğer bozukluklarını da göz ö- nüne getirirseniz fenalığın şu- mul ve ehemmiyetini bir kat daha açıklamış oluruz. Bütün bu söylediklerim yaşıyanlara a- it olandır. İçkinin bir de geleceğe olan tesiri vardır ki onun üzerinde daha dikkatli durmak zorundu- yız. O da nesle tesiridir. Alko- lün tohum ve zürriyet üzerine yaptığı tesir çok eski zaman- larda incelenmiştir. Eski Karta calılarda evlenen bir adamın ke- sin olarak bir hafta içki içme- mesi, sadece su rejimine gire- rek kanı temizlendikten sonra evlenmesi bir nevi kaide telâkki edilirmiş! Fere adlı bir bilgin alkol bu- ğusuna bıraktığı bir tavuk yu- Murtalarının civcivlerinde bü- yük soysuzluklar görmüştür. İs viçrede karnaval ve bağ bozu- mu zamanında anasının rahmi- ne düşen çocukların çoğunun gar'alı, abdal suç işlemeğe müs- taid oldukları tesbit 'edilmiştir. HMED PEHLİVANIN BAŞ GÜREŞLERİ| Tefrika 30:91 mamak için yemeklere çok dik- kat ediyordum. Kendimi iyi his sediyordum ve Sarı Hafızla kar gılaşıp kozumu pay etmek için bulduğum bu fırsattan — dolayı pek memnundum. Ertesi günü Mıstın pehlivan da çıka geldi. Güreş yeri erken den hazırlanmıştı. Civarda ne kadar pehlivan varsa hep gel- mişlerdi. Düğün sahibi ayrıca İstanbuldan en tanınmış Çinge- ne davul zurnacıları da düvet etmiş olduğundan cünbüş tam mânasile tamam olmuştu. Orta yerde küçük ve orta peh livanlar güreşirken baş gürel ler için de konuşmalara başlan- mıştı. Ortada dört beş pehlivan olduğumuzdan eşlerin tâyin e- dilmesi meselesi vardı. Ben doğruca cazgırı buldum ve kendisine ana ilk eş olarak Sarı Hafızı verin! dedim, Ben bura- ya onunla karşılaşmak için gel dim. Kendisile ihtilâflı bir güre şimiz var. Burada güreşimizi a- Ord. Prof. £. Kerim Gökay İsviçrede ıslah evlerine k çocukların 9650 si alkolik ana ve babadan dünyaya gelmiştir adli ailenin dö 32 soysuz 158 del bulmuştur Garnier kolik bir doktor 761 al- 131 sa Profesör Von Bunge içenlerin ni tesbit etmiştir. F 50 içen ve 50 içmiyen çocuklarında istatistik ieki Ç—Anlata ıı—ı' | î yapmı: içenlerin — zürriyetlerinin | 9090 sağlam ötekilerde ise an- cak 9610 sağlam nesil bulm tur. Bu hakikatler meydanda i-j ken yılbaşılarında, karnaval za- Manlarında içki içmek sonra bu zehirli kanla çocuk zürriyetini meydana getirmek insan cemiye tine bedbahtlar yaratmak de- mek değil midir? Üzerinde t1 k zaruri midir? rediği çocuğunun sar'alı ı olduğunu görmek, mücrim c rak yetiştiğini geyretmek bir a« 'na ve baba için vicdan azabı teş kil etmez mi? Fazla olarak içki — içenlerin yılbaşı günlerinde ve hafta son larında n asıtalarında cok kaza yaptıkları dünya istati>- tiklerinde yapılan bir araştır- mada kanda “51 1 nisb deki alkol sarhoşluk vermec Şi halde bir soförün arabasını hâ- kim olarak kullanmasına a?'ni olduğu tesbit edilmiştir. İste bütün bu ilmi haki ri göz önünde tutan Y n lünüz, eğleniniz, güzel meyvis — larımızın sularını içiniz, neş'eyi | tabillikte arayınız. Muvakkat —& bir delilikten ibaret sarho b tan korununuz. Yılbaşında yurd daşlarımızdan istediğimiz ve şahsiyet aydınlığıdır. Cürme ve soysuzluğa götüren içki - v- tanmdan uzak — bulunmalarınt tavsiyedir. Bu söz hoşa gidep mi? Tutulur mu, onu da zaman Emlâk Bankası ve Yeşilay Piyangolarında kazanan No,lar Ankara: vi (Hususl) — Emlâk Bankasının Küçük Carf hesapla- ra mahsus ikramiye keşidesi An- kara'da çekilmiş tir. Kazanan numaraları bildiriyo rüz İstanbulda döşeniniş bir ev ka- zananlar: 9808 Emin Gülensoy, 11037 Ga hb Bilen: 10.000 lira kazanan: 1063 Hediye İhsan Borlu Ankarada bir arsa kazanan: 6715 Ercüment Bedi Erdal 500 lira kazananlar: 7891 İnayet Çetin, 2980 Ethem Kalaycıoğlu 200 lira kâzananlar: 6483 Aydın Özerden, 8490 — Ali Karadeniz. 100 iira kuzananlar: 10797 Mihal Brolidis, 10369 Ali Riza Gürcan, 4703 Hayrettin Tâ naçan, 4646- Hakkı" Özenç, 7478 Ülfet Çamer, $777 Mehmed Suzi Bibinoğlu, 136 Düriye Arıkoğlu, t05 Atıf Senel ,203 Yusuf Turan 9661 Belkis Güran 50 lira kazananlar: 6982 Osman Tanındı, 4870 Bro nislava Maskleviç. 10083 Muam- mer İran, 11294 Rahmi Bekem, 10808 Ayşe Akıncı, 5821 Temel Çaçanoğlu, 9280 Leman Gürün, 10435 Saim Ormanoğlu, 5881 Nadi re Başal, 4258 Ah Riza Teymen, 1952 Hatice Kiper, 285 Tevfik Din cel. Yeşilay Piyangosunda isazananlar Yeşilay Okumayı Teşvik Piyan gosu 30/12/1948 — perşembe günü İstanbul 6 Noteri ve vilâyet me- murları ile diğer yetkililer huzu- Kazanan numa runda çekilmiştir. raların listesi Radyo: 26796 Yazı Makinesi: 02394 Bisiklet: 17415; Lingofon 04219, Yazı masası 09150 Fotoğraf Ma kinesi 12272 Hayet Ansiklopedi- #i 02541; Altır dolma kalem 08522 yird edelim Cazgır hemen: — Olmaz, dedi. Hafız diğerlerinden daha pehli- vansınız. Evvelâ sizlere Kara E- minle Mıstın pehlivanları vere- ceğiz. Bunları yendikten sonra sona kalınca rahat rahat gü gir, güreşinizi ayırd edersiniz. — Bu hareket doğru değil dir. Birimiz yenilirsek sonra kar şılaşamayız. Çünkü Kara Emi de, Mıstın da biz ayar pehlivan lardır. Bunlarla benim çok gü- reşlerim vardır. Sonra Sarı Ha- fiz da bu işe razı değildir. — Kim demiş? Sarı Hafızla Az evvel konuştum. O da sözle- rimi yerinde buldu. Ona Kara Emini vereceğim. Sen de Ada- pazarlı Mıstin pehlivanla tuta- caksın. Kara Eminle Mıstın da buna razı oldular, Fena halde canım sikilmişti. Bu işte zararlı çıkacak yine ben dim. Çünkü Adapazarlı Mıstın pehlivan Kara Eminden çok da- ha pehlivandı. Ben onu eğer ye necek olsam bile çok uğraşmam T Halbukt- Sarı Hafız Kara Emini kısa bir za- Sen ve Sarı m gelecekti. manda yenebilirdi. Bu suretle © dinlenmiş ve ben yorulmuş bir halde tutuşmak lâzım gelecekti (Devamı - va: 24908, Kol #aati 21277, Pergei va kamı 28109; Hokka takımı 0172 12860, Çocuk Ansiklopedisi 148514 Türk — Meşhurları — Ansiklopedisi 05352, 28173, Otomatik cep feneri, 90112, 25824; Futbol topu 15T42ğ 31902. Sön rakamlarına göre a. zananlar: Son 4 rakamı (Dolma kalem, son 4 rakamış 5226, 8036), (Oku' çantası, son 4 rakamı 8226), (Dolma kurşun ka lem, 3057, 4450, 4771, 7618, 8782:, (Suluboya Takımı, 1297, 6750, 8762), (Yağlıboya —takımı, 1044, 4127, 7678), (Makineli defter, 2041 8684, 6525), (Renkli kalem takımı 1358. 1673, 3765), (Bir Düzüne ka lem, 1280, 4972, 9835), — (Renkil Güneş gözlüğü, 4319, 5274), (Çe- lar masa saati, 1576), (Masa aba Şuru, 6318), (Traş takımı, 6854) 7 (Muhtelif lügât, 0938, 8809, 4747) (Birer Düzüne defter, 0788, 1992; 4951, 5045, GOS1, 7686, 8541, 9247, 9965.) San 3 raxamlarına göre: (Naylon kemer 198), (Erkek ça rabı. 297), (Çeşiti! mendil — 313, 473), (Kravat, 772), (Diş fırçası 839), (Tarak 068, 761, 847), (Mull telif Haritalar, 174, 623), (Yeşilay, Gergi abonesi, 064, S14, 650), (Da var takvimi, 158. 209, 224, 3u9, 367), (Çeşitli Kitab 255, 391, 867 Son 2 rakamlarına göre: (Çeşitli Kitab, 00,83), (Traş sa bunu, 47), (Diş macunu 38). Not: Hediyeler © Ocak 1949 cat şamba gününden itibaren 21 94 cak 1949 gününe kadar cemiye 4 tin Cağaloğlu, Nuruosmaniye cadı No. 17/1 deki bürosundan dağıtıs lacaktır. Cahide Şehir Tiyatrosunaan istifa etti Şehix tiyatrosu sanatkârlerın dan Cahide Sonku, henüz açık lenmiyan bir sebebden — dolayg tiyatrodaki vazifesinden istifa evmiştir. İleri - sürülen — tahminlerden Cahide Sonku'nun arkadaşlı. - de aralarında çıkan ihtilâfların bu istifaya sebebiyet verdiği anlaşılmaktadı! Diğer taraftan öğrendi göre Cahide, geçen yaz Lo-dra ya yaptığı seyahati sıras Ja İngiliz film şirketlerinden -Act hür Rauk> ile anlaşmış ve şir- ketin Türkiye — mümessilliğiai fizerine almıştır. Cahide Sonku, film idhali işlerile n za bundan böyle uğraşacak, bu arada yerli film de çe v& cektir Sunatkârın bu hareketi, Ü- yatro muhitinde teessürle kaz Blanmışta Ş Malümatına müracaat ettiği. miz Şehir Tiyatrosu sanatkâre larından Vasfi Rıza Zobu, hir baftadanberi hasta yattığı cis hetle bu konuda hiçbir şey bil mediğini, bu hâdiseden doleyt mlteessir olduğunu söylemişt'r. İnönü Armağanları 10 k Ankara: 31 (Husust) — İi nat ıhtıra ve keşt eserleri sah lerine verilecek olan İnönü ar « gi | ocakta verile n 56 mağanları izönü zaferinin nümü olan 10 ocak günü mer vş i le verilecektir. Eserleri tetkik » çin seçilen juri çalışmalarına de vam etmektedir. Bir kaç güne ka dar hangi esetlerin kazanacığı VA Fin olarak anlaşılacaktır. _J ı eef ığ | |

Bu sayıdan diğer sayfalar: