BAXFA b Anlatan: Aziz HÜDAN Yazan: C. R. bunnann ARAAARANAN KUN ANASARA Ğ Bir. kımı Büyük —harpda) ler ve aza olarak bilhassa (Teşki- « Teşicilâtı mahsusa » mami«| Jâtı Mahsusa) da çalışanları aldı- le yücude getirilen ve islâmlat| lar. Anadolu hareketleri başlayan- asında propoganda we cepheler-| ca (Kamakol), (Güneş), (Yavuz), de y çeto hareketleri yapmağa me-| (Yildırım, (Pelaf-i vatan) gibi da- mur edilmiş ölan teşkilât tarafın- dan "memleketimize getirilmiş olan lar, diğer kısmı İngiliz ordusu bir likde İstanbula girmiş olan Hind kıt'aları, Intellicens servis bu iki kısım Hündlilerin gerek birbirleri- le ve gerekse Türklerle temas ve münasehetlerini önceden inceye bil mok we iher hangi bir hareket ve el birliği yapmalarına meydan ver memek maksadile Mustafa Sagir- den istifadeye çalışmıştır. tagiltilerin casusluk Usulü Togiliz gizli servisi bu gibi işle- rin iç “yüzünü anlayabilmek için daima — gu — tedbire — müracat eder; Kendi aleylilerinde ça Jarın siçine adam sokmak veya on- lardan birini elde etmek mümkün olmazsa derhal, gene kendi aleyh- lerinde we düşmanlarının maksa- dına uygun bir teşekkül — vücude getirmek, oraya girecek millicile- rin maksnd, tetibir ve hareketleri- ni günü gününe ve derinden anla- yıp 'takip'cetmek. Bu plan Hindis- tan ve #Almanyada en iyi şekildei tatbik olunmuş ve çok muvaffak olmuştur. İşte Mustafa Sagir de işe bu 6-| yunla başlıyor. Evvelâ — yukarki yapurda adı geçen Hindli - Niza- meddüile görüşüyor. O zamanlar, gHitülahmer - Kızilay» — başkanı merhum göz tabibi Esat Paşa idi Nizameddin de Hilâliahmerde ça- lıgyordu. 'Esad paşa islâm birliği ve 'İslam propogandası taraftarm dır ve ilk/karısı da Hindli bir aile- ye'mensabdur. Nizameddin bir gün' (Mihracedtdin) ağında 'Hindli bir binbaşıyı Cagaloğlundaki Hilâlıah- ha ibir tçkım gruplar türedi. Bun- lar Anadolunun direktifleri daire- sinde çalışan ve ssimlerini degişti- ren hemen hemen âynı kurumlar dır. Son zamanlarda ortaya yalnız (MLM) ve (Felâh) kalmıştı. .Bu grupların başlıca vazifeleri - Ana- dölu ile muharebeyi temin etmek, Anadoluya zabit, asker, silah ve cephane göndermek, icabında — İs- tanbulu bir katlıama karşı müda- faa setmekti. İşgal kuvvetlerinden pök gizli olarak çalışan bu grup- ların mevcudiyeti, hiç şüphe yok ki, itilâf gervislerinden anlaşılmış- tı. Wakat bunların şef ve azaları kimlerdi? İstanbulda — Anadolu i- çin çalışan başka kimler — wardı? Adam we silâh masıl kaçırılıyordu? Bunları anlamak için en ziyade pa ra ve-gayret sarfeden İngiliz ser- visi âdi. İstanbuldaki casus ajanla- rı bu moktaları öğrenemiyorlardı. Mustafa Sagirin Hind murahhası olarak Milli orduya ve müslüman- lara yardım için gölmiş ve ilk te- maz ettiği adamlara 'bu — kanaatı vermiş olması İntellicens servisin işini kolaylaştırmıştı. Mustafa Sagirin ilk temas etti- Gi grup (KIG) yani (MLM.) den sonra teşekkül eden (Karakol gru- budur. Bu temasın masıl ve kim- lerle Olduğunu İstiklâl mahkeme- sinin sorgu ve vesikalarından çı- karacağız; bu vesikalar aynı za- manda bize gösterecektir ki, ne İntellicens, ne de Mustafa Sagir zannettikleri gizli — maksadların gizliyememiş ve daha ilk temas- da TTürk zekâsının, TTürk vatancı- mer mefkezinde Esat Pasaya geti- riyor. Mihraceddin Esat Paşanın' karısile uzakdan takraba — bulunu- yor. Çesitli gruplar Büyük (Harpde (Teşkilâtı Mah- susa) adile geniş kuvvetli bir ku- rum vücude getirilmiş — olduğunu yukarda söylemiştik, Harp bitip de İttihâd ve 'Terakki hükümetin- don karp Barafdarları öteye heri-, ye kaçınca burada kalanlardan bir kısını (M.M) yani (Müdafaai Mil- liye) namtle bir grup teskil etti- erem mücadelesi- mi? Heyhât! (Baştarafı 1 incide) kimso yoktur!» dedi kesti; o za- man inaumamıştım; şimdi hak ve- Fiyorum. Beni'bu mevzua avdet ettiren sdbab 'okuyucularımıdan birinin fer yadıdır. Bu feryad, benim sütunu- mua (aefir) inden aksediyor; Al- lâh vere de bir «ikaz sayhası» ol- val, Her yerde olduğu gibi Erenkö- yünde de bir sanatoryom vardır. Bu mücssese Astanbalun en güzel sayfiyelerinden biri olan o civarı körletmiş gibidir. Mesesâ — sanatoryomun — yakı- zunda «koz yatağı» denilen bir me sireye yazın, herkes gider; asır- hik ağaçların gölgeliğinde, havuz başında yangelir akşama — kadar hoşca vâkit geçirir. Orayı tutan Mehmed Efendi sanatoryomdan sonra müşteri azlığından gikâyet ediyordu. Halk, hastaların kahve- ye-devanımdan şübhelenmiş ve ya- vaş yavaş ayağını çekı etrafta- ki köşkler hele bitişi ye Nazırı Reşad paşanın köşkünün bahçesinden kimse meyva bile ye-| $ meğe cesaret etmiyordu. Bir gün ressam Cemal Tollu: «Sanatoryomun dağımı üstü açik olarak 'bahçelerden geçiyor. Bizim ©v de yol üstündedir; me yapaca- Bımızı bilmiyoruz!» diye derd yan- huşta, Galiba, sonra bir kasmını kapatmışlar. Şimdi okuyucularımdan ve dost |© larımıdan birinin fim: Krenköyünün verem hastatıme- Yâğımı, merhum Küzım Kara- Fy köşküne kadar kapanmış, ymdan sonra apaçık bir halde akmp kil'vor içinde ördekler, tavuk- ııııııı ehemmiyeti —anlafacağı- gn yanında hiç kalır. Adamcağız geçen gün 'ne görsün? Misafirliğe gelen baldızının çocukları canbul gumbul verem deresinin içinde oy- huyorlar. Üzeri pıhtalaşmış bu ö- lüm çukurunda birbirlerine çirkef atarak gülüşüyorlar! Adamcağız — deli gibl olmuş... Haksız mı? Artık fazla bir şey yaz feryadıma gele- lığının gözü onların maskesini de- lerk ç taraflarını görebilmiş ve zamanında Anadoluyu haberdar et miştir. Vesika -2 #İstanbulun 16/Mart işgalinden sonra eskiden mekteb arkadaşım olan Hindistanlı Nizameddin efen- di tarafından doktor Mustafa bey isminde Hindistanlı 'bir zata tak- dim olunmuştum. Bu zaf — kendisiti Hindis- *tah Hilâfet kemitesi murahası ola Tak takdim etti. O zamanlar Hin- distan Hilâfet komitesinih Avrupa payitahtlarında lehimize olan çalış ması dolayisile kendisine çok hür- metikâr bulundum. Bu zat (OKford)dan Mmezun ve (Haydelberg) darülfünundan felse fe doktoru ismini haizdir. Farisi, İngilizce, Almancayı gayet güzel biliyor. Arabcayı da bildiğini zan- ediyorum. İstanbulda — bulunduğu kısa zamanda Türkçeyi az çok öğ- venmişti. İlk tanıştığımız zaman Beyoğlunda bir apartımanda otu- ruyordu ve benden Türk mahalla- tından birinde bir ev bulmaklığı- mı rica etti, Bir kaç gün —sonra Baraçhane başında evimizin yanın da denecek kadar yakın bir evi ki- raladı. Yakın Ohması dolayısile her' gün kendisini zıyaret ediyordum. Kendisinin böyle mühim bir vazi Fe ile geldiğini duyan herkes zi, retine koşuyorndu. (Devamı var) Hep verir, beş on takke de rahat: Ş larsın; — © döktoru : — Meselâm İzidor paşa — Birak yarmayı. O, hekim de kasab. Baş marifeti kesip yüz: $ mek, Evvelki yıl boynumun öl; $ sünü aldım. Ameliyat lâzım demiş- ti de bilmem neme sapantaşı, mu- 8 ayenehanesinden dışarıya uğtamız- Ş tım. — Beyoğlundayız; etrafta dok- tor kayncer. Başkasına gideriz! Iztırabından mumya, sarısına dö- $ nen, soluğu soluğuna yetişmiyen R Yohya Beyin alaından şıpır Şıpir Y terler damlıyordu. — Arasıra idrarım biraz tutu: N lur; sızılar, vecâlar duyardım am- yanında 4 ma onlar bu şimdikinin ğ ballı börekti. Gitgide arta benziyor. — Nerden kefş ettin? Mukadde. ma Çastroloji) tahsil eylediğini, $ (astrolok) yüni müneccim diploma $ m aldıfını bilmez idim. Vesveseyi At; ueta bir (spesyalist) tedavisi. Y ni müteakib geçmezse şu bilekle- Yimi keserim. Dediğime nanazın âce daa 'büyük teminat mı İstor- sin? Eğer savulmazsa, kızkarde- gim Aznif'i toprağın altında göre- yim, 'Daa kuvvetli kelâm m diler- sin? Aznif denizde 'boğulsum, Çı- karsınlar da Morgda kadavrasımı #erüguş edeyim!.. — Sultanım beldediğini de unut- ma, 'Niye gelmedi diye dokuz do Btrur. Mmağa Tüzuüm yok, Biz olun da bu gartlar &Verem mücadelesimi? Üiye bağırmayın!,.. içinde Heyhat» - Saklancak değilsin. “Telofon açıp — keyfsizlendiğini beyandan gayri çare yöktur. 'Boğfaz promena dı mecburiyeten vakti ahere kal. ÇALAASASANALAKAALANLARIYAARLEDN OKUYUC I)IW M RI Yen! Ulaştırma Bakanının dikkat nazarına Hüviyeti mahluz. bir olu: yucumuzdur Devlet 1 >lları vapur- Tarmdan bi aile ukdar içindedir. Ma asıl geçineli k ve sefal aşlarımızın arttırılmasını, in saniyet namına, vatan namı na #iodan — namıma ediyoruz. rma — Ba- Kkanlığının bi sını biz. kamarotlar, — istir- ham ediyoruz. Bu iş, idat sal etleri dışına çi makta, hükümet konusu ha- line gelmektedir. İdare do bizim ricamıyı desteklerse mo sele kalmaz xan ve Ümidin- deyiz. Koni Wiaştırma Baka- munn da Şükrü Keçak gibi gemi mübaynası veya Ame- rika heyelleri gibi pek Gli (!) işleri olmasa gerek. Tuzla Beladiyesinden şikâyet Başta buülununlar; gazete- mde EŞeker her me kadar müddet için wesikn İle işerel koyma- verilecekse de, şekerden ma- mul maddelere zam yapılmı- yacak ve zam yapanlar da; Milli Korumma — kanunu hü- kümleri datılkade — cozalandı rilacaklardır» diye — barbar bizim Tlll!ı kö- bağırırken, yünde Diyeceksi bunda kabatati aedir' da doğru. Belediyonin ismini bi daki Jovhada — gören mode kontrol yapmasını — bilmiyen ve 'hattâ yapmıyan bir bele- diye olduktan — sonra 96100 Zam yapsa da yorinile olmaz mı? Başta bulunanlar istedik- leri kadar hoyanat — versin- ler. zAnlyana sivci sinek saz, Anlamıyana davul zurna Tuzla — Şefik Oğuztnay Cumhuriyet Oad. —Sarı- doğan S0. No, 6 POLİSTE Taşocağı çöktü, bir amele öldü Kâğıthane civarında Hasana ait taş ocağında dün sabah çök- müş ve ameleden Ali ile Hüse - yin, toprak altında kalmışlardır. Bunlardan Ali derhal ölmüş ve ağır yaralı Hüseyin hastaha neye kaldırılmıştır. Adalet doktoru cesedi muayo ne ederek defnine ruhsat vermiş tir. Manavın marifeti Üsküdarda Selâmsız mahalle sinde oturan Kemal evvelki gün ayni semtte manav Hakkı ile a lış veriş yüzünden kavgaya tu - tuşmuştur. Kavga esnasında Hakkı bıçağını gekerek Kemalin K sın! — Hastalıktan maatalıktan bah- setmek doğru değil, beni çürük sa- rir, Başka 'kofti yok mu be? — Öyle ya, çaynesine münasib bir piyaz dayarız, yutar gider. Yahyacağız o bitik, perişan ha- linde çeneye dayıyacağı piyazı he men bulmuş, yine oğuna oğuna, kıv rana kıvrana diyordu ki: — Messlâ Şişliye giderken Har- biye mektebinin önünden geçiyor- muşuz. Birden otomobilin ivir 'zi- vırı bozulup zıaklamışız. Tam o 08- nada, Tİstanbuldaki İtAf kıtaları umum başkumandarı elimle kapı- sından çıkmış, otomobiline 'binmek üzereymiş. Boni görünce, tercüma- runı koşturmuş; (Maslaktaki aske- rimi teftişy ödeceğfim, buyursun, be raber gidelim) demlş. Gel de tekli- fini kabul etme. Padigahın, Sadrâ« zamı, Seraakeri 'bile onun bir de- diğini iki etmiyor.. Hlülâza, tele- fonu sen açar, bu ağzı kullanırsın Avadisolifim! — Mükemmel!.. Akar sular dur; duracak mazeret. Doktor tedavi ni mütoakib iyileştin mi, (Cerara: Tin rühsatını İstihaale muvaffak ol dum!) deerek göne seninkine gi- fab etmek münklndür. Takaat, herhalde ve hergoyden akâem, sıh hatin namına bemen bir gpesya AAt g000006 YENİ SABAH Milyonluk yeni bir Tekel yolsuzluğu Bu işi tahkik eden & Yüce Divân Naibi: aranın. ekseriyetinin Suad Hayrinin emrile harcandığı tesbit edilmiştir,, diyor. Suad Hayri Ürgüblünün Güm. vük ve Tekel Bakanlığı zamanm da kibrit ve çakmak muvakkat idarelerine ait bir mülyon 100 küsur bin liranım o zaman Kaba taşta yapılmakta olan , Tekel u mum müdürlüğü binası inşaatı: na harcandığı tesbit edilmiş. Yü ee Divan bu paranın sarf şekli hususunu mahallinde tetkik et- mek Üzere, üeyelerinden Ba - ha Ardaç'ı naib tüyin ederek İs tanbula yollamıştır. Bir hafta - danberi, yanında Tekel yolsuz luğu tahkikatı müfettişlerinden biri olduğu halde, umum müdür tükteki dosyalarda tetkikatta bu hman Baha Ardaç dün kendisile görüşen bir arkadaşımıza Şun - ları söylemiştir * — Umum müdürlük binasi çinşaatına Barfedildiği tesbit edi len paranın Buad Haydi Trgüblü! nün emrile mi, yoksa ondan haj bensiz mi bu üşe tahsis eâildiğini tetkik ve tesbit etmek üzere gel miş bulunuyorum Şimdiye kadar yaptığım tetki kattan elde ettiğim metice para nın ekseriyetinin sabik Baka - nın emrile bu işe sarfedilmiş ol duğudur. Tetkikatım bir kaç güne ika- Gar bitecek we neticeyi bir vapor' halinde Yüce Divana götürece” Bim.» —üi şüilne etğğinde ĞĞ eli EKONOMİ: Türkiye - Finlandiya ticaret anlaşması Hp İsveçle yapılan ticari anlaş - madan sonra Finlandiya ile ya - pılmakta olan ticaret görüşme - leri neticelenmiş ve 20 haziran dan itibaren —meriyete girmesi takarrtr etmiştir. Bu anlaşma da kargılıklı fi - nansman ve serbest dövizle tedi ye esaslarına dayanmakta — ve her iki hükümet, dolarla tediye yi anlaşmaları hitamımdan son- raya bırakacak şekilde muva- zeneli bir mal mübadelesi esa - sım tatbike karar vermiş bulun- maktadır. Yeni anlaşmada Jlis- te usulü de kaldırılmıştır. Yumurta ihracında yeni kararlar İsvigre yumurta alıcıları tacir lerimize müracaatla, İsviçreye ihraç edilecelç standart naturel yumurtaların, kendileri tarafın dan göndetilecek hilcreli mukav va kutulara yerleştirilmesini iz temişlerdir. Ticaret Bakanlığı buna mü - saade ettiği gibi evvelce 1440 lik sandıklarla ihraç edilen sa- dece naturel yumurtaların da 360 lik hütereli mukavva kutular lâ ihraç edileceğini karar altına almıştır, Yurdda tütün satışları Şimdiye kadar — tekmil tütün bölgelerinde 66.971.597 kilo tü tün satılmış olup, müstahsilin e linde halen 37.351.000 kilo tütün bulunmaktadır. Satılan miktarın 42 milyon ki Tosu, yabancı firmaların da iş tirak ettiği Ege bölgesindendir. iki yerine saplamıştır. Yaralı hastahaneye kaldırıl - mığ ve suçlu yakalanmıştır. &6 İlste müracaata mecburuz. Baş parmağı şakağında, düşü- nürken: — Buldüm, aradığımız Lokmamı dedi. Kimdir der isan, doktor Artin Sülüktüyan! Sülükeüyü, mülükeüyü bırak allasen! — Wabana atma herifi!.. Dede- si, Sultan Mahmud — Efendimizin Sülükcübaşısı olduğundan — ötürü bu lağabı almış. Poderi eerrah idi; kendi de Prankef Jın Montpellior fakültesinden allyyülMlâ derecede cperatör diploması almıştır. İstan bulda eşivaz bulunur, Bizim milyo- nenlerdon menşur Tulumbacıyan'ın, Civatacıyan'ın, kuyumcu — Zümrüt- ciyan'ın tahibi hususlaldir. Adı Yâ- zım değti, bildiklerden 70 lik bir zengine geçende prostat operas: yonu yaptı üse Tütiyar ondan son- ee bilem tuttu; kıyağın kıya rile Don juan gibi yaşoor. Şu- 'nu da dermeyan edeyim: Şâyed SÜ Tükdüyan istirahat tavsiye eden CEvine git, İKi üç gün yat ki gorl: an gifayab olasın) der İse hanıma bir afız Gaa külleniriz. (Ceneral hazretleri akgam yemeğine beyimi alikoymuş. Harbiyedoki (Kartiye Joreral) indla kargı bekargı - taam edecekler imiş) derim. afzade, bir daha abdestha aESODU GDU LADAĞ V VKĞDN ÜNİVERSİTEDE: Dekan seçimleri dün başladı z İstanbul Üniversitesi F'akülte lerinde yeni Dekan seçimlerinim evvelki gün yapılacağı, alâkalı- larca bildirildiği 'halde, “bilinmi- yen bir söbeble tehir edildiğini dün yazmıştık. Diğer taraftan öğrendiğimize göre Teknik Üniversite Mimarf Fakültesinde evvelki gün seçim yapılmş, fakat bazı profesörle- Tin, mukabil Gökdoğanın Dekan seçilmesine itiraz etmişler, neti cede vaziyeti Hukukçulara ha vale ederek seçimin muteber ol madığı yolunda bir karar almış lardır. Dekan seçimle: lektrik Fakülte: miştir. Diğer taraftan İstanbul Üni - versitesi Senatosu da dün öğle; Gen evvel ve sonra iki toplantı dpmış, Dekan seçimleri etrafın la müzakerelerde bulunmu: — 26 Haziranarasında Rakülte lerin istedikleri bir günde seçim yapabilecekleri karar siltma alın Mıştır. Üniversitenin Veznecilerdeki inşunl Üniversilenin Veznecilerdeki büyük inşaatında Edebiyat Fa- kültesine ait kısmınım ihalesi 7 mülyon 800 bin liralık münakasa' ya konmuş fakat dün hiç bir Mütcahhid talib olmamıştır. 'Tehir edilen ihalenin ne gün yapılacağı belli değildir. Özel Okullar Yardım Sandığı kongresi Özel okullar yardım sandığı, dün saat 17 de Sminönü Hal - kevinde, yillık kongresini yap- mak üzere toplanmışsa da, ekse riyet temin olunamadığından, gelecek perşembeye tehir edil - miştir. ne dün de E- inde devam edil| neye girdi. Vine zuhurat yok. 'El leri kasıklarında, uflaya puflaya, iN büklüm döndü — Çatlıyacağım ; gidelim bâri. Evi ? — Bek yakmdadır; Feridiyede, Kömürcü tükkânmın yanımda, cs- ki, ahşab bir binadır amma bak- ms haneye, Tapusunu fühülene GÜov- Tettirecek değilsin, —sen, Sülükgü: yan'ın erbablığına bak!.. Feridiyeye gittiler. Kaplama tah talar kararmış, kava dönmüş, köb: 'ne 'bir 'ev. Avadis 'kapıyı çaldı. T? çeriden çatlak çutlak, yağlı bir l din sesi: — Apik, bu isaate kıdar merde Bİz? İzmariti Arşaktan tava: edoorum! — Benim Takuk teyze, ç, mülg: teri getirdim. almışım, Dudu, doktorun anasıydı. Kulak ları ağır işltiyor — Tellâl Agobsin? Odaya kira- ya vermişle, pazarola! Yukarıda müşterisizlikten sinek avlıyan doktar, sesi duyunpa, pone cereden bakıp otomobili, içindeki kalantur kılıklıyı görmüş; - paldır küldür aşağı koşmustu. Kapıyı aç ter — Vay, sensin, Avot? (1) Avadla, kulağına ee EREDE GT Bu cesedi göremezsiniz Alâeddinin cesedi tekrar gönür Türken Betül ile bir şahıs arasında münakuşa çıktı e— Salı günü Beşiktaştaki Yah -| ya fendi mezarlığından çıkarıla Tak morga gönderiten Alâattm Aykutun cesedi, kafatasının 0> topsisi #onunda dün tekrar defi neditmiştir. Kodasını vurduğu ididasile 1. indi ağır sezada yangdanan Be- tül Aytun dün sabah morg mü- dürlüğüme müracaat ederek A- Iâattinin cesedini başka bir me zarlığa defnetmek için müsaa- de istemiş, Fakat savcılıkça bu- na müvafakat edilmemiştir. Alâattin Aytunun cesedi ge - ne dün bir törenle ebedi istira hatgâhma - bırakılırken, binl Rüştü Sarp (Alâattinin akraba- Bsı) mezarın başına « — Bizim haberimiz yokken bu tabutu gömemersitiz- demiş ve bu yüzden Betül ile araların-| da münâkaşa çıkmı Uzun bir münâkaşa sonunda savcılığın izini var» diyen polis- ler müdahale etmişler we tabut gömülmüştür. Morg da raporunu dün 1 ânci Ağır Cezaya göndermiştir. ÖZ- rendiğimize göre raporda Alanti tinin kafa tasındaki yaranın in- tihar neticesinde husule geldiği bildirilmektedir. —a Vei ADLİYFDE erek Heybehiada cinaye- | tinin duruşması Hai Bir müddet evvel, Heybelinda da balıkçı Manol Musari ile ara| baci Hüseyinin aralarında bir| münakaşa çıkmış, Manol: « — Hüseyin öbür dünyadani sana mektup var'» demesi üzeri ne araba sürücüsü bıçağını ge < kerek genç balıkçıyı öldürmüş - tür. Dün 1. inei ağır c mesinde yapılan duru vacı Agata (maktulün annesi) 10 bin lira tazminat istemiş ve gavcı da katilin 18 sene ağıri hapse mahkümiyetini talep et - miştir. Sanığın müdafaası için başka güne talik edilmişti! Haydar Çınarın dünki muhakemesi İstanbul vapurunda vükubu - lan çakçılık hâdisesinden sa nik kamara memuru Haydar Çi nar hakkındaki düvanın duruş - masına dün 5. ânci asliye ceza; malikemesinde bakıdmıştır. Dünkü ceisede hazır bulunan, Banik Haydar 'Çınar kendisine isnad olunan şucu kubul etme - miş ve üzerinde getirdiği yaban cı devlet paralarının başkaları - na ait olduğunu ileri sürmüş —| tür. Şahid celbt için celse talik edilmiştir. celse ’WM—W..W.—;W»WM»wwmmwwwwmmmm“amw AMT TLSTSSMESOTTSA Agobun Kazı — Yazan : SERMED MUHTAR ALUS — Sana getirmişim! diye da çabucak çıtlattı Sülükçüyan soka; mobilin önünde yerle: me) ettiniz. mübahi eylediniz, 'har) neme geref verdiniz: Yahyanın költuğuna girdi. Ağ rüdüler. Kızartilan bal kusu taşlığı bürümüş. — Doktor; özlür diledi: — Affedin bayim, #fendim. AAşIĞI cımız Horap 'Dudu barbunya ttavai edoor, kuzinanın kapısımı açık bi rakmış! Muayene odasın gıktılar. Kavaf, zade rengi kül, göğsü Icalaycı kö ğü, yine karnını, kasildlarını o Buğtura a muşamba mıırg e “zorlukla Gturdu. Avadis, Iiıhu—xn girişip: ğ — Refakatimdeki çak muhteseam' l Wwe| kıymetli dneııım hmm_ Vlln'ıv;_ beti orta kât cevantblerinden ira-$ hatsızdır! Doktorlar taş illetineğ mübtelâ olduğu mütaleasında Iıug lunmuşlarsa da!.. Derken, Artinği lâfını kosti: & — Altkı sus ol, ötesini benim zanasitim. Profesyonunm rır:ih*k“ıkğ tir; ürorloklük İlüvesine kalkışma, $ İki karpuz bir koltuğa sığın: Girişti malümatfuruşluğa: — Frenkcede (Calcula), Osmansi buada (hasat) tübir edilen meşane; LEPEKARA. taşlarının alâmetleri, Gârazları a-$ yan beyan müşahede edilir X va var) $ amı var $ —— &i 11) Avet, Avadisin Tasaltılmısi dır. ü srssesacenti ğ HER SABAH | Yeni kabine ve “m utavassıt halk,, Y B kinci Hasan Sülca kadbitm *i haldanda az mürekkek sarfedilmedi. rirler görüşlerini, Gövüşlerini, arpa ekmeğine yatati halik sövüşlerini ve bazı mülletbtbe killeri de sağdan geri dönüşteini açildadılar. Fakat hiç bir gazebö ci ll edip de yeni kabine haklamı da «Mütavassıt vatanday» devileti Başmuhare fıkracılar köre «Sokak adamı» nı, yâni esnafı ilç scisi ile, kondoktör ve gemicisi ll ' Asal adtarabı geken milleti yani e mmmüü enlâri göyle-bir yoklamadı, onuN ne düştündi ormadı. İşte ben dün bunu “yaptım, 9 Gksildiği gidermeze çalıstım. Öylg yal Yeni kabine hakkında Londraa a çıkan Calan gazetenin mütalem larını öğrenmekten — ziyade bana bizi mahalle bakkalının, yorgans v Ustası Kartbastı Mehin gıvan — Balihin ne — düşündül bilmek Üaha ehemmiyetli idi. Çüns mağlr otar hnete kü vergiyi veren ve arı ni bulmaya çıtlışan dmgiliz #inin başyazarı değil, bu » keş ve ferdli kütledir. * Byden çikar çikmaz ilk karşılaş« ım umumi elkür temsilelsi, kös şedeki Karad izli bakkal oldu, Dükkünımın önüne iskemleyi stmış camekânm önündeki ipte asık du- Tan gazetelerden — birini çokmilş (bicim bekkal küçük vasta lur taşiyecilik de ya Selüm, sabahtan soura sordumt — Saka hakkmda we düşümü- yersun Temel reis? Bizim Karadenizli bakkalm ge micilik ettiğini kimse görmemişti amma mühallelle hep reis aökle e- milit; “Karadetiizliliğinden — ötürü olsa gerek. Mani şu ömrümnde as- keri ünitorma «Paşam» devrin veziti Birden sualimi anlamamış Glar cak ki: — Ha hangi Sakayı sori cevabını verdi, Kürdü mü, Pizam Mustalayı ga. gibi — Xok canım, Hasan Sakayı 60- ruyoram. ddü. Belli ği ki Karade- öt gayreti bizim mahâtte t ebmüşti. im dişlerini meydama çıkaran gayvan bir tebessümle: — Aslan, aslan! diye böbürlen: di, körmeyimisin hacıyatmarz gi- bidar; Üüşer amma yine kalkar, a dimdik ayakta turur. tleasına baş vurduğam bah- | çıvan Salih — Beyim, dedi, Allah — devlete zeval vermesin, yalnız şu yağmur duasına bir son verseler e wah- metin arkası kesilse... - Kağmur, sel, «dolu birbirini kovalıyor. Fap- rak vıcık çamur, işliyebilirsen dş- le... Kalvede pineldemeden ima- mm gevredi. Böyle yağışlı havada kim çağırır da iş yaplırır?. Worgancı çırağı da başka telden tutturdu: — 'Bizim Çüşücde Üİsmil hi yatıyor. 'Bir umumi af çikarımsa ben Sakanın Sakalığımı asıl o va- man anlarım. Başka Türlü poli kadan çakmam. Bir de şu şeker i- şine bir çare bulsalar hani fena et- medler gibi geliyor 'bana... — Pevlet Reisino Meclisi feshet- mek bakkının verilip verilmesi &- çin Anayasada değisiklikler yapı- sın mi, yapılmasın mi — Rebbena hakkı âçin *tek koli- mesini anladımsa Arab olayım... Şu şapka devrinde fes tâfını talan karıştırma dinini seversen... — Ves Üemedim yahu, Tesh de- dim, yanl dağrtma — Niamanla. —© dame demek? — Antamamın celenil FIKRACI sreeeeeeeeRLERLEARAR x TASWİN HAZİRAN 1918 Haziran ı 8 3 | çuma Ruzi Hizir d4 - AY6 - Gün 170 1364 Runl Vakitler Vasati Ezani B.D. B © Güneş 5 27 8 Öğle 18 415 & İkindi 17 16 8 Akşam 20 44 12 — Yata 22 47 2 01 Hmsâk — 3 09 6 26 l